Mali’de darbeciler ‘sivil hükümet’ kurmayı planlıyor

Askeri isyanla başlayıp Cumhurbaşkanı Keita’nın istifasıyla sona eren hararetli bir günün ardından, dün Bamako sokaklarında sakinlik hakimdi (AP)
Askeri isyanla başlayıp Cumhurbaşkanı Keita’nın istifasıyla sona eren hararetli bir günün ardından, dün Bamako sokaklarında sakinlik hakimdi (AP)
TT

Mali’de darbeciler ‘sivil hükümet’ kurmayı planlıyor

Askeri isyanla başlayıp Cumhurbaşkanı Keita’nın istifasıyla sona eren hararetli bir günün ardından, dün Bamako sokaklarında sakinlik hakimdi (AP)
Askeri isyanla başlayıp Cumhurbaşkanı Keita’nın istifasıyla sona eren hararetli bir günün ardından, dün Bamako sokaklarında sakinlik hakimdi (AP)

Kimliği belirsiz subayların yürüttüğü bir askeri darbe girişimi ile başlayıp Cumhurbaşkanı İbrahim Boubacar Keita’nın darbecilerin kendisini alıkoyduğu askeri kışlada yaptığı kısa konuşmadaki istifasıyla sona eren hararetli bir günün ardından, dün Bamako sokaklarına sakinlik hakimdi.
2013'teki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde iktidara gelip 2018'de ikinci dönemine seçilen Keita, darbecilere direnmeyerek hükümetin istifasını, meclis ve hükümetin feshini ilan etti. Aynı zamanda, “iktidar uğruna daha fazla kan dökmek istemediği” gerekçesiyle tüm yetkilerinden vazgeçti.
Ancak çoğunluğu hiçbir siyasi veya askeri rolde yer aldığı bilinmeyen genç subaylardan oluşan yeni darbeciler, başından beri, Cumhurbaşkanının istifa etmesi çağrısında sokağın yanında yer almaya çalıştı. Darbecileri destekleyici nitelikte ve gençlerden oluşan gösteriler düzenlendi; hükümet binaları ve bazı yetkililerin evlerinin hedef alındığı geniş çaplı isyan ve yağma olayları gerçekleşti.
Cumhurbaşkanı Keita'nın istifasının ardından ilk resmi açıklamalarında kendilerine Halkın Kurtuluşu Ulusal Komitesi (CNSP) adını veren darbeciler; yerel, yasama ve cumhurbaşkanlığı seçimleri düzenlemekle sona erecek bir geçiş aşamasının yürütüleceği bir ‘sivil hükümet’ kuracaklarını bildirdi. Nitekim bu adımlar, Afrika'da on yıllardır yaşanan tüm askeri darbelerdeki geleneksel adımları teşkil ediyor. Aynı zamanda cumhurbaşkanını istifa etmeye ve meclis ile hükümeti feshetmeye zorlayarak anayasanın herhangi bir şekilde bozulmasını önlemeye çalıştılar. Subaylar, ‘askeri darbe’ olarak tanımlamaktan kaçındıkları faaliyetlerini “Mali’deki durumun daha fazla kaosa sürüklenmemesi yönünde bir hamle” olarak niteledi.
Sivil topluma ve siyasal hareketlere seslenen CNSP Sözcüsü Albay İsmail Wague, “yeni Mali'nin temellerini atacak bir yol haritası aracılığıyla demokrasiyi uygulama yönünde güvenilir genel seçimlerle devam edecek sivil siyasi geçişte en iyi koşulları hazır etme yolunda birlikte çalışmak için ordunun hareketlenmesine katılma” çağrısında bulundu. Wague, Cumhurbaşkanı Keita’nın istifasından dakikalar sonra devlet televizyonunda yayınlanan konuşmasında aynı zamanda “Ülkemiz kaosa, anarşizme ve emniyetsizliğe sürükleniyor. Bu, büyük ölçüde, sorumluluk taşıyan kişilerin hatalarından kaynaklanıyor” ifadelerini kullandı.
Darbeciler tarafından sunulan argümanlara rağmen, hükümet sisteminde anayasal çerçeve dışında herhangi bir değişikliği reddeden uluslararası tepkiler güçlü ve sertti. Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS) ise anayasal duruma dönene dek Mali’nin gruba üyeliğini askıya almak, kara ve hava yollarını kapatmak, her türlü ticari, ekonomik ve finansal alışverişi durdurmak gibi Mali’ye yönelik yaptırımlar uyguladı. Batı Afrika ülkelerinin bu tutumu, ordunun Keita’ya karşı hareketini reddeden Fransa tarafından da desteklendi. Afrika Birliği ülkede olup bitenleri kınarken Birleşmiş Milletler ise Keita'nın derhal iktidara dönmesi talebinde bulundu. G5 Sahel ülkeleri ise ‘Mali'de derhal meşruiyete geri dönülmesi’ çağrısında bulundu. Darbe aynı zamanda Cezayir, Fas, ABD ve Avrupa Birliği tarafından da reddedildi. Mali'de anayasal düzene hızlı bir dönüşe izin verecek barışçıl bir sivil geçiş çağrısında bulunan Fas Krallığı, Malili kardeşlerin sorumluluk ruhunu üstleneceği, Fas'ın bağlı kalacağı Mali’de sakinlik ve istikrarı yeniden sağlamak için barış ve ulusal uzlaşmaya yöneleceğinden tamamen emin olduğuna değindi.
Tüm bunlara rağmen, sahada olup bitenler ise Keita'nın apaçık istifası nedeniyle iktidara geri dönmesinin imkansızlığını ve halkın hem öfkesi hem de reddinin boyutunu doğruluyor. Ancak, 2012'deki askeri darbe sonrasında olduğu gibi, geçiş dönemini sivillerin yürüteceği ve ordunun gündemden çıkacağı yeni bir çözüm netleşmeye başladı.
Diğer yandan, önceden Cumhurbaşkanı Keita'nın istifasını talep eden ve şimdi bu talebi sokağın baskısı değil de ordunun gücü sayesinde yerine getirilen muhalif 5 Haziran Hareketi’nin tutumu gibi Bamako'da pek çok konu gizemini koruyor. Zirâ hareket, şuana kadar herhangi bir resmi açıklama veya yorumda bulunmadı.
Geçiş döneminde merkezi bir rol oynamak istediği kesin olsa da, muhalefetin kendisini ortak bir noktada bir araya getiren Cumhurbaşkanı Keita’nın denklemden çıkışıyla nasıl birleşeceğine dair pek çok şüphe var. Nitekim yaklaşan yeni cumhurbaşkanlığı seçimleri bireysel amaçları ve anlaşmazlıkları su yüzeyine çıkaracak.  
Darbeciler, Cumhurbaşkanı Keita'nın istifasını isteyen gösterilerin başlamasından bu yana hapishanede bulunan muhalif genç liderleri serbest bırakarak ülkedeki iktidarı yönetmeye başlamışlardı.
Darbenin kimin tarafından başlatıldığı, kaç askerin dahil olduğu, şimdi sorumluluğu kimin alacağı ise belirsizliğini koruyor. BBC Afrique Bamako muhabiri Abdoul Ba, darbenin Kati Kampı Komutan Yardımcısı Yarbay Malick Diaw ve bir başka komutan General Sadio Camara tarafından yönetildiğini söylüyor. Genç subaylar, başkent Bamako’ya 15 km uzaklıktaki kampı ele geçirmelerinin ardından geldikleri başkentte, Cumhurbaşkanı’nın istifası talebinde bulunan kalabalığın sevinç ve alkışları ile karşılandı. Nitekim Cumhurbaşkanı Keita ve Başbakan Boubou Cissé, Salı akşamı evlerine düzenlenen baskında tutuklandı. İlgili haberlere göre, Cumhurbaşkanının oğlu, Ulusal Meclis Sözcüsü, Dışişleri ve Maliye Bakanları da tutuklananlar arasındaydı.



İsrailli bakanlar eski Gazze yerleşiminde bayrak töreni düzenlenmesini talep etti

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
TT

İsrailli bakanlar eski Gazze yerleşiminde bayrak töreni düzenlenmesini talep etti

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)

Aralarında Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki Likud Partisi’nden sekiz ismin de bulunduğu 11 İsrailli bakan, dün Savunma Bakanı Yisrael Katz’dan Hanuka Bayramı sırasında Gazze Şeridi’nde bayrak töreni düzenlenmesine izin verilmesini talep etti.

Aşırı sağcı ve yerleşim yanlısı Nahala Hareketi tarafından başlatılan girişim kapsamında yayımlanan mesajda, “Gazze’nin İsrail topraklarının bir parçası olduğunu gururla teyit etmenin zamanı geldi. Bu bölge yalnızca Yahudi halkına aittir ve derhal İsrail devletinin bir parçası hâline gelmelidir” ifadeleri yer aldı.

Mesajda ayrıca, etkinliğin temel amacının ‘İsrail’in 2005’te bölgeden çekilirken boşalttığı, Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki eski Nisanit yerleşiminin kalıntıları üzerinde İsrail bayrağını göndere çekmek’ olduğu belirtildi.

dfrtg
İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (Reuters)

Mesajın imzacıları arasında, aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ile aralarında Ulaştırma Bakanı Miri Regev’in de bulunduğu sekiz Likud’lu bakan yer aldı.

Ayrıca, toplam 120 sandalyeli Knesset’ten 21 milletvekili de metne imza attı. İmzacı vekiller Ben-Gvir liderliğindeki Otzma Yehudit (Yahudi Gücü) Partisi ile Likud’a mensup.

Nahala Hareketi, ‘Nisanit’te bayrak töreni’ olarak duyurduğu etkinliğin, Gazze Şeridi’nde hâlen İsrail ordusunun kontrolündeki bölgede yapılacağını açıkladı.

Etkinliğin 18 Aralık’ta, sekiz gün süren Hanuka’nın beşinci gecesinde düzenlenmesi planlanıyor. Bayram bu yıl pazar günü başlayacak.

İsrail Savunma Bakanlığı, konuya ilişkin AFP’nin yorum talebine henüz yanıt vermedi.

jbhj
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz (DPA)

İsrail ordusu çarşamba akşamı yaptığı açıklamada, ‘İsrail topraklarından Gazze Şeridi’ne geçen birkaç İsrailli sivilin gözaltına alındığını’ duyurdu.

Yerleşimciler ve Filistinlilere yönelik saldırılarla suçlanan aşırılık yanlılarına hukuki destek veren Honenu örgütü ise yaptığı açıklamada, ‘Çarşamba günü onlarca sağcı aktivistin, Nisanit’in kalıntıları üzerinde bir yerleşim kurulmasını talep etmek üzere Gazze sınır çitini aştığını’ belirtti.

10 Ekim’de İsrail ile Hamas arasında yürürlüğe giren kırılgan ateşkes kapsamında, İsrail ordusu Gazze Şeridi’nin yarısından fazlasında kontrol sağlamasına imkân veren bir hatta çekilmişti. Savaşın büyük yıkıma uğrattığı bölgede bu hat fiili kontrol sınırı olarak işliyor.

Geçtiğimiz kasım ayında Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi tarafından da desteklenen ABD’nin Gazze barış planı ise İsrail güçlerinin bölgeden kademeli olarak çekilmesini öngörüyor.


Gazze Anlaşması: Temel hükümlerin uygulanması 2026 yılına ertelendi... Anlaşma mı, gerileme mi?

Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)
Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)
TT

Gazze Anlaşması: Temel hükümlerin uygulanması 2026 yılına ertelendi... Anlaşma mı, gerileme mi?

Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)
Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)

Gazze Şeridi’nde yürürlükte olan ateşkes anlaşmasının süreci son derece yavaş ilerliyor. Anlaşmada yer alan istikrar gücünün konuşlandırılması, Barış Konseyi ile Gazze Yönetim Komitesi’nin oluşturulması ve İsrail’in kademeli çekilmesi gibi başlıklar, ilk bakışta takvimin gerisinde kalmış görünüyor.

Bu gecikmeyi pekiştiren unsur ise Washington’ın söz konusu temel maddelerin uygulanmasını 2026’ya erteleme yönündeki resmi tutumu. Bu tarihe yalnızca birkaç hafta uzak olunmasına rağmen, Trump’ın barış planının çok daha hızlı hayata geçmesi bekleniyordu. Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlara göre bunun başlıca nedeni, İsrail’in çıkardığı engeller; bu durum ilk aşamanın henüz tamamlanamamasına ve ikinci aşamaya ilişkin tartışmaların da başlayamamasına yol açtı.

Uzmanlar, ertelemenin hem fırsat hem de risk içerdiğini belirtiyor. Fırsat, arabulucular arasında uzlaşıya varma ya da bu uzlaşıya ulaşmak için daha fazla zaman kazanılması anlamına gelirken, risk ise anlaşmanın tehlikeye girmesi. Süreçte yaşanacak tıkanmaların yalnızca birkaç haftalık gecikmeye değil, aylar sürecek yeni ertelemelere yol açabileceği ifade ediliyor. Bu durumun seyrinin ise büyük ölçüde ABD’nin tutumu ve İsrail üzerindeki baskısına bağlı olacağı vurgulanıyor.

Trump, çarşamba akşamı yaptığı açıklamada, Barış Konseyi’nin gelecek yılın başında ilan edileceğini söyledi ve ‘dünyanın en önemli ülkelerinin liderlerinin bu yapıya katılmak istediğini’ belirtti.

Trump’ın Gazze için hazırladığı 20 maddelik planın temel unsurlarından biri olan ‘konsey’ önerisi, geçtiğimiz kasım ayında Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi tarafından kabul edilen kararda da yer almıştı. Plan uyarınca konsey, iki yıl süreyle Gazze’nin idaresinden sorumlu olacak ve bunu Filistinli teknokratlardan oluşan bir komite üzerinden yürütecek. Bu yapıya uluslararası güçler ile Mısır ve Ürdün tarafından eğitilmiş Filistin polisinin destek vermesi öngörülüyor. Konseyin ayrıca Hamas ve diğer grupların silahsızlandırılmasını denetlemesi planlanıyor.

İstikrar gücü

Barış Konseyi’nin ilanının ertelenmesine, istikrar güçlerinin konuşlandırılmasına ilişkin takvimin ötelenmesi de eşlik ediyor. ABD, İstikrar Gücü’nün Gazze’de konuşlanmasına gelecek yıl ocak ayının ortasında başlanmasını, bölgenin tamamen silahsızlandırılmasının ise nisan ayı sonunda tamamlanmasını hedefliyor. Ancak İsrail Kanal 14 televizyonu, bu takvimin ‘gerçeklikten kopuk bir beklenti’ olduğunu belirterek yeni gecikmelerin gündeme gelebileceğine işaret etti.

Bu ertelemeler, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun birkaç gün önce Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına yaklaşılmakta olduğu yönündeki açıklamalarına rağmen yaşanıyor. Öte yandan İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, Gazze Şeridi’ndeki ‘sarı hattın’ fiilen yeni bir sınır hattı niteliği taşıdığını söyledi.

hyu
El-Bureyc Mülteci Kampı’ndaki çadırların önünden geçen yerinden edilmiş Filistinliler (AFP)

Filistin ve İsrail meseleleri üzerine uzmanlaşan siyaset bilimi profesörü Dr. Tarık Fehmi’ye göre Trump’ın açıklamaları, ‘tarafların hâlâ uzlaşıya varamaması nedeniyle anlaşmanın şeklen aksadığına’ işaret ediyor. Fehmi, tüm aktörlerin zaman kazanmaya, yükümlülükleri ertelemeye ve birbirlerinin hamlelerini beklemeye devam ettiğini belirterek, “Netanyahu ikinci aşamanın yaklaştığını söylüyor ama gerçekte hedefi, Gazze üzerindeki kontrolünü artırmak ve ikinci aşamanın gerekliliklerini geciktirmek” değerlendirmesinde bulundu.

Filistinli siyasi analist Dr. Eymen er-Rakab ise Trump’ın söylemini ‘uzlaşı arayışı değil, oyalama ve aksama’ olarak nitelendirdi. Rakab, istikrar gücü, Gazze Yönetim Komitesi gibi dosyaların hâlâ sonuçlanmadığını ve bunların çözümü için haftalar değil aylar gerektiğini vurguladı. Rakab’a göre gecikmenin arkasında İsrail’in Gazze’de daha fazla toprak kontrolü sağlama çabaları var ve Washington bu süreçte sessiz kalmayı sürdürüyor.

Gazze'nin yeniden inşasının akıbeti ne olacak?

Bu aksamalara rağmen, Gazze Şeridi’nin yeniden inşası, ateşkes anlaşmasının bir diğer maddesi olarak hâlâ ertelenmiş durumda. Kasım sonunda düzenlenmesi planlanan yeniden inşa konferansının gecikmesine yanıt olarak, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, aralık başında Berlin’de Alman mevkidaşı Johann Wadephul ile düzenlediği ortak basın toplantısında, “Yeniden inşa konferansına eş başkanlık yapmak üzere ABD ile istişare halindeyiz. Konferansın tarihini mümkün olan en kısa sürede, ortaklarımızla iş birliği içinde belirlemeyi umuyoruz” dedi.

Tarık Fehmi’ye göre yeniden inşa adımlarını İsrail engelleyecek ve Washington’ın desteğini alarak Gazze Şeridi’ni bölme ve fiili durum stratejisini pekiştirme çabası içinde olacak. Bu durum, anlaşmanın maddelerinin bir kez daha ertelenmesine ve yeniden inşa konferansının gerçekleşmemesine yol açacak.

Arabulucuların açıklamaları, Netanyahu’nun 29 Aralık’ta Washington’a yapacağı ziyareti beklerken, kaygı ve taleplerin net bir şekilde ortaya konduğunu gösteriyor. İsrail Hükümet Sözcüsü Shosh Bedrosian birkaç gün önce düzenlediği basın toplantısında bu duruma dikkat çekti.

Öte yandan Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile Bahreyn Kralı Hamad bin İsa Al Halife, dün yaptıkları telefon görüşmesinde, Gazze’deki savaşın sona ermesini öngören anlaşmanın tam olarak uygulanması ve insani yardımların hızlı ve kesintisiz ulaştırılmasının gerekliliğini vurguladı. Açıklamada, Gazze’nin yeniden inşasına başlama zorunluluğu da belirtildi.

6uı8
Deyr el-Balah dışındaki el-Meğazi Mülteci Kampı’nda yıkılmış bir binanın duvar resminin önünde el arabası çeken Filistinli çocuklar (AFP)

Daha önce arabulucular ve garantörler Washington’ın katılmadığı bir toplantıyı Kahire’de gerçekleştirdi. Toplantıya Mısır Genel İstihbarat Servisi Başkanı Tümgeneral Hasan Reşad, Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın katıldı. Görüşmede, Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail saldırılarının arttığı geçen ayın ardından, herhangi bir ihlalin önlenmesi ve ateşkesin kalıcı hâle getirilmesi ele alındı.

Ancak arabulucuların açıklamaları, taleplerin yanı sıra endişeleri de yansıtıyor. Katar Başbakanı birkaç gün önce yaptığı açıklamada, “Şu anda kritik bir noktadayız… Ateşkesin sürdüğünü garanti edemeyiz. Ateşkes, ancak İsrail’in tamamen çekilmesi ve Gazze’de istikrarın sağlanmasıyla tamamlanmış olur” dedi. Başbakan, İsrail güçlerinin bölgede kalmaya devam etmesi ve ihlallerin sürmesinin çatışmanın yeniden tırmanmasına yol açabileceğini vurguladı.

Tarık Fehmi’ye göre Mısır’ın girişimleri, anlaşmanın uygulanmasının zorluğunun farkında olmasından kaynaklanıyor ve tarafların süreci geciktirme çabalarını gözlemlemek açısından kritik bir rol oynuyor. Fehmi, Trump ile Netanyahu arasında gerçekleşecek görüşmenin, mevcut aksaklıkları aşacak uzlaşıların sağlanması açısından belirleyici olacağını, örneğin Hamas’ın silahsızlandırılmasının süresinin iki yıla uzatılması gibi düzenlemelerin bu görüşmelerde gündeme gelebileceğini belirtti.

Eymen er-Rakab da aynı görüşte; Trump-Netanyahu görüşmesinin, Gazze anlaşması maddelerinin akıbetini netleştireceğini ve sürecin ya hızlandırılarak uygulanacağını ya da İsrail’in genişleme stratejisi lehine geciktirileceğini ifade etti.


Trump'ın elçisi: Irak kritik bir dönüm noktasında ve silahlı gruplar var olduğu sürece başarılı olamaz

ABD'nin Irak Büyükelçisi Mark Savaya (Irak medyası)
ABD'nin Irak Büyükelçisi Mark Savaya (Irak medyası)
TT

Trump'ın elçisi: Irak kritik bir dönüm noktasında ve silahlı gruplar var olduğu sürece başarılı olamaz

ABD'nin Irak Büyükelçisi Mark Savaya (Irak medyası)
ABD'nin Irak Büyükelçisi Mark Savaya (Irak medyası)

ABD Başkanı'nın Irak Özel Temsilcisi Mark Savaya dün yaptığı açıklamada, Irak'ın kritik bir dönemeçte olduğunu ve silahlı grupların devletle rekabet edip devletin rolünü baltaladığı bir ortamda hiçbir ulusun başarılı olamayacağını söyledi.

Savaya, Irak'taki bölünmüşlüğün ülkenin uluslararası konumunu zayıflattığını, ekonomisini boğduğunu ve ulusal çıkarlarını koruma yeteneğini sınırladığını belirterek, hükümetin ülkeyi bölgesel çatışmalardan uzak tutan ve ulusal önceliklere odaklanan bir yaklaşım izlediğinde, istikrarın mümkün olduğunu kanıtladığını ifade etti.

Irak'ta istikrarın sağlanmasının sorumlu liderlik ve devleti ve kurumlarını güçlendirmeye yönelik kararlı bir yaklaşım gerektirdiğini vurgulayan yetkili, siyasi ve dini liderlerin kararlarının, Irak'ın egemenlik ve güç yolunda ilerleyip ilerlemeyeceğini veya parçalanma ve gerilemeye doğru kayıp kaymayacağını belirleyeceğini belirtti.

Trump'ın liderliğinde Amerika Birleşik Devletleri'nin bu kritik dönemde Irak'ı desteklemeye tamamen hazır olduğunu teyit etti.