Kanser hastalarına 3 yılda 54 trombosit bağışıyla umut oldu

Kanser hastalarına 3 yılda 54 trombosit bağışıyla umut oldu
TT

Kanser hastalarına 3 yılda 54 trombosit bağışıyla umut oldu

Kanser hastalarına 3 yılda 54 trombosit bağışıyla umut oldu
Kanser hastası çocuğu için trombosit ihtiyacı olan babanın çaresizliğini gördükten sonra bağışçı olabilmek için 45 kilo veren ve sigarayı bırakan Vedat Günaydın, 3 yılda 54 trombosit bağışı yaparak, birçok kişiye can verdi.
Türk Kızılayından “En çok bağış yapan kişi” unvanıyla madalya kazanan Vedat Günaydın, ayda 2-3 kez trombosit verebilmek için sağlık bir yaşamı seçerek, spor yaparak, tütün ürünlerinden uzak durarak ve düzenli kan bağışında bulunarak, bir yandan hayat veriyor bir yandan da kendi sağlığını koruyor.
Günaydın, Kızılay Haftası dolayısıyla AA muhabirine yaptığı açıklamada, kan ve trombosit vermenin önemini anlattı.
Yaşadığı bir olayın hayatının dönüm noktası olduğunu belirten 41 yaşındaki Günaydın, uzun yıllar Ordu’da küçük bir dağ köyünde yaşadığını ve bulundukları yerde kan merkezi olmadığından Kızılay’ın şehirdeki kan merkezlerine giderek 3-4 ayda bir kan verdiğini söyledi.
Günaydın, Ankara’ya taşındıktan sonra da kan vermeye devam ettiğini, 2013’te ise bir gün kanser hastası çocuğu için trombosit ihtiyacı olan bir babanın çaresizliğini gördüğünü belirterek, bu durumun kendisini çok etkilediğini anlattı.
“Trombositin bir ayda 3- 4 kere verilebildiğini duymak beni cezbetti ve bu hastalar için elzem bir şey. Bu işi bir sorumluluk olarak gördüm. Kızılay’ın trombosit verme sürecini bilmiyordum. Hacettepe, Gazi gibi hastanelerde alındığını biliyordum ve ihtiyacı olanlara duyduğum zaman kan veriyordum.” diye konuşan Günaydın, trombosit vermek için kilosunun ve yağ oranın fazla olduğu söylendiği zaman çok üzüldüğünü dile getirdi.
“3 yıldır şeker ve karbonhidrat tüketmiyor”
Günaydın, trombosit verebilmek için hayatında büyük bir değişim başlattığını ve diyet yaptığını belirterek, 3 yıldır şeker, ekmek, karbonhidrat içeren gıdaları tüketmediğini, doğal besinler yediğini, öğle ve akşam yemeklerini evde hazırlayarak, yanında taşıdığını söyledi.
Günaydın, düzenli kan ve trombosit bağışı yapabilmek adına davranış değişikliği için kolları sıvadığını ifade ederek, şunları kaydetti:
“Trombosit verebilmek için damarlarınızın uygun olması ve kandaki yağ oranının düşük olması gerekiyor. Ama ben 130 kilonun üzerindeydim. Damarlarımdan, kilomdan dolayı trombosit veremeyeceksem, bunun bir yolunu bulmam gerekiyordu. Beslenmemi değiştirdim ve 2 yılda 45 kilo verdim.
Trombosit verebilmenin en güzel tarafı, 3-5 günde bir verebiliyorsunuz. İhtiyacı olanlar sizi arıyor. Daha sonra spor salonuna yazıldım. Doğal besleniyorum artık. Kandaki trombosit miktarınız ile bağış süreniz arasında bir denge var. Trombosit 250 bine yükseldiği zaman yeni doğmuş bir bebek için çift ünite aferez alınabiliyor. Bu da beni daha çok cezbetti, dedim ki ‘niye bir insana daha faydalı olmayayım.’ Bu sefer ‘kandaki trombosit sayımı nasıl yükseltebilirim’ diye düşünmeye başladım. Artık, sakatat, yeşil mercimek, papaya gibi kanı ve trombositi arttıran besinler tüketiyorum. ‘Ben daha iyi beslenip, spor yaparsam daha fazla trombosit bağışı yapabilir ve faydalı olurum.’ diye düşündüm”
“Ayda 2-3 kez trombosit veriyor”
Haftada üç gün spor yaparak, bir gün dinlendiğini, spor yaptıktan 5-6 saat sonra ise kanı yağlı çıkmayacağı için kan vermeye gittiğini, kan bağışı yaptıktan sonraki gün ise kesinlikle spor yapmadığını belirten Günaydın, bağış yapmadan önce bir litre su ve kalsiyum içtiğini söyledi.
Vedat Günaydın, Kızılay’ın Orta Anadolu Kan Merkezi’ne giderek ayda 2-3 defa trombosit verdiğini ve hasta yakınları ile iletişim içinde olduğunu söyledi.
Kanser hastası çocukların hayatına dokunabilmek için sağlığına önem vermeye başlayan Günaydın, “Spor yapmamdaki en önemli nedenlerden biri de kan basıncımı yükseltmek, çünkü ne kadar kiloluysanız kan basıncınız o kadar düşük oluyor.” dedi.
21 yıl içtiği sigarayı can vermek için bıraktı
Günaydın, 21 yıl sigara kullandığını, sağlıklı bir kan için onu da bıraktığını, “Kanım ve trombositim küçük hastalara gidiyor çoğu zaman. Sağlıklı bir şekilde gitmesi ve onlara faydalı olması için sigarayı da bıraktım.” ifadelerini kullandı.
Günaydın, çevresindeki insanları da kan bağışı ve trombosit konusunda desteklediğini belirterek, şu ifadeleri kullandı:
“Hastalara, çocuklara kan vermek isterken, yeni bir hayat buldum, can kazandım. Kan bağışlamak, bana da can verdi. Benim çevremde, ailemde kanser hastası yok ama Kızılay’da bu hastaları her gün görüyorum. Bağış yapmak, benim için bir sorumluluk, yaşama gayem. Bunun için her gün spor yapıyorum. Çevremdeki insanları kan vermeye teşvik ediyorum. 2015’ten beri 45 defa trombosit bağışladım. Bazı hastanelerde çok acil durumlarda, kayıtlı olmayan hastalara da aferez verdiğim oldu. Toplamda ise 54’e ulaştım. Kızılay’dan başka hiçbir yerde bağış yapmıyorum.”
“Kanserli bir çocuğun gözlerinin içine bakın”
Günaydın 19 yaşında askere gittiğini, 550 gün komando olarak Foça ve Irak’ta askerlik yaptığını, birçok çatışmaya girdiğini, arkadaşlarını kaybettiğini belirterek, yaşadıklarının, hayat kurtarma isteğinde etkili olduğunu dile getirdi.
Fitness birinci kademe vücut geliştirme antrenörlük belgesi de alan Günaydın, arkadaşlarına spor, beslenme konusunda destek vererek, danışmanlık yaptığını söyledi.
Günaydın, gönüllü kan bağışçısı olarak hedeflerini ve trombosit vermenin önemini şu cümlelerle dile getirdi:
“Ben bir kan bağışçısıyım. Gerçekten gönlümden gelerek yapıyorum. Bir hedefim var benim; bugüne kadar Türkiye’de hiç verilmemiş bir kan bağışı yapmak. Şu anki bütün hedefim bunun üzerine kurulu. Türkiye’de 160 kan bağışı yapmış bir bağışçımız var. Şu anda yaşından dolayı kan bağışı yapamıyor. Ben 20 sene daha kan bağışı yapabilirsem mutlu olurum. Amacım, 5 yıl sonra 160 trombosit bağışının üzerine çıkmak. Yine de bizim hastalarımız olmasın, biz bu kanlara çok ihtiyaç duymayalım. Kan vermek için canımızdan birini kaybetmek gerekmiyor. Lütfen kalbinizde, vicdanınızda kan vermek için bir nebze olsun istek varsa, kanserli bir çocuğun gözlerinin içine bakın. Başka hiçbir şey yapmanıza gerek yok.”“Allah Vedat Bey’den razı olsun”
Günaydın’ın destekleriyle kan ve trombosit bağışına başlayan Sertel Arzuman da 33 kez trombosit bağışladığını söyledi.
Arzuman, “Allah Vedat Bey’den razı olsun. O çok insanın hayatını kurtardı. Can veriyor, hayat kurtarıyor. Onun izinden gitmeye devam ediyorum.” dedi. 


Tom Cruise'un uzay hayali suya düştü: NASA engeli projeyi durdurdu

Tom Cruise, yönetmenliğini Christopher McQuarrie'nin üstlendiği Mission: Impossible - Son Hesaplaşma'da (Mission: Impossible – The Final Reckoning) "benzeri görülmemiş bir su altı sahnesi çektiklerini" söylemişti (Paramount)
Tom Cruise, yönetmenliğini Christopher McQuarrie'nin üstlendiği Mission: Impossible - Son Hesaplaşma'da (Mission: Impossible – The Final Reckoning) "benzeri görülmemiş bir su altı sahnesi çektiklerini" söylemişti (Paramount)
TT

Tom Cruise'un uzay hayali suya düştü: NASA engeli projeyi durdurdu

Tom Cruise, yönetmenliğini Christopher McQuarrie'nin üstlendiği Mission: Impossible - Son Hesaplaşma'da (Mission: Impossible – The Final Reckoning) "benzeri görülmemiş bir su altı sahnesi çektiklerini" söylemişti (Paramount)
Tom Cruise, yönetmenliğini Christopher McQuarrie'nin üstlendiği Mission: Impossible - Son Hesaplaşma'da (Mission: Impossible – The Final Reckoning) "benzeri görülmemiş bir su altı sahnesi çektiklerini" söylemişti (Paramount)

Tom Cruise'un geliştirme aşamasındaki uzay temalı yeni filminden kötü haber geldi.

Oyuncunun, Yarının Sınırında'nın (Edge of Tomorrow) yönetmeni Doug Liman'la birlikte hayata geçirmeyi planladığı projenin rafa kaldırıldığı öne sürülüyor. Merakla beklenen filmin sinema tarihinde bir ilke imza atması bekleniyordu.

Page Six'in haberine göre filmin çıkmaza girmesinin temel nedeni, Cruise'un NASA'yla çalışabilmek için ABD Başkanı Donald Trump'tan izin istemeye yanaşmaması. 

"Siyasi nedenlerle Trump'tan yardım istemedi"

Yayına konuşan bir kaynak, "Anladığım kadarıyla bu film için NASA'yla koordinasyon şarttı ve Tom Cruise, Donald Trump'tan yardımını rica etmek istemedi" dedi. Kaynak sözlerini, "Federal hükümetten izin alınması gerekiyor. Tom bunu siyasi nedenlerle yapmak istemedi" diye sürdürdü.

2020'de yapılan açıklamalarda Cruise'un, uzayda çekilen ilk kurmaca film üzerinde çalıştığı duyurulmuş, bir NASA yetkilisi de oyuncunun Uluslararası Uzay İstasyonu'nda çekim yapacağını doğrulamıştı.

Ancak 2022'ye kadar projeyle ilgili neredeyse hiç gelişme paylaşılmadı. O yıl Universal Pictures'ın patronu Donna Langley, "Tom Cruise bizi uzaya götürüyor. Dünyayı uzaya taşıyor" diyerek projeyi doğrulamıştı.

Langley, o dönemde yaptığı açıklamada, "Tom'la geliştirme aşamasında harika bir projemiz var" demiş ve şöyle devam etmişti:

Bu proje, gerçekten bunu yapmasını öngörüyor. Bir roketle uzay istasyonuna gitmesi, çekim yapması ve umarız uzay istasyonunun dışında yürüyüş yapan ilk sivil olması hedefleniyor.

İsmi henüz açıklanmayan filmde Cruise'un, "şansı yaver gitmeyen ve bir şekilde Dünya'yı kurtarabilecek tek kişi haline gelen" bir karakteri canlandırması planlanıyordu. 

Oscarlı yönetmenin yeni filminde

Görevimiz Tehlike (Mission: Impossible) yıldızının sıradaki projesi ise Diriliş'in (The Revenant) 4 Oscarlı yönetmeni Alejandro G. Iñárritu'nun imzasını taşıyan ve adı henüz açıklanmayan bir film. 

Yapım hakkında fazla detay bilinmese de 63 yaşındaki Cruise'un, Jesse Plemons, Emma D'Arcy, John Goodman, Sandra Hüller, Riz Ahmed ve Sophie Wilde'ın da yer aldığı güçlü bir oyuncu kadrosuna liderlik edeceği belirtiliyor.

Cruise ve Iñárritu'nun yeni filmi, 2 Ekim 2026'da vizyona girecek.

Independent Türkçe, Page Six, GamesRadar


Rekortmen film 25 yaşında: Jim Carrey 20 milyon doları geri vermek istemiş

Kült klasikte Jim Carrey, Noel'i çalma planları yaparken küçük bir kızla tanışan alaycı, huysuz ve yalnız Grinç rolünde (Universal Pictures)
Kült klasikte Jim Carrey, Noel'i çalma planları yaparken küçük bir kızla tanışan alaycı, huysuz ve yalnız Grinç rolünde (Universal Pictures)
TT

Rekortmen film 25 yaşında: Jim Carrey 20 milyon doları geri vermek istemiş

Kült klasikte Jim Carrey, Noel'i çalma planları yaparken küçük bir kızla tanışan alaycı, huysuz ve yalnız Grinç rolünde (Universal Pictures)
Kült klasikte Jim Carrey, Noel'i çalma planları yaparken küçük bir kızla tanışan alaycı, huysuz ve yalnız Grinç rolünde (Universal Pictures)

Jim Carrey, Ron Howard'ın 2000 yapımı filmi Grinç'in (How the Grinch Stole Christmas) 25. yılı vesilesiyle, filmin yönetmeni ve makyajcısıyla Vulture'a verdiği röportajda, rolün perde arkasına dair çarpıcı ayrıntılar paylaştı. 

Dr. Seuss'un 1957 tarihli çocuk kitabından uyarlanan film, dünya genelinde 346 milyon dolar hasılat elde ederek büyük bir gişe başarısına imza atmış ve ABD'de 2000'in en çok kazanan yapımı olmuştu. 

Ancak Carrey için bu başarı, son derece zorlu bir dönüşüm sürecini de beraberinde getirmişti.

"Sadece yeşile boyayın"

Oyuncu, daha önceki röportajlarında Grinç'i ağır makyaj ve protezlerle canlandırmanın "işkence gibi" olduğunu açıkça dile getirmişti. Vulture'a verdiği yeni röportajda ise bu sürece dair daha önce paylaşmadığı ayrıntıları anlattı.

Carrey'nin yaşadığı zorlu sürece rağmen film, makyaj sanatçısı Rick Baker'a Oscar kazandırmıştı. Baker, stüdyonun başlangıçta Carrey'nin yalnızca yeşile boyanmasını istediğini hatırlattı. Baker, "Stüdyo bize, 'Jim'e 20 milyon dolar ödüyoruz ve onu görmek istiyoruz. Sadece yeşile boyayın' dedi" diye konuştu.

Carrey ise kostümü giymeyi kendisinin istediğini ancak bundan nefret ettiğini anlattı. Oyuncu, Grinç'i canlandırırken ağır makyaj ve maske nedeniyle burnundan nefes alamadığını söyledi. Maske üzerinde nefes almasına izin verecek delikler açmakta zorlandıklarını belirten Carrey, "Sonunda tüm film boyunca ağzımdan nefes almak zorunda kaldım" dedi.

Carrey, kostümün "dayanılmaz derecede kaşındırıcı" olduğunu ve gün boyu onu "çıldırttığını" da sözlerine ekledi. Yüzüne dokunamadığını ya da kaşınamadığını anlatan oyuncu, günde 8 saat makyaj koltuğunda oturduktan sonra projeden ayrılmayı ciddi ciddi düşündüğünü söyledi.

"20 milyon dolarını geri vermeye hazırdı"

Yönetmen Ron Howard da Carrey'nin o dönemde rolü bırakmaya çok yaklaştığını doğruladı. Howard, "20 milyon dolarını geri vermeye bile hazırdı. Bunu ciddi ciddi söylüyordu" dedi.

Ekip, çözümü eski bir özel harekat eğitmeni olan Richard Marcinko'yu projeye dahil etmekte buldu. Carrey, Marcinko'yu "CIA ajanlarına ve özel kuvvetlere işkenceye dayanmayı öğreten biri" diye tanımladı. Oyuncu, Marcinko'nun kendisine stresle başa çıkabilmek için çeşitli yöntemler öğrettiğini anlattı.

Bee Gees'e minnettar

Carrey, makyaj sürecini asıl katlanılır kılan şeyin ise Bee Gees'in müzikleri olduğunu söyledi. Oyuncu, makyaj süresince Bee Gees albümleri dinlediğini anlattı: 

Müzikleri inanılmaz derecede neşeli. Barry Gibb'le hiç tanışmadım ama ona teşekkür etmek istiyorum.

Independent Türkçe, Variety, Vulture, CBR.com


James Cameron sabırsızlıkla beklediği filmi açıkladı

15 milyon dolarlık bütçeyle çekilen Godzilla Minus One, 71 yıllık meşhur serinin en iyileri arasında gösteriliyor (Toho)
15 milyon dolarlık bütçeyle çekilen Godzilla Minus One, 71 yıllık meşhur serinin en iyileri arasında gösteriliyor (Toho)
TT

James Cameron sabırsızlıkla beklediği filmi açıkladı

15 milyon dolarlık bütçeyle çekilen Godzilla Minus One, 71 yıllık meşhur serinin en iyileri arasında gösteriliyor (Toho)
15 milyon dolarlık bütçeyle çekilen Godzilla Minus One, 71 yıllık meşhur serinin en iyileri arasında gösteriliyor (Toho)

James Cameron, Godzilla Minus One'ın devam filmi için heyecanını gizlemekte zorlanıyor. Ünlü yönetmen o kadar hevesli ki gerekirse sette yardımcı olmayı bile teklif etti.

Cameron, Avatar: Ateş ve Kül'ün (Avatar: Fire and Ash) Japonya'daki tanıtımı sırasında, sahneyi Godzilla Minus One'ın yönetmeni Takashi Yamazaki'yle paylaştı ve esprili bir dille, "Minus Zero'yu görmeyi sabırsızlıkla bekliyorum" dedi. 

"Benim için büyük bir onur"

Cameron sözlerini şöyle sürdürdü: 

Yamazaki sırf burada olmak için setten erken ayrılıp geldi, bu benim için büyük bir onur. Ben de kendisine yardımcı olabileceğimi söyledim.

Yamazaki ise bu teklife gülerek, "Bu durumda işimi elimden alırsınız" diye karşılık verdi. Cameron da "Bence her şey kontrolünüz altında" yanıtını verdi.

II. Dünya Savaşı sonrası Japonya'da geçen Godzilla Minus One, Kamiki Ryunosuke'nin canlandırdığı eski kamikaze pilotu Shikishima Koichi'yi merkezine alıyordu. 

Godzilla'yla ölümcül bir karşılaşmadan sağ kurtulan Koichi, yıllar sonra canavarın yeniden ortaya çıkmasıyla Japonya'yı kurtarmaya çalışan bir askeri ekibe katılıyordu.

Akademi Ödülleri'nde En İyi Görsel Efekt dalında Oscar kazanan Godzilla Minus One, bu başarıya ulaşan ilk Godzilla filmi olmuştu. Yapım, aynı zamanda bu kategoride ödül alan ilk Japon filmi olarak tarihe geçmişti.

Kasım 2023'te Japonya'da gösterime giren yapım, 7,65 milyar yenin (yaklaşık 50 milyon dolar) üzerindeki hasılatıyla ülkede en çok kazanan Godzilla filmi unvanını elde etmişti. 

Film, Kuzey Amerika'da da 56 milyon dolar hasılat elde ederek, tüm zamanların en yüksek gişe gelirine ulaşan Japonca canlı çekim yapımı olmuştu.

2026 sonunda izleyiciyle buluşacak

Devam projesinin 2026'nın sonlarına doğru vizyona girmesi planlanıyor. Kamiki'nin Kōichi rolüyle geri dönmesi, Minami Hamabe'nin ise karakterin sevgilisi Noriko'yu yeniden canlandırması bekleniyor. Ancak filmin konusuna dair henüz hiçbir detay paylaşılmadı ve proje gizemini koruyor.

71 yaşındaki Cameron cephesinde ise sıradaki proje, Avatar: Ateş ve Kül. Jake ve Neytiri bu kez, yeni bir Na'vi kabilesiyle karşı karşıya gelecek.

Merakla beklenen film, 19 Aralık'ta sinemalarda gösterime girecek.

Independent Türkçe, GamesRadar, ScreenRant