UMH İçişleri Bakanı Başağa: Siyasi uzlaşıya her zamankinden daha yakınız

Başağa, Libya'da ‘silahlı çatışmaların yeniden başlayabileceği’ uyarısında bulundu

UMH İçişleri Bakanı Fethi Başağa (AFP)
UMH İçişleri Bakanı Fethi Başağa (AFP)
TT

UMH İçişleri Bakanı Başağa: Siyasi uzlaşıya her zamankinden daha yakınız

UMH İçişleri Bakanı Fethi Başağa (AFP)
UMH İçişleri Bakanı Fethi Başağa (AFP)

Fayiz es-Serrac başkanlığındaki Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin (UMH) İçişleri Bakanı Fethi Başağa, “Libya, siyasi bir uzlaşıya her zamankinden daha yakın, ancak sorun henüz çözülmüş değil” ifadelerini kullandı.
Başağa,  Alman Haber Ajansı’na (DPA) telefon aracılığıyla verdiği röportajda, son aşaması Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu (UNSMIL) öncülüğünde ve Tunus'un ev sahipliğinde yapılan Libya Siyasi Diyalog Forumu olan siyasi çözüm sürecinin, başta ‘Libyalı taraflar arasındaki güven eksikliği’ olmak üzere birçok zorluk nedeniyle durma ya da çökme ihtimaliyle karşı karşıya olduğu ve bu durumun da ülkenin yeniden silahlı kaosun pençesine düşürmesine yol açabileceği uyarısında bulundu.
Başağa, “Tüm bu acı savaş ve iç çatışmalardan sonra, siyasi bölünmüşlüğü diyalog köprüsüyle aşmaya her zamankinden daha yakın olduğumuz söylenebilir” ifadelerini kullansa da bunun ancak Libyalı taraflar arasındaki anlaşmazlıkların siyasi araçlar ve çözümlerle giderilmesiyle olabileceğini vurguladı. Başağa, bu yoldaki başarısızlığın ‘aslında güvenlik açısından feci sonuçları olacak olan silahlı kaosun ve rastgele çatışmaların yeniden başlamasına yol açabileceği’ konusunda uyardı.
Serrac’ın yerine geçmesine neredeyse kesin gözüyle bakılan Başağa, özellikle silahlı bir grubun Libya'nın Ulusal Petrol Kurumu (NOC) merkez binasını kuşatmasının ardından başkent Trablus’taki güvenlik durumuyla ilgili olarak da kararların aceleyle alınmaması ve bakanlığının ‘en büyük ve en istikrarlı hükümetlerin dahi zorlanacağı’ zorluklarla boğuştuğunun hesaba katılması çağrısında bulundu.
Siyasi bölünmeyi sona erdirmeye, bir uzlaşı projesi başlatmaya ve taraflar arasındaki güveni artırmaya çalıştıklarını söyleyen Başağa, ülke gelirinin ana kaynağı olan enerji kaynaklarını tam kapasite kullanılmasını güvence altına almak için, her türlü yasa dışı silahlı oluşumun karşısında devletin gücünü artırmanın yeterli olacağını kaydetti.
Silahlı oluşumların (milislerin) tasfiyesi ile ilgili çabaların gözden geçirilmesiyle ilgili olarak ise Başağa, ‘hepsini aynı kefeye koyulmasını ve terörist vb. gibi yasadışı ilan edilmesini’ reddettiğini bir kez daha yineleyerek, söz konusu oluşumları ‘Muammer Kaddafi rejiminin düşüşünün ardından oluşan güvenlik boşluğunu doldurmak için önemli rol oynayan oluşumlar ile yasadışı oluşumlar’ olarak bir birinden ayırdı.
Güvenlik alanında önemli rol alan oluşumların ‘güvenlik, mesleki ve yasal gerekliliklere göre düzenlenmesi ve eğitilmesi gerektiğini’ söyleyen Başağa, aşırılık yanlısı ve militan fikirleri benimseyen oluşumlarla ilgili olarak ise ulusal güvenliğe karşı gerçek bir tehdit oluşturduklarından İçişleri Bakanlığı tarafından yoğun bir şekilde takip edildiklerini belirtti. Üçüncü bir oluşum türünden bahseden Başağa’ya göre bunlar ise ‘bir önceki gruptan daha az tehlikeli olmayan yozlaşmış siyasi kazanç mafyası oluşumlarıdır’. Başağa, “Bunlar, siyasi kazanç baronlarından emir alıyor ve devletin meşruiyeti dışında nüfuz ediyorlar.  Ne yazık ki bu oluşumlar devletin resmi kararını kontrol etmeye çalışırken, çeşitli yöntemlerle devletin eklemlerine sızmayı da başardılar” şeklinde konuştu.
İçişleri Bakanlığı görevine getirildiğinde, yasadışı göç ticaretinin boyutlarını öğrendiğini belirten Başağa, bu yasak ticaretten gelir sağlayan mafya liderlerinin, İçişleri Bakanlığı da dahil olmak üzere devletin tüm eklemlerine nüfuz ettiğini gördüğünü bu yüzden onlarla mücadelenin iki kat daha fazla zorlaştığını söyledi. Başağa, Bakanlığının durumu düzeltmek için bir takım tedbirler aldığını da sözlerine ekledi.
Başağa,  Türkiye'nin Libya'daki siyasi ve egemen karara müdahalesi olduğuna dair haberlere ilişkin bir soruyu cevaplarken ise UMH yetkililerinin çoğunun bu konudaki yaklaşımından çok fazla sapmadı. Başağa, ‘Türkiye ile ilişkilerin, özellikle Türkiye'nin UMH’ye sağladığı yardımlar çerçevesinde şuan için kendilerini endişelendirecek bir duruma neden olmadığını’ vurguladı.
Başağa konuya ilişkin olarak şunları söyledi:
“Ulusal egemenliğin azaldığı veya siyasi karara müdahale edildiği iddialarını kabul etmiyoruz. Türkiye ile seçkin ilişkilerimiz var. Bu, Mısır ve Fransa başta olmak üzere tüm diğer ülkelerle, bu ülkelerin çıkarlarıyla birlikte elbette Libya'nın çıkarlarına hizmet edecek şekilde seçkin ilişkiler ve ortaklıklar kurmamıza engel değildir.”
Türkiye'nin Cenevre'deki Libyalı çatışan taraflar arasında imzalanan kalıcı ateşkes anlaşmasının şartlarına aykırı olarak Libya'nın batısında çok sayıda askeri üsse silah sevkiyatı yapmaya devam ettiği yönündeki haberleri de yalanlayan Başağa, “Uluslararası kararlara bağlıyız. Askeri ve güvenlik eğitimi ile ilgili anlaşmalar, Libya'nın geleceği için bir tehdit oluşturamaz” dedi.
Başağa ayrıca, son zamanlarda bir sonraki hükümetin liderliğine koyduğu adaylığı çerçevesinde Kahire ve Paris gibi başkentlere açıldığı yönündeki haberleri de kınayarak, “Bu ziyaretler, İçişleri Bakanı sıfatımla resmi olarak gerçekleşti. Yani yurtiçi ve yurtdışındaki herkese duyuruldu. Görüşleri bir araya getirmeye, ortak ilişkileri güçlendirmeye ve güvenlik iş birliğini geliştirmeye odaklı ziyaretlerdi. Mısır kardeş bir ülkedir. Aramızda bir dereceye kadar anlayış, saygı ve iş birliğine sahip olmak bizim için önemlidir. Aynısı Fransa için de geçerlidir” ifadelerini kullandı.



BM Güvenlik Konseyi bugün Gazze ile ilgili yeni bir karar tasarısını oylayacak

 Yerlerinden edilmiş Filistinliler, eşyalarıyla birlikte Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat Mülteci Kampı yakınındaki sahil yolu üzerinden güneye doğru yol alıyor. (AFP)
Yerlerinden edilmiş Filistinliler, eşyalarıyla birlikte Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat Mülteci Kampı yakınındaki sahil yolu üzerinden güneye doğru yol alıyor. (AFP)
TT

BM Güvenlik Konseyi bugün Gazze ile ilgili yeni bir karar tasarısını oylayacak

 Yerlerinden edilmiş Filistinliler, eşyalarıyla birlikte Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat Mülteci Kampı yakınındaki sahil yolu üzerinden güneye doğru yol alıyor. (AFP)
Yerlerinden edilmiş Filistinliler, eşyalarıyla birlikte Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat Mülteci Kampı yakınındaki sahil yolu üzerinden güneye doğru yol alıyor. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi bugün Gazze Şeridi'nde ateşkes çağrısı yapan ve kuşatma altındaki bölgeye insani yardımın ulaştırılmasını öngören bir karar tasarısı üzerinde yeniden oylama yapacak. Söz konusu öneri, ABD'nin tekrarlanan vetolarına rağmen 23 aydır devam eden savaş karşısında harekete geçmeye çalışan üye devletlerin çoğunluğu tarafından destekleniyor. Bugünkü oylama, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarının devam ettiği ve 14 Filistinlinin hayatını kaybettiği bir ortamda gerçekleşiyor.

Bu arada, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus bugün, zaten baskı altında olan Gazze'deki hastanelerin, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde İsrail'in kara harekatının genişlemesi nedeniyle ‘çöküşün eşiğinde’ olduğunu belirterek, ‘bu insanlık dışı koşulların sona ermesi’ çağrısında bulundu. Ghebreyesus, X platformunda yaptığı paylaşımda, “Gazze'nin kuzeyindeki askerî harekât ve tahliye emirleri, yeni bir göç dalgasına yol açarak, zaten psikolojik travma yaşayan aileleri, giderek küçülen bir alana itiyor. Baskı altında olan hastaneler çöküşün eşiğindeyken, şiddetin artması erişimi engelliyor ve WHO'nun hayati önem taşıyan ekipmanları ulaştırmasını engelliyor” ifadelerini kullandı.

Filistin Enformasyon Merkezi, bugün Gazze Şeridi'nde hayatını kaybeden 14 kişiden 9'unun Gazze şehrinden olduğunu bildirerek, ‘işgal güçlerinin Gazze şehrinin kuzeybatısında vatandaşların evlerini yıkmak için tonlarca patlayıcı yüklü 4 zırhlı aracı patlattığını’ kaydetti. Nuseyrat'taki el-Avde Hastanesi, dün gece, ‘İsrail işgal güçlerinin Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’nın 7. Blok bölgesindeki bir evi hedef alması sonucu dört şehit ve on yaralıyı kabul ettiğini’ bildirdi.

İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee ise bugün, Gideon’un Savaş Arabaları 2 Operasyonu kapsamında çatışmaların genişlediğini duyurarak, ‘İsrail güçlerine karşı kullanılmak üzere patlayıcı cihazlar içeren bir silah deposuna saldırı düzenlendiğini’ kaydetti.

Adraee X platformu üzerinden yaptığı paylaşımda, “162. ve 98. tümenler, Gideon’un Savaş Arabaları 2 Operasyonu kapsamında Gazze şehrinde savaş operasyonlarını genişletiyor ve terörist altyapıyı yok ediyor” dedi.

Adraee’nin paylaşımının devamında şu ifadeler yer aldı: “İsrail Hava Kuvvetleri dün, Gazze şehrinde Hamas'a ait bir silah deposuna saldırı düzenledi. Bu depoda, bölgede faaliyet gösteren İsrail güçlerine karşı kullanılmak üzere hazırlanmış patlayıcı cihazlar depolanıyordu.”

‘Acil ateşkes’

Geçtiğimiz ağustos ayı sonunda seçilmiş üyeler, BM'nin Gazze Şeridi'nde resmi olarak kıtlık ilan etmesinin ardından karar taslağı üzerinde görüşmeler başlattı.

Metnin ilk taslağı, yardımların ulaştırılmasının önündeki tüm engellerin derhal kaldırılmasını talep ediyordu. Ancak diplomatik kaynaklar, Fransa ve Birleşik Krallık'ın, küresel barış ve güvenliği korumak için kurulmuş bir kuruluş tarafından yayınlanan ve ABD'nin her halükârda engelleyebileceği, tamamen insani yardım amaçlı bir kararın yararlılığı konusunda şüpheci olduklarını bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre bugün oylamaya sunulacak olan karar taslağı, insani yardımların girişine getirilen kısıtlamaların kaldırılmasını talep ediyor. Aynı zamanda, ‘Gazze'de acil, koşulsuz, kalıcı ateşkes’ ve rehinelerin koşulsuz olarak serbest bırakılmasını talep ediyor.

İsrail ordusuna göre, 7 Ekim 2023'te Hamas'ın İsrail yerleşimlerine düzenlediği eşi görülmemiş saldırı sırasında kaçırılan 251 kişiden 47'si halen Gazze Şeridi'nde esir tutuluyor; bunlardan 25'i hayatını kaybetti.

ABD, daha önce BM Güvenlik Konseyi'nde oylamaya sunulan benzer karar taslaklarını reddetmişti. En son haziran ayında, müttefiki İsrail'i korumak için veto hakkını kullanmıştı.

Öfke ve hayal kırıklığı

Öncekilerle aynı kaderi paylaşması muhtemel olsa bile, bunu tekrar denemenin faydası olup olmadığı sorusu gündeme geliyor.

Bu soruya yanıt olarak bir Avrupalı diplomat, “Hiçbir şey yapmamak, BM Güvenlik Konseyi'nin 14 üyesine ve küresel kamuoyuna konumlarını açıklamak zorunda kalmayacak olan Amerikalılar için kolay olacaktır” diyerek, sadece ABD'nin veto hakkından korkulduğu için hiçbir şey yapmama fikrini reddetti.

İsmini vermek istemeyen diplomat, “Bu, sahadaki Filistinlilere pek yardımcı olmuyor, ama en azından çaba gösterdiğimizi göstermeye devam ediyoruz” ifadesini kullandı.

Önceki veto, BM Güvenlik Konseyi'nin diğer 14 üyesinin öfkesini uyandırdı. Bu üyeler, İsrail'e Gazze halkının içinde bulunduğu kötü durumu sona erdirmesi için baskı yapamamanın hayal kırıklığını giderek daha fazla dile getiriyorlar.

Yahudi devleti, Hamas'ın 7 Ekim 2023'te topraklarına düzenlediği saldırının ardından patlak veren savaşı durdurması için uluslararası baskıyla karşı karşıya.

İsrail'in resmi verilerine göre, söz konusu saldırıda İsrail tarafında çoğu sivil olmak üzere bin 219 kişi öldü.

BM'nin güvenilir bulduğu Hamas hükümeti tarafından yayınlanan rakamlara göre, 7 Ekim saldırısının ardından İsrail ordusu tarafından başlatılan şiddetli askerî harekât sonucunda Gazze Şeridi'nde çoğu sivil 65 binden fazla Filistinli öldürüldü.

Savaşın başlamasından bu yana İsrail tarafından kuşatma altında tutulan Filistin topraklarındaki iki milyondan fazla nüfusun büyük çoğunluğu yerinden edildi. İsrail'in Mart 2025 başında uyguladığı kuşatma mayıs sonundan bu yana nispeten hafifletilmiş olsa da, insani yardım bu topraklara sadece sınırlı miktarda ulaşabildi.


İsrail'in Gazze şehrine saldırısı için üç aşamalı bir plan

Sahil yolunu kullanarak Gazze Şeridi'nin kuzeyinden güneye doğru giden Filistinliler, 17 Eylül 2025 (Reuters)
Sahil yolunu kullanarak Gazze Şeridi'nin kuzeyinden güneye doğru giden Filistinliler, 17 Eylül 2025 (Reuters)
TT

İsrail'in Gazze şehrine saldırısı için üç aşamalı bir plan

Sahil yolunu kullanarak Gazze Şeridi'nin kuzeyinden güneye doğru giden Filistinliler, 17 Eylül 2025 (Reuters)
Sahil yolunu kullanarak Gazze Şeridi'nin kuzeyinden güneye doğru giden Filistinliler, 17 Eylül 2025 (Reuters)

Gazze şehrine yönelik harekâtın ikinci gününe girilmesiyle, İsrail ordusunun Güney Cephesi Komutanı Tümgeneral Yaniv Asor tarafından hazırlanan üç aşamalı bir plan ortaya çıktı. İsrail'in Walla internet sitesi, bu planın ‘benzeri görülmemiş ve Gazze Şeridi'ndeki çatışmalarda bir emsal teşkil edecek’ olduğunu belirtti.

İnternet sitesine göre bir kaynak, ‘Asor'un Gazze şehrini kontrol altına almak için uzun süredir üzerinde çalıştığı ve üç aşamaya ayırdığı bir plan olduğunu’ söyledi. ‘Ateş aşaması’ olarak adlandırılan ilk aşama, yer üstü ve yer altı robotları da dahil olmak üzere çeşitli araçlar kullanılarak terör altyapısının (çoğunlukla geceleri) kapsamlı bir şekilde yok edilmesine odaklanıyor.

Kaynak, ‘operasyonun kapsamının eşi benzeri görülmemiş’ olduğunu ifade ederek, “Gazze daha önce hiç böyle bombalanmamıştı… Ve bu sadece ikinci gece” dedi. İkinci aşama, ‘hızlı ateş, işgalin kendisi ise daha yavaş olacak’ ilkesine dayanan kara operasyonu ile ilgili. Üçüncü aşama ise şu anda ‘İsrail savaşları tarihinde eşi benzeri görülmemiş askeri yeteneklerin toplanması yoluyla yüksek güvenlikli’ olarak sınıflandırılıyor.

vfdbg
Gazze şehrinde İsrail bombardımanı sonucu yıkılan bir binanın enkazını inceleyen Filistinliler (AP)

Şarku’l Avsat’ın Walla internet sitesinden aktardığına göre, aşamalar son iki ay boyunca istihbarat servisleri ve Rehineler ve Kayıp Kişiler Komutanlığı ile koordineli olarak, İsrail askerleri ve rehineler için riskleri en aza indirme ihtiyacını göz önünde bulundurarak dikkatlice planlandı.

İsrail, geçtiğimiz salı günü Gazze şehrini tamamen kontrol altına almak amacıyla, İzzeddin el-Haddad'ın liderliğindeki Kassam Tugayları'nın şehirdeki taburunu yenilgiye uğratmak hedefiyle Gazze şehrine şiddetli bir kara saldırısı başlattı. İsrail ordusu, önümüzdeki yılın başına kadar sürecek operasyonda 2 bin 500 savaşçıyla karşı karşıya kalacağını tahmin ediyor.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ordunun bir dizi ateş hattıyla şehre saldırısını yoğunlaştırdığı ve Batı Şeria ile İsrail'de şiddetli patlamaların duyulduğu bir gecenin ardından Gazze şehrine yönelik kara harekatının başladığını duyurdu.

İsrail Ordu Sözcüsü, 98., 162. ve 36. tümenlerden gelen düzenli ve yedek kuvvetlerin, Gideon'un Savaş Arabaları 2 Operasyonu kapsamında Gazze şehri genelinde büyük çaplı bir kara operasyonu başlattığını duyurdu. Kuvvetler, operasyon planına uygun olarak faaliyetlerine başladı ve durumun değerlendirilmesine bağlı olarak genişlemeye hazırlanıyor.

Geçici koridor

İsrail dün Gazze şehrine yönelik saldırılarını yoğunlaştırarak bölge sakinlerini güneye doğru kaçmaya zorladı. On binlerce kişinin er-Reşid Caddesi'nde toplanmasıyla hareketin son derece yavaşlaması üzerine ordu, Filistinlilerin tahliyesi için ikinci bir geçici koridor açmak zorunda kaldı.

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'ndeki çeşitli mahalleler ve hayati bölgelere yönelik devam eden operasyonunun bir parçası olarak, salı gecesi ve çarşamba günü Gazze şehrinde yaklaşık 50 hedefi vurduğunu, son 24 saatte ise Gazze şehrinde 140 hedefi vurduğunu açıkladı.

İsrail ordusu dün, kara harekâtını genişletip Gazze Şeridi'nin en büyük şehrine yönelik bombardımanı yoğunlaştırmasının ardından, Gazze şehrinde yaşayanların ayrılması için ‘geçici bir geçiş yolu (koridor)’ belirlediğini duyurdu.

İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee, X platformu üzerinden yaptığı açıklamada, “Güneye hareketin kolaylaştırılması için Selahaddin Caddesi üzerinden geçici bir koridor açılıyor” dedi. Adraee, koridorun bugün öğlen saatlerinden cuma günü öğlen saatlerine kadar ‘48 saat’ boyunca açık olacağını belirtti.

Selahaddin Caddesi, kuzeyden güneye kıyı şeridine paralel uzanır. Son haftalarda ordu, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde bulunan Gazze şehri sakinlerine, şehri ele geçirmeyi amaçlayan bir saldırı başlatmaya hazırlanırken, şehri terk edip Gazze Şeridi'nin güneyinde kurduğu ‘insani yardım bölgesine’ taşınmaları gerektiği konusunda uyarılarını yoğunlaştırdı.

fghyju
İsrail'in askeri operasyonu nedeniyle Gazze'nin kuzeyinden ayrılmak zorunda kalan Filistinliler güneye doğru ilerliyor, 17 Eylül 2025 (Reuters)

İsrail ordusu dün, Gazze şehrini terk etmek zorunda kalanların sayısının 350 bini aştığını belirterek, birçok Filistinlinin orada kalmaya direndiğini, ancak bölgede sığınacak güvenli bir yer olmadığını vurguladı.

Gazze şehrinden henüz ayrılmamış yaklaşık 800 bin Filistinli bulunuyor. İsrail, Hamas'ı teslim olmaya zorlamayı umuyor.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, operasyonun başlangıcında yaptığı açıklamada, “Hamas'tan iki şey istiyoruz ve onlar bunları istediğimiz için vermeyecekler: tüm rehinelerin serbest bırakılması ve Hamas'ın silahsızlandırılması. Buradaki saldırı ne kadar yoğun olursa, Hamas o kadar yorulur ve rehinelerin serbest bırakılma şansı o kadar artar” ifadelerini kullandı.

Yoğun hava bombardımanının yanı sıra ordu, ilave kuvvetlerin girişine hazırlık olarak, şehrin dış mahallelerindeki binaları ve altyapıyı yok etmek için patlayıcı yüklü zırhlı personel taşıyıcıları kullandı.

İsrail ordusu ayrıca, halihazırda yedek görevde olan 70 bin askere ilave olarak, operasyon için yaklaşık 60 bin yedek askeri çağırdığını duyurdu.

Yorgunluk haberlerine rağmen, İsrail ordusu yedek askerlerin katılım oranının yüksek olduğunu ve çoğu birimde yüzde 75 ile yüzde 85 arasında değiştiğini vurguladı. Yedek kuvvetler arasında üç tugay ve birkaç tabur ile istihbarat ve lojistik personeli de dahil olmak üzere birçok muharebe destek askeri bulunuyor.

Farklı eksenler

Gazze şehrine yapılan saldırının yanı sıra, İsrail ordusu 99. Tümen'in Gazze'nin kuzeyindeki İsrail tampon bölgesinde savunma operasyonları yürüttüğünü, Gazze Tümeni'nin ise Gazze Şeridi'nin güneyinde operasyonlar gerçekleştirdiğini duyurdu.

İsrail ordusu, Gazze şehrinin yüzde 40'ını kontrol ettiğini ve tam kontrolü ele geçirene kadar operasyonlara devam edeceğini belirterek, planın durdurulabilecek şekilde tasarlandığını iddia ediyor.

Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre Gazze şehri, başta Şucaiye, ez-Zeytun, et-Tuffah, ed-Derac, Tel el-Heva, Şeyh Rıdvan, es-Sabra, en-Nasr, eş-Şati Mülteci Kampı ve Şeyh Aclin olmak üzere bir dizi önemli mahalle ve kampı içeriyor. İsrail, dün erken saatlerde çoğu Gazze şehrinde olmak üzere 57 Filistinliyi öldürdü.

knk
Gazze sınırına yakın bir bölgede konuşlandırılan İsrail mobil topçu birlikleri, 17 Eylül 2025 (AFP)

Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA), İsrail'in Gazze şehri ve kuzey bölgelerine yönelik bombardımanlarının yoğunlaşmasıyla Gazze sakinlerinin giderek artan bir korku içinde yaşadıklarını belirterek, Gazze Şeridi'nde insani acıların daha da kötüye gideceği uyarısında bulundu.

Zayıf tepkiler

Filistin Dışişleri Bakanlığı, uluslararası toplumun soykırım, yerinden edilme ve ilhak suçlarını ve Filistin halkının maruz kaldığı tarihi adaletsizliği, acıyı ve eşi görülmemiş ıstırabı, her gün tekrarlanan ve sıradanlaşan, alışılmış meseleler olarak ele almasına karşı bir kez daha uyarıda bulundu.

Bakanlık dün yaptığı açıklamada, Filistinlilerin maruz kaldığı durumlara karşı uluslararası toplumun ve devletlerin düşük düzeyli tepkilerini eleştirdi. Bu tepkilerin, özellikle Gazze şehrinin şu anda yaşadıkları göz önüne alındığında, soykırım suçlarının artışına karşı uluslararası toplumun yasal ve ahlaki sorumluluklarına uygun olmadığını belirtti.

n mb nm
İsrail'in askeri operasyonu nedeniyle Gazze'nin kuzeyinden ayrılmak zorunda kalan Filistinlileri izleyen bir kadın, 17 Eylül 2025 (Reuters)

Bakanlık, Filistin halkına yönelik saldırıları durdurmada başarısız olması, uluslararası hukuku ve Uluslararası Adalet Divanı'nın (UAD) aldığı ihtiyati tedbirleri uygulayamaması ve işgalci gücün Filistinli sivillere karşı en önemli yükümlülüklerinden biri olan uluslararası insani hukukun güvence altına aldığı temel insani ihtiyaçlara erişimi sağlamadaki başarısızlığı nedeniyle uluslararası toplumu doğrudan sorumlu tuttu. Bakanlık, halkımıza dayatılan ölüm veya yerinden edilme seçeneklerine sessiz kalmanın veya rıza göstermenin, sadece önemli meselelerin siyasi olarak ele alınmasında değil, aynı zamanda en temel insan hakları ve ilkeleri alanında da suç ortaklığı ve çifte standart oluşturduğunu vurguladı.

Bakanlık, işgalin Filistinli sivillerin yaşamları üzerindeki tekelini ve şiddetli hakimiyetini kırmak için pratik uluslararası cesaret gösterilmesi ve çok geç olmadan onlara uluslararası insani koruma sağlanması çağrısında bulundu.


Suveyda'nın kendi kaderini tayin hakkı için imza kampanyası başlatıldı

Suriye’nin güneyindeki Suveyda ilinde, kendi kaderini tayin hakkı için başlatılan imza kampanyasının duyulduğu büyük bir afiş (Suveyda News)
Suriye’nin güneyindeki Suveyda ilinde, kendi kaderini tayin hakkı için başlatılan imza kampanyasının duyulduğu büyük bir afiş (Suveyda News)
TT

Suveyda'nın kendi kaderini tayin hakkı için imza kampanyası başlatıldı

Suriye’nin güneyindeki Suveyda ilinde, kendi kaderini tayin hakkı için başlatılan imza kampanyasının duyulduğu büyük bir afiş (Suveyda News)
Suriye’nin güneyindeki Suveyda ilinde, kendi kaderini tayin hakkı için başlatılan imza kampanyasının duyulduğu büyük bir afiş (Suveyda News)

Suriye'nin güneyinde bulunan ve nüfusunun çoğunluğunu Dürzilerin oluşturduğu Suveyda ilinde, uluslararası topluma Suveydalıların kendi kaderini tayin etme hakkı konusunda referandum yapılmasını desteklemesi çağrısında bulunan bir dilekçe için imza kampanyası başlatıldı. Bu kampanya, Şam'ın salı günü Ürdün ve ABD'nin desteğiyle bölgede güvenliği yeniden tesis etmek amacıyla hazırladığı ‘yol haritasını’ duyurmasına yönelik bir misilleme niteliğinde.

Şarku’l Avsat’a konuşan yerel kaynaklar, Suveyda’da 19 oy verme merkezi olduğunu, 2 binden fazla gönüllünün görev aldığını ve kampanya sırasında güvenliği sağlamaktan Dürzilerin ruhani lideri Şeyh Hikmet el-Hicri tarafından ‘atanan’ iç güvenlik güçlerinin sorumlu olduğunu söylediler.

Başka bir bağlamda, bilgili kaynaklar, ABD’nin çabalarına rağmen İsrail ile Suriye arasında beklenen güvenlik anlaşmasının imzalanmasını engelleyen derin ayrılıklar olduğunu vurguladı.

Öte yandan İsrail basını, bazı kaynakların, daha önce bildirildiği üzere İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara arasında önümüzdeki hafta New York'ta Suriye'nin güneyindeki tampon bölgenin kontrolüne ilişkin bir anlaşma imzalanmasının veya bir görüşme yapılmasının söz konusu olmadığını aktardı.