Lübnan Cumhurbaşkanı Avn’dan Hariri’ye: Hükümeti ya kur ya bırak

Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn, 17 Mart akşamı açıklamada bulundu (Dalati ve Nahra)
Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn, 17 Mart akşamı açıklamada bulundu (Dalati ve Nahra)
TT

Lübnan Cumhurbaşkanı Avn’dan Hariri’ye: Hükümeti ya kur ya bırak

Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn, 17 Mart akşamı açıklamada bulundu (Dalati ve Nahra)
Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn, 17 Mart akşamı açıklamada bulundu (Dalati ve Nahra)

Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn, 17 Mart akşam saatlerinde Lübnanlılara hitap etti. Avn, hükümeti kurmakla görevli Saad Hariri’yi ‘hükümeti kurma konusunda kendisiyle anlaşması için, anayasanın belirlediği mekanizmalar doğrultusunda hiçbir bahane veya gecikme olmaksızın’ Baabda Sarayı’na davet etti. Lübnan Cumhurbaşkanı “Hükümeti kurmakla görevli yetkili, ülkenin ve halkının maruz kaldığı tehlikeli koşulları ele alan bir ulusal kurtuluş hükümeti kuramaz ve ona başkanlık edemezse, bu işin altından kalkacak başkalarına yol vermelidir” dedi.
Avn, konuşmasında şu ifadelere yer verdi;
“Sayın Lübnanlılar, bir halkın dayanamayacağı seviyelere ulaşan acınız karşısında her şey önemsizdir. Salgın pusuda bekliyor. Yoksulluk, işsizlik, göç ve baskı var, ABD dolarının Lübnan lirası karşısında çılgınca yükselişinin bir sonucu olarak satın alma gücü yok oldu. Hayati önem taşıyan malzemeler kesintiye uğradı, sağlanan destek azaldı ve çeşitli anayasal otoriteler, yaşamın gereklerini güvence altına almakla ilgilenen kurum ve kuruluşlar bocalıyor. Beyrut Limanı’ndaki patlamanın trajedisinden ve korkunç etkilerinden henüz kurtulmadık. Şokun üstüne şok geldi. Her gün, yüklerini ve endişelerini de beraberinde getiriyor. Endişeler, yaşamın en basit gerekliliklerini karşılayamama nedeniyle daha da şiddetleniyor.
Siyasi duruşlardaki gerilimler ve keskin bölünmelerin bir sonucu olarak ortaya çıkabilecek olası durumlardan, ekonomik ve finansal sistemin yanlış politikalar sonucu çökmesinden kaçınmak için çeşitli düzeylerde tedavilere yer açmak amacıyla sessizliği tercih ettim. Ancak, otoriter ve kurumsal yolsuzluğun kök saldığı ve tüm barikatların önümde yükseldiği bir sistem altında zorlu sorgulama yolunu takip ettim. Onurunuzu, özgür ve onurlu yaşamınızı savunmak için boyun eğmeye alışkın olmadığımı da biliyorsunuz.
Ama bugün, benim mantığıma göre, hükümeti kurmakla görevlendirilen Saad Hariri, ulusal denklemle minimum uyumu olmayan bir kabine listesi sunarak ülkeyi, işlevsizlik tüneline soktu. Hemen hükümeti kurma konusunda benimle anlaşması için kendisini, anayasanın belirlediği mekanizmalar doğrultusunda hiçbir bahane veya gecikme olmaksızın Baabda Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na davet ediyorum.
Kendisi, ülkenin ve halkının maruz kaldığı tehlikeli koşulları ele alan bir ulusal kurtuluş hükümeti kuramaz ve ona başkanlık edemezse, bu işin altından kalkacak başkalarına yol vermesi gerekiyor.
Tüm bunları anayasal sorumluluğu, insani ve ulusal vicdanıyla ortaya koyabilir. Bu tür bir halk trajedisi engellere, dışlamaya ve ortaya koyulan eylemlerin devamlılığına merhamet göstermeyecektir.
Doğru ve samimi şekilde hükümeti kurmakla görevlendirilen yetkiliyi, iki seçenekten birini seçmeye davet ediyorum. Çünkü bugünden sonra susup kaleden evlere sığınmanın bir faydası olmaz. Lübnan’ı kurtarmak zorundayız.
Ülkenin çökmesi, vatandaşın öfkeden başka kaçışın olmadığı bir çaresizlik ve hayal kırıklığının esiri olması sonrasında makamların kimseye faydası dokunmaz.”



Meşruiyet kazanma ile iç ve dış zorluklar arasında yeni Suriye yönetimi

Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera (Reuters)
Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera (Reuters)
TT

Meşruiyet kazanma ile iç ve dış zorluklar arasında yeni Suriye yönetimi

Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera (Reuters)
Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera (Reuters)

Beşşar Esed rejiminin devrilmesinden sonra Suriye'deki diplomatik hareketlilik her geçen gün artıyor; Arap ve yabancı heyetler yeni yönetimin yetkilileriyle görüşmek üzere Şam'a akın ediyor ve bu da yönetime bir tür meşruiyet kazandırıyor.

Dışişleri bakanları, diplomatlar ve üst düzey yetkililer Esed sonrası Suriye'ye farklı nedenler ve yönelimlerle gitmiş olsalar da bu ziyaretler mevcut yönetimin zımnen tanınması anlamına geliyor. Kuşkusuz bu yeni yönetime güç veriyor.

Gözlemciler, yeni yönetime meşruiyet kazandırmanın temellerini sağlamlaştırması için iyi bir fırsat olduğuna inanıyor. Bu fırsat, iktidarların devrildiği ve yeni yöneticileri tanımak yerine uluslararası örgütlere üyeliklerinin askıya alınması gibi cezalandırıcı tedbirlerin uygulandığı önceki birçok örnekte mevcut olmayabilir.

Ancak bazıları, Esed rejiminin uluslararası arenadaki etkili aktörlerin çoğu tarafından kabul görmemesini, benzer vakaların ele alınışındaki çifte standartla açıklayabilir. Diğer bir grup ise rejim değişikliğinin genellikle askeri hareketler tarafından gerçekleştirildiğini savunuyor. Suriye örneğindeki paradoks, Esed rejiminin başta Heyetu Tahriru’ş-Şam (HTŞ) olmak üzere saflarında yabancıların da bulunduğu silahlı gruplar tarafından devrilmiş olmasıdır.

Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesinin ardından Sednaya Cezaevi’nden serbest bırakılan mahkumlar için düzenlenen kutlamaya katılan bir Suriyeli (Reuters)Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesinin ardından Sednaya Cezaevi’nden serbest bırakılan mahkumlar için düzenlenen kutlamaya katılan bir Suriyeli (Reuters)

Geçiş yönetiminin zorlukları

Esed rejiminin HTŞ tarafından ani bir şekilde devrilmesi, 13 yıllık iç savaşa ve onlarca yıllık baskıcı yönetime katlanan Suriyelileri sevince boğdu. Foreign Affairs dergisinde yayınlanan bir yazıda, geçiş yönetiminin karşılaşabileceği zorlukların altı çizildi.

Söz konusu yazıda şu ifadelere yer verildi: “Şam'da yeni bir hükümet şekillenirken hem Suriyeliler hem de yabancı gözlemciler bu hükümetin kapsayıcılığı ve temsili konusunda endişe duyuyor. Suriye'deki etnik ve dini gruplar arasındaki çözülmemiş gerginliklerin yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera'nın ülkeyi birleştirme ve iktidarını sağlamlaştırma çabalarını engelleyebileceğine dair endişeler var.”

Foreign Affairs, ABD'nin yakın vadede yapacağı tercihlerin ‘yeni yönetimin otoritesini Suriye geneline yayma ve yeniden inşa etme kabiliyetini etkileyeceği’ değerlendirmesinde bulundu.

Yazının devamında, “Suriye'nin yeni liderlerine şüpheyle yaklaşmak için nedenler var. Bunlardan biri savaşın yıkıma uğrattığı ülkenin vahim durumu. Zira Suriyelilerin yüzde 70'inden fazlası yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Suriye'nin gayri safi yurt içi hasılası (GSYİH) 2011'den bu yana 60 milyar dolardan 10 milyar dolara düştü. Yeniden yapılanmanın 400 milyar dolara mal olması bekleniyor” ifadeleri yer aldı.

Dergi, yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera'nın ‘yeni koşullara uyum sağlama becerisini de kanıtladığını’ belirtti. Yazıda, “2017'de Suriye'nin İdlib vilayetini ele geçirdikten sonra sıfırdan bir proto-devlet inşa etmeye başladı ve Suriye ulusal gündemini benimsemek için HTŞ’den çok sayıda yabancı savaşçıyı ülkelerine gönderdi. Önceki amaçlarını reddetti. Bu da HTŞ'nin sonunda Şam'a yürümesini sağladı. Eş-Şera ayrıca küçük Hıristiyan ve Dürzi topluluklarına da ulaştı... Kadınların eğitiminin önemi üzerine konuştu ve Batılı ülkelerle sivil toplum kuruluşlarından gelen insani yardımlara kapı açtı” denildi.

ABD’nin tutumu ve ‘birleşik bir devlet’

Washington yönetimi için belki de en önemli şey, ABD'nin Suriye'deki hedeflerine büyük ölçüde ulaşmış olmasıdır. Esed rejimi sona erdi, İran ve Rus güçleri Suriye'den çekildi. Suriye'deki değişimi özellikle İran için büyük bir kayıp olarak gören dergiye göre, “Suriye'de dost bir hükümetin kaybedilmesi büyük bir darbedir. Tahran, Lübnan'daki Hizbullah'a silah aktarmak için kullandığı ana güzergâhını kaybetti. Böylece Tahran yönetimi, ciddi şekilde zayıflattığı direniş eksenini yeniden inşa etme yolunu kaybetmiş oldu.”

Foreign Affairs, Washington'un tutumunu ve askeri varlığını sürdürme ihtiyacı duymamasını ya da başlangıçta Esed rejimini zayıflatmayı amaçlayan ezici yaptırımları açıklayabilecek nedenleri sıraladı. Dergi, Amerikan güçleri ve ABD tarafından desteklenen Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) Suriye'nin kuzeyinde DEAŞ'a ciddi zarar verdiğinden bahsetti.

Yeni güvenlik güçlerinin bir üyesi, Humus'ta devrik Devlet Başkanı Beşşar Esed yanlılarını gözaltına almak için düzenlenen operasyon sırasında tankların önünde yürüyor. (AP)Yeni güvenlik güçlerinin bir üyesi, Humus'ta devrik Devlet Başkanı Beşşar Esed yanlılarını gözaltına almak için düzenlenen operasyon sırasında tankların önünde yürüyor. (AP)

Suriye'deki yeni yönetim yetkililerinin göreve gelmelerinin üzerinden birkaç hafta geçmeden aldıkları kararlar ve yaptıkları açıklamaların yarattığı endişe ve tartışmaların ortasında Amerikan dergisi, yeni Suriye ve komşuları için en iyi senaryonun, uzun vadede bölgesel istikrarı artıracak diplomatik anlaşmaları müzakere edebilecek birleşik ve uyumlu bir devletin kurulması olduğu değerlendirmesinde bulundu.

Dergi, bunun alternatifinin ise zayıf, bölünmüş ve çatışmaya eğilimli bir Suriye olduğu uyarısında bulundu. Böyle bir sonuç bölgede uzun vadeli ve giderek daha maliyetli bir Amerikan askeri varlığını gerektirebilir. Şarku’l Avsat’ın Foreign Affairs’ten aktardığına göre bu durum Türkiye için de sorun yaratır. Irak'taki hassas inşa sürecini tehlikeye atar ve yeni bir Suriyeli göç dalgasına neden olur.

ABD, bu senaryodan kaçınmak için yeni Suriye hükümetine bir şans vermeli ve Şam'ın Suriye'nin kuzeydoğusundaki tarım ve petrol zengini vilayetlerin kontrolünü yeniden ele geçirmesine müsaade ederek güçlerini ülkeden çekmelidir. Ancak Washington'un öncelikle eş-Şera’nın DEAŞ'ı kontrol altında tutma kabiliyetine ve iradesine sahip olduğuna ve yeni hükümetin Suriye'deki Kürtlerin güvenliğini ve entegrasyonunu sağlayacağına, gerekirse bunu yapmak için Ankara'yla arasına mesafe koyacağına dair güvence vermesi gerekiyor.

Suriye Demokratik Güçleri (Reuters)Suriye Demokratik Güçleri (SDG) (Reuters)

Dergi, ABD'nin yaptırımları kaldırmasının ‘Suriye'ye yabancı yatırım yapılmasına ve hükümetin uluslararası bankacılık sistemine erişimine olanak sağlayacağını’ belirtti.

Analistlere göre eş-Şera ve yakınındaki isimler şimdi bu fırsatı değerlendirmeli ve tüm bileşenleri içinde barındıran yeni bir devlet inşa etmek için silahlı örgütlerin şemsiyesi altından çıktıklarını kanıtlamalılar. Ayrıca çatışan çıkarların Suriye'yi son birkaç yılda yaşadıklarından daha şiddetli olabilecek yeni bir sarmala sürüklemesine izin vermemeliler.