Afrikalılardan ABD'ye yeni göç dalgası

San Antonio'da yiyecek yardımı bekleyen göçmenler (New York Times)
San Antonio'da yiyecek yardımı bekleyen göçmenler (New York Times)
TT

Afrikalılardan ABD'ye yeni göç dalgası

San Antonio'da yiyecek yardımı bekleyen göçmenler (New York Times)
San Antonio'da yiyecek yardımı bekleyen göçmenler (New York Times)

Teksas eyaletinde San Antonio şehrindeki Alamo göçmen merkezi, birkaç aydır Orta Amerika’dan gelen rekor sayıda göçmen dalgasıyla karşı karşıya.
Dünyanın çeşitli bölgelerinden gelen yüzlerce göçmen, göçmen merkezlerinde izdihama neden oldu. Orta Amerika ülkelerinden gelen göçmenler, ABD’nin güneybatı sınırına doğru birkaç ay süren riskli bir yolculuğa çıktı.
Göçmenler, Meksika sınırını aşıp  San Antonio  kent merkezine ulaştıklarında göçmenlik kurumları, yerel yetkililer ve yardım kuruluşları hayret ve dehşete düştü.
San Antonio  Belediyesi yetkilileri yeni göçmen dalgası nedeniyle şehirdeki bir basketbol sahasını sığınağa dönüştürmek ve ihtiyaçlar için yardım fonlarını kullanmak durumunda kaldı. Yetkililer, ebola salgını konusundaki korkuların asılsız olduğuna dair açıklamada bulunarak, halka güvence verdi.
San Antonio’da şehir tarafından yönetilen Göçmen Kaynakları Merkezi, 300’den fazla Afrikalı göçmene yardım etti. Bu göçmenler, 4 Haziran’da yetkililer tarafından serbest bırakıldı. Fakat göçmen sayısı bununla sınırlı kalmadı. Ekim 2018’den bu yana San Antonio 200 mil güneybatısında yer alan Teksas’ta bulunan Del Border del Rio bölgesindeki sınır noktasından yasadışı olarak giriş yapan 700’den fazla Afrikalı göçmen gözaltına alındı.
Başta Guatemala, Honduras, El Salvador ve Meksika olmak üzere dünyanın her yerinden gelen göçmenlerin güneybatı sınırını geçtiği biliniyor. Geçmişte de güneybatı sınırından yasadışı olarak ülkeye giriş yapan göçmenler vardı fakat sayıları oldukça azdı. 700 kişilik göçmen dalgası sınır muhafızlarını şaşkına uğrattı. 2017-2018 yıllarında güney sınırındaki 9 sınır noktasında 25 Kongo ve Angola göçmeni gözaltına alındı.
Göçmenlerin çoğu, Güney ve Orta Amerika üzerinden yaptıkları zorlu yolculuk ve hükümetin uyguladığı şiddet hikayeleri ile geliyorlar.
Del Border del Rio bölgesindeki sınır devriyesinde çalışan Raul Ortiz “Bu daha önce görmediğimiz garip bir durum.  Buraya doğru gelen daha fazla göçmen olduğunu biliyoruz ve buna hazırlanıyoruz” dedi.
San Antonio ve Portland şehirlerinde yetkililer, gönüllüler ve dini liderler Afrikalı göçmenlere bağışta bulunmak, yemek ve barınak sağlamak için yardım topladı fakat kaynakları sınırlıydı. Yerel yetkililer, federal hükümetin Afrikalı göçmenlerdeki artışa karşı muamelesi nedeniyle hayal kırıklığına uğradı.
Sınır muhafızları ya da Gümrük ve Göçmen İdaresi tarafından serbest bırakılan göçmenlerin çoğu, uçak ya da otobüsle ABD’deki akrabalarını ziyaret etmeyi planlıyor.
Ancak çok sayıda yeni Afrikalı göçmenin bu ABD’de akrabası olmaması nedeniyle seyahat düzenlemeleri yapılmadan serbest bırakılıyor. Bu da yerel yetkilileri ve yardım kuruluşlarının çözmekte zorlandıkları sorun haline geliyor.
San Antonio’daki bazı Kongolu göçmenler, sınır muhafızlarının gidecekleri şehirleri seçtiğini yahut New York veya Portland arasında seçim yapmaları için onları teşvik ettiğini belirtti. Ancak sınır muhafızları sözcüsü, sınır muhafızlarının göçmenleri belirli bir şehir konusunda yönlendirmediğini söyleyerek iddiaları reddetti.
Maine eyaletindeki en büyük şehir olan Portland’ın nüfusu 44 bin 417’dir. Sığınmacılar için uygun bir yer olarak tanınan şehirde yaklaşık 200 Afrikalı göçmen sokaklarda yatıyor. Ayrıca şehirde büyük bir Kongolu topluluk yaşıyor. Şehirdeki yetkililer, sığınmacıların kiralarını ödemesine yardımcı olması amacıyla Portland Yardım Fonu kurulduğunu açıkladı.
San Antonio'nun merkez ilçesi Portland Belediye Başkanı Ted Wheeler, Afrikalı göçmenleri memnuniyetle karşıladıklarını ve ilk 36 saat içinde 20 bin dolardan fazla bağıl topladığını söyledi. Bu bağlamda Wheeler, “Bu durumun krize neden olacağını düşünmüyorum. Aramıza duvar örmüyoruz. İnsanları engellemiyoruz. Özellikle Maine ve Portland son 200 yılda göçmenlerin omuzlarında inşa edildi” ifadelerini kullandı.
San Antonio yetkilileri şehirde yaşayan 300 Afrikalı göçmenden yaklaşık 150'sini Portland'a geri kalanını da Şikago, Dallas, Denver, New York ve Florida ve Lowa'daki şehirlere gönderdi.
San Antonio'daki Katolik yardım kuruluşları Afrikalı göçmenlerin biletleri ve otobüs yolculukları için yaklaşık 125 bin dolar harcadı. Bu da Orta Amerika’daki göçmenlere yönlendirilmesi gereken fonun tüketilmesine neden oldu. Aynı zamanda hükümet, Portland’a yaptığı yardımların 200 bin dolardan 290 bin dolara çıkardı.
Bu bağlamda San Antonio'daki Katolik Yardım Kuruluşları Genel Müdürü Antonio Fernandez yaptığı açıklamada, “Hiçbirimiz böyle bir şeye hazırlıklı değildik. 3 4 ayda 120 bin dolar harcayacağımızı düşündük. Fakat ayrılan fonun tamamını 5 gün içinde tükettik. Bağışta bulunmak isteyen kişilerin yardımlarına ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı.
Geçtiğimiz Cuma günü belediyeye ait eski bir dükkan 100 göçmenin olduğu bir göçmen merkezi haline geldi. Dışarıda ise Afrikalı aileler gruplar halinde banklarda ve kaldırımda oturdu.
Kongolu milisler ve hükümet askeri arasındaki şiddetli çatışmalardan, yolsuzluk ve suikastlardan kaçan Kongoluların hüznü yüzünden okunuyordu. Kongolu göçmenlerin bazıları araçlarla ya da yürüyerek önce Angola’ya oradan da Ekvador’a gitti. Bazıları ise Kolombiya, Panama, Kosta Rika, Nikaragua, Honduras, Guatemala, Meksika'da ve Güney Teksas sınırlarına doğru yöneldi.
Kaldırımda oturan Kongolu bir kadın, 5 yaşındaki kızının otobüste öldüğünü söylerken göz yaşlarını hakim olamadı. Kongolu kadın, “Doktor ya da ilaç yoktu. Yaşadıklarımı anlatmak benim için çok zor” dedi. Kongo’nun başkenti Kinşasa’dan göç eden 41 yaşındaki erkek göçmen, kendisinin ve 10 yaşındaki oğlunun 4 ay boyunca 10 aileden oluşan bir grupla seyahat ettiğini söyledi. Allen adında birinden bahseden adam, Allen’in ülkesine geri dönmek istemediğini ve onu orada öldüreceklerini söylediği belirtti.
Göçmenler için yolculuğun en zor kısmı, sınırda bulunan Darien Gap bölgesindeki sıra dağlar, orman ve bataklıklardır. Panama ve Kolombiya arasında bulunan bu bölge, silah kaçakçıların ve suçluların mesken edindiği dünyanın en tehlikeli ormanlarından biri olarak kabul ediliyor. Allen’ın orada silah zoruyla soyulduğunu belirten Kongolu göçmen, göçmenlik merkezi dışındaki kaldırımda oturan kadının ağladığını ve Darin Gap ormanında tecavüze uğradığını söyledi.



Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
TT

Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)

Dünya liderleri, Pazar günü Sydney’in Bondi Sahili’nde düzenlenen Yahudi kutlamasına yönelik saldırıyı şiddetle kınadı. Saldırıda en az 12 kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi yaralandı.

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, olayı “Avustralya’daki Yahudilere yönelik bir saldırı. Hanuka Bayramı’nın ilk günü, normalde sevinç ve inançla kutlanması gereken bir gün…” sözleriyle değerlendirdi ve polis ile güvenlik güçlerinin olaya karışanları tespit etmek için çalıştığını söyledi.

frgt
Avustralya Güvenlik İstihbarat Teşkilatı (ASIO) Güvenlik Genel Direktörü Mike Burgess, Sidney'deki Bondi Plajı saldırısının ardından 14 Aralık 2025'te Canberra'daki Parlamento Binası'nda düzenlenen basın toplantısında konuşuyor (EPA)

Avustralya muhalefet partisi Liberal Parti lideri Susan Lee, “Avustralyalılar bu akşam derin bir yas içinde. Şiddet ve nefret, toplumumuzun kalbini vurdu… Hepimizin bildiği ve sevdiği Bondi’de” ifadelerini kullandı.

frgt
Avustralya Federal Polisi'nde ulusal güvenlikten sorumlu geçici komiser yardımcısı Nigel Ryan (EPA)

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, “Bu dünyada antisemitizme yer yok. Kalplerimiz bu korkunç saldırının kurbanları, Yahudi toplumu ve Avustralya halkı ile birlikte” dedi.

Saldırıya ilişkin tepkilerini dile getiren dünya liderleri arasında İngiltere Başbakanı Keir Starmer, olayın “son derece üzücü haberler” olduğunu söyledi. Yeni Zelanda Başbakanı Christopher Luxon ise, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın bir aile gibi olduğunu belirterek, Bondi’deki saldırının kurbanlarıyla dayanışma içinde olduklarını ifade etti.

sd
Avustralya polisi ve acil durum ekipleri, 14 Aralık 2025'te Bondi Plajı'ndaki silahlı saldırı olayının yaşandığı yere yakın bir bölgede çalışıyor (EPA)

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar, saldırının “Yahudi topluluğuna yönelik antisemitizmin bir sonucu” olduğunu ifade etti. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “Avustralya ve Yahudilerle dayanışma içindeyiz. Şiddet, nefret ve antisemitizme karşı birleşiyoruz” açıklamasında bulundu.

İspanya Dışişleri Bakanı José Manuel Albares, Norveç Başbakanı Jonas Gahr Støre ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson da benzer şekilde saldırıyı kınayarak, kurbanlar ve ailelerine başsağlığı dileklerini iletti.

ABD ve Kanada yetkilileri de saldırıyı terör eylemi olarak nitelendirerek, kurbanlara ve Avustralya halkına destek mesajı verdi. Almanya’daki Yahudi Derneği ise yaptığı açıklamada, “Derin bir şok içindeyiz. Antisemitizm öldürür” ifadelerini kullandı.

New South Wales Başbakanı Chris Minns, “Hanuka’nın ilk günü kutlanan bir bayram, ne yazık ki bu korkunç saldırı nedeniyle kabusa dönüştü. En az 12 kişi hayatını kaybetti, saldırganlardan biri de öldü” dedi.


Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
TT

Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)

Bondi Plajı’nda düzenlenen Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında yaşanan ve en az 12 kişinin yaşamını yitirdiği saldırıya dair ortaya çıkan görüntülerde, bir sivilin saldırgana müdahale ederek silahını elinden aldığı görüldü. Söz konusu davranış, kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, çok sayıda kişinin hayatının kurtarılmış olabileceği değerlendirildi.

Görüntülerde, otoparkta beyaz tişört giymiş bir kişinin, tüfek taşıyan koyu renkli tişörtlü saldırgana hızla yaklaştığı, arkasından saldırarak silahı ele geçirdiği ve ardından silahı saldırgana doğrulttuğu görülüyor. Saldırganın dengesini kaybederek geriye doğru çekildiği ve köprüye doğru yöneldiği, kahraman vatandaşın silahı daha sonra yere bıraktığı anlar videoda net şekilde yer alıyor.

Olay anına ait görüntüler kısa sürede sosyal medyada yayılırken, çok sayıda kullanıcı müdahalede bulunan kişinin cesaretini övdü ve bu davranışın birçok insanın hayatını kurtarmış olabileceğini dile getirdi. Avustralya merkezli News.com.au sitesi, kahraman olarak anılan kişinin Sidney’de yaşayan ve Sutherland’da bir manav işleten 43 yaşındaki Ahmed el-Ahmed olduğunu duyurdu.

İki çocuk babası olan Ahmed’in, bu müdahalesi sırasında iki kurşunla yaralandığı, kuzeninin 7News kanalına yaptığı açıklamayla doğrulandı. Duygusal görüntülerde, 43 yaşındaki manavın saldırganlardan birinin silahını zorla aldığı anlar dikkat çekti.

h
Viral videodan bir görüntü (ABC Avustralya Haber Ağı)

Reuters, güvenilir görüntüler üzerinden videonun doğruluğunu teyit etti. Ajans ayrıca, söz konusu görüntülerdeki saldırganların, daha sonra polis tarafından çevrelendiği doğrulanan kişilerle aynı kişiler olduğunu, kıyafetlerinden yola çıkarak belirlediğini aktardı. Şüpheli saldırganlardan birinin öldürüldüğü, diğerinin ise ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldığı bildirildi.

“Nefreti körüklüyor” açıklaması

Saldırıdan saatler sonra açıklama yapan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ağustos ayında Avustralya Başbakanı Anthony Albanese’ye bir mektup gönderdiğini ve Canberra yönetimini “antisemitizm ateşini körüklemekle” suçladığını söyledi.

Albanese hükümetinin Filistin devletini tanımayı da içeren politikalarının, Yahudi karşıtlığını teşvik ettiğini ve sokaklarda yayılmasına neden olduğunu savunan Netanyahu “Antisemitizm bir kanserdir. Liderler sessiz kaldığında yayılır. Zayıflığın yerini eylem almalıdır” ifadelerini kullandı.

Saldırıyı “dehşet verici” olarak nitelendiren Netanyahu, “Bu soğukkanlı bir cinayettir. Ne yazık ki her dakika kurbanların sayısı artıyor. En uç kötülüğü gördük. Aynı zamanda Yahudi kahramanlığının zirvesine de tanık olduk” dedi. Netanyahu, kendisinin Yahudi olduğunu söyleyen ve saldırganlardan birinin silahını alan bir sivile atıfta bulundu.

Netanyahu açıklamasında, “Küresel antisemitizme karşı bir mücadele içindeyiz. Bununla mücadele etmenin tek yolu onu açıkça kınamak ve kararlılıkla karşı durmaktır. İsrail’de yaptığımız da budur. Ordumuz, güvenlik güçlerimiz, hükümetimiz ve halkımızla birlikte bunu sürdürmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Avustralya hükümetine dolaylı eleştirilerde bulunan Netanyahu, “Kınamayan, hatta teşvik edenleri kınamayı sürdüreceğiz. Özgür ülkelerin liderlerinden beklenen adımları atmaları için baskı yapmaya devam edeceğiz. Teslim olmayacağız, eğilmeyeceğiz ve atalarımızın yaptığı gibi mücadeleyi sürdüreceğiz” dedi.


Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
TT

Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)

United Airlines’a ait bir Boeing 777-200ER uçağı, kalkış sırasında meydana gelen motor arızası nedeniyle pistte çıkan yangın sonucu dün Tokyo’ya gitmek üzere havalandığı Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri dönmek zorunda kaldı.

Fransız Haber Ajansı AFP’nin aktardığına göre United Airlines şirketi, “UAL803, kalkıştan kısa bir süre sonra Washington’daki Dulles Uluslararası Havalimanı’na geri döndü ve motorlarından birinde meydana gelen güç kaybını gidermek için güvenli bir şekilde indi” açıklamasını yaptı ve 275 yolcu ve 15 mürettebat arasında yaralanan olmadığını belirtti.

Açıklamaya göre yolcuların başka bir uçakla United Airlines uçuşunun asıl varış noktası olan Tokyo Haneda Havalimanı'na götürmesi planlanıyor.

ABD'nin başkenti Washington’daki en büyük havaalanı olan Dulles Uluslararası Havaalanı’nın sözcüsü, uçağın saat 12:20 civarında (17:20 GMT) kalktığını ve olayın ‘pist yakınlarındaki bazı ağaçlarda yangına neden olduğunu’ söyledi.

Sözcü, açıklamasına şöyle devam etti:

“Yangın söndürüldü, uçak Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndü, saat 13.30 civarında güvenli bir şekilde indi ve havalimanı itfaiye ekipleri tarafından incelendi.”

Hasar gören pistin sınırlı bir süre için kapatıldığını açıklayan sözcü, Dallas Uluslararası Havaalanı'nda birkaç pist olduğu için diğer uçuşların etkilenmediğini de sözlerine ekledi.

rfgtyh
Uçak Dulles Uluslararası Havalimanı'na indikten sonra, bir acil müdahale aracı pistin yakınlarındaki yangını söndürmeye çalışıyor (Reuters)

ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA), uçağın ‘kalkış sırasında motor arızası’ yaşadığı için Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndüğünü açıkladı, ancak daha fazla ayrıntı vermedi. FAA, olayı soruşturacağını belirtti.

ABD Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu (NTSB) da resmi bir soruşturma açıp açmayacağına karar vermek için şu anda olayla ilgili verileri topladığını duyurdu.

Havacılık haber ağı AIRLIVE, uçağın motorunun kalkış sırasında alev aldığını ve pistin sonunda yangına neden olduğunu bildirdi.

AIRLIVE, olayın ardından acil iniş denemesi öncesinde uçağın ağırlığını azaltmak için kritik bir güvenlik prosedürü olan yakıt boşaltma manevrası yaptığının görüldüğü bildirdi.

AIRLIVE tarafından yayınlanan uçak kayıt bilgilerine göre uçak 1998 kasımında Continental Airlines'a teslim edilmiş, daha sonra United Airlines tarafından satın alınmış ve (2024 yılından beri GE Aerospace olarak bilinen) iki General Electric motorla donatılmıştı.