Taliban karşıtı silahlı muhalefet Ahmed Mesud liderliğinde Pençşir Vadisi'nde toplanıyor

Ahmed Şah Mesud'un oğlu Ahmed Mesud Taliban’a direnme sözü verdi ve dış destek talep etti.

Ahmed Mesud, Kabil'in kuzeydoğusundaki Pençşir Vadisi'ndeki karargahından Taliban karşıtı "direniş"e öncülük ediyor (Reuters)
Ahmed Mesud, Kabil'in kuzeydoğusundaki Pençşir Vadisi'ndeki karargahından Taliban karşıtı "direniş"e öncülük ediyor (Reuters)
TT

Taliban karşıtı silahlı muhalefet Ahmed Mesud liderliğinde Pençşir Vadisi'nde toplanıyor

Ahmed Mesud, Kabil'in kuzeydoğusundaki Pençşir Vadisi'ndeki karargahından Taliban karşıtı "direniş"e öncülük ediyor (Reuters)
Ahmed Mesud, Kabil'in kuzeydoğusundaki Pençşir Vadisi'ndeki karargahından Taliban karşıtı "direniş"e öncülük ediyor (Reuters)

Seksenli yıllarda Afganistan'ın Sovyet işgaline karşı direnişin en önemli liderlerinden biri olan Ahmed Şah Mesud'un oğlu Ahmed Mesud, Taliban karşıtı silahlı muhalefetin toplandığı Pençşir Vadisi’ndeki karargahından Taliban’a karşı “direniş” sözü verdi.
Babası 2001 yılında El Kaide tarafından öldürülen Ahmed Mesud (32), Çarşamba günü "Washington Post" gazetesinde yayınlanan makalesinde, Afganistan'da liderliğini yaptığı milislerin Taliban’a karşı direnişi için Amerika’dan silah ve mühimmat desteği talep etti ve Taliban’ın, ulaşılması zor Pençşir Vadisi'ni hiçbir zaman kontrol edemediğini belirtti.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov dün (Perşembe), "Taliban" karşıtı direnişin, eski Başkan Yardımcısı Emrullah Salih ve Ahmed Şah Mesud'un oğluyla birlikte Pençşir'de toplandığını söyledi. Lavrov, Moskova'da düzenlediği basın toplantısında, "Taliban tüm Afgan topraklarını kontrol etmiyor. Kabil'in kuzeydoğusundaki Pençşir vadisinden yeni bilgiler geliyor. Başkan Yardımcısı (Emrullah) Salih ve Ahmed Mesud'a bağlı direniş güçleri orada toplanıyorlar” dedi. Lavrov, “bir temsil hükümetinin kurulması için ulusal diyalog” çağrısını yinelerken, Taliban’ın Kabil’i ve ülkenin çoğunu ele geçirmesinden önce de Rusya’nın, Afganistan’da yaşanan ihtilafı sona erdirmek için bu tür bir mekanizma üzerinde ısrar ettiğini vurguladı.
Moskova, eski Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai'nin bu yöndeki girişimini desteklerken Taliban'a da açık olduklarını gösteren güven verici açıklamalar yaptı. Eski Devlet Başkanı Hamid Karzai de dahil olmak üzere birçok eski Afgan lideri, yeni bir hükümet kurma konusunda "Taliban" ile görüşüyor.
Ahmed Mesud, "Washington Post" gazetesindeki makalesinde, "Amerika, bir kez daha Taliban'la yüzleşmeye hazır olan savaşçıları destekleyerek büyük bir demokrasi cephaneliği olmaya devam edebilir" dedi. Fransız Basın Ajansı (AFP), Ahmed Mesud’un babası Ahmed Şah Mesud'un Sovyet karşıtı direnişin kahramanlarından biri olduğunu, onun da Taliban’a karşı savaştığını aktardı. Emrindeki “Pençşir Aslanları” güçlerinin, 90’lı yılların başında rakip mücahitlerle yaptıkları savaşta ele geçirdikleri Kabil sakinleri arasında çelişkili anılar bırakmasına rağmen, Ahmed Şah Mesud’un 2019 yılında cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile ulusal kahraman ilan edildiğini belirtti.
Washington Post'taki makalesinde Ahmed Mesud, Afgan ordusundaki askerlerin, "liderlerinin teslim olmasına çok kızgın olduğunu" ve bazı Afgan Özel Kuvvetleri mensuplarının Pençşir'e katıldığını ifade etti.
Ahmed Mesud, "Daha fazla silah, mühimmat ve teçhizata ihtiyacımız var. Taliban dış devletler için de tehlike arz ediyor. Afganistan, Taliban’ın kontrolüne girerek radikal İslami terörizmin üssü olacak ve burada yeniden demokrasilere karşı komplolar üretilecek" dedi.
Ahmed Mesud, "Washington Post" gazetesinde yayınlanan makalesinde, Özel Kuvvetlerin bazı "elit birimleri" de dahil olmak üzere bazı Afgan ordusu mensuplarının kendisine yardıma koştuğunu belirtti ve Batı'ya yardım eli uzatmaları için çağrıda bulundu. Ahmed Mesud, “Babamın zamanından beri sabırla topladığımız mühimmat ve silah depolarımız var. Çünkü bugünün geleceğini biliyorduk” dedi. Kendisine katılan bazı güçlerin silahlarını da yanlarında getirdiklerini aktaran Ahmed Mesud, “Eğer Taliban bir saldırı başlatırsa elbette bizim tarafımızdan sert bir direnişle karşılaşacak” açıklamasında bulundu.
Bu makale, Ahmed Şah Mesud'un yakın yardımcılarından biri olan, daha sonra da Cumhurbaşkanı yardımcılığı konumuna gelen Emrullah Salih'in, Eşref Gani'nin Pazar günü Taliban'ın Afgan başkentinin kontrolünü ele geçirmesi üzerine Kabil'den kaçmasının ardından kendisinin Afganistan'ın meşru başkanı olduğunu ilan etmesinin ardından yayınlandı.
"Direniş Cephesi" adlı bir siyasi partinin lideri olan Ahmed Mesud, Pazartesi günü yazar Bernard-Henri Levy tarafından kurulan Fransız "La Regal de Jo" dergisinde bir köşe yazısı makalede, babasının savaşını sürdürmek istediğini vurguladı. Afganları Pençşir’deki karargahına katılmaya davet ederken, “Pençşir, ölmekte olan ülkemizdeki son özgür bölgedir” ifadesini kullandı.
AFP, Pazartesi günü sosyal medyada, Eski Cumhurbaşkanı Yardımcısı Emrullah Salih’in Ahmed Mesud ile Pençşir Vadisi'nde bir direniş hareketinin temellerini atarken görüntülendiği resimlerin paylaşıldığına dikkat çekti.
Kabil'in kuzeydoğusundaki Pençşir Vadisi, Sovyetler Birliği’nin onu işgal etmek için yaptığı başarısız girişimlerde yok edilen Sovyet zırhlı araçlarının enkazlarıyla dolu. Ayrıca bu bölge, Taliban’ın Afganistan’ı yönettiği 1996 ve 2001 yılları arasındaki dönemde yapmış olduğu saldırılara da direndi.
Tüm bunlara rağmen Reuters'e göre Pençşir’deki güçlerin, henüz bu dar vadiye girmeye çalışmayan Taliban güçlerinin herhangi bir saldırısını püskürtüp püskürtemeyeceği veya Mesud'un açıklamalarının müzakerelere yönelik bir ilk adım olup olmadığı hala belirsizliğini koruyor. Ahmed Mesud, kuvvetlerinin Batı'nın yardımı olmadan direnemeyeceğini ifade etti ve ABD, İngiltere ve Fransa'ya, destek ve lojistik yardım sağlamaları çağrısında bulundu.
11 Eylül saldırılarının akabinde ABD liderliğindeki uluslararası bir koalisyon tarafından 2001 yılında iktidardan indirildikten 20 yıl sonra geçtiğimiz Pazar günü iktidarı tekrar ele geçiren Taliban, Afgan güçlerinden ele geçirilen, çoğu ABD’den tedarik edilmiş silah ve teçhizat stoklarını sergiledi.
Ahmed Mesud, bu yirmi yıl boyunca Amerikalılar ve Afganların ortak "idealleri ve mücadeleleri" paylaştığına inandığını belirtti. Washington'dan "özgürlük davasını" desteklemeye devam etmesini ve Afganistan'ı Taliban’a bırakmamasını isteyen Ahmed Mesud, "Siz bizim son umudumuzsun" ifadesini kullandı.



Washington felç oldu: Hükümetin kapanması federal çalışanların toplu işten çıkarılmalarına yol açabilir

ABD'nin başkenti Washington'da bulunan Amerikan Kongre Binası ‘Capitol’ (DPA)
ABD'nin başkenti Washington'da bulunan Amerikan Kongre Binası ‘Capitol’ (DPA)
TT

Washington felç oldu: Hükümetin kapanması federal çalışanların toplu işten çıkarılmalarına yol açabilir

ABD'nin başkenti Washington'da bulunan Amerikan Kongre Binası ‘Capitol’ (DPA)
ABD'nin başkenti Washington'da bulunan Amerikan Kongre Binası ‘Capitol’ (DPA)

Washington, temsilcilerin bir çıkmaza girip hükümeti finanse edecek tasarıyı geçirememesi ve son tarihin dolmasıyla, uzun süreli bir federal kapanmaya hazırlanıyor. Kapanma bugün yürürlüğe girdi ve federal kurumlar acil durum planlarını devreye sokmaya başladı.

Tıkanan müzakereler ve artan tehditler

Cumhuriyetçiler ve Demokratlar arasındaki gerginlik arttı. Cumhuriyetçiler, 21 Kasım'a kadar hükümetin mevcut düzeyde kısa vadeli finansmanını destekledi. Ancak Demokratlar, sağlık hizmetleri ile ilgili endişelerinin giderilmesini, özellikle Medicaid kesintilerinin geri alınmasını ve sağlık sigortası primlerini uygun hale getiren vergi kredilerinin uzatılmasını talep ederek bunu engelledi.

cdfg
Kısmi hükümet kapanışından birkaç saat önce bir işçi Amerikan Kongre Binası’nın koridorunda yürüyor. (Reuters)

Cumhuriyetçiler, Demokratların önerisini ‘uygulanamaz’ olarak nitelendirdi ve vergi mükelleflerine 1 trilyon dolardan fazla maliyet çıkaracağını belirtti. Her iki taraf da geri adım atma niyetinde olmadığı için, kapatma süreci uzayabilir.

Eşi görülmemiş bir tehdit

ABD Başkanı Donald Trump bu hafta, kapatmanın yol açtığı zararı daha da artıracağı tehdidinde bulunarak, Demokratlara zarar verecek ‘geri dönüşü olmayan adımlar’ atabileceğini, örneğin ‘çok sayıda kişiyi işten çıkarabileceğini’ söyledi.

Beyaz Saray Yönetim ve Bütçe Ofisi, programları ‘Başkanın öncelikleri’ ile uyumlu olmayan çalışanlara toplu işten çıkarma bildirimleri (reduction-in-force / işgücü azaltma) gönderilebileceğini belirtti. Bu, önceki kapanmalardan çok daha agresif bir adım.

Neler durur, neler devam eder?

Finansman olmadığı durumlarda yasa, kurumların ‘muaf olmayan’ çalışanlarını zorunlu izne çıkarmalarını gerektirir. Hayat ve mülkiyeti korumak için çalışan ‘muaf’ çalışanlar işlerine devam ederler, ancak kapatma sona erene kadar maaş almazlar.

İnsan ve malzeme maliyetleri

Şarku’l Avsat, hükümetin kapanmasından kaynaklanacak en önemli maliyetleri okurları için sıraladı:

- Kongre Bütçe Ofisi, yaklaşık 750 bin federal çalışanın, kapanmanın her günü için izin almak zorunda kalabileceğini tahmin ediyor.

- Bu çalışanların günlük ücretleri yaklaşık 400 milyon dolar.

- Maaşlarını alamayan çalışanlar ve askerler, 2019 yılında kabul edilen bir yasa uyarınca, faaliyetler yeniden başladığında maaşlarını geriye dönük olarak alacaklar.

Diğer yandan FBI müfettişleri, CIA görevlileri, hava trafik kontrolörleri, havaalanı kontrol noktası çalışanları ve silahlı kuvvetler mensupları çalışmaya devam edecek.


Tony Blair, Ortadoğu'ya dönüyor: Filistinliler arasında itibarı yerlerde

1997-2007'de Birleşik Krallık Başbakanı olan Tony Blair, 2003'te ABD'nin öncülüğünde başlatılan Irak işgaline verdiği destekle savaşın kilit isimlerinden biri olmuştu (AP)
1997-2007'de Birleşik Krallık Başbakanı olan Tony Blair, 2003'te ABD'nin öncülüğünde başlatılan Irak işgaline verdiği destekle savaşın kilit isimlerinden biri olmuştu (AP)
TT

Tony Blair, Ortadoğu'ya dönüyor: Filistinliler arasında itibarı yerlerde

1997-2007'de Birleşik Krallık Başbakanı olan Tony Blair, 2003'te ABD'nin öncülüğünde başlatılan Irak işgaline verdiği destekle savaşın kilit isimlerinden biri olmuştu (AP)
1997-2007'de Birleşik Krallık Başbakanı olan Tony Blair, 2003'te ABD'nin öncülüğünde başlatılan Irak işgaline verdiği destekle savaşın kilit isimlerinden biri olmuştu (AP)

ABD'nin Gazze savaşını sonlandırma planı kapsamında eski Birleşik Krallık (BK) Başbakanı Tony Blair, Ortadoğu siyasetinde yeniden aktif rol oynayabilir.

ABD Başkanı Donald Trump'ın bu hafta açıkladığı 20 maddelik planda, Gazze Şeridi'nin teknokrat bir Filistinli komite tarafından geçici olarak yönetilmesi öngörülüyor.

Trump'ın başkanlık edeceği "Barış Kurulu", bu komitenin faaliyetlerini denetleyecek. İsrail lideri Binyamin Netanyahu'nun da onayladığı plan kapsamında, kurulda Blair de yer alacak. Blair ve Trump'ın damadı Jared Kushner, planın şekillendirilmesinde önemli rol oynamıştı.

27 Haziran 2007-27 Mayıs 2015'te Blair, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, ABD ve Rusya'dan oluşan Ortadoğu Dörtlüsü'nün özel temsilciliğini yürütmüştü. İsrail-Filistin meselesinin çözümü için İspanya'nın başkenti Madrid'de düzenlenen toplantıyla 2002'de kurulan Ortadoğu Dörtlüsü'nün merkez ofisi Doğu Kudüs'te yer alıyor.

Ancak 72 yaşındaki siyasetçi, müzakere yoluyla iki devletli çözümü hedeflediğini belirtmesine rağmen somut bir ilerleme kaydedememişti. Ayrıca Blair'in müzakere sürecinde İsrail yanlısı bir tutum sergilemesi, Filistin Ulusal Yönetimi'yle gerginliğe de yol açmıştı.

Reuters'ın analizinde Filistinlilerin, bu geçmişi nedeniyle siyasetçiye şüpheyle yaklaştığı belirtiliyor.

Blair'in geçmişindeki en tartışmalı olay ülkesini 2003'te Irak savaşına sokması olmuştu. Ramallah'ta yaşayan siyasi analist Hani el-Masri, Irak işgalini bir savaş suçu olarak gören birçok Filistinlinin, Britanyalı siyasetçiyi bölgede istemediğini söylüyor:  

Bu süreçteki saçma şeylerden biri de Tony Blair. Filistinliler arasında itibarı yerlerde.

Hamas da Blair'in savaş sonrası Gazze senaryosunda yer almasına karşı çıkıyor. Hamas yetkilisi Tahir el-Nono, Filistinlilerin kendi kendilerini yönetebileceğini belirterek, Blair'in "dayatacağı yabancı vesayeti" kabul etmeyeceklerini söylüyor.

BBC'nin analizinde de BK Başbakanı Keir Starmer'ın, 28 Eylül-1 Ekim'de düzenlenen İşçi Partisi Yıllık Konferansı'nda Trump'ın planından övgüyle söz ettiğine ancak İşçi Partili Blair'in adını anmadığına dikkat çekiliyor.

Diğer yandan Blair'in, 1998'de Belfast Anlaşması'nın imzalanmasında oynadığı rolle kendini hâlâ "barışı sağlayan bir arabulucu" olarak gördüğü yazılıyor. Anlaşma, ayrılıkçı İrlanda Cumhuriyet Ordusu'nun (IRA) saldırılarını durdurmak amacıyla yapılmıştı. Kuzey İrlanda'da Belfast merkezli ve BK'ye bağlı bir hükümet kurulmuş, İrlanda Cumhuriyeti'yle sınır kontrolleri tamamen kaldırılmıştı.

Blair'in plan kapsamında Gazze'de oynayacağı rol henüz netleşmedi. Analizde, siyasetçinin Körfez liderleriyle Beyaz Saray arasında koordinasyonu sağlayabileceği fakat Gazze'nin yeniden yapılandırılması, güvenliği ve ekonomik kalkınmasının denetlenmesinden sorumlu olması halinde pürüzler çıkabileceği yazılıyor.

Independent Türkçe, BBC, Reuters


Gazze'ye yardım götüren Sumud Filosu'na baskın düzenleyen İsrail, bazı gemileri ele geçirerek yolcuları alıkoydu

TT

Gazze'ye yardım götüren Sumud Filosu'na baskın düzenleyen İsrail, bazı gemileri ele geçirerek yolcuları alıkoydu

Gazze'ye yardım götüren Sumud Filosu'na baskın düzenleyen İsrail, bazı gemileri ele geçirerek yolcuları alıkoydu

Gazze Yardım Filosu Çarşamba akşamı yaptığı açıklamada, gemilerinin İsrail deniz kuvvetleri tarafından durdurulduğunu duyurdu. Filo, “Gazze saatiyle yaklaşık 20:30'da (17:30 GMT), Steadfastness Filosuna ait Alma ve Sirius dahil olmak üzere birkaç gemi, uluslararası sularda İsrail işgal güçleri tarafından yasadışı olarak durduruldu ve saldırıya uğradı” dedi.

Sumud Filosu daha önce gemilerinin yasadışı olarak durdurulmasını kınayarak kameraların devre dışı bırakıldığını ve askerlerin gemilere çıktığını belirterek, “Gemilerdeki tüm katılımcıların güvenliğini ve durumunu sağlamak için yoğun bir şekilde çalışıyoruz” dedi.

Sumud Filosu, İsrail'in gemilere telsizle tehditler savurduğunu açıkladı. İsrail Dışişleri Bakanlığı ise X'te yaptığı açıklamada filoya ait birkaç geminin durdurulduğunu ve ilgili kişilerin İsrail limanına nakledildiğini belirterek, “Aktivist Greta Thunberg ve arkadaşları da dahil olmak üzere, filoya ait gemilerde bulunanlar İsrail limanına nakledildi” dedi.

 Thunberg ve bir dizi maskeli ve silahlı İsrailli askerin göründüğü bir video klip yayınlayan İsrail Dışişleri Bakanlığı  İsrail donanmasının Steadfast Filosu ile temasa geçerek rotasını değiştirmesini istediğini açıklamıştı. X'te yapılan açıklamada İsrail, filoya aktif bir savaş bölgesine yaklaştığını ve yasal deniz ablukasını ihlal ettiğini bildirdi. İsrail, yardımların güvenli kanallardan Gazze'ye aktarılması teklifini yineledi ve filonun bunu reddettiğini belirtti.

ujı
Aktivistler, Gazze'ye giden Özgürlük Filosu'nun bir parçası olan Kaptan Nikos gemisinde zafer işareti yapıyor (Reuters)

Türkiye, İsrail donanmasının filoya gerçekleştirdiği müdahaleyi "uluslararası hukuku en ağır biçimde ihlal eden ve masum sivillerin hayatını tehlikeye atan bir terör eylemi" olarak tanımladı.

Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan yazılı açıklamada, "Söz konusu saldırının, Gazze'de ateşkes sağlanmasına dönük çabalara zarar vermemesini ümit ediyoruz" ifadelerine yer verildi.

Açıklamada Türk vatandaşlarıyla birlikte "alıkonulan diğer yolcuların bir an önce serbest bırakılması için girişimlerin başlatıldığı" belirtildi.

Reuters'a göre, bu akşam erken saatlerde Dayanışma Filosu, radarında konumundan sadece üç deniz mili uzaklıkta 20'den fazla tanımlanamayan gemi tespit ettiğini bildirdi. Dayanışma Filosu'nun organizatörleri, İsrail donanmasının bir saat içinde çok sayıda  gemisini durdurmaya başlayacağını tahmin ediyordu.

İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani, İsrail'in filoya karşı şiddet kullanmayacağına dair kendisine güvence verdiğini belirterek, İsrail'i filonun gemilerindeki insanları Aşdod limanına nakletmeye çağırdı.

Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot, Çarşamba akşamı Mısır açıklarında bulunan Gazze'ye giden Filistin ile Dayanışma Küresel Filosunun gemilerini “İsrail makamlarının durdurma sürecinde” olduğunu söyledi.

Barrou, “X” platformu üzerinden yaptığı açıklamada, “Fransa, İsrail makamlarından katılımcıların güvenliğini sağlamalarını, konsolosluk koruması garantisi vermelerini ve mümkün olan en kısa sürede Fransa'ya dönmelerine izin vermelerini talep ediyor” dedi.

cdfgthy
Gazze'ye giden “Steadfast Fleet” gemilerindeki aktivistler, İsrail donanmasının kuşatma altındaki Filistin topraklarına yaklaşırken onları durdurmaya başladığını söyledi (AP).

Eylül ortasında Tunus'tan yola çıkan “Küresel Dayanışma Filosu”nun organizatörleri, gece boyunca “İsrail askeri gemileri” tarafından gerçekleştirilen “gözdağı manevralarına” rağmen, Mısır açıklarında yolculuğuna devam edeceğini doğruladı.

İnsani yardım misyonu ve önde gelen isimler

İspanya'dan yola çıkan “Küresel Dayanışma Filosu”, 40'tan fazla ülkeden yüzlerce Filistin yanlısı aktivisti taşıyan yaklaşık 45 gemiden oluşuyor. Filo, bebek maması, gıda ve tıbbi yardım malzemesi taşıyor ve “barışçıl ve şiddet içermeyen bir misyon” yürüttüğünü vurguluyor. .

 Filonun Mısır kıyılarının kuzeyindeki Akdeniz'de, Filistin topraklarından 90 deniz mili veya yaklaşık 170 kilometre uzaklıkta olduğu bildirildi.

dcfghy
Bir gemi filosu, 27 Eylül 2025 tarihinde İtalya'nın güneyindeki Sicilya'nın Katanya kentindeki San Giovanni Li Cuti limanından ayrıldı (EPA).

Bu harekete katılanlar arasında Nelson Mandela'nın torunu, eski Güney Afrika milletvekili Mandela Mandela, İsveçli aktivist Greta Thunberg, Fransız milletvekili Rima Hassan ve eski Barselona Belediye Başkanı Ada Colau bulunuyor. Amaçları İsrail'in Gazze'ye uyguladığı ablukayı kırmak ve açlık ve soykırımdan muzdarip kuşatma altındaki halka insani yardım ulaştırmak amacıyla bu harekete katılıyorlar.

“Steadfast Filosu” yaptığı açıklamada, “sabahın erken saatlerinde İsrail işgal donanmasının filoya karşı bir sindirme operasyonu gerçekleştirdiğini” doğrulamıştı.

Açıklamada, filonun ana gemilerinden biri olan Alma'nın “birkaç dakika boyunca İsrail savaş gemisi tarafından düşmanca bir şekilde kuşatıldığı” belirtildi.

Bildiride, olay sırasında “uzaktan iletişim kesintiye uğradığı” ve kaptanın İsrail gemisiyle “doğrudan çarpışmayı önlemek için ani bir manevra yapmak zorunda kaldığı” belirtildi.

Açıklamada, “Kısa bir süre sonra, aynı gemi Sirius'u hedef aldı ve ayrılmadan önce nispeten uzun bir süre aynı sindirme manevralarını tekrarladı” denildi.

u
Steadfastness Filosu, onlarca kişiyi taşıyan 10 tekneyle Katanya'dan Gazze'ye doğru yola çıktı (EPA).

Sirius gemisinde bulunan Fransız Radikal Sol Partisi (radikal sol) milletvekili Marie Mesmor, AFP'ye en az iki tanımlanamayan gemi gördüğünü, bunlardan birinin “çok yakın” olduğunu söyledi.

Mesmor “Bize kör edici bir ışık yönelten askeri müdahale gemisi” olduğunu ve aynı zamanda alarm verilmeden önce “radar ve internet iletişiminin” kesildiğini belirtti.