Mısır, Suriye'ye MIG-21 savaş uçakları göndereceği iddialarını yalanladı

Suriye’deki üslerden birindeki MIG-21 uçağı (Getty)
Suriye’deki üslerden birindeki MIG-21 uçağı (Getty)
TT

Mısır, Suriye'ye MIG-21 savaş uçakları göndereceği iddialarını yalanladı

Suriye’deki üslerden birindeki MIG-21 uçağı (Getty)
Suriye’deki üslerden birindeki MIG-21 uçağı (Getty)

Muhammed Tahir
Mısır, Şam ile Kahire arasında Mısır’ın Sovyet yapımı MiG-21 savaş uçaklarını Suriye’ye ihraç edeceğinin öngörüldüğü bir anlaşmaya dair iddiaları reddetti.
Independent Arabia’ya konuşan üst düzey Mısırlı bir yetkili, böyle bir anlaşmanın varlığı hakkındaki iddiaların utanç verici olduğunu, ayrıca herhangi bir temele dayanmadığını belirtti.
Uluslararası savunma alanında uzman Defence Blog dergisi yayınladığı bir haberde Suriye’nin hava kuvvetleri açığını telafi etmek için Mısır'dan MIG-21 tipi uçakları almak istediği iddialarını gündeme getirmişti.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre, dokuz yıldır Suriye'de yaşanmakta olan yıkıcı iç çatışmalar, Suriye ordusunun kara, deniz ve hava kollarında her düzeydeki yeteneklerini zayıflattı. Bu çatışmaların çete savaşları sıfatını almasıyla, öncelikleri değişen Suriye Hava Kuvvetleri; maliyet, bakım ve kolay kullanım açısından daha avantajlı savaş uçaklara odaklandı. Yani günde daha fazla uçuş gerçekleştirebilecek, çok pahalı mühimmat ve parçalara ihtiyaç duymayan ve fazla yakıt tüketmeyen uçaklar. Bu tür bir gereksinim, Suriye Hava Kuvvetleri’ni üçüncü nesil Sovyet MIG-21 tipi uçaklara yönlendirdi. Zirâ bu uçak tipinin, Suriye ordusunda bulunan diğer MIG-23, MIG-25 ve MIG-29 tiplerine göre daha basit bir mühendislik tasarımı var.
Düşük arıza oranı, ses hızını iki kez aşma yeteneği, serbest atış bombaları dâhil olmak üzere çeşitli mühimmatlar kullanma özelliği ve nispeten makul uçuş performansı ‘MiG 21’in’ avantajlarından bazıları.
En önemlisi ise, bu tip uçakların Suriye Hava Kuvvetleri'nde 1960’dan beri varlığı sebebiyle Suriyeli pilotların herhangi bir eğitime tâbi tutulmadan bu uçakları kullanabilecek olması.
Mısır-Suriye kesişimi
Görünüşe göre, Suriye'nin bu modeli edinme ihtiyacı ile Mısır Hava Kuvvetleri’nin bu uçakları hizmet dışı bırakma arzusuyla aynı noktada kesişti. Diğer yandan, Kahire kendi güvenliğini de tehdit eden El Kaide, DEAŞ gibi silahlı terör örgütleriyle yüzleşmede Şam’ı destekliyor.
Mısır, şuan hizmette olan ya da depolarda hizmet dışı duran onlarca MIG-21 uçağıyla bu tipin önde gelen filosu sayılıyor.
Adımlarını silahlı kuvvetlerinin ekipmanlarını modernize etmek üzere hızlandıran Kahire, birçok eski modeli emekliliğe ayırıp Fransız ‘Dassault Rafale’, MIG-29, Suhoy Su-35 gibi dördüncü nesil yeni savaş uçakları getirtmeye başladı.
Kahire ve İslamabad arasında yaklaşık iki yıl süren uzun müzakerelerin ardından, Paris’in de yeşil ışık vermesiyle geçen yıl, Mısır Hava Kuvvetleri’nin kullandığı Fransız yapımı Mirage-5 savaş uçaklarının Pakistan'a satıldığı bir sözleşme imzalanmıştı. Müteakip bilgilere göre, Pakistan Hava Kuvvetleri’ne katılmak üzere Horus versiyonu da dâhil olmak üzere yaklaşık yapımı Mirage-5 savaş uçağı gönderilmişti. Pakistan ise bunları kendisine özel ROSE standartlarına dönüştürerek bu şekilde gece görüşü özelliği eklemeyi ve radara yakalanmayan, 350 kilometre menzilli konvansiyonel ve nükleer başlık taşıma kapasiteli ‘Raad’ adlı yerel füzesiyle desteklemişti.
Defence Blog’un haberine göre Kahire ayrıca, General Halife Hafter tarafından yönetilen Libya Ulusal Ordusu’na (LUO) belirli olmayan bir miktarda “MIG-21 MF” temin etti. Libya’daki Ensar eş-Şeria, DEAŞ ve Libya Şafağı (Fecr-i Libya) örgütleriyle mücadelede uçacak olan bu uçakların Mısır kamuflajı giydirilmiş halleri Libya hava üssünde fotoğrafları sosyal medya sitelerinde yayınlandı. Libya Hava Kuvvetlerinin bu uçaklara alışması, önceki tecrübeleri sayesinde uzun sürmedi. 
Eşi benzeri görülmemiş Suriye kayıpları
Söz konusu haberde geçen hususlardan biri de, eski Cumhurbaşkanı Hafız Esed’in bir savaş pilotu olması sebebiyle Suriye Hava Kuvvetleri’nin Ortadoğu'nun en büyük hava kuvvetlerinden biri olması, bu yüzden Suriye'nin şu anki Cumhurbaşkanı Beşar Esed’in babasından oldukça güçlü bu hava kuvvetlerini miras almış olmasıydı.
Ülkedeki iç savaşın patlak vermesi öncesinde, Suriye Hava Kuvvetleri’nin elindeki MIG-21’den oluşan 3 bölüğü (yaklaşık 90 savaş uçağı) Halhala, Hama, Ebu ez-Zuhur, Deyri Zor ve Tabka Havaalanı’nda bulunuyordu. Uzmanların tahminlerine göre Şam, bu tip uçaktan birçoğunu 2018’de görev yaptıkları sırada kaybetti. Düzinelercesi ise park halinde oldukları sırada bulundukları üslere atılan muhaliflerin füzeleri tarafından yok edildi. Bu durum, teknik ekiplerini bazı MIG-21'leri söküp yedek parça olarak kullanmaya zorladı.
Daha gelişmiş savaş uçakları satın almak için maddi kaynakların yetersiz oluşu, Moskova’nın siyasi liderliğinin, çatışmaların bazı aşamalarında düşecek gibi olan rejime depolarını açmakta tereddüt edişi, Suriye’nin Rusya'ya olan borcunun birikmesi, Şam açığını telafi etmek için Kahire'ye yönelmesine sebep oldu. Zirâ mevcut bilgilere göre, Kahire'nin birçok yedek parça ve mühimmat ile birlikte MiG-21'den oluşan yaklaşık 60 savaş uçağı var.
Siyasi uyarılar
Böyle bir durumda, Mısır-Suriye sevkiyatının gerçekleşmesi olasılığını sorgulayan Rus askeri uzmanı Yuri Lyamin, ABD’nin böyle bir anlaşmaya karşı çıkacağını zaten Kahire’nin de Washington’la ilişkilerini bozmak istemeyeceğini belirtiyor. Aynı zamanda Suriye’nin bu tip savaş uçaklarına acil ihtiyacı olduğunu belirten Lyamin, Suriyelilerin ellerindeki uçakları da mümkün olduğunca korumaya çalıştıklarını söylüyor.
Diğer yandan, Military Watch dergisi ise Şam'ın söz konusu tedarik meselesini görüşmek üzere Mısır'a üst düzey askeri bir heyet gönderdiğini belirtiyor. Eski silahları depoda tutmak yerine artık ortadan kaldırma stratejisini benimseyen Mısır'ın ise bu anlaşmayı onaylama eğiliminde olduğunu ileri sürüyor.



Rusya, yeniden yapılanmanın başlamasıyla birlikte Suriye arenasına geri dönüyor

Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
TT

Rusya, yeniden yapılanmanın başlamasıyla birlikte Suriye arenasına geri dönüyor

Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)

Mustafa Rüstem

Sonunda ilk kez, birbiri ile savaşan eller tokalaştı. Rusya'nın siyasi karar alma süreçlerinin mutfağı olan Moskova Dışişleri Bakanlığı'nın lüks salonundaki beyaz masanın etrafında, on yıldır birbirine hasım olan gözler buluştu. Bu, Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani’nin, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mahir eş-Şara'nın da aralarında bulunduğu üst düzey bir heyetin eşlik ettiği ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile bir araya geldiği bu türden ilk ziyaretiydi.

Bu ziyaret, on yıllardır ittifak dilinin baskın olduğu iki ülke arasındaki diplomatik kartların yeniden karılması açısından son derece önemli görünüyor. İttifak, Beşşar Esed rejiminin devrilmesinin akabinde Moskova'ya kaçmasının ardından değişti. Ancak Kremlin’in kapıları, Esed iktidarını devirme hareketinin başlamasıyla birlikte katıldığı Suriyeli muhalif güçlerin saflarındaki siyasi ve askeri mücadelesinin başlangıcından bu yana, “Ebu Ayşe” lakaplı Bakan Şeybani'ye açıldı.

Yeni bir beyaz sayfa

Siyaset dünyasının en meşhur sözü olan “bugünün düşmanı yarının dostu olabilir” doğrudur. Mutlak anlamda ne düşmanlık ne de dostluk vardır. Ancak görüşmelerdeki beden dili söyleyeceğini söyledi ve Rus diplomasisinin, Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'yı 15 Ekim'de Moskova'da yapılması planlanan Rus-Arap zirvesine davet ederek de olsa, Suriye topraklarına ve Akdeniz'e erişimini koruma konusundaki “aceleci” tavrını özetledi.

 Rusya, Esed'in devrilmesinden bu yana Moskova'ya yaptığı ilk ziyarette Şeybani'yi ağırladı (AFP)Rusya, Esed'in devrilmesinden bu yana Moskova'ya yaptığı ilk ziyarette Şeybani'yi ağırladı (AFP)

Suriyeliler, Lavrov ve Şeybani arasındaki görüşmede genel bir diplomatik denklik tablosuna ulaşmadan önce, Esed Suriyesi döneminde alışılan itaatkarlıktan uzak olduklarını açıklayan bir beden dili benimsemeye çalıştılar. Suriye Dışişleri Bakanı, ülkesinin Moskova'nın Esed rejimiyle ekonomik, güvenlik ve askeri alanlarda imzaladığı tüm önceki anlaşmaları kapsamlı bir şekilde yeniden değerlendirmeye çalıştığını gizlemedi. Bu yeniden değerlendirme, iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceğini şekillendirmeyi amaçlıyor.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise ülkesinin, Suriye halkının tercihlerine saygı duyduğunu ve Moskova'nın Şam'daki yeni yönetimle iş birliği yapma isteğini dile getirdi. Hatta yaptırımların kaldırılması çağrısında bulundu.

Şantaj mı yoksa oyunun kuralları mı?

GSM Merkezi Direktörü Dr. Asıf Melhem, The Independent Arabia'ya verdiği röportajda, “sözlü destek” sınırları içinde kalan Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırılması ve benzeri konularla ilgili özel görüşmelere rağmen, mevcut Suriye hükümetinin ABD ve Batılı ülkelere her zaman kesin olarak güvenmenin imkânsız olduğunu anladığını söyledi.

Melhem, iki yönetim arasındaki gergin tutumlarda gözle görülür bir değişim olduğunu ve Şam'ın Esed rejimine verdiği destek sebebiyle Moskova'ya şantaj yapmaya çalışırken, Rusların bir miktar esneklik gösterdiğini belirtiyor. Melhem, “Yeni hükümet, ‘sizin yardımınız olmasaydı Esed çoktan devrilmişti’ demek istedi ve bu nedenle Rus yönetiminden tazminat ödemesini ve Esed'i teslim etmesini talep etmeye başladı” diye devam etti.

Ciddi Suriyeli yetkililer, Suriye'deki askeri üslerin Rusya için acil bir ihtiyaç ve Moskova tarihinde bir dönüm noktası olduğuna inanıyor. Ama durum böyle değil. Rusya'nın ihtiyacı olduğu doğru, ancak beklendiği kadar acil ve kaçınılmaz değil.

Rus GSM Merkezi’nin Direktörü, siyasette her pozisyonun bir bedeli olduğuna inanıyor. Rusya, Suriye'deki üslerini elinde tutmakla ilgileniyor ve bunları korumanın yanı sıra, Esed iktidarından önce bile Suriye ile iyi olan ilişkilerini sürdürmek istiyor.

Haberler, Rus bombardımanı nedeniyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koyuyor (AFP)Haberler, Rus bombardımanı nedeniyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koyuyor (AFP)

Direktör şu açıklamada da bulundu: “Her halükarda, üsler Moskova için bir ölüm kalım meselesi değil. Örneğin Suriye kıyılarını ele alırsak, Ruslar açısından Akdeniz'e erişimin tek yolu Karadeniz, Cebelitarık Boğazı veya Süveyş Kanalı’dır. Bu koridorlar ise belirli anlaşmalara tabi. Bu nedenle, özellikle Rusya, herhangi bir bölgede yaşanabilecek beklenmedik gelişme korkusuyla askeri varlığını çeşitlendirmeye başladı. Sudan, Libya ve Eritre'de askeri üsler kurma girişiminde bulundu. Zira üslerinin bulunduğu ülkelerde bazı siyasi değişiklikler yaşanabileceğinin ve bu durumda üslerini korumanın zorlaşabileceğinin farkında.”

Ekim 2011'de Moskova, Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi olarak, eski Suriye devlet başkanı Beşşar Esed'in istifasını isteyen Batı destekli kararlara karşı veto yetkisini kullanmaya başladı. Bu veto, 8 Aralık 2024'e kadar süren Suriye savaşı boyunca tekraren devam etti. Eylül 2015’te de askeri müdahalede bulundu. O dönemde Rus güçleri, DEAŞ ve terör örgütü olarak tanımladığı el-Kaide'nin Suriye kolu Nusra Cephesi de dahil olmak üzere muhalif grupları hedef aldıklarını kabul ettiler.

Bununla birlikte haberler, özellikle Kuzey Suriye'de Rus bombardımanları sebebiyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koydu. Bu durum, milyonlarca insanın Türkiye yakınlarındaki veya sınırındaki kamplara göç etmesine yol açtı. Bu arada, Ekim 2016'da Moskova, BM İnsan Hakları Konseyi'ndeki koltuğunu kaybetti.

Rusya-Suriye ilişkileri, Suriye'nin bağımsızlığını tanıyan ilk rejim olan eski Sovyetler Birliği dönemine kadar uzanıyor. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre iki ülke arasında kurulan diplomatik ilişkiler ve stratejik ittifak, Hafız Esed'in Suriye'de iktidara gelmesiyle (1970'ten 2000'e) zirveye ulaştı.

Ekonomik ilişkiler

Tüm bunların bir uzantısı olarak Moskova, Şam ile ilişkilerini korumaya çalışıyor. Son görüşme de yeni bir koordinasyon aşamasının başlangıcı sayıldı. Rusya yalnızca siyasi ve askeri düzeylerde değil, ayrıca Suriye'nin yeniden inşası ve istikrarının sağlanması konusunda da kapsamlı yardım sunma isteğini dile getirdi.

Gözlemciler, bu görüşmenin kanlı bir dönemin ardından açık oynamaya ve yeni bir sayfa açmaya yönelik daha geniş bir çabanın parçası olduğuna inanıyor. Bu adımlar, sivillerin ölümüne ve geniş bir bölgede köy ve kasabalarda hâlâ görülebilen yıkıma yol açan bombardımanlar sebebiyle Rusya'nın kendileriyle karanlık bir geçmişe sahip olduğunu düşünen Suriyelilerin kızgınlığına rağmen atılıyor. Rusya'nın yeniden inşaya katılması yakıp yıktıklarını telafi etmenin, diğer yandan da yatırım ve çok sayıda anlaşmanın değerlendirilmesi yoluyla sıcak sulara dönüşün bir yolu olabilir.

 Dr. Asıf Melhem ise, Suriye ile Rusya arasında fosfat, petrol, doğalgaz ve Tartus Limanı alanındaki yatırımlar için imzalanan sözleşmelerin rejimin devrilmesinden çok önce iptal edildiğini vurguluyor. Bu sözleşmeler kapsamında Suriyeli şirketler ile ortak olan Rus şirketlerinin, hisselerini ortaklarına devrettiklerinin, dolayısıyla ziyaretin, bu anlaşma ve sözleşmelerin yeniden değerlendirilmesi bağlamında yapıldığının altını çiziyor.

Buna ilave olarak Rusya, Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi ve uluslararası alanda önemli bir varlığa sahip. Dünyanın en büyük ikinci gücü. Melhem bunun önemli olduğuna inanıyor, zira bu sebeple Rusya’nın görüşleri dikkate alınıyor. Dolayısıyla Rusya ile ilişkiler sürdürülmeli, bu durum şüphesiz Suriye'ye fayda sağlayacaktır.

Öte yandan Şam, Rusya'nın Suriye'ye ihtiyacı olduğunu iddia ederek durumu abartmaya çalışıyor. Melhem’e göre bu doğru değil, çünkü Suriye'nin toplam yüzölçümü Moskova ve kırsalının yüzölçümünü aşmıyor ve Rusya, eğer zorunda kalırsa ve bölgede kalmasının bedelinin elde edeceği faydadan daha büyük olduğunu görürse, sonunda bu üslerden vazgeçebilir.

*Bu analiz Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.