Dünya ülkelerinden Lübnan’a destek ve yardım açıklamaları: Hangi lider ne mesaj verdi?

Dün Beyrut’ta meydana gelen patlama bölgesindeki yangını söndürmeye katkı sağlayan bir helikopter (AFP)
Dün Beyrut’ta meydana gelen patlama bölgesindeki yangını söndürmeye katkı sağlayan bir helikopter (AFP)
TT

Dünya ülkelerinden Lübnan’a destek ve yardım açıklamaları: Hangi lider ne mesaj verdi?

Dün Beyrut’ta meydana gelen patlama bölgesindeki yangını söndürmeye katkı sağlayan bir helikopter (AFP)
Dün Beyrut’ta meydana gelen patlama bölgesindeki yangını söndürmeye katkı sağlayan bir helikopter (AFP)

Beyrut Limanı’ndan meydana gelen ve ardında onlarca ölü, yüzlerce yaralı ve büyük bir yıkım bırakan patlama sebebiyle dünyadaki birçok ülke ve kuruluş, dayanışma ve yardım çağrısında bulunarak, Lübnan’ın yanında oldukları mesajını verdi.
Suudi Arabistan Krallığı Hükümeti, Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla “Beyrut Limanı’nda meydana gelen patlamayı büyük bir endişe ve dikkatle takip ettiklerini” duyurarak, Bakanlık, “Suudi Arabistan Krallığı’nın kardeş Lübnan halkına tam desteğini ve onlarla dayanışma içerisindeki olduğunu” teyit ettiğini açıkladı.

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE)
Birleşik Arap Emirlikleri, Lübnan halkına başsağlığı diledi. Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayid Al Nehyan, Twitter hesabında şu mesajı paylaştı, “Bu zor koşullarda kardeş Lübnan halkıyla birlikte duruyor ve onlarla dayanışma içerisinde olduğumuzu teyit ediyoruz.”
BAE Başbakanı ve Dubai Emiri Şeyh Muhammed bin Raşid Al Mektum Twitter’dan paylaştığı mesajında, “Sevgili Lübnan halkına başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz. Allah’ım sana kavuşanlara rahmet eyle, Lübnan halkına lütufta bulun, Allah’ım Lübnan halkına sabır ve dayanma gücü ver!” ifadelerine yer verdi. BAE Dışişleri Bakanı Enver Karkaş ise Twitter hesabında yaptığı paylaşımda, “Kalplerimiz Beyrut ve Beyrut halkıyla birlikte. Bu zor anlarda Allah’tan kardeş ülke Lübnan’ı ve halkını koruması, üzüntülerini azaltıp yaralarını iyileştirmesi ve yuvalarını hüzün ve kederden muhafaza etmesini diliyoruz.” ifadelerine yer verdi. Twitter paylaşımında Karkaş ayrıca, Lübnan bayrağıyla aydınlatılan Burc Halife’nin bir fotoğrafını yayınladı.

Kuveyt
Beyrut Limanı’nı vuran devasa patlama sebebiyle Lübnan vatandaşlarına acil tıbbi yardım gönderilmesi için Kuveyt Emir Yardımcısı ve Veliaht Prens Şeyh Navaf el-Ahmed el-Cabir es-Sabah tarafından talimat verildi.
Patlamada hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı, yaralılara acil şifalar dileyen Veliaht Prens’in taziyeleri Emirlik Divanı İşleri Bakanı Şeyh Ali Cerrah es-Sabah tarafından açıklandı. Lübnan’da bulunan Kuveyt Büyükelçiliği, Beyrut’taki tüm Kuveyt vatandaşlarını azami önlemler ve tedbirler almaya, daimi şekilde ikamet adreslerinde durmaya ve elçilikle sürekli iletişim halinde kalmaya çağırdı. Elçilik, Beyrut Limanı’nda meydana gelen patlamanın ardından, Lübnan’da bulunan Kuveyt vatandaşlarına, Lübnan yetkili makamları tarafından verilen talimatlara ve direktiflere uyma çağrısı yaptı. Kuveyt Büyükelçiliği, Kuveytli vatandaşların, “herhangi bir yardıma ihtiyaç duymaları halinde, 0096171171441 numaralı acil durum hattını aramalarını istedi.

Mısır
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, dün Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta meydana gelen patlama sebebiyle Lübnan hükümetine ve halkına başsağlığı dileklerini iletti. Sisi, Twitter hesabı üzerinden paylaştığı mesajında şu ifadelere yer verdi, “Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta meydana gelen trajik patlamada hayatını kaybeden Lübnanlı kardeşlerimize ve Lübnan hükümetine başsağlığı diliyorum. Yüce Allah’tan yararlıları hızlı bir şekilde iyileştirmesini, kurbanlarına ailelerine sabır ve dayanma gücü vermesini niyaz ediyorum” ifadelerine yer verdi.

Katar
Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Âl Sâni, Lübnan’a sahra hastaneleri gönderdi. Ayrıca meydana gelen patlamanın ardından Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn’ı telefonla arayarak, Lübnan’ın yanında olduğunu ifade etti.

Ürdün
Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safadi, Beyrut’ta meydana gelen patlamanın ardından Lübnan’ın ihtiyaç duyduğu her türlü yardımı sunmaya hazır oldukları açıklamasında bulundu.

Suriye
Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed, Lübnanlı mevkidaşı Mişel Avn’a gönderdiği mesajda, “Beyrut Limanı’ndan meydana gelen büyük patlamadan dolayı şahsım ve Suriye halkı adına büyük üzüntü duyduk. Size ve Lübnan halkına içten taziyelerimizi sunuyor, başsağlığı diliyoruz. Bu trajik kazanın etkilerini atlatabileceğinizden eminiz” ifadelerine yer verdi.

Rusya
Öte yandan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Lübnan ile dayanışma içerisinde olduklarını vurgulayarak, hayatını kaybedenlere başsağlığı diledi.

ABD
Beyaz Saray Sözcüsü Kayleigh McEnany, Başkan Donald Trump yönetiminin patlamayı yakından takip ettiğini söyledi. McEnany, “Beyrut’ta yaşanan olay hakkında Trump’a bilgi verildi. Lübnanlıların güvenliği için dua ediyoruz ve durumu yakından takip ediyoruz” ifadelerine yer verdi. Bu açıklamanın öncesinde, Pentagon Merkez Komutanlığı, Beyrut’ta meydana gelen patlamada ağır kayıplar verilmesinden endişe duyduklarını ve gelişmeleri takip ettiklerini belirtti. Konuyla ilgili olarak, ABD Dışişleri Bakanlığı, Beyrut’taki vatandaşlarını Lübnanlı yetkililerin talimatlarına uymaya çağırarak, Lübnan makamlarına yardım sağlamak isteklerini ifade etti. Ayrıca, yaşanan patlamada herhangi bir Amerikan vatandaşının zarar görüp görmediğini öğrenmek için Lübnanlı yetkililerle işbirliği içinde olunduğunu belirtti.

İngiltere
İngiltere Başbakanı Boris Johnson, ülkesinin elinden gelen her türlü yardımı Beyrut’a göndermeye hazır olduğunu söyledi. Johnson Twitter’da paylaştığı mesajda, “Bu gece Beyrut’tan gelen resimler ve video görüntüleri şok edici. Kalplerimiz ve dualarımız bu korkunç kazadan etkilenenle birlikte. Birleşik Krallık, yaşanan patlamadan etkilenenlere elinden gelen her türlü desteği vermeye hazır” ifadelerine yer verdi.

Fransa
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ülkesinin her zaman Lübnan’ın yanında olduğunu ve Fransa’nın Lübnan’a gönderdiği bir acil yardımın şu anda ulaştığını belirtti. Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, ülkesinin Lübnan’ın yanında olduğunu ve yardım sağlamaya hazır olduğunu ifade etti. Le Drian Twitter hesabında paylaştığı mesajında, “Fransa her zaman Lübnan’ın ve Lübnan halkının yanında durdu ve durmaya da devam edecek. Lübnan yetkili makamları tarafından belirtilecek ihtiyaca göre yardım sağlamaya hazırız” ifadelerine yer verdi. Le Drian ayrıca, “Fransa Beyrut’taki patlamalardan kötü şekilde etkilenen kurbanların ailelerin başsağlığı diliyor ve hastaların en kısa zamanda iyileşmesini temenni ediyor” dedi.
 
Kanada
Kanada Başbakanı Justin Trudeau, “Lübnan’a her türlü yardım sağlamaya hazırız” dedi.

Türkiye
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise patlamayla ilgili olarak, “Beyrut Limanı patlamasında hayatını kaybedenlerin akrabalarına ve yakınlarına taziyelerimi sunar, Allah’tan kendilerine sabır ve metanet dilerim. Ayrıca yaralılara acil şifalar dilerim. Türkiye’de bizler, her daim Lübnan’ın ve Lübnanlı kardeşlerimizin yanında duracağız” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın, Ankara’nın patlama sonrasında Lübnan’a her türlü yardımı sağlamaya hazır olduğunu vurguladı.

İran
İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, Twitter hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, Lübnan’a her türlü yardım sağlamaya hazır olduklarını ifade etti. Ayrıca, “Kalplerimiz ve dualarımız Lübnan’ın büyük ve sabırlı halkıyla birlikte. Her zaman olduğu gibi İran gerekli her türlü yardıma hazır. Güçlüsün Lübnan” açıklamasında bulundu.

Körfez İşbirliği
Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi (KİK) Genel Sekreteri Dr. Nayif Falah Mübarek el-Hacraf, dün Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta meydana gelen büyük patlamada hayatını kaybeden Lübnan halkına başsağlığı, yaralılara en kısa zamanda iyileşmeleri dileklerini iletirken, KİK’in bu zor zamanlarda kardeş Lübnan halkı ile işbirliği içerisinde olduğunu vurguladı.

İslam İşbirliği Teşkilatı
İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreterliği’nin Cidde’deki Genel Merkezi’nde, Beyrut Limanı’nda meydana gelen patlamanın sonuçlarını takip edildiği vurgulanarak, Lübnan halkıyla tam bir dayanışma içerisinde olunduğu belirtildi.

Birleşmiş Milletler (BM)
BM Genel Sekreteri sözcüsü Farhan Hak, “Lübnan’daki patlamalar son derece endişe verici. Meydana gelen patlamanın bir kaza sonucu mu yoksa kasıtlı olarak mı ortaya çıktığı konusunda kazanın sebepleri hakkında elimizde herhangi bir bilgi yok. Bu sebeple cevap vermek için bu bilgilere ihtiyacımız olacak” dedi.
BM Lübnan Özel Koordinatörü Jan Kubis, Twitter üzerinden yaptığı paylaşımda, “Yaşanan korkunç bir trajedi. Birleşmiş Milletler ailesi adına, patlamada hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı, yaralananlar için acil şifalar diliyoruz. Tüm desteğimiz ve sevgilerimiz Lübnan ve Lübnan halkıyladır” dedi.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO)
Dünya Sağlık Örgütü, başkent Beyrut’u sarsan büyük patlamanın sonuçlarıyla ilgili endişelerini dile getirdi. WHO’dan yapılan açıklamada, “Acil ihtiyaçları karşılamak için ortaklarımızla birlikte çalışıyoruz ve kalbimiz bu olaydan etkilenenle birlikte” ifadelerine yer verildi.



Sana’daki BM çalışanlarının peşinde: Bir tasfiyenin mi yoksa pazarlığın mı habercisi?

Husi militanlarına ait bir araç, Yemen'in başkentindeki BM binasının önünde konuşlandırılmış durumda (Reuters)
Husi militanlarına ait bir araç, Yemen'in başkentindeki BM binasının önünde konuşlandırılmış durumda (Reuters)
TT

Sana’daki BM çalışanlarının peşinde: Bir tasfiyenin mi yoksa pazarlığın mı habercisi?

Husi militanlarına ait bir araç, Yemen'in başkentindeki BM binasının önünde konuşlandırılmış durumda (Reuters)
Husi militanlarına ait bir araç, Yemen'in başkentindeki BM binasının önünde konuşlandırılmış durumda (Reuters)

Tevfik eş-Şenvâh

Husi milis grubu, onlarca tutuklu personelin kendi mahkemelerinde yargılanacağını duyurarak, Yemen'de faaliyet gösteren Birleşmiş Milletler (BM) ve kuruluşlarını hedef alan operasyonlarını sürdürüyor. Bu son hamle, kontrolü altındaki bölgelerde faaliyet gösteren yardım kuruluşlarının insani yardım çalışmalarını daha da aksatmakla tehdit ediyor. İran rejimi tarafından desteklenen milis grubu, tanınmayan Husi hükümetindeki Dışişleri Bakan Yardımcısı Abdulvahid Ebu Ras aracılığıyla, “43 yerel BM personeli, geçen ağustos ayında Sana'da üst düzey Husi liderlerini hedef alan İsrail hava saldırısına karıştıkları şüphesiyle yargılanacak” tehdidinde bulundu.

Reuters'a verdiği röportajda Husi lider, örgüt teşkilatlarının icraatlarını “yargının tam denetimi altında yürüttüğünü ve savcılığın atılan her adımdan haberdar edildiğini” belirtti. Yukarıda bahsi geçen iddiaya dayanarak, Ebu Ras, BM personelini tehdit edip “sürecin sorunsuz bir şekilde sonuna kadar devam edeceğini, yargılamaların yapılıp kararların verileceğini” söyledi. Bu suçlamalar, Umman Sultanlığı'nda ikamet eden Husi Resmi Sözcüsü ve Baş Müzakerecisi Muhammed Abdusselam tarafından da doğrulandı. Bu arada, meşru Yemen hükümeti ve BM, kötü psikolojik ve sağlık koşullarıyla bilinen Husi gözaltı merkezleri ve gizli hapishanelerinde tutulan onlarca sivil çalışanın güvenliğini tehdit eden bu eylemleri kınadı.

Uzlaşı ve şantaj

Husi yetkili Ebu Ras, yaptığı açıklamada, soruşturmaların “Dünya Gıda Programı içindeki bir hücrenin (Husi) hükümetinin hedef alınmasında rol oynadığını” ortaya çıkardığını iddia etti. Bu, tehlikeli bir suçlama ve onlarca tutukluyu, 2021'de Sana'daki Tahrir Meydanı'nda benzer suçlamalarla kurşuna dizilerek infaz edilen birkaç tutuklununkine benzer bir kaderle karşı karşıya bırakıyor. O dönemde insan hakları örgütleri bu suçlamaları “yalan ve uydurma” olarak nitelendirmişti. Yemenli olan tutuklu BM personeli de, Yemen yasalarına göre idam cezasına çarptırılma tehdidi ile karşı karşıya. Dünya Gıda Programı henüz bir açıklama yapmadı, ancak BM, Yemen'deki personeli veya operasyonları ile istihbarat faaliyetleri arasında herhangi bir bağlantı olduğunu defalarca reddetti.

Gözlemciler, Husilerin bu açıklamalarının, milis grubun insani yardım kuruluşlarının faaliyetleri üzerinde kontrol kurmaya, onları doğrudan güvenlik denetimine tabi tutmaya, dahası bu sorundan kâr elde etmeye çalışırken, suçlayıcı söylemine bağlı kaldığını yansıttığını düşünüyor.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Husilerin suçlamaları, Husi Sözcüsü ve Baş Müzakerecisi Muhammed Abdusselam tarafından da doğrulandı. Abdusselam, Husilerin “söz konusu kişilerin insani yardım kisvesi altında casusluk faaliyetlerinde bulundukları” iddialarını yineleyerek, milis grubunun bunu kanıtlayacak “kanıt ve belgelere” sahip olduğunu belirtti. Ancak, “BM ile koordinasyon içinde adil çözümler bulmaya istekli olduklarını” da sözlerine ekledi. Husi Sözcüsünün adil çözümlerden bahsetmesi, Husilerin BM ile bir tür uzlaşıya varmak için müzakere yönünde açık bir girişimde bulunduğunu gösteriyor. Bu durum, Yemen hükümetinin Husilerin onlarca tutuklunun serbest bırakılması karşılığında siyasi ve maddi kazanımlar elde etmek için BM'ye şantaj yaptığı yönündeki suçlamalarını destekliyor.

BM'ye göre, Husiler en az 59 çalışanını tutuklu tutuyor. Bu tutuklamaları “keyfi” olarak nitelendiren BM, çalışanları ile diğer tüm tutukluların derhal serbest bırakılmasını talep etti.

Acının neden olduğu histeri ve infaz kabusu

Bu sert Husi icraatları, milislerin bir dizi acı verici İsrail saldırısının ardından yaşadığı son derece hassas bir siyasi ve güvenlik durumu bağlamında yorumlanıyor. Bu saldırıların sonuncusu, geçen ağustos ayı sonunda hükümetlerinin tasfiyesi ile sonuçlanmıştı. Saldırı ile Husi hükümetinin toplantısına ev sahipliği yapan liderin evi sarsılırken, hava saldırıları derin bir karışıklığa yol açtı. Milis grubunun gergin davranışlarında belirgin bir çalkantıya neden oldu. Bu durum, lider kadrosu içinde karşılıklı ihanet suçlamaları ve güvensizlik şeklinde ifade buldu. Aldığı darbeyi absorbe etmek için de, Husi grubu, gazetecileri, aktivistleri ve insani yardım kuruluşları ile uluslararası kuruluşların çalışanlarını hedef alan kaçırma ve zorla kaybetme eylemlerini yoğunlaştırdı. Gözlemcilere göre alınan darbe, Husileri histeriye sürükleyen ciddi ve eşi benzeri görülmemiş bir güvenlik ihlali olarak değerlendirildi. Yine gözlemcilere göre Husiler, bu eylemler aracılığıyla, insan kaynaklarını hedef alan operasyonların durdurulması karşılığında uluslararası topluma ve BM'ye şantaj yapmaya çalışıyor. İnsan kaynaklarını hedef alan son saldırı örneği, iki hafta önce, öldüğünü duyurdukları örgütün önde gelen liderlerinden ve örgüt liderinin yakın dostu olan Genelkurmay Başkanı Muhammed el-Gamari'ydi. Ne var ki şantaj, BM ve uluslararası toplumun Yemen'de 10 yılı aşkın süredir devam eden savaştan etkilenen milyonlarca sivile yardım çabalarını baltalamakla da tehdit ediyor. Nitekim Hacca (kuzey) ve Hudeyde (batı) vilayetlerinin çeşitli bölgelerine dağılmış yerinden edilmiş kişilerin çaresizce yaşadığı kamplardaki binlerce aileye yapılan insani yardım askıya alındı. Yardımların askıya alınması, halihazırda çok sayıda yerinden edilmiş kişinin ölümüne yol açtı.

Cuma günü BM, Husilerin hava saldırısının ardından 36 yerel çalışanını tutukladığını duyurdu. Kaç kişinin yargılanacağı henüz belirsizliğini koruyor.

Husilerin son günlerde Sana'daki birkaç BM ofisine baskın düzenlediğini belirtmekte de fayda var; uluslararası örgüt, bu eylemi ülkedeki insani yardım çalışmalarını engelleyen tehlikeli bir gerilimi tırmandırma adımı olarak değerlendirdi.

BM Genel Sekreter Sözcü Yardımcısı Farhan Haq ise, aralarında yabancı personelin de bulunduğu yüzlerce BM personelinin halen Husi kontrolündeki bölgelerde bulunduğunu belirtti.

Hükümet bu eylemleri kınıyor

Bu olaylar, insani yardım çalışanlarının karşı karşıya olduğu baskıcı ortamı ve ciddi tehlikeleri gözler önüne seriyor. Zira keyfi tutuklamalar ve ev baskınları, milis grubun İsrail için çalışan hücreleri tutuklama bahanesiyle korku yaymak ve muhalif sesleri susturmak için uyguladığı bilinen ve yerleşik bir politika haline geldi.

Bu doğrultuda Yemen hükümeti, Husi liderlerinin BM ve insani yardım kuruluşu çalışanlarına yönelik kışkırtma kampanyasını ve tutuklamalarını, milis grubun insani yardım çalışanlarına karşı işlediği suçları haklı çıkarmayı amaçlayan asılsız suçlamaları kınadı.

Milisler, başkent Sana ve diğer bazı şehirlerin kontrolünü ele geçirdiklerinden beri, siyasi muhaliflere ve sadakatsizliğinden şüphelendikleri herkese karşı geniş çaplı operasyonlar yürütüyorlar, onları sahip oldukları gizli hapishanelerde alıkoyuyorlar ve tutuklular burada çeşitli işkencelere maruz kalıyorlar.


Suriye Dışişleri Bakanı Şeybani: Cumhurbaşkanı Şara, Trump ile yaptırımların kaldırılması ve Suriye ile ABD arasında yeni bir sayfa açılmasını görüşecek

ABD Başkanı Donald Trump, 14 Mayıs'ta Riyad'da Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile tokalaşırken (AP)
ABD Başkanı Donald Trump, 14 Mayıs'ta Riyad'da Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile tokalaşırken (AP)
TT

Suriye Dışişleri Bakanı Şeybani: Cumhurbaşkanı Şara, Trump ile yaptırımların kaldırılması ve Suriye ile ABD arasında yeni bir sayfa açılmasını görüşecek

ABD Başkanı Donald Trump, 14 Mayıs'ta Riyad'da Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile tokalaşırken (AP)
ABD Başkanı Donald Trump, 14 Mayıs'ta Riyad'da Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile tokalaşırken (AP)

Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani bugün yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’nın bu ay Beyaz Saray'ı ziyaret edeceğini duyurdu. Bu ziyaret, bir Suriye cumhurbaşkanının Washington'a yaptığı ilk tarihi ziyaret olacak.

ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack dün Şara’nın Washington'ı ziyaret edeceğini açıklamıştı. Daha sonra Beyaz Saray’dan bir yetkili, Şara’nın 10 Kasım'da Washington'ı ziyaret edeceğini açıklamasında bulundu.

Manama’daki Diyalog Forumu sırasında açıklamalarda bulunan Şeybani, ülkenin yeniden inşasının Şara’nın bu ay Washington'a yapacağı ziyaret sırasında tartışılacak konular arasında yer alacağını belirterek “Suriye'nin kutuplaşmanın merkezi olmasını istemiyoruz, aksine herkesle aynı yolda ilerleyerek iş birliği ve açıklığa dayalı ilişkiler kurmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Suriye Dışişleri Bakanı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yaptırımların kaldırılması ve ABD ile Suriye arasında yeni bir sayfa açılması başta olmak üzere birçok konu tartışılıyor. İki ülke arasında çok güçlü bir ortaklık kurulmasını istiyoruz.”

ABD Dışişleri Bakanlığı'na göre daha önce hiçbir Suriye cumhurbaşkanı Washington'a resmi ziyarette bulunmadı. Şara, eylül ayında New York'ta Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda bir konuşma yapmıştı.

ABD Başkanı Donald Trump, geçtiğimiz mayıs ayında Suudi Arabistan'da Şara ile bir araya gelmişti. Bu buluşma, 25 yıldır bir Suriye cumhurbaşkanı ile ABD başkanı arasında gerçekleşen ilk görüşmeydi.

ergty
ABD Başkanı Donald Trump, geçtiğimiz mayıs ayında Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın da katılımıyla Riyad'da Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile bir araya geldi (SPA)

Ülkesinin ‘kabul edilebilir’ bir iç güvenlik istikrarına sahip olduğunu ve Suriye'nin terör ve uyuşturucu ile mücadelede bölgesel bir ortak haline geldiğini belirten Suriye Dışişleri Bakanı Şeybani, “Bazı zorluklarla karşılaştık, ancak pes etmedik ve eski rejim tarafından 250 binden fazla kişi kayıp” dedi. Suriye halkının tüm kesimleri için yasanın temel alınmasını istediğini vurgulayan Şeybani, “Suriye'de sivil barışı teşvik etmeye kararlıyız” diye ekledi.

Trump ile Şara arasında geçtiğimiz mayıs ayında Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) üyesi ülkelerin liderleriyle yaptığı toplantının oturum aralarında gerçekleşen görüşme, Suriye için önemli bir dönüm noktası olarak değerlendirildi.

Associated Press'e (AP) konuşan ABD’li bir yetkiliye göre Şara’nın, Washington ziyareti sırasında ABD öncülüğündeki DAEŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu’na (DMUK) katılmak için bir anlaşma imzalaması bekleniyor.


Hamas, CENTCOM'un ‘yardımları yağmaladığı’ iddiasını yalanladı: “Bunlar asılsız iddialar”

CENTCOM tarafından yayınlanan ve Hamas üyelerinin yardım kamyonuna saldırdığı görüldüğü iddia edilen bir videodan ekran görüntüsü
CENTCOM tarafından yayınlanan ve Hamas üyelerinin yardım kamyonuna saldırdığı görüldüğü iddia edilen bir videodan ekran görüntüsü
TT

Hamas, CENTCOM'un ‘yardımları yağmaladığı’ iddiasını yalanladı: “Bunlar asılsız iddialar”

CENTCOM tarafından yayınlanan ve Hamas üyelerinin yardım kamyonuna saldırdığı görüldüğü iddia edilen bir videodan ekran görüntüsü
CENTCOM tarafından yayınlanan ve Hamas üyelerinin yardım kamyonuna saldırdığı görüldüğü iddia edilen bir videodan ekran görüntüsü

Hamas Hareketi tarafından bugün yapılan açıklamada, ABD Merkez Komutanlığı'nın (CENTCOM) ‘Hamas’ın bir yardım kamyonunun yağmalandığı’ yönündeki iddiaları kınanırken bu iddialar ‘yanlış ve asılsız’ olarak nitelendirdi.

Açıklamada, CENTCOM’un iddialarının, zaten sınırlı olan insani yardımın azaltılmasını meşrulaştırmak ve uluslararası toplumun Gazze Şeridi’ndeki sivillerin kuşatılması ve açlık çekmesini sona erdirememesini örtbas etmek amacıyla ortaya atıldığı belirtildi.

Hamas, uluslararası veya yerel kurumların ve yardım konvoylarında çalışan sürücülerin hiçbirinin bu tür bir olayı rapor etmediğini yahut herhangi bir şikâyette bulunmadığını vurguladı.

CENTCOM dün öğleden sonra, Gazze Şeridi üzerinde uçan bir ABD insansız hava aracı (İHA) tarafından çekilen görüntüleri yayınladı. CENTCOM’un iddiasına göre görüntülerde Hamas üyeleri bir yardım kamyonuna saldırıyor, şoförüne saldırıyor ve içeriğini yağmalıyor, ardından bilinmeyen bir yere kaçıyor.

Öte yandan bunlar, CENTCOM’un Gazze’deki ateşkesi izlemek için Gazze Şeridi semalarında gerçekleştirdiği uçuşlardan yayınlanan ilk görüntüler oldu.

İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'un Ynet adlı internet sitesine göre CENTCOM, videonun 31 Ekim'de çekildiğini ve Hamas üyelerinin Han Yunus'un kuzeyine yardım götüren insani yardım konvoyuna ait bir kamyonu yağmaladığını gösterdiğini açıkladı.

CENTCOM’un açıklamasında şu ifadeler yer aldı:

“Kiryat Gat'taki koordinasyon merkezi, Hamas ile İsrail arasındaki ateşkes anlaşmasının uygulanmasını izlemek için konvoyun üzerinde uçan bir ABD MQ-9 uçağından hava gözetimi yoluyla bir rapor aldı. Raporda, silahlı adamların sürücüyü saldırıya uğrattığı ve yardım malzemelerini ve kamyonu çaldığı belirtildi.”

Sürücünün yolun ortasına sürüklendiği ve yerde yatırıldığı belirtilen açıklamada, sürücünün durumunun halen bilinmediği ifade edildi.