Uluslararası Kahire Kitap Fuarı'nın ilgi odağında İslâmî eserler var

Kitap fuarına gelen bir ziyaretçi, stantları gezdikten sonra dinleniyor (AFP)
Kitap fuarına gelen bir ziyaretçi, stantları gezdikten sonra dinleniyor (AFP)
TT

Uluslararası Kahire Kitap Fuarı'nın ilgi odağında İslâmî eserler var

Kitap fuarına gelen bir ziyaretçi, stantları gezdikten sonra dinleniyor (AFP)
Kitap fuarına gelen bir ziyaretçi, stantları gezdikten sonra dinleniyor (AFP)

Emine Hayri
Uluslararası Kahire Kitap Fuarı, Mısır'ın kültürel karnavalı olarak isimlendiriliyor. Fuar, Her kış mevsiminde Mısır için bir kültürel sıcaklık atmosferi oluşturuyor. Çeşitli seminerlere ve bir moderatör olmaksızın tartışmalara kapı açan Kahire Uluslararası Kitap Fuarı, koridorlarını adımlayan ziyaretçilerine, entelektüel kültürlerin içeriğini analiz etme fırsatı veriyor.
Bu yıl, 51. Kahire Uluslararası Kitap Fuarı’nda dini kitaplara yönelik ilginin artış yaşandığını gözlemlendi.
Mısır’ın entelektüel akımları
Mısır toplumundaki baskın entelektüel akımlar, her yıl kitap fuarının aynalarında yansımalarını görüyor. Kitap fuarında bu günlerde, ateş ve küllere de rastlanırken Mısır, yetmişli yıllardan bu yana bu kültürde ayakta kalmak için çabalıyor.
Tartışma etkinliklerinin, seminerlerin ve farklı oturumların gerçekleştirildiği fuar koridorları, ziyaretçilerle dolup taşarken, çeşitli stantlarda da yeni basılmış kitaplar imzalanıyor, kitapların içeriklerine dair görüş alışverişleri yapılıyor.
Son kırk yılda, özellikle de 1970’lerin sonlarından bu yana, çizgileri genişleyen dini seminerler düzenlenirken ve tüm toplumu farklı bir kültürel kimliğe sürükleyen dine bağlılık düzeyi de seminer gündemlerine konu oluyor.
Ezher’in yaklaşımı
Uluslararası Kahire Kitap Fuarı’ndaki el-Ezher standı, ziyaretçilerini hiç şaşırtmaksızın 1080 yılından bu yana üstlendiği aynı yaklaşımı benimsiyor. Standın öncüleri, Ezher’in bağımsız bir stantla katılmaya başlamasından bu yana, özellikle de son dört yıldır tüm beklentilerinin karşılığını aldılar.
Yüzlerce yıl önce yazılmış eski el yazmaları, eski belgeler, tefsir kitapları ve yakın zamanda ortaya çıkan diğer kitaplar, öncü bir misal olarak bu stanttaki varlığını koruyor.
Ezher şeyhleri ve fetvaları
Fuar alanını dolduran tam bir donanımla, fikirlerle ve miraslarla tanınan Ezher standı, yenilenme konusunda da başarısız olmadı. Öncüleri, zamana uygun modern hizmetlerle göz kamaştırırken, bu hizmetlerin başında ise Ezher’deki fetva üyeleri aracılığıyla doğrudan fetva hizmetleri verilmesi oldu.
İslam Araştırma Akademisi Genel Sekreteri Dr. Nazir Ayyad, Ezher standını gezerken, Fetva hizmetinin, fuar kitlelerinin ihtiyaçlarını karşılamak için kadın fetvalarına odaklandığını belirtti.
Ancak fuar ziyaretçileri, bu yıl bir aydınlanma penceresiyle ve başka bir tür ışık parıltısıyla karşılaştılar. Bu parıltılar arasında Ezher standının yanı sıra, ‘İslam kültürü’, ‘İslam felsefesi’, ‘İslam bilimi’, ‘İslam tıbbı’ olarak bilinen yayınlar başta olmak üzere İslami eserler yayınlayan farklı yayın evleri de yer alıyor.
Dindarlık ve aydınlanma
Dini mirası aktaran stantlardan birkaç metre uzaklıkta, genç araştırmacı İslam Mustafa, “Gerçek ve Hayal arasında Başörtüsü” isimli son kitabını imzalıyor.
Kitabın içeriği, birçok kişi tarafından tartışma konusu oldu. İbn Kesir, Mustafa İbn Ebi Şeybe ve Buhari gibi isimleri eserlerinin bulunduğu fuarın diğer tarafındaki stantların öncüleri, bu kitabı ‘yakılması ve yazarının karalanması’ gereken bir kitap olarak nitelendiriyor.
Entelektüel ve kültürel eğilimleri farklı çok sayıda okuyucu da fuar stantları arasında koridorları adımlıyor.
Sakin temas
Fuarda yer yer sakinlik yaşanırken, bazen de kızışan gizli bir çatışma baş gösteriyor.
‘Gerçek ve Hayal Arasında Başörtüsü’ kitabının yayınlandığı yayınevinin standı; ayet ve hadislere atıf yapan yazarının başörtüsü hipotezine dair kanıtlar sunduğu kitapla yetinmemişti. Fuar münasebetiyle standın girişine de büyük bir afiş yerleştirilmişti; ‘Gerçek ve Hayal Arasında Başörtüsü’, ‘İtidalli Yalan’. Özel sergi. İki kitap 175 Cuneyh (11 Dolar) yerine 150 Cuneyh (9 Dolar).
Öncüler; içerikleri entelektüel eğilimler, akılcı faaliyetler ve aktarıma dayalı hazırlık düzeyinde incelerken, muhafazakar ve belirli yönelimler benimseyen yayınevlerinin yetkilileri de miras kitaplarını yeniden basma, İslami düşünürlerin kitaplarını yayınlama yoluna girişti.
Isınma faaliyetleri
Dini söylemin yenilenmesi hususundaki koşuşturma ve ısınma faaliyetleri, fuar koridorlarında açıkça görülüyordu. Miras kitapçıları da ‘Miras, her zaman her yerde geçerlidir’, ‘İçeriğin mevcut döneme uygunluğundan şüphe duyanların vay haline’ söylemleriyle, ürünlerini savunuyordu. Ancak bu sert savaşlarında da yalnız değillerdi ve beraberlerinde çok sayıda kişi daha vardı.
Birçoğu, Ezher standı tarafından ‘yılın şahsiyeti’ hususunda düzenlenen bir seminere katılmışlardı. Seminer, “Yılın şahsiyeti semineri: Şeyh Muhammed Mutevelli eş-Şaravi” başlığını taşıyordu.
Fuarda Ezher standı sorumluları, onu ‘davetçilerin imamı’ olarak kabul edene kadar, din alimi, eski Vakıflar Bakanı, modern zamanın ünlü Kuran-ı Kerim müfessiri Muhammed Mutevelli eş-Şaravi hakkında çeşitli soru işaretleri günleme gelmişti. Zira “sonsuza kadar ‘davetçilerin imamı’ olup olmadığı, yoksa sadece dönemi ve yaşı dolayısıyla bu statüye kavuşmuş olduğu, görüş ve yorumları doğru ve yanlış olan bir din adamı olduğu” hususunda Mısır toplumu arasında hakkında yaşanan sert tartışmaların üzerinden henüz bir hafta bile geçmemişti.
Islahatçıların imamı
Ezher’in birkaç gün önce standı içerisinde düzenlediği büyük seminerdeki konuşmacılar, Şeyh Şaravi’nin ‘mirasını’, dini düşünceyi yenileme hususunda bir merkez olarak nitelendirdi. Konuşmacılar, Şeyh Şaravi’yi de ‘İslam düşüncesinin en önemli ıslahatçılarından biri, İslami çağın tartışmasız ıslahatçısı” olarak tanımladı. Hatta durum bir konuşmacıyı, Muhammed Mutevelli eş-Şaravi’nin tefsirlerini ‘eşsiz olarak nitelendirmeye dahi itti.
Ancak birçok kişi, ‘Ezher standının girişinde yayınlanan ve standın yılın şahsiyeti olarak seçtiği’ dev Şeyh Şaravi posterleri ile ‘dini söylemi geliştirme ve son yarım yüzyıla hakim olan tutukluluğu giderme çağrıları’ arasında bir bağlantı kuramamıştı.
Yılın şahsiyeti Cemal Hamdan
Yıllardır devam eden kitap fuarı, 51. oturumunda da çok şey ortaya koydu ve kararları çok şeyi simgeledi. 1993 yılında ölen Mısırlı düşünür ve tarihçi Cemal Hamdan, ilk baskısı 1993 yılında yayınlanmış ‘Çağdaş İslam Dünyası’ adlı kitabında, “Birleşik İslam Devleti diye bir şey yoktur. Çünkü gelenekleri, iklimsel ve coğrafi faktörleri olan dünyanın farklı bölgeleri arasındaki birlik, imkansızdır” ifadelerine yer veriyor.
Hamdan, kitabında “İslam ülkeleri, sınırları tüm yeryüzü olan bir İslam Devleti’nden söz etme hakkına sahipse, yeryüzü, teokratik devletler için bir savaş alanına dönüşene kadar Yahudilerin de Hıristiyanların da benzer bir devleti talep etme hakkı vardır” ifadelerine değiniyor. Hamdan ayrıca, duruma bir örnek de göstererek, bir İslam Devleti kurulması halinde misal Endonezyalıların, Cezayir’deki bir halifenin kendilerini yönetmesinden memnun olup olmayacağını sorguluyor.
Kimlik, kendisini arıyor
51. Kitap Fuarı faaliyetlerinde Cemal Hamdan’ın ruhu da mevcuttu. Ezher’in onun yalnızca ‘davetçilerin imamı’ değil, aksine ‘ıslahatçıların da imamı’ olarak gördüğü göz önüne alındığında Şeyh Şaravi’yi yılın şahsiyeti olarak seçmesine karşı, kitap fuarı yöneticileri de tüm sergi içerisinde yılın şahsiyeti olarak Cemal Hamdan’ı seçmişti.
Bu bağlamda fuarın faaliyetleri çerçevesinde ana salonlardan birinde konuşmacılar, ‘Cemal Hamdan’ın zihnindeki Arap milliyetçiliğini ve kimlik meselesini’ değerlendirdi.
Dini kimlik, fuardaki diğer stantların tanıdığı tek kimlik olsa da yarım yüzyıl boyunca parçalanmış ve dağılmış olan Mısırlıların kimliğinin kökleri de fuar seminerlerinde ve kitaplarında inceleniyordu.
Ayn Şems Üniversitesi’nde modern ve çağdaş tarih profesörü olan Dr. Halef Abdulazim el-Miri, Arap kimliğini, yerine ‘yeni Ortadoğu’ olarak bilinen söylemi koymakla tehdit eden değişkenlere değindi. İsrail’i de kapsayan bu söylem, Hamdan’ın da kitaplarında üzerinde durduğu meseleydi. Ona göre bir Mısır, tek bir kimlikle tecrit edilemezdi. Zira üçte biri Asya’ya, üçte biri Afrika’ya ve üçte biri de Euromed’e aitti.
Şarku'l Avsat'ın Independent Arabia'dan aktardığı habere göre El-Minufiye Üniversitesi’nde siyasi coğrafya profesörü Dr. Mahir Hamdi, Hamdan’ın kitaplarının, ‘Arap Baharı devrimleri’ olarak anılan sürecin etkilerine ilişkin eski tarihli bir vizyonu ve Arap milliyetçiliği karşısında İslam halifeliği davetlerinin ortaya çıkışını içerdiğine dikkati çekti.
Hamdi, Hamdan’ın İslami grupları ‘siyasi acziyet dönemlerinde Arap bölgesini etkileyen bir veba’ olarak nitelendirdiğini söyledi. Dr. Mahir Hamdi ayrıca, Cemal Hamdan’ın, siyasal İslam kavramını da ‘bilime karşı cehalet kuralını destekleyen akıl hastalığı’ olarak tanımladığını belirtti.
Bir hırsızın cehennemi
Ezher’deki Fetva Komitesi Başkanı Şeyh Ahmed Haccac, Mısır’da yayın yapan bir haber sitesine, Fetva Komitesi’nin, kitapların çalınması ya da sahte kitapların satın alınmasının ‘haram’ olduğu yönünde kesin bir görüşe sahip olduğunu vurguladı.
Fetva Komitesi Başkanı, “İffeti etkileyen, sapkınlığa davet eden kitaplardan kaçınılması gerekiyor” dedi.
Mısır kültürünün bir aynası olan 51. Uluslararası Kahire Kitap Fuarı; kimlik arayışı sahneleri, mirası koruyucu stantları ve aydınlanma penceresini açığa çıkaran kitapları içeriyor.



Gazze ateşkesi: Atılım için geri sayım başladı mı?

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Katarlı mevkidaşı ile Doha'da basın toplantısı düzenledi. (AFP)
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Katarlı mevkidaşı ile Doha'da basın toplantısı düzenledi. (AFP)
TT

Gazze ateşkesi: Atılım için geri sayım başladı mı?

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Katarlı mevkidaşı ile Doha'da basın toplantısı düzenledi. (AFP)
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Katarlı mevkidaşı ile Doha'da basın toplantısı düzenledi. (AFP)

Arabulucuların Gazze Şeridi'nde ateşkesin yeniden başlamasıyla ilgili olarak tarafların tutumlarında ‘kısmi ilerleme’ kaydedildiğine dair güvencelerinin ortasında, Hamas ile İsrail arasında bir anlaşmaya varılmasının, özellikle ‘savaşın nasıl sonlandırılacağı’ konusunda bir anlaşma sağlanamaması nedeniyle ‘zor’ olduğu tahmin ediliyor.

Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani dün Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Doha'da düzenlediği basın toplantısında, Gazze'de yeni bir ateşkese ulaşma çabalarında ‘bazı ilerlemeler kaydedildiğini, ancak İsrail ile Hamas arasında bir anlaşmaya varılmasının zor olduğunu’ söyledi. Al Sani, “Perşembe günü diğer toplantılara kıyasla bazı ilerlemeler kaydettik. Ancak en önemli soruya bir cevap bulmamız gerekiyor: Bu savaşı nasıl sona erdireceğiz? Tüm müzakerelerin odak noktası bu” ifadelerini kullandı.

Al Sani’ye göre Hamas, İsrail Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirirse kalan tüm İsrailli esirleri serbest bırakmaya hazır. Ancak İsrail, Hamas’ın ‘savaşı sona erdirmek için net bir vizyon ortaya koyulmadan esirleri serbest bırakmasını’ istiyor. Al Sani, “Taraflar arasında ortak bir hedef olmadığında, savaşı sona erdirme şansının çok zayıfladığını düşünüyorum” dedi.

Fidan, Türk yetkililerin Hamas'la yaptığı görüşmelerin, hareketin Gazze'deki ateşkesin ötesine geçen ve İsrail'le yaşanan krize iki devletli çözüm de dahil olmak üzere kalıcı bir çözüm getirmeyi amaçlayan bir anlaşmaya daha açık olacağını gösterdiğini söyledi.

Kapsamlı bir vizyon

Öte yandan Hamas, Gazze Şeridi'ne gönderilen yardım malzemelerinin azalmasının yarattığı baskı ve İsrail'deki sivil itaatsizlik çağrıları arasında ‘kapsamlı’ olmasını istediği ‘bir anlaşmaya varma çabalarının başarısını’ desteklemekten bahsediyor.

ABD Başkanı Donald Trump'ın yaklaşık iki hafta sonra bölgeye yapacağı ziyaret öncesinde yaşanan bu gelişmeler, ‘yakın bir ateşkes için geri sayımın her zamankinden çok daha olası hale geldiğini’ gösteriyor. Şarku’l Avsat'a konuşan uzmanlara göre, kapsamlı mı yoksa geçici mi olduğu konusunda görüş ayrılıkları bulunan olası bir anlaşmayı, ziyaret öncesi ABD'nin baskısı çözecek gibi görünüyor.

Dün Şarku’l Avsat'a konuşan Hamas'tan bilgili bir kaynağa göre, hareket cumartesi günkü toplantıda Mısırlı arabulucu aracılığıyla, entegre bir girişim de dahil olmak üzere savaşı sona erdirmek için kapsamlı vizyonunu sundu. Kaynak, “Hamas tarafından Mısır aracılığıyla sunulan bu girişim, geniş çapta memnuniyetle karşılandı” dedi.

zxscdfrg
İsrail'in dün Gazze'nin orta kesiminde yer alan el-Bureyc Mülteci Kampı’na düzenlediği saldırının ardından Filistinli bir adam yaralı bir çocuğu taşıyor. (AFP)

Konuyla ilgili bilgi sahibi bir kaynak, girişimin ‘saldırganlığın durdurulması, işgal güçlerinin Gazze Şeridi'nden çekilmesi, Filistin halkına acil yardım sağlanması, beş ila yedi yıl arasında değişen uzun vadeli bir ateşkesin kabul edilmesi, Gazze Şeridi'nin bir toplum destek komitesi aracılığıyla yönetilmesi için Mısır vizyonuna bağlılık, yeniden inşa çabalarının desteklenmesi ve anlaşmanın uygulanmasını kolaylaştırmak için açık ve uygulanabilir garantiler sağlanması karşılığında tüm İsrailli esirleri içeren bir takas anlaşmasının uygulanmasını’ öngördüğünü söyledi.

Hamas'ın Kahire ziyareti, geçen hafta Türkiye'de Fidan ile yapılan görüşmenin ardından bir hafta içinde ikinci kez gerçekleşirken, hareketten iki kaynak o dönemde Şarku’l Avsat'a, Hamas’ın ‘aralarındaki iyi ilişkiler’ ışığında ‘kapsamlı anlaşma’ konusundaki vizyonunu Trump yönetimine iletmek için Türkiye'den destek istediğini doğruladı.

Büyük bir fırsat

Mısır Dış İlişkiler Konseyi üyesi ve İsrail meseleleri konusunda uzman bir akademisyen olan Dr. Ahmed Fuad Enver, ‘üç ay önce göreve başlamasının arifesinde yaptığına benzer bir anlaşmayı tekrarlamak isteyen Trump'ın önümüzdeki ay bölgeye gelecek olması nedeniyle müzakerelerde somut ilerleme sağlamak için büyük bir fırsat olduğuna’ inanıyor. Enver, “Sadece insani ya da geçici bir ateşkes değil, savaşın sona erdirilmesi konusunda da iyi haberler gelmesi muhtemel” dedi.

Filistin'in eski Kahire Büyükelçisi Berekat el-Ferra, ‘Hamas'ın önerilen bu anlaşmayla seçeneklerini tüketmesinden sonra, bir atılım için geri sayımın artık kesin olduğuna’ inanıyor. El-Ferra, ‘bir sonraki anlaşmanın şu anda kapsamlı olmayacağını, daha ziyade kapsamlı bir anlaşmaya yönelik müzakereleri içerecek geçici bir anlaşma olacağını’ belirtti.

Hamas konusunda uzman bir Filistinli siyasi analist olan İbrahim el-Medhun, ‘hareketin girişimi ve ciddiyetinden sonra topun tamamen İsrail'in sahasında olduğu’ değerlendirmesinde bulundu. El-Medhun'a göre ‘İsrail işgali, kapsamlı ve nihai bir anlaşmaya varmayı reddederek oyalamaya devam edecek.’

cvdfg
İsrail'in dün Gazze'nin orta kesiminde yer alan el-Bureyc Mülteci Kampı’na düzenlediği saldırının ardından yıkılan evlerin enkazı arasında duran Filistinli bir kadın (AFP)

Medhun, “Hamas'ın, işgalin öldürme ve yıkıma geri dönmesine izin verecek herhangi bir kısmi ya da kırılgan geçici çözümü reddeden kesin tutumunda ısrar etmesi muhtemel. Hamas'ın kesin tutumu ışığında kısmi bir anlaşmaya varma olasılığı pek mümkün görünmüyor” ifadelerini kullandı.

Beyaz Saray'dan yapılan son açıklamaya göre Trump'ın 13-16 Mayıs tarihleri arasında Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri'ne (BAE) yapacağı ziyaret için geri sayım sürerken ve Binyamin Netanyahu hükümeti savaşın sona ermesini talep eden ve sivil itaatsizlik tehdidinde bulunan gösterilerle baskı altındayken, İsrail Hamas'ın gündeme getirdiği öneri hakkında yorum yapmadı.

Sivil itaatsizlik

İsrail iç istihbarat teşkilatı Şin-Bet'in (Şabak) eski direktörü Ami Ayalon, cumartesi günü binlerce İsraillinin Netanyahu hükümetine karşı esirlerin iadesi talebiyle düzenlediği gösterilere katılımı sırasında yaptığı açıklamada, İsrail'i korumanın bir görev olduğunu düşünerek barışçıl sivil itaatsizlik çağrısında bulundu.

Mart ayının başından bu yana sınır kapılarının kapatılması, Gazze Şeridi'ne gıda ve insani yardım malzemelerinin girişinin engellenmesi ve İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik savaşını yeniden başlatmasıyla birlikte, Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi'nin (OCHA) işgal altındaki Filistin topraklarındaki kıdemli insani işler görevlisi Jonathan Whittall dün yaptığı basın açıklamasında malzemelerin tükenmekte olduğunu doğruladı.

Enver, İsrail'in iç baskılarının arttığına ve Trump'ın baskısının Netanyahu'nun bir anlaşmayı kabul etmesiyle sonuçlanabileceğine inanırken, el-Medhun ‘ciddi ve kararlı bir ABD müdahalesinin denklemi değiştirebileceğini’ vurguladı. El-Ferra'ya göre bu baskılar ışığında Trump'ın ziyareti yakın bir atılımı kolaylaştırabilir ve önce kısmi bir anlaşmaya, ardından da bölgedeki çıkarlarını güvence altına almak için ciddi ve gerçek bir ABD baskısının ardından kapsamlı bir anlaşmaya varılabilir.