İsrail’in, Suriye’nin Masyaf bölgesine yönelik füze saldırısında İranlı militanlar öldü

Suriye’nin işgal altındaki Golan Tepeleri’nde dün görülen İsrail tankları (AFP)
Suriye’nin işgal altındaki Golan Tepeleri’nde dün görülen İsrail tankları (AFP)
TT

İsrail’in, Suriye’nin Masyaf bölgesine yönelik füze saldırısında İranlı militanlar öldü

Suriye’nin işgal altındaki Golan Tepeleri’nde dün görülen İsrail tankları (AFP)
Suriye’nin işgal altındaki Golan Tepeleri’nde dün görülen İsrail tankları (AFP)

İsrail’in dün Suriye’de düzenlediği füze saldırısında İran destekli 6 savaşçı öldü. İsrail medyasında çıkan haberlere göre, Trablus sahillerinin karşısındaki savaş gemisinden fırlatılan ve Lübnan hava sahasından geçen füzelerin rotası, Türkiye hava sahası üzerinden Tel Aviv’e giden ve Çin’den mal taşıyan bir kargo uçağının rotasında değişikliğe neden oldu.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), dün yaptığı açıklamada, ölen savaşçıların Suriye vatandaşı olmadığını ve hepsinin Devlet Başkanı Beşşar Esed’e bağlı güçlerin saflarında savaştığını belirtti. Gözlemevi, Lübnan toprakları üzerinden fırlatılan füzelerin Hama kentindeki Masyaf bölgesinde İran destekli militanların kontrolündeki mevzileri vurduğunu kaydetti.
Gözlemevi’nin aktardığına göre, füzeler, Masyaf kırsalında bilimsel araştırmaların (savunma laboratuvarları) yapıldığı bir bölgede İranlı milislere ait kısa ve orta menzilli füze üretim merkezlerini ve depolarını imha etti.
İsrail ordusu, saldırıya ilişkin yabancı medya kuruluşlarında çıkan haberler hakkında yorum yapmayacağını açıkladı.
Gözlemevi, geçen yıllarda İsrail’in, Masyaf kırsalında ‘savunma laboratuvarları’ bünyesinde yer alan askeri depoları bombalaması sonucu can kayıpları ve maddi hasarların meydana geldiğini söyledi.
Suriye resmi haber ajansı SANA, İsrail’in Masyaf’ı hedef alan füzelerinin Suriye hava savunması tarafından imha edildiğini bildirdi. SANA’nın yayınladığı haberde, “Hava savunmamız Masyaf bölgesinde İsrail’in saldırganlığına karşılık verdi” ifadelerine yer verdi. Suriye devlet televizyonu saldırı anına ilişkin yayınladığı görüntüde, hava savunma sistemlerinin İsrail’in saldırısına karşılık verdiği görüldü. Görüntüde İsrail uçaklarının Lübnan hava sahasında uçtuğu görülüyor.
İsrail, çatışmanın patlak verdiği 2011’den bu yana Suriye’ye yüzlerce hava saldırısı gerçekleştirerek, Suriye hükümeti ve İran güçleri ile Lübnan Hizbullah’ına bağlı savaşçıları hedef aldı.
İsrail, Suriye’ye yönelik yeni bombardımanı resmi olarak üstlenmekten çekinse de İsrail medyasında çıkan bir habere göre, Trablus sahillerinin karşısındaki savaş gemisinden fırlatılan, Lübnan hava sahasından geçen ve yeni yıl kutlamaları yapan Lübnanlılarda paniğe neden olan füzelerin rotası, Türkiye hava sahası üzerinden Tel Aviv’e gitmekte olan ve Çin’den mal taşıyan bir sivil uçağın rotasında değişikliğe neden oldu.

Lübnan’da paniğe neden oldu
Kaynaklar, Batı Suriye’nin orta kesiminde bulunan Masyaf bölgesini hedef alan İsrail füze saldırısının, Suriye ordusuna ait üslerden birinin batısında İran Devrim Muhafızları’nın liderliğinde çalışan bir füze geliştirme tesisini ve silah depolarını imha ettiğini aktardı. Bu kaynaklar, İsrail savaş gemisinin, söz konusu füzeleri, Trablus kenti sahillerinin karşısındaki Akdeniz’in derinliklerinden fırlattığını belirtti. Kaynaklar, bombardıman esnasında İsrail savaş uçaklarının Beyrut semalarında ve Lübnan’ın diğer bölgelerinde alçak uçuş gerçekleştirmesinin, Lübnan’ın birçok bölgesinde evlerinde yılbaşı kutlamaları yapan Lübnanlılarda paniğe yol açtığını kaydetti.
İsrailli kaynaklar, söz konusu bombardımanın ve ona eşlik eden uçakların, Çin’in Şangay kentinden kalkan ve Türkiye hava sahasını kullanarak Tel Aviv istikametinde giden İsrail havayolları El Al’a ait Boeing-787 tipi kargo uçağın rotasında değişikliğe neden olduğunu doğruladı. Uçak Kıbrıs hava sahasına ulaştığında, gözetleme kulesi, uçaktan İsrail’in Ben Gurion Havaalanı istikametinde batıya ve oradan güneye ve ardından doğuya sapmasını talep ederek, rota değişikliğini bildirdi. Böylece Cuma gece saat 01.00’de Havaalanı’na inmesi planlanan uçak, 1.40’ta inişi gerçekleştirdi.
Masyaf bölgesi, 4 Haziran’dan bu yana ikinci kez bombalanıyor. Nitekim o tarihte yapılan bombardımanda 4’ü Suriye uyruklu en az 9 kişi ölmüştü. Ölen Suriyelilerin rejim güçlerine mi bağlı yoksa İranlı güçlerin saflarında mı savaştıkları bilinmiyor. Diğer 5 kişinin kimliği ise belirsiz. Bombardıman ayrıca büyük maddi hasar meydana getirmişti. Son 6 ayda yapılan bombardımanlar Suriye’nin güneyindeki İran mevzilerine yoğunlaşırken, aynı zamanda Golan’da İranlıların finansmanı ve kontrolünde Suriyelilerden oluşan bir kolordunun oluşmasını engellemeyi amaçlıyor.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, çarşamba günü İsrail ordusu Hava Kuvvetleri’ne bağlı bir pilot alayının mezuniyet töreninde yaptığı konuşmada, İsrail güçlerinin “İran’ın ve onu takip edenlerin Suriye’de askeri konuşlanma girişimlerini engellemeye devam ettiğini” söyledi. Netanyahu, “Düşmanlarımızın Suriye, Lübnan veya başka herhangi bir yerde yüksek hassasiyetli füzeleri geliştirmeyi hedefleyen çabalarına tolerans göstermeyeceğimiz gibi bu duruma da tolerans göstermeyeceğiz” ifadesini kullandı.
Uzay fotoğrafçılığı alanında uzman bir İsrailli şirketi, Suriye’deki yeni bombardımanı takiben dün yaptığı açıklamada, “Gerçekten hedef alınan konumun bir füze tesisi olduğunu varsayarsak o halde bu tesis aynı zamanda karadan karaya füze üretmek, üzerinde iyileştirilişmiş ayarlamalar yapmak, farklı parçalarını toplamak veya füzelerin hassasiyetlerinin iyileştirmek için kullanılabileceği anlamına geliyor” ifadesini kullandı. Şirket, korunaklı depoların ve yapıların olmayışı nedeniyle hedef alınan konumun roket motorları veya savaş başlıklarının üretimi için kullanılmasını uzak bir ihtimal olarak değerlendirdi. Şirketin açıklamasında, “Bölgede füze veya fırlatma rampaları bulunmadı. Tesis, 2014-2016 arasında Suriye rejim güçlerine ait askeri üssün batı kısmında kuruldu. Sonraki aşamalarda diğer Suriye askeri üslerinden ayıracak şekilde tesisin etrafına duvar örüldü. Çevredeki üretim tesislerinde bazı zararların meydana geldiğinin belgelendiği iddia edildi” ifadelerine yer verildi.



Libya'nın Zaviye kentinde UBH tarafından düzenlenen askeri operasyonun arkasında ne var?

Zaviye şehrine giden askeri araçlar (Libya Savunma Bakanlığı'na bağlı Batı Sahili Askeri Bölgesi Komutanlığı)
Zaviye şehrine giden askeri araçlar (Libya Savunma Bakanlığı'na bağlı Batı Sahili Askeri Bölgesi Komutanlığı)
TT

Libya'nın Zaviye kentinde UBH tarafından düzenlenen askeri operasyonun arkasında ne var?

Zaviye şehrine giden askeri araçlar (Libya Savunma Bakanlığı'na bağlı Batı Sahili Askeri Bölgesi Komutanlığı)
Zaviye şehrine giden askeri araçlar (Libya Savunma Bakanlığı'na bağlı Batı Sahili Askeri Bölgesi Komutanlığı)

Abdulhamid Dibeybe başkanlığındaki Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) tarafından Libya'nın batısındaki Zaviye kentinde başlatılan ve insansız hava araçlarıyla (İHA) desteklenen askeri operasyonun üçüncü günü, başlatılma nedenleri ve gerçekten ‘akaryakıt ve insan kaçakçılarının inlerini’ hedef alıp almadığı konusunda soru işaretlerine yol açtı.

Askeri analistlerin bu operasyonun hedeflerine ilişkin değerlendirmeleri, vatandaşların endişeleri arasında farklılık gösterirken, bazıları başkent Trablus'un batı kıyısı haritasına hâkim olan ‘akaryakıt kaçakçılığı ve uyuşturucu ticareti yapan silahlı oluşumlar ve çetelerle mücadele etmeyi’ amaçladığı yönündeki resmi versiyonu destekledi. Buna karşılık başka bir grup ise operasyonu, bu bölgedeki askeri grupların Mareşal Halife Hafter liderliğindeki Libya Ulusal Ordusu'na (LUO) sadık olduğuna inanıldığı gerçeği ışığında ‘nüfuz haritasını yeniden çizmek’ için siyasi bir kılıf olarak gördü.

Dibeybe hükümetinin ‘yılan avı’ olarak adlandırdığı operasyona yönelik yaygın medya ilgisinin ortasında, Libya Savunma Bakanlığı'na bağlı Batı Sahili Askeri Bölgesi Komutanlığı Komutanı Korgeneral Salah en-Nemruş'un, Mayıs 2023'te başlayıp aşiretlerin arabuluculuğunda bir uzlaşmayla sona eren önceki operasyonu anımsatan bir sahnede, ‘suç yuvaları’ olarak tanımladığı yerleri vurmak için Zaviye'den operasyon başlatma emri vermesi gözlemciler için dikkat çekiciydi.

Askeri kaynaklara göre Zaviye'deki operasyonda çok sayıda sığınak ortadan kaldırılırken ölen ya da yaralanan olmadı. Libya eski Savunma Bakanı Muhammed el-Bergusi, ‘Dibeybe hükümetinin akaryakıt kaçakçılığı ve insan ticaretini engellemek ve çete liderlerini tutuklamak için yeni bir girişimde bulunduğunu’ düşünüyor.

El-Bergusi Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, ‘Libya'nın en büyük petrol rafinerisinin kentte bulunduğunu ve silahlı milislerin kentte geniş bir alana yayıldığını, ayrıca kentin insan kaçakçılığı ve deniz yoluyla yapılan kaçakçılıkla ünlü Zuvare kentine yakın olduğunu’ söyledi.

Daha önce yayınlanan bir Birleşmiş Milletler (BM) raporunda Zaviye, ‘Zuvare, Sabratha ve Verşafane dahil olmak üzere başkent Trablus'un batısındaki kıyı bölgesine hâkim olan bir dizi organize suç şebekesi için önemli bir merkez’ olarak tanımlamıştı.

BM'nin 2023 raporunda kentteki çeşitli silahlı oluşumlar tanımlanırken, Petrol Tesisleri Muhafızları şefi Muhammed el-Emin Keşlaf ve Dibeybe ile yakın ilişkisi olan ve el-Far olarak bilinen Muhammed Bahrun, ‘Batı Libya'daki akaryakıt kaçakçılığı ağının kilit isimleri’ olarak geçiyor.

dfvgb
Zaviye'de uyuşturucu kaçakçılığı yapıldığı düşünülen bir dükkana giren askeri araç (Libya Savunma Bakanlığı'na bağlı Batı Sahili Askeri Bölgesi Komutanlığı)

Diğer yandan, Temsilciler Meclisi (TM) üyesi Ali Ebu Zureybe ve Zaviye'deki İstikrar Destek Gücü’ne liderlik eden ve sahil yolunun kontrolünde el-Far ile rekabet eden kardeşi Hasan’a açıkça atıfta bulunan BM raporuna göre Ebu Zureybe grubu ve müttefiklerinin etkisi öne çıkıyor. Raporda, el-Far'ın, silahlı bir oluşumun lideri olan ve ‘el-Bidca’ olarak bilinen Abdurrahman Milad'ı öldürmekle suçlandıktan sonra Libya'dan kaçtığı bildirildi.

El-Bergusi, ‘Zaviye'nin bir çelişkiler kaynağı olduğu’ paradoksuna dikkat çekti. Silahlı oluşumların çoğalmasının yanı sıra, Zaviye aynı zamanda ordudaki eski askerlerin bölgesi, subayları için önemli bir kale ve 2011'de Kaddafi rejimiyle safları ayıran ilk şehirlerden biriydi.

Birleşik Krallık merkezli Kraliyet Birleşik Hizmetler Enstitüsü'nde Libya meseleleri uzmanı olan Celal Harşavi, Zaviye operasyonunun ‘tam zamanlamasının silahlı gruplara önceden bildirilmesinden sonra başlatıldığını’ belirtti. Harşavi bu durumun ‘güvenilirliklerini önemli ölçüde zedelediğini’ söyledi. Ona göre bu, ‘milislerin etki alanlarının yeniden konumlandırılması’ anlamına geliyor.

Ancak analistler, özellikle Dibeybe'nin Hafter'in batıdaki müttefiklerini hedef alacağı spekülasyonları arasında, bu operasyonun sakinleşme çabaları ve ülke liderleri arasında genel seçimlere yol açacak bir çözüm ve siyasi uzlaşı bulma girişimleri üzerindeki etkilerinden duydukları korkuyu gizlemiyor.

En-Nemruş, korkuları yatıştırmak amacıyla, ileri gelenler, uzmanlar, sivil toplum aktivistleri ve Batı Bölgesi milletvekilleriyle (TM ve Devlet Yüksek Konseyi (DYK) üyeleri) yaptığı toplantıda ‘bu askeri operasyonun arkasında hiçbir siyasi amaç olmadığına’ dair güvence verdi.

Şarku’l Avsat'a açıklamalarda bulunan Libyalı askeri analist Muhammed et-Tarhuni, uyuşturucu satıcılarının hedef alınmasını ‘siyasi bir sürecin güvenlik kılıfı’ olarak nitelendirdi. Olan biteni ‘UBH’ye bağlılık borcu olmayanlara boyun eğdirme operasyonu’ olarak tanımlayan et-Tarhuni, özellikle ülkenin doğusundaki LUO’ya sadık olduğuna inanılan ‘Ali ve Hasan Ebu Zureybe kardeşlere’ işaret etti. Bu iki isim, Libya'nın doğusundaki hükümetin içişleri bakanı İsam Ebu Zureybe'nin kardeşleridir.

Et-Tarhuni, operasyonun amacının ‘batı kıyısında bir yeşil bölge kurmak için UBH’nin muhaliflerini tasfiye etmek ya da belki de tırnaklarını kesmek’ olduğunu göz ardı etmedi ve geçen eylül ayında başkent Trablus'un batısında ‘el-Bidca'nın bilinmeyen silahlı kişiler tarafından tasfiye edilmesi’ emsaline işaret etti.

İki bakış açısı arasında Zaviye operasyonuna ilişkin açıklamalar, bazılarının bakış açısına göre, özellikle Hafter güçlerinin Ubari kentinde UBH Savunma Bakanlığı'na ait karargahları kontrol altına almasından kısa bir süre sonra gerçekleştiği ve Dibeybe hükümetinin ‘2020'de imzalanan ateşkes anlaşmasının ihlali’ olarak görüldüğü için, Dibeybe ve Hafter grupları arasında ‘entrikadan yoksun olmayan bir güç gösterisi’ olarak kalıyor.

Ayrıca Dibeybe'nin hamleleri, Hafter güçlerinin Sebha askeri bölgesinin savunma sektörlerini güvence altına alma ve güneydeki tüm sektörleri tek bir askeri odaya bağlama hamleleriyle eş zamanlı olarak gerçekleşti.

Libya'da iki hükümet iktidar için mücadele ediyor: Birincisi başkent Trablus'ta bulunan Abdulhamid Dibeybe başkanlığındaki UBH. İkincisi ise TM tarafından görevlendirilen ve Usame Hammad tarafından yönetilen, Mareşal Halife Hafter liderliğindeki LUO tarafından desteklenen Libya İstikrar Hükümeti (LİH).