Libya Parlamentosu’nda bütçe tasarısını onaylama çağrısı

Libya Maliye Bakanlığı'na bağlı komitede genel bütçe tasarısındaki değişiklikler tartışıldı. (Maliye Bakanlığı)
Libya Maliye Bakanlığı'na bağlı komitede genel bütçe tasarısındaki değişiklikler tartışıldı. (Maliye Bakanlığı)
TT

Libya Parlamentosu’nda bütçe tasarısını onaylama çağrısı

Libya Maliye Bakanlığı'na bağlı komitede genel bütçe tasarısındaki değişiklikler tartışıldı. (Maliye Bakanlığı)
Libya Maliye Bakanlığı'na bağlı komitede genel bütçe tasarısındaki değişiklikler tartışıldı. (Maliye Bakanlığı)

Libya'nın güneyindeki Fizan bölgesinden bir parlamento bloğunun üyeleri dün, Tobruk Parlamentosu Başkanlık Konseyi’nden Ulusal Birlik Hükümeti tarafından sunulan bütçenin, Libya Merkez Bankası Başkanı, İdari Kontrol Kurumu ve Muhasebe Divanı başkanları başta olmak üzere egemen pozisyonların isimleri belirlenmeden onaylanmaması çağrısında bulundu.
Libya Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih, çalışmaların tamamlanmasının ardından gemen Pozisyonları Üstlenecek Adayların Dosyalarının Taranması Komitesi’nin hazırladığı tutanağı teslim aldı. Komite Üyesi Milletvekili Abdulhadi es-Sağir yaptığı basın açıklamasında şunları söyledi:
“Temsilciler Meclisi tarafından belirlenen dosyalara eklenecek şartlara göre Komite tarafından incelenen adayların isimleri Trablus'taki Libya Devlet Yüksek Konseyi’ne sevk edilecek.”
14 üyeden oluşan söz konusu parlamento bloğu, parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 24 Aralık 2021'de yapılmasını sağlamak için çabaların sürdüğü bir dönemde, devletin kaynaklarını yolsuzluğa maruz bırakan ve kamu parasını israf eden durumları ele alacak denetleme araçları olmadan bütçeyi kabul etmenin mantıksız olduğunu bildirdi.  
Milletvekilleri Misbah Uhide ve Muhammed Tamer'in de dahil olduğu blok üyeleri, açıklamalarında Fizan Diyalog Komitesi üyelerinin müdahalesi olmaksızın ve ‘bazı bakanlık görevlerinde olduğu gibi bölgeyi siyasi rüşvet aracı olarak kullanmadan’ tüm bakanlıkların temsilcilerinin tamamının isimlendirilmesi gerektiğini vurguladılar. Ayrıca kadınları, gençleri ve Tunus Diyalog Forumu Anlaşması ile Libya Siyasi Anlaşması’nda öngörülen kültürel bileşenleri içeren coğrafi boyuta göre adil katılım ve temsil ilkesinin dikkate alınmasını talep ettiler. 
Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, bütçe taslağını Tobruk’taki Temsilciler Meclisi’ne  geçtiğimiz mart ayında sundu. Mevcut cari yıl için 96,2 milyar Libya dinarı (21,5 milyar dolar) olarak belirlenen bu ülke tarihinin en yüksek bütçesiyle hükümetin bu yılın sonuna kadar tüm harcamalarının karşılanması planlanıyor. Ancak Temsilciler Meclisi bütçe taslağını değişiklik yapılması için 20 Nisan’da hükümete iade etti.
Maliye Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Başkanlık Konseyi’nin bütçeyi inceleme kararıyla oluşturduğu Bakanlık Komitesi’nin genel bütçe projesinin son çerçevesinin belirlediğini bildirdi. Gerekli önlemleri alması için Başbakan’a ikinci kez gönderilen bütçe ile ilgili kapsamlı bir çalışma yürütüldüğü kaydedildi.
Komite, Temsilciler Meclisi'nden alınan önerileri ve gözlemleri görüşmek üzere toplantılara devam ettiğini ve Temsilciler Meclisi'nin vizyon ve tavsiyelerine göre yürürlüğe girmesi için genel bütçe taslağı maddelerinin görüşüldüğü mekanizmanın belirlendiğini duyurdu.
Parlamento bloğu üyeleri, öncelikle egemen pozisyonların belirlenmesi konusundaki tutumunu yineledi ve güney halkının çektikleri acılara dikkat çekti. Açıklamada "Fizan son on yılda siyasi bölünmeden dolayı birçok acı çekti. Zorlu yaşam koşullarına  ve savaşlara tahammül etti” ifadesi kullanıldı.
Ayrıca Muhammed el-Menfi liderliğindeki Başkanlık Konseyi'ne, güney sınırlarında kötüleşen durum, Çad’daki güncel olaylar ve Libya sınırına komşu şehirlere yönelik saldırılarında Libya'nın güneyini kullanan Çad’lı paralı askerler meselesi ile ilgili sorumluluklarını yerine getirmesi için çağrıda bulundular. 
Bloğun üyeleri, Güney Kalkınma Fonu'nun tahsis edilmesi ve önceki hükümetlerce verilen meblağların aktarılmasına ilişkin haklarını vurgulayarak bu konuda başbakanı ahlaki ve yasal olarak sorumlu tuttular.
Fizan bloğu, Başkanlık Konseyi Yardımcısı Musa el-Koni'nin yanı sıra Başbakan Yardımcısı Ramazan Bucenah’ı da çalışmalarına Sabha'dan başlayarak vatandaşlar tüm hizmetleri sunmaya çağırdı. Başkanlık Konseyi daha önce Libya Ordusu Başkomutanı sıfatıyla, güneydeki tüm askeri birliklere Çad'daki mevcut olayların arka planına karşı Libya'nın güney sınırlarını korumak ve güvence altına almak için acil önlemler alma ve anlaşma sağlama emri vermişti. Ayrıca tüm düşmanlarla azami dikkat ve tedbirler doğrultusunda hazır olma talimatı vermişti.



Hicri, Suriye'deki Dürziler için ‘ayrı’ bir bölge kurulmasını istedi

Süveyda'da Ulusal Muhafızlar grubunun kurulmasının anısına, grubun liderleri ve Şeyh Hikmet el-Hicri ile birlikte çekilen hatıra fotoğrafı (Facebook)
Süveyda'da Ulusal Muhafızlar grubunun kurulmasının anısına, grubun liderleri ve Şeyh Hikmet el-Hicri ile birlikte çekilen hatıra fotoğrafı (Facebook)
TT

Hicri, Suriye'deki Dürziler için ‘ayrı’ bir bölge kurulmasını istedi

Süveyda'da Ulusal Muhafızlar grubunun kurulmasının anısına, grubun liderleri ve Şeyh Hikmet el-Hicri ile birlikte çekilen hatıra fotoğrafı (Facebook)
Süveyda'da Ulusal Muhafızlar grubunun kurulmasının anısına, grubun liderleri ve Şeyh Hikmet el-Hicri ile birlikte çekilen hatıra fotoğrafı (Facebook)

Suriye'deki Dürzilerin önde gelen ruhani liderlerinden biri olan Telal Hikmet el-Hicri, ayrı bir bölge kurulması çağrısında bulundu. Öte yandan ülkenin güneyindeki Dürzi azınlığın kalesi olan Süveyda ilinde silahlı grupları tek bir çatı altında birleştirme çabaları devam ediyor.

Süveyda'daki Dürzilerin önde gelen üç ruhani liderinden biri olan Şeyh Hicri, Süveyda'daki en büyük grup olan Onurlu Adamlar Hareketi'nin bir heyetini kabul ederken çağrısını dile getirdi. Onurlu Adamlar Hareketi, diğer gruplarla birlikte Hicri'nin komutası altında, Suriye'nin güneyinde yakın zamanda duyurulan Ulusal Muhafızlar adı verilen oluşuma katılmaya hazır olduğunu açıkladı.

Öte yandan Suriye Dışişleri Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklamada, İsrail ordusunun Şam kırsalındaki Beyt Cin bölgesine yaptığı askeri saldırı şiddetle kınandı. Şarku’l Avsat’a konuşan yerel kaynaklar, İsrail askerlerinin bölgenin idari sınırları içindeki Şeyh (Hermon) Dağı'nın yamaçlarındaki bir tepede mevzilendiğini ve dağın şu an neredeyse tamamen İsrail’in kontrolü altında olduğunu söyledi.


Lübnan’daki Şii İkilisi hükümetin kararlarına karşı protesto çağrısında geri adım attı

Beyrut Havaalanı’na giden yolda Hizbullah’ın silahlarını teslim etmesini reddettiklerini belirten bir pankart açan Hizbullah destekçileri (EPA)
Beyrut Havaalanı’na giden yolda Hizbullah’ın silahlarını teslim etmesini reddettiklerini belirten bir pankart açan Hizbullah destekçileri (EPA)
TT

Lübnan’daki Şii İkilisi hükümetin kararlarına karşı protesto çağrısında geri adım attı

Beyrut Havaalanı’na giden yolda Hizbullah’ın silahlarını teslim etmesini reddettiklerini belirten bir pankart açan Hizbullah destekçileri (EPA)
Beyrut Havaalanı’na giden yolda Hizbullah’ın silahlarını teslim etmesini reddettiklerini belirten bir pankart açan Hizbullah destekçileri (EPA)

Lübnan’da Şii İkilisi (Hizbullah ve Emel Hareketi) hükümetin bu ayın başlarında ‘silahların devletle sınırlandırılması’ konusunda aldığı karara karşı yaptığı sokağa dökülme çağrısından geri adım attı.

Emel Hareketi'nin ‘Merkez İşçi Bürosu’ ve Hizbullah'ın ‘Merkez Sendikalar ve İşçiler Birliği’ adına pazartesi sabahı yapılan açıklamada, hükümetin kararına karşı çarşamba günü ‘büyük bir protesto gösterisi düzenlenmesi’ çağrısı yapıldı. Şii İkilisi daha sonra, ‘ülkenin birliği ve istikrarını korumaya önem veren ulusal yetkililerin isteklerine yanıt olarak, mevcut aşamada ulusal sorumluluk gereği ve ülkemizin karşı karşıya olduğu önemli meseleler hakkında derinlemesine ve yapıcı bir diyaloga imkân vermek amacıyla’ eylemin ertelendiğini duyurdu.

Süreç iyi idare edilemedi

Şii İkilisi’nin protesto gösterisi çağrısından geri adım atması, sürecin yönetiminde bir kafa karışıklığı olduğunu düşündürdü. Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri'nin sokaklara çıkılması konusunda pek istekli olmadığına dair haberler basında yer alırken Hizbullah yönetimi, ordunun ‘silahların devletle sınırlandırılması’ planını tamamlamasının arifesinde, hükümet kendi çıkarlarına aykırı yeni kararlar almasını önlemek için ‘bu kartı oynamanın zamanının geldiğini’ düşünüyor.

Emel Hareketi milletvekilleri ve liderleri genel çerçeveye karşı çıkmaya devam ederken, Hizbullah milletvekilleri ve liderleri hükümetten kararını geri almasını talep etmeye devam ediyor. Bunun yanında İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) yurtdışı kolu Kudüs Gücü’nün Koordinasyon İşleri Başkan Yardımcısı Tuğgeneral İrac Mescidi dün yaptığı açıklamada Hizbullah'ın silahsızlandırılmasının ABD ve İsrail’in asla uygulanmayacak bir planı olduğunu söyledi.

Berri, protesto gösterisi çağrısının iptal edilmesini istedi

Bu arada, Berri liderliğindeki Kalkınma ve Kurtuluş Bloku’ndan parlamento kaynakları Şarku’l Avsat’a, Berri'nin daha önce sokağa çıkılmasına karşı olduğunu açıkladığını söyledi. Çarşamba günü sokağa çıkma çağrısının geri çekilmesi için yapılan müdahaleyle ilgili konuşan Kalkınma ve Kurtuluş Bloğu üyesi milletvekili Kasım Haşim, protesto gösterisinin ertelenmesinin birden fazla nedeni olduğunu, en önemlisinin ise ‘Tom Barrack liderliğindeki ABD’li heyetle görüşülecek konularla bağlantılı olmaması ve beşinci kolun güvenlik ve istikrarı bozma girişimlerine karşı koyması gerektiği’ düşüncesi olduğunu söyledi.

fgthyuı
Hizbullah’ın silahsızlandırılması planını protesto etmek için Beyrut'un güney banliyölerinde motosikletlerle toplanan Hizbullah destekçileri (Arşiv – EPA)

Haşim, Şarku’l Avsat yaptığı açıklamada eylem çağrısının, hükümetin son zamanlarda aldığı kararların ardından biriken birçok sorunun yanı sıra saldırıların, ihlallerin ve içeride yapılan hataların artmasıyla birlikte ülkede yaşananları reddeden belirli bir halk duyarlılığını yansıttığını açıkladı.

Haşim, sözlerini şöyle sürdürdü:

Herkes şu anda iki önemli gelişmeyi bekliyor. Bunlardan birincisi, İsrail'in Amerikan belgesine vereceği yanıt. İkincisi ise 2 Eylül'de yapılacak hükümet toplantısı. Bu toplantıda ordunun, geliştirilmesi için görevlendirildiği planı sunması bekleniyor.

Öte yandan Baalbek-Hermel Müftüsü Şeyh Bakir er-Rifai dün Başbakan Nevvaf Selam ile yaptığı görüşmede, tüm anlaşmazlık konularının kurumlar içinde tartışılması gerektiğini belirterek dikkat çekici bir tavır sergiledi. Sıcak konuların soğukkanlılıkla ve kurumlar içinde ele alınması gerektiğini belirten Şeyh Rifai, sokağa çıkmanın iki ucu keskin bir bıçak olduğunu ve bunun kendilerine ve ülkeye nasıl bir etkisi olacağını bilmediklerini vurguladı.

Çelişkili tutumlar

Ortadoğu ve Körfez Askeri Analiz Merkezi (ENİGMA) Başkanı Riyad Kahveci, hükümetin silahların devletle sınırlandırılması konusunda aldığı son kararların ardından Hizbullah’ın tutumunun EmelHareketi'nin tutumuyla uyuşmadığının açık olduğunu söyledi. Kahveci’ye göre Hizbullah, gerginliği tırmandırmaya çalışıyor ve motosikletli gece mitingleri ve sokak gösterileri düzenliyor. Emel Hareketi ise hiçbir gösteriye katılmayacağını açıkladı. Ayrıca silahların devletle sınırlandırılması kararına saygı duyduğunu açıkça beyan eden Emel Hareketi’nden Maliye Bakanı Yasin Cabir, Hizbullah'ın iç savaş tehditlerine de tepki gösterdi.

Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede Meclis Başkanı Berri'nin sokak protestolarına açıkça karşı olduğunu belirten Kahveci,. İsrail'in Lübnan'a yönelik savaşı devam ederken, sokak protestoları durumun kontrolünün kaybedilmesine yol açabileceğini, böyle bir durumda da sokak protestolarına başvurmanın mantıksız olacağını ve Lübnan'daki Şiiler için tehlike oluşturacağını söyledi.


Uluslararası Af Örgütü, İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki köyleri yıkmasını “savaş suçu” olarak nitelendirerek soruşturma açılması çağrısında bulundu

Lübnan'ın güneyindeki Kefer Kila köyü, İsrail'in bombardımanı sonucunda tamamen yıkıldı (AP)
Lübnan'ın güneyindeki Kefer Kila köyü, İsrail'in bombardımanı sonucunda tamamen yıkıldı (AP)
TT

Uluslararası Af Örgütü, İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki köyleri yıkmasını “savaş suçu” olarak nitelendirerek soruşturma açılması çağrısında bulundu

Lübnan'ın güneyindeki Kefer Kila köyü, İsrail'in bombardımanı sonucunda tamamen yıkıldı (AP)
Lübnan'ın güneyindeki Kefer Kila köyü, İsrail'in bombardımanı sonucunda tamamen yıkıldı (AP)

Uluslararası Af Örgütü (UAÖ) salı günü yayınladığı bir raporda, İsrail ordusunun Hizbullah ile yaptığı son savaş sırasında Lübnan'ın güneyindeki birçok sınır köyünde ‘kasıtlı’ olarak geniş çaplı yıkıma neden olduğunu belirterek, bunun ‘savaş suçu’ olarak soruşturulmasını istedi.

Hizbullah ve İsrail arasında bir yılı aşkın bir süre devam eden yıkıcı bir savaş gerçekleşti. Bu savaş, geçtiğimiz kasım ayında Hizbullah'ın Litani Nehri'nin güneyindeki bölgeden çekilmesini ve askeri yapılarının lağvedilmesini, ayrıca İsrail'in savaş sırasında ilerlediği bölgelerden çekilmesini öngören bir ateşkesle sona erdi.

Fransız Haber Ajansı AFP’nin haberine göre UAÖ, İsrail ordusunun Lübnan'ın güneyinde sivillere ait mülkleri ve tarım arazilerini yaygın ve kasıtlı olarak tahrip etmesinin savaş suçu olarak soruşturulması gerektiğini değerlendirdi.

UAÖ, geçtiğimiz haziran ayı sonlarında Lübnan'ın güneyindeki geniş çaplı yıkımla ilgili olarak İsrail ordusuna sorular gönderdiğini, ancak henüz bir yanıt alamadığını açıkladı.

Sayısız hayat yok edildi

UAÖ, 1 Ekim 2024 ile 26 Ocak 2025 tarihleri arasında Lübnan'ın güneyinde 10 binden fazla tesisin ya ciddi şekilde hasar gördüğünü ya da tamamen yıkıldığını belgeledi. UAÖ, yıkımın çoğunun İsrail ile Hizbullah arasında ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girmesinden sonra gerçekleştiğini kaydetti.

Ateşkes anlaşması uyarınca, İsrail güçlerinin savaş sırasında Lübnan'ın güneyinde işgal ettikleri bölgelerden 60 gün içinde çekilmesi gerekiyordu. Fakat İsrail süre dolduktan sonra da sınır bölgesinde kalmaya devam etti.

İsrail askerleri, Lübnan'ın geri çekilmelerini talep ettiği beş stratejik tepede halen konuşlu durumda.

UAÖ, İsrail askerlerinin 24 köyde evler, camiler, mezarlıklar, yollar, parklar ve futbol sahaları dahil olmak üzere sivil altyapıyı tahrip etmek için elle yerleştirilmiş patlayıcılar ve buldozerler kullandığını belirtti.

UAÖ Araştırma, Savunuculuk, Politika ve Kampanyalar Kıdemli Direktörü Erika Guevara-Rosas’a göre bu durum bütün bölgeleri yaşanmaz hale getirirken sayısız insanın hayatını mahvetti.

Zorunlu askeri gereklilik yok

UAÖ, sınır şeridi boyunca yer alan köylerin video, fotoğraf ve uydu görüntülerine dayanarak yıkımı analiz etti, ancak özellikle Kefer Kila, Marun er-Ras, Adaysit, Ayta eş-Şaab ve ez-Zahira köylerine odaklandı.

FV
Lübnan'ın güneyindeki Kefer Kila köyü, İsrail'in bombardımanı sonucunda tamamen yıkıldı (AP)

UAÖ, kanıtlar arasında İsrailli askerlerin evlerin içine elle patlayıcı yerleştirdiklerini, yolları ve futbol sahalarını tahrip ettiklerini, bahçeleri ve dini mekanları buldozerlerle yıktıklarını gösteren videolar olduğunu belirtti.

Buna karşın İsrail, saldırılarının Hizbullah'a ait yerleri ve tesisleri hedef aldığını söylüyor.

UAÖ, yaptığı soruşturmanın birçok durumda İsrail ordusunun, herhangi bir zorunlu askeri gereklilik olmaksızın ve uluslararası insani hukuku ihlal ederek sivil altyapıya yaygın bir şekilde zarar verdiğini ortaya koyduğunu vurguladı.