Sudan'da protestolar ve geniş çaplı gözaltılar devam ediyor

​El Beşir, önceki akşam bir araya geldiği sufi tarikatları liderlerinin selamını alırken
​El Beşir, önceki akşam bir araya geldiği sufi tarikatları liderlerinin selamını alırken
TT

Sudan'da protestolar ve geniş çaplı gözaltılar devam ediyor

​El Beşir, önceki akşam bir araya geldiği sufi tarikatları liderlerinin selamını alırken
​El Beşir, önceki akşam bir araya geldiği sufi tarikatları liderlerinin selamını alırken

Sudan polisi, Cuma namazından sonra Omdurman sokaklarında toplanan ve hükümet karşıtı sloganlar atan öfkeli göstericileri dağıtmak için göz yaşartıcı gaz kullandı. Geçtiğimiz ay protestoların başladığı Atbara’nın da aralarında bulunduğu diğer şehirlerde de patlak veren göstericiler güvenlik güçleri tarafından dağıtıldı.
Sudan güvenlik yetkilileri dün, muhaliflere, eylemcilere ve gazetecilere yönelik geniş çaplı bir gözaltı operasyonu başlattı. Ayrıca El Arabiye kanalı muhabirlerinden biri ifadeye çağrıldı. Bundan önce ülkede düzenlenen gösterilerde yaşanan şiddet olaylarıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Beşir, "Biz, insanları intikam almak için öldürmüyoruz. Biz, onlara güvenlikli bir ortam, onurlu ve müreffeh bir yaşam sağlamak için geldik" ifadelerini kullandı. Sudan'ın başkenti Hartum'daki konukevinde Sufi tarikat liderleriyle bir araya gelen Ömer el-Beşir, ülkeyi içinde bulunduğu durumdan kurtarmak için İsrail'le ilişkileri normalleştirme tavsiyesinde bulunanlar olduğuna değindi.
Dün Cuma namazından sonra Omdurman'daki Seyyid Abdurrahman Bahi ve Vad Nubavi camilerinden çıkan yüzlerce kişi, Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir rejiminin devrilmesi çağrısında bulunan sloganlar attılar. Göstericiler polis tarafından kullanılan göz yaşartıcı gaz ile dağıtıldı. Hartum’da da sokaklara çıkan küçük gençlik grupları rejimin devrilmesine yönelik sloganları atarak lastik yaktılar.
Gözlemcilere göre, güvenlik makamları, 19 Aralık’ta başkent Hartum’un da dahil olduğu 25’ten fazla kentte halk protestolarının patlak vermesinden bu yana aldıkları sıkı güvenlik önlemlerini esnettiler. Protestolar, aktivistlerin “Özgürlük Cuması” olarak adlandırdıkları gösteri çağrılarına cevap olarak gelirken, Cumhurbaşkanı Beşir’in devrilmesi yönünde protestolar ve gösteriler düzenleyen Sudan Profesyoneller Buluşması, cumhurbaşkanının ve rejiminin devrilmesinin talep edildiği dilekçenin cumhurbaşkanlığı sarayına teslim edilmesi organizasyonun pazar günü gerçekleştirileceğini açıkladı. Ayrıca gece gösterilerinin sürdürüleceğinin vurgulandığı açıklamada, aynı dilekçenin bir nüshasının meclise teslim edileceği kaydedildi.
Geniş çaplı gözaltılar yapıldı
Öte yandan, çarşamba ve perşembe günleri teyakkuzda olan Sudan güvenlik güçleri tarafından protestoculara yönelik geniş çaplı gözaltı operasyonları başlatıldı. Sivil kıyafetli üç adam, Peter McKellar Cesaret ve Dürüstlük Ödülü sahibi gazeteci Faysal Muhammed Salih’i bilinmeyen bir yere götürdü. Ayrıca Hartum'daki el-Riyad banliyösünde bulunan bir sivil toplum kuruluşunun karargahına güvenlik görevlileri tarafından gerçekleştirilen baskının ardından, eski Dışişleri Bakanı İbrahim Taha Eyüp, Hartum Üniversitesi eski profesörlerinden Dr. Hasan Abdulati, Hartum Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Muntasar Tayeb ve El Midan gazetesinden Kureşi Avsad gözaltına alındı.
Muhalefetteki Kongre Partisi tarafından yapılan açıklamada, güvenlik güçlerinin partinin Kerri bölgesindeki şube başkanı Tarık Mansur’u gözaltına alındığı kaydedilirken, muhalif Federal Hareket’in liderlerinden Salah Abdullah’ın  Sudan güvenlik birimleri ile bağlantısı olduğu tahmin edilen birtakım kimseler tarafından bilinmeyen bir yere götürüldüğü belirtildi.
Güvenlik güçleri tarafından gözaltına alınan kişiler arasında Kongre Partisi lideri Ömer ed-Dakir, Nasıri Partisi Başkanı Sati el-Hac, Ulusal Baas Partisi lideri Kemal el-Bulad, Komünist Parti Merkez Komitesi Üyesi Sıddık Yusuf, Arap Sosyalist Partisi’nden Muhammed Ziyauddin ve el-Midan gazetesinden Kemal Kerar gibi çok sayıda siyasi lider, eylemci ve gazeteci bulunuyor.
Sudan’daki rejimin baskıcı eylemlerini kınayan Arap sivil toplum örgütleri ve Arap İnsan Hakları Örgütü, siyasi mahkumların derhal serbest bırakılması ve masum sivillerin kanını döken kimselerin cezalandırılması için çağrıda bulundular. İki kuruluş tarafından yayınlanan ortak açıklamaya göre,  aralarında Sudan Sivil Forumu'nun ve Sivil Hareket Grubu’nun Sudan Sivil Forumu'nun liderleri ile Arap STK'larının üyelerin de bulunduğu gözaltıların sayısı 400’e ulaştı. Açıklamada ayrıca, Sudan Sivil Forumu Genel Sekreteri Hasan Abdulati'nin de gözaltına alınlar arasında bulunduğu kaydedildi.
“insanları intikam almak için öldürmüyoruz”
Öte yandan Sudan Devlet Başkanı Ömer el-Beşir, "Ülkeyi içinde bulunduğu durumdan kurtarmak için bize İsrail'le ilişkileri normalleştirme tavsiyesinde bulunanlar oldu ama biz diyoruz ki rızık kimsenin değil Allah'ın elindedir" açıklamasında bulundu. Ülkede düzenlenen gösterilerde yaşanan şiddet olaylarıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Beşir, "Biz, insanları intikam almak için öldürmüyoruz. Biz, onlara güvenlikli bir ortam, onurlu ve müreffeh bir yaşam sağlamak için geldik" diyerek sözlerini sürdürdü. Protestoların ülkeden yaşanan kriz durumundan kaynaklandığı itiraf eden Beşir, mümkün olan en az gücün kullanılması gerektiğine işaret ederek, bazı zamanlarda güvenliği sağlamak için güç kullanımının zorunlu olduğunu dile getirdi. Aşırı güç kullanımının soruşturma ve hesap verebilirlik gerektirdiğini ifade eden Beşir, insanları ve mallarını güvenceye alma sorumluluğunun hükümetin uhdesinde olduğunu söyledi.
Devlet Başkanı Ömer el-Beşir, üç önce yayınladığı bir kararname ile ülkede yaşanan son olaylarla ilgili gerçeklerin araştırılması için Adalet Bakanı başkanlığında bir komite oluşturulması talimatı vermişti. Ancak, aktivistler ve muhalifler Sudan hükümeti tarafından oluşturulan komitelere yönelik şüphelerini dile getirirken, BM Genel Sekreteri yaptığı açıklamada Sudanlı yetkililerin barışçıl göstericilere karşı aşırı şiddet kullandığı hususundaki endişelerini ifade etti.
Hükümet tarafından yapılan açıklamada hayatını kaybedenlerin sayısı 19 olarak tespit edilirken, Uluslararası Af Örgütü tarafından yapılan açıklamada 37 göstericinin öldürüldüğü kaydedildi. Komünist Parti ise yaptığı açıklamada bu sayının 40’tan fazla olduğunu belirtti.
Mayardit’ten Beşir’e destek mesajı
Öte yandan, Güney Sudan Devlet Başkanı Salva Kiir Mayardit, karşı karşıya kaldığı zorluklar hususunda ülkesinin kuzeyindeki komşusunun yanında olduklarını vurguladı. Güney Sudan Devlet Başkanlığı Danışmanı Tut Kew Gatluak önceki gün Güney Sudan Devlet Başkanı Salva Kiir Mayardit’ten, mevkidaşı Sudan Devlet Başkanı Ömer el-Beşir’e “ikili ilişkileri destekleme ve geliştirme yolları ile  Hartum'da ve bir dizi eyalette gerçekleşen protestoların durulmasına dair temennilerini” içeren bir mektubu iletti. Gatluak, Sudan devlet başkanı ile önceki gün gerçekleştirdikleri görüşmeler sırasında, Güney Sudan liderliğin ve halkının birtakım zorluklar ile karşı karşıya kalan Sudan’ın yanına olduğunu vurguladı.
El Sudan haber ajansının aktardığına göre, Gatluak perşembe günü Sudan’a ulaştı. Gatluak, Hartum Uluslararası Havaalanında Dışişlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Üsame Faysal, Beşir’in Güney Sudan’daki Barış Elçisi Büyükelçi Cemal el-Şeyh ve Güney Sudan'ın Hartum Büyükelçisi Meyan Dut tarafından karşılandı.
Gatluak, Güney Sudan vatandaşlarının, başta ülkelerinin tanıması ve çatışan taraflar arasında barış ve uzlaşma sağlama çabaları olmak üzere Beşir’in takındığı kıymetli tutumlarından dolayı duydukları minnettarlıklarını ve takdir ettiklerini dile getirdiklerini belirtti. Ayrıca Güney devletinin petrolünün, ekonominin güçlenmesine önemli ölçüde katkıda bulunacağını ve iki ülkenin kalkınmasını teşvik edeceğini belirtti.
Güney Sudan’ın Hartum Büyükelçisi, geçtiğimiz iki hafta boyunca Sudan'da tanık olunan protestolar sırasında ülkesinin ikisi kadın olan dört vatandaşının hayatını kaybettiğini açıklarken, bir insan hakları aktivisti tarafından yapılan açıklamada geçen cuma günü çok sayıda kişinin gözaltına alındığı kaydedildi. Bu arada ilk kez yabancı bir büyükelçilik tarafından, meydana gelen protestolar sırasında ülkesinin vatandaşlarının öldürüldüğünün açıklandığına tanık olundu.
Güney Sudan Devlet Başkanı Salva Kiir Mayardit, ülkesinde barış anlaşmasının uygulanmasına maddi destek sağlaması için uluslararası topluma çağrıda bulundu.



Mayaların en eski ve en büyük tapınağı evreni resmediyor

Meksika'nın güneydoğusundaki Maya anıtlarının tasarımında artı biçimleri önemli bir yere sahipti (Takeshi Inomata)
Meksika'nın güneydoğusundaki Maya anıtlarının tasarımında artı biçimleri önemli bir yere sahipti (Takeshi Inomata)
TT

Mayaların en eski ve en büyük tapınağı evreni resmediyor

Meksika'nın güneydoğusundaki Maya anıtlarının tasarımında artı biçimleri önemli bir yere sahipti (Takeshi Inomata)
Meksika'nın güneydoğusundaki Maya anıtlarının tasarımında artı biçimleri önemli bir yere sahipti (Takeshi Inomata)

Bugüne kadar keşfedilen en eski ve en büyük Maya tapınağının, evreni tasvir ettiği bulundu.

Meksika'daki Aguada Fénix kazı alanı, 2020'de ilk keşfedildiğinde büyüklüğüyle arkeologları etkilemişti. 

Yaklaşık 3 bin yıl önce, Maya uygarlığının ilk dönemlerinde inşa edilen yapı 300 yıl kadar kullanılmış. 

Teotihuacan ve Tikal gibi diğer Mezoamerika yapılarından çok daha büyük olan bu tapınak, 9'a 7,5 kilometrelik genişliğiyle Maya uygarlığının bilinen en büyük ve eski mimarisi. 

Arizona Üniversitesi'nden Takeshi Inomata liderliğindeki ekibin bölgede yaptığı yeni çalışmalar, bu yapı hakkında yepyeni bilgileri açığa çıkardı.

Saha çalışmaları yürüten araştırmacılar, LIDAR teknolojisinden yararlanarak bitki örtüsü tarafından örtülmüş yapıları ortaya çıkardı.

Bilim insanları anıtın düzeninin, bir tür iç içe geçmiş artılar şeklinde olduğunu ve uzun eksenlerin yapının merkezine uzandığını saptadı. Yapay bir plato üzerindeki bu merkezin ortasında iki adet iç içe geçmiş artı şeklinde çukur bulunuyordu.

Uzun eksenlerin her birinde toprağa kazılmış bir koridor ve her iki tarafta yerüstüne inşa edilmiş geçitler vardı. 

Bulguları hakemli dergi Science Advances'ta dün (5 Kasım) yayımlanan çalışmaya göre tapınak, Antik Maya uygarlığının evrene dair anlayışının bir tasviriydi.

Inomata bulguları şöyle açıklıyor:

Bu, bir evren veya kozmos modeli gibi. Evrenin temelde bu artı biçimindeki düzene göre düzenlendiğini ve bunun da zamanın düzenine bağlı olduğunu düşünüyorlardı. 

Live Science'a konuşan Inomata, bu alanı kullanan kişilerin "evrenin muhtemelen kuzey-güney ve doğu-batı eksenlerine göre düzenlendiğini düşündüğünü" söylüyor.

Araştırmacılar yapının batı ekseninde yapımına başlanmış bir kanal sistemi tespit etti. Bu kanalların inşasının yarım bırakılması, işçilerin birtakım engellerle karşılaştığına işaret ediyor.

Antik takvimin izleri

Aguada Fénix'in merkezinde iç içe geçmiş artı şeklindeki çukurların tam ortasında gizli bir çukurda çalışmanın en etkileyici bulgularından biri ortaya çıkarıldı.

Araştırmacılar burada yine artı şekilde hizalanmış pigment kalıntıları buldular. 

dfrgt
Renkli pigmentlerin kuzey, güney, doğu ve batıyı temsil ettiği düşünülüyor (Takeshi Inomata)

Inomata, "Burada belirli yönlere göre konumlanmış pigmentler bulduk; kuzeyde mavi, doğuda yeşil, güneyde sarı. Batıdakini bilmiyoruz ama kırmızı bir kabuk var, bu yüzden kırmızı olabilir" diyor.

Ekip ayrıca anıtsal yapının doğu-batı ekseninin, 17 Ekim ve 24 Şubat'ta gün doğumuna göre hizalandığını tespit etti. Bu nedenle tapınağın, Maya takviminin önemli günlerinde ritüel alanı görevi gördüğünü düşünüyorlar.

Eşitlikçi bir toplum

Aguada Fénix'te yapılan çalışmalarda hükümdarları tasvir eden heykeller veya üst sınıflara ait evler bulunmadı. 

Araştırmacılar bu nedenle Aguada Fénix'te toplumsal hiyerarşi olmadığını, eşitlikçi bir toplum yapısının bölgede hakim olduğunu tahmin ediyor.

Ayrıca devasa yapının da işçilere baskı yapılarak değil, gönüllü çalışmalarla inşa edildiği düşünülüyor. Bilim insanlarına göre burayı inşa etmek için en az bin kişi, birkaç yıl boyunca her yıl birkaç ay çalışmış olmalı.

Inomata "İnsanlar geçmişte bazı şeylerin yaşandığına inanıyorlar; krallar vardı ve krallar piramitleri inşa etti. Dolayısıyla modern zamanlarda büyük işler başarmak için güçlü insanlara ihtiyaç duyulur" diyerek ekliyor:

Ancak geçmişe ait gerçek verilere baktığınızda, durumun böyle olmadığını görüyoruz. Yani önemli işler başarmak için gerçekten büyük bir toplumsal eşitsizliğe ihtiyacımız yok.

Independent Türkçe, Science Alert, Live Science, CNN, Science Advances


Alzheimer tedavisinin anahtarı, bu hayvanların kanında mı gizli?

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Alzheimer tedavisinin anahtarı, bu hayvanların kanında mı gizli?

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

Yeni bir araştırmaya göre lama ve deve kanından elde edilen küçük protein molekülleri, Alzheimer hastalığı gibi beyin rahatsızlıklarının tedavisine fayda sağlayabilir ve daha az yan etkiye yol açabilir.

Bağışıklık sistemindeki bir tür antikor olan bu nanokorlar, ilk kez 1990'larda deve, lama ve alpakaları da içeren devegiller ailesinde keşfedildi.

Geleneksel antikorların yaklaşık onda biri kadar olan bu moleküller, başka hiçbir memelide görülmedi.

Kanser gibi hastalıklarda mevcut tedavi yaklaşımları genellikle antikorlara odaklansa da antikor molekülleri vücudun doğal kan-beyin bariyerini geçmekte zorlandığından, bu tedavilerin beyin rahatsızlıklarının tedavisinde sınırlı etkisi var.

Ancak araştırmacılar, çok daha küçük boyutları nedeniyle nanokorların, beyin hastalıklarına karşı daha etkili tedavilere dönüştürülme ve daha az yan etki gösterme potansiyeli taşıdığını söylüyor.

Fransa'daki Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi'nden (Centre National de la Recherche Scientifique / CNRS) Philippe Rondard, "Devegil nanokorları beyin bozukluklarına yönelik biyolojik tedavilerde yeni bir çağ açıyor ve tedaviler hakkındaki düşüncelerimizi kökten değiştiriyor" diyor.

Trends in Pharmacological Sciences adlı hakemli dergide yayımlanan yeni çalışmanın yazarlarından Dr. Rondard, "Geleneksel antikorlar ve küçük moleküller arasında yeni bir ilaç sınıfı oluşturabileceklerine inanıyoruz" ifadelerini kullanıyor.

df
Hayvancılık Zirvesi'nde ağıldaki iki alpaka samanların üzerinde oturuyor (Hans Lucas/AFP)

Fareler üzerinde yapılan önceki bir çalışma da nanokorların şizofrenideki davranış bozukluklarını giderebileceğini göstermişti.

CNRS'den Pierre-André Lafon, "Çözünürlüğü yüksek bu küçük proteinler, beyne pasif bir şekilde girebilir" diyor.

Çalışmanın bir diğer yazarı Dr. Lafon şöyle açıklıyor: 

Buna karşın kan-beyin bariyerini geçmek üzere tasarlanan küçük moleküllü ilaçlar hidrofobik yapıda ve bu da biyoyararlanımlarını sınırlıyor, hedef dışı bağlanma riskini artırıyor ve yan etkilere yol açıyor.

Bilim insanları nanokorların üretiminin, saflaştırılmasının ve mühendisliğinin daha kolay olduğunu ve geleneksel antikorlara kıyasla hedefe göre ince ayar yapılabildiğini söylüyor.

Öte yandan nanokorların insan klinik deneylerinde beyin bozukluklarına karşı test edilebilmesi için birkaç adıma daha ihtiyaç duyulduğunu belirtiyorlar.

Bilim insanlarına göre asıl zorluk, nanokorların taşınmasını optimize etmek ve güvenliklerini sağlamak.

Dr. Rondard, "Nanokorların kendisiyle ilgili de kararlılıklarını değerlendirmek, düzgün katlandıklarını doğrulamak ve bir araya toplanmadıklarından emin olmak da gerekiyor" diyor.

Uzun süreli depolama ve nakliye sırasında etkinliğini koruyabilen klinik düzeyde nanokorlar ve kararlı formülasyonlar elde etmek gerekiyor.

Independent Türkçe


Yunan pirinç üreticilerinin yeni ek gelir kaynağı: Düğün konfetisi

Yunanistan'daki düğünlerde konfeti olarak kullanılan pirinçler bolluk ve refahı simgeliyor (Reuters)
Yunanistan'daki düğünlerde konfeti olarak kullanılan pirinçler bolluk ve refahı simgeliyor (Reuters)
TT

Yunan pirinç üreticilerinin yeni ek gelir kaynağı: Düğün konfetisi

Yunanistan'daki düğünlerde konfeti olarak kullanılan pirinçler bolluk ve refahı simgeliyor (Reuters)
Yunanistan'daki düğünlerde konfeti olarak kullanılan pirinçler bolluk ve refahı simgeliyor (Reuters)

Kuraklık ve artan rekabetle mücadele eden Yunan pirinç üreticileri, ellerindeki ürünleri ek gelir için düğün organizasyonlarına satıyor.

Reuters'ın haberinde, Yunanistan'daki düğünlerde konfeti olarak pirinç kullanma geleneğinin israfa yol açtığına dikkat çekiliyor. 

Çiftçilerin aktardığına göre bu gelenek sebebiyle her yıl yaklaşık 200 ton yenebilir pirinç kullanılmaz hale geliyor. 

Selanik'in 20 kilometre doğusundaki Halastra'da kurulan bir kooperatif hem israfın önlenmesi hem de çiftçilerin ek gelir kazanması için düğünlere kırık pirinç satmaya başladı. 

Kırık pirinçler hasat sırasında, kurutma ya da nakliye işlemlerinde zarar gören tanelerden oluşuyor. Kooperatif, bunları yeniden paketleyip "düğün pirinci" etiketli çuvallarla organizasyonlara satıyor. 

Kooperatifin pirinç üreticileri başkanı Kristor Gatzaras, "Yetersiz beslenme sorunu varken pirinci çöpe atmak yanlış" diyor. 

Avrupa Birliği'nin (AB) üçüncü büyük pirinç üreticisi olan Yunanistan, yıllık 250 bin tonluk üretimin çoğunu ihraç ediyor. Kırık pirinç ise ihracatın yaklaşık yüzde 9'una denk geliyor. 

Sektör, Güney Asya'dan gelen düşük maliyetli pirinçlerin yanı sıra tarım alanlarında son dönemde yaşanan kuraklık nedeniyle büyük darbe aldı. Kırık pirinçlerin düğün organizasyonlarına satılmasının sektörün canlanmasına katkı sağlayabileceği belirtiliyor. 

Girişimi destekleyen 34 yaşındaki çiftçi Vasilis Matziounis, "Birçok zorlukla karşı karşıyayız, maliyetler yükseldi, büyük baskı altındayız" diyor.

İklim değişikliği ve son yıllarda yaşanan kuraklık, başkent Atina'yı 30 yıl sonra ilk kez su kıtlığı tehdidiyle karşı karşıya getirdi.

Yunan hükümeti, ülke genelinde su yönetimini güçlendirmeyi ve Atina'nın su tedarikini güvence altına almayı amaçlayan 2,5 milyar euroluk bir acil durum planını devreye soktuğunu geçen hafta duyurmuştu. 

Independent Türkçe, Reuters, Ekathimerini