Koronavirüs aşılarının patent hakları konusunda küresel anlaşmazlıklar sürüyor

Hindistan’da bir hastane çalışanı elinde aşı dozu tutuyor (AFP)
Hindistan’da bir hastane çalışanı elinde aşı dozu tutuyor (AFP)
TT

Koronavirüs aşılarının patent hakları konusunda küresel anlaşmazlıklar sürüyor

Hindistan’da bir hastane çalışanı elinde aşı dozu tutuyor (AFP)
Hindistan’da bir hastane çalışanı elinde aşı dozu tutuyor (AFP)

Merkezi Cenevre’de bulunan Dünya Ticaret Örgütü’nden (WTO) bir yetkili, Avrupa Birliği (AB), İngiltere ve Japonya gibi bazı ülkelerin yeni tip koronavirüse (Kovid-19) karşı geliştirilen aşıların patent haklarını askıya alma önerisiyle ilgili hâlâ çekinceleri olduğunu söyledi.
AFP’ye açıklama yapan yetkili, örgütün Cenevre’deki genel merkezinde ticari fikri mülkiyet haklarıyla ilgili hususları görüşmek üzere düzenlenen toplantıda koronavirüs aşılarının fikri mülkiyet haklarının askıya alınmasına yönelik özel hükümler üzerinde tartışma başlatma önerilerinin memnuniyetle karşılandığını söyledi.
Yetkili, bununla birlikte AB, Avustralya, Japonya, Norveç, Singapur, Güney Kore, İsviçre ve Tayvan gibi bazı üye ülkelerin müzakerelere başlamanın doğruluğu konusunda şüphelerini dile getirmeye devam ettiklerini ve bu yönde yapılan önerileri analiz etmek için daha fazla zaman istediklerini belirtti.
Dünya Ticaret Örgütü’ndeki herhangi bir anlaşmaya varılmak için 164 üye ülkenin tümünün oy birliğini gerektiriyor.
Güney Afrika ve Hindistan, koronavirüs aşılarının fikri mülkiyet haklarını askıya almak için bir kampanya yürütüyor. İki ülke, 63 WTO üyesi ülke tarafından desteklenen bu yönde revize edilmiş bir teklif sundu.
Söz konusu teklif, aşı patentlerini askıya almanın yanı sıra, bu muafiyeti tedaviler, teşhis testleri, tıbbi cihazlar ve koruyucu ekipmanların yanı sıra aşı üretimi için gerekli malzeme ve bileşenleri de kapsayacak şekilde genişletmeyi amaçlıyor.
Teklif, bu fikri mülkiyet haklarının en az üç yıllık bir süre için askıya alınmasını öngörüyor ve bunun sonucunda WTO Genel Konseyi gerekirse bu hakları uzatabilir.
Yetkili, müzakerelere başlama gereğini dile getiren ülkeler arasında Kenya’nın yanı sıra Mısır, Pakistan, Arjantin, Bangladeş ve Endonezya’nın da bulunduğunu ifade etti.



Savaşın, çocukların DNA'sı üzerindeki etkisi ortaya kondu

Suriye'de 2011'de patlak veren iç savaşın ardından milyonlarca çocuk mülteci oldu veya ülke içinde yerinden edildi (Reuters)
Suriye'de 2011'de patlak veren iç savaşın ardından milyonlarca çocuk mülteci oldu veya ülke içinde yerinden edildi (Reuters)
TT

Savaşın, çocukların DNA'sı üzerindeki etkisi ortaya kondu

Suriye'de 2011'de patlak veren iç savaşın ardından milyonlarca çocuk mülteci oldu veya ülke içinde yerinden edildi (Reuters)
Suriye'de 2011'de patlak veren iç savaşın ardından milyonlarca çocuk mülteci oldu veya ülke içinde yerinden edildi (Reuters)

Bilim insanları savaşın çocuklarda DNA düzeyinde olumsuz etkiler yaratabildiğini ortaya koydu. 

Savaş ve çatışma ortamının çocukların ruh sağlığı üzerinde ciddi, uzun süreli bir yansıması olabileceği biliniyor. 

Diğer yandan biyolojik açıdan nasıl bir hasar aldıkları hakkında daha az araştırma yürütüldü.

Birleşik Krallık'taki Surrey Üniversitesi'nin liderliğindeki araştırma ekibi, Lübnan'daki gayriresmi yerleşimlerde yaşayan Suriyeli mültecilerle bir çalışma yürüttü.

JAMA Psychiatry adlı hakemli dergide dün (20 Kasım) yayımlanan çalışmada, 6-19 yaşındaki 1507 mülteciden tükürük örnekleri alındı. 

Bilim insanları daha sonra bu örneklerdeki DNA metilasyonunu (DNAm) inceledi. DNA'daki biyolojik bir süreç olan metilasyonda DNA kodu değişmeden genler açık veya kapalı duruma geçiyor.

Normal gelişimde önemli bir rol oynayan DNAm, beslenme biçimi, stres ve travmadan etkilenebiliyor.

Araştırmacılar ayrıca çocuklar ve onların bakımını üstlenen kişilerle anketler yaparak savaşla ilgili olaylara ne kadar maruz kaldıklarını belirlemeye çalıştı.

Bulgular, savaşın DNAm'de değişikliklere yol açtığını ve bunun çocukların fiziksel ve zihinsel sağlığı üzerinde uzun vadeli bir etki bırakabildiğini gösteriyor. 

Değişimlerden bazıları, sinir hücrelerinin iletişim kurması ve hücrelerdeki materyallerin taşınması gibi kritik işlevlerde yer alan genlerle bağlantılıydı.

Sözkonusu değişimler DNA dizilimini değiştirmiyor. Ancak yoksulluk ve zorbalık gibi travmatik olaylarda benzer etkilere bugüne kadar rastlanmadı. Bu da savaşın çocukların biyolojisinde çok daha farklı bir etki yarattığını ortaya koyuyor.

Bilim insanları DNAm değişimlerinin kız ve oğlan çocuklarındaki farklılıklarını da analiz etti. 

İki cinsiyet de durumdan etkilenmesine karşın savaş olaylarına maruz kalan kız çocuklarının, özellikle stres tepkisi ve beyin gelişimiyle bağlantılı genlerde daha ciddi DNA değişiklikleri gösterdiğini saptadılar.

Makalenin başyazarı Michael Pluess "Savaşın çocukların ruh sağlığı üzerinde olumsuz bir etki yarattığı yaygın bir bilgi olsa da çalışmamız, bu etkinin altında yatan biyolojik mekanizmalara dair kanıtlar buldu. Ayrıca savaşın daha yavaş epigenetik yaşlanmayla bağlantılı olduğunu keşfettik; bu da savaşın çocukların gelişimini etkiliyor olabileceği anlamına gelebilir" diyor:

Sonuç olarak çalışmamız, savaşın ortasında kalan milyonlarca çocuk için zihinsel stresin ötesinde, savaşın trajik maliyetinin daha net bir resmini çiziyor.

Independent Türkçe, Science Daily, National News, JAMA Psychiatry