Irak Başbakanı Kazimi Paris’i ziyaret etti

Irak Başbakanı Mustafa el-Kazimi ile Fransız mevkidaşı Jean Castex başkanlığındaki heyetler Paris’te iki ülke arasında birçok mutabakat zaptı imzaladılar. (AFP)
Irak Başbakanı Mustafa el-Kazimi ile Fransız mevkidaşı Jean Castex başkanlığındaki heyetler Paris’te iki ülke arasında birçok mutabakat zaptı imzaladılar. (AFP)
TT

Irak Başbakanı Kazimi Paris’i ziyaret etti

Irak Başbakanı Mustafa el-Kazimi ile Fransız mevkidaşı Jean Castex başkanlığındaki heyetler Paris’te iki ülke arasında birçok mutabakat zaptı imzaladılar. (AFP)
Irak Başbakanı Mustafa el-Kazimi ile Fransız mevkidaşı Jean Castex başkanlığındaki heyetler Paris’te iki ülke arasında birçok mutabakat zaptı imzaladılar. (AFP)

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Paris hükümeti, Çeçen asıllı bir Rusun cuma günü düzenlediği terör eyleminin yansımalarıyla meşgul olduğu bir dönemde Irak Başbakanı Mustafa el-Kazimi ve beraberindeki heyeti ağırladılar. Üst düzey görüşmeler için yoğun gündemin arasında zaman ayırdılar. Bu durum, Fransa’nın Bağdat ile ilişkileri güçlendirme ve ileriye taşıma arzusunun bir işareti olarak yorumlandı.
Avrupa’da ilk ziyaretini Paris’e gerçekleştiren Kazimi, başta Macron olmak üzere Fransız Mevkidaşı Jean Castex, Fransa Senato Başkanı Gerard Larcher, savunma ve dışişleri bakanları ve Irak pazarıyla ilgilenen dev şirketlerin müdür ve CEO’ları ile bir araya geldi. Ayrıca Kazimi’ye eşlik eden bakanlar, Fransız mevkidaşlarıyla toplantılar düzenlediler. Kazimi’ye eşlik eden heyette dışişleri, savunma, maliye ve petrol bakanları, Merkez Bankası Başkanı, Ulusal Güvenlik Danışmanı, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) temsilcisi, Yatırım Heyeti Başkanı ve birçok danışman yer aldı.
Kazimi, Paris’i ziyaret eden ilk üst düzey Iraklı yetkili değil. Zira Kazimi’den önce Celal Talabani ve Berhem Salih’in yanı sıra Haydar İbadi ile Adil Abdulmehdi gibi Irak’ta başbakanlık yapan isimler ve IKBY liderleri de Fransa’nın başkentini ziyaret etmişlerdi.
Fransa Cumhurbaşkanı Macron 1 Eylül’de Bağdat’ı ziyaret ederken kendisinden önce Fransa Dışişleri Bakanı ile Savunma Bakanı da Bağdat’a gitmişti. Ayrıca Irak’tan çeşitli düzeylerde heyetler de daha önce Paris’i ziyaret etmişlerdi. Tüm bunlar -Fransız kaynaklara göre- iki duruma işaret ediyor. Bunlardan ilki tarafların karşılıklı ilişkileri güçlendirme arzusu. Örneğin Paris, Irak’taki rolünün yalnızca terör hücreleriyle mücadeleye destek vermekle sınırlı kalmasını istemiyor, bilakis belirgin bir rol ve konum arıyor. Bağdat da birbiriyle çekişen Tahran ve Washington arasında sıkışıp kalmamaya ve ilişkilerini ‘çeşitlendirmeye’ ihtiyaç duyuyor. Dolayısıyla Bağdat yönetimi, Paris’i Avrupa’ya açılan kapı ve başta savunma ile ekonomi olmak üzere çeşitli alanlarda kendisine yardımcı olabilecek bir taraf olarak görüyor. İkinci olarak Paris, Irak’ı tüm alanlarda önemli fırsatlar elde edebileceği ‘umut vaat edici’ bir pazar olarak değerlendiriyor. Bu nedenle Fransa, yeniden imar sürecinde Irak’a ‘ayak uydurmaya hazır olduğunu’ belirtiyor, yani pratikte imar sürecinde kendisinin de bir konumu olmasını istiyor. Paris’teki Başbakanlık konutunda dün Kazimi ve Fransız mevkidaşı Castex’in ile iki tarafın bakanları huzurunda ‘niyet beyanı’ olarak imzalanan birden fazla mutabakat zaptı da buna işaret ediyor.
Bağdat ve Paris eğitim, ulaşım ve tarım alanlarına mutabakat zaptı imzaladı. Tarım alanında imzalanan anlaşma, Irak Tarım Bakanlığı’nın kurumsal kapasitesini artırmayı hedefliyor. Buna göre, tarım alanında tecrübe alışverişi, veterinerlik eğitimi, bitki sağlığı ve tarımla ilgili araştırmalar yapılması öngörülüyor. Anlaşma ayrıca tarım ve gıda sanayisi, tarımda kullanılan makineler, toprak ve su kaynaklarını geliştirme gibi alanlarda iki taraf arasında gıda ve tarım ortaklığı kurulmasını amaçlıyor. Ulaşım alanında imzalanan anlaşma ise Bağdat’ta hava tramvayı yapılmasını öngörüyor. Eğitim alanındaki anlaşmada Irak’taki Yüksek Öğretime dair planlar yer alırken, iki taraf arasında eğitim alanındaki işbirliğinin güçlendirilmesi ve Iraklı öğrencilerin Fransa’daki üniversitelerde kabul edilmesi hedefi de belirlendi.
İki ülkenin imzaladığı anlaşmalar yalnızca bu üç alanla sınırlı değil. Zira bunlara ek olarak Bağdat’ın silah kaynaklarını çeşitlendirme ve silahlı güçlerinin ‘tek bir hedef için değil’ ana hedef için ihtiyaç duyduğu savunma sistemleri ve teçhizatları (Fransız savunma sistemleri ve teçhizatlarını) satın alma isteği ışığında iki taraf arasında savunma ve askeri işbirliği mutabakatı imzalandılar. Fransa tarafı bu isteğe karşılık olarak Bağdat’ın taleplerine cevap vermeye hazırlanıyor. Aynı şekilde Paris enerji (petrol) alanında iş birliği teklif etti. Zira Fransız petrol devi Total, Irak petrol rezervlerine büyük ilgi duyuyor. Irak, dünyanın en büyük petrol rezervlerine sahip ikinci ülkesi konumunda.
Bunlara ilave olarak, iki taraf, nükleer enerji ile elektrik üretimi alanında da iş birliği anlaşması imzaladı. Bu anlaşma, Irak’ın enerji krizine son vermeyi hedefliyor. Fransa’nın bu konuda birtakım hazırlıkları bulunuyor fakat Fransız kaynakların aktardığına göre, Paris bu alanda harekete geçmek için Irak’ta güvenlik, istikrar, güven ve şeffaflık şartının sağlanmasını talep ediyor.
Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, Irak heyeti Paris’e ulaşmadan önce yaptığı açıklamada, söz konusu ziyarette ‘Irak ordusunun ihtiyaçlarına göre’ Fransız silahlarını satın alma talebini dile getireceklerini söyledi.
Irak Başbakanı Kazimi, Fransız mevkidaşı Castex ile görüşmesinde, ülkesinin tüm dünya ülkeleriyle ortak çıkarlar temelinde güçlü ilişkiler geliştirmek ve uluslararası konumuna yeniden kavuşmak istediğini bildirdi. Kazimi, Irak’ın  Tahran ve Washington arasında rekabet veya çekişme sahası olmak istemediğini ve bu hususta Fransa’nın desteğini aldığını vurguladı. Castex de Paris’in “çeşitli düzeylerde Irak'ı desteklemek için istekli olduğunu” ifade etti.
Fransa Cumhurbaşkanlığı Sarayı Elysee’den Kazimi ve Macron görüşmesi öncesinde yapılan açıklamada iki liderin görüşme sırasında “Ortadoğu’nun güvenliği, terör kalıntılarıyla mücadele ve Irak’ın yeniden imarı” meselelerinin ele alınacağı kaydedildi. Tüm bu başlıkların detayları da mevcut. Ortadoğu’nun güvenliğinden kasıt, Irak’ın konumu ve Fransa’nın bu alanda yapabilecekleridir. Nitekim bu hususta Macron’un geçen ayın başında Bağdat’a gerçekleştirdiği ziyarette ülkesinin “Irak’ın egemenliğini desteklemek” istediği yönündeki ifadesini hatırlatmak yerinde olacaktır. Macron, bu ziyaretinde Irak yönetimine “geçiş sürecini gerçekleştirme” çağrısı yaparak, Fransa ve uluslararası toplumun bu konuda Irak’a destek olacağını belirtmişti. Macron “İran'ın çok güçlü etkisine ve Türkiye'nin adımlarına” işaret ederek Paris’in “eski ve yani hamlelere karşı” Irak’ın yanında olduğunu söyledi. Bunun için bir ‘yol haritası’ da öneren Macron, “Yetkililerin sorunu, Irak devletini güçlendirilmesi, toplumsal, ekonomik ve eğitim tepkilerin geliştirilmesi, ordudaki reformların sürdürülmesi ve bugün Irak’taki tüm silahlı grupları ve askeri bileşenleri ordu saflarına entegre edebilmesinde saklıdır” ifadesini kullandı.
Bununla birlikte iki taraftan hiçbir yetkili Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) elindeki Fransız radikallerin akıbetine açık bir şekilde değinmedi. Kürt tarafı söz konusu radikallerin ülkelerine gönderilmesini isterken Paris yönetimi ise bu kişileri geri almayı kabul etmiyor. Irak daha önce 12 kişiyi teslim alarak yargılamış ve haklarında idam kararı vermişti. Ancak yasalardaki idam kararını yürürlükten kaldıran Paris ise bu cezaya karşı olduğu için uygulamak istemiyor. Bağdat da bir dönem bu konudaki tutumunu yumuşatmıştı. Fakat bugün bu esnekliği göstermediği görülüyor. Bu alandaki sorun devam ediyor.



Suriye Dışişleri Bakanı Şeybani: Cumhurbaşkanı Şara, Trump ile yaptırımların kaldırılması ve Suriye ile ABD arasında yeni bir sayfa açılmasını görüşecek

ABD Başkanı Donald Trump, 14 Mayıs'ta Riyad'da Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile tokalaşırken (AP)
ABD Başkanı Donald Trump, 14 Mayıs'ta Riyad'da Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile tokalaşırken (AP)
TT

Suriye Dışişleri Bakanı Şeybani: Cumhurbaşkanı Şara, Trump ile yaptırımların kaldırılması ve Suriye ile ABD arasında yeni bir sayfa açılmasını görüşecek

ABD Başkanı Donald Trump, 14 Mayıs'ta Riyad'da Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile tokalaşırken (AP)
ABD Başkanı Donald Trump, 14 Mayıs'ta Riyad'da Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile tokalaşırken (AP)

Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani bugün yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’nın bu ay Beyaz Saray'ı ziyaret edeceğini duyurdu. Bu ziyaret, bir Suriye cumhurbaşkanının Washington'a yaptığı ilk tarihi ziyaret olacak.

ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack dün Şara’nın Washington'ı ziyaret edeceğini açıklamıştı. Daha sonra Beyaz Saray’dan bir yetkili, Şara’nın 10 Kasım'da Washington'ı ziyaret edeceğini açıklamasında bulundu.

Manama’daki Diyalog Forumu sırasında açıklamalarda bulunan Şeybani, ülkenin yeniden inşasının Şara’nın bu ay Washington'a yapacağı ziyaret sırasında tartışılacak konular arasında yer alacağını belirterek “Suriye'nin kutuplaşmanın merkezi olmasını istemiyoruz, aksine herkesle aynı yolda ilerleyerek iş birliği ve açıklığa dayalı ilişkiler kurmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Suriye Dışişleri Bakanı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yaptırımların kaldırılması ve ABD ile Suriye arasında yeni bir sayfa açılması başta olmak üzere birçok konu tartışılıyor. İki ülke arasında çok güçlü bir ortaklık kurulmasını istiyoruz.”

ABD Dışişleri Bakanlığı'na göre daha önce hiçbir Suriye cumhurbaşkanı Washington'a resmi ziyarette bulunmadı. Şara, eylül ayında New York'ta Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda bir konuşma yapmıştı.

ABD Başkanı Donald Trump, geçtiğimiz mayıs ayında Suudi Arabistan'da Şara ile bir araya gelmişti. Bu buluşma, 25 yıldır bir Suriye cumhurbaşkanı ile ABD başkanı arasında gerçekleşen ilk görüşmeydi.

ergty
ABD Başkanı Donald Trump, geçtiğimiz mayıs ayında Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın da katılımıyla Riyad'da Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile bir araya geldi (SPA)

Ülkesinin ‘kabul edilebilir’ bir iç güvenlik istikrarına sahip olduğunu ve Suriye'nin terör ve uyuşturucu ile mücadelede bölgesel bir ortak haline geldiğini belirten Suriye Dışişleri Bakanı Şeybani, “Bazı zorluklarla karşılaştık, ancak pes etmedik ve eski rejim tarafından 250 binden fazla kişi kayıp” dedi. Suriye halkının tüm kesimleri için yasanın temel alınmasını istediğini vurgulayan Şeybani, “Suriye'de sivil barışı teşvik etmeye kararlıyız” diye ekledi.

Trump ile Şara arasında geçtiğimiz mayıs ayında Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) üyesi ülkelerin liderleriyle yaptığı toplantının oturum aralarında gerçekleşen görüşme, Suriye için önemli bir dönüm noktası olarak değerlendirildi.

Associated Press'e (AP) konuşan ABD’li bir yetkiliye göre Şara’nın, Washington ziyareti sırasında ABD öncülüğündeki DAEŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu’na (DMUK) katılmak için bir anlaşma imzalaması bekleniyor.


Hamas, CENTCOM'un ‘yardımları yağmaladığı’ iddiasını yalanladı: “Bunlar asılsız iddialar”

CENTCOM tarafından yayınlanan ve Hamas üyelerinin yardım kamyonuna saldırdığı görüldüğü iddia edilen bir videodan ekran görüntüsü
CENTCOM tarafından yayınlanan ve Hamas üyelerinin yardım kamyonuna saldırdığı görüldüğü iddia edilen bir videodan ekran görüntüsü
TT

Hamas, CENTCOM'un ‘yardımları yağmaladığı’ iddiasını yalanladı: “Bunlar asılsız iddialar”

CENTCOM tarafından yayınlanan ve Hamas üyelerinin yardım kamyonuna saldırdığı görüldüğü iddia edilen bir videodan ekran görüntüsü
CENTCOM tarafından yayınlanan ve Hamas üyelerinin yardım kamyonuna saldırdığı görüldüğü iddia edilen bir videodan ekran görüntüsü

Hamas Hareketi tarafından bugün yapılan açıklamada, ABD Merkez Komutanlığı'nın (CENTCOM) ‘Hamas’ın bir yardım kamyonunun yağmalandığı’ yönündeki iddiaları kınanırken bu iddialar ‘yanlış ve asılsız’ olarak nitelendirdi.

Açıklamada, CENTCOM’un iddialarının, zaten sınırlı olan insani yardımın azaltılmasını meşrulaştırmak ve uluslararası toplumun Gazze Şeridi’ndeki sivillerin kuşatılması ve açlık çekmesini sona erdirememesini örtbas etmek amacıyla ortaya atıldığı belirtildi.

Hamas, uluslararası veya yerel kurumların ve yardım konvoylarında çalışan sürücülerin hiçbirinin bu tür bir olayı rapor etmediğini yahut herhangi bir şikâyette bulunmadığını vurguladı.

CENTCOM dün öğleden sonra, Gazze Şeridi üzerinde uçan bir ABD insansız hava aracı (İHA) tarafından çekilen görüntüleri yayınladı. CENTCOM’un iddiasına göre görüntülerde Hamas üyeleri bir yardım kamyonuna saldırıyor, şoförüne saldırıyor ve içeriğini yağmalıyor, ardından bilinmeyen bir yere kaçıyor.

Öte yandan bunlar, CENTCOM’un Gazze’deki ateşkesi izlemek için Gazze Şeridi semalarında gerçekleştirdiği uçuşlardan yayınlanan ilk görüntüler oldu.

İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'un Ynet adlı internet sitesine göre CENTCOM, videonun 31 Ekim'de çekildiğini ve Hamas üyelerinin Han Yunus'un kuzeyine yardım götüren insani yardım konvoyuna ait bir kamyonu yağmaladığını gösterdiğini açıkladı.

CENTCOM’un açıklamasında şu ifadeler yer aldı:

“Kiryat Gat'taki koordinasyon merkezi, Hamas ile İsrail arasındaki ateşkes anlaşmasının uygulanmasını izlemek için konvoyun üzerinde uçan bir ABD MQ-9 uçağından hava gözetimi yoluyla bir rapor aldı. Raporda, silahlı adamların sürücüyü saldırıya uğrattığı ve yardım malzemelerini ve kamyonu çaldığı belirtildi.”

Sürücünün yolun ortasına sürüklendiği ve yerde yatırıldığı belirtilen açıklamada, sürücünün durumunun halen bilinmediği ifade edildi.


Binlerce Sudanlı tehlikede: Faşir ve Bara'da yargısız infazlar yapılıyor

TT

Binlerce Sudanlı tehlikede: Faşir ve Bara'da yargısız infazlar yapılıyor

Binlerce Sudanlı tehlikede: Faşir ve Bara'da yargısız infazlar yapılıyor

Bileşmiş Milletler (BM) ve insan hakları raporları ile uydu görüntülerinin, geçtiğimiz pazar günü Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) tarafından ele geçirilen Kuzey Darfur'un başkenti Faşir şehrinde ayrım gözetmeksizin cinayetlerin devam ettiğini göstermesinin ardından, binlerce Sudanlı şu anda risk altında. Kuzey Kordofan eyaletindeki stratejik öneme sahip Bara’da korkunç istismarlar ve cinayetlerin bildirilmesinin ardından Kordofan eyaletinin en büyük şehri Ubeyd’e doğru büyük çaplı bir göç yaşanıyor.

Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü (MSF) dün, HDK'nın iktidarı ele geçirmesinin ardından binlerce sivilin Sudan'ın Faşir kentinde mahsur kaldığı ve yakın tehlike altında olduğu konusunda endişelerini dile getirirken, yeni uydu görüntüleri Kuzey Darfur eyaletinin yönetim şehrinde katliamların devam ettiğini gösteriyor.

HDK geçtiğimiz pazar günü, 18 aylık bir kuşatmanın ardından, Sudan topraklarının üçte birini oluşturan Darfur bölgesindeki ordunun son kalesi olan Faşir'in kontrolünü ele geçirdi. Şehrin düşmesinden bu yana, sahada infazlar, cinsel şiddet, yardım görevlilerine saldırılar, yağma ve kaçırma olayları bildirilirken, iletişim büyük ölçüde sağlanamıyor.

Faşir yakınlarındaki Tavile beldesine ulaşan kurtulanlar, toplu katliamların yaşandığını, çocukların ebeveynlerinin gözleri önünde vurulduğunu ve kaçmaya çalışan sivillerin dövülüp soyulduğunu anlattı. BM, pazar gününden bu yana 65 binden fazla kişinin Faşir'den kaçtığını, ancak on binlerce kişinin halen orada mahsur kaldığını söyledi. Şehir, son HDK saldırısından önce yaklaşık 260 bin nüfusa sahipti.

zaxsdf
Faşir yakınlarında cesetler ve yanmış araçlar arasında yürüyen HDK üyeleri (Reuters)

MSF, çok sayıda sivilin halen büyük risk altında olduğunu ve HDK ve müttefikleri tarafından daha güvenli bölgelere ulaşmalarının engellendiğini açıkladı.

MSF, sadece yaklaşık 5 bin kişinin şehrin yaklaşık 70 kilometre batısında bulunan Tavile beldesine ulaşabildiğini bildiri. MSF Acil Durum Operasyonları Başkanı Michel Olivier Lacharite, “Tavile'ye gelenlerin sayısı, yaygın zulüm haberlerinin arttığı bir dönemde, felaketin boyutuyla uyuşmuyor” dedi. ‘Faşir'de aylarca süren açlık ve şiddetten kurtulan tüm kayıp insanlar nerede?’ diye soran Lacharite, “En olası ve aynı zamanda en korkunç ihtimal, kaçmaya çalışırken öldürülüyor veya avlanıyor olmalılar” diye ekledi.

Toplu katliamlar devam ediyor

MSF’ye konuşan görgü tanıkları, pazar günü ordudan ve müttefik kuvvetlerden askerler de dahil olmak üzere yaklaşık 500 sivilin kaçmaya çalıştığını, ancak çoğunun HDK ve ona bağlı gruplar tarafından öldürüldüğünü veya yakalandığını söyledi. Hayatta kalanlar, kaçanların cinsiyet, yaş ve etnik kökenlerine göre ayrıldığını ve birçoğunun halen 5 milyon ila 30 milyon Sudan sterlini (bin ila 6 bin dolar) arasında değişen fidye için alıkonulduğunu söyledi.

Faşir’den kaçan beş çocuk annesi Hayat, Fransız Haber Ajansı AFP'ye yaptığı açıklamada, kendileriyle birlikte seyahat eden gençlerin yolda silahlı kişiler tarafından durdurulduğunu, daha sonra onlara ne olduğunu bilmediklerini söyledi. BM tarafından cuma günü yapılan açıklamada, HDK’nın Faşir'e düzenlediği saldırıda ölenlerin sayısının yüzlerle ifade edilebileceği belirtilirken Sudan ordusuyla ittifak halindeki güçler HDK'yı ‘2 binden fazla sivili öldürmekle’ suçladı.

Uydu görüntüleri

Yale Üniversitesi’nden araştırmacılara göre yeni uydu görüntüleri Sudan'ın batısındaki Faşir şehri ve çevresinde kitlesel katliamların devam ettiğine işaret ediyor.

Üniversitenin İnsani Yardım Araştırma Laboratuvarı yeni bir raporda, yeni görüntülerde şehir nüfusunun büyük bir kısmının ‘öldürüldüğü, esir alındığı veya saklandığına’ dair işaretler olduğunu belirtti.

cd
Yıkımın sonrasını ve devam eden çatışmayı gösteren bir uydu görüntüsü (AFP)

Araştırmacılar, pazartesi ile cuma günleri arasında yerleşim bölgelerinde, üniversite kampüslerinde ve askeri tesislerde insan kalıntıları olduğu düşünülen en az 31 grup nesne gözlemlediler.

Raporda, “Sürekli kitlesel katliamların devam ettiğine dair işaretler açıkça görülüyor” ifadesi de yer aldı.

Kaçanların anlattıkları

Reuters'ın haberine göre hafta başında Sudan'ın Faşir kenti yakınlarında deve sırtında yaklaşık 200 adamıtoplayan milisler, onları belirli bir yere götürdükten ve ırkçı sloganlar attıktan sonra üzerlerine ateş açtılar. Kaçırılan kişiler arasında olduğunu söyleyen el-Hayr Ismail adındaki adam, Sudan'ın batısındaki Darfur bölgesindeki Tavile beldesinde yerel bir gazeteciye, kaçıranlardan birinin onu okul günlerinden tanıdığını ve kaçmasına izin verdiğini anlattı.

İsmail, “’Onlara onu öldürmeyin’ dedi, ancak onlar kendi arkadaşları da dahil olmak üzere onunla birlikte olan herkesi öldürdüler” ifadelerini kullandı. İsmail, HDK pazar günü şehri ele geçirdiğinde, halen şehirde bulunan yakınlarına yiyecek götürdüğünü ve diğer tutuklular gibi kendisinin de silahsız olduğunu kaydetti.

dfrgt
HDK’nın Faşir’i ele geçirmesinin ardından şehirden kaçan yaralı bir kişi (AP)

İsmail, Reuters'ın röportaj yaptığı dört tanık ve altı yardım görevlisinden biriydi ve Faşir’den kaçanların yakın köylerde toplandığını, cinsiyete göre ayrıldığını ve ardından sınır dışı edildiğini söyledi. Başka bir tanık daha önce yaptığı açıklamada, olaydan sonra silah sesleri duyulduğunu söylemişti.

Reuters tarafından doğrulanan başka bir habere göre eski bir hastane temizlikçisi olan Tehani Hasan, kız kardeşinin kocası ve amcasının serseri kurşunlarla öldürüldükten sonra pazar sabahı Tavile'ye kaçtığını söyledi. Yolda, HDK üniformalı üç adamın kendisini ve ailesini alıkoyduğunu, üstlerini aradığını, dövdüğünü ve hakaret ettiğini belirten Hasan, “Bizi çok kötü dövdüler. Giysilerimizi yere attılar. Kadın olmama rağmen benim üstüm de arandı. Yiyeceklerimizi ve sularımızı yere döktüler” ifadelerini kullandı.

Sonunda başka bir bölgeye vardılar ve burada savaşçılar kadınları ve çocukları erkeklerden ayırdılar. Erkek kardeşi ve ikinci kız kardeşinin eşini bir daha görmediklerini söyleyen Hasan, “Bize yaptıkları muameleden dolayı hayatta olduklarını söyleyemeyiz. Eğer onlar öldürmezse, açlık ve susuzluk öldürüyor” şeklinde konuştu.

HDK’dan yalanlama

Faşir’deki ‘zaferi’ Sudan'ın iki buçuk yıllık iç savaşında bir dönüm noktası olan HDK, söz konusu ihlalleri işlediğini reddetti, bu iddiaların düşmanları tarafından uydurulduğunu öne sürdü. HDK da karşı suçlamalarda bulundu. HDK’nın üst düzey liderlerinden biri bu iddiaları ordunun ve müttefik savaşçılarının ‘Faşir’deki yenilgilerini ve kayıplarını örtbas etmek için’ yaptıkları ‘medya propagandası’ olarak nitelendirdi.

HDK Komutanlığı çoğunun tutuklandığını öne sürdüğü üyelerinin işlediği ihlallere ilişkin soruşturma başlatıldığını, HDK'nın insanların şehri terk etmesine yardım ettiğini ve yardım kuruluşlarını kalanlara yardım etmeye çağırdığını da ekledi.

Sudan ordusundan askerler ve sivil kılığına girmiş HDK üyelerinin sorgulanmak üzere ‘yakalandığını’ belirten HDK Komutanlığı, Reuters'ın yorum talebine yanıt olarak, ‘Bazılarının iddia ettiği gibi cinayet işlenmedi’ dedi. Reuters, sosyal medyada yayınlanan ve HDK üniformalı adamların silahsız tutuklulara ateş açtığını gösteren en az üç videoyu ve silahlı çatışma sonrası cesetlerin bulunduğu 12 videoyu doğruladığını bildirdi.

Yerinden edilen insanların sayısı artıyor

Öte yandan Sudan Doktorlar Sendikası dün, 642 yerinden edilmiş kişinin Faşir’den kuzey eyaletindeki Daba bölgesine geldiğini duyurdu. Yayınladığı basın açıklamasında, Faşir’den gelen yerinden edilmiş kişilerin sayısındaki artışı büyük endişeyle takip ettiğini belirten Sudan Doktorlar Sendikası, “Faşir’de HDK tarafından işlenen katliamlar nedeniyle zorlu ve tehlikeli bir yolculuğun ardından son birkaç saat içinde 642 yerinden edilmiş kişi Kuzey Eyaleti'ne ulaştı” ifadelerini kullandı.

Sendika, başta çocuklar, kadınlar ve yaşlılar olmak üzere yerinden edilmiş kişilerin, barınak, gıda ve içme suyu eksikliği ve temel sağlık hizmetlerinin yetersizliği gibi zorlu insani koşullarda yaşadıklarını da kaydetti.

Basın açıklamasında şu ifadeler yer aldı:

“Savaşın yıkımından kaçan bu aileler, güvenlik arayışıyla kuzey eyaletine sığındılar, ancak şu anda ev sahibi toplulukların karşılayamayacağı ciddi geçim sorunlarıyla karşı karşıyalar. Darfur'daki durumun kötüleşmeye devam etmesi nedeniyle önümüzdeki günlerde gelenlerin sayısının önemli ölçüde artması bekleniyor.”

MSF, insani yardım durumunun tamamen çökmesini önlemek için, Sudan içindeki ve dışındaki yerel yetkililere ve insani yardım ve yardım kuruluşlarına, yerinden edilmiş insanlara acil tıbbi ve gıda yardımı, barınak ve psikososyal destek sağlamak için acil önlemler almaları çağrısında bulundu. MSF, bu kritik anda hızlı bir müdahalenin, yerinden edilme, açlık ve korkudan bitkin düşen binlerce kişinin hayatını kurtarabileceğini vurguladı.