Filistin yönetimi Katar’ın açıklamalarına neden sessiz?

Batı Şeria’da normalleşme ve yerleşimcilere karşı yapılan protesto gösterisi (Reuters)
Batı Şeria’da normalleşme ve yerleşimcilere karşı yapılan protesto gösterisi (Reuters)
TT

Filistin yönetimi Katar’ın açıklamalarına neden sessiz?

Batı Şeria’da normalleşme ve yerleşimcilere karşı yapılan protesto gösterisi (Reuters)
Batı Şeria’da normalleşme ve yerleşimcilere karşı yapılan protesto gösterisi (Reuters)

ABD ile Katar yönetimlerinin geçen hafta yaptığı ortak basın açıklamasında Katar, “Yüzyılın Anlaşması” adıyla bilinen Amerikan barış planına uygun olarak İsrail-Filistin görüşmelerine dönülmesi gerektiğini belirtmişti. Bu açıklamaya sert tepki veren Filistin hükümet yetkileri, Mahmud Abbas tarafından üstü kapalı bir şekilde uyarıldı.
Filistin Hükümet Sözcüsü Nebil Ebu Rudeyne yaptığı kısa açıklamada, “Filistin’in resmi pozisyonu, yalnızca Filistin Haber ve Enformasyon Ajansı WAFA aracılığıyla yayınlanır” dedi.
Rudeyne’nin bu açıklaması Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) üyelerinin Katar’a yönelik eleştirilerinin ardından geldi. Şarku’l Avsat’ın ulaştığı kaynaklar, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas FKÖ üyelerinden Katar’a yüklenilmemesini istedi. Abbas’ın bu tutumu kendi içlerinde bir tartışma yarattı. Zira Filistin yönetimi “Yüzyılın Anlaşması” denilen Amerikan planını tümüyle reddediyor.
Abbas’ın bu ani tutumunun ardından Filistin resmi haber ajansı WAFA, FKÖ İcra Komitesi üyesi Ahmed Mecdali’nin açıklamalarından konuyla ilgili kısımlarını silmek zorunda kaldı.
Filistin yönetiminin açıklamasından önce WAFA, Mecdelani’nin şu sözlerine yer vermişti:  “ABD ile Katar tarafından yapılan ortak açıklamada, Katar’ın İsrail-Filistin çatışmasının müzakere yoluyla çözülmesi gerektiğini söylemesi Filistinlilerin reddettiği “Yüzyılın Anlaşması”nı onayladığını gösterir.”
Filistin’in resmi pozisyonu açıklandıktan sonra bu paragraf silindi. Başka FKÖ üyeleri de resmi tutumun öncesinde açıklama yapmışlardı. Bu açıklamalardan bazıları Teysir Halid ile Bassam el-Salih’e aitti. Halid, Katar’ı sözde barış planı hakkında memnuniyetini açıkladığı için kınadı ve Katar yetkililerini Filistin halkının haklarına saldırıda bulunan Amerika politikalarından uzak durmaya çağırdı. Halid, ABD vizyonunu reddederek ABD ile varılan anlaşmadan geri dönülmesini talep etti.
Bassam Salihi ise Katar'ın müzakerelerin temeli olarak Amerikan anlaşmasını kabul eden ilk net Arap resmi açıklamasını yaptığını söyledi ve ekledi:  "Bu, Filistinli grupların son toplantısında üzerinde anlaşmaya varılan kararların uygulanmasının önemini doğrulayan çok tehlikeli bir gelişme. Bu tehlike karşısında halkımızın bütün enerjisini seferber etmeliyiz. Ulusal projemizi ve kurumlarımızı yenileyerek tüm eksik ve boşlukları ortadan kaldırmamız gerekir.”
Bu açıklamaların yanı sıra Halk Partisi Siyasi Büro üyesi Velid el-Avad, “Katar ile ABD arasındaki ortak açıklama, Katar’ın bildirinin yazım aşamasına katıldığına işaret ediyor” dedi.
Öte yandan Fetih medya ofis yetkilisi, Münir el-Cağub, Katar’a karşı sert bir açıklama yaptı. Cağub, Filistin hükümetinin açıklamasından sonra bile tweetini silmedi.
Filistin yönetiminin Katar’ı eleştirmekten niçin kaçındığı ve bu çekincenin siyasi ve mali düzenlemelerle ilgili olup olmadığı bilinmiyor. Filistin yönetiminin söz konusu açıklaması Hamas’ın Katar’ı aklayan açıklamalarının ardından yapıldı. Hamas siyasi büro üyesi Musa Ebu Merzuk, Katar’ın Filistin halkına çeşitli şekillerde yardım etmeye çalıştığını söylemişti.
“Filistin özellikle de Gazze halkına yardım edilmesi için mutlaka İsrail ile iletişime geçmek gerekir” cümleleri büyük tartışmalara yol açtı. Zira bu durumda normalleşme ve normalleşmeyi savunanları eleştirmek mümkün olmayacak.
Katar ve ABD, Washington’da düzenlenen üçüncü stratejik diyalog toplantısının ardından yaptıkları ortak açıklamada, iki ülkenin, Yakın ve Doğu Akdeniz'deki mevcut gerilimleri çözmek için diplomatik yöntemlerin kullanılması gerektiği üzerinde tartıştıkları,  DEAŞ'ı yenmek için ortak çaba dahil olmak üzere bölgesel güvenlik sorunlarını da masaya yatırdıkları dile getirildi. Libya, Suriye ve Yemen'deki çatışmaları bitirmek için çalışıldığı ifade edilen toplantıda,  İsrail-Filistin çatışması karşı ABD’nin barış planı olan “Yüzyılın Anlaşması”nın çözüm bulma imkanları da konuşuldu. 



ABD ve Suriye Dışişleri Bakanları kimyasal silahlar, yaptırımlar ve ‘İran'ın müdahalesini’ görüştü

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Suriyeli mevkidaşı Esad eş Şeybani ile el sıkışıyor (AFP)
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Suriyeli mevkidaşı Esad eş Şeybani ile el sıkışıyor (AFP)
TT

ABD ve Suriye Dışişleri Bakanları kimyasal silahlar, yaptırımlar ve ‘İran'ın müdahalesini’ görüştü

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Suriyeli mevkidaşı Esad eş Şeybani ile el sıkışıyor (AFP)
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Suriyeli mevkidaşı Esad eş Şeybani ile el sıkışıyor (AFP)

Suriye Dışişleri Bakanlığı bugün yaptığı açıklamada, Dışişleri Bakanı Esad eş Şeybani'nin ABD'li mevkidaşı Marco Rubio ile telefonda kimyasal silahlar, yaptırımlar ve “İran'ın müdahalesi” konularını görüştüğünü bildirdi.

Bakanlığın açıklamasında eş Şeybani'nin, Şam'ın yaptırımların, özellikle de Sezar Yasası'nın kaldırılması için Washington ile birlikte çalışma arzusunu dile getirdiği belirtilerek, iki tarafın bu yasanın devam etmesinin “şirketlerin ve yatırımcıların uzun vadede Suriye'de ekonomik faaliyette bulunma kabiliyetlerini kısıtladığını” vurguladığı kaydedildi.

Açıklamada Rubio'nun, ABD yönetiminin, Başkan Donald Trump'ın Suriye'ye uygulanan yaptırımların kaldırılması yönündeki direktiflerini uygulamaya devam ettiği ve “önümüzdeki aylarda Sezar Yasası'nın yürürlükten kaldırılması için Kongre ile birlikte çalışacaklarını” söylediği aktarıldı.

Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş Şeybani, (AFPSuriye Dışişleri Bakanı Esad eş Şeybani, (AFP

Açıklamada, iki ülkenin katılımıyla kimyasal silahlar konusunda özel bir komite kurulması için tarafların ortak koordinasyon içinde hareket ettiği duyuruldu.

İran'la ilgili olarak Şam, “özellikle Tahran'a yönelik son saldırıların ardından İran'ın Suriye'nin iç işlerine karışma girişimleri” olarak tanımladığı durumdan duyduğu endişeyi dile getirirken, Washington da “mevcut meşguliyetlerine rağmen Tahran'ın Suriye'deki güç dengesini değiştirme arayışından vazgeçmeyeceği” uyarısında bulundu.

Suriye Dışişleri Bakanlığı'na göre iki bakan terörle mücadele dosyasını da ele aldı ve özellikle Şam'daki Mar Elias Kilisesi'ne yapılan son saldırıdan sonra DEAŞ'ın hala “gerçek bir tehdit oluşturduğunu” teyit etti.

Açıklamada, ABD tarafının DEAŞ'ın “şu anda Suriye hükümetine yönelik en büyük tehdit” olduğunu vurguladığı ve bu alanda istihbarat paylaşımı ve Suriye'nin kabiliyetlerinin geliştirilmesi konusundaki kararlılığını ifade ettiği ifade edildi.

Golan Tepeleri'ndeki Kuneytra geçidi yakınlarında BM gözlemci bölgesindeki İsrail askerleri, (UNDOF)Golan Tepeleri'ndeki Kuneytra geçidi yakınlarında BM gözlemci bölgesindeki İsrail askerleri, (UNDOF)

İki taraf ayrıca İsrail'in, Suriye'nin güneyine yönelik tekrarlanan saldırılarını da ele aldı ve eş Şaybani Suriye'nin 1974 tarihli Ayrılma Anlaşmasına geri dönmek için ABD ile işbirliği yapma arzusunu dile getirdi.

Şarku’l Avsat’ın açıklamadan aktardığına göre Rubio, “bölgenin tanık olabileceği en kötü şeyin Suriye'nin bölünmesi ya da iç savaşa dönmesi” olduğu uyarısında bulundu.

Rubio, ülkesinin Şam'daki büyükelçiliğini yeniden açma arzusunu dile getirerek, “iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin yeniden başlatılmasına yönelik somut değişimi teyit eden bir adım olarak” eş Şeybani'ye mümkün olan en kısa sürede Washington'u ziyaret etmesi için resmi davette bulundu.