Lübnan'ın ‘Gerçek Annesi’ kim?

Cumhurbaşkanı Mişel Avn, dün Baabda Sarayı’nda düzenlediği toplantıda (Dalati ve Nohra)
Cumhurbaşkanı Mişel Avn, dün Baabda Sarayı’nda düzenlediği toplantıda (Dalati ve Nohra)
TT

Lübnan'ın ‘Gerçek Annesi’ kim?

Cumhurbaşkanı Mişel Avn, dün Baabda Sarayı’nda düzenlediği toplantıda (Dalati ve Nohra)
Cumhurbaşkanı Mişel Avn, dün Baabda Sarayı’nda düzenlediği toplantıda (Dalati ve Nohra)

7 aydır devam eden "Yeni Hükümet" krizinin son halkası olan Hizbullah yandaşı Sünni milletvekilleri krizinin ardından Lübnan siyasi literatürüne yeni adlandırmalar dahil oldu. Bu çerçevede Cumhurbaşkanı Mişel Avn’a “herkesin babası” lakabı verilirken, Avn’ın “Lübnan’ı ona verebileceğimiz anne kim?” sorusuyla “Ummu’l Sebi” (Çocuğun annesi) adlandırması da bir bilmece haline geldi. Cumhurbaşkanı Avn, “Bilge Süleyman” hikayesiyle hükümet krizinin, iktidardaki tüm tarafların bireysel risklerinden dolayı daha da büyüdüğünü belirtmişti.
Cumhurbaşkanı Avn, 75. Bağımsızlık Bayramı kutlamaları sırasında yaptığı açıklamada “Büyük bir kriz sürecinden geçiyoruz. Kriz bize iki kadının bir çocuk ile Bilge Süleyman’a gelerek ikisinin de çocuğun annesi olduğunu iddia ettiği olayı hatırlatmıştı. Bilge Süleyman yoğun bir soruşturmadan sonra ikisinin arasında adaletli olacağını ve çocuğu ikiye ayırarak ikisine birer parçasını vereceğini söylemiş. Kadınlardan birisi bağırarak” hayır onu öldürme, hepsini diğer kadına ver” demiş. Süleyman da böylece çocuğun gerçek annesinin o olduğunu anlamış. Biz de bugün Lübnan’ın annesi kim onu arıyoruz ki Lübnan’ı ona verelim. Bu veciz konuşma ile yetineceğim” ifadelerini kullanmıştı.
Avn’ın söz konusu sorusunun ardından Hizbullah yanlısı Sünni Milletvekili Faysal Kerami, kişisel Twitter hesabı aracılığıyla, “Çocuğun annesini ve Bilge Süleyman’ı arıyoruz!” dedi.
Maruni Patriği Beşara er-Rai de yaptığı açıklamada, “Bugüne kadar Lübnan’ın gerçek annesini bulamadık. Görüyorum ki hiç kimse anne olmak için fedakarlık yapmaya hazır değil” ifadelerini kullandı.
Öte yandan Güçlü Lübnan Bloğu üyesi Milletvekili Ferid el-Bustani de “Bazı taraflar, Cumhurbaşkanı Avn’a ve ülkeyi çektiği sıkıntıdan kurtarmayı hedefleyen siyasi hareketliliğine odaklandı. Cumhurbaşkanı'nın tek başına ‘anne’ olduğundan eminiz” dedi.
Diğer taraftan ülkedeki mevcut atmosfer, Avn’ın krizi çözme konusunda tarafsız olduğunu da ortaya koydu. Aynı şekilde Dışişleri Bakanı Cibran Basil’in hükümet krizini çözme çabasını yeniden canlandırması, 1 Sünni milletvekilinin Cumhurbaşkanı'nın kontenjanından bakan yapılma olasılığına işaret etti.
Siyasi analist Raşid Fayed de Lübnan literatüründeki söz konusu adlandırmalara ve mevcut krizdeki anlamlarına değindi. Fayed, “Stalin, kendisini ‘ulusun babası, halkın babası ve ulusların babası’ olarak ilk nitelendiren kişidir” dedi. Şarku’l Avsat’a konuşan Fayed, “Mevcut adlandırmalar, anayasaya bağlılık ve siyasi eylem mekanizmalarının eksikliğini göstermektedir. Ilımlı demokrasinin sakinliğine benzer ve krizle mücadele için sözlü çıkışlar bulmayı amaçlar. Annelik ve babalık, pratik kanıtlara ihtiyaç duyar ve kalıcıdır, geçici değil” açıklamasında bulundu.
Milletvekili Fayed, Başbakan Saad Hariri’nin ‘Çocuğun Annesi'nden daha fazla olduğuna dikkati çekti. Analist, “Hariri’nin, Lübnan siyasi hayatını sürdürmek için yapmak zorunda olduğu fedakarlık, demokratik dengenin sarsılması ve silahların kurumların dışında yaygınlaşması dolayısıyla gerçekleşti” dedi.
Hariri’nin 8 Mart Sünnilerinin hükümetteki dağılımını ret kararından vazgeçmeyeceğini veya mevcut aşamada hükümeti kuramaması dolayısıyla özür dilemeyeceğini söyleyen Raşid Fayed, “Bu duruma ilişkin hiçbir belirti yok” ifadelerini kullandı. Fayed’e göre, hükümetin oluşumu, mevcut iç politik sürece bağlı değil, ancak bölgede yaşananlar, Hizbullah’ın dış bölgesel projenin bir temsilcisi olarak hareket ettiğini ortaya koyuyor. İran’ın, Lübnan’da hükümetin kurulmasına müdahale ettiği sürece krize çözüm bulunmayacağını söyleyen Milletvekili, “Bugün İran, Lübnan’ı kaçırıyor ve hükümetin kurulması sürecinde pazarlık yapıyor. İran, Hariri’yi daha fazla taviz vermesi için Çocuğun gerçek annesi olmaya mecbur bırakmak istiyor” şeklinde konuştu.
Liberal Ulusal Parti Genel Sekreteri İlyas Ebu Assi Feyri de “Dilden dile dolaşan adlandırmalar, anlamsız bir folklordur. Hükümetin kurulma sürecinde herhangi bir ilerleme sağlamaz. Hepimiz, ekonomik ve sosyal durumun etkilerini biliyoruz” dedi. İlyas Ebu Assi Feyri, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Eğer Hizbullah, Başbakan Hariri’ye bakanlarının isimlerini verseydi hükümet kurulacaktı” ifadelerini kullandı. “Hariri, çocuğun gerçek annesi olduğunu çoktan kanıtladı” diyen Genel Sekreter, açıklamasının devamında “Tanık olduğumuz tecrübeler, bazı tarafların ‘ben veya hiç kimse’, daha sonra ise ‘herkesin babası’ ilkeleri uyarınca hareket ettiğini doğruluyor. Ulaşılan durum, Hizbullah’ın istediği gibi hükümeti kurmasına yol açtı. Bu da hükümeti kurma ufkumuzun, İran’ın bakış açısının ortasında olduğunu gösteriyor” şeklinde konuştu.
Lübnan’da 6 Mayıs’ta yapılan genel seçimlerin ardından bir türlü kurulamayan Yeni Hükümet’e dair kriz 7. ayında da sürüyor.
Ülkedeki etnik ve dini kimlikleri temsil eden partilerin Bakanlar Kurulu’ndaki paylarını bölüşmeleri konusunda onlarca alt-kriz aşılmıştı. Bunların başında Dürzi partilerin kendi aralarındaki, Maruni Hristiyan partilerin ise kendi aralarındaki çekişmeler geliyordu. Dürzi ve Marunilerin kendi iç çekişmelerini sonlandırmalarının ardından hangi Bakanlıkların hangi partilere bölüştürüleceği sorunu da yine zorlu pazarlıklar sonucu çözüm bulabildi.
Yeni Hükümet’in kuruluşu, geçtiğimiz ay (Şii) Hizbullah’ın son dakika hamlesiyle tekrar çıkmaza girmişti.
İran destekli (Şii) Hizbullah ülkedeki Sünnileri temsil eden rakibi Müstakbel Hareketi’ne karşı kendisiyle Müstakbel’e karşı ittifak yapan bağımsız 6 Sünni milletvekilini de temsilen en az 1 Bakanlık verilmesini istiyor.



ABD mahkemesi, İran silahlarını Husilere kaçıran bir Pakistanlıyı suçlu buldu

Husiler silahlı bir gösteride (Reuters)
Husiler silahlı bir gösteride (Reuters)
TT

ABD mahkemesi, İran silahlarını Husilere kaçıran bir Pakistanlıyı suçlu buldu

Husiler silahlı bir gösteride (Reuters)
Husiler silahlı bir gösteride (Reuters)

ABD Donanması tarafından yapılan operasyonda yakalanan bir Pakistanlı, Yemen'deki Husilere İran silahları kaçırmaktan suçlu bulundu.

49 yaşındaki Muhammed Behlevan, Ocak 2024'te Somali açıklarında bir tekneyi ele geçirmek için düzenlenen ve iki ABD donanma askerinin ölümüyle sonuçlanan operasyonda yakalanan dört kişiden biriydi.

Virginia'daki federal mahkeme, Behlevan'ı diğer suçlamaların yanı sıra teröristlere maddi destek sağlamak için komplo kurmak, İran'ın kitle imha silahları programına yardım etmek ve patlayıcı taşımak için komplo kurmak suçlarından suçlu buldu.

22 Eylül'de hüküm giyecek olan Behlevan, daha ciddi suçlamaların her biri için 20 yıla kadar hapis cezasıyla karşı karşıya.

Mahkeme belgelerine göre Behlevan, İran'dan Husilere silah kaçırmak için Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) ile bağlantılı iki İranlı kardeşle birlikte çalıştı.

30 Mayıs 2025 tarihinde Sana'da ABD ve İsrail karşıtı bir protesto sırasında sloganlar atan Husiler (AFP)30 Mayıs 2025 tarihinde Sana'da ABD ve İsrail karşıtı bir protesto sırasında sloganlar atan Husiler (AFP)

ABD Donanması tarafından ele geçirilen teknede, Husilerin ABD ticari gemilerine ve askeri gemilerine saldırmak için kullandığı silahlara benzer İran balistik füzelerinin ve gemi savar seyir füzelerinin parçaları bulundu.

On yıldan uzun bir süredir Yemen'in büyük bölümünü kontrol eden Husiler, İsrail ile Hamas arasındaki savaşın patlak vermesinden haftalar sonra, Kasım 2023'te Kızıldeniz ve Aden Körfezi'ndeki gemilere saldırılar düzenlemeye başladı.

Husiler, Gazze Şeridi'ni ve Gazze Şeridi'ndeki Filistinlileri desteklediklerini vurguladıkları saldırılarda İsrail'le bağlantılı olduğunu söyledikleri gemileri hedef aldılar.

ABD donanma güçlerinin iki üyesi 11 Ocak 2024'te operasyon sırasında kayboldu ve on gün süren arama çalışmalarının başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından öldükleri açıklandı.