Irak Parlamentosu’nda sivil devletin kimliğine ilişkin görüşmeler sonuçlandırıldı

Fıkıhçıların Federal Mahkeme’ye dahil edilmesi önerisi oylandı.

Irak Parlamentosu’nda sivil devletin kimliğine ilişkin görüşmeler sonuçlandırıldı
TT

Irak Parlamentosu’nda sivil devletin kimliğine ilişkin görüşmeler sonuçlandırıldı

Irak Parlamentosu’nda sivil devletin kimliğine ilişkin görüşmeler sonuçlandırıldı

Irak’taki siyasal İslam temsilcileri Irak Parlamentosu’nun 329 üyesinin üçte ikilik çoğunluğunu (220 üye), Federal Mahkeme için yeni bir yasanın onaylanması amacıyla harekete geçirmeye çalışıyor. Yeni yasa, 2005 yılında çıkarılan bir yasanın yerine yürürlüğe koyulacak. Bu etnik ve mezhepsel bileşenler arasındaki tartışmalı yasalardan biri olarak kabul edilmesine rağmen siyasi bloklar arasında, önceki parlamento oturumlarında görüşüldü. Bu nedenle Federal Mahkeme yasası, ülkede ya yeni bir yasanın çıkarılması ya da yürürlükteki yasanın değiştirilmesine ihtiyaç duyuluyor. Aynı şekilde 9 üyeden 3’ünün ölümü veya emekli olması sonucunda Federal Mahkeme’nin yeterli çoğunluğunun sağlanamaması nedeniyle bir yıldan uzun bir süredir Irak’ta anayasal bir boşluk yaşanıyor.
Geçen perşembe günü akşam saatlerinde, çatışan iki taraf, Şii blokların çoğunluğu oluşturduğu siyasal İslam güçleri ve sivil devlet güçleri (Kürt blokları ve Sünni blokların büyük kısmı ve Şii bloklar) seferberliğe karşı koymaya çalışıyorlar. Siyasal İslam güçleri, üçte iki çoğunluğa ulaşmak için yoğun çaba sarf ederken karşıt güçler de bu planı bozmaya çalışıyor. Belirleyici oylama oturumuna 205 milletvekili katıldı ve anayasaya göre bu sayı, üçte iki çoğunluk gerektiren bir yasanın çıkarılması için yeterli değil. Aynı şekilde katılımcı sayısının yanı sıra değişikliğe evet oyu verenler veya değişikliği reddedenler hususunda da sürpriz yaşandı. Oylar sayıldığında, değişikliğe karşı çıkanların sayısının 205milletvekilinden sadece 6’sı olduğu ortaya çıktı.
Hukuk uzmanı Ahmed el-Abadi’ye göre yeni değişiklik, ‘din adamlarının ve fıkıhçılarının uzaklaştırılmasına ve yalnızca hakimlere güvenilmesine’ yol açıyor. Abadi konuya dair şu değerlendirmelerde bulundu:
“Hakimlerin bağımsız olduğunu, kanun dışında hiçbir yetkiye tabi olmadığını ve hiçbir makamın yargıya veya adalet işlerine karışamayacağını tasdik eden 88’inci madde uyarınca anayasa, mahkemeyi yönetenlerin ve karar verenlerin yalnızca hakimler olmasını şart koşuyor. Federal Mahkeme, bir mezhep ve diğerleri arasındaki farklı hüküm ve mevzuat nedeniyle, din adamları ve hukukçular arasında kalması halinde bir ihtilaf konusu olacaktır. Sonuç olarak mahkeme mezhep ve bitmeyecek görüş çatışmasına konu olacak. Bu da birçok yasanın ve mevzuatın bozulmasına yol açacaktır. Federal Mahkeme’de anayasal dengenin korunmasına atıfta bulunan (burada kastedilen mezhep dengesi) ve 2005 tarihli 30 sayılı Federal Mahkeme Kanunu’nda yapılan değişikliğe ilişkin bir metindeki mevzuatta olumsuz bir nokta bulunmaktadır. Bu metin gereksiz kabul edilmektedir. Dengenin sadece silahlı kuvvetlerde olmasını şart koşan 9’uncu madde dışında anayasada yer almamaktadır.”
Parlamento, fıkıhçılarla ilgili oylamada Irak’taki sivil devletin kimliği konusundaki tartışmayı sonuçlandırmasına rağmen değişiklik, söz konusu meclis oturumunun sonuna kadar yürürlükte kalacak. Yani, gelecek ekim ayında yapılması planlanan meclis seçimlerinden sonraki parlamento oturumu, sadece mevcut değişikliğe devam etmekle kalmayıp yeni Federal Mahkeme yasasını oylamaya sunarak yeniden değerlendirilebilir.
Fıkıhçıların da dahil olduğu yeni bir Federal Mahkeme yasasını destekleyen Hadi el-Amiri liderliğindeki Fetih Koalisyonu, Kürt Hukuk Komitesi Başkanı Rebwar Hadi’yi Federal Mahkeme için yeni bir yasanın çıkarılmasının engellemekle suçladı. Fetih Milletvekili Muhammed Kerim, yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Temsilciler Meclisi, bir dizi Kürt ve diğer milletvekilinin geri çekilmesi nedeniyle Federal Mahkeme yasasını değiştirmeyi oylayarak ikinci seçeneğe doğru ilerledi. Bu da yasanın yürürlüğe geçirilmesi için tam bir yeter sayının bulunmamasına yol açtı. Kürdistan Demokrat Partisi Parlamento Hukuk Komitesi Başkanı Rebwar Hadi, bazı milletvekillerini siyasi nedenlerle oturumdan çekilmeye zorlayarak Federal Yüksek Mahkeme yasasının geçişini veya yasayı değiştirmeyi engelledi. Yasanın çıkarılmasını reddetme nedenleri belirsizdir.”
Irak Parlamentosu üyesi Dr. Zafer el-Ani de Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada şu değerlendirmelerde bulundu:
“Federal Mahkeme yasasında yapılan değişiklik kuşkusuz sivil ve ılımlı güçler için bir zaferdir. Ancak bununla birlikte yasanın aslı, İran’daki Velayet-i Fakih modeline veya Taliban yönetimi altındaki Kandahar modeline benzer bir şekilde devletin dini deneyimlerini yeniden üretmeyi amaçlıyordu. Her yasayı İslami sabitlerle çeliştiği gerekçesiyle veto etme hakkına sahip Sünni ve Şii hukukçuların bulunması şartı mevcuttu.”
Ani ayrıca Irak gibi çok dinli ve mezhepçi bir toplumun varlığı ışığında bu yetkinin, İslami olmayan gruplar ve sivil toplum güçleri için endişe oluşturduğunu vurguladı. Dr. Zafer el-Ani, seçimlerin son gerekçeler (tam yeter çoğunluğa sahip bir federal mahkemenin yokluğu) ortadan kalktıktan sonra kaçınılmaz bir sonuç haline gelip gelmediğine ilişkin olarak da “Seçimler, teknik veya siyasi bir engel olmazsa 10 Ekim’de yapılacaktır” dedi.
Diğer yandan Irak sivil hareketinin lideri ve Komünist Parti siyasi bürosu üyesi Dr. Casim el-Halfi konuya dair Şarku’l Avsat’a şu açıklamada bulundu:
“Anayasanı 92’nci maddesi, (İslam hukukçuların ve hukuk uzmanlarının varlığını öngörüyor) bu anayasadaki asli maddelerden biridir. Bu durum, anayasanın yeniden yazılmasını gerektiriyor. Bu madde, kota sistemini ve bileşenlerin durumunu güçlendirmek amacıyla geldi. Din ve siyasetin bir araya geldiği yeni bir yasanın mevzuatı ile ilgili olan bu madde hususunda bir tartışma var. Sonuç olarak siyasi mezhepçilik, aslında mezhepsel bir çatışmayı patlatmak ve yurttaşlık ruhundan uzak olan dar fanatik görüşü teyit etmek için yeni bir girişimdir. Bu da toplumdaki çatlağı tek bir ulusal kimlik yerine kural haline getirir. Toplumdaki tutum, büyük bir toplumsal hareket ve Ekim 2019 ayaklanması ve sonrasında belirginleşmeye başlayan farkındalık; bir tarafı diğerine karşı üstün kılmaya çalışan otoriter ve mezhepçi ideoloji ve kotaları kuşatmaya başladı. Bu durum, üzerinde tüm gücümüzle çalıştığımız vatandaşlık ilkesinden uzaktadır.”
Casim el-Halfi sözlerinin devamında sivil güçlerin etkisine dikkat çekti:
“Beklentimiz, bu projenin geçemeyeceği yönündeydi. Geçerse durum, kotaları güçlendirmeye çalışan cunta karşısında büyük bir halk ve siyasi harekete neden olacaktı. Bu da bizim açımızdan Irak’ı izole etmek ve bölmek isteyenlerle bir vatandaşlık devleti inşa etmek isteyenler arasındaki uçurumun genişlemesi anlamına geliyor. Bu kimselerle savaşımız, iki veya üç yıla yayıldı. Çünkü halen istedikleri gibi bir yasa çıkarmaya çalışıyorlar. Ancak sivil güçler, gerçekten yeni bir toplumsal döneme ulaşmak için böylesi bölücü projeleri engellemeye daha fazla istekli olacaklardır.”



İsrail ordusu, Gazze'deki Mücahit Tugayları Komutanı’nın öldürüldüğünü teyit etti

İsrail ordusu, Gazze'deki Mücahit Tugayları Komutanı’nın öldürüldüğünü teyit etti
TT

İsrail ordusu, Gazze'deki Mücahit Tugayları Komutanı’nın öldürüldüğünü teyit etti

İsrail ordusu, Gazze'deki Mücahit Tugayları Komutanı’nın öldürüldüğünü teyit etti

İsrail ordusu, Mücahid Tugayları Komutanı Esad Ebu Şeria'nın dün sabah saatlerinde Gazze Şeridi’ne düzenlenen bir hava saldırısında öldürüldüğünü teyit etti.

Filistin basını, İsrail tarafından es-Sabra Mahallesi’ne düzenlenen hava saldırısında 30'dan fazla kişinin öldüğünü bildirdi.

İsrail ordusuna göre Ebu Şeria, Hamas Hareketi ve Gazze Şeridi’ndeki diğer silahlı gruplar tarafından başlatılan 7 Ekim 2023 saldırısı sırasında Kibbutz Nir Oz'a girdi ve Bibas ailesinin üyeleri de dahil olmak üzere bazı sivillerin kaçırılması ve öldürülmesine ‘doğrudan katıldı’.

İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Ordu ve (iç istihbarat servisi) Şin-Bet ortak bir operasyon düzenleyerek 7 Ekim’de İsrail sınırını geçen ve İsrailli rehinelerin kaçırılması ve alıkonulması eylemlerine katılan terör örgütü Mücahitler Tugayları liderini ortadan kaldırdı.”

İsrail ordusu, aynı gün Gazze'de düzenlenen bir diğer saldırıda da Mücahid Tugayları liderlerinden Mahmud Kahil'in öldürüldüğünü duyurdu.