Putin’in Suriye’deki ‘zorlu görevlerinin’ adamı: Alexander Zorin

Alexander Zorin Son gerilimden önce Dera’yı ziyaret etti ve “Beşinci Kolordu” komutanı ile görüştü

2016 yılının Eylül ayında Cenevre’de gazetecilere pizza dağıtan Rus yetkili Alexander Zorin (AFP)
2016 yılının Eylül ayında Cenevre’de gazetecilere pizza dağıtan Rus yetkili Alexander Zorin (AFP)
TT

Putin’in Suriye’deki ‘zorlu görevlerinin’ adamı: Alexander Zorin

2016 yılının Eylül ayında Cenevre’de gazetecilere pizza dağıtan Rus yetkili Alexander Zorin (AFP)
2016 yılının Eylül ayında Cenevre’de gazetecilere pizza dağıtan Rus yetkili Alexander Zorin (AFP)

Alexander Zorin “zorlu görevlerin adamı” ve Rusya Devlet Başkanı “Kayser Vladimir Putin’in Suriye’deki elçisi” olarak tanınıyor.
Geçtiğimiz yıllarda Hmeymim Hava Üssü’ndeki çalışmaları sırasında, zıt görüşlü yerel taraflar ve farklı yüzlerle ilişkileri başlatmıştı. Şam'ın Guta'sında ve başka yerlerde uzlaşma sağlamak için grup liderlerini Rus ve Suriye uçaklarıyla sık sık tehdit etmişti. Ancak aynı zamanda taziye meclislerine katılıp yardım ve barış sağlayarak “insani bir tarafını” da göstermişti.
Zorin politikacıları ve sivil toplumdaki kişileri şaşırtacak ve Suriye ordusu, gruplar, Kürtler ve muhaliflerden oluşan ortak bir askeri konsey oluşturulmasına yönelik teklifleri onaylama derecesine varacak kadar muhaliflerle "muhalefet dilinden" konuşuyor. Siyasi olarak Zorin, 2018 yılının başlarında Ulusal Diyalog Konferansı'nın “mimarları” arasında yer almıştı ve muhaliflerin Cenevre'den Soçi'ye askeri bir uçakla seyahat etmesini sağlamıştı.
Zorin kapalı oturumlarda daima "rejimin tavrı ve inatçılığından" şikayet ediyor. Açık oturumlarda Rusya'nın tutumunu açıklıyor. Ancak konuşmalar ve fiziksel hareketler yapıyor ve Cenevre'deki bir otelde ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov arasında 2016 yılında imzalanan çatışma eylemlerine son vermeye yönelik bir anlaşmanın sonuçlarını beklerken yaptığı gibi, gazetecilere pizzalar ikram ediyor.
Yıllar önce Şam, Moskova'ya "eylemlerinde Zorin'i daha fazla koruyamayacağını” ve hayatının "militanlar ve teröristler yüzünden tehlikede olduğunu" bildirmişti. Bunun üzerinde Hmeymim Hava Üssü’nde bazıları rutin ve bazıları ise Zorin’in bir kısmını çözmeye katkıda bulunduğu yolsuzlukla ilgili olmak üzere askeri faaliyetler yürüten Rusya Savunma Bakanlığı, “Kayser’in elçisini” Moskova’daki yönetici ofisine geri çağırmıştı. Daha sonra Savunma Bakanı Sergey Şoygu lehine Suriye dosyasını denetlemek üzere idari bir makama terfi ettirilmişti.
Zorin birkaç gün önce yeni bir kıyafet ve yeni bir görevle Şam’a geldi. Dera kırsalındaki Busra eş-Şam’a, Ahmed el-Avde liderliğindeki “Beşinci Kolordu”daki “Sekizinci Tugay”ın karargahına sürpriz bir ziyaret düzenledi. Ahmed el-Avde’nin 2018 yılının ortalarında “Güney Anlaşması”nın yürürlüğe girmesini kolaylaştırmada “yardımı” dokunmuştu. Nasıl mı? ABD, Rusya ve Ürdün’ün (bir de İsrail) hükümet güçlerinin güneye dönüşüne ilişkin müzakereleri sırasında, Rus devriyeleri ve Washington ve müttefiklerinin, Tahran'ın desteklediği milislerin Ürdün sınırlarından ve Golan’daki sınır hattından uzaklaştırılması karşılığında gruplardan vazgeçip ağır silahlarını bırakmasıyla birlikte anlaşmayı duyuran ve kolaylaştıran Avde olmuştu. Buna karşılık Avde silah ve para sağlayan Hmeymim Hava Üssü’ne tabi olmakla birlikte “yapısal bağımsızlığı”, ağır silahlarını ve binlerce “Dera’lı” savaşçısını koruyan bir anlaşma imzalamıştı.
Avde “arkadaşını” Busra eş-Şam’a götürmek için Şam'a askeri bir konvoy gönderdi. “Yeni Zorin” Avde’ye, Şam'ın yaklaşık 50 bin sivili barındıran şehirdeki muhalif bölge olan Dera el-Beled'e girmek için uzlaşma sağlanması ve askeri bir çözüme sığınılmaması gerektiği konusundaki Rus önerilerini dinlemediğini bildirdi. Ayrıca Rusya'nın ordunun operasyonlarını desteklemek için bombardıman uçaklarını göndermeyeceğini vurguladı. Zorin’in bu ifadelerinden Avde, çözümün askeri değil de uzlaşma ile sağlanacağına dair “Rusya’nın Şam’a bir mesaj vermeye” çalışıyor olabileceğini düşündü. Zorin ve meslektaşlarına, “Beşinci Kolordu”nun “terör” ve DEAŞ ile savaşmaya hazır olduğu bilgisi verildi. Ancak savaşçılar herhangi bir saldırıyı engellemek için ülkelerinin insanlarının yanında olacak.
Zorin’in görüşü -doğrulanırsa- akıl hocası bakan Şoygu’nun genel eğilimi ile uyuyor. Şoygu Suriye'de çözüm için askeri düzenlemelerle nüfuz alanları kurulması gerektiğini düşünüyor. Sergey Lavrov ise hala Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararının Rusya tarafından yorumlanarak uygulanmasıyla ülkeyi ve halkı birleştirmenin mümkün olduğunu savunuyor.
Rus askeri görüşü, Suriye güçlerinin insani kaynaklar, ekonomik krizler ve yabancı orduların dış müdahaleleri ile ilişkili sebeplerden ötürü şu anda ülkenin tamamını kontrol edemediğini ileri sürüyor. Bu yüzden, “geçici çözüm” nüfuz alanları oluşturmak: Hükümet güçleri, Rusya ve İran için Türkiye ile anlaşarak Kuzey-Batı, ABD ile anlaşarak Kuzey-Doğu ve Özgür Suriye Ordusu’nun eski savaşçılarıyla anlaşarak Güney-Batı ve Orta-Batı nüfuz alanları oluşturulmalı.
Konuşmalar, üç “cep” değil de dört nüfuz bölgesi üzerinde yoğunlaşıyor. Ancak Şam’ın hesapları farklı. Suriye yönetimi, devletin tüm sembollerini kapsayan bir alanda cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılma şekli ve katılım sayısından memnun. Yönetim Ürdünlü yetkililerin açıklamalarını ve Ürdün Kralı 2. Abdullah'ın Washington'dan dönüşünden sonra sınırları açma kararlarını değerlendirdi. Aynı zamanda normalleşme ve Arap açılımına ilişkin işaretleri değerlendirdi. Yönetim cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarının ilanından ve yemin konuşmasından sonra bir zafer arayışı içinde. Böyle bir zafer halihazırda ülkenin kuzeybatısında Ankara ile Moskova arasındaki uzlaşma yüzünden zor gözüküyor ve ayrıca Washington-Moskova anlaşması yüzünden de mümkün değil.
“Devrimin beşiğinde bir zafer” arayışı ve Rusya’yı Suriye’nin kararına çekme çabası baş gösterdi. Nitekim perşembe günü şafak vaktinde, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in kardeşi Tümgeneral Mahir Esed komutasındaki “Dördüncü Tümen” ve geçen ayın 17'sinde Cumhurbaşkanlığı Sarayı'ndaki yemin törenine davet edilen Tuğgeneral Gıyas Delle komutasındaki Gays Güçleri tarafından Dera el-Beled’i bombalama operasyonları başlatıldı. Operasyonun amacı, Dera el-Beled ile Ömeri Camii’ne girilmesine zemin hazırlamak ve üç yıl önce ağır silahlar toplandıktan sonra hafif silahlar konusunu çözmekti.
2018 yılında geri çekildikten sonra yabancılar yerine yerel savaşçıları silah altına alma çabalarını yoğunlaştırmak ve komşu Ürdün’e “dronlar” göndermekle suçlanan İran saldırıda açık bir şekilde yer almadı. Ancak Rus hava desteğinin olmaması karşısında karadan savaşa katıldığı düşünülüyor.
Sürpriz olan şey Dera halkının ve gruplarının tepkisiydi. Zorin’in ziyaretinin ardından “Beşinci Kolordu”, Dera'nın doğusundaki kırsalda konuşlandı. Batı kırsalında, muhalif savaşçılar güvenlik noktalarını ve bölgeleri kontrol altına alarak yaklaşık 500 unsuru ele geçirdi. Ayrıca 2018 yılındaki bir anlaşma uyarınca varılan uzlaşmalarda ordu ve güvenlik güçlerine katılan “yeni ayrılıkçıları” ele geçirdiler. Önde gelen isimler halkın siyasi ya da yaşamsal olarak kalmak için hiçbir sebepleri kalmadığından ülkeyi terk edip Ürdün sınırlarına doğru gideceğine dair mesajlar göndererek, Dera el-Beled'de 50 bin kişiye "güvenlik koridoru" oluşturulmasını talep ettiler.
Kanlı bir günün ardından Ruslar müdahale ederek yeni bir uzlaşma arayışı içinde Dera ve ordu temsilcileri arasında toplantılar düzenledi. Uzlaşma bazı savaşçıları bölgeden çıkarmak, hafif silahlar konusunu çözüme kavuşturmak, “son cebe” sembolik bir dönüş yapılması, güvenlik bariyerlerinin kurulması ve “Beşinci Kolordu”nun rolüyle Amman-Şam yolunun açılması gibi maddeleri kapsıyor. "Dera'nın dokunulmazlığını sürdürmek" isteyen muhalifler ile Şam'ın "tam çözüm" ısrarı arasında yeni bir müzakere turu olması bekleniyor.

 


Sudan'da bir köyde meydana gelen heyelan sonucu binden fazla kişi hayatını kaybetti

Sudan'ın Tersin köyünde meydana gelen heyelan sonrası geniş çaplı hasar oluştu. (Reuters)
Sudan'ın Tersin köyünde meydana gelen heyelan sonrası geniş çaplı hasar oluştu. (Reuters)
TT

Sudan'da bir köyde meydana gelen heyelan sonucu binden fazla kişi hayatını kaybetti

Sudan'ın Tersin köyünde meydana gelen heyelan sonrası geniş çaplı hasar oluştu. (Reuters)
Sudan'ın Tersin köyünde meydana gelen heyelan sonrası geniş çaplı hasar oluştu. (Reuters)

Sudan Kurtuluş Hareketi/Ordusu (SLM) dün yaptığı açıklamada, Sudan'ın batısındaki Marra Dağları bölgesinde bir köyü yok eden heyelanda binden fazla kişinin hayatını kaybettiğini ve sadece bir kişinin hayatta kaldığını duyurdu.

Abdulvahid Nur liderliğindeki SLM, heyelanın şiddetli yağışların ardından pazar günü meydana geldiğini bildirdi.

Darfur bölgesindeki alanı kontrol eden SLM, Birleşmiş Milletler (BM) ve uluslararası yardım kuruluşlarına kurbanların cesetlerinin çıkarılmasına yardım etmeleri için çağrıda bulundu.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığına göre SLM, köyün ‘tamamen yerle bir olduğunu’ açıkladı.

Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında Kuzey Darfur eyaletinde çıkan savaştan kaçan sakinler, gıda ve ilaçların kıt olduğu Marra Dağları'na sığındı.

İki yıldır süren savaş, nüfusun yarısından fazlasını açlıkla karşı karşıya bıraktı ve Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir bombalanırken milyonlarca insan evlerini terk etmek zorunda kaldı.

2023 yılının nisan ayı ortasından bu yana Sudan, ordu ile HDK arasında kanlı bir savaşın içine girdi. Söz konusu savaş, ülkeyi BM'nin modern tarihin en kötülerinden biri olarak nitelendirdiği ciddi bir insani krize sürükledi.

Heyelanların meydana geldiği Marra Dağları'nın çeşitli bölgelerini kontrol eden SLM, genel olarak çatışmaların dışında kaldı.

sdfrgt
Sudan'ın Marra Dağları bölgesinde meydana gelen heyelan Tersin köyünü yok ettikten sonra bölgede toplanan insanlar (Reuters)

Sudan Başbakanı Kâmil İdris, Marra Dağları bölgesindeki bir köyü yok eden heyelandan etkilenenlere yardım sağlamak için acil önlemler almaları konusunda yardım kuruluşlarına çağrıda bulundu.

İdris, hükümetinin etkilenenlerin durumunu izlediğini ve elinden gelen her türlü destek ve yardımı sağlayacağını belirterek, felaketin büyük çaplı bir insani yardım müdahalesi gerektirdiğini vurguladı.

rgthy
Şiddetli yağmur Sudan'ın başkenti Hartum'da bir caddeyi sular altında bıraktı. (AFP)

Darfur’un ordu yanlısı valisi Minni Arko Minavi ise olayı, Sudan'ın yaklaşık beşte birini kaplayan bölgenin sınırlarını aşan ‘insani bir trajedi’ olarak nitelendirdi. Minavi, ‘uluslararası insani yardım kuruluşlarına bu kritik anda acil olarak müdahale ederek destek ve yardım sağlamaları’ çağrısında bulundu. Ayrıca yaptığı açıklamada, “Bu trajedi, halkımızın tek başına üstesinden gelebileceğinden daha büyük” dedi.

Erişim zorluğu

Heyelanın meydana geldiği bölge de dahil olmak üzere Darfur'un büyük bir kısmına, çatışmalar nedeniyle insani yardım çalışanlarının erişimi neredeyse imkânsız durumda.

Orgeneral Abdulfettah el-Burhan liderliğindeki ordu ile eski müttefiki Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu liderliğindeki HDK arasında süren şiddetli savaş, on binlerce kişinin hayatına mal oldu, 14 milyondan fazla insanı yerinden etti ve BM'nin ‘dünyanın en kötü insani krizi’ olarak nitelendirdiği duruma yol açtı.

ı8
Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir yakınlarındaki Zemzem Kampı’ndan yükselen dumanlar (Arşiv – AFP)

Savaş, Sudan'ı iki tarafın (ordu ve HDK) etki alanlarına böldü. Ordu, kuzey, doğu ve batının çoğunu kontrol ederken ve bu yıl Hartum'un kontrolünü geri kazanırken, HDK neredeyse tüm Darfur'u ve güneyin bazı bölgelerini kontrol ediyor.

HDK, Mayıs 2024'ten bu yana bölgede, ordunun kontrolünde kalan son büyük şehir olan ve yaklaşık 300 bin nüfusa sahip Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir'i kuşatma altında tutuyor.

cdrgt
Darfur Valisi Minni Arko Minavi tarafından paylaşılan, Sudan'ın batısındaki Tersin köyünü vuran heyelanı gösteren fotoğraf (Darfur Valisi’nin Facebook hesabı)

Diğer yandan sağlık kaynaklarına göre cumartesi günü, Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir’i hedef alan hava saldırıları ve HDK'nin kontrolünde bulunan Nyala kentindeki bir kliniğe düzenlenen saldırılarda en az 19 kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi de yaralandı.


İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları yoğunlaşırken, son bombardımanda 20 kişi hayatını kaybetti

Han Yunus'ta düzenlenen cenaze töreninde, hayatını kaybeden sevdiklerinin yasını tutan yakınları (Reuters)
Han Yunus'ta düzenlenen cenaze töreninde, hayatını kaybeden sevdiklerinin yasını tutan yakınları (Reuters)
TT

İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları yoğunlaşırken, son bombardımanda 20 kişi hayatını kaybetti

Han Yunus'ta düzenlenen cenaze töreninde, hayatını kaybeden sevdiklerinin yasını tutan yakınları (Reuters)
Han Yunus'ta düzenlenen cenaze töreninde, hayatını kaybeden sevdiklerinin yasını tutan yakınları (Reuters)

Bugün şafak vakti İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda 20 Filistinli hayatını kaybetti, çok sayıda kişi de yaralandı.

Filistin Enformasyon Merkezi, sağlık kaynaklarına dayanarak hayatını kaybedenler arasında beş çocuk olduğunu bildirdi.

Şifa Tıp Kompleksi’nden yapılan açıklamada, “Gazze şehrinin güneybatısındaki Tel el-Heva mahallesindeki bir eve düzenlenen İsrail saldırısında, aralarında çocukların da bulunduğu dokuz Filistinli öldürüldü” denildi.

Gazze Ambulans ve Acil Durum Müdürlüğü, şehrin kuzeyinde bulunan Şeyh Rıdvan mahallesindeki iki eve düzenlenen saldırılarda ‘dört Filistinlinin öldürüldüğünü, çok sayıda kişinin de yaralandığını’ açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın Filistin Enformasyon Merkezi’nden aktardığına göre, İsrail savaş gemileri bu sabah Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah sahiline ateş açtı.

cdfgthy
Han Yunus'taki Nasır Hastanesi’nde tedavi görürken açılan İsrail ateşiyle öldürülen Filistinlilerin cenaze namazından (Reuters)

Gazze şehrini kontrol altına almak için saldırı hazırlıkları yapan İsrail güçleri, son günlerde Gazze Şeridi'ne yönelik bombardımanlarını yoğunlaştırdı.

Birleşmiş Milletler'in (BM) tahminlerine göre, Gazze şehri ve çevresinde yaklaşık bir milyon kişi yaşıyor. Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırması (IPC), ağustos ayı sonunda bu bölgenin kıtlıkla karşı karşıya olduğunu açıklamıştı.

Gazze Şeridi'ndeki savaş, 7 Ekim 2023'te Hamas'ın İsrail'in güney yerleşimlerine düzenlediği saldırının ardından patlak verdi. İsrail'in resmi verilerine göre, saldırıda çoğu sivil olmak üzere bin 219 kişi öldü.

u79o
İsrail ordusunun saldırısı sonucu yaralanan Filistinli bir kadın, tedavi için Deyr el-Balah'taki el-Aksa Hastanesi’ne naklediliyor. (AP)

BM'nin güvenilir bulduğu Hamas yönetimindeki Sağlık Bakanlığı'nın son verilerine göre, Gazze Şeridi'ndeki İsrail saldırıları ve askeri operasyonlarda çoğu sivil olmak üzere en az 63 bin 557 kişi hayatını kaybetti.


Kuzey İsrailliler, Lübnan sınırındaki kasabalara geri dönmemeye kararlı

Hizbullah'ın savaş sırasında gerçekleştirdiği bombalamalar, birçok İsraillinin kuzeydeki şehirlerden kaçmasına neden oldu. (Reuters)
Hizbullah'ın savaş sırasında gerçekleştirdiği bombalamalar, birçok İsraillinin kuzeydeki şehirlerden kaçmasına neden oldu. (Reuters)
TT

Kuzey İsrailliler, Lübnan sınırındaki kasabalara geri dönmemeye kararlı

Hizbullah'ın savaş sırasında gerçekleştirdiği bombalamalar, birçok İsraillinin kuzeydeki şehirlerden kaçmasına neden oldu. (Reuters)
Hizbullah'ın savaş sırasında gerçekleştirdiği bombalamalar, birçok İsraillinin kuzeydeki şehirlerden kaçmasına neden oldu. (Reuters)

İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, Başbakan Binyamin Netanyahu ve Eğitim Bakanı Yoav Kisch'in dün okulların açılışını kutlamak ve hayatın normale döndüğünü göstermek için Lübnan sınırına yakın kuzeydeki okullarda bulunmalarına rağmen, yerel yetkililer ve Eğitim Bakanlığı'ndan alınan veriler, vatandaşların büyük bir kısmının geri dönmeyi reddettiğini gösteriyor.

Kasım 2024'te Lübnan ile ateşkes anlaşması imzalanmış ve hükümet, Ekim 2023'te yerinden edilen vatandaşlara mart ayına kadar geri dönmeleri için süre vermiş olsa da, on binlerce vatandaşın geri dönmeyi reddettiği ortaya çıktı. Bazı vatandaşlar, Lübnan ile savaşın henüz sona ermediğini ve Hizbullah'ın halen bir tehdit oluşturduğunu düşünürken, bazıları yıkılan evlerin yeniden inşası ve tazminatların ödenmesi konusunda memnuniyetsiz. Bazı vatandaşlar ise kuzeyi terk etmeye karar verdiklerini, iş bulduklarını ve merkezi bölgelere yerleştiklerini ifade etti.

Kuzeydeki kasabaların yeniden inşası ve restorasyonundan sorumlu Kuzey Ulaştırma Müdürlüğü'nün verilerine göre, İsrail hükümetinin roket saldırıları ve bunların sonuçlarından kaçma kararı üzerine 43 kasabanın yaklaşık 90 bin sakini evlerini terk etti. Bu kasabaların yüzde 37'sinde yaşayanların yüzde 85'inden fazlası geri dönmüş, ancak kasabaların yüzde 51'inde yaşayanların sadece yarısı geri dönmüş.

Verilere bakıldığında, kasaba sınıra ne kadar yakınsa, geri dönüş oranının o kadar düşük olduğu görülüyor, çünkü bu kasabalar daha ağır hasar gördü. Örneğin Şatula'da nüfusun sadece yüzde 20'si geri döndü. Metula'da ise nüfusun sadece yüzde 14'ü geri döndü.

Kasvetli bir okul yılı

Bu kasabalarda eğitim-öğretim yılına kasvetli bir başlangıç yapıldı. Eğitim Bakanlığı, öğrencilerin yüzde 90'ının ve öğretmenlerin yüzde 97'sinin okula döndüğünü açıklasa da, Metula'daki tek okul açılmadı. Kiryat Şimona'da ise beş okuldan biri açılmadı. Okullardan birinde 240 öğrenciden sadece 40'ı okula döndü. Safed'de de hiçbir okul açılmadı. Otuz iki anaokulu kapatıldı. Ebeveynler, genel olarak İsrail'deki ve özellikle kuzeydeki okullarda güvenlik görevlisi sayısının azlığından şikâyet ettiler.

Gazze Şeridi'ne yakın güney kasabalarının sakinleri de savaş nedeniyle vatandaşları evlerine geri döndürme görevini yerine getirmeyen hükümetin politikasından mustarip. Ancak hiçbir hükümet yetkilisi bölgeyi ziyaret etmedi. Bunun yerine, ABD'nin İsrail Büyükelçisi Mike Huckabee, okul yılının açılışına katıldı. Ziyareti, İsrail'in Gazze Şeridi'nin kalbinde sürdürdüğü amansız askeri operasyonların patlama sesleri eşliğinde gerçekleşti. Bölge sakinler ona yaklaşarak Netanyahu'ya takas anlaşmasını kabul etmesi için baskı yapmasını talep ettiler. Ayrıca, hükümetlerinin yıkılan evleri yeniden inşa etmek ve onarmak için acele etmemesinden yakındılar.

Güven krizi

Yedioth Ahronoth gazetesi, çok sayıda kişinin geri dönmemesinin, kuzeydeki güvenlik ve emniyetin yeniden sağlanamaması nedeniyle yerlerinden edilen kuzey ve güney sınır kasabalarının sakinleri ile siyasi ve askeri liderler arasında bir güven krizini yansıttığını doğruladı. Bu durum, kuzeyde güvenlik ve asayişin sağlanamaması, Hizbullah ile yeniden çatışma olasılığını artıran devam eden güvenlik gerginlikleri ve hükümetin yerinden edilmiş vatandaşlara tazminat ödememesi nedeniyle ortaya çıktı. Şarku’l Avsat’ın Yedioth Ahronoth’tan aktardığına göre çok sayıda evde yıkım devam ediyor. Bu terk edilmiş evler, komşu evlerin sahiplerinin de evlerine dönmelerini engelleyen bir ‘sağlık tehlikesi’ haline geldi.