Fas Meclisi rüşvet ve yolsuzlukla mücadele yasa tasarısını onayladı

Fas Başbakanı Sadeddin el-Osmani (MAP)
Fas Başbakanı Sadeddin el-Osmani (MAP)
TT

Fas Meclisi rüşvet ve yolsuzlukla mücadele yasa tasarısını onayladı

Fas Başbakanı Sadeddin el-Osmani (MAP)
Fas Başbakanı Sadeddin el-Osmani (MAP)

Fas Temsilciler Meclisi Adalet ve Yasama Komitesi (parlamentonun ilk birimi), 2011 anayasasına göre oluşturulan ve rüşvet ve yolsuzlukla mücadeleyle ilgili ihbar alma ve araştırma yapma yetkisi olan Fas Ulusal Nezahet, Rüşveti Önleme ve Mücadele Otoritesi (INPPLC) ile ilgili bir yasa tasarısını dün onayladı. 
Kanun taslağına göre Otorite’nin yapısı ve işleyiş şekli belirlendi. Taslakta yer alan en önemli kararlar arasında, Otorite sorumluluğu altında çalışan müfettişlerin soruşturma yapmak, özel ve kamu merkezlerine girmek ve yargıya sevk edilmeden önce yolsuzluk dosyaları hakkında yasal raporları tamamlamak amacıyla memurlukların oluşturulması kararı oldu.  
Ulusal Nezahet, Rüşveti Önleme ve Mücadele Otoritesi, bildirimler, şikayetler ve ihbarlar alarak bunlar hakkında araştırma ve soruşturma yapma yetkisine sahip. Ayrıca, "her öznel veya tüzel kişi" veya bir daire başkanı ve herhangi bir çalışan, Otorite’ye yolsuzluk durumlarına ilişkin güvenilir ihbarlarda bulunabiliyor. Ancak tebligatının yazılı ve tam adıyla imzalanması, kimliğine ilişkin tüm verileri içermesi ve varsa yolsuzlukla ilgili tüm belge ve delillerin eklenmesi şartı yer alıyor. Bildirimin veya şikayetin, bir yolsuzluk vakasını incelemek için acil müdahale gerektiren veriler içerdiğinin anlaşılması durumu Otorite Başkanı’na bildirildiğinde, Otorite Başkanı rapor yazması için bir memur atıyor ve davayı doğrudan başsavcılığa sevk ediyor. Memur bilgileri talep edip onları toplayarak incelemelerde bulunuyor ve Otorite başkanına konuyla ilgili derlediği bir raporu sunuyor.
Otorite görevlileri, milli savunma ve iç ve dış güvenlikten sorumlu dairelere ait mahkemeler ve tesisler hariç, tüm  bölge grupları konseyleri (yetkililer ve belediyeler), kurumlar ve devlet dairelerinin yanı sıra, genel kanuna tabi diğer kişilerin de ikametgahlarına girebilme yetkisine sahip. Aynı zamanda, Ceza Muhakemeleri Usul Kanununda belirtilen usullere tabi olarak, özel ve tüzel kişilere ait çalışma alanlarına ve özel hukuka tabi tüzel kişilere ait sosyal merkezlere ve şubelere de girebilirler.
Cezai nitelikteki idari ve mali ihlallerle bağlantılı olarak yürütülenler ve yolsuzlukla ilgili olarak düzenlenenlerde dahil olmak üzere Otorite görevlilerinin tutanakları yasal geçerliliğe sahip. Ayrıca başsavcılık, konuyla alakalı adli polis aracılığıyla ek bir soruşturma başlatabiliyor. Yolsuzluk eylemleri hakkında ihbarda bulunan veya şikayetçi olan kişi, Ceza Muhakemeleri Usul Kanununda öngörülene göre rapor veren mağdurların, tanıkların ve uzmanların  faydalandığı  korumadan yararlanabiliyor. Otorite kendi talebi veya ihbar eden ve şikayetçi olanın talebi üzerine şikayetçi veya ihbar sahibinin gerçek kimliğini özel bir gizli raporda yer alması şartıyla, tutanaklarda ve ilgili belgelerde gizleyebiliyor. Otorite’nin Başsavcılığa yolladığı dava dosyasında yer alan ilgili kişinin kimliğinin gizlenmesine, kişinin talebi üzerine veya otomatik olarak karar veriliyor.
Söz konusu metnin, Fas Parlamentosu’nun üst kanadı Danışmanlar Meclisi’ne (parlamentodaki ikinci daire) gönderilmeden önce, onay için Temsilciler Meclisinin Genel Kurul toplantısına gönderilmesi bekleniyor.
Öte yandan, Danışmanlar Meclisi İçişleri Komisyonu dün, geçen hafta Temsilciler Meclisi tarafından onaylanan seçimlerle ilgili yasa tasarısını görüşmeye başladı. Komisyonun, tartışmalı seçim paydasının seçmen bazında değil, seçim listelerinde kayıtlı olanlar bazında hesaplanması şeklindeki değişiklikleri içeren yasa tasarını onaylaması bekleniyor. Ancak nihai onay için anayasaya uygunluğunun belirlenmesi amacıyla tüm taslakların Anayasa Mahkemesine gönderilmesi gerekiyor.



Türkiye Dışişleri Bakanı: Suriye'deki durum “kırılgan ve tehlikeli”

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
TT

Türkiye Dışişleri Bakanı: Suriye'deki durum “kırılgan ve tehlikeli”

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye'deki durumu "kırılgan ve tehlikeli" olarak nitelendirerek, ülkesinin güney komşusunun birliğinden yana olduğunu ve Şam'daki yeni yönetimi uluslararası topluma açılmaya teşvik ettiğini söyledi.

Fidan, Türkiye'nin Suriye'ye yaklaşımının, Suriye'ye ilişkin temel kararların Suriyeliler tarafından alınması ilkesine dayandığını belirtti. Hem Suriye hem de Irak'ta "kaygan zemin" ve "kırılgan ve tehlikeli" bir durum olduğunu, Türkiye'nin genel olarak bu durumu ele alma ve iyileştirme kapsayıcılığına dayanan son derece yapıcı bir dış politika izlediğini vurguladı.

Suriye tarafının Türkiye'nin kendileri için neyi temsil ettiğini iyi fark ettiğini vurgulayarak, "Oradaki kardeşlerimizle (yeni Suriye yönetimi) bazı istişarelerde bulunuyoruz ve Suriye bölgesinin birliğine önem veriyoruz" ifadelerini kullandı.

Görsel kaldırıldı.
Fidan, dün gece televizyon röportajında ​​konuşuyor (TC Dışişleri Bakanlığı)

Fidan, dün gece 24TV'ye verdiği röportajda, yeni Suriye hükümetinin diğer ülkelerle çıkarlarını ilerletmek için atacağı adımların önemli olduğunu söyledi.

Türkiye'nin, Suriye hükümetinin üçüncü ülkelerle görüşmeler yapmasını, uluslararası topluma yeni Suriye'nin mahiyetini anlatma çabalarının doğal bir adımı olarak gördüğünü ve bunu önemli bulduğu için açıkça teşvik ettiğini ifade etti. Fidan, hedeflediği üçüncü ülkelerin hangileri olduğunu belirtmezken, Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara son günlerde ülkesindeki durumu yatıştırmak için İsrail ile dolaylı temaslarda bulunduğunu söyledi. Şara yönetimi, İbrani devletiyle dolaylı temasların yanı sıra Batı ve Arap ülkeleriyle de temaslarını sürdürüyor.

Eski rejim döneminde Suriye'ye uygulanan yaptırımların kaldırılması gerektiğini vurgulayan Fidan, Avrupa Birliği ve ABD tarafından uygulanan yaptırımların kaldırılması için çaba sarf edilmesi gerektiğini, bölgedeki bazı ülkelerin tutumlarındaki ayrışmanın diyalog ve ikna yoluyla çözülmesi gerektiğini kaydetti.

PKK'nin Suriye'deki varlığına, örneğin Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) öncülüğündeki Kürt Halk Koruma Birlikleri (YPG) üzerinden ve Suriye Kürt Demokratik Birlik Partisi'nin (PYD) Türkiye'de devam eden PKK'yi tasfiye sürecine yönelik izleyeceği yola ilişkin soruya Fidan, "Bizim için önemli olan, Türkiye'yi başından beri etkileyen silahlı terörist unsurların artık bölgede olmamasıdır" dedi.

"PKK kendini feshedip silah bırakmaya karar verirse, bunun Suriye ve Irak'taki varlığını nasıl etkileyeceğini zamanla hep birlikte göreceğiz."

Fidan, "Suriye ve Irak'taki durum istikrarsız ve Kürdistan İşçi Partisi'nin (PKK) Türkiye içindeki varlığı neredeyse imkânsız hale geldi. Ancak bu iki ülkenin toprakları hala işgal altında. Onlara adım atmaları gerektiğini söylüyoruz ve topraklarının işgalinden de rahatsız olduklarını kaydediyoruz" diye devam etti.

Görsel kaldırıldı. Amerikan güçleri Suriye'nin kuzeydoğusundaki Kamışlı'da (AFP)

Geçtiğimiz hafta Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump arasında Suriye'deki durum ve ABD'nin çekilme planlarını ele alan telefon görüşmesiyle ilgili olarak Fidan, "ABD'nin Suriye'deki askeri varlığı mutlak gereklilik değildir" ifadelerini kullandı.

ABD'nin, terör örgütü DEAŞ'a karşı mücadelede müttefik olarak Kürt birliklerine verdiği destek, Ankara ile Washington arasındaki tartışmalı konulardan biri. Türkiye, DEAŞ'a karşı mücadelede Suriye hükümetine destek vermeyi ve binlerce DEAŞ üyesi ve ailelerinin tutulduğu cezaevlerinin güvenliğini SDG yerine sağlamayı teklif etti. Türkiye ayrıca Suriye'de örgütle mücadele etmek için Ürdün, Irak, Suriye ve Lübnan'ın da aralarında yer aldığı beşli bir mekanizma oluşturmak için çalışıyor. 

Fidan, Türk-Amerikan ilişkilerinin mükemmel olması gerektiğini belirterek, Erdoğan ve Trump'ın, eğer sorunlar varsa bunların çözülmesi gerektiği konusunda mutabakata vardıklarını söyledi. Trump yönetiminin, ABD'de yıllardır görülmemiş, klasik Cumhuriyetçi yaklaşımdan daha devrimci, radikal değişimi hedefleyen bir dış politika yaklaşımı benimsediğini kaydetti.

Trump'ın politikalarının Türkiye üzerindeki olası etkilerinin Türkiye tarafından yakından takip edildiğini ve birçok alanda yankılarının neler olabileceğinin görüşüldüğünü belirtti.