İsrail seçimleri: Netanyahu zafer diyemezken İslami Hareket ‘belirleyici unsur’ oldu

Model sandıklar denemesi, gerçek sonuçlarla aradaki fark nedeniyle başarısız oldu

Netanyahu, kesin olmayan sonuçların çarşamba günü sabaha karşı sızdırılmasının ardından Kudüs'teki destekçilerine seslendi (AP)
Netanyahu, kesin olmayan sonuçların çarşamba günü sabaha karşı sızdırılmasının ardından Kudüs'teki destekçilerine seslendi (AP)
TT

İsrail seçimleri: Netanyahu zafer diyemezken İslami Hareket ‘belirleyici unsur’ oldu

Netanyahu, kesin olmayan sonuçların çarşamba günü sabaha karşı sızdırılmasının ardından Kudüs'teki destekçilerine seslendi (AP)
Netanyahu, kesin olmayan sonuçların çarşamba günü sabaha karşı sızdırılmasının ardından Kudüs'teki destekçilerine seslendi (AP)

İsrail seçimlerinde oyların yaklaşık yüzde 90'ını sayıldı. Kesin olmayan seçim sonuçlar, yarışın her iki tarafın da lehine olmadığını gösterdi. Bu sonuçlara göre Başbakan Binyamin Netanyahu ve müttefikleri Knesset’te (İsrail parlamentosu) 59 sandalye kazanırken muhalefet partileri ise 56 sandalye kazandı. Knesset Başkan Yardımcısı Mansur Abbas liderliğindeki İslami Hareketi’nin güney kanadının siyasi uzantısı ‘Birleşik Arap Listesi (RAM)’ ise iki taraf arasında ‘belirleyici unsur’ haline geldi. Buna göre RAM bir sonraki başbakanın kim olacağını belirleyebilir. Abbas, meseleyi çözmek için iki tarafla da müzakereye hazır olduğunu açıkladı.
Öte yandan sonuçlar, üç televizyon kanalı tarafından hazırlanan model sandıkların taramasından yayınlanan sonuçlarla ters düşerken hiçbiri doğru bir tablo sunamadı. Çünkü model sandıkların sonuçlarına göre Netanyahu’nun zafer kazanması gerekiyordu. RAM’ın ise barajın altında kalması bekleniyordu. Televizyon kanalları, İslami Hareket’in geniş bir desteğe sahip olduğu ve nüfusun çoğunluğunu Arapların oluşturduğu Necef (Negev) bölgesinde model sandıklar oluşturmamış gibi görünüyor. İlk sonuçlardaki bu başarısızlık ortaya çıkınca Netanyahu’nun partisi Likud, zafer kutlamalarını durdurdu. Netanyahu dün üç saat gecikmeli de olsa destekçileriyle büyük bir başarı elde ettiğini duyurmak için sabaha karşı saat 03.00’da bir araya geldi, ancak sonuçlar için zafer demekten kaçındı. Aynı şekilde rakipleri de elde ettikleri sonuçları zafer olarak tanımlamaktan kaçındılar. İlk fiili sonuçların açıklamasının ardından herkesin İsrail'de siyasi krizin devam edeceği görüşünde birleşti. Krizin ne kadar derin olduğu ve krizle nasıl başa çıkılacağı ise gerçek sonuçlar açıklandığında belirlenecektir.
İsrail Merkez Seçim Komisyonu, oyların yüzde 89'unun sayıldığını açıkladı. Dün akşam sayılmaya başlayan ve oyların yüzde 11'ini oluşturan asker, diplomat, sağlık personeli, hasta ve tutuklular ise 450 bin oya sahipler. Uzmanlar, bu yüzde 11’lik dilimin genel sonuçları etkileyeceğini göz ardı etmiyorlar. Netanyahu ve müttefiklerinin Knesset’teki sandalye sayısı bir sandalye eksilse veya bir sandalye artsa dahi tüm hesaplamalar değişecektir. Bu nedenle İsrailliler, gelecek yaz yaklaşık  iki yılda beşinci kez sandık başına gidebileceklerinden bahsetmeye başladılar bile.
Öte yandan açıklanan bu sonuçlar, birçok farklı unsuru da ortaya çıkardı. Bunları şöyle sıralayabiliriz:
Birincisi: Örneğin, geçtiğimiz yılın baharında yapılan son seçimlerde katılım oranı yüzde 72 iken son seçimde 2009'dan bu yana en düşük oran olan yüzde 67'ye geriledi. Arap seçmenler arasındaki katılım oranı ise yüzde 64'ten yüzde 54'e düştü. Uzmanlar, seçimlere katılım oranlarındaki bu düşüşü, öncelikle tekrarlanan seçimlerden kaynaklanan hayal kırıklığına ardından hükümet ve muhalefet partilerinden duyulan hayal kırıklığına ve Araplar arasında ise Ortak Arap Listesi’ndeki bölünmeden kaynaklanan hayal kırıklığına bağlıyorlar.
İkincisi: Netanyahu'nun Mavi-Beyaz İttifakı (Kahol Lavan) ve Ortak Arap Listesi Bloku gibi muhaliflerinin partilerinde bölünme yaratmadaki başarısına, aşırı sağcı partileri bir araya getirerek sağcı oyların kaybedilmemesini sağlama becerisine, diğer partilerde kendisine karşı ciddi bir rakip bulunmamasına, dört Arap ülkesiyle normalleşme veya barış anlaşmaları yapma konusundaki büyük siyasi başarılarına ve yeni tip koronavirüs (Kovid-19) aşısı temin etmedeki başarısına rağmen liderliğindeki Likud Partisi, dört seçim yarışında da en az sayıda sandalye kazandı. Likud Partisi bu seçimde Knesset’te 30 sandalye kazanırken, Nisan 2019'daki seçimde 33, Eylül 2019’daki seçimde 35 ve Mart 2020'de 36 sandalye kazanmıştı. Bu bir başarısızlık olsa da partideki yoldaşları Netanyahu’yu gerçeklerle yüzleştirmeye cesaret edemiyorlar.
Üçüncüsü: Bu seçimlerin sonuçlarında birçok sürpriz yaşandı. Bunlardan en önemlisi iki sağcı partinin aldığı sonuçlardı.  Anketlerde 24 sandalye kazanacağı tahmin edilen ve Netanyahu’ya destek verme ihtimali olan Naftali Bennett liderliğindeki Yemina (Sağ) Partisi sadece 7 sandalye kazandı. Likud Partisi’nden ayrılan ve Netanyahu’yla rekabet eden Gideon Saar liderliğindeki Yeni Umut Partisi’nin, ilk anketlere göre 21 sandalye kazanması beklenirken kesin olmayan sonuçlara göre ancak 6 sandalye kazanabildi.
Bezalel Smotrich liderliğindeki, ülkedeki tüm Filistinlilerin sınır dışı edilmesi politikasını inşa eden Haham Meir Kahane'nden ilham alan aşırı sağcı Dini Siyonizm Partisi (Tkuma) ise ilk anket sonuçlarına göre barajın altında kalması bekleniyordu. Fakat gözlemcileri şaşırttı ve Knesset’te 7 sandalye kazandı.
Benny Gantz liderliğindeki Mavi-Beyaz İttifakı (Kahol Lavan) ise büyük bir sürpriz yaptı. Çünkü anketlerde sadece mucizevi bir şekilde barajı aşması bekleniyordu. Onlarca general Gantz’a yaklaşarak on binlerce oyun boşa harcanmaması için yarıştan çekilmesini istediler. Ancak Mavi-Beyaz İttifakı 8 sandalye kazandı. Aynı durum her ikisi de çöküşün eşiğine gelmiş gibi görünen iki sol parti Meretz ve İşçi Partisi için de geçerliydi. Ancak her iki partinin de seçmenleri geri gelerek onları barajın altında kalmaktan kurtardılar. Böylece İşçi Partisi 7 sandalye ve Meretz ise 5 sandalye kazandı.
Dördüncüsü: Naftali Bennett liderliğindeki Yemina Partisi henüz Netanyahu'nun koalisyonuna katılıp katılmayacağına karar verebilmiş değil. Ancak seçmenleri arasında geniş bir yer tutan yerleşimciler, Netanyahu’nun koalisyonuna katılması için partiye baskı yapıyorlar. Eğer Yemina Partisi Netanyahu’nun koalisyonuna katılırsa İslami Hareket belirleyici unsur haline gelecek. Mansur Abbas, ne Netanyahu'yu ne de muhaliflerini desteklemeye soğuk bakmıyor. Daha önce partisinden bağımsız olarak RAM’ın statüsü konusunda müzakerelere girmek istediğini söylemişti.
Beşincisi: Netanyahu bir koalisyon hükümeti kurmayı başaramazsa, muhalefet partileri Netanyahu'nun iktidarını devirmeyi amaçlayan hızlı bir koalisyon kurmaya çalışacaktır. Bunu başarmanın yolu ise ilerideki sürecin gündemini kontrol etmek, hakkında suçlamalar olan bir kişinin hükümeti kurmakla görevlendirilmesini yasaklamak için derhal bir yasa çıkarmak ve böylece Netanyahu’nun önünü tamamen kapatmak ve koalisyon hükümeti kapılarını yeniden açmak için Netanyahu'ya muhalifler arasından Knesset'e bir başkan seçebilmektir.
Altıncısı: Muhalif kanattan Yair Lapid liderliğindeki Yesh Atid (Gelecek Var) kesin olmayan sonuçlara seçimlerden ikinci parti olarak çıktı. Eğer kesin sonuçlarda 4 sandalye daha kazanırsa Knesset’teki milletvekili sayısını 18’e çıkarabilir. Çünkü 2015 yılında Knesset’te 19 sandalyeye sahipken pratik olarak eski gücünü yeniden kazanmıştı. Lapid’in bir sonraki hükümetin başına geçmesi hiçte kolay olmayacaktır. Çünkü Saar ve Bennett, Lapid liderliğinde çalışmayı istemediklerini daha önce açıklamışlardı. Ancak Lapid, Netanyahu karşıtı bir blok oluşturmak için temaslar başlattı. Şimdi ise geçici bir koalisyon kurma çabalarına öncülük ediyor.



Starmer: İngiltere, Gazze'nin yeniden inşasında 'öncü rol' oynayacak

İngiltere Başbakanı Keir Starmer (DPA)
İngiltere Başbakanı Keir Starmer (DPA)
TT

Starmer: İngiltere, Gazze'nin yeniden inşasında 'öncü rol' oynayacak

İngiltere Başbakanı Keir Starmer (DPA)
İngiltere Başbakanı Keir Starmer (DPA)

İngiltere Başbakanı Keir Starmer, dün yayınlanan bir açıklamaya göre, bugün Mısır'ın Şarm el-Şeyh kentinde düzenlenecek barış zirvesinde hükümetinin Gazze'nin yeniden inşasında "öncü rol" oynamaya hazır olduğunu duyurmayı planlıyor.

Starmer, iki yıllık savaş sırasında ciddi şekilde zarar gören su ve sanitasyon hizmetlerinin onarılmasını amaçlayan Gazze'ye yönelik daha kapsamlı bir yardım taahhüdünün parçası olarak 20 milyon sterlin (26,7 milyon dolar) tutarında bir insani yardım tahsisatı açıklayacak.

Starmer, İsrail ve Hamas arasında cuma günü ateşkes anlaşmasına varılmasının ardından ABD Başkanı Donald Trump ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi'nin eş başkanlığında düzenlenecek Gazze barış zirvesine katılmak üzere Mısır'a gidiyor. Downing Street'ten yapılan açıklamaya göre, Starmer'ın zirvede, "Bugün bu savaşı sona erdirmenin kritik ilk aşaması başlıyor ve şimdi ikinci aşamayı tamamen başlatmalıyız" demesi bekleniyor.

İngiliz hükümeti ayrıca, Gazze'nin yeniden inşası ve yeniden inşa ile savaş sonrası Gazze planlarının görüşüleceği üç günlük bir konferans düzenleme kararını duyurdu. Açıklamada, "Konferansa Almanya, İtalya, Suudi Arabistan, Ürdün ve Filistin Yönetimi'nden oluşan bir grup uluslararası ortağın yanı sıra özel sektör ve uluslararası kalkınma finans kuruluşları katılacak" denildi, ancak konferans için bir tarih belirtilmedi.

İngiltere Dışişleri Bakanı Yvette Cooper ise yaptığı açıklamada, "Gazze tamamen harap oldu. Ateşkes bize sadece insani yardımları acilen yoğunlaştırmak için değil, aynı zamanda Gazze'nin toparlanmasının geleceğine bakmak için de bir fırsat sunuyor" dedi. Cooper, "İngiltere de bu süreçte, bugün Mısır'la yaptığımız gibi çeşitli paydaşları bir araya getirerek ve Londra Şehri'nin yeniden inşasını desteklemek için uzmanlık, deneyim ve yatırım sağlayarak önemli bir rol oynayacak" ifadelerini kullandı.


Trump: ABD, ticaret konusunda Çin'e zarar vermek değil, yardımcı olmak istiyor

ABD Başkanı Donald Trump (EPA)
ABD Başkanı Donald Trump (EPA)
TT

Trump: ABD, ticaret konusunda Çin'e zarar vermek değil, yardımcı olmak istiyor

ABD Başkanı Donald Trump (EPA)
ABD Başkanı Donald Trump (EPA)

ABD Başkanı Donald Trump, dün yaptığı açıklamada, Pekin'e ek yüzde 100 gümrük vergisi uygulama tehdidinde bulunduktan günler sonra, ABD'nin "Çin'e zarar vermek değil, yardım etmek istediğini" söyleyerek uzlaşmacı bir tavır takındı.

Trump, sosyal medya platformu Truth Social'da "ABD Çin'e zarar vermek değil, yardım etmek istiyor" diye yazdı ve ekledi: "Başkan Şi'ye (Cinping) saygı duyuyorum. Ülkesinin resesyona girmesini istemiyorum."

Trump, cuma günü yaptığı açıklamada, Çin'in nadir toprak elementlerinin ihracatına yönelik "çok agresif" yeni kısıtlamalarına yanıt olarak, 1 Kasım'dan itibaren dünyanın ikinci büyük ekonomisine ek tarifeler getirebileceğini söyledi.


Mısır, İran cumhurbaşkanını Şarm el-Şeyh'te toplantıya davet etti, Tahran reddetti

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan (Reuters)
İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan (Reuters)
TT

Mısır, İran cumhurbaşkanını Şarm el-Şeyh'te toplantıya davet etti, Tahran reddetti

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan (Reuters)
İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan (Reuters)

İran devlet televizyonunda dün yer alan açıklamada, Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın bugün yapılacak Şarm el-Şeyh Barış Zirvesi'ne katılmayacağı bildirildi. Habere göre Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, Mısır'ın İran Cumhurbaşkanı’nı Şarm el-Şeyh toplantısına davet ettiğini, ancak Tahran'ın bunu reddettiğini söyledi.

Mısır Cumhurbaşkanlığı dün yaptığı açıklamada, bugün öğleden sonra Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi ve ABD Başkanı Donald Trump'ın eş başkanlığında, yirmiden fazla ülkeden lider ve bakanların katılımıyla "Şarm el-Şeyh Barış Zirvesi" adlı uluslararası bir zirve düzenleneceğini duyurdu.

Mısır Cumhurbaşkanlığı açıklamasında, zirvenin Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirmeyi, Ortadoğu'da barışa ulaşma çabalarını artırmayı ve bölgesel güvenlik ve istikrarda yeni bir dönemi başlatmayı amaçladığını belirtti.

Arakçi, dün yaptığı açıklamada, İran'ın Gazze ateşkes anlaşmasını ilk başta kabul etmesinin, ABD başkanının Ortadoğu politikasını onayladığı şeklinde anlaşılmaması gerektiğini söyledi.

İran televizyonuna konuşan Arakçi, "Bay Trump, tercihlerini çeşitli şekillerde dile getiriyor, ancak bunlar genellikle ideolojik inançlarımızla çelişiyor" ifadelerini kullandı.

İran'ın barış girişimine verdiği desteğin yalnızca şiddeti sona erdirmeyi amaçladığını vurgulayan Arakçi Filistin topraklarında gerçekçi bir barışa ulaşma ihtimalinin yakın görünmediğini ifade etti.

Arakçi "Mevcut durum ile geleceğe yönelik beklentiler arasında temel bir fark var ve bu beklentiler hâlâ çok belirsiz," diyerek, özellikle İsrail'in bu tür anlaşmalara uymakta defalarca başarısız olduğunu kaydetti.