Suudi Arabistan ve Kuveyt veliaht prensleri, bölgesel ve uluslararası gelişmeleri görüştü

Suudi Arabistan Kralı, Kuveyt Emiri’nden bir mektup aldı.

Kuveyt Emiri’nin Suudi Arabistan Kralı’na yolladığı mektubu Suudi Arabistan Veliaht Prensi teslim aldı. (SPA)
Kuveyt Emiri’nin Suudi Arabistan Kralı’na yolladığı mektubu Suudi Arabistan Veliaht Prensi teslim aldı. (SPA)
TT

Suudi Arabistan ve Kuveyt veliaht prensleri, bölgesel ve uluslararası gelişmeleri görüştü

Kuveyt Emiri’nin Suudi Arabistan Kralı’na yolladığı mektubu Suudi Arabistan Veliaht Prensi teslim aldı. (SPA)
Kuveyt Emiri’nin Suudi Arabistan Kralı’na yolladığı mektubu Suudi Arabistan Veliaht Prensi teslim aldı. (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi, Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Muhammed bin Selman, Kuveyt Veliaht Prensi Şeyh Meşal el-Ahmed el-Cabir es-Sabah ile Riyad'da bir araya geldi. Bu, Kuveyt Veliaht Prensi Şeyh Meşal el-Ahmed el-Cabir es-Sabah’ın Suudi Arabistan’a düzenlediği ilk ziyaret oldu.
İki veliaht prens, ikili iş birliğinin gelişimini destekleyen fırsatların yanı sıra bölgesel ve uluslararası gelişmeler ile güvenlik ve istikrarı artırmaya yönelik çabaları ele aldılar.
Kuveyt Veliaht Prensi görüşmenin başında, Kuveyt Emiri Nevvaf el-Ahmed el-Cabir es-Sabah’ın Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz’e yolladığı mektubu Suudi Arabistan Veliaht Prensi’ne takdim etti.
SPA’nın haberine göre iki Veliaht Prens, ülkeleri arasındaki kardeşlik ilişkilerini, çeşitli alanlarda ikili iş birliğinin yönlerini ve bu ortaklığı destekleme fırsatlarını görüştüler.
Suudi Arabistan Veliaht Prensi, Kuveyt Veliaht Prensi’ni dün sabah erken saatlerde Riyad'daki Kral Halid Uluslararası Havalimanı'nda karşıladı. Kuveyt Veliaht Prensi, ziyaretinin bitişinde kendisi ve beraberindeki heyete gösterilen cömert misafirperverlik ve sıcak karşılama için Suudi Arabistan Kralı ve Veliaht Prensi’ne teşekkürlerini ve takdirlerini sundu. İki ülkeyi birbirine bağlayan özel ve güçlü ilişkilere ve kardeşlik bağlarına övgüde bulunan Kuveyt Veliaht Prensi, kendi deyimiyle; kardeşlik ve muhabbet ruhuna sahip Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile bir araya gelmekten son derece memnun olduğunu vurguladı.
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan bin Abdullah da yaptığı açıklamada Şeyh Meşal el-Ahmed’in Veliaht Prenslik görevini üstlenmesinin ardından gerçekleştirdiği bu ilk ülke dışı ziyaretini Suudi Arabistan Krallığı’na yaparak iki ülke arasındaki ilişkilerin önemini ortaya koyduğunu kaydetti.
Prens Faysal bin Abdullah, ziyaretin iki ülke arasındaki siyasi ilişkileri güçlendireceğine, bölgesel düzeydeki pek çok siyasi konuda koordinasyon düzeyini iki liderlik düzeyine çıkararak olumlu etkiler yaratacağına yönelik umudunu dile getirdi. Bu yönde bölgede güvenlik ve istikrarın sağlanması için Arap ve İslam milletleri çıkarlarına hizmet edecek ve gündemdeki meselelerini destekleyecek şekilde bölgesel ve uluslararası arenalarda ortak koordinasyonda bulunulmasının önemine dikkat çekti. İran’ın bölgedeki tehditlerine karşı yeni ABD yönetimi ile birlikte ortak koordinasyon sağlanması, İran’a yönelik ekonomik yaptırımların ve silah ambargosunun devam etmesinin gerekliliğin altını çizdi.
SPA'ya yaptığı açıklamada iki ülke arasındaki siyasi ilişkilerin son yıllardaki gelişimine, ekonomik ve ticari ilişkilerdeki ilerleme ve büyüme düzeyine dikkat çeken Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı, Krallığın Kuveyt ile Kral Abdulaziz bin Abdurrahman es-Suud dönemine uzanan güçlü ilişkileri olduğunu vurguladı.
Kral Abdulaziz bin Abdurrahman es-Suud, Suudi Arabistan Krallığı’nın kuruluşunun başlangıcında Riyad’ı geri almak için yola Kuveyt’ten çıkmıştı. Kuveyt'i Irak işgalinden kurtarmada da belirleyici bir rol oynayan Krallık, Kuveyt halkını, Krallığın tüm şehirlerinde ağırlıyor. Nitekim Suudi Arabistan ile Kuveyt arasındaki siyasi ilişkiler, iki ülke arasında iyi komşuluk ve karşılıklı saygı ilkesi, birçok siyasi konuda ortak koordinasyon ve çıkarlarına hizmet eden iş birliği üzerinden karakterize ediliyor.
Suudi Arabistan ve Kuveyt taraflarının karşılıklı ticaret seviyesini yükseltmeyi hedeflediklerini belirten Bakan, iki ülkenin Suudi Arabistan-Kuveyt Koordinasyon Konseyi çalışmalarını etkinleştirme yönünde birlikte çalıştıklarını, ilk toplantının en kısa sürede düzenleneceğini ifade etti.
Koronavirüs salgını yansımalarıyla karşı karşıya kalındığı bir dönemde iki ülkenin sağlık bakanları arasında bu yönde kalıcı, doğrudan ve sürekli bir koordinasyon sağlandığını vurgulayan Prens Faysal açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Krallık, piyasasının istikrara kavuşması için kardeş Kuveyt'i destekledi. Bu yönde Kuveyt'e giden yük kamyonlarının kendi topraklarından geçişi için Krallığın kara ve deniz limanlarını açık tuttu, Suudi ürünlerinin Kuveyt pazarına ihracatını da sürdürdü. Söz konusu karar memnuniyetle karşılandı. Kuveyt Kabinesi, Krallık hükümetine teşekkürlerini sundu.”
Suudi Arabistan Veliaht Prensi'nin Yeşil Orta Doğu girişimi hedeflerine ulaşılması yönünde Kuveyt’in Krallık ile birlikte çalışmadaki rolüne ve girişime resmi düzeyde verdiği desteğe de değinen Prens Faysal bin Ferhan, bu girişimin Kuveyt'te resmi ve halk seviyesinde olumlu tepkiler aldığını kaydetti.
Suudi Arabistan ile Kuveyt arasındaki güçlü tarihi bağları vurgulayan Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) Genel Sekreteri Nayif el-Hacraf da Kuveyt Veliaht Prensi'nin Krallığı ziyaretinin, Krallığın Kuveyt, liderleri ve halk nezdindeki konumunu yansıtan yüksek ve asil anlamlar taşıdığına dikkat çekti. Aynı zamanda bu ziyaretin istisnai ilişkileri ve ortak vizyonları pekiştireceğini vurguladı.
Kuveyt Veliaht Prensi'nin Krallığa yaptığı ziyareti memnuniyetle karşılayan Suudi Arabistan'ın Kuveyt Büyükelçisi Sultan bin Halid de iki ülke arasında var olan 130 yılı aşkın tarihi ilişkilerin özel ve güçlü olduğunun altını çizdi. İki ülke arasındaki ilişkilerin sevgi, kardeşlik ve ortak bir kader ile şekillendiğini kaydeden Büyükelçi Halid, ilişkilerin geleceğinin de vaat edici olduğunu vurguladı.
Kuveyt’in Riyad Büyükelçisi Şeyh Ali el-Halid el-Cabir es-Sabah da dün, Kuveyt Veliaht Prensi’nin Suudi Arabistan ziyaretinin iki ülke liderlerini bir araya getiren güçlü kardeşlik ilişkilerinin bir uzantısı olduğunu, tarihi bir önemi gözler önüne serdiğini kaydetti.
Her zaman üst düzey bir model olan Suudi-Kuveyt ilişkilerinin büyümeye ve güçlenmeye devam ettiğini vurgulayan Büyükelçi, iki ülkenin Kuveyt Emiri Nevvaf el-Ahmed el-Cabir es-Sabah ve Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz döneminde en parlak yıllarını yaşadığına dikkat çekti. Ayrıca iki ülkenin 2018'de aralarındaki mevcut ve büyüyen iş birliği kapsamında yeni bir başlangıç ​​olarak görülen Suudi Arabistan-Kuveyt Koordinasyon Konseyi'nin kurulması için attıkları imzanın ekonomik büyüme yönünde geniş perspektifler sağladığının altını çizdi.
Büyükelçi açıklamasında ekonomik çeşitliğin, ekonominin sürdürülebilirliğini sağlama yönündeki kalkınma planlarına eşlik ettiğine, Krallığın Vizyon 2030 ve Kuveyt'in Vizyon 2035 kapsamındaki iddialı planların tükenebilir kaynak olarak petrole olan bağımlılığı azaltma hedefiyle geldiğine dikkat çekti.
Kuveyt Büyükelçisi’nin aktardığına göre Yeşil Orta Doğu girişimi dolayısıyla Suudi Arabistan Veliaht Prensi’ne övgü ve takdirlerini sunan Kuveyt Emiri, bu girişimi kutsadığını, Kuveyt'in girişimin hedeflerine ulaşma yolunda Krallık ile birlikte çalışmaya hazır olduğunu söyledi.
Tarihsel derinlik, kardeşlik ve kader birliği ile karakterize edilen Suudi Arabistan-Kuveyt ilişkileri, uluslararası komşuluk kavramlarının ötesine geçmiş durumda. Hem resmi hem de halk düzeyinde yakınlığı ile bilinen bu ilişkiler, iki ülkedeki liderliğin ortak iş birliğini pekiştirme konusundaki isteği ile daha da güçlü hale geliyor. Suudi Arabistan-Kuveyt Koordinasyon Konseyi de halklarının refahı için iki ülkenin Körfez çalışma sistemindeki rolüne olumlu yönde yansıyacak ortak iş birliği sürecine güçlü bir şekilde destek olmayı hedefliyor.
Prens Muhammed bin Salman'ın iki yıl önceki Kuveyt ziyareti, ülkeler arasındaki yakın ilişkileri teyit eder nitelikteydi. Rahmetli Kuveyt Emiri Sabah el-Ahmed el-Cabir es-Sabah tarafından karşılanan Prens Muhammed bin Salman’ın bu ziyareti, iki ülke ve halkları arasındaki kardeş ilişki bağlarını pekiştirmiş, bölgedeki ortak sorunların çözümüne katkıda bulunmuştu.
Krallık ve Kuveyt'in ortak çabaları, iki ülkenin çeşitli ekonomik, güvenlik, kültürel alanlarda daha fazla iş birliği elde etmek ve yetenekleri yatırımlara dönüştürmek için Krallık 2030 Vizyonu ila Kuveyt 2035 Vizyonu çerçevesindeki iş birliğinin mevcut yönlerini güçlendirmeye devam ediyor. 2019 yılının aralık ayında bölünmüş bölgelerin ve bitişik sulak alanların paylaştırılmasına ilişkin anlaşmalar imzalanmış, her iki taraf da petrol üretimine yeniden başlamıştı.
İki ülkenin çeşitli bölgesel, Arap, İslami ve uluslararası siyasi meselelere yönelik çabaları, Riyad ile Kuveyt arasındaki tamamlayıcı rollere dayalı, ikili uyum ve anlayış ile birleşmiş durumda. KİK ve Birleşmiş Milletler’de yer alan iki ülke, İslam İşbirliği Teşkilatı'nın da kurucuları arasında bulunuyor.
Krallık ve Kuveyt’in tarih boyunca bölge ve dünyadaki krizler, iniş çıkışlar ve dönüşlerle ilgili tutumları, adalet ve barış davalarına hizmet etme yönündeki yakın dayanışmalarını gözler önüne seriyor.
Suudi Arabistan-Kuveyt ilişkileri stratejisi, kurucularının 1891'den bu yana temellerini atma konusundaki bilgeliklerine dayanıyor. 2 Aralık 1922'de sınırlarla ilgili Ukayr Antlaşması’nı imzalayan iki ülke, 20 Nisan 1942'de de siyasi, ekonomik ve güvenlik ilişkilerini düzenlemek için hazırlanan bir diğer anlaşmaya varmıştı.
Suudi Arabistan ve Kuveyt, bölgesel ve ilgili uluslararası meseleleri ele alma konusundaki ortak tutumlarını resmi mektuplar, telefon görüşmeleri ve karşılıklı ziyaretler ile pekiştirmeye devam ediyor. İki ülkenin görüşleri başta terörizm ve radikalizm ile mücadele ve bazı Arap bölgelerindeki çatışmalar olmak üzere bölgedeki birçok başlıkta uyumunu koruyor. Aynı zamanda terör örgütü DEAŞ, Lübnan’daki terörist Hizbullah milisleri, Yemen’deki muadilleri Husiler başta olmak üzere terör örgütleri faaliyetlerine karşı koyma yönünde de bir ortak görüş mevcut. Bu nedenle Kuveyt, Yemen'deki meşru hükümeti destekleyen Arap Koalisyonu ortak güçlerinde de yer alıyor.
Kuveyt resmi haber ajansı (KUNA), köklü ilişkileri pekiştirmek için düzenlenen bu ziyaretin iki ülke arasındaki iş birliğinin gücünü kanıtlar nitelikte olduğunu aktardı.



NEOM, 2027'de ilk ticari yeşil hidrojen üretimini başlatmaya hazırlanıyor

TT

NEOM, 2027'de ilk ticari yeşil hidrojen üretimini başlatmaya hazırlanıyor

NEOM, 2027'de ilk ticari yeşil hidrojen üretimini başlatmaya hazırlanıyor

Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu'nun (PIF) sahibi olduğu NEOM'daki gelişme hızı, Oxagon ve NEOM Yeşil Hidrojen projelerinin üretim ve işletmeye yaklaşmasıyla birlikte hızlanıyor. Söz konusu projeler, Suudi Arabistan’ın temiz enerji ve ileri endüstrilere geçişinde önemli bir rol oynuyor. Bu adım, karbon emisyonlarının azaltılması ve ulusal ekonominin çeşitlendirilmesini hedefleyen Vizyon 2030 çerçevesindeki çalışmalar kapsamında atılıyor. Yenilenebilir enerji ve teknolojik yenilik temelli entegre sanayi ve teknoloji ekosistemlerinin inşası yoluyla, NEOM’un sürdürülebilir sanayiler ve geleceğin teknolojileri alanında küresel bir merkez olarak konumunu güçlendirmesi amaçlanıyor.

İşletme ve bakım

NEOM Yeşil Hidrojen Şirketi CEO'su Visam el-Gamidi, şirketin 2026'da test ve devreye alma aşamalarını tamamladıktan sonra 2027'de ticari üretime başlamaya hazırlandığını duyurdu. Bu projenin, Suudi Arabistan’ın temiz enerjiye geçişinin en önemli dayanaklarından biri olduğunu ve karbonsuzlaşma ve net sıfır emisyon hedefleri olan Vizyon 2030 hedefleriyle uyumlu olduğunu açıkladı.

Şirketin ACWA Power, Air Products ve NEOM arasında bir ortak girişim olduğunu ve NEOM projesi kapsamındaki sanayi şehri Oxagon'da bulunduğunu belirtti. Proje üç ana tesisten oluşuyor: Oxagon'daki hidrojen üretim tesisi, yaklaşık 80 kilometre doğuda bulunan güneş enerjisi sahası ve yaklaşık 120 kilometre kuzeydeki rüzgâr türbini sahası.

El-Gamidi, Şarku’l Avsat ile yaptığı röportajda, projenin toplam üretim kapasitesinin 2026 yılı sonuna kadar hidrojen tesisine güç sağlamak için 4 gigawatt olacağını ve ticari üretimin ertesi yıl 2027'de başlayacağını açıkladı. Tesis, günde 600 ton hidrojen üretebilecek; bu hidrojen, yılda 1,2 milyon ton amonyağa dönüştürülecek ve projenin bir parçası olarak inşa edilen deniz rıhtımı da dahil olmak üzere tesise ait özel bir liman üzerinden sevk edilecek. El-Gamidi, şirketin yaklaşık iki yıl önce inşaat aşamasına girdiğini ve şu anda inşaat aşamasının yüzde 80'inden fazlasını tamamladığını, güneş ve rüzgâr enerjisi santrallerinin ise ileri aşamalarda olduğunu ve 2026 yılında hidrojen tesisine test ve işletme için enerji sağlamaya hazır olduğunu bildirdi.

El-Gamidi, şirketin sadece fabrikayı inşa etmekle kalmayıp, aynı zamanda kurumsal yapısını da kurduğunu, bugüne kadar yaklaşık 350 çalışanı istihdam ettiğini, operasyonlar, bakım ve tüm destek fonksiyonları için gerekli yetenekleri çektiğini açıkladı. Şirket ayrıca, bu gelecek vaat eden sektöre katılmak üzere yeni mezunları eğitmek ve nitelik kazandırmak için özel eğitim programları başlattı.

El-Gamidi, şirketin Oxagon bölgesinde bulunmasının ve limanın hidrojen tesisine yakın olmasının projenin başarısında belirleyici bir rol oynadığını belirtti. El-Gamidi’ye göre, tüm rüzgâr türbinleri Neom Limanı ve Oxagon hizmetleri üzerinden ithal edildi. Ayrıca hidrojen tesisinin ana ekipmanları ve birçok diğer ekipman da Neom Limanı ve Oxagon üzerinden getirildi.

Oxagon'un sanayi bölgesindeki yatırımcılara NEOM'da lisans ve izinler, liman hizmetleri, mühendislik ve lojistik hizmetlerini içeren entegre bir sistem sağladığını ve bunun da projenin uygulama aşamalarında önemli ilerlemeler kaydetmesini sağladığını belirtti.

El-Gamidi, bugün inşa edilenin sadece bir istasyon değil, küresel bir model haline gelecek yeni bir endüstrinin başlangıcı olduğunu vurgulayarak, büyük ölçekli bir hidrojen endüstrisi kurmanın ve onu geleceğe taşımanın mümkün olduğunu dünyaya kanıtladığını ifade etti.

Projenin ekonomik ve sosyal etkisi hakkında konuşan el-Gamidi, şirketin NEOM Yeşil Hidrojen Projesi kapsamında 300 ila 350 arasında doğrudan istihdam sağlayacağını ve bunların çoğunun halihazırda doldurulduğunu, ayrıca destekleyici sektörlerde bu sayının 6 ila 7 katı arasında dolaylı istihdam yaratacağını açıkladı.

Projenin NEOM'da yer almasının, tesisin bakımını ve uzun vadeli sürdürülebilirliğini desteklemek için sürekli endüstriyel hizmetlere ihtiyaç duyulacağı anlamına gelen, yukarı ve aşağı akış hizmetlerinin geliştirilmesine kapı açacağını belirtti. Suudi Arabistan'daki hidrojen endüstrisinin yapay zekâ, dijitalleşme ve mühendislik çözümleri gibi alanlarda uzmanlaşmış birçok şirketi çekeceğini ve Suudi ekonomisinin çeşitlendirilmesi için yeni bir dayanak noktası olacağını vurguladı.

Gelecekteki fırsatlar

Oxagon CEO'su Vishal Wanchoo ise projenin NEOM'da ileri ve temiz endüstrilere ev sahipliği yaptığını ve bölgenin ana ekonomik itici güçlerinden biri olduğunu vurguladı. Oxagon'daki çalışmaların 2021'de planın başlatılmasından bu yana önemli ilerleme kaydettiğini açıkladı. Şehrin, Neom limanı çevresindeki Kızıldeniz'de, özellikle Avrupa ve Afrika olmak üzere birçok coğrafi bölgeye mükemmel erişim sağlayan stratejik bir konumda bulunduğunu ve bu nedenle ürün ihracatı ve Suudi Arabistan'a hizmet vermek için ideal bir yer olduğunu belirtti.

Wanchoo, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, Neom Limanı’nın halihazırda faaliyete geçtiğini ve endüstriyel şirketleri Oxagon'da iş kurmaya çekmek için çabaların sürdüğünü, Neom Yeşil Hidrojen Projesi’nin ise yeşil hidrojenin büyük ölçekli üretimi için ilk büyük proje olduğunu bildirdi. Ayrıca, Oxagon'un endüstriyel şehir için odaklandığı temel alanlar olan yapay zekâ veri merkezlerini genişletmenin ve genel olarak yapay zekâ sistemini geliştirmenin yanı sıra entegre bir yenilenebilir enerji sistemi kurmak için çalıştığını da doğruladı.

Wanchoo, Neom Limanı’nın şu anda Yeşil Hidrojen Projesi’ne malzeme tedarik ederek ve karmaşık sevkiyatlar gerçekleştirerek hizmet verdiğini açıkladı ve projenin gelecekteki fırsatlarına yönelik büyük heyecanı vurguladı. Ayrıca, Oxagon'un önceliklerinden birinin kapsamlı bir yenilenebilir enerji sistemi kurmak olduğunu belirterek, yeşil hidrojen alanındaki çalışmaların yaklaşık dört yıl önce başladığını ve geleneksel enerjiden temiz enerjiye geçişin devam ettiği göz önüne alındığında, Krallığa hizmet etmek ve ihracat kapasitesini artırmak için yenilenebilir enerji sisteminin tüm unsurlarının geliştirilmesinin önemini vurguladı.

Wanchoo, Oxagon’un odaklandığı ilk üç temel sütunun, rüzgâr enerjisi teknolojisinin geniş ölçekte yerli üretimi, güneş enerjisi teknolojisinin orta ve nihai aşamalarda yerli olarak üretilmesi ve yüksek üretim kapasitesine sahip bu tesislerin hem Suudi Arabistan’ın yenilenebilir enerji ihtiyacını karşılaması hem de ihracat pazarlarına hizmet etmesi olduğunu belirtti. Ayrıca, yenilenebilir enerji ekosisteminin kilit unsurlarından biri olarak batarya teknolojilerinin geliştirilmesi yönünde çalışmaların sürdüğünü ifade eden Wanchoo, bu alanda projenin önemli bir ilerleme kaydettiğini vurguladı.

Temiz ve teknik endüstrilerle ilgili olarak, Oxagon'un tüm faaliyetlerinin doğası gereği temiz enerji olan yenilenebilir enerji etrafında döndüğünü açıkladı. Hedefin yenilenebilir enerji bileşenlerinin üretimi ile sınırlı olmadığını, Oxagon'daki tüm endüstrilerin tamamen yenilenebilir enerji kullanarak çalıştırılmasına kadar uzandığını vurguladı. NEOM Yeşil Hidrojen Projesi'nin en büyük yenilenebilir enerji üretim projelerinden biri olduğunu ve tamamen temiz enerjiyle çalıştığını, bu sayede Oxagon'daki diğer endüstrilere de aynı enerjiyi sağladığını belirtti.

Wanchoo, teknik alandaki odak noktalarının yapay zekâ olduğunu belirterek, yapay zekâ ile yenilenebilir enerji arasında yakın bir bağlantı bulunduğunu vurguladı. Günümüzde yapay zekânın karşılaştığı en büyük zorluklardan birinin sürdürülebilirlik olduğunu, zira bu alanın soğutma amaçlı büyük miktarda enerji ve su tükettiğini söyledi. Bu nedenle, Oxagon, sürdürülebilir çözümler benimsemeye özen gösteriyor. Şehirde kurulacak dev yapay zekâ veri merkezi, yenilenebilir enerji ile çalışacak ve soğutma için deniz suyu kullanılacak; böylece operasyonların ve kullanılan teknolojilerin sürdürülebilirliği sağlanmış olacak.

Wanchoo ana hedefin bu görüşmeleri ilerletmek ve şirketlerin faaliyetlerine başlayabilmeleri için anlaşmaları sonuçlandırmak olduğunu vurguladı. Yenilenebilir enerji ve yapay zekâ projelerinin hızlı büyümesi göz önüne alındığında, planın 2026 yılı sonundan önce endüstriyel üretime başlamak ve 2027 yılına kadar tam üretime ulaşmak olduğunu belirtti.


Savaş hazırlığını artırmaya yönelik Suudi Arabistan- Amerika tatbikatları

Tatbikatın amacı operasyonel hazırlığı artırmak, deneyim alışverişinde bulunmak ve ortak operasyonların icrasını entegre etmek (Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı)
Tatbikatın amacı operasyonel hazırlığı artırmak, deneyim alışverişinde bulunmak ve ortak operasyonların icrasını entegre etmek (Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı)
TT

Savaş hazırlığını artırmaya yönelik Suudi Arabistan- Amerika tatbikatları

Tatbikatın amacı operasyonel hazırlığı artırmak, deneyim alışverişinde bulunmak ve ortak operasyonların icrasını entegre etmek (Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı)
Tatbikatın amacı operasyonel hazırlığı artırmak, deneyim alışverişinde bulunmak ve ortak operasyonların icrasını entegre etmek (Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı)

Suudi Arabistan ve ABD kara kuvvetleri arasındaki ortak askeri tatbikat "Quincy-1" dün Fort Irwin askeri üssünde başladı.

Tatbikat, operasyonel hazırlığı artırmayı, uzmanlık alışverişinde bulunmayı ve çeşitli muharebe ortamlarında ortak operasyonların entegrasyonunu amaçlıyor.

Resim   Ortak tatbikat manevraları “Quincy-1” Fort Irwin askeri üssünde başladı, (Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı)

Yaklaşık bin 200 mil karelik bir alanı kaplayan dev Fort Irwin askeri üssü, Kaliforniya ve Nevada eyaletleri arasında, Mojave Çölü'nün kalbinde yer almaktadır.


Suudi Arabistan’a F-35 satışı masada: İsrail’in askeri hakimiyeti zayıflayabilir

Amerikan yapımı F-35'leri aktif olarak bir muharebede kullanan ilk ülke 2018'de İsrail olmuştu (Reuters)
Amerikan yapımı F-35'leri aktif olarak bir muharebede kullanan ilk ülke 2018'de İsrail olmuştu (Reuters)
TT

Suudi Arabistan’a F-35 satışı masada: İsrail’in askeri hakimiyeti zayıflayabilir

Amerikan yapımı F-35'leri aktif olarak bir muharebede kullanan ilk ülke 2018'de İsrail olmuştu (Reuters)
Amerikan yapımı F-35'leri aktif olarak bir muharebede kullanan ilk ülke 2018'de İsrail olmuştu (Reuters)

ABD, Suudi Arabistan'ın 48 adet F-35 savaş jeti satın alma teklifini değerlendiriyor. 

Kimliğinin açıklanmaması şartıyla Reuters'a konuşan ABD'li yetkililer, Savunma Bakanlığı'nın (Pentagon) teklif üzerinde aylardır çalıştığını belirtiyor. 

Pentagon'daki politika departmanından geçen teklifin, bakanlıktaki üst düzey yetkililer tarafından değerlendirmeye alındığı ifade ediliyor. 

Diğer yandan nihai satış kararı için kabine düzeyinde ilave onaylar, Kongre'ye bildirim ve Donald Trump'ın imzası gerekecek.

Haberde, Suudi Arabistan yönetiminin, uçakları satın almak için doğrudan Trump'la iletişime geçtiği aktarılıyor. Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, 18 Kasım'da Beyaz Saray'ı ziyaret edecek. Sürecin bu görüşmeden önce hızlandırıldığı ifade ediliyor. 

Analizde, hava kuvvetlerini modernize etmek ve özellikle İran'dan gelebilecek muhtemel tehditlere karşı koymak amacıyla Riyad yönetiminin yıllardır bu savaş uçaklarını istediğine işaret ediliyor. 

Washington'ın Riyad'la savunma işbirliğini geliştirmeye açık olduğunu göstermesi üzerine Suudi Arabistan'ın jetler için tekrar teklifte bulunduğu belirtiliyor. Suudi Arabistan Hava Kuvvetleri'nde Boeing yapımı F-15'ler ve Avrupa menşeli Tornado ve Typhoon savaş jetleri yer alıyor. 

Trump, mayıstaki Ortadoğu turunda Suudi Arabistan'ı ziyaret etmiş, iki ülke arasında 142 milyar dolarlık silah anlaşması imzalanmıştı. Beyaz Saray'ın "tarihin en büyük savunma satış anlaşması" diye nitelediği anlaşma hava ve füze sistemlerinden iletişim teknolojilerinin 

geliştirilmesine kadar birçok kalemi içeriyordu. 

Öte yandan satışın gerçekleşmesinin, ABD'nin Ortadoğu'daki politikasında önemli bir değişime işaret edeceği belirtiliyor. 

Ortadoğu'da filosunda F-35 bulunan tek ülke İsrail. Washington silah satışlarıyla İsrail'in "niteliksel askeri üstünlüğünü" sağlama politikası yürütüyor ancak bu jetlerin Suudi Arabistan'a da satılmasının, bölgedeki "askeri dengeleri değiştirebileceğine" dikkat çekiliyor. 

Israel Hayom'daki analizde de bu hamlenin "İsrail'in bölgedeki askeri hakimiyetine meydan okuma" anlamına geleceği yazılıyor. 

Riyad yönetimi, F-35'leri satın almak için eski ABD Başkanı Joe Biden'la da görüşmüştü. Suudi Arabistan-İsrail ilişkilerinin normalleşmesi çerçevesinde bu satışların gerçekleştirilebileceği bildirilmişti. Ancak iki ülke arasında ABD arabuluculuğunda yürütülen normalleşme görüşmeleri, Hamas'ın 7 Ekim 2023'teki Aksa Tufanı operasyonuyla patlak veren Gazze savaşı nedeniyle askıya alınmıştı. 

Independent Türkçe, Reuters, Israel Hayom