‘Geçici hükümeti’ açıklayan Taliban, hükümeti genişletme sözü verdi

Birleşmiş Milletlerin kara listesinde olan bir lider bakanlık ekibine başkanlık ediyor.

Bir Taliban savaşçısı dün Kabil'deki Pakistan büyükelçiliği yakınında gösteri yapan kadınların önünde duruyor (AFP)
Bir Taliban savaşçısı dün Kabil'deki Pakistan büyükelçiliği yakınında gösteri yapan kadınların önünde duruyor (AFP)
TT

‘Geçici hükümeti’ açıklayan Taliban, hükümeti genişletme sözü verdi

Bir Taliban savaşçısı dün Kabil'deki Pakistan büyükelçiliği yakınında gösteri yapan kadınların önünde duruyor (AFP)
Bir Taliban savaşçısı dün Kabil'deki Pakistan büyükelçiliği yakınında gösteri yapan kadınların önünde duruyor (AFP)

Taliban dün (Salı), ABD güçlerinin kaotik bir şekilde geri çekilmesinden sadece birkaç gün sonra, hareketin Afganistan'daki etkisini pekiştirecek ve yeni yönetim yaklaşımını belirleyecek hükümetin en önemli makamlarını dolduracak isimleri açıkladı.
Eski Afgan ordusunu yok eden bir yıldırım saldırısının ardından 15 Ağustos'ta Kabil'in kontrolünü ele geçiren Taliban, 1996 -2001 arasındaki ilk döneminde olduğundan daha “kapsayıcı” bir yönetim tarzı benimseme sözü vermişti. Ancak yine de herhangi bir isyanı ortadan kaldırmakta tereddüt etmeyeceğini açıkça ifade etti. Dün, Afganların, sert ve baskıcı yönetimiyle bilinen aşırılık yanlısı Taliban’a meydan okumasının yeni bir işareti olarak Kabil'de çok sayıda miting düzenlenirken Taliban, mitinglere katılan yüzlerce insanı dağıtmak için havaya ateş açtı.
Dün akşam, hareketin sözcüsü Zebihullah Mücahid, düzenlediği basın toplantısında yeni hükümetin geçici olacağını ve "Taliban" lideri Molla Muhammed Hasan Ahund tarafından yönetileceğini duyurdu. Ahund, önceki Taliban yönetimi sırasında dışişleri bakan yardımcısıydı ve adı Birleşmiş Milletlerin kara listesinde yer alıyor.
Mücahid, "Taliban"ın kurucu ortağı Abdülgani Birader'in Başbakan Yardımcısı olacağını da sözlerine ekledi. Birader, hareketin siyasi bürosunun lideriydi ve Doha'da Amerikalılarla yapılan yabancı güçlerin Afganistan'dan çekilmesine yönelik müzakerelere başkanlık etti.
Dün akşam yapılan açıklamada, hareketin kurucusu Molla Ömer'in oğlu Molla Yakub, Savunma Bakanlığı'na, Hakkani Şebekesi'nin lideri Siraceddin Hakkani’nin ise İçişleri Bakanlığı'na atandığı belirtildi. Mücahid, "hükümetin tam olmadığını" vurgulayarak, "kapsamlı" bir hükümet sözü veren hareketin "ülkenin diğer bölgelerinden başka insanları da hükümete dahil etmeye" çalışacağını belirtti.
Taliban, 20 yıllık bir isyandan sonra şimdi ekonomik sıkıntılar ve güvenlik problemleri ile sarsılan Afganistan'ın kontrolünü elinde tutuyor. Güvenlik problemlerinin arasında DEAŞ’ın Afganistan şubesi olan DEAŞ/Horasan örgütü tarafından gerçekleştirilen eylemler de bulunuyor.
Son günlerde yapılan bazı gösteriler, kimi Afganların Taliban'ın daha ılımlı bir yönetim vaatlerini gerçeğe dönüştürme potansiyelini sorguladığını gösteriyor.
Pakistan büyükelçiliği dışındaki çoğu kadın olmak üzere 70'den fazla kişinin katıldığı protesto gösterisine katılan Sare Fehim (25), "Afgan kadınları ülkelerinin özgür olmasını istiyor. Yeniden inşa edilmesini istiyor. Yorulduk" açıklamasında bulundu.
Sosyal medyada yayılan video kayıtlarında, 100'den fazla kişinin silahlı Taliban unsurlarının gözetimi altında sokaklarda düzenlediği başka bir protesto yürüyüşü yer aldı.
Son günlerde, Herat ve Mezar-ı Şerif de dahil olmak üzere daha küçük şehirlerde, kadınların yeni hükümette rol talep ettiği birçok gösteri yapıldı. Bir sağlık kaynağı, dün akşam Herat'ta düzenlenen bir gösteride iki kişinin öldüğünü ve sekiz kişinin de yaralandığını bildirdi. Başkentin güvenliğini denetlemekten sorumlu Taliban yetkilisi General Mübin, Taliban muhafızlarının kendisini olay yerine çağırdığını ve "kadınların rahatsızlığa neden olduğunu ve göstericilerin sadece yabancı istihbaratın komplosuna dayanarak toplandıklarını" belirtti.
Gösteriyi izleyen Afgan bir gazeteci, Taliban'ın basın kartına ve kamerasına el koyduğunu belirterek, "Tekmelendim ve gitmem istendi" dedi. Bu olaydan sonra, Kabil merkezli Bağımsız Afgan Gazeteciler Derneği, hem Afgan hem de yabancı 14 gazetecinin, protestolar sırasında kısa süreliğine gözaltına alındığını daha sonra serbest bırakıldığını belirtti. Dernekten yapılan açıklamada "Dernek, son gösterilerde gazetecilere yönelik şiddet içeren muameleyi şiddetle kınıyor ve İslam Emirliği yetkililerini şiddeti önlemek ve gazetecileri korumak için uygun önlemleri almaya çağırıyor" denildi.  İnternette dolaşan resimlerde, muhabirlerin ellerinde ve dizlerinde kesikler ve morluklar olduğu görüldü.
Dünkü gösteriler, Taliban'ın Pençşir Vadisi'nin kontrolü için önemli bir savaşı kazandığını belirterek, tüm Afgan toprakları üzerinde kontrol sahibi olduğunu açıklamasından bir gün sonra meydana geldi. Ağustos ortasında eski Afgan güvenlik güçlerine karşı elde ettikleri yıldırım zaferi ve ABD güçlerinin işgalden 20 yıl sonra geri çekilmesinin ardından "Taliban" unsurları, kendilerini dağlık bölgeyi savunan direniş güçleriyle savaşmaya adadılar.
Hareketin Pazartesi günü zaferini ilan etmesiyle birlikte hareket sözcüsü Zebihullah Mücahid, Taliban yönetimine yönelik herhangi bir ayaklanma girişimine karşı uyarıda bulundu. Kabil'de düzenlediği basın toplantısında, "İsyan başlatmaya çalışan herkes ciddi bir darbe alacak.  Bir başka isyana izin vermeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

 


Macron: Fransa barış anlaşmasından önce Ukrayna'ya asker gönderme niyetinde değil

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (Reuters)
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (Reuters)
TT

Macron: Fransa barış anlaşmasından önce Ukrayna'ya asker gönderme niyetinde değil

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (Reuters)
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (Reuters)

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron dün akşam yaptığı açıklamada, ülkesinin Kiev ile Moskova arasında bir barış anlaşması yapılmadan Ukrayna'ya asker gönderme niyetinde olmadığını belirterek, Avrupalıları ‘yeni bir döneme girildiği için’ savaş çabalarını arttırmaya çağırdı.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre Macron sosyal medya kullanıcılarıyla yaptığı çevrimiçi diyalogda şunları söyledi: “Bu gece alarm veriyorum, çünkü bizi seçimler yapmaya zorlayacak yeni bir döneme girdiğimize inanıyorum. Şekillenmeye başlayan bu dünyada seçimlerimizi, finansal tercihlerimizi ve ulusal önceliklerimizi de yeniden düşünmek zorunda kalacağız. Biz Avrupalılar savaş çabalarımızı arttırmalıyız.”

Zelenskiy ‘meşru’ bir lider

Macron, ‘hiç kimsenin Ukrayna'ya Avrupa Birliği (AB) ya da NATO'ya katılma hakkı olmadığını söyleme hakkına sahip olmadığını’ vurguladı. Macron, “Bence şu anda, Ukrayna savaşırken, direnirken ve topraklarını savunmak için her gün insan kaybederken, kimsenin Ukrayna'ya AB'ye ve NATO'ya katılma hakkı olmadığını söylemeye hakkı yoktur. Bu konu barış müzakerelerinin bir parçası olacak” ifadelerini kullandı.

Macron Ukraynalı mevkidaşı Vladimir Zelenskiy'yi savunarak, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in aksine özgür bir seçim süreciyle göreve gelen ‘meşru’ bir lider olduğunu söyledi. Macron, ABD Başkanı Donald Trump'ın Zelenskiy'i ‘seçimsiz diktatör’ olarak suçlamasını eleştirdi.

Zelenskiy'nin beş yıllık görev süresinin 2024 yılında sona ermesi gerekiyordu, ancak Rusya'nın geniş çaplı işgaline karşılık olarak Şubat 2022'de Kiev tarafından uygulanan sıkıyönetim nedeniyle seçimler yapılamıyor.

Trump ile görüşme

Macron, Washington'a giderek ABD Başkanı Trump'ı çıkarlarının Avrupalı müttefiklerinin çıkarlarıyla aynı doğrultuda olduğuna ikna etmeye çalışacağını ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e karşı herhangi bir zayıflık göstermenin Çin ve İran'la başa çıkmayı daha da zorlaştıracağını belirtti.

Macron, “Ona şunu söyleyeceğim: Başkan Putin karşısında zayıf olamazsın. Bu sen değilsin ve bu senin lehine değil. Putin'e karşı zayıfsan Çin'e karşı nasıl inandırıcı olabilirsin?” şeklinde konuştu.

Macron, Trump'ın Rusya'nın üç yıldır süren Ukrayna işgaliyle nasıl başa çıkacağına dair belirsizliğin endişe verici olduğunu, ancak bunun Putin için de belirsizlik yarattığını ve bu durumun müzakerelere yardımcı olmak için kullanılması gereken bir şey olduğunu belirtti.

Macron, Fransız hükümetinin Ukrayna savaşının etkileri, Fransa'nın rolü ve Trump'ın göreve gelmesinden bu yana ABD'nin tutumundaki değişiklik hakkında insanları daha bilinçli hale getirme çabalarının bir parçası olarak sosyal medyada bir soru-cevap oturumu sırasında konuştu.

Beyaz Saray, Avrupa Washington'un Ukrayna'daki savaşa ilişkin değişen politikasıyla başa çıkmaya çalışırken Trump'ın pazartesi günü Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve perşembe günü de İngiltere Başbakanı Keir Starmer ile Washington'da bir araya geleceğini duyurdu.