Tunus Cumhurbaşkanı Said’den ‘lobilere ve yozlaşmışlara’ suçlama

Said ve Blinken’ın telefon görüşmesinin ardından Tunus’a gönderilen 1 milyon aşı ülkede mutlulukla karşılandı.

İçişleri Balkanlığı’na atanan Rıza Garsillavi, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’in huzurunda yemin etti. (EPA)
İçişleri Balkanlığı’na atanan Rıza Garsillavi, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’in huzurunda yemin etti. (EPA)
TT

Tunus Cumhurbaşkanı Said’den ‘lobilere ve yozlaşmışlara’ suçlama

İçişleri Balkanlığı’na atanan Rıza Garsillavi, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’in huzurunda yemin etti. (EPA)
İçişleri Balkanlığı’na atanan Rıza Garsillavi, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’in huzurunda yemin etti. (EPA)

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said yaptığı açıklamada, ülkenin istikrarını bozmak için "perde arkasından ipleri oynatan lobilerin ve yozlaşmışların" olduğunu söyledi.
Said, Tunus İçişleri Bakanlığı işlerinin idaresine atanan Rıza Garsillavi’nin anayasa yemini sırasında yasalara aykırı bir şey yapmadığını ve yemininin anayasanın 89’uncu faslına binaen yapıldığını belirtti. Said açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Devlet bir kukla değil. Bilakis yasalar ve anayasa çerçevesinde herkese hizmet eden kamu kurum ve kuruluşlardır. Tunus’taki ve ülke dışındaki herkesi temin ederim ki biz kanuna uyuyoruz. Herkes hak ve özgürlüklere riayet ettiğimizden emin olabilir.”
Ancak muhalefetteki Özgür Anayasa Partisi lideri Abir Musi ise sosyal paylaşım sitesindeki resmi sayfasında açtığı canlı yayında cumhurbaşkanını sert bir şekilde eleştirdi. Anayasanın 80’inci maddesinin “cumhurbaşkanına kararname ile hüküm çıkarma hakkı vermediğini” savunan Musi, Said’in cumhurbaşkanlığı emri veya kararnamesi ile olağanüstü tedbirler dahilinde iş insanlarıyla yapılması istenen cezai uzlaşma girişimini yürürlüğe koyma hakkına sahip olmadığını vurguladı. Girişimin temel bir yasaya bağlı olduğunu söyledi. Musi anayasayı ihlal etmenin sonuçlarına ve meşruiyete karşı yapılan darbeye karşı da uyarıda bulundu.
Hükümetin kurulmasının geciktirilmesini de eleştiren Musi sözlerine şöyle devam etti:
“Ülke ekonomik bir felaketten geçiyor. Said’in yerinde olsaydım, devletin çarklarının bir dakika bile durmaması için hükümetin kurulmasını tamamlardım.”
Musi Said'e "geçmişte İhvan-ı Müslimin (Müslüman Kardeşler) ile ittifak yapan başarısız isimler" olarak tanımladığı kişileri kurulacak yeni hükümete seçmemesi çağrısında bulunarak söz konusu kimelerin ülkenin yıkımına neden oldukları için hesaba çekilmeleri gerektiğini vurguladı.
İnsan hakları dernekleri, Cumhurbaşkanı Said'in sözlerine yanıt olarak bugünlerde Tunus’ta gazetecilere uygulanan baskılar, işlerini yapmalarına izin verilmemesi ve ifade ve basın özgürlüğüne yönelik tehditler karşısında duydukları endişeyi dile getirdiler. İnsan hakları dernekleri bunların anayasa hükümlerine ve Tunus Cumhuriyeti tarafından kabul edilen Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nin (ICCPR) 19’uncu maddesine aykırı olduğunu ve ayrıca Tunus’un yurtdışındaki itibarını da zedelediğini kaydettiler.
Ortak bir bildiriye imza atan dernekler, geçtiğimiz günlerde bazı güvenlik görevlilerinin siyasi partilere ve popülist akımlara bağlı aktivistler ve göstericilerin yanı sıra Arap ve yabancı basın kuruluşlarına mensup gazetecilere ve muhabirlere yönelik saldırılarını, tacizlerini ve tehditlerini kınadılar. Son olarak blog yazarı Yasin el-İyari’nin tutuklanması tartışmalara yol açtı. İyari’nin içinde Cumhurbaşkanı Said’in şahsını sert bir dille eleştirdiği ve Said’i “anayasaya ve seçim meşruiyetine karşı darbe” yapmakla suçladığı yazılarını yayınlamasının ardından dün tutuklandığı doğrulandı.

ABD’den Tunus’a aşı
Diğer yandan ABD'nin dün Tunus'a Kovid-19 Aşıları Küresel Erişim Programı (COVAX) aracılığıyla bir milyon doz Moderna aşısı göndermesinin ardından Tunus halkı ve sağlık camiasında olumlu bir hava esti. Bu adım, Cumhurbaşkanı Said ile ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken arasındaki telefon görüşmesinden sonra, yıkıcı salgının üstesinden gelmek için Tunus halkıyla yapılan ortaklık çerçevesinde geldi.
Bu bağış, Beyaz Saray'ın 21 Haziran 2021'de açıkladığı ve Tunus'a önemli bir pay ve öncelik ayırdığı küresel aşı dağıtımı planının uygulanması kapsamında geliyor.
Tunus Kartaca Uluslararası Havalimanı’nda yapılan teslim törenine Tunus Cumhurbaşkanlığı İnsan Hakları Dairesi Müdürü Nadia Akaşa, Tunus Dışişleri, Göç ve Yurtdışında Yaşayan Tunuslular Bakanı Osman el-Cerendi, Askeri Sağlık Genel Müdürü Dr. Mustafa Fercani ve Sağlık Bakanı Vekili Muhammed et-Trablusi katıldı. Tören sırasında ABD'nin Tunus Büyükelçisi Donald Bloom şu açıklada bulundu:
“ABD ve Tunus, virüsle mücadele etmek için salgın boyunca sıkı bir şekilde çalıştı. ABD bu sağlık krizinde Tunus halkına desteklerini sürdürecek. Amacımız hayat kurtarmak ve mümkün olan en fazla sayıda Tunusluya en kısa sürede elimizden geldiğince çok sayıda güvenli ve etkili aşı ulaştırmak.”
Bu haftanın başlarında, Tunus'taki ABD Büyükelçiliği ve ABD Afrika Komutanlığı (AFRICOM), Tunus Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerde hemen kullanıma hazır bir milyon litre oksijen içeren 310 oksijen tüpünün teslim sürecini koordine etmişti.
ABD Dışişleri Bakanı, Tunus Cumhurbaşkanı’nın kendisine pazar gecesi aldığı olağanüstü kararların ülkeyi demokratik yola döndürmeyi amaçladığını söylediğini vurgulamıştı. Aynı zamanda bakan özellikle parlamentoyu yeniden açarak bu sözlerin eyleme dökülmesi gerektiğini söylemişti.



Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
TT

Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)

Gazze Şeridi’nde şu anda tıkanma yaşayan ateşkes anlaşması, Hamas’ın ikinci aşamada öngörülen idari ve güvenlik düzenlemelerine ilişkin çekinceleri ve kamuoyuna yansıyan talepleriyle yeniden gündeme düştü. Bu gelişme, ABD’den ikinci aşamaya geçiş konusunda ‘perde arkasında’ yürütülen çabalara dair açıklamaların yapıldığı bir döneme denk geldi.

Hamas’ın dün açıkladığı ve silahsızlanma, barış konseyi, istikrar güçleri ile Gazze Şeridi’nin yönetimi için bir komite oluşturulmasına ilişkin dört ana başlığı içeren bu çerçeveye dair değerlendirmelerde görüş ayrılığı yaşanıyor. Şarku’l Avsat’a konuşan bazı uzmanlar, söz konusu taleplerin ikinci aşamaya geçişi zorlaştıran krizleri ortaya koyduğunu ve hareketin üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik manevralar olduğunu savunurken, diğerleri ise İsrail kaynaklı engellere rağmen Hamas’ın anlaşmayı uygulama konusunda ciddiyetini yansıttığı görüşünü dile getiriyor.

ABD Başkanı Donald Trump tarafından önerilen ve geçtiğimiz ekim ayında Gazze’de ateşkes sağlanmasına temel oluşturan barış planı, başkanlığını Trump’ın üstleneceği bir barış konseyi kurulmasını, bu konseyin Filistinli teknokratlardan oluşan bir komiteyi denetlemesini, Hamas’ın silahsızlandırılmasını, savaş sonrası Gazze yönetiminde rol almamasını ve istikrar güçlerinin konuşlandırılmasını öngörüyor.

Hamas’ın Gazze’deki lideri Halil el-Hayye, hareketin kuruluşunun 38. yıl dönümünde yaptığı açıklamada, silahın işgal altındaki halklar için uluslararası hukukla güvence altına alınmış bir hak olduğunu belirterek, bu hakkın korunmasını ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını güvence altına alan her türlü önerinin incelenmesine açık olduklarını ifade etti.

El-Hayye, Trump planında yer alan ve ABD Başkanı’nın liderliğinde kurulması öngörülen barış konseyinin görevinin, ateşkes anlaşmasının uygulanmasını gözetmek, finansmanı sağlamak ve Gazze Şeridi’nin yeniden imarını denetlemek olduğunu vurguladı. Filistinliler üzerinde ‘her türlü vesayet ve manda uygulamasını’ ise reddettiklerini söyledi.

Gazze Şeridi’nin yönetimi için Filistinli bağımsız isimlerden oluşan bir teknokratlar komitesinin derhal kurulması çağrısında bulunan el-Hayye, Hamas’ın tüm alanlardaki yetkileri bu komiteye devretmeye ve görevlerini kolaylaştırmaya hazır olduğunu kaydetti. Kurulması planlanan uluslararası gücün görevinin ise Gazze sınırlarında ateşkesi korumak olması gerektiğini vurguladı.

El-Hayye ayrıca, arabuluculara ve özellikle ‘temel garantör’ olarak nitelendirdiği ABD yönetimi ile Başkan Trump’a, İsrail’i anlaşmaya saygı göstermeye ve uygulamaya zorlamak için çalışmaları, anlaşmanın çöküşe sürüklenmesine izin vermemeleri çağrısında bulundu.

asdfr
Başlarında yük taşıyan kadınlar, Gazze Şeridi'nin güneyinde yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlamak için temizlenmiş araziye kurulan çadırların önünden geçiyor. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk geçen hafta yaptığı açıklamada, ateşkesin ilan edilmesinden bu yana Gazze’de sarı hattın gerisinde kalan bölgede 350’den fazla İsrail saldırısının belgelendiğini ve en az 121 Filistinlinin hayatını kaybettiğini söyledi. Öte yandan Hamas liderlerinden Raid Saad, cumartesi günü İsrail’in Gazze’de aracını hedef alan saldırısında öldürüldü.

İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi amaçlayan planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalışmalar yürüttüğünü ve çok uluslu uluslararası gücün gelecek aydan itibaren bölgede göreve başlamasının planlandığını belirtti. İsrail Yayın Kurumu’na göre, ABD’li yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

İsrail Kanal 14 televizyonu, kasım ayının sonlarında yaptığı bir haberde, ABD’nin uluslararası istikrar gücünün Gazze’de konuşlandırılması için tarih olarak ocak ayının ortasını belirlediğini, nisan ayı sonunu ise bölgedeki silahsızlanma sürecinin tamamlanması için nihai takvim olarak öngördüğünü aktarmıştı. Kanal, bu hedeflerin gerçeklikten kopuk bir beklenti olduğunu ve sürecin yeniden ertelenebileceğini kaydetmişti.

El-Ehram Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde İsrail meseleleri uzmanı olan Mısırlı analist Dr. Said Ukkaşe, Hamas’ın ortaya koyduğu çerçevenin ikinci aşamada ilerleme ihtimalinin zayıf olduğunu gösterdiğini ve bunun daha fazla İsrail saldırısını tetikleyebileceğini savundu. Ukkaşe, bu tutumun, tehlikeli koşullar altında ilerleyen ikinci aşama yükümlülükleri öncesinde Hamas üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik ‘manevralar’ olduğunu ifade etti.

Hamas dosyasına odaklanan Filistinli siyaset analisti İbrahim el-Medhun ise İsrail’in anlaşmayı sabote etmeye yönelik tekrarlanan engellerine rağmen ikinci aşamaya geçilmesi ve uygulanmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi. Silah meselesine ilişkin olarak Hamas’ın, Filistin iç kamuoyunda derinlemesine bir diyalog yürüttüğünü, Kahire’deki arabulucularla da şeffaf ve açık görüşmeler yaptığını belirten el-Medhun, tüm taraflarca kabul edilebilecek bir vizyonun şekillenebileceğini ve hareketin barış güçlerinin varlığına açık olduğunu söyledi.

Hamas’ın ortaya koyduğu bu çerçeveye arabulucuların henüz yorum yapmadığı bir ortamda, Mısır Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati’nin, İngiliz mevkidaşı Yvette Cooper ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde Gazze’de geçici bir uluslararası istikrar gücünün konuşlandırılmasının önemini vurguladığını bildirdi. Abdulati, ateşkesin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve Trump planının ikinci aşamasına ilişkin yükümlülüklerin uygulanmasının önemine dikkat çekti.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) düzenlenen Sir Bani Yas Forumu’na katılımı sırasında konuşan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesinin gerekliliğini ve uluslararası istikrar gücünün oluşturulmasının önemini yineledi.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, cuma günü gazetecilere Gazze anlaşmasındaki gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada, “Barış anlaşmasının ikinci aşamasına yönelik olarak şu anda perde arkasında çok sayıda sessiz planlama yürütülüyor… Kalıcı ve sürdürülebilir bir barış sağlamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

ABD’nin Wall Street Journal gazetesi, cumartesi günü yetkililere dayandırdığı haberinde, Trump yönetiminin Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlamak amacıyla bir ABD’li generalin komutasında 10 bin askerden oluşan çok uluslu bir güç oluşturmayı hedeflediğini aktardı. Haberde, bazı ülkelerin, gücün görev kapsamının Hamas’ın silahsızlandırılmasını da içerebileceğine yönelik çekinceleri nedeniyle henüz asker göndermediği belirtildi.

Gazete ayrıca ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, Gazze’de konuşlandırılması planlanan bu güç için yaklaşık 70 ülkeden askerî veya mali katkı talebinde bulunduğunu, ancak yalnızca 19 ülkenin asker göndermeye ya da ekipman ve lojistik destek gibi farklı şekillerde katkı sunmaya istekli olduğunu yazdı.

Ukkaşe, Trump’ın 29 Aralık’ta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yapacağı görüşmede ikinci aşamanın başlatılması için baskı kuracağını öngörerek, İsrail’in bu aşamaya girmeyi kabul edeceğini ancak çekilmelerin uygulanmasına ilişkin müzakerelerin süresiz biçimde uzayabileceğini söyledi.

El-Medhun ise Kahire’nin İsrail kaynaklı engellerin farkında olduğunu ve anlaşmanın başarısızlığa uğramasına yol açabilecek muhtemel İsrail gerekçelerini ortadan kaldırmak için ikinci aşamaya geçişin hızlandırılmasını talep edeceğini ifade etti.


Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
TT

Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)

Tunus'un merkezindeki Kayravan şehrinde, cumartesi akşamı, polis ve gençler arasında art arda ikinci gece çatışmalar yaşandı.

Ailesinin ifadesine göre, çatışmalar bir kişinin polisin kovalamacası ve ardından kendisine yönelik şiddet sonucu ölmesinin ardından patlak verdi. Ölen kişinin akrabaları, ehliyetsiz motosiklet kullandığını ve bir polis aracı tarafından takip edildiğini söylüyor. Ardından dövülerek hastaneye kaldırılan adam, hastaneden kaçmayı başardı. Cumartesi günü geçirdiği kafa travması sonucu hayatını kaybetti.

Tunus'ta da yüzlerce kişi, muhalefet dernekleri ve partilerinin çağrısına yanıt olarak, dördüncü hafta üst üste başkentte "özgürlükleri savunmak ve Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarını protesto etmek" amacıyla gösteri düzenledi.


Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Lübnan-İran ilişkileri çok hassas bir aşamaya geldi ve şu anda, İran liderliği kararını verip Lübnan işlerine müdahalesini durdurmadığı sürece, kontrolden çıkma ve önlenemez olumsuz sonuçlar doğurma riskiyle karşı karşıya. Önde gelen bir siyasi kaynak Şarku’l Avsat'a durumu böyle aktardı. İran'ın Beyrut'taki elçileri müdahaleyi reddederken, Lübnan'daki resmi makamlar müdahaleyi kanıtlayan delillere sahip olduklarını vurguluyor.

Kaynak, İran'ın müdahalesine örnekler verdi; bunlardan ilki, resmi davet olmadan elçilerin gelmesiydi ve resmi görüşmelerinin çoğunun, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin önderliğindeki görüşmelerini haklı çıkarmak için siyasi bir kılıf sağlama bağlamında kaldığını vurguladı.