Atlantik Okyanusu'nun gizli kalmış serveti Moritanya

(El-Ahram Gazetesi)
(El-Ahram Gazetesi)
TT

Atlantik Okyanusu'nun gizli kalmış serveti Moritanya

(El-Ahram Gazetesi)
(El-Ahram Gazetesi)


Ahmed el-Moslemany*
Arap ülkelerinin sonuncusu ve büyüklüğü Fransa’nın yüz ölçümünden daha fazla olan Moritanya’nın kültürel tarihi yüzyıllara dayanır. Moritanya halkının üçte biri şiir yazar, üçte ikisi ise bu şiirleri dinler ve değerlendirir. Bu da, nüfusunun üçte ikisi ya şair ya da eleştirmen olan Moritanya’ya ‘demokratik çoğunluk’ ifadesinin yanında ‘yaratıcı çoğunluk’ ifadesini de kazandırır.
Moritanya’yı birçok kez ziyaret ettim. Uçak, Nuakşot Uluslararası Havaalanı’na indikçe bu harika ülkenin estetiği de bir o kadar yükselir. Ziyaretçilerine karşı oldukça samimi ve misafirperver olan Moritanyalıların sarf ettikleri sözler, halkla ilişkiler uzmanları tarafından öğretilmiş değil, içlerinden gelen dostça sözlerdir.
Nuakşot Uluslararası Havaalanı, Moritanyalıların Fransızları yendikleri, ‘Ummu et-Tunusi’ savaşının adını taşıyor. Burası 2020 yılında adeta Moritanya'nın bağımsızlığının üzerinden geçen 60 yılın ardından geleceğe yolculuğunun başlangıcı oldu.
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Fetva Konseyi Başkanı Şeyh Abdullah bin Beyye başkanlığında Müslüman Toplumlarda Barışı Teşvik Forumu tarafından düzenlenen Afrikalı akademisyenlerin katıldığı Radikalizm ve Terörizme Karşı Mücadele Konferansı’na katılmak üzere Nuakşot’taydım. Moritanya Cumhurbaşkanı Muhammed Vild el-Gazvani tarafından yapılan açılış konuşmasını çok beğendim. Cumhurbaşkanı nazik ve düzgün bir Arapça ile kısa ve öz bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Gazvani, terörün Mali ve çevresine uzandığı ve Moritanya’nın muazzam bir doğalgaz zenginliğine sahip olmak üzere olduğu önemli bir dönemde ülkesine liderlik ediyor.
Moritanya’da keşfedilen büyük doğalgaz rezervlerini çıkarma çalışmaları başladı. Enerji kaynaklarının keşfedilmesi, her zaman iyi bir haberdir. Ancak zorunlu olarak geniş kapsamlı siyasi bir endişeyi de beraberinde getirir. Mesela Irak ve Libya'da bu servet adeta bir lanete dönüşmüştür. Bu ülkelerde petrol, onlara gelirden ziyade kan getirmiştir. Eğer bir ülkede enerji sahaları varsa bu da sürekli uyanık olmayı gerektirir.
Moritanya, Atlantik Okyanusu kıyısında bir ülkedir.  Senegal ile sınırlarında, su ve doğalgaz umudu varken Mali ile 5 bin kilometreyi aşan sınırlarında ise suç ve terörün getirdiği endişe hakimdir. Bir yanda fırsatlar, diğer yanda ise tehlikeler bir birleriyle yarışıyorlar.
Eğer Moritanya Cumhurbaşkanı’nı dinlemezseniz bölgeyi anlamakta zorluk çekersiniz. Kendisinden başkent Nuakşot’ta bir görüşme talebinde bulundum. Cumhurbaşkanı Londra zirvesinden dönüyordu ve yapacak çok işi vardı. Buna karşın Cumhurbaşkanı’nın görüşme tarihi olarak verdiği gün büyük bir titizlikle yapılmış bir seçimdi. Görüşme, Abu Dabi ziyaret sırasında gerçekleşecekti. 
Cumhurbaşkanı’nı BAE'nin başkenti Abu Dabi’de kaldığı otelde ziyaret ettim ve kendisine ‘Umme fi Hatar: ed-Din ve’s-Siyase fi’l-Alemu’l-Arabi’ (Tehlikedeki Bir Millet: Arap dünyasındaki din ve siyaset) adlı kitabımı hediye ettim. BAE Silahlı Kuvvetleri Yüksek Komutan Yardımcısı Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan’ın davetinde ise kendisiyle tekrar karşılaşmak benim için büyük bir şanstı.
Cumhurbaşkanı’ndan önce resepsiyonda karşılaştığım BAE Fetva Konseyi Başkanı Şeyh Abdullah bin Beyye bana, “Hem siyaset alanında hem de ahlakta üst düzey bir liderle bir araya geleceksiniz. Sana daha fazlasını anlatmayacağım. Yakında kendin anlarsın” dedi.
Moritanya Cumhurbaşkanı, Mısır Cumhurbaşkanı Sisi'yi takdir ederken Kahire ve Nuakşot arasındaki ilişkilerin şuan tarihindeki en iyi durumda olduğuna inanıyor.
Cumhurbaşkanı Gazvani ile tokalaşırken, siyaset ve ekonomi üzerine ayaküstü sohbete koyulduk. Denge ve sukut görüşmenin faydalarını arttırır. Bu yüzden bir birimizi daha iyi duymayı isteyene kadar bu ayaküstü sohbet devam etti.
Cumhurbaşkanı Gazvani, Sahel ve Sahra altı Afrika ülkelerindeki ana sorunun kalkınma olduğunu düşünüyor. Bu nedenle kalkınma ekseni olmadan güvenlik ekseninde çalışmanın hiçbir işe yaramayacağına inanıyor.
Cumhurbaşkanına bölgedeki halklar arasında bariz bir öfkenin olduğunu söyleyerek söze başladım ve “Bölge halkları umutsuzluğa kapılmaya başladı” dedim.
Cumhurbaşkanı bunun üzerine yaptığı değerlendirmede, öfkenin altında yatan nedenlerin ekonominin çöküşü ve geçim sıkıntısı olduğunu söyledi ve şöyle devam etti;
“Hayatların koruması için güvenlik ne kadar gerekliyse, gıda, giyim, konut, eğitim ve sağlık da hayatın ta kendisidir.”
Ben de şunları söyledim:
“Biz Sahel ve Sahra Altı Afrika ülkeleriyiz. Ancak devam eden savaşların bir parçası değiliz. Ancak durumun kötüleşmesi bölgede daha fazla baskı ve gerginlik yaratıyor.”
Moritanya Cumhurbaşkanı Libya’daki olaylara uzak bir mesele olarak bakmıyor. Çünkü Libya'daki güvenliğin bozulmasının güney ve batı ülkeleri üzerinde büyük bir baskı yarattığında bunun, Sahel ve Sahra bölgesindeki güvenlik sorunlarını ikiye katlayacağına inanıyor.
Bununla birlikte Cumhurbaşkanı Gazvani, bu kırılgan jeopolitik bölgenin Fransa'nın Mali’nin talebi üzerine bölgede 7 yıldır süren ve 5 milyar euroya mal olan terörle mücadele çabalarına rağmen Libya'daki olaylar durulmazsa çökmeye devam edebileceğini ortaya koyan araştırma merkezleriyle ve yapılan çalışmalarla aynı görüşte. Fransa ve müttefik güçlerin Belçika’nın 70 katı büyüklüğündeki bir sahada mücadele etmelerine rağmen Libya'daki durum söz konusu sahayı ikiye katlayabilir ve hatta bölge yeni bir Afganistan veya ‘Afrika Afganistanı’ olabilir.
Cumhurbaşkanı Gazvani değerlendirmelerini şöyle sürdürdü;
“Terör ve organize suçlar, uyuşturucu, silah ve insan kaçakçılığıyla ilişkili. Yasadışı silah ticaretine Kaddafi'den geri kalan cephanelik ve Akdeniz'e gelen yasadışı silahlar yardımcı oldu.”
Moritanya’nın vizyonunu yeniden inşa etmeye çalışan Cumhurbaşkanı Gazvani, Senegal ile aralarındaki büyük doğalgaz bölgesini bölme konusundaki uzlaşıdan ve büyük şirketlerin Nuakşot’taki enerji sahalarında çalışmalara başlamasından oldukça memnun. Bununla birlikte Cumhurbaşkanı Gazvani başarılı bir BAE ziyareti gerçekleştirdi. Abu Dabi’nin Moritanya’daki yatırım ve geliştirme projeleri için Abu Dabi 2 milyar dolarlık kredi temin etmesi Gazvani’nin ülkesini ileriye taşıma umudunu güçlendirdi.
Ülkesindeki güvenliğe ilişkin endişe duymayan Cumhurbaşkanı Gazvani, daha önce terörü ortadan kaldıran bir mücadelede başarı elde etti. Bu yüzden elde edilen başarının nasıl koruyacağını çok iyi biliyor. Cumhurbaşkanı Gazvani, seçim kampanyası sırasında tarım alanındaki kalkınma hedefleri çerçevesinde ivme kazandıracak olan Senegal Nehri'nden 50 kilometre uzunluğunda bir kanal açma projesini açıkladı. Kendisine kalkınma vizyonuna ilişkin bir soru yönelttim. Bunun üzerine bana verdiği yanıtta, “Oldukça önemli bir faktör olan sosyal kültür yönelimleri, artık daha iyiye doğru değişiyor. Biz çöl insanlarıyız. Bizden önceki nesiller denizi dikkate almadılar. Ama bugün durum değişti ve yeni nesiller denize önem vermeye başladı” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Gazvani’ye Atlantik Okyanusu kıyısında yeni tesisler yapıldığını gördüğümü söylediğimde, “Moritanyalılar birçok meslekten uzaklaştılar. Bununla birlikte zanaatkarlık gerektiren işlerinden hoşlanmamak gibi bir sorunumuz var. Fakat yeni nesiller daha iyi işler yapmaya başladı. Artık restoran ve hazır gıda projeleri ortaya koyan insanlar var. Müteahhitlik ve mimarlık yapanlar var. Ülkemiz büyük bir zenginliğe sahip. Atlantik'te geniş yelpazede bir balık zenginliğine sahibiz. Ülkemizde tarım ve hayvancılık sürüyor. Ayrıca bolca demir, bakır ve altın gibi maden kaynaklarımız bulunuyor” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Muhammed Vild el-Gazvani’nin yapacak çok işi var. Bazıları Atlantik’teki bu serveti büyük bir hevesle takip ederken bazıları bu servetin okyanustan karaya çıkarılmasının ardından yaşanabilecekler yüzünden endişeli.
Bana kalırsa Moritanya'nın sahip olduğu gerçek servet; Moritanyalıların ta kendileri.
*El-Ahram Gazetesi



Irak'taki Şii Koordinasyon Çerçevesi çöküşün eşiğinde

Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin daha önceki toplantısından bir kare (Irak Haber Ajansı)
Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin daha önceki toplantısından bir kare (Irak Haber Ajansı)
TT

Irak'taki Şii Koordinasyon Çerçevesi çöküşün eşiğinde

Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin daha önceki toplantısından bir kare (Irak Haber Ajansı)
Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin daha önceki toplantısından bir kare (Irak Haber Ajansı)

Şii Koordinasyon Çerçevesi çevresindeki siyaset kulislerinde, son aylarda meydana gelen değişikliklerle bu güçlerin dağılmanın eşiğinde olduğu konuşuluyor.

Koordinasyon Çerçevesi’ne yakın kaynaklar, ‘ittifakın birliğini zayıflatmaya’ katkıda bulunan birkaç faktöre işaret etti. Bunların başında şu anda çoğu ana gücün neredeyse bağımsız olarak yarışmayı tercih ettiği ve Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin ikinci dönem için aday olmayı istemesinden kaynaklanan fikir ayrılığıyla, önümüzdeki kasım ayında yapılması planlanan genel seçimler geliyor. Diğer faktörler arasında ise İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) komutanları aracılığıyla Irak'taki Şii güçler arasındaki ilişkilerin yol gösterici pusulası olan İran'ın, İsrail'in saldırıları ve ABD ile uluslararası baskılar sonucunda yaşadığı bölgesel değişimler ve zorlu koşullar yer alıyor.


Doha Zirvesi Bildirisi’nde Katar'la koşulsuz dayanışma ve saldırının yaygın olarak kınanması vurgusu

Doha'da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)-Arap Birliği Olağanüstü Ortak Zirvesi Dışişleri Bakanları Toplantısı'ndan bir kare (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
Doha'da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)-Arap Birliği Olağanüstü Ortak Zirvesi Dışişleri Bakanları Toplantısı'ndan bir kare (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
TT

Doha Zirvesi Bildirisi’nde Katar'la koşulsuz dayanışma ve saldırının yaygın olarak kınanması vurgusu

Doha'da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)-Arap Birliği Olağanüstü Ortak Zirvesi Dışişleri Bakanları Toplantısı'ndan bir kare (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
Doha'da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)-Arap Birliği Olağanüstü Ortak Zirvesi Dışişleri Bakanları Toplantısı'ndan bir kare (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)

Kaynaklar, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)-Arap Birliği Olağanüstü Ortak Zirvesi Dışişleri Bakanları Toplantısı'nda tartıştıkları taslak nihai bildirinin, İsrail'in geçtiğimiz salı günü Katar'a düzenlediği saldırılarını şiddetle kınadığını söyledi.

Kaynaklara göre taslak bildiri, bir araya gelen devletlerin Katar’la sarsılmaz dayanışma içinde olduklarını teyit ederken Katar topraklarındaki bir yerleşim bölgesini hedef alan saldırıyı, ‘açık bir saldırganlık eylemi ve uluslararası hukukun ciddi bir ihlali’ olarak değerlendirerek kınadı. Bildiride ayrıca, İsrail’in düzenlediği saldırıların bölgesel ve uluslararası barışı ve güvenliği tehdit eden bir tırmanış oluşturduğu ve bunun tüm Arap ve İslam ülkelerine yönelik bir saldırı olduğu vurgulandı.

Bildiri, bu ülkelerin Doha'nın egemenliğini ve güvenliğini savunmak için aldığı tüm önlemlere koşulsuz destek verdiklerini yeniden teyit etti.

İsrail’in saldırısının Gazze'deki savaşı sona erdirmek ve tutukluları serbest bırakmak için Katar'ın arabuluculuk çabalarını baltalamayı amaçladığı vurgulanan bildiride barış için yapılan diplomatik çabaların başarısızlığından İsrail'in tam olarak sorumlu tutulduğu belirtildi. İsrail'in saldırısının ‘mevcut ve gelecekteki anlaşmaları tehdit ettiği’ ifade edilen bildiride, uluslararası topluma saldırıyı durdurmak için acil önlemler alması çağrısında bulunulurken, Arap Barış Girişimi'ne bağlı kalınmasını vurgulandı. Bununla birlikte Katar, Mısır ve ABD'nin arabuluculuk çabalarındaki rolünü ve Suudi Arabistan ile Fransa'nın ‘iki devletli çözümü’ destekleyen çabaları övüldü.

Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al-i Sani'nin dün gerçekleşen zirvede yaptığı konuşmadan, Doha'nın kendi topraklarına yönelik saldırıyı kınamak, uluslararası toplumu İsrail'i Gazze Şeridi'nde yürüttüğü savaşı durdurmaya zorlamak ve Filistin devletinin kurulmasını desteklemek amacıyla ‘gerçekçi’ bir yanıt hazırlamaya çalıştığı anlaşıldı. Katarlı yetkili, ülkesinin Gazze Şeridi'nde ateşkesin sağlanması için Mısır ve ABD ile arabuluculuk rolünü sürdüreceğini de duyurdu.


Doha Zirvesi: İsrail'e karşı ortak adımların görüşüleceği bakanlar toplantısı

Katar’ın başkenti Doha'daki Sheraton Oteli olağanüstü zirveye ev sahipliği yapmaya hazırlanırken, otelin önünde İslam ülkelerinin bayrakları dalgalanıyor. (Reuters)
Katar’ın başkenti Doha'daki Sheraton Oteli olağanüstü zirveye ev sahipliği yapmaya hazırlanırken, otelin önünde İslam ülkelerinin bayrakları dalgalanıyor. (Reuters)
TT

Doha Zirvesi: İsrail'e karşı ortak adımların görüşüleceği bakanlar toplantısı

Katar’ın başkenti Doha'daki Sheraton Oteli olağanüstü zirveye ev sahipliği yapmaya hazırlanırken, otelin önünde İslam ülkelerinin bayrakları dalgalanıyor. (Reuters)
Katar’ın başkenti Doha'daki Sheraton Oteli olağanüstü zirveye ev sahipliği yapmaya hazırlanırken, otelin önünde İslam ülkelerinin bayrakları dalgalanıyor. (Reuters)

Arap ve İslam ülkelerinin dışişleri bakanları bugün Katar'ın başkenti Doha'da bir araya gelerek İsrail'in Doha'ya yönelik saldırısı hakkında bir karar taslağını görüştü. Karar, yarın Katar'ın ev sahipliğinde düzenlenecek olağanüstü Arap Birliği – İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) zirvesinde liderlere sunulacak.

Bu gelişme, zirveye katılan ülkelerin dışişleri bakanları arasında, resmi toplantılar başlamadan önce bölgesel ve uluslararası gelişmelerle ilgili tutumları koordine etmek için iletişimin devam ettiği bir dönemde gerçekleşti.

Geçtiğimiz salı günü Katar'ın başkentinde Hamas liderlerini hedef alan İsrail saldırıları, hareketin beş üyesinin ve Katar güvenlik güçlerinden bir üyenin ölümüne yol açtı.

Zirvenin taslak sonuç bildirgesinin tartışılması

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan dün Doha'ya geldi. Katar Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Macid el-Ensari, olağanüstü zirvede ‘bugün yapılacak dışişleri bakanları hazırlık toplantısında sunulan, İsrail'in Katar devletine yönelik saldırısı hakkında bir taslak bildirgenin tartışılacağını’ doğruladı.

Katar Haber Ajansı'na (QNA) yaptığı açıklamada el-Ensari, zirvenin toplanmasının, ‘İsrail'in bir dizi Hamas liderinin konutlarını hedef alan alçakça saldırısı karşısında İslam dünyasının Katar ile dayanışma içinde olduğunu yansıttığını’ vurguladı.

Dışişleri bakanlarının gündeminde Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani'nin konuşması ve Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt'ın benzer bir konuşması yer alıyor. Dışişleri bakanları, önerilerini, resmi olarak kabul edilmesi için olağanüstü Arap Birliği – İİT zirvesine sunacak.

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Dışişleri Bakanlığı Devlet Bakanı Halife bin Şahin el-Merar, Bangladeş Geçici Hükümeti Dışişleri Bakanlığı Danışmanı Muhammed Tevhid Huseyin, Brunei Darussalam Cumhuriyeti Dışişleri İkinci Bakanı Dato Erron Behin Yusuf, Kazakistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Alibek Bakayev, İİT Genel Sekreteri Hüseyin İbrahim Taha ve Gambiya Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Mohamed Jallow olağanüstü Arap Birliği – İİT zirvesine katılmak üzere Katar’ın başkenti Doha’ya geldi.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, İİT dışişleri bakanları toplantısına katılmak üzere bugün Tahran'dan Doha'ya gitti. İran Devrim Muhafızları Ordusu'na yakın (DMO) Tesnim haber ajansı, Arakçi'nin İİT dışişleri bakanları olağanüstü toplantısına katılmak üzere bu sabah Katar'ın başkentine gittiğini bildirdi. Söz konusu toplantı, yarın yapılacak olağanüstü Arap Birliği – İİT zirvesi hazırlıkları kapsamında, İsrail'in Katar'a yönelik ‘askeri saldırganlığını’ görüşmek üzere Katar'ın talebi üzerine düzenlendi. Tesnim, İran'ın olağanüstü Arap Birliği – İİT zirvesinde İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan tarafından temsil edileceğini bildirdi.

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ise İsrail'in ‘kardeş ülke Katar'a yönelik acımasız saldırısının uluslararası hukuku ihlal ettiğini ve Arap, bölgesel ve uluslararası güvenlik ve istikrarı tehdit eden tehlikeli bir adım olduğunu’ söyledi.

Katar'ın yarın ev sahipliği yapacağı olağanüstü Arap Birliği – İİT zirvesi öncesinde QNA'ya verdiği özel röportajda Abbas, “Doha Zirvesi'ne katılmanın mesajı ve amacı açık; Katar'ın güvenliği, Arap ve İslam ülkelerinin güvenliğinin ayrılmaz bir parçasıdır. Hepimiz bu saldırılar karşısında birleşmiş durumdayız” ifadelerini kullandı.

Abbas, İsrail'in Arap ve İslam ülkelerinin güvenliğine yönelik saldırısının yansımalarıyla ilgili olarak, bunun ‘Arap ve İslam ülkelerinin güvenliğini zayıflatmaya ve bölgenin istikrarını bozmaya yönelik tehlikeli bir gösterge olduğunu’ belirtti. Abbas, ‘kolektif güvenliği korumak için Arap ve İslam dünyasının ortak bir tepki vermesi gerektiğini’ vurguladı.

Abbas ayrıca, İsrail'in Katar, Filistin ve diğer Arap ülkelerine karşı sürdürdüğü ihlallerden sorumlu tutulması gerektiğini bildirdi.

QNA’nın bugün yayınladığı röportajda Abbas, insani yardımın ulaştırılmasının hızlandırılması, işgal güçlerinin Gazze Şeridi'nden tamamen çekilmesi, Batı Şeria ve Kudüs'teki yerleşim faaliyetlerinin ve yerleşimci terörünün durdurulması, ele geçirilen Filistin fonlarının iadesi ve uluslararası meşruiyet kararları ve Arap Barış Girişimi uyarınca, başkenti Doğu Kudüs olan Filistin devletinin tüm topraklarının işgalinin sona erdirilmesi ve yeniden inşanın ilerletilmesi gerektiğini vurguladı.

Filistin Devlet Başkanı ayrıca, Filistin davasını destekleme konusunda Katar'ın kararlı rolünü övdü ve bu durumun, hakikat ve adaleti savunan halkların ve devletlerin, saldırganların planlarını bozabileceğini kanıtladığını belirtti.

Diğer yandan Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt, “Zirvenin toplanması, Katar'ın yalnız olmadığı ve Arap ve İslam ülkelerinin onun yanında olduğu mesajını veriyor” dedi.

Ebu Gayt, Şarku'l Avsat'a yaptığı özel açıklamada, “İsrail saldırıları, ne yazık ki, uluslararası toplumun iki yıldır Gazze Şeridi'ndeki soykırım suçuna sessiz kalmasından ve işgalci liderlerin istedikleri her şeyi yapıp paçayı sıyırabilecekleri hissine kapılmalarından kaynaklanıyor. Bu talihsiz durumun sona erdirilmesi gerekiyor. Zira böyle devam ederse uluslararası hukukun çöküşünün bedelini hepimiz ödeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

sdfr
Kahire'deki Arap Birliği Genel Merkezi (Şarku'l Avsat)

Geçtiğimiz perşembe günü Katar, İsrail Hava Kuvvetleri’nin salı günü Hamas liderlerinin konutlarına düzenlediği ve Körfez, Arap ve uluslararası ülkeler ve kuruluşlar tarafından kınanan saldırıyı görüşmek üzere acil bir Arap Birliği – İİT zirvesi düzenleneceğini duyurdu.

Zirvede, durumun yansımaları ve bölgenin daha fazla çatışmaya sürüklenmesini önlemek için atılması gereken adımlar tartışılacak. İran, Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın zirveye katılacağını doğrularken, Irak da Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin katılacağını doğruladı. Türkiye Cumhurbaşkanlığı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yarın Doha'yı ziyaret edeceğini açıkladı.