Filistin Kurtuluş Örgütü: Washington Abbas’ın barış planına itiraz etmedi

Yetkili Biden yönetiminin söz aşamasından icraat aşamasına geçtiğini söyledi ve seçimlerin Kudüs olmadan yapılmayacağını duyurdu.

Batı Şeria'daki Beytüllahim'de İsrail'in ayrım duvarı üzerine çizilmiş geçen yıl Mayıs ayında ABD'nin Minneapolis kentinde beyaz bir polis tarafından öldürülen ABD'li siyahi George Floyd'un resmi (AP)
Batı Şeria'daki Beytüllahim'de İsrail'in ayrım duvarı üzerine çizilmiş geçen yıl Mayıs ayında ABD'nin Minneapolis kentinde beyaz bir polis tarafından öldürülen ABD'li siyahi George Floyd'un resmi (AP)
TT

Filistin Kurtuluş Örgütü: Washington Abbas’ın barış planına itiraz etmedi

Batı Şeria'daki Beytüllahim'de İsrail'in ayrım duvarı üzerine çizilmiş geçen yıl Mayıs ayında ABD'nin Minneapolis kentinde beyaz bir polis tarafından öldürülen ABD'li siyahi George Floyd'un resmi (AP)
Batı Şeria'daki Beytüllahim'de İsrail'in ayrım duvarı üzerine çizilmiş geçen yıl Mayıs ayında ABD'nin Minneapolis kentinde beyaz bir polis tarafından öldürülen ABD'li siyahi George Floyd'un resmi (AP)

Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) ve Fetih Hareketi Merkezi İcra Komitesi üyesi Azzam el-Ahmed ABD yönetiminin “söz aşamasından icraat aşamasına geçmeye başladığını” söyleyerek Washington’un Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın uluslararası bir barış konferansı başlatılmasını esas alan barış planına itiraz etmediğini vurguladı.
Ahmed’in bu açıklamaları ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin eski ABD Başkanı Donald Trump tarafından tamamen kesilen Filistin’e yönelik mali yardımları devam ettirme kararından birkaç gün sonra geldi. Bu adım yeni ABD yönetiminin Filistin-İsrail çatışmasındaki yaklaşımında önemli bir değişim olduğunu gösteriyor.
Trump yönetiminin izlediği yaklaşımın terk edilmesinin temelini oluşturduğu ve ilişkileri adım adım yeniden başlatmaya dayanan bir iç anlaşma taslağına göre ABD’nin bu hareketi, Filistin Yönetimi ile ilişkileri “sürdürme” stratejisinin bir parçası olarak geldi.
Filistinliler, ilişkileri yeniden tesis etmek ve bölgede yeni bir barış sürecini harekete geçirmek için Biden’ın iktidara gelmesiyle ABD’nin pozisyonunda köklü bir değişiklik olacağını iddia ediyorlar.
Ahmed Filistin resmi radyosu tarafından canlı olarak yayınlanan açıklamalarında “Filistin ve ABD tarafları arasındaki siyasi temaslar henüz yüksek seviyelere ulaşmamış olsa da önümüzdeki birkaç gün içinde gelişme kaydedileceğini umuyoruz. Mali yardımların yeniden başlatılması, yeni bir ABD siyasi duruşunun gerçek bir yansıması niteliğindeydi” dedi.
Ahmed açıklamasına şu sözlerle devam etti:
“ABD yönetiminin iki devletli çözüme bağlı olduğunu vurgulaması ve Birleşmiş Milletler (BM) Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı’na (UNRWA) yeniden mali destek sağlaması, hem insani hem de siyasi göstergeler taşıyor. Şu an Filistin-İsrail çatışmasına çözüm bulma doğrultusunda uluslararası barış çabalarını yeniden başlatmak için siyasi bir hareketlilik olacağına dair umut var. Filistin-İsrail çatışmasına kapsamlı bir çözüm bulmak için uluslararası düzeyde siyasi bir hareketlilik olduğunu teyit eden birçok işaret mevcut.”
Ahmet “Orta Doğu Dörtlüsü’nü yeniden aktif etme düzeyindeki değişime, ABD yönetiminin toplantılarına aktif bir şekilde tekrar katılmasına ve Filistin sorununu çözmek için uluslararası çabaların yoğunlaştırılmasına yönelik çağrıya” dikkat çekti. Filistinli yetkili “Mevcut yönetimin başlattığı bir atılım var; Orta Doğu Dörtlüsü ile ilgili yaşanan değişim önemli. Son BM Güvenlik Konseyi oturumunda ABD yönetimi, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın barış planı ile ilgili sunduğu fikirlere itiraz etmedi. Biz iyimseriz” dedi.
Ahmet “Buna, yardımların sağlanması ve iki devletli çözüme olan inançlarının vurgulanması ve Doğu Kudüs’ün 1967 yılında işgal edilen toprakların bir parçası olarak görülmesi eşlik ediyor. Bu nedenle, umutlarımızı eski ABD Başkanı Donald Trump’ın son üç yılda yaptıklarını geride bırakacaklarına ilişkin açıklamalarının üzerine inşa ediyoruz” dedi. Biden, geçtiğimiz çarşamba günü Ürdün Kralı 2. Abdullah ile yaptığı telefon görüşmesinde Washington’un Filistin sorununu çözmek için iki devletli çözümü desteklediğini vurgulamıştı. Aynı gün içerisinde ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, UNRWA'ya 150 milyon dolarlık yardım da dahil olmak üzere, ABD’nin Filistin halkına ekonomik, kalkınma ve insani yardımlarının yeniden başladığını duyurdu.
Dün yaptığı açıklamalarda Filistin seçimlerine de değinen Ahmed “Kudüs’te seçimlerin yapılmasının önünde engel olmaması için” İsrail tarafıyla görüşmelerin devam ettiğini söyleyerek Filistinlilerin Kudüs olmadan seçimlerin yapılmasını “hiçbir koşulda” kabul etmeyeceklerini kesin bir şekilde vurguladı.
Ahmed açıklamalarına şöyle devam etti:
“Biz, Filistinli gruplar olarak bu meseleyi incelemek üzere bir toplantı yapacağız. Seçim Komitesi ile temaslarda bulunacağız. Bunun sonucunda neye ulaşıldığını incelemek üzere Seçim Komitesi başkanı ile bir toplantı yapacağım. Sonuç olarak Netanyahu'nun (İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu) Trump’un anlaşmasını tesis etmesine izin vermeyeceğiz. Kudüs olmadan seçimlerin yapılması Yüzyılın Anlaşması’nın siyasi bir uygulaması. Kudüs olmadan ne seçimler ne de barış olur.”
Filistinliler, Kudüs’te seçimlerin yapılmasına ilişkin İsrail’den bir yanıt alamadı. Bu durum Kudüs’te seçimlerin yapılmasına ilişkin pek çok şüphe uyandırıyor. Bu çerçevede Kudüs İşleri Bakanı Fadi El-Hedmi dün uluslararası topluma “Kudüs’ün kalbindeki Filistin demokrasisini mümkün olan her türlü diplomatik yolla korumaları ve İsrail’e Kudüs’te seçimlerin yapılmasına izin vermesi için baskı yapmaları” çağrısında bulundu.
Kudüs'teki Fransız Başkonsolosu tarafından İngiltere Başkonsolosu’nun uğurlanması münasebetiyle bir dizi yabancı konsolos ve diplomatın katılımıyla düzenlenen toplantıda Hedmi, seçim tarihinin yaklaşmasıyla birlikte uluslararası toplumun İsrail’i imzaladığı anlaşmaları uygulamaya zorlamaya yönelik faaliyetlerini yoğunlaştırması gerektiğini vurguladı.
FKÖ ile İsrail arasında 28 Eylül 1995 tarihinde Washington’da imzalanan “Geçiş Dönemi Anlaşması”nın Filistin seçimleriyle ilgili özel bir ek içerdiğine dikkat çeken Hedmi, 1996 ve 2006 yılındaki yasama seçimlerinin ve 2005’teki devlet başkanlığı seçimlerinin bu anlaşmaya dayanarak yapıldığını söyledi.
Hedmi sözlerini şöyle sürdürdü:
“Filistin topraklarının her yerinde olduğu gibi Kudüs kentinde de hem adaylık hem de oy kullanma olmak üzere seçimleri yapmaktan ve seçim propagandaları uygulama hakkından vazgeçmeyeceğiz. Anlaşma hükümlerini uygulamak istiyoruz. Uluslararası toplum, Filistinlilerin işgalci güç İsrail’in herhangi bir müdahalesi olmadan uluslararası meşruiyet kararlarıyla güvence altına alınan meşru haklarını kullanabilmelerini sağlamak için harekete geçmeli. Seçimlerin şeffaf bir şekilde yapıldığından emin olmak ancak aynı zamanda vatandaşların temsilcilerini demokratik bir şekilde seçmek için yasal oy hakkını kullanmaları söz konusu olduğunda bile İsrail ihlallerine şahit olunması için Kudüs’e gözlemciler göndermek istiyoruz.”

 


Tunuslu muhalif Şeyma İsa, hapishanede başladığı açlık grevinin dokuzuncu gününde

Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
TT

Tunuslu muhalif Şeyma İsa, hapishanede başladığı açlık grevinin dokuzuncu gününde

Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)

Tunus ana muhalefet partisi Ulusal Kurtuluş Cephesi (NSFT) üyesi ve siyasi aktivist Şeyma İsa, tutukluluk koşullarını protesto etmek için başladığı açlık grevinde dokuzuncu gününe girdi.

1 Aralık'ta muhalefet tarafından düzenlenen yürüyüşe katılan İsa, devlet güvenliğine karşı komplo kurmak suçundan Temyiz Mahkemesi tarafından verilen bir kararla sivil polisler tarafından gözaltına alındı. Muhalif aktivist, hapishaneye girer girmez açlık grevine başladı.

Şeyma İsa (45), 2023 yılının şubat ayında yakalanmış, gözaltında tutulmuştu ve aynı yılın temmuz ayında serbest bırakılmıştı. Birinci Derece Mahkemesi tarafından 18 yıl hapis cezasına çarptırılan İsa’nın cezası temyiz sonucunda 20 yıla çıkarılmıştı.

İsa'nın yanı sıra aynı davayla bağlantılı olarak NSFT lideri, tanınmış siyasetçi Ahmed Necib eş-Şabi (82) de tutuklandı ve 12 yıl hapis cezasına çarptırdı. Muhalif Avukat Ayaşi Hammami (66) de terör suçlamasıyla beş yıl hapis cezasına çarptırıldı.

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölümü Müdür Yardımcısı Bessam Havaci, “Tunus muhalefetinin önemli simalarının tutuklanması, Cumhurbaşkanı Kays Said'in tek başına iktidarına alternatif olan her şeyi ortadan kaldırma planının son adımıdır. Bu tutuklamalarla Tunuslu yetkililer, siyasi muhalefetin çoğunu etkili bir şekilde hapse atmayı başardı” değerlendirmesinde bulundu.

Tunus muhalefeti ve NSFT, 25 Temmuz 2021'de olağanüstü hal (OHAL) ilan edip ardından yeni bir siyasi sistem kurarak geniş yetkilerle iktidarını sürdüren Cumhurbaşkanı Kays Said'in yönetimine karşı çıkıyor ve demokrasinin yeniden tesis edilmesini talep ediyor. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre buna karşın yetkililer tutuklananları hükümeti devirmeye ve devlet kurumlarını yıkmaya teşebbüs etmekle suçluyor. Muhalefet ise mevcut rejimi tutuklulara karşı siyasi suçlamalar uydurmak ve yargıyı emirlerine boyun eğdirmekle suçluyor.


Hamas, İsrail medyasına konuştu: “Filistin devleti kurulursa silah bırakırız”

İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
TT

Hamas, İsrail medyasına konuştu: “Filistin devleti kurulursa silah bırakırız”

İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)

Hamas, ateşkesin ikinci aşamasına geçilmesini desteklediklerini ve silah bırakmaya açık olduklarını duyurdu.

Adının paylaşılmaması şartıyla Times of Israel'e konuşan Hamas yetkilisi, Filistin devletinin kurulmasını sağlayacak müzakerelerin başlatılması halinde silah bırakacaklarını söylüyor:

Bu zorla veya ültimatomlarla yapılamaz. İsrail iki yıl boyunca Hamas'ı silahsızlandırmak için tüm askeri gücünü kullandı ama işe yaramadı. Silah bırakma meselesi siyasi bir sorunla bağlantılıdır ve bu nedenle siyasi bir çözüm gerektirir.

Yetkili, Filistinlilerin 78 yıllık İsrail işgaline karşı silahlı mücadele hakkının olduğunu belirterek, 1967 sınırlarının esas alınacağı bir Filistin devleti kurulması taleplerini yineliyor.

Gazze savaşının sonlandırılması için ABD öncülüğünde hazırlanan 20 maddelik barış planı 10 Ekim'de devreye girmişti. Anlaşmanın garantörleri arasında Türkiye, Mısır ve Katar var.

Plan kapsamında Hamas'ın silah bırakması ve Gazze'nin geleceğinde söz sahibi olmaması isteniyor. Bunun yerine Gazze Şeridi'nin yönetiminin Filistinlilerin yer alacağı bir teknokratlar komitesine geçici olarak devredilmesi planlanıyor. ABD Başkanı Donald Trump'ın başkanlık edeceği Barış Kurulu'na ek olarak bölgeye Uluslararası İstikrar Gücü (ISF) konuşlandırılması öngörülüyor.

Anlaşmanın ilk aşamasında Hamas ve İsrail arasında rehine takası gerçekleştirilmişti. Ayrıca İsrail askerleri belirlenen "sarı hatta" geri çekilmişti. Haberde, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin yüzde 53'ünü kontrol ettiği belirtiliyor.

İsrail, Hamas'ın elindeki 28 rehinenin hepsini teslim etmeden ikinci aşamaya geçilmeyeceğini duyurmuştu. Filistinli örgüt şimdiye dek 27 rehineyi İsrail'e gönderdi. Ancak 7 Ekim saldırısında öldürülen İsrailli polis memuru Ran Gvili'nin naaşı hâlâ Gazze'de. Hamas yetkilisi, cesedin yerini bulmak için çalışmaların sürdüğünü söylüyor.

İkinci aşama kapsamında Barış Kurulu üyelerinin belirlenmesi ve Gazze'ye güvenlik gücü konuşlandırılması hedefleniyor. Bu aşamaya geçiş için Hamas'ın silah bırakmayı kabul etmesi gerekli. Bunun ardından İsrail askerleri daha gerideki bir hatta çekilecek.

Trump ikinci aşamaya "çok yakında geçileceğini" söylemiş fakat bir takvim açıklamamıştı. Ocak itibarıyla Gazze'ye ISF askerlerinin gönderilmesi planlanıyor.

Hamas yetkilisi, 7 Ekim 2023'te düzenlenen Aksa Tufanı'nda esir alınan kişileri ilk etapta operasyondan kısa süre sonra bırakmayı düşündüklerini söylüyor.

Ancak İsrail'in saldırıları durdurmaması ve arabulucular tarafından savaşın sonlandırılacağına dair garantiler sunulmaması nedeniyle bu plandan vazgeçtiklerini ifade ediyor.

ABD Başkanı Donald Trump'ın öncülüğünde hazırlanan plana göre ISF, Hamas'ın silahsızlandırılmasında da rol oynayacak.

Öte yandan Hamas yetkilisi, ISF kontrolündeki böyle bir sürece yanaşmayacaklarını belirterek, güvenlik gücü askerlerinin Gazze'de İsrail ordusuyla Filistin halkı arasında "tampon bölge" görevi görmesi gerektiğini savunuyor.

Ayrıca silahsızlanma karşılığında İsrail ordusunun tamamen Gazze'den çekilmesini talep ettiklerini aktarıyor.

7 Ekim 2023'te düzenlenen Aksa Tufanı'nın sonuçlarından pişmanlık duymadıklarını söyleyen Hamas yetkilisi, dünya kamuoyunun İsrail'in gerçek yüzünü görmesini sağladıklarını vurguluyor:

Tarihi değiştirmeyi başardık. Dünya gözlerini açtı, Filistinlilerin yaşadıklarını ve İsrail'in ne suçlar işlediğini gördü.

IDF ve Yahudi yerleşimciler işbirliği yapıyor

Diğer yandan İsrail Savunma Kuvvetleri'nin (IDF), Batı Şeria'daki Yahudi yerleşimcilerle aktif işbirliği yaptığı aktarılıyor.

İsrail'in kamu yayıncısı Kan'ın hazırladığı Zman Emet (Gerçek Zamanlı) programına katılan Tuğgeneral Avi Bluth, ISF'nin "sınır bölgelerinde çiftlikler kurmaları için yerleşimcilerle tam işbirliği içinde hareket ettiğini" söyledi.

Bluth, bu işbirliğinin özellikle geçen yıl temmuzda hızlandırıldığını belirtti.

Independent Türkçe, Times of Israel, Haaretz


Muhammed bin Salman ve eş-Şara Suriye ekonomisini canlandırma çabalarını görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)
TT

Muhammed bin Salman ve eş-Şara Suriye ekonomisini canlandırma çabalarını görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman bin Abdulaziz, dün Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'dan telefon aldı.

Prens Muhammed bin Salman ve Ahmed eş -Şara, Suudi Arabistan ve Suriye arasındaki ikili ilişkilerin çeşitli yönlerini ve bu ilişkileri bir dizi alanda güçlendirme fırsatlarını gözden geçirdiler.

İki taraf ayrıca ortak ilgi alanlarına giren konuları ve Suriye'de güvenlik ve istikrarın pekiştirilmesi ile ekonomik toparlanmanın sağlanması çabalarını görüştü.