Suriye: Dera’da şiddetli çatışmalar yaşanıyor

Suriye'nin güneyinde rejim güçleri ile muhalifler arasında şiddetli çatışmalar yaşandı. Rejime bağlı 4. Zırhlı Tümen, Dera el-Beled’i bombalarken muhalif gruplar 25 rejim unsurunu esir aldı.

Suriye rejim güçleri tarafından dün Dera kırsalındaki Yadude beldesindeki bir ev bombalandı. (Nabaa Media)
Suriye rejim güçleri tarafından dün Dera kırsalındaki Yadude beldesindeki bir ev bombalandı. (Nabaa Media)
TT

Suriye: Dera’da şiddetli çatışmalar yaşanıyor

Suriye rejim güçleri tarafından dün Dera kırsalındaki Yadude beldesindeki bir ev bombalandı. (Nabaa Media)
Suriye rejim güçleri tarafından dün Dera kırsalındaki Yadude beldesindeki bir ev bombalandı. (Nabaa Media)

Suriye'de geçtiğimiz günlerde Rusya'nın arabuluculuğunda yürütülen müzakerelerin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından, ülkenin güneyindeki Dera’nın el-Beled bölgesinde rejim güçleri ile muhalif gruplar arasında gerginlik artarak gerçek bir savaşa dönüştü. Dera’da dün çıkan şiddetli çatışmalarda rejim güçleri ve rejime bağlı güvenlik güçlerinden 25'ten fazla unsurun öldürüldüğü veya esir alındığı bildirildi.
Öte yandan Ürdün hükümeti, Suriye ile arasındaki iki kapıdan biri olan Cabir-Nasib Sınır Kapısı’nın yeni tip koronavirüs (Kovid-19) pandemisinin etkileri nedeniyle alınan önlemler çerçevesinde yaklaşık bir yıldır sınırlı bir şekilde çalışmasının ardından Pazar gününden itibaren yeniden faaliyete geçeceğini duyurdu.
Ürdün İçişleri Bakanı Mazin el-Farraye yaptığı açıklamada, "Suriye tarafı ile tam saha düzenlemeleri yapıldıktan sonra, 1 Ağustos Pazar sabahı Cabir Sınır Kapısı tamamen açılacak" dedi.
Muhalif gruplar 2011'in sonundan bu yana Dera el-Beled mahallelerini kontrol ediyor. Hükümet güçleri birçok kez bölgeye saldırdı, ancak bölgeyi ele geçirmede başarısız oldu. Muhalif gruplar ise hükümet tarafından kontrol edilen el-Mahatta mahallesinden geri çekildiler. Muhalif gruplar, hükümet güçlerinin 2018 ortalarında ilerlemesi ve Dera'nın çoğu bölgesinin kontrolünü hükümet güçleri bölgeye girmeden ele geçirmesinin ardından rejimle bir anlaşmaya vardı.
Dera'daki yerel kaynaklar, Beşşar Esed'in kardeşi Mahir Esed komutasındaki 4. Tümen askerleri ve 9. Tümen'in Perşembe günü erken saatlerden itibaren Dera el-Beled bölgesine en-Nahle, Kassad ve el-Kubbe olmak üzere üç noktadan saldırmaya çalıştığını bildirdi. Ayrıca, saldırılara bölge halkının karşılık vermesiyle şiddetli çatışmaların yaşandığı belirtildi. 
Dera el-Beled bölgesi, es-Sed Yolu ve Dera Kampı, Suriye rejim güçlerinin bu bölgelere askeri bir saldırı başlatma hazırlığı çerçevesinde roketatar, top ve tanklarla yoğun bir bombardımana maruz kaldı. Saldırılarda bölge halkından iki kişi hayatını kaybederken, diğerleri ise yaralandı.
4.Tümen askerleri, Dera el-Beled'in doğusundaki el-Kubbe noktasından ilerlemeye çalışırken bazı unsurlarını kaybetti. Bölge halkı saldırılara karşılık verirken, havan ve top mermileriyle yoğun bombardımana maruz kaldı.
Kaynaklar, bölgedeki silahlı grupların Suriye rejim güçlerinin Dera el-Beled kentine yönelik saldırısına cevaben Dera'nın doğu ve batı kırsalında Suriye rejimine ait çok sayıda kontrol noktalarına ve askeri noktalara saldırdığını bildirdi. Dera’nın doğu kırsalındaki Sayda beldesi bölge halkı, askeri güvenlik birimine bağlı bir askeri müfrezeyi ele geçirirken, Sayda Köprüsü’nü de kapattı. Ayrıca Sayda’daki diğer kontrol noktasında ve askeri noktalarda bulunan Suriye rejim güçlerinden 25 unsuru esir aldı. Yerel gruplar aynı zamanda, Dera'nın doğu kırsalındaki el-Hirak, el-Meliha ve Umm el-Meyazin beldelerinde Suriye rejim güçlerine ait bir kontrol noktasını da ele geçirerek tüm unsurları esir aldı ve tanklara ve silahlara el koydu. Yerel savaşçılar, Dera'nın doğusundaki et-Tayba beldesinde askeri güvenlik birimine bağlı bir askeri müfrezeyi hedef alırken, aynı zamanda Dera'nın batısındaki Yadude ve Mizyrib arasında yer alan, 4.Tümen’in konuşlandığı Sulama Bakanlığı binasına ve  Zeyzun askeri üssüne şiddetli bir saldırı başlattı. Bununla birlikte, rejim güçleri Tafas ve Yadude bölgelerindeki yerleşim mahallelerini havan mermileriyle hedef alırken, silahlı gruplar ise eş zamanlı olarak Dera'nın batı kırsalındaki Yermuk Havzası bölgesindeki Tsil, Saham el-Golan, Bekkar ve Şecere beldelerindeki rejim güçlerine ait kontrol noktalarını ele geçirdi. Ayrıca Dera'nın çoğu bölgesindeki anayollar kapatıldı. Bölge gerilime ve büyük bir seferberliğe tanık oldu. Yerel savaşçılar yayınladıkları videolarla Dera el-Beled kentinde olanlarla dayanışma çerçevesinde, Dera'daki tüm yerleşim bölgelerinde bulunan Suriye rejimi noktalarının ve kontrol noktalarının hedef alındığını duyurdu.
Kaynaklar, Dera'nın doğu kırsalında bir grup savaşçının, Suriye ile Ürdün arasındaki Nasib sınır kapısına 10 km uzaklıktaki Şam-Dera uluslararası karayolunu Şam'dan Dera'ya gelen rejime bağlı askeri gruplara kapattığını belirtti. Yerel gruplar bir videoda Suriye rejiminin 70 üyesini esir aldıklarını ve bir sonraki aşamanın ise Dera el-Beled şehrine girmek olduğunu söylerken, yerleşim bölgelerinin bombalanması sonucu Yadude ve Tafas beldelerinden çok sayıda kişi öldü ve yaralandı. Bu bölgeler insan göçüne tanık olurken, Dera'nın batı kırsalındaki Tafas kentinden, eski lider Muaz ez-Zoubi'nin de aralarında bulunduğu üç kişi, 4.Tümen kuvvetlerinin konuşlandığı Sulama Bakanlığı binasına düzenlenen saldırıya katıldıkları sırada öldürüldü. Zoubi, Dera'nın batısındaki yerel grupların önde gelen liderlerinden biri olarak kabul ediliyordu. Ayrıca 4. Tümen tarafından 5 diğer lider ile birlikte Suriye’nin kuzeyine sürgün edilmeleri talep edilmişti.
Dera'daki Uzlaşı Merkezi’ne (Deralı Merkezi Komite) yakın kaynaklara göre bu tırmanış, Çarşamba gecesi geç saatlere kadar devam eden müzakerelerin başarısız olmasının ardından yaşandı. Görüşmede, 4.Tümen’in ve Suriye rejiminden komutanların Dera el-Beled mahallelerinde güvenlik kontrol noktaları ve müfrezeler konuşlandırma konusundaki uzlaşmazlığı ve 4. Tümen kuvvetlerinin şehrin güneydoğu bölgesinde ve Dera el-Beled'deki Sicne mahallesinde konuşlandırılması sonucu müzakereler başarısız oldu.
Dera'nın doğu ve batı kırsalını temsil eden Deralı Merkezi Komite ile 5’inci Kolordu komutanları Çarşamba günü Dera şehrinde bir toplantı yaptılar ve şehre giren tüm Suriye rejim güçlerinin geri çekilmesi konusunda anlaştılar. Ayrıca, kentte askeri noktalar kurulmasını reddettiler ve rejimin bu konuda ısrar etmesi halinde sadece 3 askeri noktayı kabul edeceklerini ve bu noktalarında bölge halkından oluşan 5’inci Kolordu üyeleri tarafından denetleneceğini şart koştular. Aynı zamanda rejim güçlerinden 2018'de imzalanan uzlaşma anlaşmasına bağlı kalmalarını talep ettiler.
Rejime bağlı Güvenlik Komitesi, 28 Temmuz 2021 Çarşamba gecesi yaptığı toplantının ardından Rusya destekli 5’inci Kolordu ile Havran'daki Merkezi Komite’nin taleplerini reddetti. Komite’nin talepleri açıktı. Komite, Dera el-Beled, es-Sed Yolu bölgesi ve yaklaşık 50 bin kişilik kamplardaki tüm halkın Ürdün veya Suriye'nin kuzeyindeki güvenli bölgelere taşınmasını talep etti. Aynı zamanda, dün (Perşembe) yaşandığı üzere, talepleri reddedilirse bölgede savaş seçeneğine yöneleceklerini ifade etti. 
Özel kaynaklar, Rusya destekli 5’inci Kolordu'ya bağlı 8’inci Tugay’ın, Dera'da bulunan rejime bağlı Güvenlik ve Askeri Komite ile Dera el-Beled’de askeri eylemlerin tamamen durdurulmasına yönelik ilk aşama olarak Rusya’nın da güvencesiyle Dera'da ateşkesin sağlanması konusunda anlaştıklarını bildirdi. 
Dera kentinden yayın yapan Nabaa Media, Lübnan Hizbullahı tarafından desteklenen Arap Milliyetçi Muhafızları’ndan savaşan grupların, güney ekseninden Dera şehrine yönelik saldırılarda 4. Tümen ile birlikte savaştığını söyledi. Ayrıca, bu grubun savaşçılarının Dera el-Beled şehrinin çevresindeki görüntülerini yayınladı.
Şarku’l Avsat’ın Daraa 24 internet sitesinde yer alan haberden aktardığına göre Dera kentindeki birçok bölgede güvenlik endişesinin arttığı ve bölgedeki grupların Suriye rejimine bağlı birçok kontrol noktasını ve güvenlik ve askeri noktalarını kontrol altına aldığı bildirildi. Bu  durumun, dün sabah Dera el-Beled bölgesinin ve yerleşim bölgelerinin bombalanması ve ölüm ve yaralanmalarla sonuçlanmasının ardından söz konusu askeri tırmanışa yanıt olarak geldiği bildirildi. 
Uzlaşma anlaşmasına tabi olan yerel savaşçılar, ordunun Dera el-Beled mahalleleri ve diğer bazı bölgeleri bombalama girişimini 2018'de imzalanan uzlaşma anlaşmasının ihlali olarak değerlendirdi. Bu saldırılara cevaben el-Hirak, Umm Meyazin, Nasip, Sayda, Tayba, Kihil, Nuayme, Sehve, Neva, Casem, İnhıl, Tafas, Tsil, Şecere, Tel Şihab, Yadude, Mizyrib, el-Acemi ve diğer birçok bölgedeki yerel gruplar seferberlik ilan etti.
Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ), Dera'daki 11 gazetecinin akıbetiyle ilgili endişelerin olduğunu belirterek, gazetecilerin ve ailelerinin güvenliğinin sağlanması çağrısında bulundu.



Netanyahu tam olarak ne istiyor?

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
TT

Netanyahu tam olarak ne istiyor?

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)

Sadece dünyada değil, İsrail'de de şaşkınlık ve hoşnutsuzlukla “Başbakan Binyamin Netanyahu tam olarak ne istiyor?” sorusu soruluyor.

Gazze Şeridi’nde gerçekten bir çözüme ulaşmak, İsrailli rehinleri geri getirmek ve İsrailli askerlerin kanının dökülmesini engellemek istiyor mu? Yoksa sırf savaşmak için savaş mı istiyor?

Netanyahu, Hamas'ı anlaşmaya yanaşmamakla suçlamıştı. Şimdi ise Hamas Mısır ve Katar tarafından sunulan öneriyi kabul etmişken neden Gazze Şeridi'ni işgal etmekte ısrar ediyor ve orduyu planını değiştirip işgali hızlandırmaya zorluyor?

İlk bakışta, İsrail, Kahire ve Doha'nın Washington ile tam koordinasyon içinde Hamas liderliğini öneriyi koşulsuz ve değişiklik talep etmeden kabul etmeye ikna etmek için gösterdiği çabalarda yer almamış gibi görünüyor. Mısırlılar, Katarlılar, hatta ABD’liler ve hatta İsrailli yetkililer, Netanyahu'nun bu çabalarla yakından bağlantılı olduğunu doğruladılar. Netanyahu, örneğin serbest bırakılacak Filistinli tutukluların sayısı gibi arabulucuların kabul ettiği veya ofisiyle bu konuda uzlaşma sağladığı birçok şart ve talep öne sürdü.

İsrail, her İsrailli rehine karşılığında ömür boyu hapis cezasına çarptırılmış 120 Filistinliyi serbest bırakmayı kabul ederken, Hamas 200 tutuklunun serbest bırakılmasını talep etti ve 150 kişide anlaşma sağlandı.

İsrail, Gazze Şeridi'nden çekildikten sonra, 2-3 kilometre genişliğinde bir güvenlik kuşağında askerlerini tutmak istedi, Hamas ise sadece 500 metreye razı oldu, sonra mesafenin 1200 metre, bazı yerlerde ise 1500 metre olması konusunda anlaşmaya varıldı.

Tüm bunlar İsrail ve Hamas ile yapılan müzakerelerde gerçekleşti. Peki, İsrail güçleri tüm Gazze Şeridi'ni işgal etmek için harekete geçene kadar neler oluyor?

Son zaferin resmi

Netanyahu’nun kararsız bir lider olduğu ve hala karar vermekten kaçındığı açık. Ya da Haaretz gazetesinin dünkü başyazısında yazdığı gibi, o zayıf ve hiçbir şeye karar veremiyor. Bu yüzden bir yandan İsrail'in dünyadaki konumunu zayıflatıyor, ama vatandaşlarını kaderlerine terk ediyor.

Netanyahu, Hamas’a baskı yapmak için Gazze’yi işgal etmekten başka çare olmadığını İsrail halkına kabul ettirmeye çalıştı. Böylece bir yandan aşırı sağdaki müttefiklerinin isteklerini yerine getirirken, diğer yandan onların iştahını daha da kabarttı. Şimdi geri adım atması zor. Politikasını Hamas'a karşı sert bir politika olarak pazarlamaya çalışıyor.

dfgtyu
Salı günü Batı Şeria'nın Beyt Sira köyünde İsrail ordusu tarafından yıkılan bir evin enkazını inceleyen Filistinliler (AP)

Netanyahu'nun Hamas'ın öneriyi kabul ettiğine dair yaptığı yazılı açıklamada “İsrail'in politikası sabittir ve değişmemiştir” cümlesinin yer alması tesadüf değil. Bu cümle, aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich'in Netanyahu'nun sağ kanada verdiği sözleri tutacağına dair hiç güvenmediği sözlerine yanıt niteliğindeydi. Netanyahu, Smotrich'e askeri zafer elde edilmeden savaşı bitirmediğini kanıtlamaya çalışıyor.

Ancak bu tutum, hesaplamaktan kaçındığı başka tehlikeler de barındırıyor.

Netanyahu’nun aşırı sağcı müttefikleri karşısında savaşı askeri bir zaferle sona erdirmek için Gazze'yi işgal etmeye devam ettiğini göstermeye kararlı olmasının bir bedeli var. Hamas liderliği de savaşı askeri bir zaferle, ya da askeri dilde ‘nihai zafer imajı’ ile sona erdirmek istiyor.

Bu tartışmalı bir fikir ve birçok strateji uzmanı bunu ‘en aptalca’ askeri ilke olarak görüyor, çünkü aynı uzmanlara göre bu ilke İsrail için geri tepip onu ‘Gazze bataklığına’ sürükleyebilir.

Örneğin dün Hamas'ın askeri kanadı İzzettin el-Kassam Tugayları, bir İsrail askerini kaçırma operasyonunu neredeyse başarıyla gerçekleştirdi ve pusuda birkaç İsrail askeri yaraladı.

Bu tür faaliyetlerde yakın vadeli işlemler artık yok.

Ne kazanır?

Peki Netanyahu, imzalanması dışında hiçbir eksikliği olmayan bir anlaşma varken böyle yaparak ne kazanıyor?

Kazancı çok.

Netanyahu’nun hesaplarına göre İsrail'de iktidar olanın kendisi olduğu kanıtlanıyor. Eskiden ordusu olan bir devlet olan İsrail, artık kararlarına itaat eden ve onun onaylamadığı askeri operasyonları ‘stratejik tuzak’ olarak nitelendiren bir orduya sahip bir devlet haline geldi.

dfrgt
Gazze Şeridi'ndeki askeri operasyonlar sırasında İsrail askerleri (İsrail ordusu)

Generallerin İsrail toplumundaki konumu zayıflıyor ve bununla birlikte onların arkasında saklanan derin devlet de zayıflıyor.

 Netanyahu yaklaşık yirmi yıldır bu süreci yürütüyor.

Bu şekilde iktidar koalisyonunu güçlendiren Netanyahu, en azından görev süresinin sonuna kadar hükümeti ayakta tutuyor ve böylece, yolsuzluk suçlamasıyla yargılanan ve kendisini mahkûm edip hapse atmak isteyen mahkeme nezdinde konumunu güçlendiriyor.

Seçimleri ertelemek zorunda kalacağı başka askeri operasyonlar düzenleyebilir.

Haaretz gazetesi dünkü başyazısında şöyle yazdı:

“Netanyahu son iki yılda yedi ayrı savaş bölgesiyle yetinmeyip sanki tüm dünyaya savaş açmaya kararlıymış gibi görünüyor ve böylece dünyadaki Yahudileri İsrail devletiyle birlikte uçuruma sürüklüyor.”

Böyle bir durumda, başarısızlık ölçütü artarsa, ABD Başkanı Donald Trump'ın onu kurtarmak için müdahale etmesi beklenebilir. Trump'ın onu ulusal bir kahraman olarak görmesi ve ‘Onu nasıl hapse atmak istiyorlar?’ diye sorması bunun bir göstergesi olarak yeterli.