Husiler akaryakıt dosyasını şantaj aracına dönüştürdü

Hükümet, gelirler üzerinde herhangi bir denetim olmaksızın yeni sevkiyatların girişine izin verdi.

2019 yılında Hudeyde’de yükünü boşaltan bir petrol tankeri. (Reuters)
2019 yılında Hudeyde’de yükünü boşaltan bir petrol tankeri. (Reuters)
TT

Husiler akaryakıt dosyasını şantaj aracına dönüştürdü

2019 yılında Hudeyde’de yükünü boşaltan bir petrol tankeri. (Reuters)
2019 yılında Hudeyde’de yükünü boşaltan bir petrol tankeri. (Reuters)

Husi milisler, Birleşmiş Milletler (BM) ile varılan anlaşmaya rağmen Hudeyde Limanı’ndan akaryakıt ithal edilmesine ilişkin dosyayı Yemen hükümeti ve uluslararası topluma karşı siyasi ve insani düzeyde bir şantaj aracına dönüştürmeye devam ediyor. Söz konusu anlaşmaya göre Husi grubunun sevkiyatların gelirlerini, kontrolündeki bölgelerdeki hükümet çalışanlarının maaşlarını ödemek için tahsis etmesi gerekiyor. Ancak Husiler anlaşmadan geri çekilerek gelirlere el koymuş durumda.
Yemen hükümeti halkın ihtiyaçlarını etkilemeyecek şekilde tedarik akışını sürdürmeye gayret gösterirken grubun kontrolündeki bölgelerde ise petrol türevleri, bolluğuna rağmen Husiler tarafından depolarda saklanmaya devam ediliyor. Husi liderleri Yemen halkının çektiği acılara aldırmaksızın kâr elde etmek ve savaşı finanse etmek için ele konulan yakıtları karaborsada satma talimatı verdi.
Raporlara göre hükümetin kontrolu altındaki limanlara gelen akaryakıt sevkiyatlarının yaklaşık yüzde 70'ine ve Husi milislerin kontrolündeki bölgelere yönlendirilenlere darbeci milisler tarafından el koyuyor. Girişlerine izin verilmesi karşılığında yüksek ücretler uygulanıyor. Ayrıca büyük bir kısmı prosedürlere uyulmadığı gerekçesiyle savaşın finansmanı için kullanılıyor.
Hükümet ve BM raporlarına göre İran destekli grubun BM ve Batı çevrelerine söz konusu dosya ile baskı yapmalarının sebebi, fiyatları düşürmek veya ticari hareketi yeniden canlandırmak değil. Uygulamalar, bir yandan sevkiyat gelirlerini ele geçirme, diğer taraftan da kaçak İran petrolü sevkiyatlarının hareketini izleyen kısıtlamaları kaldırma çabası çerçevesinde geliyor. 
Husilerin söz konusu şantajı, iki gün önce hükümetin giderlerini karşılayan yeni yakıt gemilerinin Hudeyde Limanı’na girmesine izin verilmesine neden oldu. Husiler aynı zamanda 4 bin 500 ton olduğu tahmin edilen bir BM dizel yakıt sevkiyatına da el koydu. Husiler ele geçirdikleri maddeleri genellikle savaş araçları, mayın üretimi ve kaçak füzelerin yerleştirilmesi amacıyla kullanıyor.

Önlemler siyasi değil teknik
Yemen Dışişleri Bakanı Ahmed Avad bin Mübarek Twitter üzerinden yaptığı açıklamada hükümetin, Husilerin Stockholm Anlaşması'nı ihlal etmesine rağmen insani dramı hafifletmek için bir dizi petrol gemisinin Hudeyde Limanı’na girişine izin verdiğini belirtti.
Husi grubu, kontrolündeki alanlarda yakıt yetersizliği yaşadığı için genellikle insani acıların arttığı yönündeki iddiaları kullanıyor. Bölge halkı yakıtı ancak grubun yönettiği karaborsalardan, yüksek fiyatlarla satın alabiliyor.
Yemen Enformasyon, Kültür ve Turizm Bakanı Muammar el-İryani konuya dair şu açıklamada bulundu:
“Hükümet, yeni akaryakıt sevkiyatlarının Hudeyde Liman’ına girmesine izin verdi ve sevkiyatların geri kalanına yönelik teknik taahhütleri incelemeye devam ediyor. Ayrıca barış getirme çabalarına uymaları konusunda Husiler üzerindeki baskıyı sürdürme ve  maaşların ödenmesi mekanizmasını içeren Stockholm Anlaşması'nın uygulanmasına yönelik uluslararası çabaları destekleyen her türlü girişimi de sunmaya hazır.”
Yemenli Bakan açıklamasında, hükümetin akaryakıt düzenlemesine ve ticaretine yönelik prosedürlerinin tamamen teknik olduğunu, siyasi bir yönü bulunmadığını vurguladı. Söz konusu prosedürlerin tüm limanlarda yasa dışı yakıt ticaretini engellemek, kara para aklama ve terörün finansmanı ile mücadelede uluslararası standartları uygulamak, teknik kuralların uygulanmasını sağlamak, gelirleri toplayarak bunları sivillerin maaşlarının ödenmesi için tahsis etmek ve bölgedeki durumu iyileştirmek için uygulandığını belirtti. 
İryani, söz konusu önlemlerin BM Yemen Temsilcisi’nin ofisinin gözetiminde, Stockholm Anlaşması'nın uygulanmasına hizmet edecek ve sivil maaşların ödenmesine imkan verecek şekilde uygulanmasına karar verildiğini bildirdi. Bunun Husi milisler kısa bir süre önce anlaşmayı bozana kadar uygulandığını hatırlattı. İryani ayrıca Husilerin Hudeyde Merkez Bankası şubesindeki özel hesaptaki gelirleri yağmalamasının anlaşmanın durdurulmasına neden olduğunu kaydetti.
Bakan İryani’ye göre 31 Mart 2021'de açıklanan istatistikler ve veriler, uluslararası ve insani yardım kuruluşlarının tüm akaryakıt gemilerine ve sanayi ve üretim sektörü gemilerine Hudeyde Limanı’na giriş izni verildiğini ve teknik kontrollerü tamamlandığı halde sevkiyatı tamamlanmamış hiçbir geminin mevcut olmadığını kanıtladı.
İryani’nin açıklamalarına göre Yemen hükümeti Husi milislerin anlaşmayı ihlal etmesinden bu yana BM Yemen Temsilcisi’nin talebine cevaben ve uluslararası çabalara destek olarak ilgili yasal gelirler üzerinde herhangi bir denetim yapılmaksızın 40'tan fazla akaryakıt sevkiyatının istisnasız bir biçimde geçişine izin verdi. Ayrıca hükümetin, İryani ayrıca BM Temsilcisi’nin bu konudaki herhangi bir talebine hiçbir zaman karşı çıkmadığının da altını çizdi.
Yemenli Bakan, sevkiyatların kurtarılan limanlardan sorunsuz bir şekilde girmesi ve kara yoluyla belirtilen bölgelere ortalama günlük 6 bin ton taşınması nedeniyle Husi milislere bağlı alanlardaki sivil ihtiyacı tamamen karşılayacak miktarlarda akaryakıt bulunduğunu, ancak milis liderlerinin emriyle karaborsada satıldıklarını bildirdi.

Savaşın finansmanı
İryani açıklamasında darbe grubunun ele geçirdiği yakıtı kontrolündeki bölgelerde karaborsada satarak piyasada bir kriz yarattığını ve büyük miktarları yerleşimin yoğun olduğu mahallelerde depolayarak çok sayıda yangına neden olduğunu söyledi. Ayrıca Husilerin Yemen hükümetine ve komşu ülkelere karşı yürüttükleri savaşı finanse ettikleri gelirlerin yüzde 45'inden fazlasını akaryakıt ticaretinden elde ettiklerini vurguladı.
İryani, Husi milislerin Hudeyde Merkez Bankası'ndan 70 milyar riyali aşan akaryakıt ticareti gelirlerini yağmalaması ve BM Temsilcisi’nin talebi doğrultusunda girişine izin verilen 40’ın üzerinde sevkiyatın insani dramın iyileşmesini veya kontrol alanlarında çalışanların maaşlarının ödenmesini sağlamadığını bildirdi.
Husi grubu, akaryakıt ithalatını kontrol etmek ve satışını yaparak savaşı finanse etmek için İran'dan yakıt temin etme sürecindeki kısıtlamaları tamamen kaldırmayı hedefliyor. Yemen Enformasyon Bakanı, hükümetin yakıt ticaretinin düzenlenmesine ilişkin (2018 tarihli 75 sayılı karar ve 2019 tarihli 49 sayılı kararı ve yürütme mekanizmaları) kararları uygulamaya devam etmesinin insani dramı iyileştirmek için önemli olduğunu vurguladı. Barışın sağlanmasının, sivillerin maaşları ödenmeden ve Husi milislerin savaşı finanse etme kaynaklarını sınırlandırmadan elde edilemeyeceğine dikkat çekti. 
İryani hükümetin kolaylık sağlama girişimlerinin, uluslararası toplumda farkındalığı sağladığını belirtti. Husi milislerin Hudeyde Limanı’na arzın durdurulmasına neden olduktan sonra yarattığı yakıt krizinin, doğrudan akaryakıt ticaretinden terörist faaliyetlerini finanse edecek ve herhangi bir teknik kontrol veya mali denetim olmaksızın gelirlere el konulmasını sağlayacak bir finansal akışı sağlamayı amaçladığının anlaşıldığını vurguladı. 
Bakan İryani açıklamasının sonunda hükümetin ülkedeki tüm prosedürlerinde açıklığı ve mutlak şeffaflığı uygulamaya devam edeceğini, belgelerin gerçekliğini doğrulamak veya teknik ve profesyonel olarak bu önlemlerin uygulanmasını denetlemek için BM tarafından atanacak bir teknik ekibe yardımcı olacağını söyledi.

 


Husiler: Kasım ayından bu yana 86 İsrail, ABD ve İngiltere gemisini hedef aldık

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Husiler: Kasım ayından bu yana 86 İsrail, ABD ve İngiltere gemisini hedef aldık

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Yemen’deki Husiler, kasım ayından bu yana Kızıldeniz ile Umman Denizi’nde İsrail, ABD ve İngiltere’ye ait 86 gemiyi hedef aldıklarını duyurdu.

Husilere ait Al Masirah Televizyonu, Husi Hareketi’nin lideri Abdulmelik el-Husi’nin konuşmasını yayınladı.

Husi konuşmasında, harekete bağlı Yemen Deniz Kuvvetlerinin, bu hafta 9 gemiyi hedef aldığına dikkati çekerek, böylece Kızıldeniz ve Umman denizinde kasım ayından bu yana hedef alınan İsrail, ABD ve İngiltere ile bağlantılı gemilerin toplam sayısının 86'ya çıktığını söyledi.

Husilerin bu hafta boyunca gerçekleştirdikleri 10 operasyonda "düşman" hedeflere yönelik 37 balistik füze ile insansız hava araçlarıyla saldırı düzenlediklerini ifade eden Husi, operasyonların İsrail’in Eilat kentine yönelik gerçekleştirildiğini aktardı.

Husi, İsrail’in Kızıldeniz’deki seyrüseferinin ciddi derecede azaldığına dikkati çekerek, İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarının durmaması durumunda operasyonlarının süreceğini vurguladı.

- Kızıldeniz'deki durum

Yemen'deki İran'ın desteklediği Husiler, İsrail'in Gazze'deki saldırılarına tepki gerekçesiyle 31 Ekim 2023'te Yemen açıklarında İsrailli şirketlere bağlı olduğunu belirttikleri ticari gemilere el koymaya, bazılarına da insansız hava araçları ve füzelerle saldırılar düzenlemeye başladı.

ABD güçleri, bu süreçte birçok kez Yemen'den atılan füze ve kamikaze dronları düşürdüğünü duyurdu.

Husilerin eylemlerinin ardından çok sayıda gemicilik şirketi, Kızıldeniz'deki seferlerini durdurma kararı aldı.

ABD, küresel deniz ticareti güvenliğinin tehlikeye girdiği gerekçesiyle 18 Aralık 2023'te bir grup ülkenin katılımıyla Husi güçlerine karşı "Refah Muhafızı Operasyonu" adında çok uluslu "deniz görev gücü" oluşturulduğunu açıkladı.

Kızıldeniz'de 31 Aralık 2023'te İsrail ile bağlantılı gemiyi ele geçirmeye çalışan Husilere ait 3 sürat teknesi, ABD helikopterlerince ateş altına alındı.

Husiler, 10 Ocak'ta da İsrail'e destek olduğu gerekçesiyle Kızıldeniz'de ABD'ye ait bir geminin füze ve kamikaze dronlarla hedef alındığını duyurdu.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, 11 Ocak'ta ABD ve Japonya tarafından sunulan, Husilerin Kızıldeniz'deki saldırılarının acilen sonlandırılmasının istendiği kararı kabul etti.

Küresel ticaretin yaklaşık yüzde 12'si, Akdeniz'i Kızıldeniz'e bağlayarak Avrupa ile Asya arasındaki en kısa rotayı sunan Süveyş Kanalı üzerinden yapılıyor.


İsrail ordusu, Hizbullah'ın komutan yardımcısını öldürdü

Lübnan'ın İsrail sınırındaki El Bustan köyünde bir evin üzerinde İsrail top mermisi patladı (AP)
Lübnan'ın İsrail sınırındaki El Bustan köyünde bir evin üzerinde İsrail top mermisi patladı (AP)
TT

İsrail ordusu, Hizbullah'ın komutan yardımcısını öldürdü

Lübnan'ın İsrail sınırındaki El Bustan köyünde bir evin üzerinde İsrail top mermisi patladı (AP)
Lübnan'ın İsrail sınırındaki El Bustan köyünde bir evin üzerinde İsrail top mermisi patladı (AP)

İsrail ordusu, Lübnan'ın Bazouriye bölgesine düzenlenen hava saldırısında Hizbullah'ın roket ve füze birimi komutan yardımcısı Ali Abed Akhsan Naim'in öldürüldüğünü açıkladı.

İsrail ordusu, yaptığı açıklamada İran’la bağlantılı üst düzey bir Hizbullah komutanının öldürüldüğünü iddia etti.

Ordu tarafından yapılan açıklamada, Hizbullah'ın roket ve füze birimi komutan yardımcısı Ali Abed Akhsan Naim'in Lübnan'ın Bazouriye bölgesine düzenlenen hava saldırısında öldürüldüğünü açıkladı.

Naim'in Hizbullah liderlerinden biri olduğu ve İsrail'e yönelik saldırıların planlanmasından ve yürütülmesinden sorumlu olduğu belirtildi.


İsrail ile çatışan Hizbullah, 6 mensubunun daha öldürüldüğünü duyurdu

Bir İsrailli, İsrail'in kuzeyinde, Lübnan sınırına yakın Kiryat Shmona'da Hizbullah füzesinin vurduğu bir binayı inceliyor (AFP)
Bir İsrailli, İsrail'in kuzeyinde, Lübnan sınırına yakın Kiryat Shmona'da Hizbullah füzesinin vurduğu bir binayı inceliyor (AFP)
TT

İsrail ile çatışan Hizbullah, 6 mensubunun daha öldürüldüğünü duyurdu

Bir İsrailli, İsrail'in kuzeyinde, Lübnan sınırına yakın Kiryat Shmona'da Hizbullah füzesinin vurduğu bir binayı inceliyor (AFP)
Bir İsrailli, İsrail'in kuzeyinde, Lübnan sınırına yakın Kiryat Shmona'da Hizbullah füzesinin vurduğu bir binayı inceliyor (AFP)

İsrail ile çatışan Hizbullah Hareketi, Lübnan’ın güneyindeki sınır bölgesindeki çatışmalarda 6 mensubunun daha öldüğünü duyurdu.

Hizbullah, çatışmalardaki yeni kayıpları hakkında açıklama yaptı.

Açıklamada, kimlik bilgilerine yer verilen 6 Hizbullah mensubunun çatışmalarda öldükleri ifade edildi.

İsrail ordusu ve Hizbullah Hareketi arasında 8 Ekim 2023'ten beri sınır üzerinde yaşanan çatışmalarda ölen Hizbullah mensubu sayısı 261’e yükseldi.

Çatışmalarda ayrıca, 53 Lübnanlı sivil, 14 Emel Hareketi, 13 Hamas, 12 İslami Cihad mensubu ile 7 İsrailli sivil ve 11 İsrail askeri öldü.


İsrail'in saldırılarını sürdürdüğü Gazze'de can kaybı 32 bin 623’e yaralı sayısı 75 bini aştı

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta düzenlenen baskın alanının yakınında yaralı bir Filistinli genç (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta düzenlenen baskın alanının yakınında yaralı bir Filistinli genç (AFP)
TT

İsrail'in saldırılarını sürdürdüğü Gazze'de can kaybı 32 bin 623’e yaralı sayısı 75 bini aştı

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta düzenlenen baskın alanının yakınında yaralı bir Filistinli genç (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta düzenlenen baskın alanının yakınında yaralı bir Filistinli genç (AFP)

Gazze Şeridi Sağlık Bakanlığı bugün (Cuma) yaptığı açıklamada, İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'nde yürüttüğü savaş sonucunda öldürülen Filistinlilerin sayısının 32 bin 623'e, yaralananların sayısının ise 75 bin 92'ye yükseldiğini açıkladı.

Bakanlıktan yapılan açıklamada, İsrail'in Gazze Şeridi'ne son 24 saatte düzenlediği saldırılarda 71 Filistinlinin öldüğü, 112 Filistinlinin de yaralandığı belirtildi.

Açıklamada, halen enkaz altında ve yollarda çok sayıda yaralının bulunduğu, ambulans ve sivil savunma ekiplerinin bu kişilere ulaşamadıkları belirtildi.

 


İsrail ordusu, önde gelen Hamas liderinin öldürüldüğünü duyurdu

El Şifa Hastanesi (Reuters)
El Şifa Hastanesi (Reuters)
TT

İsrail ordusu, önde gelen Hamas liderinin öldürüldüğünü duyurdu

El Şifa Hastanesi (Reuters)
El Şifa Hastanesi (Reuters)

İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee dün (Perşembe) yaptığı açıklamada, ordu güçlerinin Hamas hareketinin askeri kanadının malzeme ve insan gücü bölümü başkanının öldürdüğünü açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın Jerusalem Post gazetesinden aktardığı habere göre İsrail ordusunun Gazze'deki Şifa Tıp Kompleksi'nde hareketin üst düzey bir liderini öldürdü. Adraee, Raed Thabet adlı liderin "daha önce Hamas üretim sisteminin başkanı olarak çalıştığını ve örgütün malzeme ve silahlanma konusunda uzman olduğunu" belirtti.

Adraee’nın açıklamasına göre Gazze Şeridi'ndeki Hamas hareketinin lideri Yahya Sinvar ve hareketin askeri komutanı Muhammad ed Dayf'a yakın olduğunu kaydeden Thabet, askeri kanadın en önde gelen on lideri arasında değerlendiriliyordu.

Adraee, “Thabet, güçlerimizle çatışarak hastaneden kaçmaya çalışırken yanındaki iki kişiyle birlikte etkisiz hale getirildi" ifadelerini kullandı.


İsrail'in Halep'e gerçekleştirdiği saldırılarda aralarında  sivil ve askerlerin de olduğu çok sayıda kişi öldü öldü

Halep Uluslararası Havalimanı (North Press Agency)
Halep Uluslararası Havalimanı (North Press Agency)
TT

İsrail'in Halep'e gerçekleştirdiği saldırılarda aralarında  sivil ve askerlerin de olduğu çok sayıda kişi öldü öldü

Halep Uluslararası Havalimanı (North Press Agency)
Halep Uluslararası Havalimanı (North Press Agency)

Suriye Savunma Bakanlığı bugün (Cuma) yaptığı açıklamada, İsrail'in Halep kırsalına düzenlediği saldırılarda aralarından sivil ve askerlerin olduğu çok sayıda kişi öldüğünü açıkladı. Bakanlık saldırıda çok sayıda kişinin de yaralandığını duyurdu.

Açıklamada, saldırının Halep'in güneydoğusundaki Ariya yönünden gerçekleştiği belirtildi. Bombalamanın, "İdlib ve Halep'in batı kırsalındaki terör örgütlerinin Halep şehri ve çevresindeki sivilleri hedef alan drone saldırısı" olarak tanımladığı olayla örtüştüğü dikkat çekti.

Açıklamada ayrıca kamu ve özel mülklerde de maddi kayıpların meydana geldiği belirtildi.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), daha önce Halep Uluslararası Havaalanı bölgesinde şiddetli patlamaların duyulduğunu açıklamıştı.

SOHR, daha fazla ayrıntı vermemiş, ancak Suriye hava savunmasının saldırıya karşı koymaya çalıştığını belirtmişti.


Rapor: Gazze'deki konutların yüzde 70'inden fazlası yaşanmaz hale geldi

Gazze'de bir ev (Reuters)
Gazze'de bir ev (Reuters)
TT

Rapor: Gazze'deki konutların yüzde 70'inden fazlası yaşanmaz hale geldi

Gazze'de bir ev (Reuters)
Gazze'de bir ev (Reuters)

Filistin Merkezi İstatistik Bürosu'nun resmi raporunda, İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze'ye karşı başlattığı savaş sonucunda Gazze Şeridi'ndeki konutların yüzde 70'inden fazlasının yaşanmaz hale geldiği, İsrail'in geçen yıl Batı Şeria'da 50 bin dönüm araziyi ele geçirdiğine dikkat çekildi.

Filistin Merkezi İstatistik Bürosu'nun her yıl 30 Mart Filistin Toprak Günü dolayısıyla dün (Perşembe) yayınladığı raporda, İsrail'in 7 Ekim'den bu yana 31 binden fazla binayı yıktığı belirtildi.

Raporda, yaklaşık 17 bin  binanın ağır hasarlı olduğu, 41 binden fazla binanın ise orta derecede hasar gördüğü belirtilirken, hasarlı binaların 100'den fazlasının Birleşmiş Milletler binası olduğu, toplam hasarlı bina sayısının yaklaşık 89 bin binaya ulaştığı ifade edildi.

Raporda, toplam konut sayısının yaklaşık yüzde 70'ini oluşturan 290 binde fazla konut biriminin kısmi olarak yıkıldığı, tamamen yıkılan konut birimi sayısının ise en az 79 bin  konut olduğu tahmin ediliyor.

Okulların, üniversitelerin, hastanelerin, camilerin, kiliselerin ve hükümet binalarının yanı sıra binlerce ekonomik tesisin, altyapının ve tarım arazisinin tahrip edilerek, Gazze Şeridi'nin yaşanmaz bir yer haline geldiğine dikkat çekildi.

Rapora göre İsrail yetkilileri, Doğu Kudüs'teki 70 binayı sahiplerine yıktırmak dahil olmak üzere, 659'dan fazla bina ve tesisi tamamen veya kısmen yıkıp yıktı; ayrıca ruhsatsız yapıldığı bahanesiyle bin 333 Filistin tesisine yıkım emri çıkardı.

İsrailli yetkililer, Batı Şeria'da 2022 yılında yaklaşık 26 bin dönüm arazi ele geçirirken, 2023 yılında bu miktarın 50.526 dönüme çıktığı belirtti.

Rapora göre İsrail yetkilileri geçen yıl yaklaşık 619 dönümlük 32 el koyma emri, yaklaşık 433 dönümlük dört kamulaştırma emri ve yaklaşık 515 dönümlük iki devlet arazisi ilan etti.

Yerleşimler ve askeri üslerle ilgili olarak, 2022'nin sonunda Batı Şeria'da 151 koloniye, 188 işgal ileri karakoluna ve (endüstriyel, turistik, hizmet alanları ve İsrail ordu kamplarını) içeren 144 diğer sınıflandırılmış 483 bölge vardı.

Yerleşimci sayısı ise 2022 yılı sonunda, çoğu Kudüs'te yaşayan (336.272 kişi, toplam sömürgecilerin yüzde 45,1'ini oluşturuyor) ve geri kalanı Batı Şeria'da bulunan 745 bin 467 yerleşimciye ulaştı.

Rapora göre Batı Şeria'da yerleşimcilerin Filistinlilere oranı her 100 Filistinliye karşılık 23 yerleşimci civarında iken, Kudüs'te bu oran her 100 Filistinliye karşılık yaklaşık 69 yerleşimciye ulaşıyor.

Şarku’l Avsat’ın rapordan aktardığına göre İsrail yetkililerinin Kudüs dahil Batı Şeria'da 18 binden fazla yerleşim birimi inşa etmeyi öngören birçok yapısal planı onaylamasıyla, 2023 yılında yerleşimlerin inşaat ve genişleme hızında önemli bir artış yaşandığına dikkat çekildi.

Raporda ayrıca 2023 yılı sonunda dünyadaki tahmini Filistinli sayısı yaklaşık 14,63 milyon kişiydi, bunların 5,55 milyonu Filistin Devleti'nde ikamet ediyor. İsrail'de yaklaşık 1,75 milyon Filistinli bulunurken, Arap ülkelerindeki Filistinlilerin sayısı 6,56 milyon, yabancı ülkelerde ise yaklaşık 772 bin Filistinli yaşamakta.


Burhan’ın yardımcısı ‘silahlı halk direnişi’ tehlikesine karşı uyarıda bulundu

Dün (perşembe) el-Gadarif eyaletinde düzenlenen mezuniyet töreninde Sudan Ordusu Komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan'ı destekleyen silahlı bir grubun üyelerini izleyen Sudanlılar. (AFP)
Dün (perşembe) el-Gadarif eyaletinde düzenlenen mezuniyet töreninde Sudan Ordusu Komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan'ı destekleyen silahlı bir grubun üyelerini izleyen Sudanlılar. (AFP)
TT

Burhan’ın yardımcısı ‘silahlı halk direnişi’ tehlikesine karşı uyarıda bulundu

Dün (perşembe) el-Gadarif eyaletinde düzenlenen mezuniyet töreninde Sudan Ordusu Komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan'ı destekleyen silahlı bir grubun üyelerini izleyen Sudanlılar. (AFP)
Dün (perşembe) el-Gadarif eyaletinde düzenlenen mezuniyet töreninde Sudan Ordusu Komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan'ı destekleyen silahlı bir grubun üyelerini izleyen Sudanlılar. (AFP)

Sudan Ordusu Komutan Yardımcısı Korgeneral Şemseddin el-Kebaşi, silahlı kuvvetlerin komutası dışında faaliyet gösteren ‘silahlı halk direnişi’ tehlikesine karşı uyarıda bulundu. Düzenli kampların silahlı kuvvetlerin milliyetçiliğini yansıtmayan sloganlar atarak herhangi bir siyasi parti tarafından istismar edilmemesi gerektiğini vurguladı. El-Kebaşi’nin sözleri açıkça, taburları Hızlı Destek Kuvvetleri'ne (HDK) karşı savaşan devrik rejimin destekçilerinin İslamcı örgütüne yönelikti.

Dün (perşembe) el-Gadarif'te Sudan Kurtuluş Hareketi askeri güçlerinin mezuniyet töreninde konuşan el-Kebaşi, ordu komutanlarına halk direnişi üyelerinin kamplar dışında silah taşımalarına izin vermemeleri talimatını verdi ve düzenli çerçeveler dışında her türlü silahın toplanmasını emretti. “Direniş ülke için bir sonraki tehlike olacak” diyen el-Kebaşi, “Ordunun bu direnişe ihtiyacı olduğu kadar disipline de ihtiyacı var. Bu konuda bir yasa taslağı hazırlıyor ve yönetmelikler çıkarıyoruz” ifadelerini kullandı.

Siyasi ve sivil güçler daha önce, ülkedeki mevcut çatışmalarda ordunun yanında savaşan İslamcı gruplarla birlikte, ordunun himayesi altında savaşı körükleyecek silahlı milislerin ortaya çıkmasına karşı uyarıda bulunmuşlardı.

ABD'nin Sudan Özel Temsilcisi Tom Perriello Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, “ABD, Ramazan Ayı’ndan sonra Cidde'de resmi Sudan barış görüşmelerinin yeniden başlamasını dört gözle bekliyor” dedi. Perriello sözlerini şöyle sürdürdü: “Ramazan ve bayramın görüşmelerin başlamasına daha birkaç hafta olduğu anlamına gelebileceği gerçeğine saygı duyuyoruz. Ancak bu süreyi siviller ve ortaklarımızla bu krizi çözmek ve savaşı durdurmak için nasıl bir yol bulabileceğimizi konuşmak için de kullanmak istiyoruz.”


Irak: Hişam el-Haşimi’nin katili ‘delil yetersizliği’ nedeniyle serbest bırakıldı

Hişam el-Haşimi'ye suikast düzenleyen subay Ahmed el-Kenani (sağda) - Temmuz 2020'de Bağdat'ta vurularak öldürülen araştırmacı Hişam el-Haşimi'nin posterinin önünde bir Iraklı. (AP)
Hişam el-Haşimi'ye suikast düzenleyen subay Ahmed el-Kenani (sağda) - Temmuz 2020'de Bağdat'ta vurularak öldürülen araştırmacı Hişam el-Haşimi'nin posterinin önünde bir Iraklı. (AP)
TT

Irak: Hişam el-Haşimi’nin katili ‘delil yetersizliği’ nedeniyle serbest bırakıldı

Hişam el-Haşimi'ye suikast düzenleyen subay Ahmed el-Kenani (sağda) - Temmuz 2020'de Bağdat'ta vurularak öldürülen araştırmacı Hişam el-Haşimi'nin posterinin önünde bir Iraklı. (AP)
Hişam el-Haşimi'ye suikast düzenleyen subay Ahmed el-Kenani (sağda) - Temmuz 2020'de Bağdat'ta vurularak öldürülen araştırmacı Hişam el-Haşimi'nin posterinin önünde bir Iraklı. (AP)

Irak yargısı, araştırmacı Hişam el-Haşimi'nin 2020 yılında öldürülmesine ilişkin davayla ilgili ilk resmî açıklamasında, daha önce kendisini öldürmekten suçlu bulunan kişinin beraat ettiğini ve serbest bırakıldığını doğruladı.

Yargı Konseyi Sözcüsü Sinan Ganem, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada “Irak mahkemesi delil yetersizliği nedeniyle Ahmed Hamdavi el-Kenani lehine beraat kararı verdi” dedi. Şarku’l Avsat'a konuşan bir yargı kaynağı, “El-Kenani, davanın incelendiği oturumda hâkim önünde suçu işlediğini inkâr etti” bilgisini paylaştı. Ancak kaynak, ‘beraat kararının el-Haşimi davasının tamamen kapandığı anlamına gelmediğini, çünkü cinayet suçlarının zaman aşımına uğramadığını’ belirtti.

Aynı kaynağa göre bundan sonraki iki yıl içinde, davada yeni kanıtlar ortaya çıkarsa, el-Kenani veya başka bir sanık hakkındaki adli dava yeniden başlatılabilir.

El-Haşimi, Temmuz 2020'de Bağdat'ın doğusundaki evinin yakınında arabasını park ederken silahlı bir kişinin saldırısına uğramış ve vurularak öldürülmüştü.

Mayıs 2023'te, sekiz ertelemenin ardından Merkez Mahkeme, el-Kenani hakkında gıyabında idam kararı verdi. Ancak Yargıtay, 31 Temmuz 2023'te kararı bozdu ve davanın Rusafa'daki Merkez Soruşturma Mahkemesi'ne iade edilmesine karar verdi.

Beraat kararından saatler sonra, bu hafta başında, el-Kenani'nin devlet görevine ‘normal’ bir şekilde döndüğü bilgisi sızdı. Bir güvenlik kaynağı “Teğmen rütbesindeki el-Kenani İçişleri Bakanlığı'nda çalışmaya başladı” dedi. Bir başka kaynak ise Mühendislik İşleri Müdürlüğü'ne katıldığını doğruladı.

Devlet Yönetimi Koalisyonu’ndan adının açıklanmasını istemeyen bir siyasetçi “El-Haşimi dosyasına dahil olan Şii güçler kamuoyundan öfkeli bir tepki beklemiyor” değerlendirmesinde bulundu. Bağımsız Milletvekili Seccad Salim ise Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada “Bu, protestocuları, aktivistleri ve araştırmacıları öldüren katillerin beraat ettiği dördüncü dava” ifadelerini kullandı.


Hamas ve İslami Cihad Şifa Hastanesi savaşında güçlerini birleştirdi

Gazze'deki yıkımın ortasında tekerlekli sandalyedeki bir kızı iten Filistinli çocuk. (AFP)
Gazze'deki yıkımın ortasında tekerlekli sandalyedeki bir kızı iten Filistinli çocuk. (AFP)
TT

Hamas ve İslami Cihad Şifa Hastanesi savaşında güçlerini birleştirdi

Gazze'deki yıkımın ortasında tekerlekli sandalyedeki bir kızı iten Filistinli çocuk. (AFP)
Gazze'deki yıkımın ortasında tekerlekli sandalyedeki bir kızı iten Filistinli çocuk. (AFP)

Gazze'de bulunan Şifa Hastanesi çevresindeki çatışmaların yoğunluğu, Hamas ve İslami Cihad hareketlerini askeri kanatları aracılığıyla ‘ortak operasyonlar’ düzenlemeye sevk etti. İki hareket, ‘İsrail güçlerini ve tanklarını roket ve havan mermileriyle’ hedef aldıklarını duyurdu.

İsrail güçleri ile Filistinli savaşçılar arasında Şifa Hastanesi civarında yakın çatışmalar yaşanırken, Hamas ve İslami Cihad'ın askeri kanatları ‘ortak operasyonlarda İsrail güçlerine, tanklarına, roket ve havan toplarıyla saldırdıklarını’ açıkladı.

İsrail ordusu, bir haftadan uzun süre önce baskın düzenlediği hastane çevresinde operasyonlara devam ettiğini bildirdi. ‘Operasyonun başlangıcından bu yana yaklaşık 200 militanın öldürüldüğü’ belirtilen açıklamada, ‘sivillere, hastalara, sağlık ekiplerine ve tıbbi ekipmana zarar verilmediği’ iddia edildi. Hamas tarafından yönetilen Gazze Şeridi'ndeki Sağlık Bakanlığı, Şifa Hastanesi yerleşkesinde sağlık hizmeti vermek için gerekli donanıma sahip olmayan bir idari binada, mahsur kalan yaralı ve hastalar olduğunu söyledi.

Filistinli tıbbi kaynaklar, dün (Perşembe) bir çocuğun açlık ve tedavi yetersizliği nedeniyle hayatını kaybettiğini ve Gazze Şeridi'nde yetersiz beslenme nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısının 30'a yükseldiğini duyurdu. Filistin resmi haber ajansı WAFA, ‘Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahya'da bulunan Kemal Advan Hastanesi'nde bir çocuğun yetersiz beslenme, susuzluk ve tıbbi malzeme eksikliği nedeniyle öldüğünü’ bildirdi.

Bu arada, Uluslararası Adalet Divanı (UAD) yargıçları dün, İsrail'in Gazze Şeridi'ne insani yardım ulaştırmak için gerekli tedbirleri almasını istedi.

Lahey merkezli UAD’ın yeni kararında, “İsrail, kuvvetlerinin Gazze'deki Filistinlilerin haklarını ihlal eden herhangi bir eylemde bulunmamasını ve temel gıda malzemelerinin gecikmeksizin Gazze Şeridi'ne girmesini sağlamalıdır” ifadesi yer aldı.

UAD, İsrail'den kararlarını uygulamak için aldığı tüm tedbirleri bir ay içinde kendisine rapor etmesini talep etti. Mahkeme, Gazze'deki Filistinlilerin zor yaşam koşullarıyla karşı karşıya olduğunu ve kıtlığın yaygın olduğunu belirtti. Ayrıca Gazze'deki Filistinlilerin ‘sadece kıtlık riskiyle karşı karşıya olmadıklarını, kıtlığın şimdiden baş gösterdiğini’ belirttiğini vurguladı.