Geçtiğimiz ay Akdeniz’de Fransız ve Türk deniz gemileri arasında yaşananlar, Fransa açısından devenin sırtını kıran saman çöpü oldu. Türkiye ise bunu sadece bir “yanlış anlama” olarak değerlendirdi. NATO açısından ise durum, bir dönüm noktası olabilir. 10 Haziran’da NATO komutası altındaki bir Fransız firkateyni, Birleşmiş Milletler’in (BM) silah ambargosunu ihlal ettiği ve Libya’ya silah taşıdığı gerekçesiyle Tanzanya bandıralı bir kargo gemisini kontrol etmeye çalışırken, bu gelişme Doğu Akdeniz’de tansiyonu artırdı. Reuters haber ajansına göre hükümet adına konuşan Fransız Silahlı Kuvvetler Bakanlığı, Türk Deniz Kuvvetleri’ne bağlı kargo gemisine eşlik eden üç geminin, firkateyni taciz ettiğini açıkladı.
Bakanlık, bir Türk gemisinin radar ışıklarını açtığını, mürettebatının kurşun geçirmez yelek giydiğini ve hafif silahlarını sergilemek için teyakkuzda beklediğini söyledi.
Türkiye, söz konusu iddiaları yalanladı. Ankara, Libya’ya silah kaçakçılığı yaptığı iddialarını kabul etmezken, Çirkin adlı kargo gemisinin insani yardım taşıdığını vurguladı. Türkiye, Fransız donanmasını da saldırgan davranışlarda bulunmakla suçladı.
Türkiye’nin Fransa Büyükelçisi İsmail Hakkı Musa, 1 Temmuz’da yaptığı açıklamada, 3 Türk savaş gemisinin NATO’nun, BM silah ambargosunu uygulamasına yardım ettiğini vurguladı.
NATO, olayla ilgili soruşturma emri verirken, içeriği hakkında bilgi vermedi ve sonuçları hakkında da açıklamada bulunmadı. İki Avrupalı diplomat da Reuters’a yaptığı açıklamada, Fransa’nın Temmuz ayı başlarında NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’e ‘gerçekleri doğru bir şekilde kanıtlamadığını’ belirten bir mektup gönderdi. ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), durum hakkında açıklama yapmayı reddetti.
Fransa açısından ise birçok NATO üyesi, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Avrupalı müttefiklerinin çıkarlarına ve değerlerine yönelme eğilimi sergilediği inancına ışık tutuyor.
Çatlaklar
4 diplomat ve yetkili, bir dizi anlaşmazlığın ardından Türkiye’nin Rusya’dan silah satın almasından Kıbrıs yakınlarında gaz sondajına kadar yaşananlar hususunda Fransa’nın, ‘Ankara’nın Libya’ya silah gönderdiği şüphelerinin’ göz ardı edilemeyecek kadar tehlikeli olduğunu belirtti.
Diplomatlar, Fransa’nın Akdeniz’deki NATO misyonuna katılımını askıya aldığını, bunun yerine BM’nin silah ambargosunun uygulanmasını içeren, ancak Türk gemilerini kapsamayan Avrupa Birliği (AB) misyonuna sunduğunu ifade etti.
Konunun hassasiyeti nedeniyle isminin verilmesini istemeyen, Fransız Silahlı Kuvvetler Bakanlığı’ndan bir yetkili, “NATO’ya bağlı bir kontrol göreviniz olduğunda ne yapardınız?” dedi.
Diplomatlar, ABD’nin ‘Türkiye’nin Rus S-400 füze sistemini satın almasından ve Suriye’deki askeri operasyonlarından memnun olmadığını belirterek’, NATO içerisindeki gerginliği hafifletmeye çalıştığını ifade etti.
Geçtiğimiz Ekim ayında ABD Savunma Bakanı Mark Esper, Türkiye’nin ‘yanlış yönde ilerlediğini’ söylerken, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yakın ilişkilere sahip olan ABD Başkanı Donald Trump ise Türkiye’yi Mayıs ayında Libya çatışmasında tırmanışın hafifletilmesine yardımcı olmaya çağırdı.
ABD Savunma Bakanlığı Sözcüsü Charles Thomas Campbell, Pentagon’un ‘Türk hükümetini S-400 füze sistemi ve diğer anlaşmazlık nedenleriyle ilgili daha yapıcı politikalar izlemeye çağırdığını ve Türkiye ile ilişkilerini sürdürmeye çalıştığını’ vurguladı.
Fransa’nın talepleri
Fransa Savunma Bakanı Florence Parly, 2 Temmuz’da NATO’nun Ankara’yı ‘NATO kurallarını ihlal edemeyeceği’ hususunda uyarması gerektiğini açıkladı. Ancak Fransız diplomatlar, Fransa’nın Türkiye’yi NATO’dan çıkarmak istemediğini, NATO üyelerini cezalandırmak ve çıkarmak gibi resmi bir mekanizmaya sahip olmadığını vurguladı.
Bununla birlikte NATO’nun, Türkiye’yi ‘radar, patriot füzeleri, erken uyarı ve kontrol sistemi uçakları gibi varlıklarını geri çekme hususunda tehdit etmesi muhtemel.
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, AB’deki mevkidaşlarına 13 Temmuz’da video konferans aracılığıyla bir toplantı sırasında Ankara’ya yaptırım uygulamayı düşünme çağrısında bulundu.
Carnegie Avrupa Eğitim Merkezi’nde çalışan AB’nin eski Türkiye Büyükelçisi Mark Perini, “AB’nin temel sorunu Rusya’dır. Her kampa ayak basan Türkiye paradoksu endişe verici bir faktördür” açıklamasında bulundu.
Türkiye, NATO’nun en büyük ikinci ordusuna sahip ve örgüte, Karadeniz ve Akdeniz’de özel bir stratejik varlık kazandırıyor. Türk Büyükelçisi Musa, “Türkiyesiz bir NATO hayal edin! Böyle bir NATO olmayacak” dedi.
Fransa, Temmuz ayında Stoltenberg’e gönderdiği mektubunda 4 talepte bulundu. Reuters’a göre 30 NATO üyesinin tamamı, BM’nin Libya’ya uyguladığı silah ambargosuna saygı göstermeyi taahhüt etmesini, ulusal görevlerde NATO ambleminin kullanılmamasını, Akdeniz’de NATO ve AB misyonları arasındaki koordinasyonun geliştirilmesini ve gelecekte benzer olaylardan kaçınılmasını istiyor.
NATO savunma bakanlarının Haziran ayı sonlarında video konferans aracılığıyla düzenledikleri son toplantıda Almanya, İtalya ve İspanya da dahil olmak üzere sekiz ülke, Türkiye’den daha işbirlikçi bir yaklaşım arayışını destekledi.
Fransız diplomatlar, Türkiye’nin Baltık ülkeleri ve Polonya için bir NATO savunma planı imzaladığını belirtti. Ancak analistler, Türkiye’nin rotasını değiştirmemesi halinde NATO içinde uzun vadeli bir bölünme riskinin bulunduğunu söylüyor.
Perini, “Türkiye artık kendisini tüm taraflardan bağımsız kalacak kadar büyük görüyor” dedi.