Sudanlı kadınlar uygunsuz kıyafet yasasının iptalini destekliyor mu?

Sudanlı kız öğrenciler, Omdurman şehrindeki hükümet karşıtı düzenlenen gösterilere katıldı (AFP)
Sudanlı kız öğrenciler, Omdurman şehrindeki hükümet karşıtı düzenlenen gösterilere katıldı (AFP)
TT

Sudanlı kadınlar uygunsuz kıyafet yasasının iptalini destekliyor mu?

Sudanlı kız öğrenciler, Omdurman şehrindeki hükümet karşıtı düzenlenen gösterilere katıldı (AFP)
Sudanlı kız öğrenciler, Omdurman şehrindeki hükümet karşıtı düzenlenen gösterilere katıldı (AFP)

İsmail Muhammed Ali
Sudanlı kadınlar, 1991 yılından bu yana “uygunsuz kıyafet” olarak bilinen Kamu Düzeni Yasası dolayısıyla sıkıntı çekiyor. Zira binlerce kadın, söz konusu yasa dolayısıyla “40 kırbaç yeme” ve ağır para cezasına çarptırıldı. Bu durum, Sudan sokaklarında geniş çaplı tartışmalara yol açarken, yerel ve uluslararası örgütlere de söz konusu yasanın kaldırılması için müdahalede bulunma çağrısı yapıldı. 11 Nisan’daki halk devrimi tarafından devrilen eski Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir rejimi, yasayı yürürlüğe koyarken, Sudan’ın değerlerini korumak, kadınların “yanlış yollara sapmasına” engel olmak için yasanın uygulanmasına bağlı olduklarını ifade etmişti. Ancak Başbakan Abdullah Hamduk hükümeti, tüm uluslararası sözleşmeleri onaylayarak, söz konusu yasanın iptal edilmesi hususunda ciddi adımlar attı.
Kapsamlı reform
Sudan Adalet Bakanı Nasruddin Abdulbari, bakanlığın kadınları baskı altına sokan tüm yasaları iptal etme taahhüdünde bulunduğunu açıkladı. Bakan, “kamu düzeni yasasını iptal etmek ve uluslararası anlaşmalara uymayan yasalarda değişiklik yapmak” için çalıştıklarını belirtti. Başbakanın, tüm uluslararası anlaşmaları onaylamaya yöneldiğini söyleyen Abdulbari, bu nedenle bakanlığın gelecek dönemde ceza kanununda da değişikliklere gideceğine ve kapsamlı bir reform ortaya koyacağına dikkati çekti.
Nasruddin Abdulbari’ye, daha önce Sudanlı kadın örgütlerinden, kadına yönelik şiddet meselelerine ilişkin bir program sırasında bir muhtıra teslim edilmişti. Bu çerçevede programın katılımcıları, Sudan’ın “Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi’ne (CEDAW)” katılması ve “Kamu Düzeni ve Kişisel Durum Yasası’nın” iptal edilmesi çağrısında bulundu.
Uluslararası anlaşmalar
Feminist örgütlerin muhtırasında, kamu düzeni yasasının iptal edilmesi ve “Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Roma Statüsü, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi ve Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşme” de dahil uluslararası anlaşmaların kabul edilmesi çağrısı yer aldı.
Söz konusu yasa, yaygın eleştiriye ve Hartum’da aktivistlerin önderlik ettiği çeşitli kampanyanın başlatılmasına tanık oldu. Kampanyalar kapsamında kadınların aşağılanmasına son verilmesi ve Sudan Ceza Kanunu’nun “uygunsuz kıyafet maddesi” olarak da bilinen 152. maddesinin yürürlükten kaldırılması çağrısı yapıldı. Söz konusu maddede, “uygunsuz kıyafet” kavramıyla kastedilen giyinme tarzı açıklanmıyor.
Cesaret ve kararlılık
İnsan hakları aktivistlerine göre Sudan toplumu, söz konusu yasa dolayısıyla geçen yıllarda kadınların, diğer Arap ülkelerine kıyasla sahip olduğu birçok hakkı da kaybetti. Bununla birlikte genel olarak Sudanlı kadınlar, ülkelerinde “kadınların erkeğin geleceği” olduğunu göstermek için Aralık ayında patlak veren halk gösterilerine öncülük ederek, benzeri görülmemiş bir düzeyde cesaret ve kararlılık sergiledi.
Söz konusu yasa, Sudan’da “modanın üstün geldiği kültür ve medeniyetlere açılmak, farklı birey ve kültürlerle bir arada yaşamak” amacıyla dünyanın birçok ülkesinin dış görünüşe uygulanan baskı sınırlarını aştığı bir zamanda yürürlüğe koyuldu. Birçok Arap toplumunda kadınlar, dini, kültürel ve politik kimliklerini ve inançlarını erkeklerle aynı düzeyde yansıtan bir kıyafet seçme özgürlüğüne sahip.
'Kârsız' savaş
Son 30 yıl boyunca Sudanlı kadınlar, kıyafet özgürlüklerini kaybettikleri bir savaş yaşıyor. Bunun yanı sıra Sudanlı aktivistler, ülkedeki insan haklarından bahsederken de bir paradoksun açıkça görüldüğüne dikkati çekti. Bu çerçevede Sudanlı kadınların diğer Arap ülkelerine kıyasla daha erken bir yaşta oy kullanma ve siyasete katılma hakkı elde ettiğini belirten aktivistler ayrıca, Sudan’da kadın ve erkeklerin eşit maaş alma ve süt izni hakkına sahip olduğunu söyledi. Sudanlı aktivistler, kadınların hak edinme yollarının kesildiğini söylerken, bu kesintinin de aslında “Haziran 1989’da Sudan’daki İslami Hareket’in önderlik ettiği politik ve ideolojik bir kaymadan kaynaklandığını ifade etti. Bu bağlamda demokrasiye karşı siyasi bir darbe yaşandığını söyleyen aktivistler, Sudan’daki siyasi ve toplumsal yaşamın dini bir boyayla boyandığına dikkati çekti. Thomson Reuters Vakfı tarafından yapılan bir araştırmaya göre, eski Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir döneminde Sudan, (diğer Arap ülkelerine kıyasla, kadınların geçmiş yıllarda kazandıkları hakların çoğunun azalması sonucunda) kadınların yaşayabileceği en kötü Arap ülkeleri arasında yer aldı.
Kırbaç ve para cezası
Hartum Eyaleti Kamu Düzeni Yasası 1996 yılında yürürlüğe girdi. Yasa, 7 bölüm ve 26 maddeden oluşuyor. İlk bölümde, ön hükümler, tanımlar ve yorumlar yer alıyor. İkinci bölümde (5. maddeden itibaren başlıyor) ise konser ve gösterilerin düzenlemesine ilişkin usuller bulunuyor. Bu çerçevede kadın ve erkekler arasında karışık dans ve kadınların erkekler önünde dans etmesi yasaklanıyor. Kamu Düzeni Yasası’nın üçüncü bölümünde, toplu taşıma ve özel araç kullanımına, toplu taşımada kadın ve erkeklerin oturuşlarına ilişkin düzenlemeler bulunuyor.
Sudan Ceza Yasası’nın 152. ve 154. maddeleri, 1991 tarihli uygunsuz ve kamu ahlakını bozan eylemleri kapsıyor. 152. maddeye göre, kamuya açık bir alanda kamu ahlakına aykırı bir davranışta bulunan ya da kamu ahlakına aykırı giyinenlere, 40 kırbaç ve ağır para cezası verilmesini öngörüyor. 154. maddeye göre ise, fuhuş için yer temin edenler fuhuş suçu işleyenlerle aynı cezadan yargılanıyor. Yasa, kamu düzeni polisine de “uygunsuz kıyafet giymiş olarak kabul ettiği erkek veya kadını tutuklama yetkisi” veriyor.



ABD ve Suriye Dışişleri Bakanları kimyasal silahlar, yaptırımlar ve ‘İran'ın müdahalesini’ görüştü

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Suriyeli mevkidaşı Esad eş Şeybani ile el sıkışıyor (AFP)
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Suriyeli mevkidaşı Esad eş Şeybani ile el sıkışıyor (AFP)
TT

ABD ve Suriye Dışişleri Bakanları kimyasal silahlar, yaptırımlar ve ‘İran'ın müdahalesini’ görüştü

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Suriyeli mevkidaşı Esad eş Şeybani ile el sıkışıyor (AFP)
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Suriyeli mevkidaşı Esad eş Şeybani ile el sıkışıyor (AFP)

Suriye Dışişleri Bakanlığı bugün yaptığı açıklamada, Dışişleri Bakanı Esad eş Şeybani'nin ABD'li mevkidaşı Marco Rubio ile telefonda kimyasal silahlar, yaptırımlar ve “İran'ın müdahalesi” konularını görüştüğünü bildirdi.

Bakanlığın açıklamasında eş Şeybani'nin, Şam'ın yaptırımların, özellikle de Sezar Yasası'nın kaldırılması için Washington ile birlikte çalışma arzusunu dile getirdiği belirtilerek, iki tarafın bu yasanın devam etmesinin “şirketlerin ve yatırımcıların uzun vadede Suriye'de ekonomik faaliyette bulunma kabiliyetlerini kısıtladığını” vurguladığı kaydedildi.

Açıklamada Rubio'nun, ABD yönetiminin, Başkan Donald Trump'ın Suriye'ye uygulanan yaptırımların kaldırılması yönündeki direktiflerini uygulamaya devam ettiği ve “önümüzdeki aylarda Sezar Yasası'nın yürürlükten kaldırılması için Kongre ile birlikte çalışacaklarını” söylediği aktarıldı.

Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş Şeybani, (AFPSuriye Dışişleri Bakanı Esad eş Şeybani, (AFP

Açıklamada, iki ülkenin katılımıyla kimyasal silahlar konusunda özel bir komite kurulması için tarafların ortak koordinasyon içinde hareket ettiği duyuruldu.

İran'la ilgili olarak Şam, “özellikle Tahran'a yönelik son saldırıların ardından İran'ın Suriye'nin iç işlerine karışma girişimleri” olarak tanımladığı durumdan duyduğu endişeyi dile getirirken, Washington da “mevcut meşguliyetlerine rağmen Tahran'ın Suriye'deki güç dengesini değiştirme arayışından vazgeçmeyeceği” uyarısında bulundu.

Suriye Dışişleri Bakanlığı'na göre iki bakan terörle mücadele dosyasını da ele aldı ve özellikle Şam'daki Mar Elias Kilisesi'ne yapılan son saldırıdan sonra DEAŞ'ın hala “gerçek bir tehdit oluşturduğunu” teyit etti.

Açıklamada, ABD tarafının DEAŞ'ın “şu anda Suriye hükümetine yönelik en büyük tehdit” olduğunu vurguladığı ve bu alanda istihbarat paylaşımı ve Suriye'nin kabiliyetlerinin geliştirilmesi konusundaki kararlılığını ifade ettiği ifade edildi.

Golan Tepeleri'ndeki Kuneytra geçidi yakınlarında BM gözlemci bölgesindeki İsrail askerleri, (UNDOF)Golan Tepeleri'ndeki Kuneytra geçidi yakınlarında BM gözlemci bölgesindeki İsrail askerleri, (UNDOF)

İki taraf ayrıca İsrail'in, Suriye'nin güneyine yönelik tekrarlanan saldırılarını da ele aldı ve eş Şaybani Suriye'nin 1974 tarihli Ayrılma Anlaşmasına geri dönmek için ABD ile işbirliği yapma arzusunu dile getirdi.

Şarku’l Avsat’ın açıklamadan aktardığına göre Rubio, “bölgenin tanık olabileceği en kötü şeyin Suriye'nin bölünmesi ya da iç savaşa dönmesi” olduğu uyarısında bulundu.

Rubio, ülkesinin Şam'daki büyükelçiliğini yeniden açma arzusunu dile getirerek, “iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin yeniden başlatılmasına yönelik somut değişimi teyit eden bir adım olarak” eş Şeybani'ye mümkün olan en kısa sürede Washington'u ziyaret etmesi için resmi davette bulundu.