Suudi Arabistan ve Kuveyt’ten Kızıldeniz’de güvenlik ve istikrar vurgusu

Suudi Arabistan ile Kuveyt, "tüm dünyanın çıkarlarını korumak" için Kızıldeniz bölgesinin güvenlik ve istikrarının korunmasının ve seyrüsefer hakkına saygı gösterilmesinin önemini vurguladı

(@KSAMOFA)
(@KSAMOFA)
TT

Suudi Arabistan ve Kuveyt’ten Kızıldeniz’de güvenlik ve istikrar vurgusu

(@KSAMOFA)
(@KSAMOFA)

Suudi Arabistan resmi ajansı SPA’nın haberine göre, Kuveyt Emiri Meşal el-Ahmed el-Cabir es-Sabah’ın 2 günlük resmi Riyad ziyaret sonrası iki ülke ortak deklarasyona imza attı.

Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile Kuveyt Emiri Sabah'ın görüşmesinde, iki ülke arasındaki ilişkiler ve bunları her alanda geliştirmenin yolları ele alındı.

Taraflar, Kızıldeniz bölgesinin güvenlik ve istikrarının korunmasının ve uluslararası hukuk hükümleri ile 1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi uyarınca tüm dünyanın çıkarlarını korumak için denizde seyrüsefer hakkına saygı gösterilmesinin önemini vurgulayarak, “bölgede yaşanan olaylar bağlamında itidalli olunması ve gerilimin tırmanmasından kaçınılması” çağrısında bulundu.

İsrail’in işgal ve abluka altında tuttuğu Filistin topraklarında yürüttüğü savaşa dikkati çeken taraflar, "Gazze Şeridi'nde yaşanan insani felaketle çocuklar, kadınlar ve yaşlılar dahil olmak üzere binlerce savunmasız sivilin hayatına mal olan ve yaşamsal öneme sahip tesislerin, yaşam alanlarının tahrip edildiği acımasız savaşla ilgili derin endişelerini” ifade etti.

İsrail’e uluslararası hukuk ve uluslararası insancıl hukuk çerçevesinde Filistin topraklarındaki askeri operasyonlarını durdurma çağrısı yapan Suudi Arabistan ve Kuveyt, İsrail'in ihlallerine son verilmesi, saldırıların durdurulması için baskı yapılması ve Filistinlilerin Gazze Şeridi'nden zorla yerinden edilmesine yönelik girişimlerin engellenmesinde uluslararası toplumun oynaması gereken role dikkati çekti.

Ortak deklarasyonda Arap Barış Girişimi, iki devletli çözüm ilkesi ve uluslararası hukuk çerçevesinde başkenti Doğu Kudüs olan 1967 sınırlarında bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını sağlayacak siyasi çözüm sürecinin yeniden başlatılmasının önemini vurgulayan taraflar, Uluslararası Adalet Divanının İsrail aleyhine açılan "soykırım" davasında ihtiyati tedbir kararı vermesinden duyulan memnuniyeti dile getirdi.



Suudi Arabistan İsrail'in devam eden ihlallerine karşı uyardı

Suudi Arabistan, İsrail'in soykırım suçlarının devam etmesini kategorik olarak reddettiğini yineledi. (AFP)
Suudi Arabistan, İsrail'in soykırım suçlarının devam etmesini kategorik olarak reddettiğini yineledi. (AFP)
TT

Suudi Arabistan İsrail'in devam eden ihlallerine karşı uyardı

Suudi Arabistan, İsrail'in soykırım suçlarının devam etmesini kategorik olarak reddettiğini yineledi. (AFP)
Suudi Arabistan, İsrail'in soykırım suçlarının devam etmesini kategorik olarak reddettiğini yineledi. (AFP)

Suudi Arabistan dün (çarşamba), Gazze'deki Nuseyrat Mülteci Kampı’nda Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’na (UNRWA) ait er-Razi Okulu'nun ve Han Yunus'taki el-Attar bölgesinin hedef alınmasını şiddetle kınadığını duyurdu. Suudi Arabistan, İsrail savaş makinesinin savunmasız sivillere yönelik tekrarlanan bir dizi ihlalinde ve iki yeni saldırıda onlarca kişinin öldüğünü ve yüzlerce kişinin de yaralandığını ifade etti.

Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada Suudi Arabistan, İsrail'in soykırım suçlarının devam etmesini kategorik olarak reddettiğini yineleyerek, derhal ateşkes talep etti. İsrail işgal güçlerini tüm uluslararası ve insani normları ve yasaları ihlal etmeye devam etmelerinden sorumlu tutan Suudi Arabistan, sivillerin, yardım tesislerinin ve çalışanlarının korunmasını istedi.

Açıklamada, uluslararası hesap verebilirlik mekanizmalarını harekete geçirmek ve İsrail'in uluslararası hukuku ve uluslararası meşruiyet kararlarını sürekli ihlal etmesine son vermek için uluslararası toplumun yasal, insani ve ahlaki sorumluluğu vurgulandı.

Suudi Arabistan, bu konuda süregelen başarısızlığın sadece uluslararası toplumun kurumlarının yetersizliğini ve zayıflığını yansıtmakla kalmayıp, aynı zamanda bu krizin ötesine geçen ve uluslararası meşruiyetin temellerini ve güvenilirliğini, gelecekte bölgesel-uluslararası güvenlik ve istikrarı sürdürme kabiliyetini etkileyen sonuçların habercisi olduğu uyarısında bulundu.