Suriye İnsan Hakları Ağı, Esed rejiminin Doğu Guta katliamı nedeniyle yargılanmasını istedi

Suriye İnsan Hakları Ağı, Esed rejiminin Doğu Guta katliamı nedeniyle yargılanmasını istedi
TT

Suriye İnsan Hakları Ağı, Esed rejiminin Doğu Guta katliamı nedeniyle yargılanmasını istedi

Suriye İnsan Hakları Ağı, Esed rejiminin Doğu Guta katliamı nedeniyle yargılanmasını istedi

Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR), Beşşar Esed rejiminin başkent Şam'ın Doğu Guta bölgesinde kimyasal silahla 1400'ün üzerinde sivili öldürdüğü saldırının 8. yıl dönümünde sorumluların yargılanması için çağrıda bulundu.
Esed rejiminin, başkent Şam'ın merkezinin 10 kilometre doğusunda yer alan Doğu Guta bölgesinde 21 Ağustos 2013'te kimyasal silahla 1400'den fazla sivili öldürdüğü katliamın üzerinden 8 yıl geçti.
Sivillere yönelik hak ihlallerini belgeleyen SNHR, katliamın yıl dönümüne ilişkin yayımladığı raporunda, Kimyasal Silahları Yasaklama Örgütüne (KSYÖ) stokunu imha etme taahhüdü veren rejimin yargılanması için çağrısını yeniledi.
Esed rejiminin Doğu Guta katliamından sonra da kimyasal silah saldırılarından vazgeçmediği vurgulanan raporda, rejim güçlerinin söz konusu saldırıdan sonra 184 kez daha bu yolla sivilleri hedef aldığı hatırlatıldı.

Esed rejimi 217 kez kimyasal silah kullandı
Raporda, Esed rejiminin Suriye'deki iç savaşın başlamasının ardından muhaliflerin kontrolündeki yerleşimlere 217 kez kimyasal silah saldırısı gerçekleştirdiği vurgulandı.
Rejimin Doğu Guta katliamından sonra da kimyasal silahlı saldırılarına devam ettiği altı çizilen raporda, rejim güçlerinin söz konusu katliamdan sonra da bu yolla sivilleri hedef aldığı aktarıldı.
Rejim, ilk kimyasal silahlı saldırısını Aralık 2012 yılında Humus'un Beyyada semtine, en son saldırısını ise 19 Mayıs 2019'da Lazkiye'ye bağlı Kebine köyüne düzenledi.

En çok Şam ve kırsalı kimyasal silahların hedefi oldu
Esed rejiminin iç savaş boyunca kimyasal silah kullanımının illere göre dağılımına yer verilen raporda, başkent Şam ve kırsalının en çok saldırıya maruz kalan bölge olduğu kaydedildi.
Buna göre, Şam ve kırsalındaki bölgeler 102, İdlib 45, Hama 30, Halep 26, Humus 7, Dera 3, Deyrizor 3, Lazkiye ili ise 1 kez kimyasal silahlarla hedef alındı.
SNHR, bu saldırılarda ölenlerden 1500'den fazlasının kimlik bilgilerini kaydettiklerini açıkladı.

Hafızalara kazınan diğer kimyasal silah saldırıları
Uluslararası camianın gündemine oturan Doğu Guta’daki kimyasal silahlı katliamda 1400'ün üzerinde sivil hayatını kaybetmişti.
Dönemin ABD Başkanı Barack Obama, daha önce Suriye'deki kırmızı çizgisini kimyasal silah kullanımı olarak açıklamış olsa da ABD ve Rusya, alternatif bir çözümde uzlaşmıştı. Kimyasal Silahları Yasaklama Örgütüne (KSYÖ) devredilen süreçte, rejimin tüm kimyasal stokunu imha etmesi istendi. KSYÖ, 19 Ağustos 2014'te bu sürecin tamamlandığını duyurmuştu.
Ancak zehirli kimyasal gazlarla saldırılar düzenlemeye devam eden rejim güçleri, 4 Nisan 2017'de İdlib'in Han Şeyhun ilçesinde sivilleri kimyasal silah saldırısıyla hedef alarak, bu silahtan vazgeçmediğini gösterdi. Söz konusu katliamda 100'den fazla sivil ölmüş, 500'den fazla sivil de gazdan etkilenerek yaralanmıştı.
Birleşmiş Milletler ile KSYÖ ortak soruşturma misyonu (JIM), 19 Nisan 2017'de Han Şeyhun'da sarin gazı kullanıldığını, 27 Ekim 2017'de de saldırının rejim tarafından düzenlendiğini teyit etmişti.
AA, Haziran 2017'de kimyasal silahlı katliama ilişkin tanık ifadeleri ve görsellerin yer aldığı dosyayı, KSYÖ, BM Uluslararası Bağımsız Suriye Araştırma Komisyonu ve UCM teslim etmişti.
7 Nisan 2017'de ise ABD, rejimin, kimyasal bombalarını taşıyan uçaklarının havalandığı Şayrat Hava Üssü'nü füzelerle vurarak sınırlı bir müdahalede bulunmuştu. Han Şeyhun ilçesi, Ağustos 2019'da Rusya'nın yardımıyla Esed rejimi güçlerinin eline geçmişti.
Hafızalara kazınan bir diğer kimyasal silah saldırısı ise Doğu Guta bölgesinin Duma ilçesinde 7 Nisan 2018'de rejim güçlerince düzenlendi.
78 sivili yaşamını yitirdiği katliamda, çoğu kadın ve çocuk yüzlerce sivil de zehirli gazlardan etkilenerek tedavi gördükten sonra evlerini terk etmek zorunda kalmıştı. Rusya, katliamdan 5 gün sonra rejim güçlerinin Duma ve Doğu Guta'nın tümünde kontrolü ele geçirdiğini duyurmuştu.

Rusya ve Çin'in vetoları rejimin yargılanmasını engelliyor
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi toplantılarında rejim lehine toplam 16 kez veto kullanan Rusya ve Çin, kimyasal silah saldırılarını konu alan oturumlarda ise 6 kere yine rejimi koruyacak biçimde bu hakka başvurdu.
Rusya ve Çin'in vetoları sonucunda, Esed rejiminin yargılanmasının önü kesildi.



Türkiye Dışişleri Bakanı: Suriye'deki durum “kırılgan ve tehlikeli”

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
TT

Türkiye Dışişleri Bakanı: Suriye'deki durum “kırılgan ve tehlikeli”

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye'deki durumu "kırılgan ve tehlikeli" olarak nitelendirerek, ülkesinin güney komşusunun birliğinden yana olduğunu ve Şam'daki yeni yönetimi uluslararası topluma açılmaya teşvik ettiğini söyledi.

Fidan, Türkiye'nin Suriye'ye yaklaşımının, Suriye'ye ilişkin temel kararların Suriyeliler tarafından alınması ilkesine dayandığını belirtti. Hem Suriye hem de Irak'ta "kaygan zemin" ve "kırılgan ve tehlikeli" bir durum olduğunu, Türkiye'nin genel olarak bu durumu ele alma ve iyileştirme kapsayıcılığına dayanan son derece yapıcı bir dış politika izlediğini vurguladı.

Suriye tarafının Türkiye'nin kendileri için neyi temsil ettiğini iyi fark ettiğini vurgulayarak, "Oradaki kardeşlerimizle (yeni Suriye yönetimi) bazı istişarelerde bulunuyoruz ve Suriye bölgesinin birliğine önem veriyoruz" ifadelerini kullandı.

Görsel kaldırıldı.
Fidan, dün gece televizyon röportajında ​​konuşuyor (TC Dışişleri Bakanlığı)

Fidan, dün gece 24TV'ye verdiği röportajda, yeni Suriye hükümetinin diğer ülkelerle çıkarlarını ilerletmek için atacağı adımların önemli olduğunu söyledi.

Türkiye'nin, Suriye hükümetinin üçüncü ülkelerle görüşmeler yapmasını, uluslararası topluma yeni Suriye'nin mahiyetini anlatma çabalarının doğal bir adımı olarak gördüğünü ve bunu önemli bulduğu için açıkça teşvik ettiğini ifade etti. Fidan, hedeflediği üçüncü ülkelerin hangileri olduğunu belirtmezken, Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara son günlerde ülkesindeki durumu yatıştırmak için İsrail ile dolaylı temaslarda bulunduğunu söyledi. Şara yönetimi, İbrani devletiyle dolaylı temasların yanı sıra Batı ve Arap ülkeleriyle de temaslarını sürdürüyor.

Eski rejim döneminde Suriye'ye uygulanan yaptırımların kaldırılması gerektiğini vurgulayan Fidan, Avrupa Birliği ve ABD tarafından uygulanan yaptırımların kaldırılması için çaba sarf edilmesi gerektiğini, bölgedeki bazı ülkelerin tutumlarındaki ayrışmanın diyalog ve ikna yoluyla çözülmesi gerektiğini kaydetti.

PKK'nin Suriye'deki varlığına, örneğin Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) öncülüğündeki Kürt Halk Koruma Birlikleri (YPG) üzerinden ve Suriye Kürt Demokratik Birlik Partisi'nin (PYD) Türkiye'de devam eden PKK'yi tasfiye sürecine yönelik izleyeceği yola ilişkin soruya Fidan, "Bizim için önemli olan, Türkiye'yi başından beri etkileyen silahlı terörist unsurların artık bölgede olmamasıdır" dedi.

"PKK kendini feshedip silah bırakmaya karar verirse, bunun Suriye ve Irak'taki varlığını nasıl etkileyeceğini zamanla hep birlikte göreceğiz."

Fidan, "Suriye ve Irak'taki durum istikrarsız ve Kürdistan İşçi Partisi'nin (PKK) Türkiye içindeki varlığı neredeyse imkânsız hale geldi. Ancak bu iki ülkenin toprakları hala işgal altında. Onlara adım atmaları gerektiğini söylüyoruz ve topraklarının işgalinden de rahatsız olduklarını kaydediyoruz" diye devam etti.

Görsel kaldırıldı. Amerikan güçleri Suriye'nin kuzeydoğusundaki Kamışlı'da (AFP)

Geçtiğimiz hafta Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump arasında Suriye'deki durum ve ABD'nin çekilme planlarını ele alan telefon görüşmesiyle ilgili olarak Fidan, "ABD'nin Suriye'deki askeri varlığı mutlak gereklilik değildir" ifadelerini kullandı.

ABD'nin, terör örgütü DEAŞ'a karşı mücadelede müttefik olarak Kürt birliklerine verdiği destek, Ankara ile Washington arasındaki tartışmalı konulardan biri. Türkiye, DEAŞ'a karşı mücadelede Suriye hükümetine destek vermeyi ve binlerce DEAŞ üyesi ve ailelerinin tutulduğu cezaevlerinin güvenliğini SDG yerine sağlamayı teklif etti. Türkiye ayrıca Suriye'de örgütle mücadele etmek için Ürdün, Irak, Suriye ve Lübnan'ın da aralarında yer aldığı beşli bir mekanizma oluşturmak için çalışıyor. 

Fidan, Türk-Amerikan ilişkilerinin mükemmel olması gerektiğini belirterek, Erdoğan ve Trump'ın, eğer sorunlar varsa bunların çözülmesi gerektiği konusunda mutabakata vardıklarını söyledi. Trump yönetiminin, ABD'de yıllardır görülmemiş, klasik Cumhuriyetçi yaklaşımdan daha devrimci, radikal değişimi hedefleyen bir dış politika yaklaşımı benimsediğini kaydetti.

Trump'ın politikalarının Türkiye üzerindeki olası etkilerinin Türkiye tarafından yakından takip edildiğini ve birçok alanda yankılarının neler olabileceğinin görüşüldüğünü belirtti.