Taliban başkent Kabil'in merkezi ve kamu binalarının kontrolünü almaya başladığını duyurdu

Taliban başkent Kabil'in merkezi ve kamu binalarının kontrolünü almaya başladığını duyurdu
TT

Taliban başkent Kabil'in merkezi ve kamu binalarının kontrolünü almaya başladığını duyurdu

Taliban başkent Kabil'in merkezi ve kamu binalarının kontrolünü almaya başladığını duyurdu

Taliban sözcüsü Zabihullah Mücahit, hükümet güçlerinin başkent Kabil'den ayrılması nedeniyle kentin ve kamu binalarının kontrolünü almaya başladıklarını açıkladı.
Mücahit, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, başkenti barışçıl şekilde devralmak istediklerini ve bu nedenle güç kullanmadıkları ancak hükümet güçlerinin bölgeden ayrılıp binaları boşalttığını belirtti.
Bunun üzerine olası hırsızlık olaylarının da önlenmesi için merkezde ve kamu binalarında kontrolü almaya başladıklarını kaydeden Mücahit, "kentte güvenliği sağlayacakları" ifadesini kullandı.
Mücahit, Taliban'ın sivillerin evlerine girilmesine izin vermeyeceğini ifade etti.

Afganistan İçişleri Bakanlığı: Müzakerelere başlanacak
Afganistan İçişleri Bakanlığı ise Taliban'ın başkente girmesinin ardından yönetimin devri için müzakerelere başlanacağını duyurdu.
Afganistan İçişleri Bakanı Vekili General Abdul Settar Mirzakval, Twitter hesabında paylaştığı videoda, Kabil halkına seslenerek "Afganistan İçişleri Bakanı Vekili sıfatıyla tüm emniyet güçlerinin, özel kuvvetlerin ve diğer personelin şehrin güvenliğini sağlamak için farklı yerlerde görevlerini sürdürmelerini emrettim. Halkımız hiç endişe etmesin. Şehirde şu an güvenlik sorunu yok." ifadesini kullandı.
Afganistan İçişleri Bakanı Vekili ayrıca başkentin kenar mahallelerine giren Taliban'ın Kabil'e saldırmayacağını belirterek "Yönetim, barışçıl şekilde geçici idareye teslim edilecek. İktidar geçişi barışçıl şekilde gerçekleşecek." değerlendirmesinde bulundu.

Afganistan Cumhurbaşkanı Eşref Gani ülkesinden ayrıldı
Afganistan Cumhurbaşkanı Eşref Gani ise akşam saatlerinde Kabil Havalimanı'ndan kalkan bir uçakla ülkesinden ayrıldı.
Sabah saatlerinde Taliban'ın başkent Kabil'e girmesinin ardından, 2014 yılından beri ülkenin cumhurbaşkanı olan Gani, Afganistan'ı terk etti.
Gani, dün yaptığı açıklamada, Taliban'a karşı cumhurbaşkanı olarak vatanını savunmaya devam edeceğini duyurmuştu.
Gani'nin ayrıldığını sosyal medya hesabından paylaştığı bir video ile doğrulayan Afganistan Milli Uzlaşı Yüksek Konseyi Başkanı Abdullah Abdullah ise "Afganistan'ı zor zamanda terk etti. Allah ondan hesap soracak." ifadelerini kullandı.
Öte yandan 5 bin mahkumun bulunduğu Bagram Hava Üssü'ndeki Afgan hükümeti askerlerinin Taliban'a teslim olduğu bildirildi.
Pakistan: Afganistan'daki durumu yakından takip ediyoruz
Pakistan Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, Pakistan'ın siyasi uzlaşı için çabaları desteklemeye devam edeceği belirtilerek, "Tüm Afgan tarafların bu iç siyasi krizi çözmek için birlikte çalışacaklarını umuyoruz." ifadesi kullanıldı.
Açıklamada, Afganistan'da ortaya çıkan durumun yakından takip edildiği vurgulanarak, Pakistan'ın Kabil Büyükelçiliğinin, vatandaşlarına, Afganistan halkına, diplomatik ve uluslararası topluluğa gerekli yardımı yaptığına dikkat çekildi.
Pakistan Dışişleri Bakanı Şah Mahmud Kureyşi de başkent İslamabad'da yaptığı basın açıklamasında, Afganistan'da favorilerinin olmadığını ve komşuyla iyi ilişkiler istediklerini söyledi.
ABD büyükelçiliğinden Kabil havaalanında silah seslerinin duyulduğu uyarısı
ABD'nin Kabil Büyükelçiliği, vatandaşlarını Kabil havaalanında silah seslerinin duyulduğu yönünde haberler geldiği konusunda uyardı.
Büyükelçiliğin güvenlik uyarısında, ABD vatandaşlarından bulundukları yere sığınmaları istenirken, "Kabil'de güvenlik durumunun hızla değiştiği" ifadesi kullanıldı.
Büyükelçilikteki bütün faaliyetlerin durdurulduğu belirtilen güvenlik uyarısında, Kabil havaalanında silah seslerinin duyulduğu haberlerinin geldiği kaydedildi.
Uyarıda ayrıca büyükelçilik çalışanları ve vatandaşların Afganistan'dan tahliye edilmesi için gerekenlerin yapıldığına işaret edildi.
Associated Press ajansı kaynakları da ABD'nin Afganistan maslahatgüzarının ABD askerleri tarafından elçilikten Kabil havaalanına getirildiği bilgisini paylaştı.

Taliban’ın ülkeye hakim olma süreci
ABD ile Taliban arasında Şubat 2020'de varılan barış anlaşması çerçevesinde bu yıl uluslararası güçlerin Afganistan'dan geri çekilme süreci başladı.
Anlaşma yabancı güçlere saldırılmamasını öngörürken Taliban'ın Afgan güvenlik güçlerine yönelik eylemlerine dair bir hüküm getirmedi.
Afgan hükümetiyle Doha'daki müzakereleri devam ettiren Taliban, eş zamanlı şekilde hazirandan bu yana şiddetli saldırılarla Afganistan'da birçok ilçeyi, son bir ayda da vilayet merkezlerini hızla ele geçirdi.
Başkent Kabil çevresini kuşatan Taliban, kenar mahallelere girmeye başlarken hükümete yönetimi ve başkenti barışçıl şekilde devir çağrıları yapmıştı.
Taliban'ın sözcülerinden Süheyl Şahin de BBC'ye yaptığı açıklamada, Afganistan'da barışçıl bir iktidar geçişi beklediklerini bildirdi.
Sözcü Şahin, Taliban'ın kadınlar ve kızlar hakkındaki politikasının ne olacağı yönündeki soruya ilişkin, "Kadın haklarına saygı duyacağız. Politika, kadınların eğitime ve işe erişebilmesidir. Başörtüsüne dikkat edecekler, o kadar. Burka tek başörtüsü değil, başka seçenekler de var." açıklamasında bulundu.
Taliban Sözcüsü, özellikle Kabil'de halka mallarının ve canlarının güvende olduğunu garanti ettiklerini belirterek, "Barışçıl bir iktidar geçişi bekliyoruz. Şehir ve güç, Afganistan İslam Emirliği'ne verilmeli, daha sonra gelecekte tüm Afganların katılımının olacağı kapsayıcı bir Afgan İslami hükümetine sahip olacağız." şeklinde konuştu.



İran, reformistlerin Tel Aviv ile temas kurduğu iddialarını yalanladı

Tahran'a yönelik İsrail saldırısının gerçekleştiği yerden yükselen dumanların fotoğrafını çeken insanlar, 23 Haziran 2025 (AP)
Tahran'a yönelik İsrail saldırısının gerçekleştiği yerden yükselen dumanların fotoğrafını çeken insanlar, 23 Haziran 2025 (AP)
TT

İran, reformistlerin Tel Aviv ile temas kurduğu iddialarını yalanladı

Tahran'a yönelik İsrail saldırısının gerçekleştiği yerden yükselen dumanların fotoğrafını çeken insanlar, 23 Haziran 2025 (AP)
Tahran'a yönelik İsrail saldırısının gerçekleştiği yerden yükselen dumanların fotoğrafını çeken insanlar, 23 Haziran 2025 (AP)

İran medya kuruluşları, 12 günlük savaş sırasında bazı İranlı yetkililerin İsrail'e mesaj göndererek, İran Dini Lideri’nin hedef alınması halinde ülkedeki liderlik boşluğunu doldurmaya hazır olduklarını bildirdikleri iddialarını yalanladı.

İran Devrim Muhafızları Ordusu'na (DMO) bağlı Fars Haber Ajansı, ‘İsrail'in toplumda bölünme tohumları ekmek amacıyla reformistlerle ilgili uydurma iddiaları’ hakkında kısa bir açıklama yayınladı.

Açıklamada, “Son günlerde Siyonist varlık, tartışmalı iddialar yayarak 12 günlük savaş sırasında ülke içinde oluşan eşi benzeri görülmemiş birlik ve uyumu bozmak için büyük çaba sarf etti” denildi.

İranlı Öğrenciler Haber Ajansı (ISNA), bu anlatıyı destekleyen platformlar olarak hareket eden muhalif medya kuruluşlarının, iç anlaşmazlıkları körüklemeyi amaçlayan söylentilerin yayılmasına katkıda bulunduğunu belirtti.

Fars Haber Ajansı, yurtdışındaki Farsça yayın yapan medya kuruluşlarını ‘izleyicilerini motive etmek ve İran toplumu içinde bölünmeyi körükleme projesinde başarılı olmak için çeşitli söylentiler yaymakla’ suçladı.

Ajans, özellikle Manoto TV tarafından yayınlanan ve savaş döneminde reformist hareketin önde gelen isimlerinin Siyonist varlık yetkililerine gizli bir mektup göndererek, İran'da rejim değişikliği çabalarına destek istediklerini belirten bir habere atıfta bulundu.

Ajans, bu bağlamda yapılan araştırmaların ‘bu iddianın ilk olarak Siyonist varlığa bağlı hesaplar tarafından ortaya atıldığını ve daha sonra bu projenin medya kolu olarak Manoto TV tarafından büyütülüp desteklendiğini gösterdiğini’ bildirdi.

Fars Haber Ajansı’nda yer alan haberde, “Bu haberin ve son günlerde bu kanallar aracılığıyla yayılan diğer benzer haberlerin yalan olduğuna ve kamuoyunu, özellikle de devrimci kesimi kışkırtmak, yanlış kutuplaşmalar yaratmak ve toplumda fitne ve bölünme ortamı yaratmak amacıyla yayınlandığına şüphe yok” ifadeleri yer aldı.

hy
İran Dini Lideri Ali Hamaney 23 gün sonra ilk kez kamuoyu karşısına çıkarak, cumartesi günü Tahran'da düzenlenen Aşura törenine katıldı. (AP)

ISNA tarafından cumartesi günü sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımda, “Bu haber ve son günlerde ortalıkta dolaşan diğer iddialar doğru değil; özellikle ülkenin devrimci çevrelerinde kamuoyunu karıştırmak, sahte bir kutuplaşma durumu yaratmak ve toplumu gerilim ve bölünmeye doğru itmek için tasarlanmış” ifadesi yer aldı.

Manoto TV cumartesi günü sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımda, İran ile İsrail arasındaki savaşın ilk haftasında, reformist hareketin önde gelen isimlerinden bir grubun İsrail tarafına bir mektup göndererek, İran'da rejim değişikliği sürecine destek istediklerini belirtti.

Kanal, ‘İsrail'de bilgi sahibi bir kaynak’ olarak tanımladığı kişinin mektubun bir dizi tanınmış reformist tarafından imzalandığını söylediğini aktardı. “Eğer İsrail rejim değişikliğini desteklerse, adaylarımız ülke yönetimini devralmaya tamamen hazırdır” ifadesinin yer aldığı mektupta, İsrail saldırısını kınayan eski Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, ilk Dini Lider’in torunu olan müttefiki Hasan Humeyni ve Evin Cezaevi’nde tutuklu bulunan reformist aktivist Mustafa Taczade başta olmak üzere önde gelen isimlere atıfta bulunuldu.

Bu gelişme, İsrailli ‘Terror Alarm’ hesabının 28 Haziran'da X platformunda yaptığı bir paylaşımda, ‘eski İran Cumhurbaşkanı'nın birkaç gün önce DMO tarafından düzenlenen bir suikast girişiminden kurtulduğunu’ iddia etmesinin ardından geldi.

Hasan Ruhani hükümetinde İstihbarat Bakanı ve Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın özel yardımcısı olan Mahmud Alevi cumartesi günü katıldığı bir televizyon programında, “İsrail Tahran'a girmeye, rejimi değiştirmeye ve İslam Cumhuriyeti'nin sonunu kutlamaya hazırlanıyordu” dedi.

Alevi sözlerini şöyle sürdürdü: “Düşman, durumdan şikâyetçi olan bazı vatandaşların kritik bir anda rejimi terk edeceğini düşündü ama yanlış hesap yaptı. İsrail savaşta üstünlüğü ele geçirseydi yeni bir hamle yapabilirdi. Tabii ki spesifik bir şey öngörmüyorum.”

Geçtiğimiz ay Reuters, Hamaney'in halefinin seçilmesine yönelik yoğun tartışmalara aşina olan beş kaynağa dayanarak en önemli iki adayın 56 yaşındaki oğlu Mücteba ve kurucu liderin (Humeyni) torunu 53 yaşındaki Hasan Humeyni olduğunu aktarmıştı. Mücteba Hamaney ve Hasan Humeyni isimleri şaşırtıcı değil, zira bu iki isim en az 10 yıldır Hamaney'in halefi olma ihtimaliyle ilişkilendiriliyordu. Hasan Humeyni reformcu hareketin favorisi olarak görülürken, Mücteba Hamaney DMO liderliği tarafından destekleniyor.

DMO Siyasi ve İdeolojik İşlerden Sorumlu Komutan Yardımcısı Tuğgeneral Mesud Senayirad, “Siyonist varlığın ya da bu şer ittifakı içindeki müttefiklerinin herhangi bir aptalca eylemi, İran tarafından çöküşlerini hızlandıracak sert bir yanıtla karşılanacaktır” dedi.

İran'ın muhalifleri için olası senaryolardan birinin ‘gri bölgeye’ dönmek ve ‘içerdeki yıkıcı ve hain unsurları’ kullanmak olduğunu söyleyen Senayirad, güvenlik servislerinin ‘savaş sırasında biriken ve halen devam eden deneyim ve hazırlıklara sahip olduğunu’ ifade etti.

Senayirad, “Yakın zamanda keşfedilen ağlar, onlarca yıllık gizli güvenlik ve istihbarat çalışmalarının sonucudur. Son çatışma, savaş sırasında kullanılan bu uyuyan hücreleri izleme fırsatı sağladı. Son tutuklamalar, güvenlik güçlerine gelecekte etkili saldırılar gerçekleştirmelerine yardımcı olması beklenen önemli bilgiler sağladı” ifadelerini kullandı.

Bulunan her ipucunun bu yıkıcı ağların farklı boyutlarının ortaya çıkarılmasına yol açabileceğini ifade eden Senayirad, kurumların daha önce bunlar hakkında kısmi bilgiye sahip olduğunu, ancak son olayların bunları daha geniş bir şekilde açığa çıkardığını açıkladı.

Yerel basına göre DMO dün ülkenin batısında, İran-İsrail savaşı sırasında İsrail bombardımanının vurduğu bir bölgede patlayıcıları imha etmeye çalışan iki üyesinin öldüğünü duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın DMO'ya bağlı Tesnim haber ajansından aktardığına göre, iki DMO üyesi dün ülkenin batısında bulunan Hürremabad'da Siyonist rejimin saldırısı sonucu geride kalan patlayıcıların bulunduğu bir alanı temizlerken, patlayıcıların infilak etmesi sonucu öldü.

İsrail saldırıları, İran'ın nükleer programındaki üst düzey askeri yetkililerin ve bilim adamlarının ölümüne neden oldu. İran yargısı, savaşın en az 936 kişinin ölümüyle sonuçlandığını bildirdi.