Salgın, kışın gelmesi ile birlikte Suriye’deki kalabalık El-Hol kampını tehdit ediyor

El-Hol kampındaki Uluslararası Kızılhaç Komitesi’ne bağlı izolasyon merkezi (Şarku’l Avsat)
El-Hol kampındaki Uluslararası Kızılhaç Komitesi’ne bağlı izolasyon merkezi (Şarku’l Avsat)
TT

Salgın, kışın gelmesi ile birlikte Suriye’deki kalabalık El-Hol kampını tehdit ediyor

El-Hol kampındaki Uluslararası Kızılhaç Komitesi’ne bağlı izolasyon merkezi (Şarku’l Avsat)
El-Hol kampındaki Uluslararası Kızılhaç Komitesi’ne bağlı izolasyon merkezi (Şarku’l Avsat)

Haseke’nin güneyinde bulunan El-Hol Kampı’nda iki kişinin yeni tip koronavirüse (Kovid-19) yakalanmasının ardından sağlık personeli ve insani yardım kuruluşları Suriye’nin en büyük ve en kalabalık kampında Kovid-19 salgınının daha da kötüleşmesinden korkuyor. Zira kamp tıbbi malzeme ve kışın gelmesiyle birlikte kampı ısıtmak için gerekli olan yakıt sıkıntısından musdarip.
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi iki gün önce insani ve kötü sağlık koşullarından musdarip olan El-Hol Kampı’nda iki vakanın tespit edildiğini duyurdu. İlk vaka Ağustos ayının sonunda çıkmıştı. El-Hol Yönetimi kamp sakinleri arasında salgının yayılma ihtimalinin ortaya çıkmasının ardından bir felaket yaşanabileceğine dair uyarıda bulundu. Aynı ayın içerisinde Kürt Kızılayı’nda çalışan sağlık personelinden üç kişiye Kovid-19 tanısı konmuştu.
Haseke vilayetinin yaklaşık 45 kilometre doğusunda bulunan kamp, birçoğu Suriyeli ve Iraklı olmak üzere 65 bin kişiye ev sahipliği yapıyor. Aynı zamanda Suriye’nin kuzeydoğusundaki terör örgütü DEAŞ’ın binlerce militanının ailesine ev sahipliği yapıyor ve kampta yeterli sayıda sağlık malzemesi bulunmuyor.
Fırat’ın doğusundaki bölgeler, bu yılın başlarında Rusya ve Çin’in vetosuyla El-Yarubiye sınır kapısı üzerinden yapılan yardımın askıya alınmasının ardından sağlık ve tıbbi malzeme konusunda sıkıntı yaşıyor. Bu da Kovid-19 salgınının oluşturduğu tehlikeyi iki katına çıkarıyor. İnsani yardım kuruluşları -uluslararası ve yerel- ve Kürt yetkililer salgının kontrol altına alınamayacağına dair uyarıda bulundu. Suriye’de 9 yıldır devam eden iç savaş, sağlık sistemlerinde ağır hasarlar oluşmasına yol açtı. Hastanelerin çoğu yıkıldı ve birçok tıbbi nokta ve klinik hizmet dışı kaldı.
Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) Bilgi ve İletişim Temsilcisi Nathalie Bekdaş “Gıda ve ilaç sıkıntısı ile birlikte 16 hastaneden sadece biri tam kapasite ile çalışıyor. Sekizi yarı kapasite ile çalışıyor, yedisi ise hiç çalışmıyor. Bu durumda, ülkenin kuzeydoğusundaki hiçbir bölge acil durum sınırını -her 10 bin kişiye 10 aile- karşılamıyor” dedi.
Kamp sakinleri, Kovid-19 ile mücadele etmek için kişisel temizliği önleyici bir silah olarak kullanıyor. Deyrizor’un doğu kırsalındaki es-Suse beldesinde yerinden edilmiş Suriyeli Sümeyye, beş aydır kaldıkları yerde aile bireylerini olabildiğince Kovid-19’dan korumak için tuvaletlerin önünde dört yaşındaki kızı Süreyya’nın tuvaletten çıkıp ellerini yıkamak için bekliyor.
Bu sırada yüzünde şaşkınlık belirtileri görülen Sümeyye “Altı yaşında bir çocuğum var ve zayıf bir bünyesi olduğu için tıbbi bakıma ihtiyacı var. Hastalığın yayıldığını duyduktan sonra kızlarımı, küçük kız kardeşlerini korumak için temiz tutmaya çalışıyorum” dedi. Kızlarının yanında oturan Sümeyye “Ben, eşim ve üç kızım 30 metreyi geçmeyen bu yerde yaşıyoruz. Gerekli tedbirler alınmadığı için virüsün yayılmasından korkuyorum” dedi.
Hama (Suriye’nin merkezi) şehrinin kırsalında yerinden edilen ve üç yıl önce kampa gelen 41 yaşındaki Abdulcebbar televizyon ve radyonun olmadığı, dünyada neler olup bittiğinin bilinmediği ve Kovid-19’un nasıl bu kadar geniş çapta yayıldığı hakkında bilginin alınamadığı kampta “Etrafımızda neler olup bitiyor bilmiyoruz. Herkes salgının yayılmasından korkuyor. Kampta yönetim, hoparlörler üzerinden Kovid-19’a karşı uyarılarda bulunmak için bilinçlendirme mesajları yayınlıyor” dedi. Eşi ve beş çocuğu ile bir çadırın insafına kalmış bir şekilde yaşayan Abdulcebbar “Kamp içinde uygulanan yasağa bağlıyız ancak tuvalet ve banyolar temiz değil” dedi.
ICRC, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) ve Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) ile işbirliği yaparak Kovid-19’un yayılma ihtimaline karşı hazırlık yapma kapsamında salgın ile mücadele etmek için temmuz ayı ortasında özel bir izolasyon merkezi kurdu. İzolasyon merkezi, acil servis ve analizler için bir laboratuvar ile donatılmış bir şekilde ilk aşamada 80 yatak içeriyor.
Nathalie Bekdaş “Kovid-19 salgınının herhangi bir yayılma ihtimaline karşı hazırlıklı olma kapsamında pandemi tehdidiyle mücadele etmek için tüm tıbbi ekipman ve araçlarla donatılmış 80 yatak kapasiteli merkezin tasarım çalışmaları tamamlandı” dedi. Bekdaş genel olarak kamplarda “risklerin daha büyük olduğuna, sosyal mesafeyi korumanın imkansız bir lüks olduğuna, aynı şekilde sabun ve temiz su bulmanın zorluğuna ve temel sağlık hizmetlerinden yoksun olduğuna” dikkat çekti. Bekdaş’a göre merkez yatak, örtü ve yastıklarla donatıldı ve özel bir jeneratör ile elektrik akımı sağlandı. Nathalie Bekdaş, UNHCR gibi diğer ortaklara dikkat çekerek “UNHCR çadır, battaniye, mutfak ve aydınlatma malzemeleri verirken, UNICEF tüm temiz su ihtiyacını karşıladı, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tıbbi ekipman ve insani yardımlar sağladı. Proje Suriye Arap Kızılayı ile işbirliği içerisinde yürütülüyor” dedi.



Gazze’de yüzlerce Hamas militanı tünellerde mahsur kaldı

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)
İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)
TT

Gazze’de yüzlerce Hamas militanı tünellerde mahsur kaldı

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)
İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)

Gazze Şeridi'nde İsrail ordusunun kontrolündeki bölgelerde yer alan tünellerde yüzlerce Hamas savaşçısının mahsur kaldığı aktarılıyor. 

ABD Başkanı Donald Trump'ın öncülüğünde 10 Ekim'de devreye konan barış planı kapsamında İsrail ordusu, "sarı hat" olarak belirlenen bölgeye kadar geri çekildi. 

Wall Street Journal'ın (WSJ) haberinde, İsrail askerlerinin mayıstan beri Gazze'deki tünelleri kapatma ya da yeraltı yollarının birbiriyle bağlantısını kesme çalışmalarını hızlandırdığı belirtiliyor. 

Öte yandan ateşkesin devreye girmesiyle çalışmaların yarım kaldığı, İsrail'in kontrolündeki bölgede yer alan tünellerde silahlı Hamas militanlarının saklandığı ifade ediliyor. 

İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), Hamas militanlarının teslim olması gerektiğini yoksa öldürüleceklerini bildirmişti. Gazze'yi yöneten örgütse savaşçılara bölgeden güvenli çıkış hakkı tanınmasını talep ediyor. 

Kimliklerinin paylaşılmaması şartıyla konuşan Arap yetkililer, savaşçıların akıbetinin ateşkes anlaşmasını zora soktuğunu belirtiyor. İsrailli ve Arap kaynaklara göre IDF kontrolündeki bölgede yer alan tünellerde 200 ila 300 savaşçı var. Hamas ise bu sayının 100'e yakın olduğunu savunuyor. Kaynaklar, gıda ve erzak kıtlığı nedeniyle bazı militanların öldüğünü aktarıyor.

Tünellerde saklanan Hamas militanları, geçen ay düzenledikleri saldırıda üç İsrailli askeri öldürmüştü. Gazze'yi yöneten örgüt, saldırı emri verilmediğini ve militanlarla marttan bu yana iletişim kurulamadığını bildirmişti. IDF ise buna karşılık düzenlediği karşı saldırıda 145 Filistinliyi öldürmüştü. 

Arap yetkililer, pazar itibarıyla Hamas'ın tünellerde mahsur kalan bazı savaşçılarla iletişime geçebildiğini söylüyor. Ayrıca Hamas'ın ateşkes görüşmelerinde böyle bir sorun yaşanabileceğine dair baştan uyarıda bulunduğunu da belirtiyor. 

ABD'li yetkililer, Hamas savaşçılarına güvenli geçiş hakkı tanınıp tanınmayacağına dair yorum yapmayı reddediyor. 

Trump'ın planı kapsamında Hamas'ın silah bırakması ve bölgenin yönetiminde söz sahibi olmaması talep ediliyor. Bunun yerine Gazze Şeridi'nin yönetiminin Filistinlilerin yer alacağı bir teknokratlar komitesine geçici olarak devredilmesi planlanıyor. Trump'ın başkanlık edeceği ve eski Birleşik Krallık Başbakanı Tony Blair'in de yer alacağı "Barış Kurulu" da bu komitenin faaliyetlerini denetleyecek.

Ayrıca bölgeye yaklaşık 5 bin kişilik bir uluslararası güvenlik gücünün gönderilmesi de öngörülüyor. WSJ'nin haberinde, Washington'ın "bir an evvel bu ikinci aşamaya geçmek istediği" belirtiliyor. 

Hamas'ın 7 Ekim 2023'te düzenlediği Aksa Tufanı operasyonuyla patlak veren savaş, iki yıl süren çatışmaların ardından Gazze Şeridi'ni harabeye çevirdi. 

Bölgeye giden BBC muhabirlerinin aktardığına göre İsrail askerleriyle Hamas savaşçıları arasında "sarı hat" boyunca neredeyse her gün çatışma yaşanıyor. Birleşik Krallık'ın kamu yayıncısının haberinde şu ifadelere yer veriliyor:

İsrail'in büyük ölçüde yerle bir ettiği ve Trump'ın yatırım fırsatı olarak gördüğü bu bölgede asıl soru çatışmaları kimin durdurabileceği değil, Gazzelilerin kendi topluluklarının ve topraklarının geleceğinde ne kadar söz sahibi olabileceğidir.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, BBC 


Hamas heyeti, MİT Başkanı’yla Gazze anlaşmasının uygulanmasına ilişkin gelişmeleri görüştü

Gazze şehrinin Şucaiyye semtinde İsrail ordusunun yıktığı binalar harabeye döndü. (AP)
Gazze şehrinin Şucaiyye semtinde İsrail ordusunun yıktığı binalar harabeye döndü. (AP)
TT

Hamas heyeti, MİT Başkanı’yla Gazze anlaşmasının uygulanmasına ilişkin gelişmeleri görüştü

Gazze şehrinin Şucaiyye semtinde İsrail ordusunun yıktığı binalar harabeye döndü. (AP)
Gazze şehrinin Şucaiyye semtinde İsrail ordusunun yıktığı binalar harabeye döndü. (AP)

Hamas, Halil el-Hayye liderliğindeki bir heyetin dün İstanbul'da Millî İstihbarat Teşkilâtı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın ile bir araya gelerek Gazze Şeridi'ndeki ateşkes anlaşmasının uygulanmasındaki gelişmeleri görüştüğünü duyurdu.

Hamas tarafından yapılan açıklamada, toplantıda İsrail'in Gazze anlaşmasını ‘ihlal’ ettiği konuların ele alındığı belirtildi. Bu ihlaller arasında İsrail ordusunun kontrolündeki bölgelere yönelik bombardıman ve ateş açma, Refah Sınır Kapısı dahil geçişlerin kapatılması ve yardım, tıbbi malzeme ve altyapı yeniden inşa ihtiyaçlarının girişinin engellenmesi yer alıyor.

Açıklamada, el-Hayye'nin Kalın’a Mısır'ın başkenti Kahire'de düzenlenen Filistinli grupların son toplantıları hakkında bilgi verdiği ve ‘arabuluculara ve ilgili tüm uluslararası taraflara, İsrail'in Filistinli mahkûmlara yönelik korkunç ihlallerini durdurmaları için baskı yapma’ gereğini vurguladığı belirtildi.

Geçtiğimiz ay Kahire'de bir araya gelen Filistinli gruplar, Gazze'nin yönetimini Gazze Şeridi'nden bağımsız uzmanlardan oluşan geçici bir Filistin komitesine devretme ve Gazze Şeridi'nin yeniden inşasının finansmanı ve uygulanmasını denetlemek üzere uluslararası bir komite kurma konusunda anlaşmaya vardıklarını açıklarken, ‘Filistin siyasi sisteminin birliği ve bağımsız ulusal karar alma mekanizmasının’ önemini vurguladılar.

Gazze Şeridi'nde güvenlik ve istikrarı sağlamak için gerekli tüm önlemleri almayı kabul eden gruplar ayrıca, ateşkesi izlemek üzere kurulacak geçici uluslararası güç hakkında bir Birleşmiş Milletler (BM) kararı alınmasının önemini vurguladı.


Mısır, gergin ilişkilere rağmen İsrail ile barış anlaşmasına bağlılığını yineledi

5 Kasım Çarşamba günü (dün) çekilen bir fotoğrafta Gazze'deki yıkımın bir kısmı görülüyor. (Reuters)
5 Kasım Çarşamba günü (dün) çekilen bir fotoğrafta Gazze'deki yıkımın bir kısmı görülüyor. (Reuters)
TT

Mısır, gergin ilişkilere rağmen İsrail ile barış anlaşmasına bağlılığını yineledi

5 Kasım Çarşamba günü (dün) çekilen bir fotoğrafta Gazze'deki yıkımın bir kısmı görülüyor. (Reuters)
5 Kasım Çarşamba günü (dün) çekilen bir fotoğrafta Gazze'deki yıkımın bir kısmı görülüyor. (Reuters)

Mısır, Gazze Şeridi'ndeki savaş ve her iki tarafın da anlaşmayı ihlal ettiği yönündeki suçlamalar nedeniyle Kahire ile Tel Aviv arasında gerginliklerin yaşandığı bir dönemde, İsrail ile barış anlaşmasına bağlılığını yineledi.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati salı akşamı bir televizyon röportajında şunları söyledi: “Mısır her zaman önemli bir ülkedir ve taahhütlerine saygı duyar. İsrail dahil herhangi bir ülkeyle barış antlaşması imzalarsa, karşı taraf antlaşmaya uyduğu sürece antlaşmayı ihlal etmez.”

İsrail ile ilişkilerin ‘Gazze savaşı nedeniyle ciddi şekilde gerginleştiğini ve bunun iletişime yansımaları olduğunu’ ifade eden Abdulati, ‘ilişkilerin yönetimi, düzeyleri ve karşılıklı ilişkiler ile barış antlaşması arasında fark olduğunu’ vurguladı. Abdulati, “Antlaşma yürürlükte ve her iki ülke için bağlayıcı; her iki ülke de antlaşma kapsamındaki taahhütlerine saygı duyuyor” dedi.

SDFRG
Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati (Mısır Dışişleri Bakanlığı)

İsrail'in Philadelphia Koridoru ve Refah Sınır Kapısı’nın Filistin tarafını kontrol altına almasıyla iki ülke arasındaki gerginlik arttı.

Gerginlik, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi'nin, 1979'da imzalanan anlaşmadan bu yana ilk kez İsrail'e atıfta bulunarak ‘düşman’ kelimesini kullanıp İsrail hükümetinin politikalarının mevcut barış anlaşmalarını tehdit ettiğini söylemesiyle geçtiğimiz eylül ayında zirveye ulaştı.

Aynı sıralarda Netanyahu, ABD Başkanı Donald Trump'ın yönetiminden Mısır'a baskı yapmasını ve Sina Yarımadası'ndaki askeri yığınaklaşmayı azaltmasını istedi. Axios internet sitesine göre Netanyahu, “Bunlar Mısır'ın barış anlaşmasını ciddi şekilde ihlal etmesidir” dedi.

Abdulati, son açıklamalarında Mısır'ın ‘Amerikan tarafına, Mısır'ın anlaşmayı ihlal ettiği yönündeki iddiaların yalan olduğunu ve böyle bir şeyin hiç yaşanmadığını bildirmek istediğini’ belirtti.

Kahire'nin uluslararası hukuka veya ikili anlaşmalara bağlılığını sorgulamayı kabul etmediğini vurguladı. Bazı medya veya siyasi raporlarda ortaya atılan iddiaların ‘Mısır'ın imajını ve dengeli bölgesel rolünü çarpıtmayı amaçladığını’ ifade etti.

Güven verici mesajlar

Mısır Düşünce ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Danışma Kurulu Başkanı Abdulmunim Said, İsrail'in ordunun Sina Yarımadası'ndaki konumuna ilişkin iddiaları ışığında, Mısır'ın İsrail'e barışa bağlı olduğunu gösteren güven verici mesajlar göndermeye çalıştığını söyledi.

Said, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Sisi ve Dışişleri Bakanı’nın son zamanlarda gönderdiği mesajların anlaşmaya bağlılığı teyit ettiğini bildirdi.

SDFRGT
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, 2017 yılındaki Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu toplantısı sırasında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yaptığı görüşmede (Reuters)

Sisi, Ekim 1973 savaşını anma konuşmasında Mısır ile İsrail arasındaki barış anlaşmasını överek, bunu ‘taklit edilmesi gereken tarihi bir model’ olarak nitelendirdi. Sisi, “Mısır'ın İsrail ile barış deneyimi sadece bir anlaşma değil, istikrarı pekiştiren adil bir barışın kurulmasıydı” dedi.

Said, Mısır'ın ‘İsrail ile barışı destekleyen bir ülke olarak kendini göstermeye çalıştığını ve bölgede devam eden diğer çatışmalara da barış getirmeye çalıştığını, bunun da Mısır'a bölgede daha önemli roller kazandırdığını’ düşünüyor, ancak aynı zamanda ‘İsrail ile iş birliğinin bir gereklilik olmaya devam edeceğini’ vurguluyor.

Said, Mısır'ın Gazze Şeridi'nde İsrail'in savaşını durdurma rolü ile İsrail ile çatışmayı tırmandırmaya ve mevcut barışı aşmaya çalışanlar arasında bir denge kurmaya çalıştığını söyledi. Said, “Mısır'ın İsrail ile ilişkileri, Filistin devleti kurulana kadar sınırlı kalacak. Daha fazla güvenlik iş birliği ve Mısır Genel İstihbarat Servisi Başkanı Tümgeneral Hasan Reşad'ın İsrail'e yaptığı ziyaretler gibi tekrarlanan ziyaretler şeklinde olacak” ifadelerini kullandı.

Raşad'ın geçen ayki ziyareti sırasında İsrail Başbakanlığı yaptığı açıklamada, iki tarafın ‘İsrail-Mısır ilişkileri, iki ülke arasındaki barışın güçlendirilmesi ve bir dizi diğer bölgesel konuyu’ da görüştüğünü belirtti.

Barışın geleceği

Geçtiğimiz eylül ayında Doha'da düzenlenen Arap Birliği – İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) zirvesinde Mısır Cumhurbaşkanı İsrail halkına hitaben şunları söyledi: “İsrail'in ihlalleri barışın geleceğini baltalıyor, sizin güvenliğinizi ve bölgedeki tüm halkların güvenliğini tehdit ediyor, yeni barış anlaşmaları için her türlü fırsatın önünü kesiyor ve hatta Arap ülkeleriyle mevcut barış anlaşmalarını bozuyor.”

CDFG
Mısır-İsrail sınırının bir bölümü (Reuters)

Yüksek ve Stratejik Araştırmalar Askeri Akademisi Danışmanı Tümgeneral Muhammed el-Gabari'ye göre Mısır, son zamanlarda bağlı kaldığı ilkeleri teyit ederek Gazze'de ateşkes anlaşmasına varılmasını sağladı ve sınırda ortaya çıkan sorunları, yerinden edilmeyi reddeden ve barışı koruyan tutarlı bir yaklaşımla ele aldı.

El-Gabari, “İsrail sürekli gerginliği artırmasına rağmen, şu ana kadar Mısır'ın vizyonu galip geldi” dedi.

El-Gabari, “Barış anlaşmasının iptal edilmesi sadece Mısır ve İsrail için değil, bölgedeki güvenlik ve istikrar için de bir tehdit oluşturuyor. Mısır'ın anlaşmaya bağlı kalma konusundaki ısrarı, anlaşmayı sürekli ihlal etmekle tehdit eden İsrail üzerinde baskı oluşturuyor” ifadelerini kullandı.

Abdulmunim Said, “İsrail medyasında Mısır'a yönelik gerilimin son zamanlarda azaldığına inanılıyor; eskiden Mısır'ın barış anlaşmasını ihlal etmesine odaklanan birçok makale, artık anlaşmanın istikrarının öneminden bahsediyor” dedi.