Hill’in Basil ile görüşmemesi Hizbullah’a sağlanan koruma ile ilişkilendirildi

Hariri, ABD Dışişleri Bakanı Yardımcısı David Hill ile Beyrut’ta bir araya geldi.
Hariri, ABD Dışişleri Bakanı Yardımcısı David Hill ile Beyrut’ta bir araya geldi.
TT

Hill’in Basil ile görüşmemesi Hizbullah’a sağlanan koruma ile ilişkilendirildi

Hariri, ABD Dışişleri Bakanı Yardımcısı David Hill ile Beyrut’ta bir araya geldi.
Hariri, ABD Dışişleri Bakanı Yardımcısı David Hill ile Beyrut’ta bir araya geldi.

Lübnanlı siyasi çevreler, Cumhurbaşkanı Mişel Avn'ın yeni bir hükümet kurmakla görevlendirilecek başbakanı belirleme yönündeki bağlayıcı parlamento görüşmeler için tarih belirlememesinin nedenlerini sorguluyor. Avn’ın bu anayasal yetkiyi yerine getirmedeki gecikmesinin, Uluslararası Mahkeme’nin eski Başbakan Refik Hariri suikastı ile ilgili kararı bugün çıkarma hazırlığında olması ile doğrudan ilişkili olmadığı düşünülüyor. Özgür Yurtsever Hareketi (ÖYH) Genel Başkanı milletvekili Cibran Basil’in itibarı kendisine geri verecek şekilde tüm kesimlerin hükümette yer alacağı bir hükümet kurulması talebiyle zaman kazanmasının geciktirilmesinin amaçladığı üzerinde de duruluyor.
Şarku’l Avsat’a açıklamalarda bulunan siyasi çevreler, Başkan Avn'ın bağlayıcı parlamento görüşmeleri için bir tarih belirlemeden önce siyasi istişarelerde bulunmanın gerekli olduğunu söylediğini, belki de bir kutup hükümeti kurma konusundaki ısrarı yoluyla Basil'i pazarlayabileceğini aktardılar. Aynı zamanda, Ehl-i Beyt; yani, muhalif güçler dahil olmadan müttefiki olan güçler ile sınırlı görüşmelerin yarısını Avn’ın yaptığını aktardı.
Aynı çevreler, görüşmelerin istenen hedefe ulaşamadığına zira istişarelerini kendisiyle görüşmek istediğini belirterek İlerici Sosyalist Parti (İSP) Genel Başkanı Velid Canbolat’a kadar genişleten Avn’ın yine de gereken cevabı alamadığına işaret ettiler.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Avn’ın Canpolat ile görüşmesinin önünde bir engel yok. Ancak sıkıntılar ile mücadele etme gücüne sahip bir hükümet çağrısında bulunan Canpolat’ın tüm kesimlerin dahil olduğu bir hükümeti desteklememe yönündeki tutumunu değiştirmeyeceğine kesin gözüyle bakılıyor.
Cumhurbaşkanı Avn’ın Meclis Başkanı Nebih Berri ve Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın tutumuna cevaben, kutup hükümeti kurma teklifini ulusal birlik hükümeti kurulması için müzakereden geri çekip çekmemeye karar vermediği görülüyor. Aynı zamanda Avn’ın ABD Ortadoğu İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı David Hill’in düzenlediği görüşmelerden memnun olmadığı, zira Basil ile görüşmekten kaçındığı anlaşılıyor. Bu şekilde Basil’in ABD-İran ilişkilerine hakim olan kriz ışığında doğal olarak görüşmelerde yer olmayan Hizbullah ile aynı seviyeye düşmüş olduğu düşünülüyor.
Hill’in kişisel ilişkilerinde herhangi bir sıkıntı olmamasına rağmen Basil ile görüşme gerçekleştirmemesinin nedenleri bilinmiyor. Bir önceki Beyrut ziyaretinde Hill ile tanışmış olan Basil, bu durumu toplantı için bir tarih istemediği konusunda haklı çıkarmak için kullanmaya çalışıyor. ABD Büyükelçiliği ise Basil’in Hill’in görüşmek istediği kişiler listesinde olmayışı ile ilgili herhangi bir yorumda bulunmuyor.
Siyasi çevrelerin aktardığına göre Hill’in Basil ile görüşmemesi, ABD’nin Basil’i Hizbullah'ın Lübnan'dan bölgeye uzanan politikasına koruma sağlayan önde gelen siyasi varlıklardan biri olarak ele almaya başladığına işaret ediyor.
Washington bölgedeki istikrarı bozmak, Arap ülkelerinin içişlerine karışmak ve istifasını sunmadan önce Başkan Hassan Diyab hükümeti üzerinde hakimiyet kurmakla suçladığı Hizbullah’ı yaptırım listesine eklemişti.
Avn’ın parlamento istişarelerindeki gecikmeyi kendisi için önemli olan yeni hükümette Basil’e yer ayırma ve hükümet kurma atamalarını kolaylaştırma aracı olarak kullandığı belirtiliyor. Söz konusu yeni hükümet, uluslararası toplumun Beyrut Limanı’ndaki patlamanın ardından Lübnan’ı yeniden uçurumdan kurtarmaya odaklanması kapsamında ülkeyi kurtarma programı ve görevlerin tanımı konusunda bir anlaşmaya varana kadar gün ışığı göremeyecek.
Her ne kadar Meclis Başkanı Berri’nin ilk adayı olsa ve –Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre- bunu Hill’e, aynı zamanda İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif'e bildirse de amaç Müstakbel Hareketi lideri Saad Hariri'nin başbakanlığa dönüşü için atmosfer yaratmak da olabilir. Saygıdeğer bir hükümet kuracak adayın ismine ışık tutmak için ise henüz çok erken.
Avn, Berri’nin başbakanlığa Hariri’yi aday göstermesinden çekiniyor. Cumartesi günü aralarında gerçekleşen telefon görüşmesinde bu tutumunu kendisine bildirmişti. Diğer yandan Müstakbel Hareketi lideri ise adaylık pazarına girmeyi reddederek sessizliğini koruyor. Tarafların Lübnan'ı uluslararası ilgi odağına geri getiren fırsattan yararlanmaya yönelik hazırlığını test etmeye öncelik veriyor.
Diğer yandan uluslararası toplum Lübnan'ın bir eylem programı ile bağlantılı ciddi bir kurtarma vizyonu sunmasını şart koşuyor. Bu, eğer ülke yeni bir siyasi çatışma döngüsüne girecekse başbakanlığa dönmemeyi tercih eden Hariri'nin bakış açısıyla da örtüşüyor.
Siyasi çevrelerin de dediği gibi; top şimdi Cumhurbaşkanı’nda. Sabit fikrinden ve yeni siyasi gerçekliği inkardan vazgeçip tavrını ve performansını gözden geçirme girişiminde bulunup bulunmayacağı ve Basil için hareket edip etmeyeceği ise merak ediliyor.



Yeni Suriye yönetimi, Rusya’yla anlaşma şartlarını açıkladı

HTŞ liderliğindeki isyancılar, Suriye'de ele geçirdikleri şehirlerde Esad'ın posterlerini parçalamıştı (Reuters)
HTŞ liderliğindeki isyancılar, Suriye'de ele geçirdikleri şehirlerde Esad'ın posterlerini parçalamıştı (Reuters)
TT

Yeni Suriye yönetimi, Rusya’yla anlaşma şartlarını açıkladı

HTŞ liderliğindeki isyancılar, Suriye'de ele geçirdikleri şehirlerde Esad'ın posterlerini parçalamıştı (Reuters)
HTŞ liderliğindeki isyancılar, Suriye'de ele geçirdikleri şehirlerde Esad'ın posterlerini parçalamıştı (Reuters)

Suriye Savunma Bakanı Murhef Ebu Kasra, Rusya'nın ülkedeki üslerini kapatmak zorunda olmadığını söyledi.

Kasra, Amerikan gazetesi Washington Post’ta (WP) dün yayımlanan söyleşisinde, Moskova’yla yapılacak herhangi bir anlaşmanın Suriye’nin çıkarlarına hizmet etmesi gerekeceğini söyledi. 

Yeni Şam yönetiminin Savunma Bakanı, “siyasette sonsuza dek düşmanlık olmayacağını” belirterek, bu koşul sağlandığı sürece Rusya’nın ülkedeki hava ve deniz üslerini açık tutmasına izin verilebileceğini ifade etti. Moskova’nın Tartus'ta deniz üssü, Lazkiye'de de hava üssü bulunuyor. 

Kremlin’in Şam’a yaklaşımının, Beşar Esad’ın aralıkta ülkeyi terk etmesinin ardından “önemli ölçüde iyileştiğini” söyleyen Kasra, Moskova’nın taleplerini değerlendirdiklerini aktardı. 

Heyetu Tahriru'ş Şam (HTŞ) liderliğindeki isyancıların 27 Kasım'da başlattığı saldırılar, 8 Aralık'ta Esad rejiminin devrilmesiyle sonuçlanmıştı. Esad ailesi Rusya’ya kaçarken, yeni geçiş hükümetinin Devlet Başkanı da HTŞ lideri Ahmed Şara olmuştu. 

40 yaşındaki Kasra, “Beşar Esad, Rusya'ya gitmeye karar verdiğinde, Ruslarla bir anlaşmaya varmamızın imkansız olduğunu düşünmüştü” diyor.

Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mikhail Bogdanov liderliğindeki heyet, geçen ay HTŞ yönetimiyle toplantı düzenlemişti. Bogdanov, Esad’ın durumuna ilişkin görüşme yapılıp yapılmadığına dair bilgi paylaşmamıştı.

Kasra, Suriye'de ABD ve Türkiye'ye bağlı askeri üslerin statüsünün de müzakere edildiğini belirtiyor. Savunma Bakanı, Ankara’yla yapılacak yeni anlaşmaların ülkede Türkiye'ye bağlı güçlerin azaltılmasını veya “yeniden konuşlandırılmasını” içerebileceğini söylüyor.

Amerikan askerlerinin Suriye’deki varlığının akıbetine dair görüşmelerin sürdüğünü de aktaran Kasra, Kürtlerle ilgili meselenin askeri değil diplomatik yolla çözülmesi gerektiğini ifade ediyor. 

Amerikan basınında bu hafta çıkan haberlerde, Başkan Donald Trump’ın ABD askerlerini Suriye’den çekmeyi planladığı aktarılmıştı. Pentagon’un 30, 60 veya 90 gün içinde tam bir geri çekilme planı üzerinde çalıştığı bildirilmişti. 

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, pazar günkü açıklamasında Türkiye, Irak, Ürdün ve Suriye’nin ortak güç oluşturarak DEAŞ’e karşı mücadele verebileceğini söylemişti.

Suriye’de DEAŞ’lı militanların tutulduğu kamplar, ABD'nin desteklediği Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) kontrolünde. SDG'nin çatısını, Türkiye'nin terör örgütü kabul ettiği YPG oluşturuyor. Esad rejiminin düşmesinin ardından SDG'yle Ankara'nın desteklediği Suriye Milli Ordusu (SMO) arasında çatışmalar da yaşanmıştı. 

WP’nin haberinde, Fidan’ın DEAŞ’le mücadelede 4’lü koalisyon önerisinin, “ABD’nin SDG’yle bağlarını kesmesine olanak sağlayacağına” dikkat çekiliyor. 

Independent Türkçe, Washington Post, NBC