El-Ula zirvesinden sonra Körfez’i neler bekliyor?

Suudi Arabistanlı bir gazeteci, el-Ula’daki Körfez zirvesini haber yapmakla ilgilenen medya merkezinde KİK logosunu gösteren bir ekranın önünden geçiyor (AP)
Suudi Arabistanlı bir gazeteci, el-Ula’daki Körfez zirvesini haber yapmakla ilgilenen medya merkezinde KİK logosunu gösteren bir ekranın önünden geçiyor (AP)
TT

El-Ula zirvesinden sonra Körfez’i neler bekliyor?

Suudi Arabistanlı bir gazeteci, el-Ula’daki Körfez zirvesini haber yapmakla ilgilenen medya merkezinde KİK logosunu gösteren bir ekranın önünden geçiyor (AP)
Suudi Arabistanlı bir gazeteci, el-Ula’daki Körfez zirvesini haber yapmakla ilgilenen medya merkezinde KİK logosunu gösteren bir ekranın önünden geçiyor (AP)

Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkelerinin geçmiş kriz sayfasını çevirmesi sonrasında ortaya çıkan en önemli soru şu; nasıl ve ne zaman olacağını bilmeden önce, sırada ne var?
Altı ülkenin halklarının yüksek çıkarlarını sağlayacak şekilde, KİK ülkeleri için ‘yeni bir uzlaşı sayfası açmak’ amacıyla zirve sırasında 40 aydan uzun bir süre devam eden krizin ardından, Körfez ve Mısır’ın Katar ile diplomatik ilişkilerinin yeniden kurulacağı açıklandı.
KİK Siyasi İşler ve Müzakereler Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Abdulaziz Hamad Uveyşik, Körfez ülkelerini ve halklarını ‘üç Körfez ülkesi, Mısır ve diğer tarafta da Katar arasında görüş ayrılığına yol açan konular gibi’ çok sayıda konunun beklediğini ifade etti. Dr. Hamad Uveyşik ayrıca, “Şu an anlaşmazlık sayfasını çevirdikten ve uzlaşı sayfası başladıktan sonra, görüş ayrılığının çözümünü bir mekanizmada tartışacaklar” dedi. Bu sorunları çözmek için artık bu mekanizmanın başında olduklarını söyleyen yetkili, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı’na göre 41’inci Körfez zirvesinin ‘dürüstlük ve uzlaşı’ ile geldiğine dikkati çekti. Aynı şekilde ‘güçlü siyasi iradenin’, zirvenin en önemli garantisi olduğu kaydedildi.
Ülkeler arasında sınırlar ve katmanlar açıldı. Yaşanan olumlu atmosfer imzaların  atılmasını sağlayarak, zirve başlamadan  başarısını ortaya çıkardı. İmzalanan 'el-Ula bildirisi', bölgenin güvenliğini ve istikrarını güçlendirmede etkili olan rolünün sarsılmasından 3 yıl sonra KİK'in, çeşitli alanlara ve ülkelere geri dönüşünün niteliklerini ortaya koydu. KİK’in rolü, özellikle de bölge ülkelerinin ona karşı sağlam bir duruş sergilemesini gerektiren İran tehdidinin artmasıyla sarsılmıştı.
KİK’in rolüne ilişkin olarak Dr. Uveyşik, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, konseyin, uzlaşının siyasi fikir birliği ve ekonomik başarı üzerindeki etkisine işaret ederek, artık çeşitli yollarda ve önceki yıllara nazaran daha hızlı ilerleyebileceğini söyledi.
Siyasi rotanın, nükleer program ve İran’ın komşu ülkelere müdahalesine karşı birleşmesi gerektirdiğini söyleyen Genel Sekreter Yardımcısına göre ekonomik gidişat ve el-Ula bildirisinin getirdiği yeni başarılar, ‘uzlaşı sağlanmadan ve anlaşmazlık sayfası çevrilmeden’ mümkün olamazdı.
Dr. Abdulaziz Hamad Uveyşik, el-Ula bildirisinin ‘KİK ülkelerinin bakış açılarının yansıtılmasının’ yanı sıra, devletlerin Libya, Sudan ve Fas gibi diğer ülkelerle olan ilişkilerinin de bir yansıması olduğunu dile getirdi.
Yolsuzlukla mücadele konusunda Uveyşik, bildirinin, KİK’in tüm organlarında, ofislerinde ve uzman kuruluşlarında ortak Körfez eylemi yoluyla yönetilebilirlik, şeffaflık, hesap verebilirlik ve bütünlük araçlarının güçlendirilmesinin yanı sıra sınır ötesi yolsuzluk konularında ve faillerin yargılanmasında işbirliğine dair G20 ve Riyad Girişimi çerçevesinde uzlaşı sağlanan noktalardan yararlanılması üzerinde durulduğuna dikkati çekti. Yetkili, yolsuzluğun ekonomik büyüme, sürdürülebilir kalkınma ve hükümetler ile halklar arasındaki karşılıklı güven üzerinde büyük etkisi olduğunu vurguladı.
Sınırların ve atmosferin açılması sonrasında Genel Sekreter Yardımcısı, uluslararası ve bölgesel hava trafiğinin öneminin ve KİK ülkeleri arasındaki mal transferinin temsil ettiği noktaların yanı sıra pandeminin getirdiği ihtiyati tedbirlere rağmen, adımın önemli olduğunu ve özellikle kabile halkları olmak üzere KİK halkları arasında karşılıklı bağımlılığı güçlendirme rolüne değindi.
2020 yılında dünya, koronavirüsle mücadele ederken, KİK ülkelerinin sağlık bakanları konsey ülkeleri arasında koordinasyon sağlamak için sık sık bir araya geliyordu. Ülkeler arasındaki hareketi kontrol etmenin önemine dikkati çeken Dr. Uveyşik’e göre konsey ülkeleri, kolektif çalışmanın önemine değindiler. Dr. Abdulaziz Hamad Uveyşik, “Kovid-19 salgını, el-Ula zirvesinde Körfez Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi’nin kurulmasını ve ortak Körfez eylemini koordine etmek, pandemi ve diğer salgın hastalıklarla mücadele etmek hızlı şekilde etkinleştirilmesini sağladı. Ancak Suudi Arabistan, Aralık 2015’te 36’ıncı oturumunda Yüksek Konsey tarafından onaylanan ‘Kral Selman bin Abdulaziz’in vizyonunda’ beş yıl önce bu merkezin kurulmasını önermişti” ifadelerini kullandı. Yetkili ayrıca, el-Ula bildirisinin ve zirvenin kapanış açıklamasının, bu vizyonun önemini gösterdiğine ve konseyin, bunu uygulamada geciktiğine dikkati çekti.



Suudi Arabistan BRICS Zirvesi’nde Gazze'deki acıların sona erdirilmesi gerektiğini vurguladı

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, ülkesinin daha fazla fırsat ve ortak kalkınmayla dolu bir gelecek için çok taraflı platformlar aracılığıyla verimli bir iş birliği kurma arzusunu dile getirdi. (SPA)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, ülkesinin daha fazla fırsat ve ortak kalkınmayla dolu bir gelecek için çok taraflı platformlar aracılığıyla verimli bir iş birliği kurma arzusunu dile getirdi. (SPA)
TT

Suudi Arabistan BRICS Zirvesi’nde Gazze'deki acıların sona erdirilmesi gerektiğini vurguladı

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, ülkesinin daha fazla fırsat ve ortak kalkınmayla dolu bir gelecek için çok taraflı platformlar aracılığıyla verimli bir iş birliği kurma arzusunu dile getirdi. (SPA)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, ülkesinin daha fazla fırsat ve ortak kalkınmayla dolu bir gelecek için çok taraflı platformlar aracılığıyla verimli bir iş birliği kurma arzusunu dile getirdi. (SPA)

Suudi Arabistan, 17. BRICS Zirvesi'nin ikinci gününün ilk oturumunda Gazze'de yaşanan insani acıların göz ardı edilemeyeceğini ve uluslararası toplumun bu krizi sona erdirmek ve uluslararası hukuka uygun olarak iki devletli çözüme dayalı herakes için kalıcı ve kapsamlı bir barışa ulaşmak için ciddi bir şekilde çalışması gerektiğini vurguladı.

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman adına Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan dün Brezilya'nın Rio de Janeiro kentinde düzenlenen ve Suudi Arabistan'ın davetli ülke olarak katıldığı zirvenin ikinci gününün ilk oturumuna katıldı. Oturum ‘Çevre, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 30. Taraflar Konferansı (COP30) ve Küresel Sağlık’ başlığını taşıyordu.

Oturum sırasında bir konuşma yapan Prens Faysal bin Ferhan, Gazze Şeridi'ndeki feci duruma atıfta bulunarak, dünyadaki vahim krizlerin herkese ortak sorumlulukları ve çatışmaların yayılmasını önlemek için gerilimi artırmaktan kaçınma ihtiyacını hatırlattığını vurguladı. İsrail'in sağlık altyapısına yönelik saldırılarının ve sivilleri hedef almasının uluslararası insancıl hukukun açık bir ihlali ve yasalar ile normlara dayalı uluslararası sisteme doğrudan bir meydan okuma olduğunu belirterek, uluslararası toplumu insani erişimin sağlanması ve sivillerin korunması için sorumluluklarını üstlenmeye çağırdı. Faysal bin Ferhan, Gazze'de yaşanan insani acıların göz ardı edilemeyeceğini ve uluslararası toplumun bu krizi sona erdirmek ve uluslararası hukuka uygun olarak iki devletli çözüme dayalı herkes için kalıcı ve kapsamlı bir barışa ulaşmak için ciddi bir şekilde çalışması gerektiğini vurguladı.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı konuşmasının başında ülkesinin BRICS Zirvesi’ne ev sahipliği yapan ve bu yıl grubun başkanlığını yürüten Brezilya'ya takdirlerini ifade ederek, Suudi Arabistan'ın daha fazla fırsat ve ortak kalkınmayla dolu bir gelecek için çok taraflı platformlar aracılığıyla verimli bir iş birliği inşa etme arzusunu dile getirdi.

Prens Faysal bin Ferhan, Suudi Arabistan'ın Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Paris Anlaşması'na olan bağlılığını vurgulayarak, iklim ve sağlık alanlarında iş birliğinin geliştirilmesinin önemini vurguladı ve farklı ülkelerin farklı koşullarını dikkate alan pratik ve dengeli bir yaklaşım çağrısında bulundu.

Bu bağlamda, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 30. Taraflar Konferansı'na (COP30) ev sahipliği yapacak olan Brezilya'ya Krallık'ın tebriklerini ileterek, Suudi Arabistan'ın iklim değişikliği sorunlarının ele alınmasında somut sonuçlar elde edilmesinde başarı dileklerini ifade etti.

Prens Faysal bin Ferhan, su kıtlığı çeken ülkelerden biri olarak Suudi Arabistan'ın çevresel zorlukları ve su kaynaklarını yönetmek için ileri yöntemler ve teknolojiler geliştirdiğini ve bu hayati kaynağa eşit erişimi sağlamayı amaçlayan Dünya Su Örgütü'nün kurulmasına yol açan çabalara öncülük ettiğini açıkladı.

Sağlık sektörü konusunda ise Vizyon 2030'un önleme ve entegre bakıma odaklanan kapsamlı reformlar içerdiğini belirterek, Suudi Arabistan'ın Hac ve Umre gibi büyük organizasyonları yönetme, planlama ve erken uyarı sistemleri geliştirme konusundaki uzmanlığını vurguladı. Kuşkusuz bu, Suudi Arabistan'ın uluslararası standartlara uygun olarak sağlık acil durumlarına hazırlık ve müdahale konusunda bölgesel bir merkez olma konumunu güçlendiriyor.

Oturuma Suudi Arabistan'ın Brezilya Büyükelçisi Faysal Gulam, Dışişleri Bakanlığı Ofisi Genel Müdürü Velid es-Semail, Dışişleri Bakan Danışmanı Muhammed el-Yahya ve Uluslararası Kuruluşlar Genel Müdürü Şahir el-Huneyni katıldı.