“Sudan’ın Dostları” geçiş dönemi ve barış sürecini desteğini yineledi

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Farhan dün Riyad’da düzenlenen Sudan Dostları Konferansı’nın açılışında (SPA)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Farhan dün Riyad’da düzenlenen Sudan Dostları Konferansı’nın açılışında (SPA)
TT

“Sudan’ın Dostları” geçiş dönemi ve barış sürecini desteğini yineledi

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Farhan dün Riyad’da düzenlenen Sudan Dostları Konferansı’nın açılışında (SPA)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Farhan dün Riyad’da düzenlenen Sudan Dostları Konferansı’nın açılışında (SPA)

Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da düzenlenen “Sudan’ın Dostları” Konferansı, geçiş döneminin başarıya ulaşması ve Sudan halkının meşru isteklerinin yerine getirilmesi için Hartum yönetimine tam destek verildiğini teyit etti. Sudan’ın egemenliğine ve bağımsızlığına saygı duymanın önemine, kapsamlı ve adil bir barışa ulaşmak için iç çatışmalara köklü bir çözüm bulmanın önemine işaret edildi.  
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Farhan, Suudi Arabistan öncülüğünde, 25 ülke ve örgütün katılımıyla 8.’cisi düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, Sudan’da adaleti ve sürdürülebilir barışı tesis etmek için tarihi bir fırsatla karşı karşıya olunduğunu belirterek, her türlü anlaşmazlık ve kavganın üstesinden gelmek için ulusal menfaati her şeyin üzerinde tutmanın gerektiği çağrısında bulundu.
Bakan Farhan, video konferans yöntemi üzerinden gerçekleştirilen toplantıda yaptığı konuşmada, “Geçiş döneminin başarıya ulaşması, Sudan halkının özgürlük, adalet ve barışa olan meşru emellerinin gerçekleşmesi için olağanüstü çabalar sarf eden Başbakan’a verdiğimiz tam siyasi desteği vurgulamak isterim. Sudan’da sürdürülebilir barış, kalkınma ve refaha ulaşmanın yolunun zorluk ve engellerle dolu olduğunu farkındayız. Ancak, Sudan’ı içinde bulunduğu sıkıntılı durumdan kurtarmanın tek yolu budur. Ayrıca kapsamlı bir barışa ulaşmak için Sudan’ın ulusal birliğini ve bölgesel güvenliğini güçlendirmek ve çatışmaların temelindeki problemleri çözüme ulaştırmak için Sudan’ın ulusal egemenliğine, bağımsızlığına saygı duymanın, önemini vurguluyoruz” ifadelerine yer verdi.
Prens Faysal bin Farhan konferansa katılarak barışa ortak olan katılımcıları memnuniyetle karşıladığını, “Bugün bizler barışın ortaklarını memnuniyetle karşılarken, Sudan’ın ulusal çıkarlarını her türlü anlaşmazlık ve ihtilafın üzerinde tutarak, güvenliği, adaleti, sürdürülebilir barışı sağlamak için bu tarihi fırsat karşısında sorumluluk almanın gereğini vurguluyoruz” ifadeleriyle dile getirdi.
Dışişleri Bakanı, barış sürecinin doğrudan kalkınma ve ekonomik reform süreciyle alakalı olduğuna dikkat çekerek, “Geçiş hükümetinin koronavirüs salgınının ağırlaştırdığı ekonomik zorluklarla mücadele çabalarını takdir ediyoruz. Ayrıca, ekonomik reformların zamanında ve etkili bir şekilde uygulanması, Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu (IMF) ile işbirliği çerçevesinde borç erteleme sürecinin başlatılmaya çalışılması için tüm ortakların geçiş hükümetine daimi destek vermeleri gerektiğini vurguluyoruz.” ifadelerine yer verdi.
Prens Faysal bin Farhan ayrıca, ekonomik reformun başarıya ulaşması için gerekli olan, ABD’nin Sudan’ı terörizme sponsorluk yapan ülkeler listesinde çıkarma çabalarına da övgüde bulundu. Prens Farhan, “Halihazırda Sudan’ı desteklemeyi, bölgenin ve uluslararası toplumun güvenliğini ve barışı korumak için önemli bir yatırım olarak gördüğünü, Suudi Arabistan’ın, kardeş Sudan’ın, Afrika bölgesindeki Arap ülkeleri ve dünya devletleri arasındaki saygın yerini alması için elinden gelen her türlü desteği vereceğini” ifade etti.
Öte yandan Sudan Başbakanı Dr. Abdullah Hamduk, hükümetinin önceliklerinin barışı tesis etmek ve Sudan ekonomisini sağlam temeller üzerine oturtmak olduğu belirtti. Hamduk, ülkesinin savaşı sona erdirmeyi ve barışı sağlamak istediğini belirterek, “biz geçiş hükümetinde halka karşı tam bir şeffaflık politikası takip ediyoruz.” ifadelerine yer verdi.
Dr. Hamduk konuşması sırasında, Sudan’ın yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınına karşı mücadele kapasitesini artırmaya çalıştığını, Sudan halkının birçok zorluklarla karşı karşıya olduğunu belirterek, geçiş hükümeti kurma ve anayasa hazırlık çalışmalarına övgüde bulundu. Hamduk ayrıca, “şu anda, ifade özgürlüğü ve güvenlik meseleleri gibi pek çok alanda alınmakta olan önlemler ve hazırlanan reformlar, değişim ve ilerlemeye yönelik atılmış adımlar ve girişimler var. Bu noktalar üzerinde mutabakat sağlandı” ifadelerini kullandı.
Hamduk, Sudan’ı Birleşmiş Milletler’in terörizmi destekleyen ülkeler listesinden çıkarılmasını takdirle karşılarken, bu adımların ülkenin başarısını kanıtladığını, aynı zamanda adil ve kapsamlı bir barışa ulaşmak için işbirliği fırsatlarını değerlendirmenin önemini haklı çıkardığını ifade etti. Hamduk, “güçlü bir ortaklık sayesinde, birçok zorluk ve Sudan’ın geleceğini tehdit eden şeylere karşı koyabiliriz” şeklinde ekleme bulundu.
Sudan’ın Dostları Konferansı’nın kapanış oturumunda yaptığı konuşmada, Devrimci Cephe, Sudan Kurtuluş Hareketi, Güney Sudan Arabuluculuk Komitesi’nin konferansa katılımları memnuniyetle karşılarken, Darfur, Güney Kordofan ve Mavi Nil etrafında dönen müzakerelerin bir an önce barışla sonuçlanması çağrısında bulundu. Açıklamada, Sudan iç çatışmalarına askeri bir çözüm bulunamayacağı vurgulayarak, barış sürecini baltalayan tüm tarafları takip edildiği konusunda uyarıda bulundu.
Öte yandan, Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Dr. Enver Karkaş, Sudan’ın ekonomik kalkınmasını ilerletme, geçim kaynaklarını artırma ve refahını temin etme girişimlerini desteklemek için verilen taahhütlere işaret ederek, ülkesinin geçiş döneminde Sudan hükümeti ve halkının güvenlik, istikrar ve refahı sağlayacak tüm çabaları destekleme konusunda yanında olacağına vurgu yaptı. Toplantıda yaptığı konuşmada, BAE ile Sudan arasındaki bağların derinliğine ve iki kardeş ülke arasındaki ilişkilerin sonra yıllarda tanık olduğu gelişmeye değindi. Dr. Karkaş, “Bugün Sudan’ın sahip olduğu tarihi bir başarı hikayesiyle bölgede örnek alınacak bir model olma yolunda ilerlediğini” vurguladı.
Sudan, Alman hükümeti tarafından düzenlenen Berlin Konferansı’nda, konferansa katılan ülkelerden 1,8 milyar dolarlık bir mali destek sözü alarak, barışa ulaşmak ve gerekli ekonomik reformları uygulamak için geçiş hükümetini destekleme taahhütlerini teyit etmişti. Suudi Arabistan Krallığı da Sudan Ortaklar Konferansı’nda 10 milyon dolarlık bir destek sağladı. Berlin Konferansı’na, BM, uluslararası ve bölgesel finans kuruluşlarının yanı sıra, ABD, Avrupa Birliği ülkeleri, kardeş Arap ülkeleri katıldı.



Irak'taki Şii Koordinasyon Çerçevesi çöküşün eşiğinde

Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin daha önceki toplantısından bir kare (Irak Haber Ajansı)
Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin daha önceki toplantısından bir kare (Irak Haber Ajansı)
TT

Irak'taki Şii Koordinasyon Çerçevesi çöküşün eşiğinde

Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin daha önceki toplantısından bir kare (Irak Haber Ajansı)
Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin daha önceki toplantısından bir kare (Irak Haber Ajansı)

Şii Koordinasyon Çerçevesi çevresindeki siyaset kulislerinde, son aylarda meydana gelen değişikliklerle bu güçlerin dağılmanın eşiğinde olduğu konuşuluyor.

Koordinasyon Çerçevesi’ne yakın kaynaklar, ‘ittifakın birliğini zayıflatmaya’ katkıda bulunan birkaç faktöre işaret etti. Bunların başında şu anda çoğu ana gücün neredeyse bağımsız olarak yarışmayı tercih ettiği ve Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin ikinci dönem için aday olmayı istemesinden kaynaklanan fikir ayrılığıyla, önümüzdeki kasım ayında yapılması planlanan genel seçimler geliyor. Diğer faktörler arasında ise İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) komutanları aracılığıyla Irak'taki Şii güçler arasındaki ilişkilerin yol gösterici pusulası olan İran'ın, İsrail'in saldırıları ve ABD ile uluslararası baskılar sonucunda yaşadığı bölgesel değişimler ve zorlu koşullar yer alıyor.


Doha Zirvesi Bildirisi’nde Katar'la koşulsuz dayanışma ve saldırının yaygın olarak kınanması vurgusu

Doha'da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)-Arap Birliği Olağanüstü Ortak Zirvesi Dışişleri Bakanları Toplantısı'ndan bir kare (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
Doha'da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)-Arap Birliği Olağanüstü Ortak Zirvesi Dışişleri Bakanları Toplantısı'ndan bir kare (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
TT

Doha Zirvesi Bildirisi’nde Katar'la koşulsuz dayanışma ve saldırının yaygın olarak kınanması vurgusu

Doha'da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)-Arap Birliği Olağanüstü Ortak Zirvesi Dışişleri Bakanları Toplantısı'ndan bir kare (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
Doha'da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)-Arap Birliği Olağanüstü Ortak Zirvesi Dışişleri Bakanları Toplantısı'ndan bir kare (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)

Kaynaklar, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)-Arap Birliği Olağanüstü Ortak Zirvesi Dışişleri Bakanları Toplantısı'nda tartıştıkları taslak nihai bildirinin, İsrail'in geçtiğimiz salı günü Katar'a düzenlediği saldırılarını şiddetle kınadığını söyledi.

Kaynaklara göre taslak bildiri, bir araya gelen devletlerin Katar’la sarsılmaz dayanışma içinde olduklarını teyit ederken Katar topraklarındaki bir yerleşim bölgesini hedef alan saldırıyı, ‘açık bir saldırganlık eylemi ve uluslararası hukukun ciddi bir ihlali’ olarak değerlendirerek kınadı. Bildiride ayrıca, İsrail’in düzenlediği saldırıların bölgesel ve uluslararası barışı ve güvenliği tehdit eden bir tırmanış oluşturduğu ve bunun tüm Arap ve İslam ülkelerine yönelik bir saldırı olduğu vurgulandı.

Bildiri, bu ülkelerin Doha'nın egemenliğini ve güvenliğini savunmak için aldığı tüm önlemlere koşulsuz destek verdiklerini yeniden teyit etti.

İsrail’in saldırısının Gazze'deki savaşı sona erdirmek ve tutukluları serbest bırakmak için Katar'ın arabuluculuk çabalarını baltalamayı amaçladığı vurgulanan bildiride barış için yapılan diplomatik çabaların başarısızlığından İsrail'in tam olarak sorumlu tutulduğu belirtildi. İsrail'in saldırısının ‘mevcut ve gelecekteki anlaşmaları tehdit ettiği’ ifade edilen bildiride, uluslararası topluma saldırıyı durdurmak için acil önlemler alması çağrısında bulunulurken, Arap Barış Girişimi'ne bağlı kalınmasını vurgulandı. Bununla birlikte Katar, Mısır ve ABD'nin arabuluculuk çabalarındaki rolünü ve Suudi Arabistan ile Fransa'nın ‘iki devletli çözümü’ destekleyen çabaları övüldü.

Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al-i Sani'nin dün gerçekleşen zirvede yaptığı konuşmadan, Doha'nın kendi topraklarına yönelik saldırıyı kınamak, uluslararası toplumu İsrail'i Gazze Şeridi'nde yürüttüğü savaşı durdurmaya zorlamak ve Filistin devletinin kurulmasını desteklemek amacıyla ‘gerçekçi’ bir yanıt hazırlamaya çalıştığı anlaşıldı. Katarlı yetkili, ülkesinin Gazze Şeridi'nde ateşkesin sağlanması için Mısır ve ABD ile arabuluculuk rolünü sürdüreceğini de duyurdu.


Doha Zirvesi: İsrail'e karşı ortak adımların görüşüleceği bakanlar toplantısı

Katar’ın başkenti Doha'daki Sheraton Oteli olağanüstü zirveye ev sahipliği yapmaya hazırlanırken, otelin önünde İslam ülkelerinin bayrakları dalgalanıyor. (Reuters)
Katar’ın başkenti Doha'daki Sheraton Oteli olağanüstü zirveye ev sahipliği yapmaya hazırlanırken, otelin önünde İslam ülkelerinin bayrakları dalgalanıyor. (Reuters)
TT

Doha Zirvesi: İsrail'e karşı ortak adımların görüşüleceği bakanlar toplantısı

Katar’ın başkenti Doha'daki Sheraton Oteli olağanüstü zirveye ev sahipliği yapmaya hazırlanırken, otelin önünde İslam ülkelerinin bayrakları dalgalanıyor. (Reuters)
Katar’ın başkenti Doha'daki Sheraton Oteli olağanüstü zirveye ev sahipliği yapmaya hazırlanırken, otelin önünde İslam ülkelerinin bayrakları dalgalanıyor. (Reuters)

Arap ve İslam ülkelerinin dışişleri bakanları bugün Katar'ın başkenti Doha'da bir araya gelerek İsrail'in Doha'ya yönelik saldırısı hakkında bir karar taslağını görüştü. Karar, yarın Katar'ın ev sahipliğinde düzenlenecek olağanüstü Arap Birliği – İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) zirvesinde liderlere sunulacak.

Bu gelişme, zirveye katılan ülkelerin dışişleri bakanları arasında, resmi toplantılar başlamadan önce bölgesel ve uluslararası gelişmelerle ilgili tutumları koordine etmek için iletişimin devam ettiği bir dönemde gerçekleşti.

Geçtiğimiz salı günü Katar'ın başkentinde Hamas liderlerini hedef alan İsrail saldırıları, hareketin beş üyesinin ve Katar güvenlik güçlerinden bir üyenin ölümüne yol açtı.

Zirvenin taslak sonuç bildirgesinin tartışılması

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan dün Doha'ya geldi. Katar Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Macid el-Ensari, olağanüstü zirvede ‘bugün yapılacak dışişleri bakanları hazırlık toplantısında sunulan, İsrail'in Katar devletine yönelik saldırısı hakkında bir taslak bildirgenin tartışılacağını’ doğruladı.

Katar Haber Ajansı'na (QNA) yaptığı açıklamada el-Ensari, zirvenin toplanmasının, ‘İsrail'in bir dizi Hamas liderinin konutlarını hedef alan alçakça saldırısı karşısında İslam dünyasının Katar ile dayanışma içinde olduğunu yansıttığını’ vurguladı.

Dışişleri bakanlarının gündeminde Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani'nin konuşması ve Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt'ın benzer bir konuşması yer alıyor. Dışişleri bakanları, önerilerini, resmi olarak kabul edilmesi için olağanüstü Arap Birliği – İİT zirvesine sunacak.

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Dışişleri Bakanlığı Devlet Bakanı Halife bin Şahin el-Merar, Bangladeş Geçici Hükümeti Dışişleri Bakanlığı Danışmanı Muhammed Tevhid Huseyin, Brunei Darussalam Cumhuriyeti Dışişleri İkinci Bakanı Dato Erron Behin Yusuf, Kazakistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Alibek Bakayev, İİT Genel Sekreteri Hüseyin İbrahim Taha ve Gambiya Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Mohamed Jallow olağanüstü Arap Birliği – İİT zirvesine katılmak üzere Katar’ın başkenti Doha’ya geldi.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, İİT dışişleri bakanları toplantısına katılmak üzere bugün Tahran'dan Doha'ya gitti. İran Devrim Muhafızları Ordusu'na yakın (DMO) Tesnim haber ajansı, Arakçi'nin İİT dışişleri bakanları olağanüstü toplantısına katılmak üzere bu sabah Katar'ın başkentine gittiğini bildirdi. Söz konusu toplantı, yarın yapılacak olağanüstü Arap Birliği – İİT zirvesi hazırlıkları kapsamında, İsrail'in Katar'a yönelik ‘askeri saldırganlığını’ görüşmek üzere Katar'ın talebi üzerine düzenlendi. Tesnim, İran'ın olağanüstü Arap Birliği – İİT zirvesinde İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan tarafından temsil edileceğini bildirdi.

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ise İsrail'in ‘kardeş ülke Katar'a yönelik acımasız saldırısının uluslararası hukuku ihlal ettiğini ve Arap, bölgesel ve uluslararası güvenlik ve istikrarı tehdit eden tehlikeli bir adım olduğunu’ söyledi.

Katar'ın yarın ev sahipliği yapacağı olağanüstü Arap Birliği – İİT zirvesi öncesinde QNA'ya verdiği özel röportajda Abbas, “Doha Zirvesi'ne katılmanın mesajı ve amacı açık; Katar'ın güvenliği, Arap ve İslam ülkelerinin güvenliğinin ayrılmaz bir parçasıdır. Hepimiz bu saldırılar karşısında birleşmiş durumdayız” ifadelerini kullandı.

Abbas, İsrail'in Arap ve İslam ülkelerinin güvenliğine yönelik saldırısının yansımalarıyla ilgili olarak, bunun ‘Arap ve İslam ülkelerinin güvenliğini zayıflatmaya ve bölgenin istikrarını bozmaya yönelik tehlikeli bir gösterge olduğunu’ belirtti. Abbas, ‘kolektif güvenliği korumak için Arap ve İslam dünyasının ortak bir tepki vermesi gerektiğini’ vurguladı.

Abbas ayrıca, İsrail'in Katar, Filistin ve diğer Arap ülkelerine karşı sürdürdüğü ihlallerden sorumlu tutulması gerektiğini bildirdi.

QNA’nın bugün yayınladığı röportajda Abbas, insani yardımın ulaştırılmasının hızlandırılması, işgal güçlerinin Gazze Şeridi'nden tamamen çekilmesi, Batı Şeria ve Kudüs'teki yerleşim faaliyetlerinin ve yerleşimci terörünün durdurulması, ele geçirilen Filistin fonlarının iadesi ve uluslararası meşruiyet kararları ve Arap Barış Girişimi uyarınca, başkenti Doğu Kudüs olan Filistin devletinin tüm topraklarının işgalinin sona erdirilmesi ve yeniden inşanın ilerletilmesi gerektiğini vurguladı.

Filistin Devlet Başkanı ayrıca, Filistin davasını destekleme konusunda Katar'ın kararlı rolünü övdü ve bu durumun, hakikat ve adaleti savunan halkların ve devletlerin, saldırganların planlarını bozabileceğini kanıtladığını belirtti.

Diğer yandan Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt, “Zirvenin toplanması, Katar'ın yalnız olmadığı ve Arap ve İslam ülkelerinin onun yanında olduğu mesajını veriyor” dedi.

Ebu Gayt, Şarku'l Avsat'a yaptığı özel açıklamada, “İsrail saldırıları, ne yazık ki, uluslararası toplumun iki yıldır Gazze Şeridi'ndeki soykırım suçuna sessiz kalmasından ve işgalci liderlerin istedikleri her şeyi yapıp paçayı sıyırabilecekleri hissine kapılmalarından kaynaklanıyor. Bu talihsiz durumun sona erdirilmesi gerekiyor. Zira böyle devam ederse uluslararası hukukun çöküşünün bedelini hepimiz ödeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

sdfr
Kahire'deki Arap Birliği Genel Merkezi (Şarku'l Avsat)

Geçtiğimiz perşembe günü Katar, İsrail Hava Kuvvetleri’nin salı günü Hamas liderlerinin konutlarına düzenlediği ve Körfez, Arap ve uluslararası ülkeler ve kuruluşlar tarafından kınanan saldırıyı görüşmek üzere acil bir Arap Birliği – İİT zirvesi düzenleneceğini duyurdu.

Zirvede, durumun yansımaları ve bölgenin daha fazla çatışmaya sürüklenmesini önlemek için atılması gereken adımlar tartışılacak. İran, Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın zirveye katılacağını doğrularken, Irak da Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin katılacağını doğruladı. Türkiye Cumhurbaşkanlığı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yarın Doha'yı ziyaret edeceğini açıkladı.