İki aşıya da izin veren ilk ülke ABD

İki aşıya da izin veren ilk ülke ABD
TT

İki aşıya da izin veren ilk ülke ABD

İki aşıya da izin veren ilk ülke ABD

ABD; Almanya ve ABD merkezli ilaç firmaları tarafından üretilen koronavirüs aşılarına izin veren ilk ülke oldu. İlk aşı ABD merkezli Pfizer şirketi ile Alman BioNTech şirketi tarafından üretilirken Moderna’nın ürettiği ikinci aşı ise dün ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından yeşil ışık aldı.
FDA Danışma Kurulu, çekimser kalan bir kişi karşılığında 20 oy ile aşı kullanımına onay verdi. Moderna aşısından yaklaşık 20 milyon dozun dolaşımına ABD hükümetinin üzerinde çalıştığı acil durum planı dahilinde yalnızca 18 yaş ve üzerindekiler için izin verildi. Federal yetkililer, bu ay yaklaşık 20 milyon kişiyi aşılamaya yetecek kadar aşı elde edileceğini umuyor. Sağlık çalışanları, huzur evlerinde veya uzun süreli bakım kurumlarında oturanların öncelikli olacağı biliniyor.
Yüksek vaka oranları, kurulu Moderna aşısının onaylanması için oylamanın düzenlenmesine iten en önemli faktörlerden biri sayılıyor. Nitekim Çarşamba günü eşi benzeri görülmemiş bir artış görülmüş, ülke genelinde 247 binlerde vaka kaydedilmişti. Ülkede şuana kadar toplamda 17 milyon 888 bin 353 vaka, 320 bin 845 can kaybı teyit edildi.
Seattle Cancer Care Alliance danışma kurulu üyesi ve bulaşıcı hastalıklar uzmanı Dr. Steven Pergam, dün medyaya yaptığı açıklamada, “Meseleyi çözmek için adım atmamızı gerektiren bir salgın durumundan bahsediyoruz. Bunu hızlı bir şekilde yerine getirmek için gerçek bir çaba harcanıyor. Faydaların risklerden fazla olduğuna şüphe yok” ifadelerine başvurdu.
Moderna aşısı tedavülüne izin verilmesi yönündeki oylamaya yönelik tek çekimserlik, ABD Ulusal Sağlık Enstitüleri klinik İnovasyon direktörü Michael Kurilla’dan geldi. Kurilla, oylamadan sonra yaptığı açıklamada, aşı ile ilgili uzun vadeli veri eksikliği olduğunu vurguladı. Aday aşıların risk ve faydalarının güvenlik ve etkinlik verileriyle analizinin sadece iki ay sürdüğüne dikkat çeken Kurilla, bunun geleneksel aşılarda alışılmadık bir durum olduğunu dile getirdi. Kurilla, “Aşı riski ve profilinin Kovid-19’un bireyler üzerindeki risklerini hesaba katmadan değerlendirilmesinden huzursuz oldum” ifadelerine başvurdu.
Moderna'nın FDA onayının ardından bugün aşıyı dağıtmaya başlaması bekleniyor. Federal yetkililer, ilk partideki yaklaşık 6 milyon doz Moderna aşısının ABD’deki 3 bin 200'den fazla bölgeye dağıtılmasının beklendiğini söylüyor. Dağıtımın FDA’nın yürüttüğü prosedürlerin ardından 24 saat içerisinde başlayacağı, aşıların önümüzdeki günlerde hastane ve diğer aşı merkezlerine ulaştırılacağı düşünülüyor. Moderna’nın Aralık ayı sonuna kadar toplamda 20 milyon doz teslim edeceği bekleniyor. Ancak Bloomberg News’in dünkü haberine göre, Moderna, üretim sürecindeki bir hata dolayısıyla geçerliliğinin olmaması nedeniyle yaklaşık 400 bin koronavirüs aşısını imha etti.
ABD’de Kovid-19’a karşı hızlı iyileşme sürecinin baş danışmanı Dr. Munsif es-Salavi, 1,4 milyon dozdan 400 bin doz aşının minik şişelere konmadan önce atıldığını, Moderna'nın gelecek yıl 500 milyon ila 1 milyar doz aşı üretmeyi planladığı düşünüldüğünde bunun yalnızca denizdeki bir damla niteliğinde olduğunu ifade etti.
Moderna sözcüsü Ray Jordan, şirketin bu ay ABD’de 20 milyon doz, 2021'in ilk çeyreğinde ise 85 milyon ila 100 milyon doz üretme programına ulaşma yolunda ilerlediğini belirtti.
Beyaz Saray’da kameraların karşısına geçerek Pfizer-BioNTech tarafından geliştirilen koronavirüs aşısını yaptıran ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, Trump yönetiminin aşı aldığı bilinen ilk kıdemli üyesi oldu. Eşi Karen Pence ve Dr. Jerome Adams da Eisenhower İcra Dairesi Binası’nda onunla birlikte koronavirüs aşısı yaptırdı. Aşı yaptırdıkları yerde arkalarındaki “save and effective” (güvenli ve etkili) yazısı dikkat çekti.
Aşıyı yaptırdığı sırada hiçbir şey hissetmediğini söylyen Pence, halkın aşının güvenli ve etkili olduğuna dair güvenini artıracağı umudunu da dile getirdi. Bu sonbaharda Kovid-19 hastalığına yakalanan Başkan Trump ve First Lady Melania Trump'ın önümüzdeki haftalarda aşı olup olmayacağı ise henüz bilinmiyor. Beyaz Saray sözcüsü Kayleigh McEnany, Başkan Trump’ın aşı olmaya olumlu baktığını, ancak önceliğin savunmasız kişilerde olduğunu göstermek istediğini söylediğini belirtti. ABD Savunma Bakan Vekili Christopher Miller, ilk koronavirüs aşısı yaptıran ABD’lilerden biriydi. Askeri üniformalılara örnek teşkil etmek istediğini dile getiren Miller, koronavirüs hastalarını tedavi eden askeri sağlık uzmanları ile birlikte Pazartesi günü Walter Reed Ulusal Askeri Tıp Merkezi’nde aşı olmuştu.
Sağlık görevlileri, özellikle de azınlıkların aşıya dair güvensizlikleriyle karşı karşıya. Bazı görüşler ise 1972’ye kadar süren Tuskegee Frengi Deneyi’nin güvensizliğe itecek geçerli bir sebep olduğuna parmak basıyor. Ancak ABD hükümeti, “bu hataları düzeltmek ve ele almak için” prosedürler ve güvencelerin varlığına değindi. Kovid-19 karşıtı ilk aşılar, 1950'lerden bu yana acil kitlesel aşılama kampanyası kapsamında Pazartesi günü ABD’de başlamıştı. ABD hükümetinin, geçtiğimiz hafta FDA’nın izin verdiği 2,9 milyon doz Pfizer aşısındaki başlangıç ​​dozu dağıtımını yarın sona erdireceği bekleniyor.



Filistinli aktivist Mahmud Halil: Trump yönetimi beni susturmaya çalıştı ama bu bana daha büyük bir platform sağladı

 Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)
Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)
TT

Filistinli aktivist Mahmud Halil: Trump yönetimi beni susturmaya çalıştı ama bu bana daha büyük bir platform sağladı

 Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)
Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump'ın seçkin üniversitelerle mücadelesinin başlamasından sadece birkaç gün sonra, federal göçmenlik görevlileri mart ayında New York'taki Columbia Üniversitesi'ndeki yurdunda Filistinli öğrenci Mahmud Halil'i gözaltına aldı.

Trump yönetimi, Filistinlileri destekleyen diğer yabancı öğrencileri gözaltına alarak ve Halil'in en önde gelen aktivistlerinden biri olduğu Filistin yanlısı öğrenci protesto hareketine tanık olan Columbia, Harvard ve diğer özel eğitim kurumlarına verilen milyarlarca dolarlık araştırma hibelerini iptal ederek mücadelesini artırırken, Halil üç aydan fazla bir süre Louisiana kırsalındaki bir gözaltı merkezinde tutuldu.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığına göre 30 yaşındaki Halil, “Soykırıma karşı durduğum için hiç pişman değilim… Doğru olanı savunduğum için, yani savaşa karşı çıktığım ve şiddete son verilmesi çağrısında bulunduğum için pişman değilim” ifadelerini kullandı.

Halil, hükümetin kendisini susturmaya çalıştığına ama aksine bunun kendisine daha geniş bir platform sağladığına inanıyor.

Halil serbest bırakıldıktan sonra New York'a döndüğünde havaalanında Trump'ın siyasi muhaliflerinden Temsilci Alexandria Ocasio-Cortez tarafından karşılandı. Gözaltına alındığı için doğumunu kaçırdığı eşi ve küçük oğluyla buluştuğu sırada destekçileri Filistin bayrakları salladı.

İki gün sonra Columbia Üniversitesi'nin Manhattan kampüsü yakınlarındaki katedralin merdivenlerinde düzenlenen bir mitingin yıldızı oldu ve burada üniversite yetkililerini eleştirdi.

Geçtiğimiz hafta, 2025 New York Belediye Başkanlığı seçimleri öncesinde Demokrat Parti ön seçimini kazanan Filistin yanlısı Zohran Mamdani ile birlikte coşkulu kalabalığın karşısına çıktı.

Halil şunları söyledi: “Bu durumda olmayı ben seçmedim; Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi (ICE) seçti... Bunun elbette hayatım üzerinde büyük bir etkisi oldu. Dürüst olmak gerekirse halen yeni gerçekliğim üzerine düşünmeye çalışıyorum.”

Mayıs ayındaki mezuniyet törenine katılamayan Halil gözaltından işsiz olarak çıktı. Uluslararası bir yardım kuruluşunun siyasi danışman olarak çalışması için yaptığı teklifi geri çektiğini söyledi.

Hükümet temyiz başvurusunu kazanıp onu tekrar gözaltına alabilir. Bu nedenle Halil önceliğinin oğlu ve diş hekimi eşiyle mümkün olduğunca çok zaman geçirmek olduğunu ifade etti.

Suriye'deki bir Filistin mülteci kampında doğan Halil'in eşi Dr. Nur Abdullah ABD vatandaşı. Halil'e geçen yıl ABD'de kalıcı oturma izni verildi.

Yüksek lisans öğrencisi olarak 2022 yılında New York'a taşındı ve Columbia Üniversitesi yönetimi ile üniversitenin İsrail ordusunu destekleyen silah üreticileri ve diğer şirketlere yaptığı yatırımlara son vermesini talep ederek kampüs parkında eylem yapan protestocular arasındaki başlıca öğrenci müzakerecilerinden biri oldu.

Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)

Halil herhangi bir suçla itham edilmedi. Ancak ABD hükümeti geniş kapsamlı bir göçmenlik yasasına dayanarak onun ve diğer bazı Filistin yanlısı uluslararası öğrencilerin ‘yasal ancak tartışmalı’ konuşmalarının ABD'nin dış politika çıkarlarına zarar verebileceği gerekçesiyle sınır dışı edilmeleri gerektiğini savundu.

Davaya bakan federal yargıç, Trump yönetiminin Halil'i sınır dışı etmek için öne sürdüğü temel gerekçenin, ifade özgürlüğü haklarının anayasaya aykırı bir şekilde ihlal edilmesi olduğuna hükmetti. Hükümet karara itiraz ediyor.

Beyaz Saray Sözcüsü Abigail Jackson sorulara cevaben şunları söyledi: “Bu ifade özgürlüğü ile ilgili değil, Hamas teröristlerini desteklemek ve kampüsleri güvensiz hale getiren ve Yahudi öğrencileri taciz eden kitlesel protestolar düzenlemek için ABD'de bulunma hakkı olmayan kişilerle ilgili.”

Columbia Üniversitesi'nin politikasına meydan okuma

Halil, antisemitizm bahanesini kınadı ve Yahudi öğrencileri protesto hareketinin ‘ayrılmaz bir parçası’ olarak tanımladı. Hükümetin, Trump'ın Amerikan karşıtı, Marksist ve ‘radikal sol’ ideolojilerin hâkim olduğunu söylediği Amerikan yüksek öğretimini yeniden şekillendirmek için ‘antisemitizmi’ bahane olarak kullandığını söyledi.

Trump yönetimi Columbia'ya ve diğer üniversitelere, çoğunlukla biyomedikal araştırmalar için verilen federal hibe parasının, hükümet kimi kabul ettikleri, işe aldıkları ve ne öğrettikleri konusunda daha fazla denetime sahip olmadıkça devam etmeyeceğini bildirdi ve ‘daha fazla entelektüel çeşitlilik’ çağrısında bulundu.

Harvard'ın aksine Columbia Üniversitesi, hükümetin hibeleri aniden iptal etmesine itiraz etmedi ve Trump yönetiminin protestolarla ilgili kuralların sıkılaştırılması yönündeki bazı taleplerini, finansmanın yeniden başlatılmasına yönelik müzakerelerin ön koşulu olarak kabul etti.

Halil, Columbia'nın eylemlerini yürek parçalayıcı olarak nitelendirdi. Halil, “Columbia, yükseköğretim kurumlarının nasıl yönetildiğine dair her ayrıntıya müdahale etmesine izin vererek kurumu Trump yönetimine teslim etti” dedi.

Columbia Üniversitesi yönetimi, müzakereler devam ederken akademik özerkliği korumanın ‘kırmızı çizgi’ olduğunu belirtti.

Columbia Üniversitesi Sözcüsü Virginia L. Abrams, üniversite yetkililerinin Halil'in nitelendirmesine ‘kesinlikle katılmadıklarını’ ifade etti.

Abrams yaptığı açıklamada, “Columbia Üniversitesi, Halil de dahil olmak üzere, öğrencilerin güçlü bir şekilde inandıkları konularda konuşma hakkını tanır... Ancak üniversitenin, kampüsteki herkesin ayrımcılık ve tacizden uzak bir kampüs topluluğuna katılabilmesini sağlamak için kurallarına ve politikalarına uyması da önemlidir” ifadelerini kullandı.

Halil, Columbia ve Trump'ın hedefindeki diğer üniversiteleri öğrencilerine kulak vermeye çağırdı.

Halil sözlerini şu ifadelerle noktaladı: “Öğrenciler, bu kampüsün insan hakları ve uluslararası hukuka nasıl uyabileceğine ve tüm öğrencileri nasıl kapsayabileceğine dair net bir plan sundular... Meselelerin neresinde dururlarsa dursunlar herkes kendini eşit hissedecek... Üniversite yönetimi öğrencileri dinlemek yerine siyasi baskıya boyun eğmeyi tercih ediyor.”