Irak Başbakanı Kazimi’den 25 ülkenin büyükelçisine ‘diplomatik misyonları koruma’ sözü

Irak Başbakanı Mustafa el-Kazimi (Reuters)
Irak Başbakanı Mustafa el-Kazimi (Reuters)
TT

Irak Başbakanı Kazimi’den 25 ülkenin büyükelçisine ‘diplomatik misyonları koruma’ sözü

Irak Başbakanı Mustafa el-Kazimi (Reuters)
Irak Başbakanı Mustafa el-Kazimi (Reuters)

Irak hükümeti, ABD’nin Bağdat Büyükelçiliği’ni kapatma kararının tehlikeli yansımalarını kabullenerek, bu krize son vermek için içerde ve dışarda büyük bir çaba veriyor.
Irak Başbakanı Mustafa el-Kazimi, 25 yabancı ve Arap ülkelerinin Bağdat’taki büyükelçileri ile bir araya gelerek, ABD’nin elçiliği kapatma kararının yansımalarını ve Bağdat’ın diplomatik misyonları silahlı saldırılardan korumak amacıyla aldığı tedbirleri anlattı. Kazimi’nin ofisinden yapılan açıklamada, “Kazimi, Irak’ın, hukukun üstünlüğünü sağlama, silahı devlet elinde toplama, diplomatik misyon ve merkezleri koruma konusundaki çabasını vurguladı” denildi. Açıklamaya göre, Kazimi, “Diplomatik misyonların güvenliğine yönelik saldırıların failleri, Irak’ın istikrarını sarsmaya ve bölgesel ve uluslararası ilişkilerini tahrip etmeye çalışıyorlar. Bu saldırılar yalnızca uluslararası misyonları değil bilakis çocuklar da dahil olmak üzere masum vatandaşlara kadar uzandı.
Devletin güvenlik kurumları bu saldırılara son vermeye kararlıdır ve bu hedefi gerçekleştirmek için gerekli tedbirleri almaya başladı. Irak’ın imajına ve uluslararası yükümlülüklerine zarar vermeye çalışan haydutlar, gayrı milli unsurlardan ilham alarak hareket ediyorlar ve Irak halkının iradesini ve dini-siyasi-kültürel mercilerini küçümsüyorlar ki bu merciler haydutların yaptıklarının tehlikesi hususunda hemfikirler” diye konuştu.
Büyükelçiler ise zaman zaman konuşmaya müdahil olarak, büyükelçilik binalarına ve uluslararası koalisyon güçlerine ait teçhizat konvoylarına katyuşa füzeleri ile el yapımı patlayıcıyla düzenlenen saldırıların artmasından duydukları endişeleri dile getirerek, bu saldırıların diplomatların ve Iraklı vatandaşların can güvenliği için oluşturduğu risklere işaret ettiler. Büyükelçiler ayrıca Irak hükümetinin bu saldırılara son vermek, saldırılara karışanların yakalanması ve güvenlik tedbirlerinin sıkılaştırılması amacıyla attığı adımları memnuniyetle karşıladıklarını aktardılar.
Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, dün düzenlediği basın toplantısında, ABD’ye “Bağdat’tan çekilme kararını” gözden geçirme çağrısında bulunurken, bu kararın ‘riskli’ olduğunu söyledi. Hüseyin’in açıklaması, Washington’un Yeşil Bölge’ye yönelik tekrarlanan saldırılar nedeniyle Bağdat’taki Büyükelçiliği’ni geri çekmeyi düşündüğüne dair çıkan haberlerin ardından geldi. Hüseyin, “Irak hükümeti ABD yönetiminin prensip olarak aldığı Bağdat’tan çekilme kararından huzursuz. Amerikalılar ile görüşmeler ve Irak’tan çekilmeleri konusunda alınan prensip kararı bizi harekete geçmeye itti” diye konuştu.
Hüseyin, Tahran’a düzenlediği son ziyarette İranlı yetkililerle görüşmesine değinerek, “İranlılara bize, Yeşil Bölge’ye yönelik eylemlerin silah kaosuna ve güvenlik sorununa neden olacağını bildirdiler” ifadesini kullandı. İlk kez Irak’taki saldırılarla bağlantısı olan bazı kişilerin tutuklandığını açıklayan Hüseyin, “Hükümet diplomatik misyonların korunması için önlemler aldı” dedi. Saldırılarda parmağı bulunan silahlı grupların ABD’nin Bağdat Büyükelçiliği’ni kapatmasını zafer olarak nitelemesine atıfta bulunan Hüseyin, “ABD’nin Bağdat Büyükelçiliği’nin çekilmesiyle zafer düşleyenler yanılıyorlar. ABD Büyükelçiliği’nin Bağdat’tan çekilmesi, Irak halkına yanlış işaretler veriyor ve bu işaretler aynı zamanda ABD’nin lehine değil. Irak hükümeti diplomatik misyonların korunması için gerekli tedbirleri aldı. Irak, Bağdat’taki büyükelçiliğini geri çekmesiyle ilgili kararını değiştirmesi için ABD ile iletişimi sürdürecek” diye konuştu.
ABD’nin, Irak’ın İran’dan doğalgaz ithal edebilmesi için tanıdığı muafiyet süresini 120 günden 60 güne indirmesi, Bağdat’taki Büyükelçiliğine yönelik tekrarlanan saldırılardan duyduğu rahatsızlığın açıkça işareti olarak değerlendirildi.
Silahlı gruplar, uluslararası toplumun Irak hükümetine olan güvenini sarsmak için yeni bir yöntem olarak yola el yapımı patlayıcı tuzaklamak veya rastgele füze fırlatma yoluna başvurdu. Bu füzelerin sonuncusu Bağdat Havalimanı yakınlarındaki Rıdvaniyye köyünde bir eve isabet ederek, bir ailenin yok olmasına neden olmuştu. Irakiyyun (Iraklılar) Kaolisyonu Başkanı Ammar el-Hakim, bu tür saldırıları kınarken, Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr, “direnişin sözleşmeye dönüşmesine” karşı uyardı.
Bağdat Havalimanı yolunda ve Yeşil Bölge’ye yakın bir noktada yola tuzaklanan el yapımı patlayıcı dün infilak etti. Bu saldırı, on gün içinde İngiltere’nin Bağdat Büyükelçiliği’ne ait aracın el yapımı patlayıcıyla hedef alındığı saldırıdan sonra aynı yolla gerçekleştirilen ikinci saldırı. Ammar el-Hakim, dün ABD’nin Bağdat Büyükelçisi Matthew Tueller ile görüşmesinde Irak’taki yabancı diplomatik misyonlara yapılan saldırıları kınadı.
Hakim’in ofisinden yapılan açıklamaya göre, Hakim görüşme sırasında, “Bu eylem, herkes tarafından reddediliyor ve kınanıyor. Hükümet, Iraklı vatandaşın güvenliğine risk oluşturan bu durumları önlemelidir” dedi.
Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr ise silahlı gruplara hitaben yazdığı mesajda, “direnişin sözleşmeye dönüşmesine” karşı uyardı. Sadr, “Bizim ve sizin düşmanınız olan işgalciye saldırdığınız silahlarınızın namlusunu kardeşlerinizin ve halkınızın göğsüne çevrirmeyin. İmajınızı koruyun. Ben işgalciyle ateşkes yapan veya tehditlerinden korkanlardan değilim. Ancak dış güçler Irak'ımızı ve onun güvenliğini, istikrarını ve egemenliğini baltalamak istiyor” dedi.
Nahreyn Üniversitesi Öğretim Görevlisi, ulusal güvenlik uzmanı ve Stratejik İşler ve Gelecek Çalışmaları Merkezi Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Allavi, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, “Irak’a kardeş ve dost 25 ülkenin büyükelçilerinin Başbakan Kazimi ile görüşmesi, Irak Devleti’ne, uluslararası toplumun Irak’a ve demokratik rejimine verdiği desteğe bağlı kaldığına dair büyük bir destek mesajıdır. Bu ayrıca haklar arasındaki bağların genişlediğinin göstergesidir” diye konuştu.
Allavi, “Bu, zor şartlarda kurulan genç Kazimi hükümetine destek mesajıdır. Başbakan, devlet kontrolü dışındaki silahlar, kendisini devletten daha büyük gören silahlı gruplar, ekonomi ve maaş sorunları, koronavirüs ve işsizlik krizi gibi dikenli dosyaları üstlendi. Irak hükümeti, diplomatik misyonları korumaya kararlıdır. Bu aynı zamanda hükümetin toplumun taleplerini ve devletin kamu politikasının gereklerini yerine getirme konusunda içerde verdiği taahhütler doğrultusunda uluslararası topluma karşı bir yükümlülüğüdür” dedi.
Allavi, hükümetin halihazırda karşı karşıya olduğu tehditlere karşı aldığı önlemler hakkında şunları kaydetti:
“Hükümet, diplomatik misyonların bombalanması olgusuyla mücadelede üç rota değiştirdi. Bağdat Havalimanı ve tesislerinin yönetiminden sorumlu tarafın belirlenmesi yoluyla havalimanında değişiklikler meydana geldi. Aynı şekilde Yeşil Bölge’nin güvenliğinden sorumlu yetkililer değiştirildi ve haydutça bir eylem yapan herhangi bir grubun tespit edilebilmesi için istihbarat ve güvenlik çalışmaları aktif hale getirildi. Sorun ortak. Diplomatik misyonlara yöneltile tehditler, Irak’ın istikrarsız döneme dönmesini, hükümetin uluslararası topluma karşı imajını ve performansını etkilemeyi hedefliyor. Ancak hükümetin ciddi hatalar ve Irak'ın durumunu etkileyen düğümü çözmekle mücadeleden geri adım atmayacağını düşünüyorum.”



Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
TT

Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)

Gazze Şeridi’nde şu anda tıkanma yaşayan ateşkes anlaşması, Hamas’ın ikinci aşamada öngörülen idari ve güvenlik düzenlemelerine ilişkin çekinceleri ve kamuoyuna yansıyan talepleriyle yeniden gündeme düştü. Bu gelişme, ABD’den ikinci aşamaya geçiş konusunda ‘perde arkasında’ yürütülen çabalara dair açıklamaların yapıldığı bir döneme denk geldi.

Hamas’ın dün açıkladığı ve silahsızlanma, barış konseyi, istikrar güçleri ile Gazze Şeridi’nin yönetimi için bir komite oluşturulmasına ilişkin dört ana başlığı içeren bu çerçeveye dair değerlendirmelerde görüş ayrılığı yaşanıyor. Şarku’l Avsat’a konuşan bazı uzmanlar, söz konusu taleplerin ikinci aşamaya geçişi zorlaştıran krizleri ortaya koyduğunu ve hareketin üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik manevralar olduğunu savunurken, diğerleri ise İsrail kaynaklı engellere rağmen Hamas’ın anlaşmayı uygulama konusunda ciddiyetini yansıttığı görüşünü dile getiriyor.

ABD Başkanı Donald Trump tarafından önerilen ve geçtiğimiz ekim ayında Gazze’de ateşkes sağlanmasına temel oluşturan barış planı, başkanlığını Trump’ın üstleneceği bir barış konseyi kurulmasını, bu konseyin Filistinli teknokratlardan oluşan bir komiteyi denetlemesini, Hamas’ın silahsızlandırılmasını, savaş sonrası Gazze yönetiminde rol almamasını ve istikrar güçlerinin konuşlandırılmasını öngörüyor.

Hamas’ın Gazze’deki lideri Halil el-Hayye, hareketin kuruluşunun 38. yıl dönümünde yaptığı açıklamada, silahın işgal altındaki halklar için uluslararası hukukla güvence altına alınmış bir hak olduğunu belirterek, bu hakkın korunmasını ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını güvence altına alan her türlü önerinin incelenmesine açık olduklarını ifade etti.

El-Hayye, Trump planında yer alan ve ABD Başkanı’nın liderliğinde kurulması öngörülen barış konseyinin görevinin, ateşkes anlaşmasının uygulanmasını gözetmek, finansmanı sağlamak ve Gazze Şeridi’nin yeniden imarını denetlemek olduğunu vurguladı. Filistinliler üzerinde ‘her türlü vesayet ve manda uygulamasını’ ise reddettiklerini söyledi.

Gazze Şeridi’nin yönetimi için Filistinli bağımsız isimlerden oluşan bir teknokratlar komitesinin derhal kurulması çağrısında bulunan el-Hayye, Hamas’ın tüm alanlardaki yetkileri bu komiteye devretmeye ve görevlerini kolaylaştırmaya hazır olduğunu kaydetti. Kurulması planlanan uluslararası gücün görevinin ise Gazze sınırlarında ateşkesi korumak olması gerektiğini vurguladı.

El-Hayye ayrıca, arabuluculara ve özellikle ‘temel garantör’ olarak nitelendirdiği ABD yönetimi ile Başkan Trump’a, İsrail’i anlaşmaya saygı göstermeye ve uygulamaya zorlamak için çalışmaları, anlaşmanın çöküşe sürüklenmesine izin vermemeleri çağrısında bulundu.

asdfr
Başlarında yük taşıyan kadınlar, Gazze Şeridi'nin güneyinde yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlamak için temizlenmiş araziye kurulan çadırların önünden geçiyor. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk geçen hafta yaptığı açıklamada, ateşkesin ilan edilmesinden bu yana Gazze’de sarı hattın gerisinde kalan bölgede 350’den fazla İsrail saldırısının belgelendiğini ve en az 121 Filistinlinin hayatını kaybettiğini söyledi. Öte yandan Hamas liderlerinden Raid Saad, cumartesi günü İsrail’in Gazze’de aracını hedef alan saldırısında öldürüldü.

İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi amaçlayan planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalışmalar yürüttüğünü ve çok uluslu uluslararası gücün gelecek aydan itibaren bölgede göreve başlamasının planlandığını belirtti. İsrail Yayın Kurumu’na göre, ABD’li yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

İsrail Kanal 14 televizyonu, kasım ayının sonlarında yaptığı bir haberde, ABD’nin uluslararası istikrar gücünün Gazze’de konuşlandırılması için tarih olarak ocak ayının ortasını belirlediğini, nisan ayı sonunu ise bölgedeki silahsızlanma sürecinin tamamlanması için nihai takvim olarak öngördüğünü aktarmıştı. Kanal, bu hedeflerin gerçeklikten kopuk bir beklenti olduğunu ve sürecin yeniden ertelenebileceğini kaydetmişti.

El-Ehram Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde İsrail meseleleri uzmanı olan Mısırlı analist Dr. Said Ukkaşe, Hamas’ın ortaya koyduğu çerçevenin ikinci aşamada ilerleme ihtimalinin zayıf olduğunu gösterdiğini ve bunun daha fazla İsrail saldırısını tetikleyebileceğini savundu. Ukkaşe, bu tutumun, tehlikeli koşullar altında ilerleyen ikinci aşama yükümlülükleri öncesinde Hamas üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik ‘manevralar’ olduğunu ifade etti.

Hamas dosyasına odaklanan Filistinli siyaset analisti İbrahim el-Medhun ise İsrail’in anlaşmayı sabote etmeye yönelik tekrarlanan engellerine rağmen ikinci aşamaya geçilmesi ve uygulanmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi. Silah meselesine ilişkin olarak Hamas’ın, Filistin iç kamuoyunda derinlemesine bir diyalog yürüttüğünü, Kahire’deki arabulucularla da şeffaf ve açık görüşmeler yaptığını belirten el-Medhun, tüm taraflarca kabul edilebilecek bir vizyonun şekillenebileceğini ve hareketin barış güçlerinin varlığına açık olduğunu söyledi.

Hamas’ın ortaya koyduğu bu çerçeveye arabulucuların henüz yorum yapmadığı bir ortamda, Mısır Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati’nin, İngiliz mevkidaşı Yvette Cooper ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde Gazze’de geçici bir uluslararası istikrar gücünün konuşlandırılmasının önemini vurguladığını bildirdi. Abdulati, ateşkesin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve Trump planının ikinci aşamasına ilişkin yükümlülüklerin uygulanmasının önemine dikkat çekti.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) düzenlenen Sir Bani Yas Forumu’na katılımı sırasında konuşan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesinin gerekliliğini ve uluslararası istikrar gücünün oluşturulmasının önemini yineledi.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, cuma günü gazetecilere Gazze anlaşmasındaki gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada, “Barış anlaşmasının ikinci aşamasına yönelik olarak şu anda perde arkasında çok sayıda sessiz planlama yürütülüyor… Kalıcı ve sürdürülebilir bir barış sağlamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

ABD’nin Wall Street Journal gazetesi, cumartesi günü yetkililere dayandırdığı haberinde, Trump yönetiminin Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlamak amacıyla bir ABD’li generalin komutasında 10 bin askerden oluşan çok uluslu bir güç oluşturmayı hedeflediğini aktardı. Haberde, bazı ülkelerin, gücün görev kapsamının Hamas’ın silahsızlandırılmasını da içerebileceğine yönelik çekinceleri nedeniyle henüz asker göndermediği belirtildi.

Gazete ayrıca ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, Gazze’de konuşlandırılması planlanan bu güç için yaklaşık 70 ülkeden askerî veya mali katkı talebinde bulunduğunu, ancak yalnızca 19 ülkenin asker göndermeye ya da ekipman ve lojistik destek gibi farklı şekillerde katkı sunmaya istekli olduğunu yazdı.

Ukkaşe, Trump’ın 29 Aralık’ta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yapacağı görüşmede ikinci aşamanın başlatılması için baskı kuracağını öngörerek, İsrail’in bu aşamaya girmeyi kabul edeceğini ancak çekilmelerin uygulanmasına ilişkin müzakerelerin süresiz biçimde uzayabileceğini söyledi.

El-Medhun ise Kahire’nin İsrail kaynaklı engellerin farkında olduğunu ve anlaşmanın başarısızlığa uğramasına yol açabilecek muhtemel İsrail gerekçelerini ortadan kaldırmak için ikinci aşamaya geçişin hızlandırılmasını talep edeceğini ifade etti.


Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
TT

Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)

Tunus'un merkezindeki Kayravan şehrinde, cumartesi akşamı, polis ve gençler arasında art arda ikinci gece çatışmalar yaşandı.

Ailesinin ifadesine göre, çatışmalar bir kişinin polisin kovalamacası ve ardından kendisine yönelik şiddet sonucu ölmesinin ardından patlak verdi. Ölen kişinin akrabaları, ehliyetsiz motosiklet kullandığını ve bir polis aracı tarafından takip edildiğini söylüyor. Ardından dövülerek hastaneye kaldırılan adam, hastaneden kaçmayı başardı. Cumartesi günü geçirdiği kafa travması sonucu hayatını kaybetti.

Tunus'ta da yüzlerce kişi, muhalefet dernekleri ve partilerinin çağrısına yanıt olarak, dördüncü hafta üst üste başkentte "özgürlükleri savunmak ve Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarını protesto etmek" amacıyla gösteri düzenledi.


Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Lübnan-İran ilişkileri çok hassas bir aşamaya geldi ve şu anda, İran liderliği kararını verip Lübnan işlerine müdahalesini durdurmadığı sürece, kontrolden çıkma ve önlenemez olumsuz sonuçlar doğurma riskiyle karşı karşıya. Önde gelen bir siyasi kaynak Şarku’l Avsat'a durumu böyle aktardı. İran'ın Beyrut'taki elçileri müdahaleyi reddederken, Lübnan'daki resmi makamlar müdahaleyi kanıtlayan delillere sahip olduklarını vurguluyor.

Kaynak, İran'ın müdahalesine örnekler verdi; bunlardan ilki, resmi davet olmadan elçilerin gelmesiydi ve resmi görüşmelerinin çoğunun, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin önderliğindeki görüşmelerini haklı çıkarmak için siyasi bir kılıf sağlama bağlamında kaldığını vurguladı.