Sudan Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Hamideti, Şarku'l Avsat’a konuştu: Boykot silahının bir geçerliliği yok… İsrail'le normalleşme bizim için bir kazançtır

Hamdan Daklu, dün Hartum’daki Cumhuriyet Sarayı’ndan Şarku'l Avsat’a röportaj verdi.
Hamdan Daklu, dün Hartum’daki Cumhuriyet Sarayı’ndan Şarku'l Avsat’a röportaj verdi.
TT

Sudan Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Hamideti, Şarku'l Avsat’a konuştu: Boykot silahının bir geçerliliği yok… İsrail'le normalleşme bizim için bir kazançtır

Hamdan Daklu, dün Hartum’daki Cumhuriyet Sarayı’ndan Şarku'l Avsat’a röportaj verdi.
Hamdan Daklu, dün Hartum’daki Cumhuriyet Sarayı’ndan Şarku'l Avsat’a röportaj verdi.

Sudan Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti), Sudan’ın Filistin sorunundaki tarihi konumu, İsrail ile normal ilişkiler kurmasını engellemediğini söyledi. Boykot silahının bir değeri olmadığına dikkat çeken Hamideti, bunun kimsenin faydasına olmadığının altını çizdi. Sudanlıların yüzde 90’ının Filistin halkının bağımsız devletlerini kurma hakkının yanında olduklarını vurgularken İsrail ile ilişki kurulmasını desteklediğini ifade etti.
Daklu, Şarku'l Avsat’a verdiği röportajda, ülkesinin İsrail ile normalleşmesi için ABD tarafından herhangi bir şantaja maruz kalmadığını, bunun Sudanlıların kendi tercihi olduğunun altını çizdi. Açıktır ki, 1967'de Hartum'da Arap zirvesi konferansında başlatılan ‘3 Hayır; barışa hayır, müzakerelere hayır, İsrail'in tanımaya hayır’ Sudan'a yardımcı olmadığına vurgu yaptı. Bu nedenle, tüm dünya ile uzlaşmaya çalıştıklarınız ve İsrail’in de bunun bir parçası olduğunu söyledi. Hamideti, “ABD’nin terörizme destek veren ülkeler listesine dahil edilmemiz nedeniyle 27 yıldan fazla bir süredir uluslararası izolasyondan muzdarip olduk. Bu yüzden dünya ile uzlaşmaya çalışıyoruz. İsrail dünyanın bir parçası ve onunla barış bize faydalar sağlıyor” şeklinde konuştu.
Daklu, Darfur’daki savaşı devlete karşı bir isyan olarak nitelendirdi. İşlenen suçlardan devletin sorumlu olduğunu söyleyen Hamideti, ‘etnik temizlik’ oluşumunu şiddetle reddediyor. Bu iddiaları yayanların, kendi davalarını haklı çıkarmak istediklerine dikkat çekti.
Daklu, Sudan’ın devrik lideri Ömer el-Beşir’in göstericilere şiddet gösterilmesi yönündeki talebini reddettiğini açıkladı. Hamideti, bu konu hakkında “Ona açıkça söyledim: Hızlı Destek Güçleri protestoculara şiddet uygulamayacak. Devrik rejim, korkunç bir şekilde katliamlar yapmayı planlıyordu. Bu nedenle protestocuları korumak için Hızlı Destek Güçlerini çağırdık” şeklinde konuştu.
Hızlı Destek Komutanı, hükümet ile silahlı hareketler arasındaki barış anlaşmasında belirtildiği gibi kuvvetlerinin kaderinin Sudan ordusuna entegre olmak olduğunu belirtti. Güçlerinin ordunun bir parçası olduğunu ve orduya geri döneceğini ifade etti.
Daklu, Sudan ziyareti sırasında Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Savcısı Fatou Bensouda ile yaptığı görüşme hakkında ise “Onunla Darfur kurbanları için adalete ulaşma konusunda konuştum. Ancak tutuklama emri ile aranan kişilerin UCM’ye iade edilmesini talep etmedi.

İşte Sudan Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Muhammed Hamdan Daklu röportajının tam metni:

-Sudan'ın normalleşmeyi reddeden tarihsel konumunu görmezden gelerek İsrail ile ilişkilere neden destek verdiniz?
Aramızda ne düşmanlık ne de savaş bulunmadığı için Sudan'ın İsrail ile ilişki kurmasını engelleyecek tarihi bir konum görmüyorum. Ortada yanında duracağımız bir Müslüman ya da Arap ordusu yok. Bu da boykot silahının değersiz olduğu anlamına geliyor. Bizi 27 yıl süren uluslararası bir izolasyona sokan da bu oldu. İsrail ile ilişkimizin normalleşmesini ve tüm dünya ile ilişkilerin kurulmasını gerekliydi. Barış Sudan'a fayda sağlar.

-Sudan’ın kazancı ne oldu?
Sudan, çok kazançlı çıkacak. Devlet, terörizme destek veren ülkeler listesine eklendi. Bu durumdan kurtulmalıyız. Diğerleri gibi dünya ile barışa ulaşmalıyız. Bizi İsrail ile buluşturan herhangi bir sınır yok.
İsrailliler özellikle de tarımsal alanda ileri teknolojiye sahip. İsrail ile düşmanlıktan hiçbir şey kazanmadığımız gibi, Filistin halkının kendilerine ait bağımsız devlet kurma hakkı konusundaki konumumuzu terk etmeden, onunla ilişkiler kurarak kazanç sağlayabiliriz. Çünkü İsrail ile ilişkimiz buna asla engel olmayacak. Onunla ilişkilerini normalleştiren Arap ve İslam ülkelerinin yanı sıra Filistinlilerin kendileri de İsrail’le ilişkiler kurdular. Filistin davasına daha çok yardımcı olacağımızı düşünüyorum.

- Sudan'ın terörizme destek veren devletler listesinden çıkarılması ve ilişkilerin normalleşmesi bir takas mıydı?
Terörizme destek veren ülkeler listesinden çıkmak ve İsrail ile ilişki kurmak iki ayrı konu. Bununla birlikte ABD Başkanı Donald Trump, bizi İsrail ile bir araya getiren bir ilişki kurmak için çaba gösterdi. Birincisi yerine getirdiğimiz yükümlülüklerimiz meselesiydi. Bu nedenle Sudan teröre destek listesinden çıkarıldı. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun, Sudan'a yaptığı ziyarette bu iki dosya birbirinden ayrıldı. Ancak ABD yönetimi ve diğerleri İsrail ile ilişkiyi normalleştirmek için çok çalıştı. Uluslararası izolasyondan çıkmamız bana göre büyük bir kazanç. Normalleştirme bizim seçimimizdi. Yayılan söylentiler gibi ABD tarafından herhangi bir şantaja maruz kalmadık.

-Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcısıyla görüştünüz, neler konuşuldu?
Adaletten, yargı bağımsızlığından ve mağdurların, özellikle de Darfur mağdurlarının haklarından konuştuk. Biri mahkemede, üçü Hartum'daki Kober hapishanesinde ve beşincisi Sudan dışında olmak üzere aranan 5 kişiden söz ettim. Karma, denetimli serbestlik veya özel mahkemelerde yargılama seçeneklerini inceledik.

- Aranan kişileri neden Uluslararası Ceza Mahkemesine teslim etmiyorsunuz?
Fatou Bensouda, bunu talep etmedi.

- Sudan ve Avrupa Birliği (AB) arasında yasadışı göç ve insan kaçakçılığı ile mücadele konusunda anlaşmalar var. Bunların başında ise komutanlığını yaptığınız Hızlı Destek Kuvvetleri ile ilgili anlaşmalar da var.
2016 yılından beri insan ticareti mağdurlarına yardım ediyoruz. Çok sayıda mağdur vardı. Hızlı Destek Güçleri olarak, onları polise teslim ediyoruz çünkü görevimiz sınırları izlemek ve mağdurları insan ticareti çetelerinden kurtarmak. Aşırılık yanlıları ve failler de dahil olmak üzere birçok suçluyu tutukladık. Devlet ve ilgililerin, mağdurları kurtarmak ve sorunun temel nedenlerini ele almak için planlar yapacağını umuyoruz.

- İnsan ticareti azaldı mı yoksa arttı mı?
Azaldı ancak devam ediyor. Çünkü çete başkanlarının çoğunu yakaladık ve yetkililere teslim ettik. Göçmenlerin çoğu Eritreli, Etiyopyalı ve Suriyelidir ve aralarındaki Sudanlıların sayısı azdır.
- Siz ve Avrupa Birliği arasında bir işbirliği var mı, yoksa devrimden sonra değişiklikler mi oldu?
AB ile aramızda doğrudan bir iletişim yok. Bu konudan polis ve İçişleri Bakanlığı sorumludur.

- Bir tanık olarak, Darfur'daki savaşın nedenleri nelerdir?
Darfur'daki aşiret sorunları, 1980'lerde çobanlar ve çiftçiler arasında başladı, ancak 2003 yılında bir kabile savaşından bir isyana dönüştü. Hükümet güçleri isyanı yenemeyince, hükümet yerel kabilelerden yardım istemek zorunda kaldı. Suçlama parmaklar Arap kabilelerinin rolüne işaret etti. Ancak hükümet tümüyle kabilelerden yardım istedi. Savaşın sürgün ve yerinden edilme gibi sonuçları oldu. Savaş sırasında birçok hata meydana geldi. Hükümet önlemlerine net bir şekilde karşıydık. Ancak olan her şey devletin sorumluluğundadır. Bunu yetkililere de ifade ettim ve bunun kamuoyunu devlet aleyhine çevireceğini söyledim. Ancak 2013 yılına kadar bu uyarımı dikkate almadılar.

-O dönemde neredeydiniz?
Savaş başladığında ticaret yapıyordum. 2004 yılının başlarında birkaç askerle; yaklaşık 200 kişiyle sınır muhafız güçlerine katıldım. Güneyde düzenli kuvvetler olarak eğitildiler. Mezun olduktan sonra belirli bölgelerde sınırlı sayıda operasyonlara katıldık. Ancak aynı yılın ilerleyen dönemlerinde Darfur’da olanlar konusunda hükümete karşı çıktım. Komutamdaki güçler, operasyon birimlerinin planlarını uygulayan yaklaşık 400 eğitimli askerden oluşuyordu. Hızlı Destek Kuvvetleri 2013 yılında kuruldu ama biz isyan etmedik.

-‘Cancavid’ adı nereden geliyor? Neden olumsuz bir intibaya sahip?
Cancavid, Arap kabilelerine bağlandıktan sonra medyada popülerlik kazanan eski bir terimdir. Bu ifadeyle ‘hırsız ve haramiler’ kast ediliyor. Yaygınlaşan suçlamalar sonrasında ortaya çıktı. Sonradan Darfur’daki Arap kabilelere atıfta bulunmak için kullanıldı.

-Bu ifade neden sınır muhafızları için kullanılıyor?
Sınır muhafızlarının tamamı, halkın savunma güçlerinin bir karışımı olarak örgütlenmemişlerdi ve askeri olmayan personel tarafından yönetiliyorlardı. Bu güçlerin çoğunluğu Arap kabilelerinden oluştuğu için bu suçlamada bulunuldu.

- Darfur suçları yalnızca hükümet güçleri tarafından mı işlendi, yoksa isyan hareketleri de mi sorumlu?
Harekât, silahlı kuvvetlerce yönetildi. Operasyon planında yer alan özel talimatlara göre hareket ettikleri için ‘ekiplerin’ liderleri ve kuvvet komutanları hesap vermekle yükümlüdür.

-Savaş bir isyandan nasıl bir etnik temizliğe dönüştü?
Bu bir iddia. O hükümete karşı bir isyan, herhangi bir etnik temizlik söz konusu değil. Bu iddiayı ortaya atanlar hala hayatta. Bu konuyu onlarla ele aldığımızda davalarını duyurmak istediklerini söylediler. Ancak bir etnik temizlik söz konusu olmadı. Tüm kabileler sürgün edildi. Aralarından öldürülenler de oldu, öldürenler de.

- Emirler Başkomutan tarafından mı veriliyordu?
Savaş planı, Ordu Komutanlığı tarafından hazırlanır. En tepeden en düşük rütbeli askere kadar hiç kimse sıralı operasyon planı olmadan hareket edemez.

-Devrik Lider Ömer el-Beşir, Darfur’da yaşananlardan ne kadar sorumlu?
Bu savaştan devlet sorumludur. Devlet Başkanı’nın doğrudan talimat verdiğini söyleyemem. Emirlerin Silahlı Kuvvetler Başkomutanı sıfatıyla O’nun tarafından verildiği doğru, ancak sorumlu liderler de bulunuyor.

-Başkomutan sıfatıyla işlenen suçlar için yargılamada bulundu mu?
Herhangi bir yargılamada bulunduğuna şahit olmadım. Darfur'daki mağdurlar ve işlenen suçların sorumluluğu hükümet veya isyancı savaşçılar tarafından paylaşılıyor. Bu konuda ortak sorumluluk söz konusu. Ben bu konuda uyarıda bulunmuştum. Şahitlerim de var. Olanların kamuoyuna ters etki edeceği ve herhangi bir sonuca ulaşılamayacağınız söylemiştim. Başkomutanlık bunu çözmek isteseydi, çözerdi.  Bunu 2004 yılında söyledim. 2013’te dediğime geldiler ve konu çözüldü.

-Devrimin başlamasından sonra, Hızlı Destek Güçleri Hartum'a çağırdınız. Güçlerin rejimi korumak, protestocuları ve göstericileri bastırmak için geldiği söylentileri yayıldı.
Biz onları protestocuları korumak için çağırdık. Bundan ne Devlet Başkanı ne de başkasının haberi yoktu.

- Göstericileri koruma kararını ne zaman aldınız?
Bu değişimin bir parçasıyız ve bunun bir parçası olmayı kendimiz seçtik. Önceki hükümete tavsiyelerde bulunduk. Ancak tavsiyelerimizi kabul etmeyip çıkmaz bir yola girdiler. Değişim konusunda şu an bahsetmek istemediğim sırlar söz konusu. Ancak Güvenlik Komitesi göstericileri korudu.

-Buna rağmen göstericilerin birçoğu öldürüldü.
Orduyu silahsızlandırmasa ve kurşun kullanımını yasaklamasaydık korkunç ve büyük cinayetler planlanmıştı. Bu planlar, el-Beşir tarafından oluşturulan ve daha sonra kendisini deviren Güvenlik Komitesi’nin varlığına rağmen devrime ilk günden bir darbe indirecekti. Göstericilere karşı kullanılan orantısız güç ve şiddeti biz durdurduk. Gösterilerin barışçıl olmasını önemsedik. Lastik yakıp barikatlar kurarak yolların kapatılmasından memnun değildik. Ancak barışçıl olduğu sürece devam etmesine destek verdik. Her iki görüşü de kabul ediyorduk. Tavsiyelerde bulunduk ve göstericilere şiddet uygulamayı reddeden tutumumuzun ardında durduk. Onlara şiddet uygulamayacağımız ve engellemeyeceğimiz söyledik. El-Beşir, bunu biliyordu.
­Devrik Lider, sizden protestoları bastırmanızı talep etmedi mi?
Göstericilere şiddet uygulamamız talep etti. Ancak biz açıkça göstericilere şiddet uygulamayacağımızı söyledik. Bu tavrımız karşısında sessiz kaldı.
­
- Eski İstihbarat Başkanı Salah Abdullah Kuş, değişimi destekleyici bir role sahip miydi?
Herhangi bir rolü olduğunu bilmiyorum. Ancak gelecekte konuşabileceğimiz çok fazla sır var. Değişimde bir rol oynadığına şahit olmadım.

- Başkan Yardımcısı Avad bin Avf başkanlığındaki Askeri Konsey üyeliği neden reddedildi?
Reddettim çünkü İbn Avf Konseyi sadece bir değişiklik değildi. Ulusal Konseyi değiştirdik. Ancak eski halinde kaldığını gördük. Bu nedenle reddettim Keşke ikinci değişimi de reddetseydim.

-Neden?
İkinci meclise de aynı eski isimler geldi. Maalesef ki kabul ettik. Kabul etmememiz gerekiyordu.

-Hızlı Destek Güçleri ve bazı düşük rütbeli subaylar devrimcilerin yanında yer aldı mı?
Hızlı Destek Güçleri, halkın bir parçasıdır. Devrimciler iktidara geçtiğinde yanlarında yer aldım. Ordudan asker ve subaylardan da yanlarında duranlar vardı. Bunlar arasında askeri hiyerarşi nedeniyle ortaya çıkamayan büyük rütbeli isimler de vardı.
­
-Oturma eylemi gerçekleştirilen meydanda Hızlı Destek Güçleri’ni destekleyen tezahüratlara tanık oldu. Ancak manzara aniden neden aksine döndü?
Onlar düşmanca gündemlere sahip kişilerdi. Vatandaşla birlikte çizdiğimiz imajı ortadan kaldırmak istediler. Bunu planlayanlar imajımı çizmek istediler.

-Bu gündeme sahip olanlar kimdi?
Onları şu an tespit etmem mümkün değil. Ancak Hızlı Destek Güçleri ve Komutanı Hamideti’yi suçlamaya çalışanlar olduklarını söyleyebilirim. Oturma eylemini dağıtanlar da onlardı.

-Hızlı Destek Güçleri’ne yönelik düşmanca gündemleri olanlar hakkındaki yorumunuz nedir?
Bu kamuya açık bir gündem. Hızlı Destek Güçleri’ne saldırmak, imajını bozmak ve onları günah keçisi ilan etmek isteyen hücreler çökertildi. Maksatlarının ne olduğunu bilmiyorum ama bize karşı organize bir eylem söz konusu.

-Organizatörler kim? İç güçler mi dış güçler mi?
Hiçbir yabancı ülkeyi suçlamıyorum. Ancak bu kişilerin, eski rejim destekçilerinin yanısıra yurtdışında yaşayıp Hızlı Destek Güçleri’ne karşı çalışan Sudanlılar olduğunu söyleyebilirim. Bazı devrim destekçileri de aleyhimize örgütlenme de rol oynadı.

-Oturma eyleminin dağılmasıyla ilgili bilgiler hakkında uzun süre konuştunuz. Üzerindeki perdeyi kaldırmanın zamanı gelmedi mi?
Devam eden bir soruşturma söz konusu. Adaleti etkilemek istemiyoruz. Zamanı gelince konuşacağız.

- Soruşturma komitesi Hızlı Destek Güçleri’ne suçlamalarda bulunursa, ifade verecek misiniz?
Sorgulandık. Aramızda ifade verenler var.

- Cuba'daki silahlı hareketlerle görüşmeler yaparak barış anlaşmasına ulaştınız. Bu, istikrar ve barışa katkı sağlayacak mı?
Görüşmelere düşman olarak değil, kardeş olarak girdik. Barış meselesi bizim de meselemiz, hepimiz Sudanlıyız. Kardeşlerimizle silahlı mücadele ederek birlikte çözmek için çalıştığımız tarihi zulümler var.

-Bazıları anlaşmayı sadece kotalar olarak tanımlıyor.
Bu, gerçek bir barış ancak yönetimin paylaşılmasını sağlayan belli kotalar var. Ancak kotalar devleti güçlendirmeli, güçlü ve sorumlu bir hükümet olmalı. Hareketler, dışlanmaya maruz kaldıkları için iktidara katılmayı hak ediyor.

-Hızlı Destek Güçleri’ne düşman olan silahlı hareketler, onlara karşı çatışmalara girdi ve sonucunda eskisinden daha yakınlaştı. Bu konudaki yorumunuz nedir?
Biz adamlarla savaştık yine adamlarla uzlaştık. Biz Sudan’ın ayrılmaz bir parçasıyız. Savaşta her iki tarafta kaybediyordu.

-Abdulaziz el-Hulu ile müzakereler nereye ulaştı? Abdulvahid Muhammed Nur’un yanı sıra sizinle müzakerede bulunmayı reddediyordu. Onu nasıl ikna ettiniz?
Girişimi benimsedikleri için başarı Devlet Başkanı Salva Kiir Mayardit ve danışmanı Tut Qalwak'a ait. Abdulaziz el-Hulu ile evinde iki saat oturdum. Barış isteyen ancak insanlara güveni olmayan sakin bir adamla karşılaştım. Ona güvence verdik ve birbirimize yakın olduğumuzu gördük. Ne yazık ki, Sudan düşmanları ve Hartum'daki devrim ve onun yanındakilere karşı çıkanlar, Hızlı Destek Güçleri’nin imajını çiziyor. Hulu’nun benimle müzakerede bulunmayı reddetmesi benim için bir sorun oluşturmuyor. Benim asıl sorunum suçlamalarla. Abdulaziz'e Hızlı Destek Güçleri’nin Kadugli, Port Sudan, Kassala, Gedaref ve Halfa'daki sivilleri koruduğunu söyledim. Bana ve Hızlı Destek Güçleri’ne haksızlık ettiğine dikkat çektim. Tam bir uzlaşma sağladık. Kardeşlerimi Abdulaziz Hulu ve Abdulvahid en-Nur bizimle barış yolculuğuna katılmayı kabul etti. Abdulvahid Muhammed Nur ile görüştük. Kendisine heyetler gönderdik. Aramızdaki iletişim halen devam ediyor.
­
- Güney Sudan Devleti’nin barış sürecine katıldınız. Tüm tarafları oraya toplamayı nasıl başardınız?
Barış anlaşması imzaladıktan sonra Devlet Başkanı Salva Kiir Mayardit ile başyardımcısı Riek Machar arasında bir güven kaybı yaşandı.  Riek Machar'a Cuba'ya kadar eşlik ettiğim sırada kurduğumuz iletişim yoluyla iki kişi arasındaki güveni yeniden sağladık. Böylece barış sağlandı. Engeller aşılacak.

- Ekonomik Acil Durum Komitesi'ne başkanlık ettiniz ve kısa sürede kazanımlar elde edeceğinize söz verdiniz. Bu nasıl başaracaksınız?
Dolar/Sudan Sterlin kurunu 80 sterlinde tutmayı planlıyorduk. Ancak maalesef Sudan düşmanları bizi yüzüstü bıraktı. Sudan Bankası kuru 120'ye çıkarmaya karar verdi. Paralel piyasada dolar 200 sterline yükseldi. Bu da Komite’yi başarısızlığa uğrattı. Çünkü planlarımız ve şartlarımız kabul edilmedi. Ama biz, hükümetin kurulduğu günden bu yana ülkenin çökmemesi için durumla ‘birlikte ilerlemeye’ çalışıyoruz.

-Ekonomik Acil Durum Komitesi'nin çalışmalarını engellemek için hangi güçler çalışıyor?
İsim veremem ama Sudan'ın düşmanları var. Onları doğru yola yönlendiremezsek ülke ilerlemeyecek.

-Bu kanunu neden yürürlüğe koymadınız?
Anlaşmazlıklara girmek istemiyoruz. Ayrıca Ordunun istilası hakkında konuşmayı bırakmalıyız. Çünkü Belge metninde, Egemenlik Konseyi fahri bir makamdır. Yaptığımız şey, yürütme organının geçiş aşamasını başarılı hale getirmesine yardımcı olmaktır.

-Anlaşma, ordudaki bütün güçlerin yeniden bir araya gelmesi ve seferberliğin kaldırılarak tek bir Sudan ordusunun kurulmasını öngörüyordu. Hızlı Destek Güçleri’nin bu süreçteki akıbeti ne olacaktır?
Anlaşma, ordudaki bütün güçlerin yeniden bir araya gelmesi ve seferberliğin kaldırılması için bir takvim belirledi. Biz silahlı kuvvetlerin bir parçası olarak, onların planlarına uygun olarak bağımsız Sudan ordusunun kurulması için çalışacağız. Hızlı Destek Güçleri’nin sonu silahlı kuvvetlerdir.

-Geçiş dönemin sonunda, bir politikacı olarak devam etmeyi ve bir rol almayı düşünüyor musunuz?
Bu konuyu çok düşündük ama koşullar değişmekte. Bunu şartlara bırakalım ve ülkenin istikrara kavuşması için bize ihtiyacı kalmasın. Bugün eğer ‘çaresiz’ olmasaydım devam etmezdim. Bunu kadere ve şartlara bırakalım.

-Geçiş Hükümeti içindeki devrimci güçler ile ordu arasındaki ortaklık.
Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG) ile bir sorunla karşılaşmamaktayız. Fakat güvenilir- güvenilmez, vatansever ve vatansever olmayanlar olarak saflara ayrıldılar. Çoğunluğunu ülkenin istikrara kavuşmasını istediği için ÖDBG’nin hepsi güvenilmez demiyoruz. ÖBDG, barış sürecinin ortakları ve askeri bileşenle birlikte mevcut koşulları değiştirecek bir plan geliştirmek için birlikte çalışacağız. Geçiş döneminin hükümetini kurmak ve ülkeyi ikilemden çıkarmak için düşmanlık ve anlaşmazlıklardan uzaklaşmak istiyoruz. Askeri ve sivil olarak bölünmek istemiyoruz.

-Başkan el-Burhan dün yaptığı açıklamada, ortaklığın en iyi halini gördüğünü söyledi. Bu açıklama hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bu doğru, üzerinde anlaştığımız konular uygulanırsa iyi olacak fakat uygulanmazsa kötü olacaktır.

 -Geçiş Hükümetinin devrimin hedeflerine ulaşmada şimdiye kadar başarısız olduğunu söylemiştiniz.
Başarısızlık ortada. Doların döviz kuru 250 sterlin. Bunun için yalnızca hükümeti suçlamamaktayız. Bunda diğer tarafların da payı var. Barış anlaşmasının imzalanmasından sonra Geçiş Hükümetini yeniden yapılandırmamız gerekiyor. Egemenlik Konseyi ve Bakanlar konseyi, daha güçlü ve sorumlu bir hükümet oluşturmak için taraflar arasında ortak bir konsey oluşturacaktır. Doğru yere doğru adamı seçmek için çalışacağız. Bağımsız çalışanlardan değil, deneyimli ve yetenekli kişilerden bahsediyoruz.  Bu yüzden artık serbest çalışanları düşünmemekteyiz.

-Geçiş Hükümetindeki sivil kısım, sorumlulukları tek başına üstlenebilir mi?
Hayır, herkes tarafından üstlenilmeli, bu herkesi kapsayan bir sorumluluktur.

-Sivil hükümet daima gücünün ve uygulama araçlarının olmadığından şikayetçi.
Bu doğru değil, hükümet tüm yetkilere sahip durumda.

-Örneğin Başbakanın Hızlı Destek Güçleri’ni harekete geçirme yetkisi var mı?
Herhangi bir talepte bulunmadı, bunun için de zaten geç kaldık.

-Başbakana daha yakın olduğunuz söylenmişti. Aranızda bir soğukluk var mı?.
Soğukluk yok ama politikalar uygulanamıyor. Benle Başbakan arasında herhangi bir sorun yok. Ben onun için değil, ülkem için çalışmaktayım. Uygulamaya konulamayan 51 adet kararımız bulunuyor.
Sudan halkından ekmek, yakıt ve doların fiyatının yüksek olmasından dolayı özür diliyorum. Ülkemizin yakın zamanda bunun üstesinden gelebileceğini belirtmek isterim. İyimseriz ama barikatlar ve yanan lastikleri kaldırarak, yapılan gösterileri durdurarak bize yardımcı olun. Gelin, problemlerin çözümü için konuşalım.



Hamas'ın müzakere metnini değiştirdiği iddia edildi: 33 ölü ya da diri rehine

Tel Aviv'de Netanyahu yönetimine karşı dün sokağa inip yolları kapatan aktivistlere polis müdahale etti (AFP)
Tel Aviv'de Netanyahu yönetimine karşı dün sokağa inip yolları kapatan aktivistlere polis müdahale etti (AFP)
TT

Hamas'ın müzakere metnini değiştirdiği iddia edildi: 33 ölü ya da diri rehine

Tel Aviv'de Netanyahu yönetimine karşı dün sokağa inip yolları kapatan aktivistlere polis müdahale etti (AFP)
Tel Aviv'de Netanyahu yönetimine karşı dün sokağa inip yolları kapatan aktivistlere polis müdahale etti (AFP)

Hamas'ın ateşkes müzakerelerinde serbest bırakılması planlanan 33 rehinenin hepsinin yaşamadığını artık "ölü ya da diri" ifadesini kullanarak belirttiği bildirildi.

Kimliğinin paylaşılmamasını isteyen iki yetkili, Amerikan gazetesi New York Times'a (NYT), Hamas yetkililerinin rehinelerle ilgili bilgiyi pazartesi günü paylaştığını söyledi. 

Buna göre Hamas, 33 rehinenin hepsinin hayatta olmadığını, ilk serbest bırakılacak kişiler arasında ölenlerin cesetlerinin yer alacağını belirtti. Hamas'ın müzakere metninde "33 canlı rehine takas edilecek" ifadesini "33 ölü ya da diri rehine" şeklinde değiştirdiği savunuldu. Örgütün görüşmeler sırasında ölü ve canlı esir sayısıyla ilgili net bilgi paylaşmadığı aktarıldı. 

Hafta sonu yapılan ateşkes görüşmelerinde İsrail'in ilk etapta, aralarında kadınların yaşlıların, hasta ve yaralı kişilerin yer aldığı 40 esirin serbest bırakılmasını istediği belirtildi.

Hamas'ınsa elinde bu kriterlere uyan sayıda rehine olmadığını öne sürerek sayıyı 33'e çektiği bildirildi. Yetkililere göre anlaşma kapsamında 6 hafta ateşkes sağlanması öngörülüyordu. 

İsrail'in kamu yayıncısı KAN TV de NYT'nin haberini doğrulayarak, Hamas'ın metinde "33 canlı ya da ölü rehine" ifadelerini kullandığını aktardı.

Hamas dün ateşkes koşullarını kabul ettiğini duyurmuş fakat İsrail anlaşmayı onaylamadıklarını açıklamıştı. Tel Aviv yönetimi, müzakereleri sürdüreceklerini belirtirken, Gazze'nin Mısır sınırındaki Refah şehrinin doğusuna dün kara harekatı başlatmıştı. 

NYT, Hamas'ın elindeki rehinelerle ilgili somut adım atılmamasının İsrail kamuoyunda büyük tartışma yarattığını hatırlattı. Tel Aviv'de dün düzenlenen protestolarda eylemciler, Başbakan Binyamin Netanyahu'ya seslenerek esir takasını kabul etme çağrısı yapmıştı. 

24 Kasım'da sağlanan ve bir hafta süren ateşkeste 81 İsrailli ve 240 Filistinli esir karşılıklı serbest bırakılmıştı. İsrail Savunma Kuvvetleri'nin (IDF) verilerine göre Hamas'ın elinde halen 34'ü ölü, yaklaşık 130 rehine var.

Independent Türkçe, New York Times, New York Post


Filistin Yönetimi, İsrail'in Refah'a saldırısını durdurmak için Washington'a ‘derhal müdahale’ çağrısında bulundu

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah Sınır Kapısı’nın Gazze tarafında görülen İsrail askeri araçları (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah Sınır Kapısı’nın Gazze tarafında görülen İsrail askeri araçları (Reuters)
TT

Filistin Yönetimi, İsrail'in Refah'a saldırısını durdurmak için Washington'a ‘derhal müdahale’ çağrısında bulundu

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah Sınır Kapısı’nın Gazze tarafında görülen İsrail askeri araçları (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah Sınır Kapısı’nın Gazze tarafında görülen İsrail askeri araçları (Reuters)

Filistin resmi haber ajansı WAFA bugün (Salı) Filistin Yönetimi'nin ABD'ye “İsrail işgal yetkililerinin Refah'ı işgale kalkışmasını ve vatandaşlarını yerinden etmesini önlemek için derhal müdahale etmesi” çağrısında bulunduğunu bildirdi.

Filistin Devlet Başkanlığı Sözcüsü Nebil Ebu Rudeyne, İsrail'in Refah'ta katliamlar gerçekleştirmesinin tehlikeleri konusunda uyarıda bulundu. Şarku’l Avsat’ın WAFA’dan aktardığına göre Ebu Rudeyne, “Bu durum milyonlarca Filistinlinin hayatını tehdit ediyor. İsrail’in Filistin sınır geçişlerini kontrol etmesi vatandaşların acılarını arttıracak. Onların hareketini ve yaralıların tahliyesini engelleyerek zaten uygulanmakta olan kuşatmayı arttıracak. İsrail saldırıları, Gazze Şeridi'ndeki halkımıza yardım akışını engelleyerek benzeri görülmemiş bir insani felaket tehdidinde bulunacak” ifadelerini kullandı.


Mısır ordusu Gazze sınırında alarma geçti

İsrail ordusu Refah Sınır Kapısı’nın Filistin tarafında ilerliyor. (Reuters)
İsrail ordusu Refah Sınır Kapısı’nın Filistin tarafında ilerliyor. (Reuters)
TT

Mısır ordusu Gazze sınırında alarma geçti

İsrail ordusu Refah Sınır Kapısı’nın Filistin tarafında ilerliyor. (Reuters)
İsrail ordusu Refah Sınır Kapısı’nın Filistin tarafında ilerliyor. (Reuters)

Mısır-İsrail sınırındaki gerilim, Refah Sınır Kapısı’nın Filistin tarafındaki İsrail bombardımanı, İsrail güçlerinin bu sabah (Salı) erken saatlerde sınır kapısının kontrolünü ele geçirmesi ve İsrail'in sınır bölgesinde harekete geçtiği yönündeki haberlerin ardından son saatlerde arttı.

Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, “Mısır silahlı kuvvetlerinin Refah Sınır Kapısı’nın Mısır tarafına kuvvet ve araç konuşlandırdığını” söyledi. Kaynaklar Kahire'nin Hamas ile İsrail arasında yeni ateşkes görüşmelerine tanıklık ettiği bir dönemde ‘kuvvetlerinin alarm durumunda ve tam hazırlıklı olduğunu’ açıkladı.

İsrail medyası, İsrail ordusunun bugün Gazze Şeridi ile Mısır arasındaki hayati önem taşıyan Refah Sınır Kapısı’nın Filistin tarafını kontrol altına aldığını ve dün gece düzenlenen hava saldırılarının ardından Gazze'nin güneyine girdiğini duyurdu.

Mısır, Refah Sınır Kapısı’nın Filistin tarafının İsrail'in kontrolüne geçmesiyle sonuçlanan İsrail'in Refah'taki askeri operasyonlarını ‘en sert ifadelerle’ kınadı. Mısır Dışişleri Bakanlığı bugün yaptığı açıklamada, İsrail'in sınır kapısını ele geçirmesini ‘bir milyondan fazla Filistinlinin hayatını tehdit eden tehlikeli bir durum’ olarak nitelendirdi.

Mısır'dan yapılan açıklamada, İsrail tarafına ‘azami itidal göstermesi ve geniş kapsamlı etkileri olacak bir korkutma politikasından kaçınması’ çağrısında bulunulurken, bunun ‘Gazze Şeridi'nde sürdürülebilir bir ateşkese ulaşma çabalarını’ tehdit ettiği uyarısı yapıldı.

Kahire el-İhbariyye televizyon kanalı, üst düzey bir Mısırlı kaynağın İsrail'deki mevkidaşlarını ‘Refah Sınır Kapısı’na Filistin tarafından saldırmanın sonuçları’ konusunda uyardığını aktardı.

Hızlanan askeri gelişmeler, İsrail ve Hamas heyetlerinin yanı sıra ABD, Katar ve Mısır temsilcilerinin de katılacağı bir ateşkes anlaşması imzalanması amacıyla bugün Kahire'nin ev sahipliğinde yapılması planlanan yeni görüşmelerden saatler önce gerçekleşti.


New York'ta Met Gala yakınlarında Filistin yanlısı gösteri düzenlendi

New York sokaklarında Filistin bayrakları (EPA)
New York sokaklarında Filistin bayrakları (EPA)
TT

New York'ta Met Gala yakınlarında Filistin yanlısı gösteri düzenlendi

New York sokaklarında Filistin bayrakları (EPA)
New York sokaklarında Filistin bayrakları (EPA)

Dün (Pazartesi) akşam Met Gala'ya ev sahipliği yapan Metropolitan Sanat Müzesi yakınlarında Gazze'deki savaşı kınamak için toplanan Filistin yanlısı göstericiler, polis tarafından durduruldu.

FVVR
Met Gala'ya yürümek isteyen Filistin yanlısı göstericiler, polis barikatları tarafından engellendi. (EPA)

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığı habere göre göstericiler, ABD kampüslerinde Filistin yanlısı gösterilerin önemli bir merkezi haline gelen Columbia Üniversitesi'nin girişinde toplandıktan sonra Manhattan'ı geçerek Metropolitan Sanat Müzesi'nin bulunduğu ve çok sayıda ünlünün katıldığı Met Gala'ya ev sahipliği yapan ünlü Beşinci Cadde'ye yaklaştı.

FVRBFRG
Met Gala'ya girmeye çalışan Filistin yanlısı göstericiler, polis tarafından engellendi. (EPA)

Yıldızlar kırmızı halıda yürürken ve paparazziler onların fotoğraflarını çekerken kaç kişinin gözaltına alındığı net olarak bilinmiyordu.

Ancak AFP birkaç kişinin tutuklandığını doğrularken, New York Daily News Metropolitan Sanat Müzesi çevresinde toplanan yüzlerce kişi arasında yaklaşık on protestocunun gözaltına alındığını bildirdi.

DFVFD
ABD polisi protestocuların geçişini engelledi. (EPA)

Organizatörler, X platformu üzerinden ‘Gazze için şehir çapında öfke günü’ adını verdikleri etkinliğin ilanını yayınladılar.

FDBRBG
Filistin yanlısı protestocular New York'taki Central Park'ta yürüyor. (EPA)

Söz konusu gösterinin Columbia Üniversitesi kampüsünü sarsan ve üniversite yönetiminin mezuniyet törenini iptal etmesine yol açan protestolarla bir ilgisi yok gibi görünüyor. Zira Filistin yanlısı protestolar üç haftadır devam ediyor ve polis müdahalelerine sahne oluyor.


İsrail ordusu Refah Sınır Kapısı'nın Filistin tarafında kontrolü ele geçirdiğini duyurdu

 Refah Sınır Kapısı'ndaki İsrail tankları (X)
Refah Sınır Kapısı'ndaki İsrail tankları (X)
TT

İsrail ordusu Refah Sınır Kapısı'nın Filistin tarafında kontrolü ele geçirdiğini duyurdu

 Refah Sınır Kapısı'ndaki İsrail tankları (X)
Refah Sınır Kapısı'ndaki İsrail tankları (X)

İsrail Ordu Radyosu'nun bugün (Salı) bildirdiğine göre Hamas'ın Mısır ve Katar'ın Gazze Şeridi'nde ateşkes önerisini kabul ettiğini açıklamasına rağmen İsrail güçleri, Gazze Şeridi'nin güneyinde Mısır sınırında bulunan Refah Sınır Kapısı’nın Filistin tarafını kontrol altına aldı.

İsrail ordusu “Mısır sınırındaki Refah Sınır Kapısı’nın Filistin tarafının operasyonel olarak kontrol altında olduğunu” duyurdu ve ‘özel kuvvetlerin bölgeyi taradığını’ bildirdi.

Ordu, kuvvetlerinin, dün geceden beri Refah'ın doğusunda, bölge sakinlerinin ve bazı uluslararası kuruluşların tahliye edildiği belirli bir bölgede faaliyet gösterdiğini belirtti.

Gazze Sınır Kapıları İdaresi'nden bir sözcü bugün Reuters'a yaptığı açıklamada, Gazze ile Mısır arasındaki Refah Sınır Kapısı’nın İsrail tanklarının varlığı nedeniyle Filistin tarafında kapalı olduğunu söyledi.

Reuters'a konuşan üç insani yardım kaynağı, sınır kapısından yardım geçişinin kesintiye uğradığını bildirdi.

İsrail ordusu sabah erken saatlerde yaptığı basın açıklamasında, “Kerem Şalom Sınır Kapısı güvenlik nedeniyle bugün kapalı. Güvenlik durumu elverdiğinde yeniden açılacaktır” ifadeleri yer aldı.

İsrail daha önce önerilen anlaşmanın şartlarının taleplerini karşılamadığını açıklamış ve anlaşma müzakerelerine devam etme niyetindeyken, Refah'ta saldırılara devam etmişti.

Yedi aydır devam eden savaştaki gelişmeler, İsrail güçlerinin Refah'ı havadan ve karadan bombalamasıyla başladı. Bir milyondan fazla yerinden edilmiş Filistinlinin sığındığı kentin bazı bölgelerinin boşaltılması talimatı verildi.

Hamas tarafından dün yapılan kısa açıklamada, “Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye'nin Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ve Mısır İstihbarat Şefi Abbas Kâmil ile yaptığı iki telefon görüşmesinde, Hamas'ın, ateşkes anlaşması önerisini onayladığını bildirdiği” ifade edildi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisi ise ateşkes önerisinin İsrail'in taleplerini karşılamadığını, ancak anlaşmaya varmak için müzakerecilerle görüşmek üzere bir heyet gönderileceğini açıkladı.

dfvevervfr
İsrail ordusunun saldırı tehdidi öncesinde, Gazze Şeridi'nin güneyindeki kentin doğu kesimlerinden sivilleri tahliye etmeye başlamasının ardından Refah’tan ayrılan yerlerinden edilmiş Filistinliler (Reuters)

Katar Dışişleri Bakanlığı, Doha'dan bir heyetin İsrail ile Hamas arasındaki dolaylı müzakereleri yeniden başlatmak üzere bugün Kahire'ye gideceğini açıkladı.

Netanyahu'nun ofisinden yapılan açıklamada, Savaş Kabinesi'nin Refah'taki operasyonun devam etmesini onayladığı belirtildi. Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safedi ise X platformu üzerinden yaptığı açıklamada, ‘Netanyahu'nun Refah'ı bombalayarak ateşkesi baltalama riskini aldığını’ ifade etti.

Gazze'deki sağlık yetkililerine göre İsrail askerî harekâtı 34 bin 600'den fazla Filistinlinin ölümüne neden oldu. Birleşmiş Milletler (BM) ise Gazze'de kıtlığın eli kulağında olduğu uyarısında bulundu.

Gazze'deki savaş Hamas mensuplarının 7 Ekim'de İsrail'e saldırmasıyla patlak verdi. İsrail saldırıda yaklaşık bin 200 kişinin öldüğünü ve 133'ünün halen Gazze'de olduğuna inandığı 252 kişinin esir alındığını açıkladı.

Refah bombardıman altında

Herhangi bir ateşkes, kasım ayında Hamas'ın esirlerin yaklaşık yarısını serbest bıraktığı bir haftalık ateşkesten bu yana çatışmalarda ilk duraklama olacak.

O zamandan bu yana yeni bir ateşkese varma çabaları, Hamas'ın savaşı kalıcı olarak durdurma sözü vermeden daha fazla esiri serbest bırakmayı reddetmesi, İsrail'in ise sadece geçici bir duraklamayı görüşmekte ısrar etmesi nedeniyle sonuçsuz kaldı.

Heniyye'nin Basın Danışmanı Tahir en-Nunu Reuters'a yaptığı açıklamada, önerinin, hareketin Gazze'deki yeniden inşa çabaları, yerlerinden edilen Filistinlilerin geri dönüşü ve İsrailli esirlerin İsrail hapishanelerindeki Filistinli tutuklularla takas edilmesine ilişkin taleplerini karşıladığını söyledi.

Hamas'ın Gazze Şeridi'ndeki başkan yardımcısı Halil el-Hayya, teklifin altı haftalık üç aşamadan oluştuğunu ve ikinci aşamada İsrail'in Gazze'deki güçlerini geri çekeceğini ifade etti.

dfvrbt
Eşyalarıyla birlikte araçların arkasında oturan yerlerinden edilmiş Filistinliler (Reuters)

İsrail dün, Gazze Şeridi'nin 2,3 milyonluk nüfusunun yaklaşık yarısının son sığınağı olan Mısır sınırındaki Refah'ın bazı bölgelerinin boşaltılması emrini verdi.

Sağlık görevlileri, İsrail'in Refah'ta bir eve düzenlediği saldırıda aralarında bir kadın ve bir çocuğun da bulunduğu beş Filistinlinin öldüğünü duyurdu.

Çok sayıda Hamas savaşçısının ve muhtemelen onlarca esirin Refah'ta olduğunu söyleyen İsrail, zafer için bu kilit kentin ele geçirilmesi gerektiğini belirtiyor.

Diğer taraftan ABD, müttefiki İsrail'i Refah'a saldırmamaya çağırdı ve oradaki sivilleri korumak için henüz açıklamadığı tam bir plan olmadan ilerlememesi gerektiğini bildirdi.

ABD'li bir yetkili, Washington'un İsrail'in Refah'a yönelik son saldırılarından endişe duyduğunu, ancak bunların büyük bir askeri operasyon anlamına gelmediğine inandığını söyledi.

Bazı Filistinli aileler, kısa mesajlar, telefon aramaları ve Arapça broşürler aracılığıyla İsrail ordusunun yaklaşık 20 kilometre uzaklıktaki ‘genişletilmiş insani bölge’ olarak tanımladığı yere gitmeleri yönünde talimat aldıktan sonra, bahar yağmurları altında bölgeden kaçmaya başladı.


Hizbullah'ın insansız hava aracı saldırısında iki İsrail askeri öldürüldü

İsrail'in kuzey Lübnan sınırından yükselen dumanlar (AFP)
İsrail'in kuzey Lübnan sınırından yükselen dumanlar (AFP)
TT

Hizbullah'ın insansız hava aracı saldırısında iki İsrail askeri öldürüldü

İsrail'in kuzey Lübnan sınırından yükselen dumanlar (AFP)
İsrail'in kuzey Lübnan sınırından yükselen dumanlar (AFP)

Lübnan Hizbullahı, İsrail'in kuzeyindeki Metulla kasabası yakınlarında İsrail askerlerinin toplandığı bir toplama noktasına insansız hava aracıyla dün (Pazartesi) saldırı düzenlediğini açıkladı.

İsrail ordusu daha sonra saldırıyı ve iki askerin öldürüldüğünü doğruladı.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığı habere göre Hizbullah, İsrail sınırındaki askeri hedeflere onlarca roket attığını belirtti.

İsrail ve Hizbullah, Gazze'deki savaşın başlangıcından bu yana her gün karşılıklı sınır ötesi bombardıman gerçekleştiriyor.

Hizbullah'ın saldırıları şu ana kadar İsrail'in kuzeyindeki dar bir şeritle sınırlı kaldı. Saldırılar, İsrail güçlerinin Gazze Şeridi üzerindeki baskısını hafifletmeyi amaçlıyor.


‘Gazze Savaşı’ İran-Suriye ilişkilerine gölge düşürüyor

Yermuk Mülteci Kampı’ndaki Kudüs Günü anma töreninde, İran'ın resmi temsiliyeti ve İranlı ve Lübnanlı Hizbullah liderlerinin fotoğrafları yer almadı. (Şarku’l Avsat)
Yermuk Mülteci Kampı’ndaki Kudüs Günü anma töreninde, İran'ın resmi temsiliyeti ve İranlı ve Lübnanlı Hizbullah liderlerinin fotoğrafları yer almadı. (Şarku’l Avsat)
TT

‘Gazze Savaşı’ İran-Suriye ilişkilerine gölge düşürüyor

Yermuk Mülteci Kampı’ndaki Kudüs Günü anma töreninde, İran'ın resmi temsiliyeti ve İranlı ve Lübnanlı Hizbullah liderlerinin fotoğrafları yer almadı. (Şarku’l Avsat)
Yermuk Mülteci Kampı’ndaki Kudüs Günü anma töreninde, İran'ın resmi temsiliyeti ve İranlı ve Lübnanlı Hizbullah liderlerinin fotoğrafları yer almadı. (Şarku’l Avsat)

Gazze Şeridi'nde devam eden savaş, İran'ın Suriye'deki askeri varlığını gölgede bırakmış görünüyor.

Yerel kaynaklara göre Tahran, önde gelen birçok komutanının İsrail hava saldırılarında öldürülmesinin ardından Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) üyelerini tahliye etme ve tanınmış komutanlarının karargâhlarını Şam kırsalından Lübnan yakınlarındaki bölgelere taşıma planları yapmaya başladı. Bu savaşın rüzgârları iki ülke arasındaki ilişkileri de etkiledi; Şam'ın Tahran'a karşı takındığı ‘tarafsız’ tutumdan sonra gerilemeye başlayan ilişkiler, iki ülkenin başkanlık kurumları arasındaki yabancılaşma ve Şam'ın ‘savaş sahalarının birliği’ ekseninden uzaklaşması, ardından Tahran'ın Suriye güvenlik birimlerinin kendi subaylarının hareketleri hakkında bilgi sızdırdığına dair şüpheleri, Şam'ın Arap açılımına dair işaretlere verdiği yanıttan duyduğu endişe ve Batı ile ilişkileri normalleştirerek İran darboğazından çıkma arzusu şeklinde ortaya çıktı.

Şarku’l Avsat'ın saha gözlemlerine göre Seyyide Zeynep'teki silahlı varlık şu anda özellikle İran, Irak, Lübnan, Pakistan ve Afganistan'dan gelen Şii ziyaretçilerin uğrak yeri olan türbe çevresinde ve Şam Uluslararası Havaalanı yolundan bölgeye giden el-Mustakbel kontrol noktasında Hizbullah unsurlarıyla sınırlı.

Seyyide Zeynep'in kuzeyinde bulunan Huceyre kasabasındaki yerel kaynaklar, “Burası komutanın ve İranlı dini ve askeri liderlerin karargâhı. Ancak İsrail bölgeye yönelik bombardımanını yoğunlaştırdığından beri nadiren görülüyorlar. Son zamanlarda onları hiç görmedik, ortadan kayboldular” şeklinde konuştu.


Hamas ateşkesi kabul ederken İsrail işgalde ısrar ediyor

Hamas'ın dün (pazartesi) Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta ateşkes önerisini kabul ettiğini açıklamasını kutlayan Filistinliler (AFP)
Hamas'ın dün (pazartesi) Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta ateşkes önerisini kabul ettiğini açıklamasını kutlayan Filistinliler (AFP)
TT

Hamas ateşkesi kabul ederken İsrail işgalde ısrar ediyor

Hamas'ın dün (pazartesi) Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta ateşkes önerisini kabul ettiğini açıklamasını kutlayan Filistinliler (AFP)
Hamas'ın dün (pazartesi) Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta ateşkes önerisini kabul ettiğini açıklamasını kutlayan Filistinliler (AFP)

Hamas dün (Pazartesi) Mısır'ın Gazze Şeridi'nde ateşkes önerisini kabul ettiğini açıklarken, İsrail buna karşılık olarak Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ı işgal etmeye devam edeceğini duyurdu. İsrail Başbakanlık Ofisi'nden yapılan açıklamada, Savaş Kabinesi'nin oybirliğiyle, esirlerin serbest bırakılmasını sağlamak ve savaşın diğer hedeflerine ulaşmak amacıyla Hamas'a askeri baskı uygulamak için İsrail'in Refah operasyonuna devam etmesine karar verdiği ifade edildi. Açıklamada aynı zamanda İsrail'in Kahire'nin ev sahipliği yaptığı müzakereleri tamamlamak üzere bir heyet göndereceği de belirtildi.

İsrail'in bu tutumu, Hamas'ın yaptığı açıklamada Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye'nin Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ve Mısır İstihbarat Şefi Abbas Kâmil ile yaptığı iki telefon görüşmesinde hareketinin ateşkes önerisini kabul ettiğini bildirmesinin ardından geldi.

Hareket içindeki kaynaklar Şarku’l Avsat'a “Mısır ve Katar'ın hareketin sorularına ve endişelerine verdiği net yanıtlar alındıktan ve hareketin içinde ve dışında yapılan istişarelerden sonra onayın açıklandığını” belirterek, “Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları'nın olumlu yanıta doğrudan katkıda bulunduğunu” söyledi.

Duyurunun hemen ardından Gazze Şeridi'nde şarkılar söylenerek ve havaya ateş açılarak kutlamalar yapıldı.

Ancak İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN resmi bir kaynağa dayandırdığı haberinde, Hamas'ın İsrail'in kabul ettiğinden farklı ve tek taraflı bir Mısır belgesini kabul ettiğini belirtti. Üst düzey yetkililer Kanal 12'ye, anlaşmanın İsrail tarafından kabul edilemeyecek uzun vadeli bir öneriyle ilgili olduğunu söyledi.

Gelişmeler, Mısırlı bir kaynağın Hamas heyetinin ateşkes müzakerelerini sürdürmek üzere bugün (Salı) Kahire'ye geleceğini açıklamasının ardından geldi.

Diğer yandan bölgesel ve uluslararası örgütler, Refah'ta askeri bir operasyonun tehlikeleri konusunda uyarıda bulundu. Suudi Arabistan, İsrail güçlerinin neden olduğu büyük yıkımın ardından güvenli sığınakların olmayışı nedeniyle, İsrail işgal güçlerinin Refah'ı hedef almasının tehlikelerine karşı uyarısını yineledi.


Hamas’tan  her biri 42 gün sürecek üç aşamalı bir anlaşma girişimi

Hamas’ın Gazze Yönetimi Başkan Yardımcısı Halil el-Hayya ve Hamas’ın Lübnan Temsilcisi Usame Hamdan, basın toplantısında (Reuters- Arşiv)
Hamas’ın Gazze Yönetimi Başkan Yardımcısı Halil el-Hayya ve Hamas’ın Lübnan Temsilcisi Usame Hamdan, basın toplantısında (Reuters- Arşiv)
TT

Hamas’tan  her biri 42 gün sürecek üç aşamalı bir anlaşma girişimi

Hamas’ın Gazze Yönetimi Başkan Yardımcısı Halil el-Hayya ve Hamas’ın Lübnan Temsilcisi Usame Hamdan, basın toplantısında (Reuters- Arşiv)
Hamas’ın Gazze Yönetimi Başkan Yardımcısı Halil el-Hayya ve Hamas’ın Lübnan Temsilcisi Usame Hamdan, basın toplantısında (Reuters- Arşiv)

Hamas'ın Gazze Şeridi'ndeki başkan yardımcısı Halil el Hayya, dün (Pazartesi) televizyonda yaptığı açıklamalarda, hareketin onayladığı ateşkes teklifinin her biri 42 gün süren üç aşamalı bir anlaşma olduğunu söyledi.

El-Hayya, anlaşmanın ikinci aşamasının İsrail'in Gazze'den tamamen çekilmesini öngördüğünü belirtti.

El-Hayya, "Katar ve Mısır'daki arabulucuların bize sunduğu öneri, kalıcı bir ateşkese ulaşmak amacıyla her biri 42 gün süren 3 aşamadan oluşuyor" dedi. El Hayya anlaşmanın, kalıcı bir ateşkesin sağlanması amacıyla, "Gazze'den tamamen çekilmeyi, yerinden edilenlerin geri dönüşünü ve mahkumların değişimini" içerdiğine dikkat çekti.


Irak'ta "terör" suçundan hüküm giyen 11 kişinin idam cezası infaz edildi

Irak Bayrağı (EPA)
Irak Bayrağı (EPA)
TT

Irak'ta "terör" suçundan hüküm giyen 11 kişinin idam cezası infaz edildi

Irak Bayrağı (EPA)
Irak Bayrağı (EPA)

Irak güvenlik ve sağlık kaynakları, Fransız Haber Ajansı AFP'ye dün (Pazartesi) Iraklı yetkililerin "terör suçlarından" hüküm giymiş 11 kişiyi infaz ettiğini, bunun, nisan sonundan beri idam cezasına çarptırılan ikinci grup olduğunu belirtti.

İsminin açıklanmasını istemeyen bir güvenlik kaynağı, infazların Zikar Valiliği'nin (güney) Nasıriye şehrindeki El-Hout hapishanesinde gerçekleştirildiğini ve burada geçen ay da "terör suçlarından" hüküm giymiş diğer 11 kişinin daha idam edildiğini söyledi.