ABD’de sanat eseri ticareti kara para aklama paravanı mı?

Müzayedeler, uzun süredir birlikte çalıştıkları müşterilerinin dürüstlüğüne güveniyor.
Müzayedeler, uzun süredir birlikte çalıştıkları müşterilerinin dürüstlüğüne güveniyor.
TT

ABD’de sanat eseri ticareti kara para aklama paravanı mı?

Müzayedeler, uzun süredir birlikte çalıştıkları müşterilerinin dürüstlüğüne güveniyor.
Müzayedeler, uzun süredir birlikte çalıştıkları müşterilerinin dürüstlüğüne güveniyor.

ABD’nin Pennsylvania eyaletine bağlı Philadelphia kentinde yaşayan bir uyuşturucu satıcısının evini basan FBI ajanları, bir kısım esrar ve sürpriz bir şekilde, bir akvaryumun altındaki gizli bir kasada saklanmış 2,5 milyon dolar nakit para ele geçirdiler.
Ancak FBI ajanları, uyuşturucu satıcısı Ronald Belciano'nun evinin duvarlarına asılmış 14 tablo ve evden birkaç mil uzakta bir depoda saklanan 33 tabloyu daha keşfettiklerinde daha çok şaşırdılar. Belciano’nun evindeki eserler arasında ünlü sanatçılardan Renoir, Picasso ve Salvador Dali’nin tabloları da yer alıyordu.
Philadelphia'daki İç Güvenlik Soruşturmaları (Homeland Security Investigations (HSI)) adına çalışan özel ajan Brian Michael, “Bu kadar sanat eserini görünce çok şaşırdık. Bu kadar sanat eseri, baskınlarda karşılaşabileceğimiz bir şey değildi” dedi. Belciano'nun bu eserleri Philadelphia Müzesi yakınlarındaki tanınmış bir sanat galerisinden eserler satın alarak uyuşturucu ticaretinden elde ettiği paranın bir kısmını aklamak için kullandığı ortaya çıktı.
Belciano, 2015 yılında uyuşturucu ticareti ve kara para aklama suçlarıyla 5 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Her yıl milyarlarca dolarlık sanat eseri, çok az hatta neredeyse hiç kamu denetimine uğramaksızın el değiştiriyor. Alıcılar genellikle satın aldıkları işin nereden geldiğini, satıcılar ise nereye gittiğini bilmiyor. Satın alma işlemlerinin hiçbiri, denetleyici kurumların sanat eserlerinin satışlarını veya karlarını kolayca takip etmelerine olanak tanıyan belgelerin sunulmasını zorunlu kılmıyor. Bu durum, hükümetin hisse senedi veya gayrimenkul gibi diğer büyük varlıkların transferini gözden geçirme yönteminden ayrılan belirgin bir fark olarak öne çıkıyor.
 Ancak şu anda Belciano'nun davasının bir dönüm noktası olabileceği düşünülüyor. Yetkililer, sanatın kara para aklamak isteyenler için rahat ve faydalı bir alana dönüşmesine dair bir örnek olmasından endişe ederek, bu pazarın gözetimini güçlendirmeyi ve daha şeffaf hale getirmeyi düşünüyor. 
ABD Kongresi, Ocak ayında bankacılık sektörünü kontrol etmek için tasarlanan federal kara para aklamayla mücadele yasasını ve ilgili düzenlemeleri sanat eserleri ve tarihi eser satışlarını da içerecek şekilde genişletti. Mevzuata göre ABD Hazine Bakanlığı, geniş çapta sanat piyasasına sıkı bir düzenleme getirilip getirilmeyeceğine dair araştırmalarını sürdürüyor. ABD'nin çabası, tarihi eser satışı yapanların ve müzayedecilerin artık müşterilerini tanımlaması ve servetlerinin kaynağını doğrulaması gereken Avrupa'da yakın zamanda hayata geçirilen yasaları takip ediyor.
Ancak sanat dünyasının deneyimli isimleri, anonimliği bir çifte standart olarak görmüyor, sağduyuyla, gelenekle ve zerafetle ilişkilendiriyor. Bununla birlikte bu denli bir kuşatmanın piyasaya da ciddi şekilde zarar vereceğinden endişe ediyorlar Özellikle müşterilen kötüye kullanım konusunda zayıf kanıt olduğu belirtildiğinde, çok fazla araştırma sorusuyla rahatsız etmelerinden endişe ediyorlar.
Endişeleri o kadar büyük ki, Art Dealers Association of America (Amerika Sanat Tüccarları Birliği) ve Washington’daki büyük müzayede evleri lobicileri, bu ve diğer düzenleyici önlemler hakkında gelişen politikayı formüle etmeye çalışıyor. 2019'dan bu yana Christie's Sotheby's gibi ünlü galerilerin de lobi faaliyetlerine milyon dolarlar harcadığı biliniyor.

Gizliliğin tarihi
Peki bu sırrın kaynağı nedir? Uzmanlar bunun muhtemelen profesyonel ticaret kurumlarını temsil eden Saint-Luc Topluluğu’nun Avrupa'da sanat eserlerinin üretimini ve satışını düzenlemeye başladığı 15. ve 16. yüzyıllarda sanat piyasasının ilk günlerine kadar uzandığını söylüyor. O zamana kadar sanat, aristokrat patronların veya din adamlarının talep ettiği şekilde satışa ve satın alınmaya sunulmadı. Ancak ticari sınıf genişledikçe, Belçika'daki Antwerp gibi şehirlerdeki atölyeler ve halka açık tezgahlar ile faaliyet gösteren sanat piyasası da büyüdü. Rakiplerinin çabalarını engellemek için müşterilerinin çalınmamasını önlemek amacıyla kimliğini gizlemek veya bir müşteriyle üzerinde anlaşılan fiyatı, başka bir müşteriden farklı bir fiyat talep edebilmeleri için gizlemek mantıklıydı. Bugün de halen bu bilgiler korunuyor. 
Ancak günümüzde sanat piyasası eskisinden daha az gizli. Örneğin müzayede evleri, sanat eserlerinin satışlarına yönelik bekledikleri fiyatların tahminlerini yayınlıyorlar. Ancak, değerlerin ve kazançların sanat eserinin kitlesel onayı gibi bir duruma bağlı olabileceği bir dünya hakkında muğlaklık havası veren, şüpheli birçok şey var.
Müzayede katalogları, eserlerin "özel bir koleksiyondan" olduğunu belirtiyor ve çoğu zaman bundan daha fazla ayrıntı içermiyor. Uzmanlar ve yetkililer, bazen tabloların kimliği belirsiz sahiplerinin temsilcileri tarafından, hatta satış düzenleyen showroomlarda bile piyasaya sürüldüğünü söylüyor. Alıcılar bu işlemleri yönlendirmek için aracılar kullanıyor.
Bu koşullar altında müzayedeler kendileriyle uzun süredir çalışan müşterilerinin dürüstlüğüne güveniyor. Bazen alıcılar ve satıcılar kişiler değil, paravan şirketler ve şeffaf olmayan yatırım kuruluşları oluyor. Bunlar genellikle kimliklerini gizliyorlar.
San Diego Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. Herbert Lazarus, “Sanat dünyasındaki dolandırıcılıkların çeşitliliği neredeyse sonsuzdur ve sanat dünyasının başka hiçbir yatırımcının çalışmayı hayal bile edemeyeceği bir gizlilik içinde faaliyet göstermesi de bunu kolaylaştırıyor” dedi.

Avrupa’nın yaklaşımının takip edilmesi 
Washington hükümeti, sanat piyasasını daha fazla düzenlemek için finans kurumlarında kara para aklamayla mücadele etmeyi amaçlayan bir yasayı takip etmeyi düşünüyor. Banka Gizlilik Yasası, bankaların 10 bin doları aşan nakit işlemlerini bildirmelerini, şüpheli faaliyetleri ifşa etmelerini ve müşterilerinin kimliklerini ve varlık kaynaklarını açıklamalarını şart koşuyor.
ABD Kongresi Hazine Bakanlığı yetkililerine, uzun süredir  Suriye ve Irak gibi ülkelerden yasadışı antikaların kaçırılmasıyla ilgili endişelerin hakim olduğu tarihi eserler piyasası için uygun yasalar hazırlama yetkisi verdi. Buna göre Roma mermer heykelleri veya eski Mısır antikaları gibi tarihi eser satıcıları finansal kurumlar olarak değerlendirilecek ve federal düzenleyiciler kısıtlamaların daha geniş sanat pazarını kapsayacak şekilde genişletilip genişletilmeyeceğini denetleyecek.
Tarihi eser satıcıları, kara para aklama düzenlemelerine uymanın maliyeti konusunda endişeli. Satıcılar, müşterilerini yasadışı faaliyetlerde bulunmadıklarından emin olacak kadar tanıdıklarını söylüyorlar.
Müzayede evleri Avrupa'daki değişikliklere, ABD’deki müşterilerinin daha titiz bir şekilde incelenmesiyle zaten yanıt verdi. Christie's Müzayede Evi, New York müzayedelerinde satıcıların kimliklerini tam olarak açıklamaları gerektiğini belirtti. Ayrıca alıcılar açısından da herhangi bir aracının kimliğini kontrol ettiğini ve herhangi bir risk belirtisi olduğunda fon kaynaklarını belirlemeye çalıştığını ifade etti.
Ancak ABD Senatosu müfettişleri geçen yıl sanat piyasasına ilişkin politikada bazı boşlukların olduğunu farkettiler. Senato ayrıca, müzayede evlerinin ve bayilerinin, ABD yaptırım listelerinde yer alan Başkan Vladimir Putin'e yakın iki zengin Rus seçkin şahsiyetinin özel bir teknik danışman tarafından yönetilen paravan şirketleri kullanarak sanat eserleri alıp satmasına izin verdiğini belirtti. Senato alt komitesi, 2011-2019 yılları arasındaki cari işlemlerde müzayede evlerinin gerekli teminatları aldıklarını iddia etmelerine rağmen gerçek sahiplerini tespit etmedikleri sonucuna vardı.
Konuya ilişkin hazırlanan raporun yazarlarından biri olan Ohio eyaletinden Cumhuriyetçi Senatör Rob Portman şu açıklamayı yaptı:
"Sanat sektöründe otosansüre güvenilemez. Müzayede evleri güçlü kara para aklama karşıtı programlar kullandıklarını iddia etseler de, işlemleri kolaylaştıran gerçek çalışanların, sanat eserlerinin gerçek alıcısının kim olduğunu veya paranın nereden geldiğini asla sormadığını gördük.”
Öte yandan, ABD’de bu alanda daha katı kurallar kabul edilecek olsa bile, alıcı ve satıcıların isimleri kamuya açıklanmayacak. Ancak tarihi eser satıcıları ve müzayede evleri, kolluk kuvvetleri tarafından bir soruşturma yapılması durumunda kiminle çalıştıklarını belirtmek zorunda olacak.
* Şarku’l Avsat okurları için New York Times’tan tercüme edilmiştir.



Irak cephesi ve İsrail’in erken caydırıcı silah hassasiyeti

Sınır güvenliği görevindeki bir İsrail askeri (Reuters)
Sınır güvenliği görevindeki bir İsrail askeri (Reuters)
TT

Irak cephesi ve İsrail’in erken caydırıcı silah hassasiyeti

Sınır güvenliği görevindeki bir İsrail askeri (Reuters)
Sınır güvenliği görevindeki bir İsrail askeri (Reuters)

Emel Şehade

İsrail, Suriye'den Lübnan'a, Ürdün ve Irak'a kadar İran'ı ve onun vekilleri olarak tanımladığı güçleri güvenlik araştırmalarının merkezinde tuttu. İsrail ordusu ve istihbarat servisi Mossad, Tahran'ın Irak ve Ürdün'deki İran yanlısı milisler ve ‘bölgedeki terörist altyapı’ olarak adlandırdığı yapıya yoğun yatırım yapma çabalarına karşı geniş çaplı bir hazırlık kampanyası başlattı. Hazırlıklar, uzun menzilli füze fırlatmaları ve insansız hava araçları (İHA) ile karşı karşıya kalma senaryosunun yanı sıra Suriye ve Ürdün sınırında kara operasyonlarını içeriyor.

Irak, İran'ın geçtiğimiz yıl boyunca askeri vekillerini ve füze kapasitelerini güçlendirmek için çabalarını yoğunlaştırdığını ve farklı hava ve kara senaryoları altında çeşitli cephelerden İsrail'e saldırı düzenlemek üzere vekillerini eğittiğini iddia eden bir İsrail raporunun yayınlanmasını ardından, İsrail'in meydan okumalarına katıldı.

İsrail tarafından hazırlanan rapor, ‘Irak cephesi’ olarak adlandırdığı konuya önemli bir yer ayırdı. Bu cepheyi, diğer cephelerden daha az zorlu veya tehlikeli olmayan yeni bir cephe olarak değerlendirdi. Raporda, Irak'tan İsrail'in iç cephesine yönelik artan tehdide karşı koyma yolları konusunda Mossad ve İsrail askeri istihbaratı arasında yoğun iş birliği ve yakın koordinasyon olduğu belirtildi.

İsrail ordusunun Kuzey Komutanlığı’ndan kaynaklar, İranlıların Irak'taki Tahran yanlısı milislere ve terörist yapılara önemli miktarda kaynak yatırdığını, böylece emir verildiğinde İsrail'e havadan ve karadan saldırabileceklerini söyledi. Aynı kaynaklara göre İran, bu milisleri, İsrail'in iç kesimlerinin geniş bir alanına ulaşabilecek füzeler ve İHA’larla donattıktan sonra hem karada hem de Suriye veya Ürdün sınırlarından yapılan operasyonlarla yoğun bir eğitimden geçirdiler.

Askeri ve güvenlik liderleri, bir dizi toplantıda Irak'taki yeni cephenin oluşturduğu tehdidi tartıştılar ve İran'ın Mezopotamya'daki ana eylem planının, 2023 yılında Gazze’deki savaşın en şiddetli olduğu dönemde başlayan senaryoya benzer şekilde, Irak topraklarından İsrail'in iç cephesini hedef alan füzeler ve İHA’larla saldırılar düzenleneceği sonucuna vardılar.

Rapor ayrıca, ikincil olarak değerlendirilen, Irak'ta başlayan ve Suriye'ye doğru ilerleyen, oradan da İsrail-Ürdün sınırına kadar uzanabilecek bir kara operasyonu olasılığını da gündeme getirdi.

Konuyla ilgili bir İsrail raporu, İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) yurtdışı kolu Kudüs Gücü'nün Irak'taki en etkili milis gücü olan Ketaib Hizbullah'ın (Hizbullah Tugayları) arkasında olduğunu iddia etti. Ketaib Hizbullah'ın Irak'taki Haşdi Şabi (Halk Seferberlik Güçleri) olarak bilinen silahlı milislerin en önde gelen bileşenlerinden biri olduğunu belirtilen raporda, istihbarat raporlarının bu milislerin uzun menzilli füzeler de dahil olmak üzere siyasi açıdan en etkili ve en iyi silahlanmış milisler olduğunu gösterdiği vurgulandı.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre İsrailli bir askeri yetkili, İranlıların, gerçek kimliklerini ve doğalarını gizlemek için genel bir isim kullanan birkaç Irak fraksiyonu aracılığıyla, Yemen'deki Husilerin gerçekleştirdiği saldırılara benzer saldırıları İsrail'e karşı başarıyla gerçekleştirdiklerini söyledi. Aynı yetkili, Tel Aviv'in ‘ABD ve diğerleri aracılığıyla Irak hükümetine açık tehdit mesajları gönderdiğini’ vurguladı.

İsrail, Nuceba Hareketi'ni Ketaib Hizbullah'tan sonra ikinci endişe kaynağı olarak görüyor ve onu Lübnan'daki Hizbullah ile yakın bağları olan aşırılıkçı bir Şii milis gücü olarak araştırma protokollerine dahil ediyor. Nuceba Hareketi, daha önce İsrail'e yönelik birkaç füze ve İHA saldırısının sorumluluğunu üstlenmişti.

Ürdün sınırından giriş

İsrail ordusu Kuzey Komutanlığı kaynakları, İran'ın Irak'taki vekilleri ve milislerin kapasitelerini güçlendirip desteğini yoğunlaştırmasının ardından sürpriz operasyonlar yapılabileceği konusunda uyardı. Bu aşamada İsrail, Ürdün'e komşu bölgenin kuzeyinde iki bölümde inşa edilmesi planlanan güvenlik duvarının yapımına başlanması gibi, sınır güvenliğini sağlamak için korumayı yoğunlaştırarak çalışıyor.

İlk aşamada çalışmalar, güvenlik bariyerinin yanı sıra kazı ve drenaj işleri ile yol ve caddelerin rehabilitasyonunun da yapılacağı el-Gavar bölgesinde yürütülecek. Ayrıca su, sanitasyon, elektrik, iletişim ve diğer hizmetler için altyapı kurulumu da bu aşamada yer alacak.

İsrail Savunma Bakanlığı, doğu sınırında ulusal güvenlik ve stratejik kontrolü güçlendirme planının, bakanlığın genel müdürü emekli Tümgeneral Amir Baram'ın liderliğinde bakanlığın stratejisinin merkezi bir parçası olduğunu duyurdu.

Bakanlığın raporuna göre konu bu sistem Savunma Bakanlığı Sınır ve İrtibat Otoritesi Başkanı Tümgeneral Eran Ofir tarafından değerlendirilen entegre bir operasyonel sistemi içeriyor ve güvenlik bariyeri, istihbarat toplama yetenekleri, iletişim, komuta odaları, sensörler, hassas füzeler ve bakım sistemlerini kapsıyor. Ayrıca bu faaliyetlerle paralel olarak, Savunma Bakanlığı ve ordu, sonraki aşamaları planlamaya ve sınır savunması için bir konsept ve bunu gerçekleştirmek için gerekli araçları oluşturmaya devam edecek.

Projenin toplam maliyeti 1,7 milyar dolar olarak tahmin ediliyor ve güney Golan Tepeleri'nden kuzey Eilat'a kadar 425 kilometre uzunluğunda çok katmanlı bir sistemin inşasını içeriyor.

Bakanlık Müsteşarı Tümgeneral Amir Baram’a göre çeşitli cephelerde şekillenen durum ve İsrail'e yönelik artan tehditler, acilen harekete geçmelerini ve doğu sınırındaki stratejik kontrolü güçlendirmelerini gerektiriyor. Tümgeneral Amir Baram, burada sadece bir güvenlik bariyerinden değil, araziye ve değişen tehditlere uyarlanmış esnek ve hareketli güçlerin konuşlandırılmasını ve güvenlik odaklı Siyonist yerleşimlerin teşvik edilmesini içeren entegre, çok katmanlı bir sistemden bahsettiklerini vurguladı.

Zorlukları çoğaltmak

İsrail, Gazze’deki savaşın ikinci yılında Irak'ın İsrail'e karşı mücadelede aktif bir arena haline geldiğini kabul etti, ancak Tel Aviv bunu ciddi bir tehdit olarak görmedi. Bu durum iç cephedeki tehlikeyi iki katına çıkardı ve bu konuyu güvenlik ve askeri kurumların gündeminin en üst sırasına geri getirdi.

İsrail, İran destekli silahlı grupların başını çeken Irak'taki İslam Direniş örgütünün kendisini İran ekseninin ek bir cephesi olarak gördüğünü ve saldırıları ‘Gazze'ye yardım’ olarak nitelendirdiğini öne sürdü. İsrail’e göre Eilat, Ürdün Vadisi ve Golan Tepeleri merkezi hedefler olarak belirlendi. Geçtiğimiz yıl İsrail’deki hedeflere karşı birkaç roket saldırısı düzenlendi, ancak güvenlik güçleri bu cepheyi mevcut aşamadaki zorluklar arasında değerlendirmedi. Söz konusu dönemde iki İsrail askeri öldürüldü, onlarcası yaralandı.

En dikkat çekici olaylar, 2024 yılında Eilat'taki bir deniz üssüne yapılan saldırı ve Eilat limanındaki patlamalar oldu. Saldırılardan birinde, Irak'tan Golan Tepeleri'nin kuzeyine bir İHA ile bomba atıldı. Olayda İsrail ordusundan bir subay ve bir asker öldü. Bunun yanı sıra Irak'tan Eilat Körfezi ve Ürdün Vadisi'ne doğru fırlatılan bir dizi insansız hava aracı da önlendi.

İsrail'in Irak cephesinin yeniden açılmasının tehlikesine ilişkin araştırmaları ve raporlarının ardından Tel Aviv, ABD aracılığıyla Irak'a tehdit mesajları gönderdi ve güvenlik yetkilileri mevcut sükunetin geçici olduğu konusunda uyardı. Söz konusu yetkililere göre milisler, saflarını düzenlemeye ve kendilerini gelişmiş silahlarla donatmaya devam ederek, her an alevlenebilecek kuzeydoğu cephesinde İran'ın bir başka aktif kolunu oluşturuyor.


Trump: Göçmenlik dairesinin kaçak göçmenleri takip etmek için yaptığı baskınlar 'yeterli değildi'

Illinois polisi, protestocuların ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) tesisine ulaşmasını engelledi (Reuters)
Illinois polisi, protestocuların ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) tesisine ulaşmasını engelledi (Reuters)
TT

Trump: Göçmenlik dairesinin kaçak göçmenleri takip etmek için yaptığı baskınlar 'yeterli değildi'

Illinois polisi, protestocuların ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) tesisine ulaşmasını engelledi (Reuters)
Illinois polisi, protestocuların ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) tesisine ulaşmasını engelledi (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump, dün verdiği bir röportajda, insan hakları ihlalleri iddialarına yol açan, göçmen kaçakçılarını hedef alan Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) baskınlarının yetersiz olduğunu savundu.

CBS’in "60 Dakika" programı, Trump'la bir röportaj gerçekleştirdi. Bu, kanalın 2024'te kendisine karşı açtığı davayı çözmek için 16 milyon dolar ödemeyi kabul etmesinin ardından Cumhuriyetçi başkanın CBS'te yer aldığı ilk röportaj oldu.

Röportajı gerçekleştiren Norah O'Donnell'ın Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) baskınlarının "çok ileri gidip gitmediği" sorusuna 79 yaşındaki başkan, "Bence yeterince ileri gitmediler" yanıtını verdi. X kanalında yayınlanan röportajdan bir alıntıya göre Trump, Demokrat başkanlar Barack Obama ve Joe Biden tarafından atanan "liberal yargıçların" ICE operasyonlarını "engellediğini" iddia etti.

O'Donnell, aralarında bir annenin de bulunduğu şüpheli göçmenlerle karşılaşan CIA ajanlarının mahallelerde göz yaşartıcı gaz kullandığı ve araba camlarını kırdığı belgelenmiş vakalara işaret etti. Trump, "Bu taktikleri onaylıyor musunuz?" diye sorduğunda, "Evet, çünkü bu insanların sınır dışı edilmesi gerekiyor" diye yanıtladı.

Ocak ayında Beyaz Saray'a döndüğünden beri Trump, seçim vaadini yerine getirerek göçmenleri sınır dışı etmek için kapsamlı bir kampanya başlattı. Göçmen baskınlarının artmasıyla başlayan protestolar, özellikle Demokratların yönettiği şehirler başta olmak üzere ülke genelinde huzursuzluğa yol açtı.

Trump, Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Teşkilatı'nı (ICE) desteklemek ve şehirlerdeki ofislerini korumak için Ulusal Muhafız birliklerini konuşlandırmaya çalıştı ve bu durum, yetkilerini aştığını iddia eden yerel yetkililerin dava açmasına yol açtı.


ABD Enerji Bakanı: Trump nükleer silahların modernizasyonunu talep etti

ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
TT

ABD Enerji Bakanı: Trump nükleer silahların modernizasyonunu talep etti

ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump (AFP)

ABD Enerji Bakanı Chris Wright, dün yaptığı açıklamada, Başkan Donald Trump'ın ülkenin nükleer silahlarının modernizasyonunu emrettiğini söyledi.

Wright, Fox News'e verdiği röportajda tartışılan nükleer testlerin "sadece sistem testleri" olduğunu belirtti.

Wright, "Hükümetin kapanması, nükleer cephaneliğimizin modernizasyonunu geciktirebilir" ifadesini kullandı.

Trump perşembe günü, Pentagon'a Rus ve Çin denemelerine yanıt olarak nükleer silah denemeleri yapması talimatını verdiğini duyurdu.

Trump, gazetecilere Washington'un başlıca rakiplerinin, özellikle Çin ve Rusya'nın "görünüşe göre hepsinin nükleer denemeler yaptığını" açıklayarak, "Eğer onlar deneme yapıyorsa, bence biz de yapacağız" dedi.