TBMM'nin Libya tezkeresine uluslararası tepkiler

Sisi, Milli Güvenlik Kurulu toplantısında (Mısır cumhurbaşkanlığı sözcüsünün sayfası)
Sisi, Milli Güvenlik Kurulu toplantısında (Mısır cumhurbaşkanlığı sözcüsünün sayfası)
TT

TBMM'nin Libya tezkeresine uluslararası tepkiler

Sisi, Milli Güvenlik Kurulu toplantısında (Mısır cumhurbaşkanlığı sözcüsünün sayfası)
Sisi, Milli Güvenlik Kurulu toplantısında (Mısır cumhurbaşkanlığı sözcüsünün sayfası)

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin (TBMM) Libya’daki Ulusal Mutabakat Hükümeti’ni (UMH) desteklemek üzere askeri kuvvet gönderme tezkeresini onay kararı, çeşitli düzeylerde tepkilere yol açtı.
Trump Erdoğan ile görüştü
Washington yönetimi, dış aktörlere, TBMM Kararı sonrasında Libya’daki çatışmayı körüklememe çağrısında bulundu. ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan bir yetkili, el-Hurra TV kanalına yaptığı açıklamada, “Washington, tüm aktörleri bu ülkedeki koşulları kötüleştirmekten kaçınmaya çağırıyor” dedi.
Türkiye Cumhurbaşkanlığından bir kaynağa göre, ABD Başkanı Donald Trump da 2 Ocak’ta Türk mevkidaşıyla telefon görüşmesi gerçekleştirerek, başta Libya olmak üzere bölgesel gelişmeleri ele aldı.
Trump, Erdoğan'a ‘dış müdahalelerin Libya’daki durumu karmaşıklaştırdığı’ bilgisi verdi.
ABD Endişeli
Üst düzey bir Dışişleri Bakanlığı yetkilisi, gazetecilere yaptığı açıklama, ABD’nin Libya’daki çatışmaların artması hususunda oldukça endişeli olduğunu ifade etti. ABD’nin, Fayiz es-Serrac başkanlığındaki UMH’yi tanımaya devam ettiğini söyleyen yetkili, ancak Washington’un çatışmaya bir taraf olmadığını ve çatışmaya bir çözüm bulmak için anlaşma sağlamada etkili olabilecek tüm taraflarla görüştüğünü vurguladı.
Kahire’de ise Mısır makamları, Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla Türkiye’nin söz konusu kararını kınadı. Arap Birliği de söz konusu adımın ‘Libya’daki çatışmaları alevlendireceğini’ söyledi.
Sisi MGK'yı topladı
Mısır Cumhurbaşkanlığı sözcüsü Bessam Radi, 2 Ocak’ta yayınladığı bir bildiride, Cumhurbaşkanı Sisi’nin Milli Güvenlik Kurulu’nda bir toplantı düzenleyerek, ‘Libya kriziyle ilgili güncel gelişmelere ve Libya’ya dış askeri müdahalenin neden olduğu tehditlere’ değindiğini açıkladı. Radi, “Mısır ulusal güvenliğine yönelik her türlü tehditle mücadele etmek için çeşitli düzeylerde çok sayıda tedbir alındı” dedi.
Mısır makamları, 2 Ocak’ta Dışişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan bildiride, Türkiye parlamentosunun tezkeresini de kınadı. Bildiride, UMH Başkanı Fayiz es-Serrac ve Türkiye hükümeti arasında güvenlik ve işbirliği hususunda imzalanan muhtıra, ‘geçersiz’ olarak nitelendirilirken, adım da ayrıca, ‘başta Libya Yaptırım Komitesi’nin onayladığı 2011 tarihli ve 1970 sayılı karar olmak üzere Libya konulu uluslararası meşruiyet ve Güvenlik Konseyi (BMGK) kararlarının, ayrıca Yaptırım Komitesi’nin onayı dışında silah ithalatı ve askeri işbirliğinin açık bir ihlali’ olarak değerlendirildi.
Mısır, ‘Libya’ya yönelik herhangi bir Türk askeri müdahalesinin ve yankılarının’ sonuçlarına karşı da uyarırken, “Bu tür bir müdahale, Akdeniz bölgesinin istikrarını olumsuz etkileyecek ve Türkiye, bunun sorumluluğunu üstlenecektir” dedi.
Arap Birliği Tezkereye karşı
Öte yandan Mısır, son toplantıda Arap Birliği Konseyi tarafından kabul edilen, Libya’ya her türlü dış müdahaleyi reddeden Arap tavırlarının birliğine dikkati çekti. Türkiye’nin terör örgütlerine destek vermek ve radikalizm yanlısı unsurları Suriye’den Libya’ya transfer etmek için onadığı rolü hatırlatan Mısır, Libya’daki ulusal devlet ve ulusal kuruluşları mantığının yeniden sağlanması gerektiğini vurguladı. Mısır, Türkiye’nin Libya’ya olası bir askeri müdahalesinin, genel olarak Arap güvenliğini, özel olarak da Mısır ulusal güvenliğini tehdit ettiğini söylerken, Arap çıkarlarını bu tür tehditlerden korumak için her türlü önlemin alınması gerektiğini vurguladı.
Mısır, uluslararası topluma, bölgesel kalkınmayı ve Berlin süreci aracılığıyla kapsamlı- uygulanabilir bir çözüme ulaşma çabalarını tehdit eden bu gelişmeyle mücadelede derhal sorumluluklarını üstlenme çağrısında bulundu.
Öte yandan Arap Birliği, Genel Sekreterlikte sorumlu bir kaynak aracılığıyla, Aralık 2015’te imzalanan Suheyrat Anlaşması’nı tam olarak uygulayarak siyasi süreci desteklemek zorunda olduklarını belirtti. Arap Birliği ayrıca, Libya’da krizi şiddetlendiren askeri tırmanışla ilgili endişelerini de dile getirirken, bu tırmanışın hem Libya’nın komşularının hem de Akdeniz dahil tüm bölgenin güvenliğini ve istikrarını tehdit ettiğini belirtti.
Öte yandan Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt, 2 Ocak’ta Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres ile telefon görüşmesi gerçekleştirerek, Libya’daki son gelişmeleri ele aldı. Görüşme sırasında Ebu Gayt, Guterres’e Arap Birliği Konseyi’nin konuya ilişkin kararının içeriği hakkında bilgi vererek, mevcut tırmanışın artması hususunda da endişelerini dile getirdi.
Aynı şekilde Libya’da, ülkenin doğusundaki Temsilciler Meclisi ve geçici hükümet, Türkiye parlamentosunun kararını kınarken, ülkedeki bazı siyasi unsurlar da karar karşısında öfkelerini dile getirdi.
Temsilciler Meclisi sözcüsü Abdullah Belihak, 2 Ocak’ta düzenlediği bir basın toplantısında, “Konsey üyeleri, yarın (4 Ocak) Bingazi’de Türkiye’nin Libya’ya yönelik müdahalesinin etkilerini ve Türkiye parlamentosunun Libya’ya işgalci güç gönderme hususundaki uzlaşısını görüşmek için acil durum toplantısı düzenlemeye karar verdi” dedi. Belihak, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, kararı, Libya’ya yönelik sömürgecilik istilası ve egemenliğinin ihlali olarak nitelendirirken, “Tüm gücümüzle ona karşı savaşacağız” dedi.
Diğer taraftan Libya Ulusal Ordusu (LUO) komutanlarından Tuğgeneral Halid el-Mahcub, “Türk güçler, savaşta hiçbir şeyi değiştirmeyecek. Trablus’un eşiğindeyiz ve bu kuvvetleri karşılayacak olan havalimanına yönelik saldırılarımızı yoğunlaştıracağız” dedi. Hafter kuvvetlerinin savaş medya bölümü sözcüsü Munzir el-Hartuş ise “Türk müdahalesinden ve Suriye ile diğer ülkelere paralı askerler göndermesinden konuşmaya hayır. En başından beri sömürgecilere karşı cihat bayrağını kaldırdık. DEAŞ gibi örgütlerle savaştık. Şu anda da başkentte durum farklı değil ve bu, Türkiye’nin müdahalesinden sonra da değişmeyecek” ifadelerini kullandı.
Seyful İslam Kaddafi: Türkiye sömürgeci
Seyful İslam Kaddafi’nin destekçisi olan Mandela Hareketi de Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Türkiye parlamentosunun onayının, Libya’ya karşı ilan edilmiş bir ihlal ve sömürgecilik girişimi olduğunu ifade etti. Hareketin sözcüsü Abdulmunim Edrenbe, “Bugünkü tavırlarımızda farklılık yaşasak da bu rezalete karşı birleşmek zorundayız” dedi. Yetkili ayrıca, Libya’yı savunmak için hazırlanma çağrısında bulundu.
Fas: Suheyrat sürecinin arkasındayız
Öte yandan Fas hükümetinin sözcüsü Hasan Abyabe, 2 Ocak’ta ülkesinin, Libya’daki krizi çözmek için her türlü çabayı göstermeye hazır olduğunu belirtti. Abyabe, Fas’ın, Libya’nın egemenliğine ve Suheyrat Anlaşması’nı uygulamak için gösterdiği gayrete saygı duyduğunu ifade etti.
Cezayir: Barışçıl çözümden yanayız
Cezayir’deki yetkililer ise, komşu Libya’da ‘ne olursa olsun’ her türlü yabancı gücün varlığını reddettiklerini açıkladı.
Libya’ya gönderilen insani yardımlara ilişkin yerel medyaya konuşan Dışişleri Bakanı Sabri Bukadum, Cezayir’in, ilerleyen günlerde sadece Libyalı taraflar arasındaki krize barışçıl bir çözüm bulma çabaları çerçevesinde çeşitli girişimlerde bulunacağını vurguladı. Bukadum, Cezayir’in ‘ne olursa olsun’ Libya’da her türlü yabancı gücün varlığını reddettiğini belirtti.
Cezayir’in ülkelerin içişlerine karışmama konusundaki kararlılığını hatırlatan bakan, “Top, tüfek, çözüm değildir. Aksine çözüm, başta Cezayir olmak üzere komşu ülkelerin yardımıyla Libyalı taraflar arasında yapılacak istişarelerle mümkün olacaktır” dedi.



Komutanı tarafından Gazze'ye girmeye zorlanan İsrail askeri intihar girişiminde bulundu

Geçtiğimiz nisan ayında Kudüs'teki askeri mezarlıkta bir askerin mezarına bayrak diken İsrail askeri (Reuters)
Geçtiğimiz nisan ayında Kudüs'teki askeri mezarlıkta bir askerin mezarına bayrak diken İsrail askeri (Reuters)
TT

Komutanı tarafından Gazze'ye girmeye zorlanan İsrail askeri intihar girişiminde bulundu

Geçtiğimiz nisan ayında Kudüs'teki askeri mezarlıkta bir askerin mezarına bayrak diken İsrail askeri (Reuters)
Geçtiğimiz nisan ayında Kudüs'teki askeri mezarlıkta bir askerin mezarına bayrak diken İsrail askeri (Reuters)

İsrail medyası, Gazze Şeridi'ne yönelik savaşın zorlukları nedeniyle sadece bir hafta içinde dört İsrail askerinin intihar ettiğini bildirdi. İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN, komutanlarının sorumsuz davranışlarına karşı çıkan birlikteki arkadaşlarının uyanıklığı olmasaydı neredeyse listeye katılacak olan beşinci bir askerin hikayesini açıkladı.

Muhabir Carmela Menashe, askerlerden alıntı yaparak, arkadaşlarının ‘Gazze'ye girmeyi reddettiğini, ancak komutanının onu zorladığını, bunun üzerine askerin silahın namlusunu ağzına dayadığını ve kendini vurmakla tehdit ettiğini, bunun üzerine komutanın onu hafta sonu izninden men ederek cezalandırmaya karar verdiğini’ anlattı.

dfgthy
Meslektaşlarının cenaze töreni için mezarlığa giden yaralı İsrail askerleri, 8 Temmuz 2025 (AP)

İsrailli muhabire göre, ‘asker başlangıçta kabul etti ve Gazze'ye girdi. Ancak sonra geri döndü ve tekrar dışarı çıkmak istedi; komutana orada kalamayacağını açıklamaya çalıştı. Komutan onu hafife aldı ve onu başka cezalarla tehdit etti. Birlikteki arkadaşları son anda devreye girerek intihar etmesini engelledi ve onu psikolojik destek subayıyla görüşmeye zorladı.’

Psikolojik destek subayı, askerin durumunun Gazze Şeridi'ne girmesine izin vermediğine karar vererek onu birlik dışında tedavi görmesi için göndermiş; psikolojik durumunun ciddi olduğu teşhis edilmiş ve askerin ordudan tamamen terhis edilerek tedavi altına alınmasına karar verilmiş.

Muhabir, “Askerin durumu benzersiz değil; savaş binlerce askeri travmatize ediyor. Zamanında gerekli tedaviyi görmeyenler kendilerini ciddi bir depresyon içinde buluyor ve bu da aşırı durumlarda intihara yol açabiliyor” dedi.

4 asker intihar etti

Tel Aviv medyası sadece geçen hafta dört askerin intihar ettiğini ve savaşın başladığı 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana intihar eden asker sayısının 44'e yükseldiğini duyurdu.

İntihar eden askerlerin çoğunluğunun aktif görevdeki yedek askerler olduğunu belirten Haaretz gazetesi, İsrailli askeri kaynaklara dayandırdığı haberinde intihar eden askerlerin büyük bir kısmının savaş sırasında psikolojik durumlarını önemli ölçüde etkileyen durumlara maruz kaldıklarını aktardı.

xcvfgbh
Temmuz 2025'te Gazze Şeridi'nde öldürülen meslektaşlarının cenaze töreninde ağlayan İsrailli askerler (AFP)

Gazete, orduda aktif görevde olan İsrailli askerlerin intihar oranlarının önceki yıllara göre artış gösterdiğini doğruladı.

Kaynaklar, intiharların bazen iç raporlarda ‘çatışma dışı ölüm’ veya ‘soruşturma altındaki durumlar’ gibi muğlak etiketler altında kategorize edilmesi nedeniyle gerçek sayının daha yüksek olabileceğini tahmin ediyor.

Şarku’l Avsat’ın Haaretz'den aktardığına göre İsrail ordusu, 2024 yılının başından bu yana yaklaşık bin 600 askerin travma sonrası stres semptomlarından mustarip olduğunu kabul ediyor ve bu da yaklaşık 250 askeri ruh sağlığı nedenleriyle terhis etmesine neden oldu.

Veriler intihar eden askerlerin çoğunun geçtiğimiz mart ayında yeniden başlayan savaştan bu yana çatışmaların devam ettiği Gazze'deki çatışmalara katıldığını gösteriyor.

cdfgthy
Temmuz ayında Gazze'de öldürülen bir İsrail askerinin cenaze töreninden (EPA)

Cepheden dönen askerlerin psikolojik olarak yalnızlaştığı ve özellikle muharebe tugaylarına yeni katılanlar ile dışlanmış sosyal sınıflara mensup askerlere yeterli psikolojik bakım sağlanmadığı belirtiliyor.

Ordu, sahadan dönen askerlerle ilgili sessiz bir iç krizle karşı karşıya; bu askerler fiziksel yaralanmaların ötesinde derin psikolojik yaralar da taşıyor ve bu da bazılarının son bir kaçış olarak intiharı seçmesine neden oluyor.

Gözlemciler Gazze savaşının sadece Filistinlileri tüketmekle kalmadığını, aynı zamanda İsrail'in iç cephesinde de giderek artan bir çatlağa neden olduğunu, askerlerin karada savaşırken psikolojik kaderlerinin havada asılı kaldığını düşünüyor.