Göçmen nüfusu 17 yılda yüzde 49 artarak 258 milyona ulaştı

Göçmen nüfusu 17 yılda yüzde 49 artarak 258 milyona ulaştı
TT

Göçmen nüfusu 17 yılda yüzde 49 artarak 258 milyona ulaştı

Göçmen nüfusu 17 yılda yüzde 49 artarak 258 milyona ulaştı

Dünya genelinde göçmen nüfusu, 2000-2017 döneminde yüzde 49 artarak 258 milyona çıktı.
Birleşmiş Milletler (BM), her yıl 18 Aralık gününü "Uluslararası Göçmen Günü" olarak kutluyor.
AA muhabirinin BM'ye bağlı Uluslararası Göç Örgütünün (IOM) Küresel Göç Data Analiz Merkezi (GMDAC) verilerinden derlediği bilgilere göre, dünya genelinde göçmen nüfusu, 2000-2017 döneminde yüzde 49 artış göstererek 258 milyona çıktı.
Buna göre 2000'de 173 milyon olan göçmen nüfusu, 2005'te 191 milyona, 2010'da 222 milyona, 2015'te 244 milyona ve 2017'de ise 258 milyona ulaştı.
Göçmenlerin dünya nüfusuna oranı 1990'da yüzde 2,9 iken 2015’te yüzde 3,3'e yükseldi. Bu oran 7,3 milyarlık dünya nüfusunda her 30 kişide bir kişiye denk düşüyor.
Bunun yanında göçmenlerin yüzde 52'si erkek ve yüzde 48'i kadınlardan oluşuyor. Göçmenlerin çoğunluğu 30-34 yaş aralığında bulunuyor.
En fazla öğrenci gönderen ülkeler Çin ve Hindistan
Verilere göre uluslararası öğrenci sayısı, 2000'de 2 milyon, 2011'de 3,96 milyon ve 2016'da 4,85 milyona ulaştı.
Eğitim amaçlı ülkesini terk eden bu öğrencilerin yarısından fazlası ABD, İngiltere, Avustralya, Fransa, Almanya ve Rusya'yı tercih etti.
En fazla uluslararası öğrenci gönderen ülkeler ise Çin, Hindistan, Almanya, Güney Kore, Nijerya, Fransa ve Suudi Arabistan oldu.
2016’da 2,5 milyon kişi göçmen kaçakçılığına maruz kaldı
Düşük ve orta ölçek gelirli ülkelere gönderilen para, 2017'de bir önceki yıla göre yüzde 8,5 artarak 466 milyar dolara yükseldi. Bu oran resmi kalkınma yardımlarının 3 katından daha fazlaya tekabül ediyor.
En çok döviz girdisi alan ülkeler Hindistan, Çin, Filipinler, Meksika ve Nijerya olarak kaydedildi.
2016’da 2,5 milyon düzensiz göçmen, 5,5 ila 7 milyar dolarlık bir ekonomik pay karşılığında göçmen kaçakçılığına maruz kaldı.
2017 yılında 6 bin 163 göçmen kayboldu
IOM verilerine göre, dünyada bir ülkeye “düzensiz giriş” yapma, bir ülkede “düzensiz iskan” etme ve bir ülkede “düzensiz işçi olma” oranları, 2009'da 50 milyondan 2017'de 58 milyona çıktı.
Uluslararası göç kapsamında 2017 yılında 6 bin 163 göçmen kayboldu. Bu yılın ilk 6 ayında da 2 bin 125 göçmenin kaybolduğu rapor edildi. Göçmenler sırasıyla Akdeniz, ABD-Meksika sınırı, Sahra Altı Afrika ve Afrika boynuzunda kayboldu.
Öte yandan verilere göre 2017 yılında 72 bin 176 göçmen gönüllü olarak ülkesine döndü.
2017 yılında 135 ülkede 18,8 milyon insan ise ülkeleri içerisinde ani başlayan afetler dolayısıyla yerinden edildi.
Küresel Göç Sözleşmesi
Fas'ın Marakeş kentinde 10-11 Aralık'ta düzenlenen, 164 ülkenin katıldığı uluslararası konferansta imzalanan BM Küresel Göç Sözleşmesi, ülkelerin çoğunluğunun oyuyla kabul edilmişti.
Uluslararası göçün düzenlenmesi için hazırlanan Küresel Göç Sözleşmesi, yasal göç, göçmen hakları ve insan kaçakçılığıyla mücadele gibi konularda dünya çapında ortaklık zemini oluşturmayı amaçlıyor.
Sözleşme, insan hakları ve ulusal egemenlik başta olmak üzere ülkelerin göçle başa çıkmasına yardımcı olmayı ve göçmenlerin topluma entegrasyonu gibi konuları kapsıyor.
Toplamda 23 hedefin yer aldığı sözleşmeyle, devletler arası iş birliğiyle ülkelerin egemenlik hakları da dikkate alınarak göçün yasal, güvenli ve düzgün hale getirilmesi amaçlanıyor.
Dünya genelinde ABD, Avustralya, Şili ve Brezilya'nın yanı sıra "egemenliğini" ihlal ettiği gerekçesiyle 8 Avrupa Birliği (AB) üyesi ülke mutabakatı imzalamadı.



Hamaney, onlarca yıllık mücadelenin ardından en zorlu sınavıyla karşı karşıya

İran Dini Lideri Ali Hamaney, 21 Mart 2025 tarihinde Tahran'da düzenlenen bir mitinge katıldı. (Reuters)
İran Dini Lideri Ali Hamaney, 21 Mart 2025 tarihinde Tahran'da düzenlenen bir mitinge katıldı. (Reuters)
TT

Hamaney, onlarca yıllık mücadelenin ardından en zorlu sınavıyla karşı karşıya

İran Dini Lideri Ali Hamaney, 21 Mart 2025 tarihinde Tahran'da düzenlenen bir mitinge katıldı. (Reuters)
İran Dini Lideri Ali Hamaney, 21 Mart 2025 tarihinde Tahran'da düzenlenen bir mitinge katıldı. (Reuters)

İran Dini Lideri Ali Hamaney son otuz yılda bir dizi zorluğun üstesinden geldi, ancak İsrail'in benzeri görülmemiş saldırıları İran rejiminin bekası ve kişisel güvenliği açısından en ciddi kriz olabilir.

İlk liderin (Humeyni) 1989'daki ölümünden sonra yerine geçen Hamaney, İran'ı ağır yaptırımlar ve dünyayla neredeyse sürekli gerginlik içinde yönetti. En son 2022-2023'teki ‘Kadın, Yaşam, Özgürlük’ hareketi olmak üzere şiddetli baskıyla karşılanan protestolarla karşı karşıya kaldı.

86 yaşındaki Hamaney'in halefliği meselesi İran'da zaten masadaydı, ancak mevcut zor koşullar altında şimdi vereceği kararlar, 1979'da Şah'ı deviren devrimden bu yana temel direği olduğu iktidarın geleceği üzerinde belirleyici bir etkiye sahip olacak.

sd
İran Dini Lideri Ali Hamaney, Tahran'ın güneyinde Humeyni’nin ölümü anısına düzenlenen törende bir konuşma yapıyor. (İran Dini Lideri’nin internet sitesi)

Üst düzey bir ABD'li yetkili pazar günü Başkan Donald Trump'ın kendisine yönelik bir İsrail suikast planına karşı çıktığını açıklarken, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu dün İran Dini Lideri’ne suikast düzenlenmesinin ‘çatışmaya son vereceğini’ söyledi.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz dün yaptığı açıklamada, “İran diktatörünü nerede olursa olsun vuracağız” dedi.

‘Kendi yarattığı bir ikilem’

İsrail'in başta Genelkurmay Başkanı ve Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Komutanı olmak üzere İran'ın kilit isimlerini öldürmedeki başarısı, İsrail istihbaratının İranlı liderleri takip etme kabiliyetini ortaya koyarken, Netanyahu'nun Hamaney'in öldürülmesi emrini gerçekten verip veremeyeceğine dair soru işaretlerini de beraberinde getirdi.

Göreve geldiğinden bu yana İran'dan ayrılmayan İran Dini Lideri, sıkı güvenlik önlemleri ve tam bir gizlilikle kuşatılmış durumda. Hamaney, 1989 yılında İran Cumhurbaşkanı iken Kuzey Kore'yi ziyaret etmişti.

Carnegie Uluslararası Barış Vakfı’nda araştırmacı olan Kerim Seccadpur, Hamaney'in ‘kendi yarattığı bir ikilemle’ karşı karşıya olduğunu ve ‘İran'ı ileri teknolojik bir savaşta yönetecek fiziksel ve bilişsel kavrayıştan’ yoksun olduğunu söyledi.

Seccadpur, “İsrail'e verilecek yanıt zayıf olursa otoritesini daha da zayıflatır, güçlü olursa da kendisinin ve rejiminin yaşayabilirliğini daha da tehlikeye atabilir” dedi.

‘Yanlış bir hesaplama’

Hamaney, ABD ve İsrail'le çatışma söylemini sürdürürken, İran'ın Lübnan'daki Hizbullah gibi bölgesel vekil güçlerini desteklemeye devam ederek İran'ı düşmanlarıyla doğrudan bir çatışmadan uzak tuttu.

sfrgt
İran Dini Lideri Ali Hamaney (Reuters)

Ancak son gelişmeler bu stratejinin sonuna gelindiğini gösteriyor.

ABD merkezli United Against a Nuclear Iran (UANI) adlı kuruluşun politika direktörü Jason Brodsky, Hamaney'in ‘1989'da liderliği devraldığından beri çatışmaları İran sınırlarından uzak tutmaya alışkın olduğunu’ söyledi. Brodsky, “Bu yüzden Hamaney ciddi bir yanlış hesaplama yaptı” ifadesini kullandı.

Brodsky, mevcut duruma en yakın benzetmenin 1980'lerin başında İran'da yaşanan ve muhalif gruplara atfedilen huzursuzluk olduğunu, bir dizi lidere yönelik saldırıların 1981'de cumhurbaşkanının öldürülmesi ve Hamaney'e yönelik bir suikast girişimiyle sonuçlandığını söyledi.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığı habere göre Brodsky, “Bu durum Hamaney için kesinlikle bir öğrenme deneyimi olacak” dedi.

sdfer
İran Dini Lideri Ali Hamaney, Tahran'ın güneyinde Humeyni’nin ölümü anısına düzenlenen törende bir konuşma yapıyor. (İran Dini Lideri’nin internet sitesi)

Brodsky sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün tanık olduğumuz şey tamamen farklı bir boyutta ve Tahran'ın kapasitesini tamamen aşmakla tehdit eden bir hızda gerçekleşiyor.”

İsrail'in perşembe gecesi gerçekleştirdiği saldırıların boyutu İran yönetimini şaşırttı. Zira bu saldırılar, Tahran'ın nükleer programı hakkında İran-ABD arasında yapılması planlanan yeni müzakerelerin bir gün öncesinde ve ülkenin kötüleşen ekonomik durum nedeniyle yeni protesto gösterilerine karşı teyakkuzda olduğu bir zamanda gerçekleşti.

“Yapmamız gerekeni yapıyoruz”

Netanyahu Fox News'e verdiği demeçte, İsrail saldırılarının ‘rejim değişikliğine’ yol açabileceğini ima ederken aynı zamanda bunu yapması gerekenin İran halkı olduğunu vurguladı.

frgthy
İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Hava ve Uzay Kuvvetleri Komutanı Tuğgeneral Emir Ali Hacızade geçen yıl Hamaney'e Fettah 2 hipersonik füzesinin bileşenlerini açıklarken (Arşiv – İran Dini Lideri’nin internet sitesi)

Netanyahu, “Sonuç kesinlikle bu olabilir, çünkü İran rejimi çok zayıf… Halkın yüzde 80'i alçakları kovacaktır” şeklinde konuştu.

İsrail Başbakanı, Hamaney'i öldürmek için gerçekten de Washington'un karşı çıktığı bir İsrail planı olup olmadığı sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Yapmamız gerekeni yapıyoruz, yapmamız gerekeni yapacağız ve bence ABD bunun kendisi için iyi olduğunu biliyor.”

tyu7ı8
İran Dini Lideri Ali Hamaney, ABD Başkanı Donald Trump ile müzakere etmenin ‘onursuzluk’ olduğunu söyledi. (Reuters)

İran dışındaki bazı Farsça yayın yapan televizyon kanalları Hamaney karşıtı sloganlar atan grupların görüntülerini yayınlamış olsalar da şu ana kadar kitlesel protestolara dair herhangi bir haber gelmedi.

Washington Enstitüsü'nde araştırmacı olan Holly Dagres, “Gerçek şu ki, saldırılar mevcut gerilimleri körükledi ve pek çok İranlı rejimin gitmesini istedi. Ancak çoğu kişi bunu başarmanın bedelinin kan dökülmesi ve savaş olmasını istemiyor… Bu kilit bir nokta” ifadelerini kullandı.