Yemen için bağış konferansında 1,7 milyar dolar taahhüt edildi… Suudi Arabistan 430 milyon dolar ile en büyük katkı sağlayan ülke

KSRelief Genel Müdürü Dr. Abdullah Rabia konferans sırasında konuşurken (SPA)
KSRelief Genel Müdürü Dr. Abdullah Rabia konferans sırasında konuşurken (SPA)
TT

Yemen için bağış konferansında 1,7 milyar dolar taahhüt edildi… Suudi Arabistan 430 milyon dolar ile en büyük katkı sağlayan ülke

KSRelief Genel Müdürü Dr. Abdullah Rabia konferans sırasında konuşurken (SPA)
KSRelief Genel Müdürü Dr. Abdullah Rabia konferans sırasında konuşurken (SPA)

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, dünyanın en büyük insani krizlerinden birinin yaşandığı Yemen'e yardım için düzenlenen konferansta uluslararası toplumun 1,7 milyar dolar taahhütte bulunduğunu söyleyerek ‘hayal kırıklığı’ yaşadığını ifade etti. Açlık krizi tehdidi altındaki 16 milyon Yemenlinin desteklenmesi için 3,85 milyar dolar yardımdan yalnızca 1,7 milyar toplanırken, Suudi Arabistan Krallığı 100’ü aşkın ülke ve uluslararası kuruluş arasından 430 milyon dolarlık katkıyla Yemen’e en çok destek veren ülke oldu. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ise İran destekli Husi milislerini Marib ve sınır ötesine yönelik saldırılarını durdurmaya davet ederek, Suudi Arabistan ve Yemen hükümetinin ateşkes ve savaşı bitirme konusunda istekli ve kararlı olduklarını belirtti.
Birleşmiş Milletler bünyesinde sanal ortamda düzenlenen ‘Yemen için Uluslararası İnsani Yardım Toplantısı’nda 50’i aşkın konuşmacı yer aldı. BM Genel Sekreteri, Yemen’in tanık olduğu ‘acının şiddetini tarif etmenin imkânsız’ olduğunu söyleyerek, Yemenlilerin insani yardım ve korumaya ihtiyaç duyduğunu ifade etti. İnsani krizden en çok etkilenenlerin kadın ve çocuklar olduğunu kaydeden Guterres, her üç Yemenliden ikisinin gıda, sağlık ve insani yardıma ihtiyaç duyduğuna dikkati çekti. 16 milyon Yemenli bu yıl açlıkla karşı karşıya kalırken, 50 bin kişinin hâlihazırda kıtlık koşullarında ölüme karşı mücadele veriyor. 4 milyon kişi ise çeşitli nedenlerden ötürü evlerinden zorla çıkartıldı.
Husi milislerin Marib’e yönelik saldırıları sebebiyle yüzbinlere kişinin yerlerinden edilebileceği konusunda uyarıda bulunan BM Genel Sekreteri, Yemen’de 5 yaşın altındaki çocukların yarısının akut yetersiz beslenmeden mustarip olduğunu ifade etti. Guterres kolera, difteri ve kızamık gibi hastalıklara yakalanan yaklaşık 400 bin çocuğun acil tedavi edilmemesi halinde ölme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu vurguladı. Açıklamasında savaşın durmasını gerektiğinin altını çizen BM yetkilisi, Yemen’de askeri çözümün olmadığını kaydetti. Barışı sağlamanın tek yolunun ulusal düzeyde ateşkes ilan edilmesi ve bir dizi güven artırıcı tedbirler olduğuna dikkati çeken Guterres, Birleşmiş Milletler himayesi altında Yemen tarafından yürütülen kapsamlı bir siyasi çözüm ve uluslararası toplumun desteğine atıfta bulundu. Guterres açıklamasında Yemen halkının barışçıl siyasi katılım, sorumlu yönetim, eşit vatandaşlık ve ekonomik adalet istediğini belirtti. Geçtiğimiz yıl koronavirüs nedeniyle sadece 1,9 milyar dolarlık yardım toplanabildiğine dikkati çeken Guterres 2018 yılına atıfta bulunarak toplanan bağışlar sayesinde kıtlığın önlendiğini bildirdi. Bu yıl yardımların azalmasının tüm ailelerde yıkıcı bir etkiye neden olacağı konusunda uyarıda bulunan Genel Sekreter, 2018 ile 2019 yılındaki fonların üstüne çıkılması gerektiğini ifade etti. Guterres bu yıl felaketin eşiğindeki 16 milyon Yemenliyi desteklemek için 3,85 milyar dolara ihtiyaç duyulduğunu aktardı.

2020 yılı en şiddetlisi
BM Yemen İnsani Yardım Koordinatörü David Gressley, Yemen’in geri dönüşü olmayan bir noktaya ulaştığını belirterek, yeterince yardım gelmemesi halinde kıtlığın önlenemeyeceğini, barışa doğru atılan adımların boşa çıkacağını ve kitlesel açlığın yaşanabileceği uyarısında bulundu.
Yemen Başbakanı Dr. Muin Abdulmelik 2020'yi "Yemenliler için daha acımasız" hale getiren yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle hükümetin yardım kuruluşlarının çalışmalarını kolaylaştırma taahhüdünü yineledi. Yemen ekonomisinin içinde bulunduğu krize de değinen Başbakan, Yemenlilere yardım etmek ve ülke ekonomisine katkı sağlamaya çalışan Suudi Arabistan Krallığı'na teşekkürlerini iletti.
Diğer yandan ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Yemen’deki yardım çabalarının desteklenmesi için ülkesinin 191 milyon dolarlık insani yardım sağlayacağını söyledi. ABD, Yemen krizinin başlamasından bu yana 3,4 milyar dolar yardımda bulundu. Blinken açıklamasında, mevcut yakıt sıkıntısının insani durumun kötüleşmesine yol açtığını dile getirerek, tüm tarafları insani yardım dağıtımını engellemeyi bırakmaya çağırdı. Yemen’deki insani krizin ancak savaşın sona ermesiyle bitebileceğini aktaran ABD Dışişleri Bakanı,  ülkesinin savaşı sona erdirmek için diplomatik çabaları yeniden canlandırdığını kaydetti.  Blinken açıklamasında, “Husilere savaşı uzatan sınır ötesi saldırılarını ve askeri taarruzlarını durdurması çağrısında bulunuyoruz. BM'nin aracılık ettiği sürece ve BM Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths’in ateşkes sağlama, insanı yardımı ulaştırma ve barış görüşmelerini yeniden başlatmak üzere gösterdikleri çabaları destekliyoruz” dedi. Ayrıca ABD'nin Yemen Özel Temsilcisi Timothy Lenderking'in, Suudi Arabistan ve Yemen hükümetinin çatışmaya çözüm bulmaya kararlı ve istekli olduğunu ifade ettiğini kaydeden Blinken, Husileri özellikle Yemen’in Marib iline yönelik taarruzu durdurmaya davet etti ve çatışmalara son vermeyi amaçlayan barış görüşmelerinin hızlı bir şekilde yeniden başlaması umduğunu belirtti.

Suudi Arabistan Yemen’in istikrarını destekliyor
Kral Selman Yardım ve İnsani Çalışmalar Merkezi (KSRelief) Genel Müdürü Dr. Abdullah Rabia, Suudi Arabistan’ın Yemen’e bu yıl içerisinde 430 milyon dolarlık insani yardım sağlayacağını ifade etti. Rabia açıklamasında, Husi milislerin Marib’e saldırılarının yanı sıra yeni tip koronavirüsün ülke genelinde ekonomik, sağlık ve siyasi zorluklarla insani krize yol açtığını söyledi. Yemen halkının korunması, bölgeye barış ve istikrarın getirilmesi için uluslararası toplumun güçlü ve kararlı bir duruş sergilemesi gerektiğinin altını çizen Rabia, Suudi Arabistan’ın Yemen ve bölgenin istikrarına yönelik verdiği desteği, Yemen halkının birliğini ve güvenliğini garanti edecek siyasi çözümü destekleme taahhüdünü yineledi.
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Uluslararası İşbirliği Devlet Bakanı Reem bint Ibrahim Al Haşimi, ülkesinin Yemen’e 230 milyon dolarlık yardım taahhüdünde bulunduğunu açıkladı. Kuveyt Dışişleri Bakanı Ahmed Nasser Al-Muhammad Al-Sabah ise iki yıllık bir süre için 20 milyon dolarlık bağışta bulundu. Fas Dışişleri Bakanı Nasser Bourita’da Yemen’e destek planı için ülkesinin 1 milyon dolarlık katkı sağlayacağını kaydetti.
İsviçre Dışişleri Bakanı Ignazio Cassis ise ülkesinin bu yıl Yemen’e 15 milyon dolar katkıda bulunacağına söz vererek, gıda güvensizliğinden mustarip Yemenlilerin sayısının İsviçre nüfusunun iki katı olduğuna dikkati çekti. İnsani yardımın muhtaç kimselere ulaşmadıkça etkili olmayacağını söyleyen Cassis, yardımın Yemen’e hızlı ve engelsiz bir şekilde ulaşmasının sağlanması gerektiğini kaydetti.
İsveç Dışişleri Bakanı Ann Linde, ülkesinin Yemen’deki insani krize çözüm planı kapsamında yıl içerisinde 31 milyon dolar ayıracağını belirterek, önümüzdeki yıllarda da yardımlara devam edeceklerini aktardı.
Fransa'nın BM Daimi Temsilcisi Nicolas de Revere ise, Husilerce gerçekleştirilen saldırılar sebebiyle yaklaşık bir milyon insanın yerinden edildiği Marib ile Suudi Arabistan topraklarına yapılan saldırıların durdurulması gerektiğini kaydetti. Revere Fransa’nın Yemen’e yaklaşık 11 milyon Euro yardımda bulunacağını dile getirdi.



Yemenli güvenlik güçleri, WFP çalışanını öldürmekle suçlananları yakaladı

Taiz’deki güvenlik hizmetleri, WFP çalışanını öldürmekle suçlananları yakalamayı başardı (Twitter)
Taiz’deki güvenlik hizmetleri, WFP çalışanını öldürmekle suçlananları yakalamayı başardı (Twitter)
TT

Yemenli güvenlik güçleri, WFP çalışanını öldürmekle suçlananları yakaladı

Taiz’deki güvenlik hizmetleri, WFP çalışanını öldürmekle suçlananları yakalamayı başardı (Twitter)
Taiz’deki güvenlik hizmetleri, WFP çalışanını öldürmekle suçlananları yakalamayı başardı (Twitter)

Yemen’de Taiz şehrindeki güvenlik güçleri, Dünya Gıda Programı (WFP) çalışanı Moayad Hamidi’ye yönelik suikastla doğrudan suçlananların yanı sıra saldırıdan sorumlu bir çetenin üyesi olan 10 kişinin gözaltına alındığını bildirdi.

Motosikletli ve silahlı kimliği belirsiz iki kişi, dün öğle saatlerinde Turba bölgesindeki bir lokantada Hamidi’ye ateş açtı.

Hastaneye kaldırılan Hamidi tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Saldırıda, Yemenli bir başka vatandaş da yaralandı.

Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad Muhammed el-Alimi, hükümet yetkilileriyle birlikte, saldırıyla ilgili uluslararası kuruluşlarla kapsamlı temaslar yürüttü.

Resmi kaynaklara göre, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, Alimi ile yaptığı telefon görüşmesinde, bu olayın BM’nin çeşitli alanlardaki müdahalelerini ve Yemen halkına sağladığı yardım programlarını etkilemeyeceğini bildirdi.

Guterres ayrıca, BM’nin Yemen’de barış, güvenlik ve istikrarın tesisi için iyi niyetlerini sürdürme taahhüdünü teyit etti.

Radikal gruplar ve suç unsurlarının fidye için insani yardım çalışanlarını hedef aldığı veya bölgede faaliyet gösteren kuruluşlara baskı uyguladığı Yemen’de, yardım çalışanlarının kaçırılması büyük bir endişe kaynağı oldu.

Ülkedeki çatışma, ayrıca altyapıda ciddi hasara ve birçok alana erişimin kısıtlanmasına neden olarak, yardım çalışanlarının savunmasız nüfuslara ulaşmasını, temel malzeme ve hizmetleri sağlamasını zorlaştırdı.


Sana'da eğitim maliyeti dört katına çıktı

Yemenli öğretmenler Suudi Arabistan desteğiyle eğitim kursu veriyor. (UNICEF)
Yemenli öğretmenler Suudi Arabistan desteğiyle eğitim kursu veriyor. (UNICEF)
TT

Sana'da eğitim maliyeti dört katına çıktı

Yemenli öğretmenler Suudi Arabistan desteğiyle eğitim kursu veriyor. (UNICEF)
Yemenli öğretmenler Suudi Arabistan desteğiyle eğitim kursu veriyor. (UNICEF)

Yemenliler, Sana ve Husiler tarafından kontrol edilen diğer bölgelerde yeni eğitim yılını, okul ücretlerinin dört katına çıkması sonucu şokla karşıladı. Bu, aynı zamanda okullara vergi ve harçlar konulmasıyla aynı zamana denk geldi. Geçtiğimiz yıl dört milyondan fazla çocuk okula gidemezken bu sayının artmasından endişe ediliyor.

Husilerin kontrolündeki bölgelerde, dokuz yıldır maaşlarını alamayan 170 binden fazla öğretmen var. Eğitim sektörü çalışanları ve veliler, darbe hükümetinin Husilerin lideri Abdulmelik el-Husi'nin kardeşi Yahya el-Husi tarafından yönetilen Eğitim Bakanlığı’nın, geçtiğimiz yıl öğrenci başına 4 dolar olan okul ücretlerini, ‘toplumsal katkı’ adı altında öğrenci başına 16 dolara çıkardığını söyledi.

Kaynaklara göre bu karar, eğitime erişemeyen ve okula gidemeyen çocukların sayısını artıracak. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre aileler bu koşullar altında söz konusu ücretleri, ders kitaplarını ve günlük masrafları karşılayamaz durumda.

Anayasa ihlali

Yemen anayasası, tüm eğitim aşamalarında ücretsiz eğitimi öngörüyor. Ancak, darbeci Husiler, 8 yıldır 170 binden fazla öğretmenin maaşını gasp etmesine rağmen, her öğrenci için öğrenim ücreti talep etmeye başladı. Ücretler öğretmenleri desteklemek bahanesiyle iki dolardan dört dolara ve ardından 16 dolara çıkarıldı.

XSCdwfvg
Yemen’de öğrenciler büyk zorluklarla mücadele ediyor. (UNICEF)

Eğitim sektöründe çalışan kaynaklara göre bu paranın okullardaki Husi temsilcileri ve maaşlarına el konulmasını protesto etmek için çalışmaktan kaçınan öğretmenlerin yerine atanan kişilere harcanıyor.

Kaynaklar, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, Husilerin öğrencilerin okul kitaplarını piyasalardan satın almasını zorunlu kıldığını aktardı. Husiler, okul kitaplarını basmak için kullanılan matbaaları, mezhepsel posterlerini, liderlerinin ve şehitlerinin resimlerini ve Eğitim Bakanlığı'nın liderliği için kâr amaçlı faaliyetler için tahsis etti. Ayrıca yaz aylarında düzenlenen mezhepsel kampları finanse ediyor.

Kaynaklara göre bu adım, her çocuğun ihtiyaç duyduğu miktarı ikiye katlayarak yaklaşık 32 dolara çıkarıyor. Bu da on binlerce çocuğun okula gitmeyen dört milyona katılacağı anlamına geliyor.

Vergiler ikiye katlandı

Husi liderliğinin tüm özel okullara mezhep müfettişleri atama ve onlara bu okulların gelirlerinden aylık maaş verme emriyle aynı zamana denk geldi. Sana'daki bu okullardan bazılarındaki personel, Şarku'l-Avsat'a milislerin bu okullardan topladıkları harçları her yıl iki katına çıkardıklarını söylediler. Bu, okul yönetimlerini milislerin ve delegelerinin artan taleplerini karşılamak için okul ücretlerini geçen yıla göre yüzde 36'ya kadar artırmaya sevk etti.

csdfveg
Husiler okullar aracılığıyla mezhep değişikliği için yoğun çaba harcıyor. (Twitter)

Eğitim kaynaklarına göre bu artış, mezhep seferberliğinden kurtulmak için çocuklarını özel okullara nakletmek zorunda kalan ailelerin sırtına ağır bir yük bindirecek.

Diğer yandan darbe hükümetinin Eğitim Bakanı, yardımcılarıyla bir araya geldi ve yeni eğitim yılının başlaması için hazırlıkları görüştü. Ancak tüm toplantı boyunca öğretmenlere ödenmeyen maaşları hakkında herhangi bir açıklama yapmadı. Ayrıca, Husiler tarafından üç yıl önce kurulan ve öğretmenlere her ay 50 dolarlık destek sağlamak için kurulan Eğitim Destek Fonunun finansmanının açıklanmasını da reddetti.

Eğitim sektöründe çalışan kaynaklar, Husilerin, tüm yerel ve ithal mallardan toplanan büyük miktarda parayı, darbe hükümetinin bakanlığın liderleri ve Husilerin mezhepsel eğitim ofisi olarak bilinen örgütün faaliyetlerini ve savaş cephelerine katılmak için gençleri ve çocukları askere alma sürecini finanse etmek için fon olarak ayırdığını doğruluyor.

xhyej6u
Eğitim Destek Fonu'nun fonları Husi grubunun üyelerine harcanıyor. (Husi Medyası)

Yemen'de eğitim ve öğretim sektöründe çalışan iki kaynak, Şarku'l Avsat’a verdiği röportajda, bu fona toplanan paranın, Husilerin mezhepsel eğitim ofisini yöneten Ahmed Hamad tarafından kontrol edildiğini aktardı. Hamad, parayı öğrencilerin ve öğretmenlerin performansını izlemek ve okullarda mezhepsel faaliyetler yürütmek için kullanıyor. Husiler, genç yaştaki çocuklara mezhepsel fikirleri aşılayarak, kontrol ettikleri bölgelerde mezhepsel bir değişim yaratmaya çalışıyor.

Kaynaklar, bu fonun bir kısmının çocukların askere alınması, kamplarını ve mezhepsel içerikli kursları finanse etmek için kullanıldığını bildirdi. Söz konusu kurslar, Husilerin kontrolündeki bölgelerdeki tüm çalışanlar, öğretmenler ve üniversite profesörleri için zorunlu. Çalışanların işlerini sürdürmeleri için bu kurslara katılmaları gerekiyor ve bu kurslar, Husilere olan sadakatlerini değerlendirmek için bir standart olarak kullanılıyor.


Yemen: Husiler arasında yolsuzluk iddiaları gündemde

BM, Husilerin Hudeyde limanına müdahalesini engelleyemedi (Şarku’l Avsat)
BM, Husilerin Hudeyde limanına müdahalesini engelleyemedi (Şarku’l Avsat)
TT

Yemen: Husiler arasında yolsuzluk iddiaları gündemde

BM, Husilerin Hudeyde limanına müdahalesini engelleyemedi (Şarku’l Avsat)
BM, Husilerin Hudeyde limanına müdahalesini engelleyemedi (Şarku’l Avsat)

Yemen’de Husi liderler arasındaki mülk çekişmesi, bir grup yetkilinin 2019’da bir yakıt sevkiyatı yapılması planı çerçevesinde yaklaşık 58 milyon dolarlık bir yolsuzluk olayına karıştığını ortaya çıkardı. Ancak anlaşmadan doğrudan sorumlu olan Sana’daki petrol şirketinin müdürü başta olmak üzere, şu ana kadar olaya karışanlardan hesap sorulmadı.

Mesele, sükunetten önceki yıllara, petrol türevleri krizinin uydurulduğu ve Husi liderlerin petrol şirketi ve şubelerine atanan yetkililer, Hudeyde Limanı yönetimi ve Maliye Bakanlığı ile iş birliği içinde olduğu yıllara dayanıyor.

O dönemde akaryakıt sevkiyatı yapılarak sevkiyat, Hudeyde limanına getirildi ve bedeli ödendi. Ancak sevkiyat ortadan kayboldu ve akıbeti bilinmiyor. Bu suçlamanın sorumluları, karşılıklı suçlamalarda bulunuyor. Öyle ki içlerinden biri, petrol şirketinin Hudeyde’deki şubesini ve liman yönetimini, yükü boşaltmadan geminin hareket etmesine izin vermekle suçluyor. Diğerleri ise şirket yönetimini, sevkiyatın şirketin limandaki şubesinin tanklarına boşaltıldığından emin olmadan önce ödemeyi peşin yapmakla suçluyor.

Petrol sektöründe faaliyet gösteren kaynaklara göre o dönemde Husiler tarafından Sana’daki Yemen Petrol Şirketi’nin yönetici müdürü olarak atanan Ali et-Taifi, özel bir şirkete petrol sevkiyatı ithal etmesi için onay verdi. Şirket, sevkiyatı ithal etti ve gemi, boşaltılmak üzere Hudeyde limanına girdi.

Kaynaklar, ‘Ebu Mahfuz’ olarak bilinen, darbe yönetim kurulu ofisi müdürü Ahmed Hamed’in yardımcısı olarak kabul edilen bir kişinin, petrol şirketinin limandaki şubesinin tanklarına boşaltıldığından emin olmadan miktarı şirketin hesabına iade ettiğine dikkat çekti.

Anlatılan bu hikâyeye göre gemi yükünü boşaltmak yerine malları başka bir ülkeye satmak üzere limandan ayrıldı. Şirket ise ödemeyi gerçekleştirdi. Ancak kaynaklar, geminin yükünü boşaltmadan liman rıhtımından ayrılmasına nasıl izin verildiğine, petrol şirketinin şube müdürünün oynadığı role, akaryakıt depolarının sorumlularının ve sanık şirketin ödemeyi nasıl yaptığını açıklamadı.

Husiler olayın üstünü örtmeye çalışıyor

Kaynaklar, skandaldan bir yıl sonra milis liderliğinin, söz konusu mezhepçi kişiyi ‘kendisi veya Hudeyde şubesindeki yetkililer hakkında herhangi bir işlem yapmadan’ petrol şirketinin yönetiminden uzaklaştırdığını bildirdi.

Husi liderliğinde Muhammed el-Husi tarafından yönetilen diğer kanadının, Yolsuzlukla Mücadele Otoritesi’ne olayı soruşturma talimatı verdiği ve otoritenin de davayı olaydan bir yıldan fazla bir süre sonra savcılığa havale ettiği ortaya çıktı. Savcılık ise dosyayı Ticaret Mahkemesi’ne havale etti. Ancak kaynaklara göre olaya karışanlar, darbeci hükümetteki Hukuk İşleri Bakanlığı yetkilileri de dahil olmak üzere üst düzey yetkililer olduğu için dava takip edilmedi.

Sendikacı Muhammed el-Hamzi, yaptığı açıklamada Abdullah ed-Dayaa, Abdulkerim eş-Şarabi ve Arif el-Masabi ile birlikte Yemen Petrol Şirketi Sendikası ve Birlikler Koordinasyon Konseyi adına bu davanın takipçilerinden biri olduğunu dile getirdi. Hamzi, özellikle bu dava olmak üzere yolsuzluk davalarını ve petrol türevleri ve ihale yolsuzluğu konusunu ifşa ettiği için hapse atıldı.

Hamzi, davada henüz ilerleme kaydedilmediğini, tüm faillerin parmaklıkların dışında olduğunu, davayı hareket ettirecek, miktarı devlet hazinesine iade edecek ve kasıtlı olarak takip etmeyi ihmal edenler de dahil olmak üzere suç ortaklarını cezalandıracak kimsenin olmadığını vurguladı.

Tanınmayan darbeci hükümette Hukuk İşleri Bakanı’nın gönderdiği bir belge, bu konunun en son iki yıl üç ay önce tartışıldığını gösteriyor. Öyle ki 21 Mart 2021’de milisler tarafından petrol şirketinin müdürü olarak atanan Ammar ed-Adrai’ye bir mektup göndererek, şirketin bu davayı Ticaret Mahkemesi’nde takip etmemesini eleştirdi.

Belgeye göre petrol şirketiyle ilgili önemli bir sorunun varlığına ilişkin olarak daha önce 31 Mayıs 2021’de de petrol şirketine hitap edilmişti. Sorun, sözde Genel Fonlar Mahkemesi tarafından Ticaret Mahkemesi’ne sevk edilen 57.8735 milyon doların yağmalandığı en büyük yolsuzluk davalarından biri olarak kabul ediliyor. Ancak o tarihten bu yana petrol şirketi, davayı takip etmedi ve kararı temyize götürmedi. Bu durum ise halkın parasının yağmalanmasını kolaylaştırmak anlamına geliyor. Ama konu hala gündeme gelmedi.

Şüpheli gelişmeler

Husilerin petrol sektöründeki yolsuzluğuyla bağlantılı olarak, şirketin Hudeyde vilayetindeki şubesinde çalışan kaynaklar, yolsuzluk nedeniyle görevden alınan müdür Yaser el-Vahidi’nin Ras İsa Petrol Limanı’ndaki yeni gelişmelerin uygulanmasını denetlemekle görevlendirildiğini ve milyonlar harcandığını ortaya koydu. Limandaki işçi ve çalışanların ise alacaklarını alamadıklarını belirten kaynaklar, Ebu Mahfuz ile olan ilişkisinden ve nüfuzundan yararlanarak yaptığı yolsuzluklara itiraz ettikten sonra yardımcısının tüm yetkilerinin elinden alındığını ifade etti.

Kaynaklar, milislerin birkaç hafta önce Ras Isa limanında demirlemiş olan harap Safer petrol tankeri kurtarma operasyonunun başlamasıyla bağlantılı olarak limanda geliştirmeler yaşanmaya başladığını belirtti. Ancak gelişmeler hakkında ayrıntıya yer vermedi.

Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, “Vahidi, oradaki işçilere Ras Isa limanının yanında ek bir petrol limanı inşa etme sürecinde olduğunu bildirdi. Amacın, örneğin hükümetin darbeden önce harap durumdaki Safer tankerine alternatif olarak üzerinde çalışmaya başladığı kara tanklarının yerine özel tankların yapılması gibi, limanda petrol türevleri ticaretini tekelleştiren bazı milis tüccarlara ayrıcalıklar vermek olacağından korkuluyor” ifadelerini kullandı.