The Irishman'ın yönetmeni Scorsese Şarku'l Avsat'a konuştu: İster yönetmen ister izleyici olun film hayatınıza bir şekilde yansıyor

Robert De Niro, Martin Scorsese ve Al Pacino
Robert De Niro, Martin Scorsese ve Al Pacino
TT

The Irishman'ın yönetmeni Scorsese Şarku'l Avsat'a konuştu: İster yönetmen ister izleyici olun film hayatınıza bir şekilde yansıyor

Robert De Niro, Martin Scorsese ve Al Pacino
Robert De Niro, Martin Scorsese ve Al Pacino

Cannes film festivalinin ardından Quentin Tarantino imzalı ‘Bir Zamanlar Hollywood’da’ (Once Upon a Time in Hollywood) filminin yılın yapımı olacağına kesin gözüyle bakılıyordu. Sinema dünyasının en büyük uluslararası film festivali olan Cannes, büyük bir prömiyere tanıklık etmişti. Geniş bir kelime dağarcığıyla yazılan senaryosu ve heyecan verici hikâyeleriyle dikkatleri üzerine çeken filmin belki de en önemli özelliği Hollywood’dan bahsetmesiydi.
Ancak sadece birkaç ay sonra getirdiği büyük sesi yavaş yavaş kaybetmeye başlayan Bir Zamanlar Hollywood’da, ‘İrlandalı’ (The Irishman) filminin New York, Londra, Kahire gibi başkentlerin ev sahipliği yaptığı film festivallerinde, sinema salonlarında ve internet üzerinden gösterime girmesiyle popülaritesini neredeyse tamamen yitirdi.
Yönetmeni Martin Scorsese ile film hakkında yaptığımız bu röportaj, İrlandalı filmiyle ilgili çeşitli eleştirileri sonlandırmasa da filmin önümüzdeki dönemde sinema alanındaki tüm ödül törenlerine damgasını vuracağını ortaya koydu.
Burada filmin senaryosu, oyuncuları, yönetmeni, çekim teknikleri, yenilikçi tasarımları ve diğer yarışması beklenen alanlarla ilgili konuşulacak çok konu var. Çünkü aldığı tüm övgüleri hak eden bir çalışma. Çünkü hayatının 59 yılını sinemaya vermiş 76 yaşındaki yönetmeninin tüm hayatını ortaya koyarak yaptığı bir film. Çünkü böyle bir deneyime bugün Francis Ford Coppola, Clint Eastwood, Woody Allen ve Brian De Palma gibi çok az kişi erişebildi.
Usta yönetmen Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, bu projenin arka planında saklı kalanları açığa çıkarırken, filmi dünyanın dört bir yanında sinema salonlarına dağıtmayacak bir şirketle çalışmayı nasıl kabul ettiğinden ve bu yeni deneyimden ne gibi ve nasıl bir fayda sağladığından bahsetti. Çete filmlerindeki kişisel deneyimini de anlatacak olan Scorsese, kendisini ve filmin aktörlerini bir araya getiren ‘nostaljiden’ de bahsedecek.
İşte ünlü yönetmen Martin Scorsese ile gerçekleştirilen röportajın tamamı;
- Sürekli sizin tek tutkunuzun tıpkı diğer çalışmalarınızda da olduğu gibi dünyanın dört bir yanındaki sinema salonlarında beyaz perdeye yansıtılacak filmler yapmak olduğu söylendi. Netflix gibi doğrudan evdeki izleyiciye ulaşan bir şirket ile işbirliği yapmak bu tutkuyu nasıl sınırladı?

Bu önemli bir soru. O yüzden bu soruyu cevaplarken sizi hızlıca bir geçmişe götürmeliyim. Kariyerimin önceki yıllarında da söylediğim gibi ister ABD’de ister dünyanın herhangi bir yerinde olsun, benim ya da başkalarının yaptığı filmlerin sinema salonlarındaki büyük perdelerde gösterilmesi gerektiğine inandım. Bana göre bu, tüm yapımlar için doğru ve yeri doldurulamaz bir tercih. Son birkaç yıldır Robert De Niro ile tekrar çalışma fırsatı yakalamaya çalıştım. Ara sıra neyle meşgul olduğunu öğrenmek için iletişime geçiyordum. O da bana ne üzerinde çalıştığımı soruyordu. Tekrar birlikte çalışmayı dört gözle bekliyorduk.
- En son 1995 yılında, ‘Casino’ filminde bir araya gelmiştiniz…
(Gülerek) Evet, çok şeyin yaşandığı uzun bir süreç oldu. Charles Brandt’ın kaleme aldığı ‘I Heard You Paint Houses’ (Evleri boyadığını duydum) romanını okuduğunu biliyordum. Bana telefon etti. Çok heyecanlıydı. Sonra bir araya geldik, daha da heyecanlandık. De Niro'nun kitapla ilgili görüşlerini duyduğumda onunla tekrar birlikte çalışma fırsatı yakaladığımı anladım ve ikimiz için de doğru işi bulduğumu hissettim. Senarist Steven Zaillian aradım ve ona genel tabloyu anlattım. Fakat bu olduğunda yıl 2009’du.
- Neden bu kadar gecikti?
Hepimizin ayrı ayrı ailevi sorunları ve iş bağlantıları vardı. Hem Robert hem de benim kesinlikle bitirmek zorunda olduğumuz projelerimiz vardı.
- Bazı gazeteler ve internet siteleri, ‘dijital gençleştirme’ (de-age) teknolojisini iyi bir çözüm olmadığı gerekçesiyle eleştiriyor. Bu eleştirilere katılıyor musunuz?
Hayır, 2010-2011 yılları arasında şimdi olduğu gibi dijital gençleştirme imkânı yoktu. O dönem, belirli açılardan çekim yaparak ve plastik maske sanatçılarının yardımıyla bunun üstesinden gelebileceğimizi düşündüm. Ancak bu bir yere kadar mümkündü. Fakat zaman geçti ve bu fırsatı da kaçırdık. 2016 yılında Silence (Sessizlik) filmi çekimleri sırasında görsel efekt yönetmeni Pablo Helman’dan Al Pacino, Robert De Niro ve Joe Pesci’nin gençlik yıllarındaki yüzlerini ekrana yansıtabilmenin bir yolunu bulmasını istedim.
- Al Pacino, Robert De Niro ve Joe Pesci’nin gençliğine benzeyen sanatçılarla bunu yapma gibi başka bir seçeneğiniz yok muydu?
İsteseydim olurdu, fakat doğru çözüm değildi. Yaptığımız şey bulabileceğimiz en iyi çözümdü. Belki biliyorsunuzdur, de-age teknolojisi, biz filmi çekerken sürekli geliştiriliyordu. Bu teknolojiyle ilgili gelişmeleri öğrendiğimizde yeniden çektiğimiz birçok sahne oldu.
- Hollywood’daki bir şirketin sizinle anlaşma yapmaya çok yaklaştıktan sonra film Netflix’e nasıl gitti?
Birkaç tarafla görüşmelere başladık. Açıkçası, projenin ilk yıllarında bile herhangi bir heyecan yoktu. İletişim ve girişimlerle çok zaman harcandı. Ancak sonunda bütçenin projenin önünde engel teşkil ettiğini gördük. Film şirketleri, bahsi geçen üç aktörle olsun veya olmasın projenin başarılı olabileceğinden şüpheliydiler. Netflix sürpriz bir şekilde projeyi destekleyeceği haberini gönderdi.
- Bu arada Netflix’in şartları nelerdi?
Netflix koşulsuz bir şekilde projeyi desteklerken diğer şirketler için engel olan bütçeyi de kabul etti ve bana tam bir özgürlük verdi. Kabul etmeden önce 75 yaşında olduğumu, senaryonun hazır olduğunu ve filmde çalışırken bazı boşlukları doldurmak için değişiklik yapma imkanına sahip olduğumu göz önünde bulundurup düşündüm.
- Bu, yaratıcı özgürlüğünüz karşılığında filmin finanse edilmesi gibi bir çeşit alışverişti, öyle değil mi?
Doğru. Netflix, film internette yayınlanmadan önce birkaç hafta sinemalarda göstermeme izin verdi. Bence bu adil bir alışverişti. Bu arada, Netflix ile çalışmak mükemmeldi. Onunla çalışmaktan keyif aldım. Sinemaya başladığımdan bu yana hiçbir geleneksel şirketle çalışırken bu kadar özgür olmamıştım.
- Filmlerinizin sinema salonlarında yayınlanması açısından farklı fırsatlar yakaladınız. Ancak her zaman şanslı değildiniz.
Kesinlikle. Bu benim de aklıma geldi. Netflix, filmi ABD ve dünyanın farklı ülkelerindeki sinema salonlarda gösterecek. Ancak dediğin gibi beyaz perdede yayınlanması için yaptığım bazı filmler, bir haftayı geçmeden gösterimden kaldırıldı. Örneğin 39 yıl önce yaptığım ‘Alice Artık Burada Oturmuyor’ (Alice Doesn't Live Here Anymore) filmi sadece Oscar ödüllerine aday olmak için sinemalarda bir haftalığına gösterildi. (Gülerek) Bir haftanın ardından yerini ‘Komedi Kralı’ (King of Comedy) filmine bıraktı. Her ortamın kendi yöntemi ve formatı olduğunu düşünürüm. Demek istediğim, filmi istediğim gibi yapabilmem Netflix ile çalışmanın avantajlarından biriydi.
- Nasıl yani?
Filminizi bir film şirketi için çektiğinizde, zaman çizelgesi gibi aşılamayacak bir takım sınırlamalara tabi olursunuz. Bildiğiniz gibi bir film genellikle 2 ila 2,5 buçuk saat sürer. Bu iyi, fakat buna uyum sağlamalısınız. Netflix ile çalışmak ise size çalışma süresi açısından daha fazla özgürlük sağlıyor. İlk durumda, filmi kabul edilebilir sürede tutmak için çektiğiniz bazı sahneleri silmeniz gerekiyor. Ancak ikinci durumda iyi bir senaryonuz ve yeterli malzemeniz varsa böyle bir şeye ihtiyaç kalmıyor.
İçinde yaşadığımız dünya
- Günümüz teknolojisiyle aranız nasıl? Yenilikleri takip ediyor musunuz?
Oldukça az. Bugün iyi olmadığım birçok film çekme yöntemi var. Sen ve ben bu devrin dışında kaldık. İPhone’larla film çekiyorlar. (Gülerek) Bu konuda hiçte iyi değilim. Bir klavye tuşuna basıp bir duvarı çökertebiliyorlar. Nasıl olduğunu bilmiyorum ama oluyor. Bize göre sinema bu değil, fakat gelecek günlerde muhtemelen olacak.
- Son zamanlarda ortaya çıkan film serilerinin sinema olmadığını söylerken bunu mu kastettiniz?
Bir dereceye kadar. Elbette birçok izleyici ve yapımcı için bu sinema olabilir, ama benim için ona izleyecek kadar vakit ayırmaktan fazlasını gerektirmiyor.
- Günümüzle sinemanın ilk hayal kaynağı olduğu 40 yıl öncesi arasında ne gibi değişiklikler oldu?
Yetenek konusunda değişiklikler oldu. Bugün birçok yönetmen yetenekli değil. Yeteneğe ihtiyaç var. Sinemayı yaratıcılığı ifade etmenin bir yolu olarak kullanmaları gerekiyor. Genç yönetmenler anlatının ve görselliği ifade etmenin en iyi yolunu aramalılar. Bunu öğrendikten sonra benimsemeleri gerekiyor. Sadece motivasyon ya da sinemada olmayı istemek yetmez. Yetenekli ve yaratıcı dürtüleri olan bir yönetmen iyi filmler yapmadıkça yemek yiyemez, uyuyamaz veya normal bir hayat sürdüremez. Bilmek istediği her şeyi öğrenebilir. İyi bir öğrenci olabilir. Ama eğer yetenek ve yaratıcılık yoksa sınırlı ve belki de eksik bir başarıya ulaşabilir. İhtiyacı olan şey bundan sonra değerini kanıtlamak için elinden gelenin en iyisini yapmaktır... Ama dürüst olalım, yetenekli olmalarına rağmen kaç yazar, ressam veya müzisyen başarısız oldu... Film yönetmenliğinde de durum farklı değildir. Bazen yetenekli olmanıza rağmen başarısız olabilirsiniz.
- Bugün içinde yaşadığımız dünya için endişeli misiniz?
Ben siyasetçi değilim. En son kendime baktığımda, hala bir insan olduğumu fark ettim. Üç kızım, bir torunum var ve geride bıraktığımız dünya için endişeleniyorum. Bugün yaşadıklarımızın birçoğuna ilişkin uyarılarda bulunan bazı filmlere bakıyorum ve şu soruyu soruyorum; “Mevcut durumu nasıl ifade edebilir ve insanları uyarabiliriz? Bugün merhamet yoksunluğundan kaynaklı adalet kıtlığı çekiyoruz. Sosyal eşitsizlik var. Bazı şeylere sahip olanlar ve olmayanlar var. Bazılarının diğerine karşı saygı eksikliği var. Tüm bunların sonunda ortaya sorunlu bir dünya çıkıyor. Başka kültürlere saygı yok. İnsanlar karşısındakine savaş açmadan önce onu tanımak zorundalar. Belki bu sayede başkalarıyla daha iyi iletişim kurabilirler.
- Siz en kültürlü görüntü yönetmenisiniz ve her zaman ABD dışındaki sinemalarla ilgili konuşuyorsunuz. Bu ilginiz ne zaman başladı?
Bu ilgim çok genç yaşlarda başladı. 1960'lar, sinemaya sadece bizim sahip olmadığımız yıllardı. Hint ve Japon filmlerini izlediğimde merak ile bu merakın peşinden gitmenin farklı şeyler olduğunu anladım. Kültürlerin farkına vardım. Onlar gibi olmak zorunda olduğunuzu söylemiyorum, ama onları anlamak zorundasınız.
- Bugün birkaç saniye içinde başkalarıyla iletişim kurabiliyor olmamız garip bir şey. Fakat 1950’lerde dış dünyaya kapalıydık.
Kesinlikle doğru.
Suikastlar
- Röportajın geri kalanında İrlandalı filminin prodüksiyon yönüyle değil, daha çok hikayesiyle ilgili merak edilenleri soracağım. Daha önce de gangster filmleri yönettiniz. Ama İrlandalı filmi farklı. Goodfellas (Sıkı Dostlar) filminde olduğu gibi olumlu ‘portreler’ yansıtmıyor.

Bu çok iyi bir soru. Özellikle Casino filminin ardından kendime yeni bir yol seçmenin zamanının geldiğini, ‘gerçek gücü’ beyaz perdeye aktarabilmem gerektiğini düşündüm. Çünkü gerçek güç, karanlık ve sessizdir. Onlar tarihin karanlık güçleridir. Kimin güç sahibi olduğunu göremezsiniz. Gerçekten John F. Kennedy’e kimin suikast düzenlediğini bilmiyoruz. Bobby’den (Robert Kennedy) Martin Luther King'e bu suikastları kimin düzenlediğini bilmiyoruz. Bilsek bir şey fark eder mi? onu da bilmiyoruz. Bu bilgiler ulaşabileceğimizin çok ötesinde. Küçükken mahallemizdeki insanların bu olanlara verdiği tepkilere şahit oldum. Aralarında bir panik yaşandığını biliyordum. Bazı durumlarda saygı duyup yolunuza devam edebilirsiniz. Fakat onlar işlerine geri dönemediler. Bu yüzden tamda bu noktada konuyu daha derinlemesine araştırmaya karar verdim. İki veya üç erkeğin bir bar, restoran veya araba etrafında toplanması derin bir boşluktur. Ne yapmak istediklerini anlatmaya gerek yok. Bunu onlara bakarak anlayabilirsiniz.
- Yine de İrlandalı filminde zamana ve karakterlere karşı bir ‘nostalji’ yaşadığınızı hissediyorum...
Evet, buna katılıyorum. Nostalji bazen yapaydır. Ama benim nostaljiyle yetiştirilme tarzım ve Al (Pacino), Bob  (De Niro) ve Joe (Pesci) aracılığıyla bir ilişkim var.
- Jimmy Hoffa, kitaba ve filme göre mafyanın gazabına uğradı. Onu kimin ve neden öldürdüğü soruları onlarca yıldır soruluyor. Fakat filmin bu soruları sormuyor, aksine doğrudan cevabını veriyor.
Karşılıklı diyaloglarda bir takım işaretler vardı. Ancak Jimmy Hoffa mafyayı hafife aldı. Onları doğru şekilde okuyamadı. Kimse onları hafife alamazdı. Eğer yollarına çıkarsan seni ortadan kaldırırlardı. Kendini tamamen Julius Sezar’ın yerine koymuştu. Evlatlık oğlu Brutus da aynısını yapmak zorundaydı.
- Film ne kadar tehlikeli olursa karakterlerin gerçekçiliği de o kadar artıyor.
Kesinlikle doğru. Çember daraldı ve başka bir şey yapmama gerek kalmadı.
- Neden görüntü yönetmeni olarak Rodrigo Prieto'yu seçtiniz?
(Gülerek) Çünkü o iyi bir insan. Eğlenceli ve iyi bir kamera gözü var. Onunla birçok kez çalıştım. Çalışırken eksik noktaları bulup bunlara yoğunlaştığını gördüm. Bana hiç ‘bunu yapamıyorum’ demedi. Talep edilenin karşılığını vermeye çalışıyor. Yaptığı işe özgürce ve ince dokunuşlarla şiirsel bir hava kattığını düşünüyorum. Kamera hareketleri ve ışık açısından muazzam bir göze sahip.
- Daha önce bana Joe Pesci, Al Pacino ve Robert De Niro arasındaki bir ‘kimyadan’ bahsetmiştin. Onları nasıl yönetiyorsun? Rollerini canlandırırken özgürler mi?
Canlandırdıkları hikayenin doğası onları özgür olmaya zorluyor. Ayrıca bunu canlandırdıkları karakterler belirliyor. Bu dünyanın olayların yaşandığı bir yer olduğunun farkındalar.
- Fakat illa ki bir yerde müdahale edilmesi gerekiyordur. Mesela nerelerde?
Çekeceğimiz sahnenin yerini öğrendiğimizde o sahnenin nereye gideceğini ve bir sonraki sahneye nasıl bağlanacağını da öğreniyoruz. Bu bir haritayı masanın üzerine açmak gibi. Her nokta bir başka yola açılıyor. Haritayı bir kez açtığımızda kendilerini rahat hissetmelerini ve rollerine bürünmeden önce sadece özümsemelerini bekliyorum.
- Film iyi bir çıkış yakaladı. Çok az insanın filmi hikayesindeki kısıtlı bilgilerle çekmeyi başarabileceğini düşünüyorum. Siz ne dersiniz?
Bence her yönetmenin kendine özgü bir perspektifi var. Bu perspektif, tecrübe birikimine, hayatınızdaki ve çevrenizdekilerin yaşamlarında meydana gelen değişikliklere göre bir yönetmenden diğerine değişiklik gösteriyor. İster yönetmen ister izleyici olun film hayatınıza bir şekilde yansıyor.



Eleştirmenlerin hayran kaldığı 95 puanlı film, Netflix'i kasıp kavuruyor

Eleştirmenler Hayallerin Peşinde için "olağanüstü performanslarla hayat bulan iyi hissettiren bir macera" yorumunu yapmıştı (Roadside Attractions)
Eleştirmenler Hayallerin Peşinde için "olağanüstü performanslarla hayat bulan iyi hissettiren bir macera" yorumunu yapmıştı (Roadside Attractions)
TT

Eleştirmenlerin hayran kaldığı 95 puanlı film, Netflix'i kasıp kavuruyor

Eleştirmenler Hayallerin Peşinde için "olağanüstü performanslarla hayat bulan iyi hissettiren bir macera" yorumunu yapmıştı (Roadside Attractions)
Eleştirmenler Hayallerin Peşinde için "olağanüstü performanslarla hayat bulan iyi hissettiren bir macera" yorumunu yapmıştı (Roadside Attractions)

Hayallerin Peşinde (The Peanut Butter Falcon) sinemalarda gösterime girmesinden 5 yıl sonra Netflix'in ABD'deki en çok izlenenler listesine girdi. 

Tyler Nilson ve Michael Schwartz'ın yazıp yönettiği ilk film olan Hayallerin Peşinde, Down sendromlu genç Zak'in gerçek hikayesini anlatıyor ve Amerikan güreşçisi olma hayalini gerçekleştirmek için kaldığı bakımevinden kaçışını merkeze alıyor. 

Eleştirmenler çok beğenmişti

Zak ve bu yolculuğunda ona eşlik eden balıkçı Tyler'la Eleanor'un dokunaklı hikayesini anlatan filmin oyuncu kadrosunda Shia LaBeouf ve Dakota Johnson'ın yanı sıra Zack Gottsagen, John Hawkes, Bruce Dern, Jon Bernthal ve Thomas Haden Church yer alıyor.

Eleştirmenlerin büyük beğenisini kazanan drama, izleyiciyle sinemalarda buluşmasından 5 yıl sonra Netflix'in ABD'deki en çok izlenen filmleri arasına girdi. 

Hayallerin Peşinde, 6-12 Mayıs haftasında ABD'de Netflix'te en çok izlenen 10. film oldu. 

Prömiyerini South by Southwest'te yapan drama, iç açıcı yolculuğu, olağanüstü oyunculukları ve Huckleberry Finn'in modern yeniden anlatımıyla eleştirmenlerce övülmüştü.

Eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes'da 100 üzerinden 95 gibi kusursuza yakın bir puan elde etmeyi başaran film, sinemaseverlerin de beğenisini kazanmıştı. 

Kaliforniya merkezli yapım ve dağıtım şirketi Roadside Attractions, South by Southwest festivalindeki övgü dolu eleştirilerin ardından filmin haklarını satın almıştı. 

Gişede sürpriz başarı

Hayallerin Peşinde, 6 milyon dolarlık küçük bütçesine ve sınırlı sayıda salonda gösterime girmesine rağmen beklentileri aşarak gişede 23 milyon doların üzerinde hasılat elde etmiş ve 2019'un en yüksek hasılat yapan bağımsız filmi olmuştu. 

LaBeouf, Zack Gottsagen'le birlikte çalışmakla ilgili Channel 4'a şöyle demişti:

İçimdeki çocuk öldü ve tüm bunları aştım. Bu hız treni bir süre sonra eğlenceli gelmemeye başadı. Aynı hız trenine bindiğinizde çekiciliğini yitiriyor. Sonra, daha önce binmemiş biriyle biniyorsunuz ve bir şekilde yeniden kıvılcımlanıyor.

Hayallerin Peşinde, Netflix Türkiye'de gösterime girmedi. 

Independent Türkçe, ScreenRant, Looper, Channel 4


Tarih yazan tartışmalı film bir ilke daha imza atacak

Bölünmüş bir Amerika'yı anlatan 50 milyon dolar bütçeli İç Savaş, A24'ün bugüne kadarki en pahalı yapımı (A24)
Bölünmüş bir Amerika'yı anlatan 50 milyon dolar bütçeli İç Savaş, A24'ün bugüne kadarki en pahalı yapımı (A24)
TT

Tarih yazan tartışmalı film bir ilke daha imza atacak

Bölünmüş bir Amerika'yı anlatan 50 milyon dolar bütçeli İç Savaş, A24'ün bugüne kadarki en pahalı yapımı (A24)
Bölünmüş bir Amerika'yı anlatan 50 milyon dolar bütçeli İç Savaş, A24'ün bugüne kadarki en pahalı yapımı (A24)

Alex Garland'ın büyük beğeni toplayan filmi İç Savaş'ın (Civil War) Çin'de vizyona gireceği kesinleşti. 

Çin'de gösterime girecek ilk A24 yapımı olma özelliği taşıyan film, 7 Haziran'dan itibaren sinemalarda olacak.

Filmin Çin haklarını Huahua Media aldı. Teknoloji ve eğlence devi Alibaba da gösterim boyunca Huahua'yla ortaklık yapacak.

Zamanla yarış

Yok Oluş (Annihilation) ve Ex Machina'yı çeken 53 yaşındaki Garland'ın yazıp yönettiği film, (Ay Işığı) Moonlight, Uncut Gems ve Ayin (Hereditary) gibi filmlerin yapım ve dağıtımını üstlenen bağımsız prodüksiyon şirketinin bugüne kadar gösterime soktuğu en pahalı film oldu. 

Distopik bir gelecekteki Amerika'yı gözler önüne seren film, gazetecilerin hayatlarının en büyük hikayesini anlatmaya çalışmasını merkeze alıyor.

Filmde bir grup gazeteci, isyancı gruplar Beyaz Saray'a saldırmadan önce Washington DC'ye ulaşmak için zamana karşı yarışıyor.

İç Savaş'ta Akademi Ödülü adayı Kirsten Dunst'ın başını çektiği ve Cailee Spaeny, Nick Offerman, Stephen Henderson ve Wagner Moura'nın da aralarında bulunduğu bir oyuncu kadrosu yer alıyor.

A24 yapımı film, dünya prömiyerini ABD'deki South by Southwest festivalinde yaptı. 

Hasılatı 110 milyon dolara yaklaştı

Geçen ay ABD'de rekor bir açılışla vizyona giren yapım, küresel gişede 100 milyon doları aşarak A24'ün en çok hasılat elde eden filmlerinden biri oldu.

Film, aralarında Brezilya, Fransa, İspanya, Portekiz, Belçika ve Finlandiya'nın da bulunduğu pek çok ülkede dişe dokunur bir kazanç elde etmeyi başardı.

Kuzey Amerika'da 25,7 milyon dolarla A24'ün en iyi açılış hasılatını elde eden İç Savaş, geçen pazara kadar dünya çapında 108,9 milyon dolar kazandı.

"Esasen bir korku filmi"

Sinema yazarları İç Savaş'tan çoğunlukla övgüyle bahsediyor ancak filmin "rahatsız edici" olduğunu öne sürenler de var.

Hollywood Reporter, "Alex Garland'ın son filmini izlemek zor çünkü insanlara destekleyecekleri (ya da karşı çıkacakları) açıkça tanımlanmış taraflar vermiyor" diye yazdı.

Seattle Times ise filmin "rahatsız edici" olduğuna katılarak şu ifadeleri kullandı:

Alex Garland'ın İç Savaş'ı esasen bir korku filmi ve bu filmdeki dehşet insanı rahatsız edici derecede etkiliyor.

Koronavirüs pandemisi sonrasında pek çok Hollywood filmi Çin'de önceki gösterim performanslarına ulaşmakta zorlanıyor. 2023'te Çin yapımı olmayan filmler ülkenin toplam gişesinin yalnızca yüzde 15'ini oluşturabildi.

İç Savaş, Türkiye'de 19 Nisan'da gösterime girdi.

Independent Türkçe, Variety, Deadline


27 yaşında hayatını kaybetmişti: Popüler dizinin yapımcılarından açıklama

Amerika'nın tek süper kahraman üniversitesinde geçen Gen V, buradaki yetenekli öğrencileri merkeze alıyor (Amazın Prime Vİdeo)
Amerika'nın tek süper kahraman üniversitesinde geçen Gen V, buradaki yetenekli öğrencileri merkeze alıyor (Amazın Prime Vİdeo)
TT

27 yaşında hayatını kaybetmişti: Popüler dizinin yapımcılarından açıklama

Amerika'nın tek süper kahraman üniversitesinde geçen Gen V, buradaki yetenekli öğrencileri merkeze alıyor (Amazın Prime Vİdeo)
Amerika'nın tek süper kahraman üniversitesinde geçen Gen V, buradaki yetenekli öğrencileri merkeze alıyor (Amazın Prime Vİdeo)

Amazon Prime Video'nun sevilen dizisi Gen V'nin yapımcılarından açıklama geldi. 

Dizinin yıldızlarından Chance Perdomo, martta geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybetmişti. Gen V prodüktörleri, aktörün canlandırdığı Andre Anderson karakteri için yeni oyuncu seçimi yapmayacaklarını duyurdu.

Yapımcılar ayrıca hayranlara aktörü en iyi şekilde onurlandırmanın bir yolunu bulmaya çalıştıklarını söyledi.

Sosyal medyada paylaşılan açıklamada, "Chance Perdomo'nun trajik kaybyla baş etmeye çalışmaya devam ederken, Gen V'deki herkes onun anısına saygı göstermenin en iyi yolunu bulmaya kararlı" dendi. 

Rolü başka bir oyuncuya vermeyeceğiz çünkü kimse Chance'in yerini dolduramaz. Bunun yerine, mayısta prodüksiyona başlarken ikinci sezon hikayelerimizi yeniden tasarlamak için zaman ve yer ayırıyoruz.

Perdomo, The Boys'un spinoff'u olan Gen V'de, Godolkin Üniversitesi'nde öğrenim gören ve eşyaları manyetik olarak hareket ettirebilen popüler öğrenci Andre'yi canlandırıyordu.

Yapımcılar, "Bu sezon Chance'i ve onun mirasını onurlandıracağız" dedi.

Martta motosiklet kazasında yaşamını yitiren Perdomo 27 yaşındaydı. Britanyalı aktör, Gen V'nin yanı sıra Netflix'in 4 sezondur devam eden dizisi Chilling Adventures of Sabrina'daki Ambrose Spellman rolüyle de tanınıyordu. Ambrose, Kiernan Shipka'nın canlandırdığı baş karakter Sabrina'nın kuzeniydi.

Ölüm haberinin ardından Gen V yapımcı ekibi ortak bir açıklama yayımlayarak "Bunu aklımız almıyor" demişti. 

Kaliforniya doğumlu oyuncunun "her zaman büyüleyici ve güler yüzlü" olduğunu belirten açıklamada Perdomo için "inanılmaz yetenekli bir sanatçı ve her şeyden öte çok nazik, sevimli bir insan" ifadelerine de yer verilmişti.

Açıklama şöyle devam etmişti:

Onun hakkında geçmiş zamanda yazmak bile anlamsız geliyor. Chance'in ailesi için çok üzgünüz ve arkadaşımızı ve meslektaşımızı kaybetmenin yasını tutuyoruz. Bu gece sevdiklerinize sarılın.

Independent Türkçe, Hollywood Reporter, Variety


Ünlü aktörün yeni filmi Netflix izleyicilerini hayran bıraktı

Film 896 salonda gösterime girerek toplamda 3,2 milyon dolar kazandı (Netflix)
Film 896 salonda gösterime girerek toplamda 3,2 milyon dolar kazandı (Netflix)
TT

Ünlü aktörün yeni filmi Netflix izleyicilerini hayran bıraktı

Film 896 salonda gösterime girerek toplamda 3,2 milyon dolar kazandı (Netflix)
Film 896 salonda gösterime girerek toplamda 3,2 milyon dolar kazandı (Netflix)

Netflix izleyicileri, Liam Neeson'ın "muhteşem" yeni gerilim filmini öve öve bitiremedi. Sinemaseverler heyecan dolu yapımın ünlü aktörün "96 Saat'ten (Taken) bu yana en iyi filmi" olduğunu öne sürdü.

Robert Lorenz'in yönettiği ve prömiyeri Eylül 2023'te 80. Venedik Film Festivali'nde yapılan In the Land of Saints and Sinners, geçen cuma günü Netflix'in geniş kütüphanesine eklendi.

71 yaşındaki Neeson filmde, kendisini intikam peşindeki üç teröristle ölümcül bir kedi-fare oyununun içinde bulan emekli suikastçıyı canlandırıyor.

Film 1970'lerin İrlanda'sında geçiyor. Liam Neeson, Donegal'da yaşayan Finbar Murphy'yi canlandırıyor. 

Neeson'a İrlandalı Oscar adayı oyuncular Kerry Condon ve Ciarán Hinds'in yanı sıra usta aktör Colm Meaney eşlik ediyor.

Eleştirmenler de beğendi

Sinema yazarlarından büyük ölçüde olumlu yorumlar alan suç filmi, eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes'dan 100 üzerinden 83 puan elde etmeyi başardı. 

İzleyiciler oyuncuların performanslarından övgüyle bahsetti. Bir sosyal medya kullanıcısı 71 yaşındaki Neeson'ın yanı sıra Ciarán Hinds'in etkileyici performansından büyülendiğini söyledi.

Başka bir izleyiciyse filmin Neeson'ın 96 Saat'ten bu yana rol aldığı en iyi yapım olduğunu öne sürdü.

İrlandalı bir sinemasever ekledi:

In the Land of Saints and Sinners'ı izlemeyi yeni bitirdim. Harikaydı. Donegal doğumlu olduğuma gurur duyuyorum.

Başka bir izleyiciyse filmi tüm sinemaseverlere tavsiye ettiğini söyledi. 

Mark Michael McNally ve Terry Loane'nin birlikte kaleme aldığı film, eleştirmenlerce Neeson'ın son yıllarda çektiği en iyi aksiyonlardan biri diye tanımlanıyor. 

29 Mart'ta ABD'de sınırlı sayıda sinemada gösterime giren yapım, 26 Nisan'da İrlanda ve Birleşik Krallık'ta Netflix'te yayımlandı. In the Land of Saints and Sinners, henüz Türkiye'de gösterime girmedi.

Independent Türkçe, Daily Mail, Rotten Tomatoes


Ünlü aktristen itiraf: Rol arkadaşım için soyundum

Brooke Shields'ın gerçek hayatta 20 ve 18 yaşlarında iki kızı var (Netflix)
Brooke Shields'ın gerçek hayatta 20 ve 18 yaşlarında iki kızı var (Netflix)
TT

Ünlü aktristen itiraf: Rol arkadaşım için soyundum

Brooke Shields'ın gerçek hayatta 20 ve 18 yaşlarında iki kızı var (Netflix)
Brooke Shields'ın gerçek hayatta 20 ve 18 yaşlarında iki kızı var (Netflix)

Mavi Göl (The Blue Lagoon) filmiyle 1980'e damga vurarak henüz 15 yaşında dünya çapında ün kazanan Brooke Shields, Netflix'te vizyona girecek yeni filmiyle gündemde. 

Gelinin Annesi'ni (Mother of the Bride) tanıtmak amacıyla cuma günü ABC'nin The View adlı programına katılan 58 yaşındaki aktris, rol arkadaşı Benjamin Bratt için soyunduğunu anlattı. 

Shields, 60 yaşındaki aktörün bir sahneyi yalnızca cinsel organını örten bir çorapla çekmek zorunda kaldığını söyledi.

"Bu sahnelerde erkekler için gizleme çorapları var. Kadınlardaysa gizleme üçgeni var ve üstünüze bantlıyorlar. Zavallı adamlarda bant yok, yalnızca kılıf var" dedi.

Bratt'ın çekimler sırasında savunmasız kaldığını savunan Shields, sözlerine şöyle devam etti:

'Tanrım, bu hiç adil değil' dedim ve ona bir sürpriz yaptım. Memelerimi o yapışkan bantlarla örttüm ve yalnız hissetmemesi için elbisemi çıkardım.

sacdv
Filmin yönetmen koltuğunda Kötü Kızlar'la (Mean Girls) bilinen Mark Waters oturuyor (Netflix)

Brooks'un kariyerinin başlangıcı çıplak sahnelerle dolu. Fransız yönetmen Louis Malle'nin tartışmalara yol açan filmi Güzel Bebek (Pretty Baby) için henüz 11 yaşındayken soyunan aktris, 2023'te yayımlanan Pretty Baby: Brooke Shields adlı belgeselde bu tecrübesini anlatmıştı:

Sanırım erken yaşta düşünce ve hislerimi ayırmayı öğrendim. Bu bir hayatta kalma tekniğiydi.

9 Mayıs'ta Netflix'te gösterime girecek Gelinin Annesi'nin konusu dijital platformda şöyle özetleniyor:

Bir anne üzerine titrediği kızının düğünü için tropik bir adaya gider. Ancak damadın babasının, onlarca yıldır görmediği eski sevgilisi olduğunu keşfetmesi uzun sürmez.

Independent Türkçe, New York Post, Netflix


Jenna Ortega, Netflix'in hit dizisinden ayrılarak hayranlarını şaşırttı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Jenna Ortega, Netflix'in hit dizisinden ayrılarak hayranlarını şaşırttı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Netflix'in yakında gösterime girecek projesinin yeni fragmanında ve oyuncu listesinde, yapımın başrol oyunculardan Jenna Ortega yer almıyor.

Dijital yayın platformu, en çok izlenen yapımlarından birinin geri dönüşü de dahil çok sayıda yeni film ve TV şovunu tanıtırken bazılarını da bu ay yayından kaldıracak.

Ancak Jurassic Park hayranları, 2020'den 2022'ye kadar 5 sezon boyunca devam eden Jurassic World: Kretase Kampı'nın (Jurassic World: Camp Cretaceous) animasyon devam dizisi Jurassic World:Chaos Theory için özellikle heyecanlı.

Yeni filmi Miller's Girl'le tartışma yaratan Wednesday yıldızı Ortega, orijinal dizide Brooklynn karakterini seslendirmişti. Kretase Kampı'nın kadrosundaki Paul-Mikél Williams, Sean Giambrone, Kausar Mohammed ve Raini Rodriguez devam dizisi Chaos Theory için geri dönüyor.

Ancak fragmanın ilk 10 saniyesinde Ortega'nın karakteri öldürülmüş gibi görünüyor. O zamandan beri Brooklynn karakterinin geri dönmeyeceği doğrulandı. Rolünü yeniden canlandırmayacak diğer yıldız Ryan Potter'ın Kenji karakterini de Darren Barnet seslendirecek.

Hayranlar fragmanın ortaya çıkmasıyla şaşkına dönerken, bir kişi bunu "çılgınca", diğer biri de "yıkıcı" diye nitelendirdi. X/Twitter'daki diğer kullanıcılara göre fragman, hayranları Brooklynn'in öldüğüne ve karakterin sezonun son bölümlerinde diziye geri döneceğine inandırmaya çalışıyor. 

Ortega'nın dizide yer almaması, yıldızın son yıllardaki yükselişine bağlanabilir. Bu da muhtemelen program çatışmalarına yol açmış olabilir.

Ortega, 2021'de yayımlandığında Netflix'te devasa bir hit haline gelen Wednesday'in başrolünü ve yapımcılığını üstlenmenin yanı sıra, 5. ve 6. Çığlık'ta (Scream) rol almıştı. Aktris, Tim Burton'ın uzun zamandır beklenen Beterböcek'inin (Beetlejuice) devam filmi de dahil yakında gösterime girecek 6 projede yer alacak. 

2023'te kendi Saturday Night Live bölümünü sunan Ortega, Martin Freeman'la arasındaki yaş farkı ve romantik sahneleri nedeniyle tartışma yaratan Miller's Girl'ün başrolünü de Freeman'la birlikte üstlenecek. 

Film, edebiyat hocasıyla karmaşık ve uygunsuz bir aşk ilişkisine atılan öğrenciyi konu alıyor.

The Times'a verdiği son röportajda internetteki sert tepkilere yanıt veren Freeman, filmin "yetişkinlere yönelik ve incelikli" olduğunda ısrar ederken "Bunu harika bir şeymiş gibi göstermiyor" demişti. 

Fragmanın yayımlanmasının ardından filmin aldığı tepkileri "utanç verici" diye nitelendirmiş ve şöyle eklemişti:

Holokost hakkında bir filmde oynadığı için Liam Neeson'a da mı saldıracaksınız?

Neeson, 1993 yapımı savaş draması Schindler'in Listesi'nde (Schindler’s List) başrol oynamıştı.

Independent Türkçe


Oscar adayı yönetmenin yeni filminden gişede hızlı başlangıç

Rekabet'le ilgili olarak Elle'e de konuşan Kaliforniya doğumlu Zendaya "Bu rolü üstlenmek biraz korkutucuydu" demişti (Metro-Goldwyn-Mayer)
Rekabet'le ilgili olarak Elle'e de konuşan Kaliforniya doğumlu Zendaya "Bu rolü üstlenmek biraz korkutucuydu" demişti (Metro-Goldwyn-Mayer)
TT

Oscar adayı yönetmenin yeni filminden gişede hızlı başlangıç

Rekabet'le ilgili olarak Elle'e de konuşan Kaliforniya doğumlu Zendaya "Bu rolü üstlenmek biraz korkutucuydu" demişti (Metro-Goldwyn-Mayer)
Rekabet'le ilgili olarak Elle'e de konuşan Kaliforniya doğumlu Zendaya "Bu rolü üstlenmek biraz korkutucuydu" demişti (Metro-Goldwyn-Mayer)

Amazon MGM Studios'un yeni filmi Rekabet (Challengers), üç günde yaptığı 15 milyon dolarlık hasılatla Oscar adayı yönetmen Luca Guadagnino imzalı filmler arasında şimdiye kadarki en büyük açılışa imza attı.

Tenis dünyasında geçen seksi spor draması, bu hafta sonu 3 bin 477 sinema salonunda gösterime girdi. 

Başrolde Zendaya

55 milyon dolar bütçeli drama, cuma ve ön gösterimlerde 6,2 milyon dolar, cumartesi 5 milyon dolar ve pazar günü 3,78 milyon dolar kazandı.

Oscar adayı Beni Adınla Çağır'ın (Call Me By Your Name) İtalyan yönetmeni Guadagnino imzasını taşıyan ve profesyonel tenis dünyasında geçen filmin başrolünde Zendaya yer alıyor.

Dune serisinin ve HBO dizisi Euphoria'nın 27 yaşındaki yıldızı Zendaya, Rekabet'te genç yaşta kötü bir sakatlık geçirdikten sonra koç olan bir tenis dehasını canlandırıyor. 

Filmin merkezinde, Zendaya'nın oynadığı Tashi'yle Josh O'Connor ve Mike Faist'in canlandırdığı iki tenis yıldızı arasındaki aşk üçgeni yer alıyor.

Rakebet, sinema yazarları tarafından övgüyle karşılandı ve eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes'da 100 üzerinden 87 gibi yüksek bir puan almayı başardı.

Washington Post'un sinema eleştirmeni Ty Burr filmi "akıcı, seksi, son derece eğlenceli bir aşk üçgeni" diye tanımladı. 

"Yönetmenin en zevkli filmi"

Hollywood Reporter'dan David Rooney ise "zekice, baştan çıkarıcı ve cinsel gerilimle dolu" sözleriyle özetlediği filmle ilgi şu yorumu yaptı:  

Rekabet, Luca Guadagnino'nun tartışmasız bugüne kadarki en zevkli filmi.

New York Post'tan Johnny Oleksinski de filmle ilgili şöyle yazdı:

Rekabet aynı anda hem sanatsal, hem bağımlılık yapıcı hem de aldatıcı.

Independent Türkçe, Deadline, Variety, New York Post, Hollywood Reporter, Washington Post

 


Düşük bütçeli yeni korku filminden rekor üstüne rekor

Rekortmen korku filmi, dünya çapında 11,1 milyon dolar kazandı (IFC)
Rekortmen korku filmi, dünya çapında 11,1 milyon dolar kazandı (IFC)
TT

Düşük bütçeli yeni korku filminden rekor üstüne rekor

Rekortmen korku filmi, dünya çapında 11,1 milyon dolar kazandı (IFC)
Rekortmen korku filmi, dünya çapında 11,1 milyon dolar kazandı (IFC)

Late Night With The Devil, Shudder için önemli bir dönüm noktasını aşmayı başardı.

Colin ve Cameron Cairnes ikilisi tarafından yazılıp yönetilen bağımsız korku filmi, 1977'de geçiyor.

Doğaüstü film, gece yarısı canlı yayımlanan bir sohbet programının aşırı hevesli sunucusunun, reytingleri artırmak için bilmeden şeytanı masum izleyicilerin oturma odalarına salmasını konu alıyor. 

Eleştirmenler hayran kaldı

Late Night With The Devil sinemalarda gösterime girmeden önce, hem eleştirmenlerden hem de Stephen King gibi usta isimlerden olumlu yorumlar aldı. Bu da düşük bütçeli korku filmi için büyük bir ticari başarıya dönüştü.

AMC Networks'ün korku türüne yönelik abonelikli yayın platformu Shudder'da 19 Nisan'da gösterime giren film ilk hafta sonunda rekor kırdı.

İzleyicileri ekran başına çeken film, hem Shudder hem de AMC+'ta en çok izlenen yapım oldu.

Film, Demián Rugna imzasını taşıyan Arjantin yapımı korku filmi When Evil Lurks ve V/H/S/99'u geride bıraktı.

Kariyerinde pek çok film olsa da genellikle yan rollerde görmeye alışkın olduğumuz David Dastmalchian, Late Night With The Devil'da sohbet programı sunucusu Jack Delroy'u canlandırıyor. Ona Laura Gordon, Ian Bliss, Ingrid Torelli ve Rhys Auteri eşlik ediyor.

"Kesinlikle mükemmel"

Late Night With The Devil'a en büyük övgü, bugüne dek pek çok korku klasiğine imza atan yazar King'den geldi. İkonik korku yazarı, sosyal medyadaki takipçilerini "kesinlikle mükemmel" diye nitelendidiği filmi izlemeye çağırdı.

Late Night with the Devil, eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes'da da kusursuza yakın bir puana sahip. Film, 194 sinema yazarının yorumlarına göre 100 üzerinden 97 puan almayı başardı.

Late Night with the Devil, sinemalarda gösterime girdiğindeyse gişede ilk üç gününde 2,8 milyon dolar kazanarak dağıtımcısı IFC Films için bir rekor kırdı.

Bu hasılat, IFC'nin şimdiye kadar bir hafta sonunda elde ettiği en yüksek kazanç oldu.

Independent Türkçe, ScreenRant, CBR.com


Russell Crowe yine şeytan çıkarıyor: Yeni korkunun fragmanı yayında

The Exorcism, son iki yılda Crowe'un rol aldığı şeytan çıkarma temalı ikinci film (Vertical)
The Exorcism, son iki yılda Crowe'un rol aldığı şeytan çıkarma temalı ikinci film (Vertical)
TT

Russell Crowe yine şeytan çıkarıyor: Yeni korkunun fragmanı yayında

The Exorcism, son iki yılda Crowe'un rol aldığı şeytan çıkarma temalı ikinci film (Vertical)
The Exorcism, son iki yılda Crowe'un rol aldığı şeytan çıkarma temalı ikinci film (Vertical)

Başrollerini Russell Crowe ve Ryan Simpkins'in paylaştığı doğaüstü korku filmi The Exorcism'in ilk fragmanı yayımlandı. 

Sorunlu bir aktörü canlandırıyor

The Exorcism'de Crowe, "doğaüstü bir korku filmi çekerken aklını yitirmeye başlayan sorunlu bir aktör olan Anthony Miller" rolünde izleyicilerin karşısına çıkıyor.

Arasının açık olduğu kızı Lee ise, babasının geçmişteki bağımlılıklarına geri dönüp dönmediğini merak ederken işinde problem yaşıyor olabileceğinden şüpheleniyor.

Filmin diğer oyuncuları arasında James Cameron'ın milyar dolarlık serisi Avatar'ın yıldızı Sam Worthington'ın yanı sıra Chloe Bailey, Adam Goldberg ve David Hyde Pierce yer alıyor. 

Yönetmen koltuğunda oturan Joshua John Miller, M.A. Fortin'le birlikte senaryoyu kaleme aldı.

The Exorcism, Miller ve Fortin'in 2015 yapımı korku komedisi The Final Girls'ün ardından ikinci uzun metrajlı filmi.

İkili aynı zamanda, sevgilisini öldüren kartel için çalışmaya zorlanan Teresa'nın hikayesini anlatan suç draması Queen of the South'un da yaratıcısı. 

Crowe geçen yıl da şeytan çıkarma temalı Şeytanın Düşmanı'nda (The Pope's Exorcist) rol almıştı. 60 yaşındaki aktör filmde, Vatikan'ın baş şeytan kovucusu olarak görev yapan rahip Gabriele Amorth'u canlandırmıştı. Julius Avery'nin yönettiği film, dünya çapında yaklaşık 77 milyon dolar hasılat elde etmişti.

The Exorcism'in 7 Haziran'da vizyona girmesi bekleniyor.

Independent Türkçe, Variety, Deadline


İtalya için bir ilk: Netflix'te zirveye yerleşti

51 yaşındaki yönetmen Alessandro Genovesi, 2021'de gizemli bir cinayeti anlatan Yedi Kadın ve Bir Cinayet'i (7 donne e un mistero) çekmişti (Netflix)
51 yaşındaki yönetmen Alessandro Genovesi, 2021'de gizemli bir cinayeti anlatan Yedi Kadın ve Bir Cinayet'i (7 donne e un mistero) çekmişti (Netflix)
TT

İtalya için bir ilk: Netflix'te zirveye yerleşti

51 yaşındaki yönetmen Alessandro Genovesi, 2021'de gizemli bir cinayeti anlatan Yedi Kadın ve Bir Cinayet'i (7 donne e un mistero) çekmişti (Netflix)
51 yaşındaki yönetmen Alessandro Genovesi, 2021'de gizemli bir cinayeti anlatan Yedi Kadın ve Bir Cinayet'i (7 donne e un mistero) çekmişti (Netflix)

Netflix orijinali İtalyan filmi Gözyaşı Ustası (Fabbricante di Lacrime) bir ilke imza attı. Romantik drama, yayın devinin küresel listesinde İngilizce olmayan filmleri arasında bir numaraya yükseldi.

Çok satan romandan uyarlandı

İtalya için bir ilke imza atan film, Erin Doom takma adını kullanan bir yazarın aynı adlı çok satan kitabından uyarlandı.

Netflix, 18 yaşından küçükler için uygun olmadığını belirttiği filmin konusunu şöyle özetliyor:

Yetimhanede zorlu bir çocukluk geçirdikten sonra aynı aile tarafından evlat edinilen Nica ve Rigel, beklenmedik ama karşı koyması güç duygularla birbirine yakınlaşır.

Gözyaşı Ustası, 4 Nisan'da Netflix'te dünya çapında gösterime girdi ve yayın devinin küresel listelerinde hızla yükseldi. 

Yönetmenliğini Alessandro Genovesi'nin üstlendiği drama, iki haftadır Netflix'in en çok izlenen filmleri listesinin zirvesinde yer alıyor.

ABD'de geçen film, oradaki çocuklar tarafından "mezar" diye adlandırılan Sunnyside Yetimhanesi'nden aynı aile tarafından evlat edinilen birbirinden taban tabana farklı iki yetimi merkeze alıyor. 

Filmde başrolleri genç oyuncular Caterina Ferioli ve Simone Baldasseroni paylaşıyor.

Çekimleri 6,5 milyon euro gibi mütevazı bir bütçeyle gerçekleştirilen Gözyaşı Ustası'nın yapımcılığını üstlenen Iginio Straffi, "Her şeyden önce, İtalyan yaratıcılığından doğan ve uluslararası izleyicilere hitap edebilen bir hikayeye inanan Netflix yöneticilerine teşekkür etmek istiyorum" dedi. 

Bu başarı, tüm İtalyan sineması için önemli bir işaret ve bu ülkede bu sektörde çalışan insanların yetenek ve becerilerinin bir kanıtıdır.

Decider, Caterina Ferioli'nin başarılı performansıyla büyük ölçüde filmi sırtladığını yazarak ekledi: 

Nicky Passarella ve özellikle de Sveva Romana Candelletta, Nica'nın arkadaşları Billie ve Miki rollerinde çok iyiler.

Gözyaşı Ustası, ayrıca bazı yönleriyle Alacakaranlık (Twilight) serisine de benzetildi:

Nica ve Rigel arasındaki yasak ama için için yanan romantizm, Alacakaranlık efsanesinden fırlamış gibi.

Independent Türkçe, Variety, Decider