Hizbullah, neden Hz. Hüseyin'in yasını tutarken, Yezid’in safında savaşıyor?

Nasrallah, Lübnan’daki yandaşlarına ve eylemcilere hitap ediyor (El-Manar Kanalı)
Nasrallah, Lübnan’daki yandaşlarına ve eylemcilere hitap ediyor (El-Manar Kanalı)
TT

Hizbullah, neden Hz. Hüseyin'in yasını tutarken, Yezid’in safında savaşıyor?

Nasrallah, Lübnan’daki yandaşlarına ve eylemcilere hitap ediyor (El-Manar Kanalı)
Nasrallah, Lübnan’daki yandaşlarına ve eylemcilere hitap ediyor (El-Manar Kanalı)

Mustafa el-Ensari*
Lübnan’da yaklaşık bir haftadır süren protesto gösterileri, aynı zamanda Hizbullah’ın zayıf konumunu da ortaya koymuş oldu.
Kota rejimine bağlı olduğunu iddia eden Hizbullah'ın Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, Hz. Hüseyin'in şehadetinin 40. Gününü (Erbâîn) anma töreniyle eş zamanlı düzenlenen protesto gösterilerinden dolayı şaşkınlık yaşadı.
Gösterilerin mekânsal ve zamansal açıdan Erbâîn yıldönümüne denk gelmesi, Hizbullah’ı olağanüstü bir zeka gerektirmeyen bir tuzağa düşürdü. Kalabalık, Hizbullah’ın uzun bir süredir ezilenler için savunduğu değerlere değinirken, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah da “örtülü bir tehdit diline” yöneldi.
Nasrallah aynı mantığı benimsiyor
Hizbullah liderinin dile getirdiği “Hüseyin nidaları”, Yemen, Irak, Bahreyn ve Suriye’de ezilenler için de bir çığlıktı. Ancak söz konusu Lübnan halkı olduğunda “talepleri yerine getirilmeyecekti.”
Bu çerçevede Hizbullah’ı eleştirenler, Nasrallah’ın “konuşmasında akılcılık boyasına başvursa da sloganlarının farklı olduğunu ve zayıf pozisyonunu gösterdiğini” belirtti. Bu çerçevede bir eleştirmene göre Nasrallah’ın dili, Hz. Hüseyin ve onu destekleyenler gibi konuşuyor, ancak eylemleri Yezid’in kılıcı ve cellatlar gibi.
Siyasi aktivist Halid ed-Dahil, Nasrallah’ın ortaya koyduğu çelişkilerin anlaşılır olduğunu belirtti. Aktivist, “Lübnan halkı, Hizbullah’ın silah zoruyla dayattıklarına karşı ayaklandı. Nasrallah, Hz. Hüseyin adıyla mezhepsel bir provokasyon yapmak için geçmiş tarihlerde kullandığı dile başvurarak bir konuşma yaptı. Yine de vatanseverlikten söz etti. Kitlesini bir arada tutmak için mezhepçi bir dil kullandı” dedi.
Protesto gösterileri mezhepsel sınırların ötesine geçmiş ve Lübnanlılık kimliği öne çıkarılmış olsa da Nasrallah, aynı mezhepçi mantığı benimsemeyi sürdürdü. Halid ed-Dahil’e göre bu durum ise “Hizbullah liderinin, protestolardan Lübnan’ı İran’a yaklaştıran ‘mezhepçi seçimlerle’ korunduğu” inanışının yayılmasına neden oldu. Dahil, Nasrallah’ı “yalan söylemek, mezhepçilik yapmak ve İran’a ajanlık yapmakla övünmek” ile suçladı.
Sürpriz eylemler
Dahil’e göre Nasrallah’ın birkaç gün önceki konuşması, yalnızca çelişkilerle dolu maskesini açığa çıkarmakla kalmadı, aynı zamanda taleplerine cevap vermediği halk hareketine yönelik niyetlerini de gösterdi.
Aktivist, “Nasrallah, maskesini çıkardı. Eylemcileri bastırmak için yüksek sesle Hizbullah güçlerini sokaklara dökme tehdidinde bulundu” dedi.
Saad Hariri kanadına yakın Lübnanlı yazar Velid Şakir de halk ayaklanmasının, yalnızca Nasrallah’ı şaşkına çevirmediğini söylerken, bu durumdan tüm liderlerin etkilendiğini vurguladı. Lübnanlı liderlerin ayaklanma karşısında ikna edici cevapları olmadığını belirten Şakir, “Halk, mezhepçi ve partizan söylemlerden kaçındı ve mezhepler ötesi bir konuma ulaştı. Bu durum, ülkenin her yerinde yaygın” ifadelerini kullandı.
İnsanların acıları, savaşlarıyla başladı
Siyasi analist Randa Takiddin, tüm eylemcilerin, yolsuzluk ve Cumhurbaşkanı Mişel Avn’ın dönemi başta olmak üzere Nasrallah’a karşı gösteri düzenlediğini belirtti.
Takiddin, “Lübnan’daki halk devrimi, onlarca yıldır siyasi sınıfın başarısızlığı ve yolsuzluğunun neden olduğu feci yaşam koşulları dolayısıyla halkın yaşadığı acının bir sonucudur. Hasan Nasrallah, bu durumun başlıca sorumlusudur. Lübnan’ı, ülkeyi sarsan iç ve dış savaşlara sokan oydu. Lübnan’ın, silahsızlanmayı talep eden uluslararası kararları kabul etmesini engelleyen oydu. Nüfuzunu silah zoruyla dayattı. Ardından Lübnan halkının karşı karşıya kaldığı bu dönemin adamlarını seçti” dedi.
Randa Takiddin, Nasrallah’ı “zengin Batı ve Arap ülkelerinin finansının Lübnan’a akmasını engelleyerek halkı fakirleştirmekle” suçladı. Ayrıca Hasan Nasrallah’ın yıllardır silah zoruyla ülkede başarısız politikalar uyguladığını söyleyen Takiddin, “Açıkça ve böbürlenerek bu yönetimin devrilmesinin yasak olduğu belirtti” ifadelerini kullandı.
Hizbullah safındaki gösteriler
Ancak Hizbullah, tabloya başka bir tarafından bakıyor. Öyle ki eylemcileri rahatsız eden konuşmanın içeriği ve üslubu, özür dilemek yerine yorumlama yapmaya yöneldi. Bu çerçevede Hizbullah’ı ve Suriye rejimini destekleyen el-Mayadeen TV kanalına göre gazeteci Salim Zahran, Lübnan’daki gösterilerin Hizbullah’a, eylemcilerin hayal ettiğinden daha fazla hizmet ettiğini iddia etti.
O halde Hizbullah bu gösterileri, nasıl kabul etmiyor ve zaman kaybı olarak görüyor? Bu çerçevede Zahran, “Nasrallah’ın konuşmasından önce ve sonra gösteriler, Hizbullah’a hizmet etti. Gösteriler yapılmamış olsaydı, reform paketi onaylanmazdı. Ama bu gösterileri, Hizbullah’ın reform kararlarını yürürlüğe geçirmek için yararlandığı toplumsal çevreden Hizbullah’a darbe vuran siyasi gösterilere dönüştürmeye çalışanlar var” dedi.
Lübnan gösterilerinin patlak vermesinden sonra Hizbullah Genel Sekreteri Nasrallah, Şii Müslümanlar tarafından düzenlenen ve milyonlarca Müslümanın Irak’ta bulunan Kerbela şehrine yöneldiği “Erbain-i Hüseyin” münasebetiyle bir konuşma yaptı. Hz. Hüseyin bin Ali bin Ebu Talib’in 680 yılında Kerbela’da Yezid bin Muaviye tarafından şehit edilişinin 40'nin gününde ‘Erbain’ matem törenleri düzenleniyor. Şii toplumu, 12 İmam’ın üçüncüsü olan Hz. Hüseyin, babası Hz. Ali ve kardeşi Hz. Hasan ise dayanışma içerisinde olduklarını göstermek için bu anma törenini düzenliyor.
Ancak Hizbullah, bu ve diğer çeşitli münasebetleri kendi lehine kullanıyor. Öyle ki bu günler Hizbullah açısından, Ortadoğu devletlerine karşı stratejiler belirlemek ve provokasyonlar düzenlemek için bir fırsat oluşturuyor.
*Bu analiz Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir



Trablus'ta yüzlerce kişi Dibeybe hükümetini destekledikleri ve milislerle ilgili taleplerini dile getirdikleri bir gösteri düzenledi

Trablus'ta UBH destek gösterisinden bir kare, 24 Mayıs 2025 (AFP)
Trablus'ta UBH destek gösterisinden bir kare, 24 Mayıs 2025 (AFP)
TT

Trablus'ta yüzlerce kişi Dibeybe hükümetini destekledikleri ve milislerle ilgili taleplerini dile getirdikleri bir gösteri düzenledi

Trablus'ta UBH destek gösterisinden bir kare, 24 Mayıs 2025 (AFP)
Trablus'ta UBH destek gösterisinden bir kare, 24 Mayıs 2025 (AFP)

Yüzlerce Libyalı dün, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından tanınan Ulusal Birlik Hükümeti’nin (UBH) merkezi Trablus'ta bir araya gelerek, bu ayın ortalarında başkentte yaşanan ölümcül çatışmalardan sonra hükümetin istifası talebiyle düzenlenen iki protesto gösterisinin ardından hükümete destek gösterisi düzenledi.

Katılımcıların çoğu, Misrata (Trablus’un 200 kilometre doğusunda) ve Aziziye (Trablus’un 50 kilometre güneybatısında) gibi komşu şehirlerden otobüslerle Trablus'un merkezine taşındı.

Kalabalık ‘milislere hayır, hukukun üstünlüğüne ve devlete evet’ ve ‘milisler lağvedilmeli’ sloganları atarken, bazıları seçim çağrısı yapan pankartlar taşıdı.

Libya, Muammer Kaddafi rejiminin 2011 yılında yıkılmasından bu yana çatışmalar ve bölünmelerle boğuşuyor. Ülke birincisi (batıda) Trablus’ta Abdulhamid Dibeybe’nin başbakanı olduğu ve BM tarafından tanınan UBH, diğeri (doğuda) Bingazi şehrinde Usame Hammad’ın başbakanı olduğu ve hem Temsilciler Meclisi (TM) hem de Mareşal Halife Hafter liderliğinde Libya Ulusal Ordusu (LUO) tarafından desteklenen paralel İstikrar Hükümeti olmak üzere iki rakip hükümet tarafından yönetiliyor.

Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin 2021 yılı sonlarında yapılması planlanıyordu, ancak taraflar arasındaki anlaşmazlıklar nedeniyle seçimler süresiz olarak ertelendi.

Protesto gösterisi sırasında kalabalığa okunan bildiride “Birleşik bir vatan ve herkes için geçerli yasalar istiyoruz” denildi.

Protestocular ayrıca ülkenin bağımsızlığını kazandığı 1951 yılında kabul edilen, ancak Kaddafi'nin 1969 yılındaki darbesinin ardından iptal edilen anayasanın yeniden yürürlüğe girmesini talep etti.

Libyalılar tarafından 2017 yılının temmuz ayında seçilen ve anayasa taslağını hazırlamakla sorumlu bir komite, referandum taşınmak üzere parlamentoya bir metin sundu. Ancak, bölünme nedeniyle taslak hayata geçirilemedi.

Protestocular ayrıca Trablus'un doğusunu, havaalanını ve bazı hapishaneleri kontrol eden ve geçtiğimiz hafta UBH Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe tarafından ilgili güvenlik birimleri dağıtılan silahlı bir grup olan Özel Caydırıcı Güç’ün (ÖCG) lağvedilmesini talep etti.

Trablus, 12-15 Mayıs tarihleri arasında şehri kontrol eden UBH’nin Başbakan Dibeybe’ye göre ‘devletten daha güçlü hale gelen’ tüm milis grupları dağıtma kararı almasının ardından silahlı gruplar ile UBH’ye bağlı güçler arasında şiddetli çatışmalara sahne oldu.

BM'nin aktardığına göre ateşkes sağlanmadan önce çatışmalarda en az sekiz kişi öldü.

UBH’nin krizi ele alış biçimini protesto etmek amacıyla binlerce protestocu geçtiğimiz cuma günü Trablus'un merkezinde toplandı. Yapılan resmi açıklamaya göre hükümet merkezini koruyan bir polis memuru ‘protestocular arasına karışan bir grup tarafından düzenlenen saldırıda’ öldürüldü.

Kalıcı ateşkes

Öte yandan Afrika Birliği (AfB) cumartesi günü, başkentteki ölümcül çatışmalar ve başbakanın istifasını talep eden gösterilerin ardından Libya'da kalıcı ateşkes için çağrıda bulundu.

gth5y67u
Başkente nispeten sükûnet geri dönmüş olsa da durum oldukça değişken olmaya devam ediyor (AFP)

AfB Barış ve Güvenlik Konseyi (PSC) tarafından dün yapılan açıklamada, Libya’da yaşanan son şiddet olayları kınanırken kalıcı ve koşulsuz bir ateşkese varılması çağrısı yapıldı.

PSC tarafından X platformu üzerinden yapılan açıklamada, Libya'nın öncülüğünde kapsayıcı bir uzlaşma çağrısı yapılırken dışarıdan hiçbir müdahalenin olmaması gerektiği vurgulandı.