20 kişinin ölümüne neden olan şiddetli yağmur ve seller, Yemen’in tarihi yapılarını tehdit ediyor

Sana’daki caddelerden birinin birkaç gün önceki hali (EPA)
Sana’daki caddelerden birinin birkaç gün önceki hali (EPA)
TT

20 kişinin ölümüne neden olan şiddetli yağmur ve seller, Yemen’in tarihi yapılarını tehdit ediyor

Sana’daki caddelerden birinin birkaç gün önceki hali (EPA)
Sana’daki caddelerden birinin birkaç gün önceki hali (EPA)

Yemenli sağlık kaynakları, son günlerde başta Marib, Sana, Hucce ve Hudeyde olmak üzere bazı Yemen illerini vuran şiddetli yağışlar nedeniyle en az 20 kişinin hayatını kaybettiğini, birçoğunun yaralandığını, binlerce ailenin ise evlerini kaybettiğini bildirdi. Meteorologlar ise yağmurların önümüzdeki günlerde de devam edeceğini öngörüyor.
Sana'daki tarihi surların bir kısmının ve birkaç evin yıkılmasının ardından, başkentte Husi grubuna tabi Eski Eserler ve Tarihi Şehirler Genel Müdürlüğü, yardım çağrısında bulundu.
Marib’deki sağlık dairesi, resmi Facebook sayfasından yaptığı açıklamada, şehri vuran şiddetli yağmur ve sel nedeniyle Sirvah, Cuba, Harib, Vadi ilçeleri ve şehrin kırsalında toplamda 17 kişinin hayatını kaybettiğini, 4 kişinin ise yaralandığını bildirdi. 16 kişinin boğulduğu, 1 kişiye ise şimşek çarptığı, bu kişilerden 8’inin çocuk, 9’unun ise yaşça büyük kişiler olduğu belirtildi. İbb ve Sana şehirlerinden başka bir kaynak ise er-Radma ilçesindeki yağmurlarda yaşanan heyelanda en az 2, Beni Matar ilçesindeki heyelanda ise 1 kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı.
Yerlerinden edilmişlerin kaldığı kamplar idaresindeki icra biriminin daha önceki raporunda, Marib, Abyan ve Dali illerindeki şiddetli yağmur ve rüzgarların, bu kamplarda ciddi hasara yol açtığı, 2 bin 242 kişinin kaldığı çadırların bu afetlerden etkilendiği belirtilmişti.
Rapor, Marib’in batısında bulunan Sirvah’daki baraj havzası suyunda yaşanan yükselmenin es-Savabin, er-Ruda, Zennet el-İyal ve Arak kamplarında hasara yol açtığını ortaya koydu. Baraj yakınlarında bulunan bu kamplardaki toplamda 4 bin 871 aileden bin 340’nın taşkından etkilendiği belirtildi. Binaların sulara, çadırların ise erozyona kapıldığı, 430 ailenin çadırının tamamen etkilendiği, bin ailenin kaldığı çadırın ise kısmen etkilendiği bildirildi. 900 ailenin elindeki tüm gıda maddeleri ve diğer eşyaların yağmur sularından etkilendiği, 123 ailenin sahip olduklarının ise kısmen etkilendiği, aynı zamanda kamplardaki lavaboların, kanalizasyon şebekeleri ve su depolarının da zarar aldığı söylendi.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Hacca ve Hudeyde’de yaşanan şiddetli sel ve yağışlar, 9 binden fazla aileye zarar verdi” ifadelerini kullandı. UNHCR ekiplerinin binlerce kişiye yardım etmek, bu kişilere sığınak, yatak ve battaniye gibi elzem malzemeler sağlamakta hızlı davrandığı zikredildi.
Sana'daki Tarihi Eserler Kurulu, şehrin yüzlerce yıldır ayakta duran eski binalarının şiddetli yağmurlar nedeniyle yıkılmaya devam ettiğini dile getirdi. Darbeci Husi otoritelerine bağlı olan kurul, şehrin güney ve kuzeyindeki surların çatı ve duvarlarının da kısmen yıkıldığını aktardı.
Yemen Başbakanı Muin Abdülmelik, Marib Barajı'ndan yükselen sürekli sel akışının getirdiği olası risklere acil çözümler uygulama, bu durumdan zarar görenlere yardım çabalarının yoğunlaştırılması ve yerinden edilmişlerin içinde bulunduğu vaziyete önem verilmesi konularına odaklandı.
Resmi kaynaklara göre, Başbakan Abdülmelik, Marib valisi Tuğgeneral Sultan el-Arade ile gerçekleştirdiği telefon konuşmasında, Sirvah ilçesindeki şiddetli yağmur ve fırtınalardan etkilenenler için güvenli yollar inşa etmek ve geçitler açmak için yapılan çalışmaları gözden geçirdi.
Aynı zamanda, yerel otoritenin tüm Marib bölgelerinde yağışlardan zarar görenlere yapılması gerekli yardımın hızlandırılması, yerinden edilmişler konusunda ise insani yardım ortakları ile işbirliği ve koordinasyonun kurulması gerektiğini vurguladı.
Yemen Çalışma ve Sosyal İşler Bakanı, aynı zamanda Yüksek Yardım Komitesi Başkan Yardımcısı İbtihac el-Kamil, insani müdahalelerin yoğunlaştırılması, etkilenen insanlara yardım ve barınma sağlanması çağrısında bulundu.
Özel ve kamu kuruluşlarında, hayvancılık ve tarım alanlarında ciddi zararların kaydedildiğine, durumun trajik olduğuna değinen Kamil, Hudeyde ve batı kıyılarında yağış ve sellerden ciddi derecede etkilenenlerin gerekli tüm ihtiyaçlarını sağlamak için acil müdahale ihtiyacını vurguladı.
Yemenli Bakan, bölgesel ve uluslararası örgütlere, mağdurların karşı karşıya olduğu zararın karşılanması, bu kişilere gıdadan barınmaya gerekli her türlü ihtiyaç ve yardımın sağlanması ve acılarının hafifletilmesi çağrısında bulundu. Bu konuda toplum ve iş insanları düzeyindeki girişimlerin de önemine vurgu yaptıç
Resmi kaynaklar, Yemen Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi’nin Marib, Abyan, Dali, Hacca ve diğerleri gibi şiddetli yağış ve sellerden etkilenen illerde zarar görenlere ve yerinden edilen kimselere yardım edilmesi ve afetlerin yansımalarının üstesinden gelinmesi yönünde gerekli önlemlerin derhal alınması emri verdi.
Saba’nın haberine göre, illerin valileri telefon konuşması gerçekleştiren Cumhurbaşkanı, tüm mağdurların elinden tutmak için yardım ve kurtarma alanındaki saha komitelerinin çalışmalarının etkinleştirilmesi, kaydedilen zararların Yüksek Acil Durum Komitesi ile işbirliği içerisinde giderilmesi gerektiğini vurguladı.



Libya Ulusal Ordusu etkisini güneye doğru genişletiyor

Hafter'in Sabha'daki çatışması, Güney Libya'da kalkınmaya odaklı bir girişimin başlatılmasına yol açacak (Genel Komutanlık)
Hafter'in Sabha'daki çatışması, Güney Libya'da kalkınmaya odaklı bir girişimin başlatılmasına yol açacak (Genel Komutanlık)
TT

Libya Ulusal Ordusu etkisini güneye doğru genişletiyor

Hafter'in Sabha'daki çatışması, Güney Libya'da kalkınmaya odaklı bir girişimin başlatılmasına yol açacak (Genel Komutanlık)
Hafter'in Sabha'daki çatışması, Güney Libya'da kalkınmaya odaklı bir girişimin başlatılmasına yol açacak (Genel Komutanlık)

Libya Ulusal Ordusu'nun (LUO) güney bölgelerindeki nüfuzunu, Abdulhamid Dibeybe liderliğindeki Geçici Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) aleyhine genişlettiği düşünülen bir hamleyle, LUO'nun ikinci komutanı Saddam Hafter, dün Sabha kentinde "entegre hizmet ve askeri binalar" içeren bir projenin temelini attı.

Saddam Hafter, çarşamba günü Sabha'ya yaptığı ziyarette, LUO'nun "Vizyon 2030"unun bir parçası olarak nitelendirdiği "Güney İçin Birlikte" girişimini başlattı ve bu girişimin "güvenliğin, kalkınmanın temeli haline getirilmesine dayandığını" ifade etti.

Saddam Hafter, "güney şehirlerini modern yol ağlarıyla bağlamak ve tarım projelerini desteklemek için çalıştıklarını, böylece bu şehirlerin acı çekmenin veya ötekileştirmenin kanalları değil, kalkınma ve üretim merkezleri haline geldiklerini" söyledi.

Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre merhum Devlet Başkanı Muammer Kaddafi rejiminin devrilmesinden bu yana, güney şehirlerinin sakinleri yıllardır "dışlanma, ayrımcılık ve devlet hizmetlerinin eksikliğinden" şikayet ediyor.


Ebu Lulu... Sudan savaşının en önemli kanlı figürlerinden biri

"El Fasher Kasabı" lakaplı, "Abu Lulu"nun dolaşımda olan fotoğrafı
"El Fasher Kasabı" lakaplı, "Abu Lulu"nun dolaşımda olan fotoğrafı
TT

Ebu Lulu... Sudan savaşının en önemli kanlı figürlerinden biri

"El Fasher Kasabı" lakaplı, "Abu Lulu"nun dolaşımda olan fotoğrafı
"El Fasher Kasabı" lakaplı, "Abu Lulu"nun dolaşımda olan fotoğrafı

Geçtiğimiz cumartesi günü El Faşir'in Hızlı Destek Kuvvetleri'ne (HDK) geçmesinden önce pek fazla tanınmayan "Ebu Lulu" lakaplı Fatih Abdullah İdris, Sudan'da terörün sembolü haline geldi ve hızla ünlendi.

Şehrin düşüşünden kısa bir süre önce, el Faşir'de sakallı ve gür saçlı bir adamın mahkumları yargısız infaz ettiğini gösteren videolar sosyal medyada dolaşıyordu. Şehrin düşüşünü izleyen şiddetin sembolü haline gelen bu adam, el Faşir trajedisini, savaş ve devletin çöküşünün yarattığı kaosu temsil ediyordu. HDK, kimliğini bilmediğini iddia ederek onunla herhangi bir bağlantısı olduğunu inkar etmiş ve daha sonra tutuklanıp el Faşir'ın Shala hapishanesinde tutulduğunu açıklayarak bir soruşturma komitesi kurmuş olsa da defalarca paylaştığı korkunç videolar ona ve HDK'ye karşı yaygın bir öfkeye yol açtı. Medya ona "El Faşir Kasabı" lakabını taktı.

rgt
İnternette dolaşan bir fotoğrafta, "El Faşir Kasabı" lakaplı "Ebu Lulu"nun saldırıların gerçekleştiği yerde vahşetini sergilediği görülüyor.

HDK, el Faşir'in ele geçirilmesi sırasında ciddi ihlaller ve suistimallerle suçlanan birkaç kişinin tutuklandığını duyurdu. Bunlar arasında "Ebu Lulu" olarak bilinen kişi de vardı. HDK sözcüsü El-Fatih Kureyşi, dün yaptığı basın açıklamasında, tutuklamaların üst düzey komutanlığın talimatları doğrultusunda gerçekleştirildiğini belirtti. İlgili hukuk komitelerinin, şüphelileri adalete teslim etmek için hazırlık soruşturmasına başladığını belirtti. Kureyşi, bu önlemlerin insan onuruna yönelik her türlü ihlali ve uluslararası anlaşmaları ihlal etmeyi önlemeyi amaçladığını ifade etti. HDK'nin adaletin sağlanmasını güvence altına almaya kesin olarak kararlı olduğunu vurguladı. Liderlik, hukukun üstünlüğüne ve herhangi bir ihlale karıştığı kanıtlanan herkesi, ne kadar sınırlı veya bireysel eylemlerden kaynaklanmış olursa olsun, sorumlu tutmaya olan tam bağlılığını yineledi. Ebu Lulu, vahşetini belgeleyen çok sayıda ses kaydında yer aldı ve herhangi bir grupla bağlantısı olduğunu reddederek, devlete karşı kendi isyancı grubuna liderlik ettiğini iddia etti. Bir kayıtta, sadece El Faşir'de "neredeyse bin kişiyi" öldürdüğü ile övünüyordu. Ancak HDK’nin iddialarına veya inkârlarına rağmen, askeri operasyonlara katılmıştı.

El Faşir'in düşmesinden önce, söz konusu kişinin Sudan'ın merkezinde şiddet uyguladığına dair söylentiler yayılmış ve Kuzey Hartum'daki "El-Cili Rafinerisi"nden alınan ve söz konusu kişiyi gösterdiği iddia edilen videolarda şiddet sahneleri yayılmıştı; ancak hiçbir bağımsız kuruluş bu videoların gerçekliğini kanıtlamadı.

Raporlar, kişinin faaliyetlerinin El Faşir'in kuzey kesimlerinde ve çevresinde yoğunlaştığını, ancak şiddet konusundaki kötü şöhretinin ülke geneline ve hatta dünyaya yayıldığını, adının birçok savaş alanında şiddet ve terörün sembolü haline geldiğini gösteriyor. Gözlemcilere göre "Ebu Lulu" gibi isimlerin ortaya çıkışı, Sudan'ı saran kapsamlı güvenlik ve ahlaki çöküş durumunu yansıtıyor. Bu durum, basit bir öldürmenin ötesine geçerek, övünme, filme alma ve faillerini yüceltme noktasına ulaşmış bir şiddet yaratıyor. Bu aynı zamanda, savaşın kasvetli bir yüzü ve devletin parçalanmasının, hukuk ve hesap verebilirliğin yokluğunun bir kanıtı.


İsrail, Batı Şeria'da zeytin hasadı sırasında gönüllü olarak çalışan iki Amerikalı Yahudi kadının sınır dışı edilmesini emretti

Batı Şeria'da zeytin toplayan Filistinlilere taş atan maskeli bir yerleşimci ve arkasındaki İsrail askerleri (AFP)
Batı Şeria'da zeytin toplayan Filistinlilere taş atan maskeli bir yerleşimci ve arkasındaki İsrail askerleri (AFP)
TT

İsrail, Batı Şeria'da zeytin hasadı sırasında gönüllü olarak çalışan iki Amerikalı Yahudi kadının sınır dışı edilmesini emretti

Batı Şeria'da zeytin toplayan Filistinlilere taş atan maskeli bir yerleşimci ve arkasındaki İsrail askerleri (AFP)
Batı Şeria'da zeytin toplayan Filistinlilere taş atan maskeli bir yerleşimci ve arkasındaki İsrail askerleri (AFP)

İsrail, Filistin zeytin hasadı döneminde işgal altındaki Batı Şeria'ya ulaşan iki Amerikalı Yahudi gönüllünün sınır dışı edilmesini emretti. Bu kişilerin seyahatini kolaylaştıran STK'lar dün yaptıkları açıklamada, bu kişilerin sınır dışı edilmesinin emredildiğini bildirdi.

Zeytin hasadı sırasında gönüllüleri organize eden Birleşmiş Milletler ile Dayanışma ve İnsan Hakları İçin Hahamlar adlı STK'lar yaptıkları ortak açıklamada, Batı Şeria'nın kuzeyinde Nablus yakınlarındaki Burin köyüne ulaşmadan önce aralarında iki Amerikalı kadının da bulunduğu 11 kişinin gözaltına alındığını bildirdi.

İsrail ordusu, Filistin topraklarına erişimi engellemek için genellikle zeytin hasadı döneminde kullanılan kapalı askeri bölge emri çıkarmıştı. Gönüllüler ise alternatif bir yoldan bölgeye ulaşmaya çalıştı.

Açıklamada, "Gönüllüler, emirlerini yerine getirmek için askerlere yaklaştıklarında gözaltına alındılar" denildi.

Gruptaki İsrailli gönüllüler bir polis karakolunda sorgulanıp serbest bırakılırken, iki Amerikalının sınır dışı edildikleri bildirildi.

xs
  Batı Şeria'nın el Halil kentine bağlı Sa'ir köyünde dün İsrailli yerleşimciler ve askerler tarlada durarak, Filistinli çiftçilerin zeytin toplaması engelledi (AFP)

İsrail ordusu, soruşturmalarına yanıt vermesi için Fransız Haber Ajansı’nı (AFP) İsrail polisine yönlendirdi.

İki kuruluş, "Bu gönüllülerin sınır dışı edilmesi kararı, barışçıl insan hakları çalışmalarını ve İsrail ile Filistin'de adalet talep eden Yahudi seslerini susturma yönündeki rahatsız edici bir eğilimi yansıtıyor" açıklamasında bulundu.

İsrailli ve uluslararası gönüllüler, genellikle zeytin hasadı döneminde Filistinlilere yardım etmek için "koruyucu refakat" olarak bilinen bir yöntem kullanarak geliyorlar. Bu yöntem, İsrailli yerleşimcilerin çiftçilere saldırmasını ve hasadı aksatmasını engellemeyi amaçlıyor.

Bu yaklaşımın, özellikle gönüllülerle yerleşimciler arasında çok sayıda saldırı ve çatışmanın yaşandığı mevcut sezonda sınırlı bir etkiye sahip olduğu görülüyor.

AFP gazetecileri, bu sezon yerleşimciler tarafından Filistinli çiftçilere ve yabancı gönüllülere yönelik en az sekiz saldırıyı belgeledi. Bu çatışmalar genellikle ordunun gelişi ve kalabalığı dağıtmak için göz yaşartıcı gaz kullanılmasıyla sonuçlanıyor, ancak saldırganların tutuklanması nadir olarak görülüyor.

Şarku’l Avsat’ın Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi’nden (OCHA) aktardığına göre, Batı Şeria'daki 27 köy, yalnızca 7-13 Ekim haftasında hasat mevsimiyle ilgili saldırılara maruz kaldı.

Yerel bir yetkiliye göre, Ramallah yakınlarındaki Turmus Ayya kasabasında, hasadı aksatmak için gelen maskeli yerleşimcilerle çıkan çatışmada İsveçli bir gönüllünün bacağı ve kolu kırıldı.

Ekim ayı başlarında Burin köyünde kapalı askeri bölge emrini ihlal etmekle suçlanan 30'dan fazla yabancı gönüllü sınır dışı edildi.

İşgal altında bulunan Filistin topraklarındaki BM İnsan Hakları Ofisi temsilcisi Ajith Sunghay, "ciddi saldırıları" kınayarak, "endişe verici düzeydeki cezasızlıktan" duyduğu üzüntüyü dile getirdi.

2021 tarım sayımına göre Batı Şeria, yaklaşık 3 milyon kişiye ait 8 milyondan fazla zeytin ağacına ev sahipliği yapıyor.

İsrail, Batı Şeria'yı 1967'den beri işgal altında tutuyor ve şu anda yaklaşık yarım milyon İsrailli yerleşimci buradaki yerleşimlerde yaşıyor.