Kaddafi yandaşları ölümünün yıldönümünde, ‘meçhul mezarının’ ortaya çıkarılmasını istiyor

Libya’nın devrik lideri Muammer Kaddafi (Şarku'l Avsat)
Libya’nın devrik lideri Muammer Kaddafi (Şarku'l Avsat)
TT

Kaddafi yandaşları ölümünün yıldönümünde, ‘meçhul mezarının’ ortaya çıkarılmasını istiyor

Libya’nın devrik lideri Muammer Kaddafi (Şarku'l Avsat)
Libya’nın devrik lideri Muammer Kaddafi (Şarku'l Avsat)

Libya’nın eski lideri Muammer Kaddafi’nin linç edilerek öldürülmesinden 9 yıl sonra Kaddafi yandaşları, linç olayının ayrıntılarının gün yüzüne çıkarılmasını talep ediyor.
NATO uçakları, 9 yıl önce Sirte ve ülkenin kuzeybatısındaki Beni Velid’de Kaddafi ve geriye kalan kuvvetlerini hedef alan saldırılar gerçekleştirmişti. Sirte ve Beni Velid, Kaddafi’nin öldürüldüğü son ana kadar Libya Ulusal Geçiş Konseyi güçlerine karşı birleşen rejim yanlısı son şehirlerdi. Kaddafi yandaşları, Muammer Kaddafi ve oğlu Mu’tasım Kaddafi’nin cenazelerinin gömülü olduğu mezar yerlerinin açıklanmasını talep etti.
Devrik rejimin son sözcüsü Musa İbrahim, Kaddafi’nin öldürüldüğü haberi gelmeden önce iki ay boyunca SİHA füzeleri tarafından takip edildikleri gecenin detaylarını anlattı. İbrahim büyük bir üzüntü içinde “20 Ekim 2011 akşamı Beni Velid’deki bazı banliyölerde saklanıyorduk. Ellerimizde tüfekler vardı ancak yalnızca birkaç mermimiz vardı. Bununla birlikte olabildiğince kararlığa sahiptik. Her şeyden önce ülkenin başkenti Trablus'un düşmesinden sonra Kaddafi'nin cephede kalma emrini uyguluyorduk” ifadelerini kullandı.
İbrahim “o gece, Beni Velid şehrinin NATO’nun saldırılarına ve karadaki çetelerin uyguladığı vahşete karşı koymaya çalıştığını” söyledi. Ayrıca “Kaddafi’nin küçük oğlu Hamis’in yanısıra bazı destekçilerinin ve şehirden birçok gencin öldürüldüğünü” de sözlerine ekledi.
Musa İbrahim, “Cephanemiz tükenmek üzere iken SİHA saldırıları yoğunlaşmaya başladı. Atılan füzelerin lavları ve şiddetinden şehirdeki Pazar alanı sarsıldı. Beni Velid, Kaddafi’nin ölümünden üç gün önce Ulusal Geçik Konseyi’nin eline geçmişti. Bunun ardından Velid Cephesi’ni savunan kişiler birçok bölgeye dağıldı. Bazıları el-Cebel bölgesine yönelirken bazıları Tarhuna’daki banliyölere yöneldi. Diğerleri ise ülkenin güneyindeki vadilere gitti. Şehirde geriye bir grup kaldı. Ben de burada kalanlardan biriydim. Bu istisnai bir cesaret ya da profesyonel bir askeri duruş değildi. Aksine, kaderimizin bu kutsanmış şehirde sona erdiğini bildiğimiz içindi” şeklinde konuştu.
Kaddafi’nin ölümü ile ilgili hatırladıklarını anlatan İbrahim, “Şehrin düşüşünün üçüncü gününde Kaddafi ve arkadaşlarının Sirte cephesinde şehit düştüğü ve ulusal mücadelenin sona erdiği haberi geldi. Beni Velid ve el-Vidyan’da koca koca adamlar bu haber üzerine ağlamaya başladı. Bunun ardından gıyabi cenaze namazı kıldık. O zamana kadar o adamların böyle açıktan ağladığına hiç şahit olmamıştım. Savaş meydanlarında veya pazar meydanlarında bombalar oğullarının, kardeşlerinin veya yoldaşlarının bedenlerini parçaladığında bile bunu yapmamışlardı” dedi.
İbrahim, Kaddafi’nin ölümünden sonraki olayları anlatmaya devam etti: “7 Kasım'a kadar Beni Velid'deki Humeyme beldesindeki evlerde mahsur kaldık. Elimizdeki mermiler, bize ya gerilla hattına (NATO) girmemize ya da el- Habibe şehrinin çıkışında ölüme dalmamıza izin veriyordu. Bunun ardından şehirden çekilmeye karar verdik bu sırada aramızdan onlarca kişi şehit oldu. Bazılarımız gelişi güzel fırlatılan roketlerden, atılan mermiler ve füzelerden kurtulmayı başardık. Ancak ardımızda tertemiz bir tarih bıraktık. Bir Cumhurbaşkanı ‘Ben burada öleceğim’ dedi ve gerçekten de orada yani Sirte’de öldü.”
Misrata şehrindeki Askeri Konsey’deki bir yetkili, Şarku'l Avsat’a yaptığı açıklamada kendilerinin ülkeyi “Diktatör” olarak nitelediği Kaddafi’den kurtarma operasyonuna katıldıklarını söyledi. Yetkili, yine olsa yine aynısını yapacaklarının altını çizdi. Ayrıca Kaddafi’nin destekçilerine geçmişi unutup yeni gerçeklikle başa çıkma talebinde bulundu.
İsmini vermek istemeyen askeri yetkili, “Kaddafi’nin destekçilerinin oğlu Seyfulislam’ı hazırlayarak olayları başa döndürmeye çalışıyor. Ancak buna asla izin vermeyeceğiz” şeklinde konuştu. Askeri yetkili Kaddafi’nin öldürülüşünün ayrıntıları ve cenazelerinin defnedildiği yerleri açıklamayı reddetti.
Kaddafi'nin öldürülmesinin üzerinden 9 yıl geçmesine rağmen, özellikle de Libya'nın güneyindeki bazı şehirler, onun kaybından dolayı hala üzüntülerini dile getiriyor. Destekçileri, hala cumhurbaşkanı ve oğlu Mu'tasım'ın cesedinin gömüldüğü mezarlığın yerini öğrenmek istiyorlar. Libyalı avukat Adnan Ircia tarafından Şarku'l Avsat’a yapılan açıklamada daha önce Bingazi Asliye Mahkemesi'nde açılan davaya 2011'de rejimin devrilmesinin ardından ülke işlerinin yönetimini devralan Ulusal Geçiş Konseyi'nin eski başkanı Mustafa Abdulcelil’in yanısıra Türkiye ve Katar tarafından desteklenen Libyalı Ali el-Sallabi ve BM Güvenlik Konseyi yaptırımlar listesinde yer alan ‘Direniş Tugayı’ milislerinin lideri Salah Badi'nin itiraz ettiği bildirildi.
Kaddafi ve oğlu Mutasım, Sirte şehrinde öldürülmüştü. Ancak Misratalılar, cesetleri bilinmeyen bir yere gömülmeden önce şehirlerine götürdüler. O zamandan beri eski rejimin destekçileri, Kaddafi ve oğlunun mezar yerlerinin açığa çıkarılmasını talep ediyor ve bunun için davalar açıyorlar, ancak bu herhangi bir sonuca götürmüyor.
Ancak Kaddafi taraftarlarının devrik liderlerini öldürenlerin sorumlu tutulmaları konusundaki ısrarı karşısında, ülkenin kurtuluşunu kutlamak için eski cumhurbaşkanının öldürülmesinin yıldönümünü kutlayan bir kesim ortaya çıkıyor. Temsilciler Meclisi’ni boykot eden bir Milletvekili Seyyide el-Yakubi, Kaddafi’nin Sirte’de öldürüldüğü güne işaret ederek 20 Ekim’in Libya’nın kurtuluşunun ilan edildiği tarih olduğunu söyledi. Yakubi, Büyük Fatih Devrimi taraftarlarının zorbalık zincirlerinden kurtulduklarına işaret ederek siyasette söz sahibi olmaya başladıklarına, yönetime katıldıklarını destek verip muhalif olabildiklerine dikkat çekti.  Her alanda varlık gösterebildiklerini söyledi.
Kaddafi taraftarları, dün yaptığı açıklamada, Trablus'ta bir cezaevinde tutuklu bulunan oğlu Sadi'nin serbest bırakılmasını talep etti. Sadi Kaddafi 2005 yılında bir futbol antrenörünü öldürme suçundan mahkum olmuş ancak Trablus Temyiz Mahkemesi kendisini beraat ettirmişti.



Hamas ve El Fetih, Gazze Anlaşması’nın önündeki engelleri aşmak için ‘anlaşmaya’ vardı

Gazze şehrinin ez-Zeytun mahallesinde, ailelerin sığındığı hasarlı bir caminin önünde oyun oynayan yerinden edilmiş Filistinli çocuklar (AFP)
Gazze şehrinin ez-Zeytun mahallesinde, ailelerin sığındığı hasarlı bir caminin önünde oyun oynayan yerinden edilmiş Filistinli çocuklar (AFP)
TT

Hamas ve El Fetih, Gazze Anlaşması’nın önündeki engelleri aşmak için ‘anlaşmaya’ vardı

Gazze şehrinin ez-Zeytun mahallesinde, ailelerin sığındığı hasarlı bir caminin önünde oyun oynayan yerinden edilmiş Filistinli çocuklar (AFP)
Gazze şehrinin ez-Zeytun mahallesinde, ailelerin sığındığı hasarlı bir caminin önünde oyun oynayan yerinden edilmiş Filistinli çocuklar (AFP)

Kahire'de Hamas ve El Fetih arasında yapılan toplantı, özellikle ateşkes anlaşmasının şartları ışığında, Gazze Şeridi'ndeki bir sonraki aşamanın yönetimi konusunda bir ‘uzlaşma’ sağlanıp sağlanamayacağına dair soruları gündeme getirdi.

Uzmanların Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmelere göre, Mısır’ın ilerletmeye ve ikinci aşamasını uygulamaya çalıştığı (yerel ve uluslararası güvenlik düzenlemeleri, idari konular ve silahsızlanmayla ilgili maddeleri içeren) bu anlaşma, ‘Hamas ile El Fetih arasındaki uzlaşılar tamamlanır ve Filistinli gruplar ortak bir vizyon üzerinde anlaşmayı başarırsa’ hayata geçirilmenin eşiğinde. Uzmanlar ayrıca, bu durumda İsrail’in uygulamaya engel çıkaramayacağını da belirtiyor.

Bilgi sahibi bir Filistinli kaynak dün Şarku’l Avsat’a, Mısır istihbaratının himayesinde perşembe günü Kahire'de Hamas ve El Fetih heyetleri arasında yapılan toplantının ‘olumlu’ geçtiğini ve ‘özellikle Gazze Şeridi'nin yönetimi ve iktidarın devri konusunda görüşlerin yakınlaştığını’ bildirdi. Kaynak ayrıca, toplantıya katılan Filistin Devlet Başkanı Yardımcısı Hüseyin eş-Şeyh’in, birkaç gün içinde Kahire’de yapılması planlanan geniş kapsamlı Filistinli gruplar diyalogu öncesinde bir tutum belirlemek üzere Devlet Başkanı Mahmud Abbas’a döneceğini, iki hareket arasındaki uzlaşıların ise ‘bu diyaloğun başarısına ivme kazandıracağını’ ifade etti.

Kahire el-İhbariyye televizyonu perşembe günü, Hamas ve El Fetih heyetleri arasında Gazze Şeridi'ndeki savaşın sona ermesinin ardından yapılacak düzenlemeleri görüşmek üzere bir toplantı yapıldığını bildirdi.

Kanalın haberine göre iki hareket, Mısır Genel İstihbarat Servisi Başkanı Tümgeneral Hasan Reşad'ın perşembe günü bir dizi Filistinli fraksiyonla yaptığı çok sayıda toplantı sırasında gerçekleşen ikili görüşmenin sonuçları hakkında ayrıntılı bilgi vermedi. Kudüs Haber Ağı (Quds News Network), toplantılara katılan fraksiyonların Hamas, İslami Cihad Hareketi, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC), FHKC - Genel Komutanlık, Demokratik Cephe, Ulusal Girişim Hareketi ve Demokratik Reform Akımı olduğunu duyurdu.

Kahire'de çeşitli Filistinli grupların katıldığı toplantının ardından dün yayınlanan nihai bildiride şu ifadeler yer aldı: “Filistin davasındaki gelişmeler incelendi ve ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirmek için hazırladığı planın ikinci aşaması (güvenlik ve idari düzenlemeler dahil) tartışıldı. Bu, ulusal projeyi korumak ve ulusal birliği yeniden tesis etmek amacıyla kapsamlı bir ulusal diyalog hazırlığı kapsamında gerçekleştirildi.”

Katılımcılar, ‘ateşkes anlaşmasını desteklemeyi ve uygulamaya devam etmeyi, Gazze Şeridi'nin yönetimini bağımsız kişilerden oluşan geçici bir Filistin komitesine devretmeyi ve Gazze Şeridi'nin yeniden inşasının finansmanını ve uygulamasını denetlemek üzere uluslararası bir komite kurmayı’ kararlaştırdılar.

Ayrıca, Gazze Şeridi'nde güvenlik ve istikrarı korumak için gerekli tüm önlemleri almayı kabul ettiler ve ateşkesin izlenmesi için kurulacak geçici Birleşmiş Milletler (BM) güçleri hakkında bir BM kararı alınmasının önemini vurguladılar.

Son olarak, tarih belirtmeden, Filistin halkının tek meşru temsilcisi olan Filistin Kurtuluş Örgütü'nün (FKÖ) tüm bileşenlerini ve aktif güçlerini kapsayacak şekilde etkinleştirilmesi ve ulusal bir strateji üzerinde anlaşmaya varılması için tüm Filistin güçleri ve gruplarının acil bir toplantı yapması çağrısında bulundular.

Gazze şehrinin er-Rimal mahallesindeki yıkılmış binaları gösteren bir fotoğraf (AFP)Gazze şehrinin er-Rimal mahallesindeki yıkılmış binalar (AFP)

Mısır Düşünce ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Direktörü Dr. Halid Ukkaşe, fraksiyonlar arasında yeni bir ruhun oluştuğuna inanıyor. “Bu kritik dönemde, sahadaki zorluklarla esnek ve ortak bir eylemle başa çıkabilecek birleşik bir ulusal vizyon oluşturmak için farklı bir yaklaşım gerektiğini fark ettiler” diyen Ukkaşe, Kahire'nin bu turda hedeflediği ve Filistinliler arasında anlaşmaların sağlanması için baskı yaptığı şeyin bu olduğunu açıkladı.

Ukkaşe, El Fetih ve Hamas'ın, Filistin halkının son iki yılda yaşadığı zorlu deneyimlerin ardından, Filistin davasının gelecekte karşılaşacağı zorlukların büyüklüğüyle uyumlu olarak, daha iyi ve daha olgun bir şekilde yanıt verecek kadar esnekliğe sahip olduğunu düşünüyor. Ukkaşe, Mısır'ın önemli çabalarının, Şarm eş-Şeyh ateşkes anlaşmasında olduğu gibi başarıyla sonuçlanacağından emin.

Filistinli siyasi analist Dr. Eymen er-Rakab, Kahire’nin yeni bir Filistin dinamiği oluşturmayı başardığını ve bunun muhtemelen Filistinli gruplar arasındaki diyaloğa yönelik yeni bir uzlaşıya zemin hazırlayacağını belirtti. Er-Rakab, özellikle Hamas ile El Fetih arasındaki görüşmenin sonuçlarının bu beklenen diyalog için önemli olduğunu, çünkü bu sonuçların Filistinlilerin birliğine yönelik kapsamlı bir vizyonun şekillenmesine katkı sağlayabileceğini ifade etti.

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta insani yardım taşıyan Filistinliler (AFP)Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta insani yardım taşıyan Filistinliler (AFP)

Perşembe günü Kahire’de yapılan toplantılarla eş zamanlı olarak, ABD Başkanı Donald Trump, Time dergisine verdiği röportajda, 20 yılı aşkın süredir hapiste bulunan ünlü Filistinli siyasetçi Mervan el-Bergusi’nin serbest bırakılması konusunda İsrail’e baskı yapıp yapmama yönünde bir karar alacağını söyledi. İsrail’in defalarca serbest bırakmayı reddettiği Bergusi’nin, Hamas ve diğer bazı Filistinli grupların liderleriyle iyi ilişkilerinin bulunduğu, El Fetih hareketinde ise birçok kişi tarafından merhum Filistin lideri Yaser Arafat’a benzetildiği biliniyor.

Ukkaşe’ye göre, İsrail tarafı Mervan el-Bergusi’nin serbest bırakılması konusunda bir ‘veto’ koymuş durumda; çünkü onun Filistinlileri birleştirme kapasitesine sahip olduğunu düşünüyor. Ancak Ukkaşe, eğer bu Filistinli diyaloglar sürecinde Filistinlileri bir araya getirecek yeni bir liderlik oluşturma yönünde siyasi bir irade ortaya çıkarsa, Trump’ın İsrail üzerinde Bergusi’nin serbest bırakılması için olağanüstü bir baskı uygulayabileceğini öngörüyor.

Er-Rakab’a göre, Washington’un İsrail üzerindeki baskısını artırması halinde Mervan el-Bergusi’nin gelecekte serbest bırakılması mümkün olabilir ve bu adım Filistin sahnesinde olumlu yansımalar doğurabilir. Bununla birlikte er-Rakab, her durumda Filistinlilerin birliğinin hızla sağlanması, Mısır’ın büyük çabalarının takdir edilmesi ve onun sunduğu önerilerle uyum içinde hareket edilmesi gerektiğini vurguladı. Böylece, İsrail’in ileride güvenlik düzenlemeleri ya da Gazze Şeridi’nin yönetimi konularında ortaya koyabileceği herhangi bir engelin aşılabileceğini ifade etti.


Türkiye, Dışişleri Bakan Yardımcısını Şam'a büyükelçi olarak atadı

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Reuters)
Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Reuters)
TT

Türkiye, Dışişleri Bakan Yardımcısını Şam'a büyükelçi olarak atadı

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Reuters)
Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Reuters)

Türkiye, Aralık 2024'te iktidara geldiğinden bu yana desteklediği yeni Suriye hükümetine dün büyükelçi atadı.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, yardımcısı Nuh Yılmaz'ı ülkesinin Şam temsilcisi olarak atadı.

Türkiye, bugüne kadar komşu ülkede bir maslahatgüzar aracılığıyla temsil ediliyordu. Bakan yardımcısının atanması, önemli bir diplomatik sinyal olarak değerlendiriliyor.

Ankara ve Şam, Türkiye'nin on yılı aşkın süren kanlı savaşın ardından Beşşar Esed'in devrilmesini desteklediği dönemde diplomatik ilişkilerini kesmişti.

Aralık ayından bu yana iki ülke ekonomik ve askeri ilişkilerini ve iş birliğini güçlendirmek için çalışıyor.

Fidan, Suriye geçici Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'yı tebrik eden ilk yabancı yetkililerden biriydi.

Ancak Ankara, Suriye Demokratik Güçleri ve Kürt militanların sınırına konuşlandırılmasından endişe duymaya devam ediyor.

1974 İstanbul doğumlu Nuh Yılmaz, Mayıs 2024'ten bu yana bakanlığın ikinci adamı olarak görev yapan deneyimli bir diplomattır.

Daha önce Dışişleri Bakanlığı'nda Bakan Başdanışmanı ve ardından Ağustos 2023 ile Mayıs 2024 tarihleri ​​arasında Stratejik Araştırmalar Merkezi (SAM) Müdürü olarak görev yaptı.

Fidan gibi Yılmaz da Milli İstihbarat Teşkilatı'ndan geliyor ve akıcı bir şekilde İngilizce konuşuyor. Washington'da çeşitli görevlerde bulundu ve Amerika Birleşik Devletleri'nde öğretim görevlisi olarak çalıştı.


Sana'da 7 Yemenli BM çalışanı gözaltına alındı

Muhammed Abdülkerim el-Ghamari'nin Sana'daki cenaze töreni (AP)
Muhammed Abdülkerim el-Ghamari'nin Sana'daki cenaze töreni (AP)
TT

Sana'da 7 Yemenli BM çalışanı gözaltına alındı

Muhammed Abdülkerim el-Ghamari'nin Sana'daki cenaze töreni (AP)
Muhammed Abdülkerim el-Ghamari'nin Sana'daki cenaze töreni (AP)

Husi kontrolündeki Sana'da Birleşmiş Milletler için çalışan 7 Yemenli çalışan, İsrail adına casusluk yapmak suçlamasıyla gözaltına alındı.

AFP'nin haberine göre bu haftanın başlarında, 15'i yabancı olmak üzere 20 BM çalışanı, geçen hafta Sana'daki BM yerleşkesine düzenlenen baskın sonrasında Husiler tarafından gözaltına alındıktan sonra serbest bırakıldı.

Güvenlik yetkilisi, "dün tamamı Yemenli olan 7 BM çalışanı, İsrail ile iş birliği yapmak suçlamasıyla gözaltına alındı" dedi.

Bir başka Husi kaynağı, BM personelinin gözaltına alındığını doğruladı, ancak sayıyı belirtmedi.

Birleşmiş Milletler dün yaptığı açıklamada, 2021'den bu yana 55 çalışanının Husiler tarafından gözaltına alındığını, bunlardan ikisinin perşembe günü gözaltına alındığını duyurdu. BM yaptığı açıklamada, "Bu eylemler, Husi kontrolündeki bölgelerde faaliyet gösterme şeklimizi yeniden değerlendirmemizi zorunlu kılıyor" ifadelerini kullandı.

Son aylarda, İran destekli Husilerin kontrolündeki bölgelerde onlarca BM personeli gözaltına alındı.

Örgüte göre, Husiler 31 Ağustos'ta Sana'daki BM ofislerine baskın düzenleyerek 11'den fazla personeli gözaltına aldı. O zamandan beri, kontrolleri altındaki bölgelerde sayısı belirtilmeyen sayıda BM personeli gözaltına alındı

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre üst düzey bir Husi yetkilisi, bu çalışanların ABD adına casusluk yaptığından şüphelenildiğini belirtti.

Geçtiğimiz hafta Husiler, Genelkurmay Başkanı Muhammed Abdulkerim el-Gamari'nin İsrail hava saldırısında öldüğünü duyurdu. İsrail ordusu, ağustos ayı sonlarında gerçekleştirilen saldırının ardından el-Gamari'nin ölümünü doğruladı.

Ekim 2023'te Gazze'de savaşın patlak vermesinin ardından Husiler, İsrail'e bağlı veya İsrail'e gitmekte olduğunu iddia ettikleri gemileri hedef alarak, Kızıldeniz'de saldırılar düzenlemeye başladı. Ayrıca, Filistinlilerle dayanışma göstergesi olarak Yahudi devletine füze ve insansız hava araçları (İHA) fırlattılar.

İsrail buna karşılık olarak son aylarda Yemen'de Husi kontrolündeki bölgelere bir dizi saldırı düzenledi.