Türkiye'nin arabuluculuğu Sudan-Etiyopya sınır anlaşmazlığını çözer mi?

Türkiye, Etiyopya ile Sudan arasında, el-Faşka bölgesi ile ilgili girişimde bulunuyor. (Hasan Hamid-Independent Arabia)
Türkiye, Etiyopya ile Sudan arasında, el-Faşka bölgesi ile ilgili girişimde bulunuyor. (Hasan Hamid-Independent Arabia)
TT

Türkiye'nin arabuluculuğu Sudan-Etiyopya sınır anlaşmazlığını çözer mi?

Türkiye, Etiyopya ile Sudan arasında, el-Faşka bölgesi ile ilgili girişimde bulunuyor. (Hasan Hamid-Independent Arabia)
Türkiye, Etiyopya ile Sudan arasında, el-Faşka bölgesi ile ilgili girişimde bulunuyor. (Hasan Hamid-Independent Arabia)

Muna Abdulfettah
Sudan, el-Faşka bölgesine dair Etiyopya ile sınır anlaşmazlığını çözme konusundaki Türk girişimini memnuniyetle karşıladı. Hartum, Addis Ababa’yı tarım ve yerleşim yoluyla bölgeyi işgal etmek ve gerilimi tırmandırmakla suçluyor. İki ülke arasında ayrıca Nahda (Rönesans) Barajı’nın doldurulması ve işletilmesi süreçlerine ilişkin yasal olarak bağlayıcı bir anlaşma yapılması ve Etiyopya hükümetinin Sudan sınırındaki Tigray Kurtuluş Cephesi ile yaşadığı çatışmalar da diğer kriz başlıkları olarak ön plana çıkıyor.
Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan'ın geçtiğimiz 12 Ağustos'ta Türkiye'ye düzenlediği ziyaret sırasında Sudan ve Türk tarafları arasında imzalanan anlaşmalarda da bu girişimden bahsedilmişti. Ardından Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed'in bu ayın 18'inde Türkiye’ye yaptığı ziyarette bu konu yeniden gündeme geldi. Etiyopya Dışişleri Bakanlığı, geçtiğimiz şubat ayından bu yana Ankara'nın anlaşmazlığı çözmek için resmen arabuluculuk yapması talebinde bulunuyor. Ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin Sudan ile Etiyopya arasındaki Faşka bölgesi üzerindeki anlaşmazlığın arabuluculuk da dahil olmak üzere dostane bir şekilde çözülmesine her şekilde katkıda bulunmaya hazır olduğunu açıkladı. Ülkesinin Tigray'daki çatışmayı sona erdirmek için de arabulucu rolü oynamaya hazır olduğunu vurguladı.

Arabuluculuk
Bu girişim, Ortadoğu'daki kriz bölgelerinde arabulucu olarak devreye giren Türkiye'nin yeni bir adımı olarak ön plana çıkıyor. Türkiye, bu adımlarıyla çatışmanın taraflarıyla olan ilişkilerini ihmal etmeyen ve koordinasyon içinde yürüttüğü diplomatik doktrininin yanı sıra Soğuk Savaş sonrası dönemde Avrupa ve genel olarak Batı eğilimleri ile meşgul olması nedeniyle bölgede azalan rolünü yeniden kazanma yolunda ilerliyor.
Türkiye, Sudan-Etiyopya sınır krizi konusunda uluslararası düzeyde bağlayıcı bir anlaşmaya varılamaması sonucunda, uluslararası toplum iki tarafı suçlamakla yetindiği için fikir birliği konusunda ortak bir zemin bularak iki devleti yeniden müzakere masasına getirme ve inisiyatifiyle bu krizdeki siyasi açmaza son verme sözü verdi. Sudan ve Etiyopya’nın bu arabuluculuğa verdiği yanıt, Addis Ababa'nın Arap ülkelerinden gelen benzer arabuluculukları reddetmesi ve krize Afrika çözümüne bağlı kalmaya çalışmasının ardından geldi.
Ankara, bir yanda Türkiye-Etiyopya çıkarları, diğer yanda Türkiye-Sudan çıkarları ışığında, iki ülkenin davetini geri çevirmedi. Konuyu müzakere masasına koymak için Addis Ababa ile anlaşmaya varması gerektiğine Hartum'u ikna etti. Bu girişim, çevredeki krizlerin sürdüğü bir dönemde gelmiş olsa da Etiyopya'nın konuyu Arap ve Afrika çevrelerinden uzaklaştırma çabasını yansıtıyor olabilir. Ankara, Ortadoğu'nun ötesine geçerek Afrika'da stratejik derinliğini ve konumunu sağlamlaştırmaya çalışıyor. Ülkeler arasındaki anlaşmazlıklar ne kadar şiddetli olursa olsun hassas dengeler içinde sürdürdüğü ilişkilerle bu amaç doğrultusunda ilerliyor. Diğer uluslararası güçlere kıyasla coğrafi yakınlığından da yararlanıyor.

Hareket dayanakları
Ankara'nın Etiyopya ve geçiş hükümeti ile olan ilişkisi, Türkiye'nin bu sınır anlaşmazlığında büyük bir atılım yapma çabalarının sonuçları konusunda sorulara neden oluyor. Türkiye, arabuluculuk sürecinde kararlı görünüyor. Tüm arabuluculuk deneyimlerine sadece bir deneyim eklense de olası başarısızlığının Türkiye üzerindeki olumsuz yansımalarını hafifletmeyebilir. Türkiye'nin Sudan-Etiyopya sınır krizinde rol oynaması, iki ülkenin iç krizlerinin temellerine dayanıyor. Etiyopya ise karayla çevrili bir ülke olmanın sıkıntısını yaşıyor. Siyasi ve ekonomik olarak yükselmeye başladığında, komşu ülkelerle sık sık yaşadığı anlaşmazlıklar nedeniyle uygulanan izolasyon arttı. Bu da onu Afrika dışında bir müttefik aramaya itti. Hele de bu müttefik Çin'den sonra ikinci sırada yer alan bir ticaret ortağıysa.
Türkiye, 2016 yılında başladığı ve sonuncusu geçen temmuz ayında Türk ‘Maarif Vakfı’na’ devredilen Fethullah Gülen örgütünün Etiyopya’daki tüm okullarını aldı. Addis Ababa’da bir iç atılım gerçekleştirdi. Örgüt, Etiyopya'da Abiy Ahmed'in mensubu olduğu Müslüman çoğunluklu Oromo milliyetçiliğinden taraftar toplamış ve eğitim alanındaki faaliyetleri için verimli topraklar bularak burada 8 okul açmıştı.
Etiyopya'nın korkuları ve Arap olmayan bir ülkenin Sudan'la arabuluculuk yapmasını istemesi de bunda rol oynadı. Bu da Türkiye'yi bazı bölgesel arabuluculuklardan çıkışını telafi etmek için bir dönüş haline getirdi. Bu, Ankara'nın Sudan'daki etkisini yeniden kurma ve Burhan ile Erdoğan arasındaki görüşmede adı geçmeyen Sevakin Adası ve limanı üzerinde yeniden müzakere etme başlığıyla tamamlanıyor. Türkiye ayrıca yatırımlarını gözetmek için Afrika Boynuzu'nda siyasi ve güvenlik istikrarı arıyor. Ayrıca bölgede Çin etkisinin büyümesini engellemek için bir istek de var. Erdoğan, Türk iş insanlarını Etiyopya'ya yatırım yapmaya ve altyapısının geliştirilmesine katkıda bulunmaya çağırdı. Ayrıca Türkiye, bölgedeki bazı konularda Afrika'nın tutumuyla yakınlaşmayı da başaracak.

Başarı faktörleri
Türkiye'nin bu krizde arabuluculuk oynaması için birçok faktör var. Birincisi, Türk arabuluculuğu aktif hale geldi ve Suriye, Libya ve diğer bölgelerde de kendini gösterdi. Bu, ardından uluslararası eleştiriler nedeniyle durgunluğun hakim olduğu aktif bir aşama. Ancak Erdoğan, Sudan ve Doğu Afrika bölgesinde tarihi konularda taraf olarak arabuluculuk konusunda ülkesini diplomatik cepheye geri getirme sürecini benimsiyor. İkincisi, Türk-Batı rekabeti. Ankara öncelikli olarak Afrika Boynuzu'ndaki Batı rolünü azaltmayı amaçlıyor. Üçüncüsü, sınır krizine Arap müdahalesini engellemek. Türkiye'nin vizyonu, Suriye ve Libya sorununda Arap arabuluculuğu deneyimine dayanan bu temelden kaynaklanıyor.
Türkiye'nin arabuluculuğu, çatışmaların ve ihtilafların yoğun olduğu bir ortamda, bölgede denenmiş en önemli arabuluculuk modellerinden biridir. Çatışmaları çözmedeki etkisizlikleri ne olursa olsun müdahaleleri olumlu bir şekilde başlıyor. Başka sorunlar ortaya çıkarsa sonuç farklılaşabiliyor.
Ankara'nın arabuluculuğunun başarısına katkıda bulunabilecek bazı faktörler de var. Türk diplomasisinin, bu arabuluculuğu başarılı kılmak için başka çabalar göstermesi ve Afrika ve Arap krizlerinde bir dizi müzakere yoluyla konumunu güvence altına alabileceği olumlu bir rol oynaması bekleniyor. Hartum'un müttefikini devirmesine rağmen Erdoğan'ın Etiyopya'yı Sudan'a tercih etmemesi nedeniyle Türk söyleminde iki ülke arasında bir denge var. Bu pragmatik bir durum olduğunu gösteriyor. Aynı şekilde, Türkiye'nin Afrika Boynuzu ülkeleri, özellikle Etiyopya'nın bu arabuluculuğa ihtiyacı olduğunun bilincinde olmasına ek olarak çabalarının Afrika Birliği'nin arabuluculuğunun bir parçası olmaması ve Arap arabuluculuğuna bir alternatif olması konusunda hassasiyet gösterdiği görülüyor. Ayrıca bunda sınır anlaşmazlığını çözmek için arabuluculuk yapma konusunda Batı'nın isteksizliği ve ABD'nin Nahda Barajı ve Tigray anlaşmazlığı davalarına müdahale etme tercihi de etkili.

Arabuluculuğun zorlukları
Diğer yandan sınır anlaşmazlığında Türk arabuluculuğu birçok zorlukla da karşı karşıya. Belki de bunların en göze çarpanı, her iki ülkede de etkin kalkınma rolleriyle bağlantılı olmamasıdır. Etiyopya'daki Türk yatırımları ve Afrika'daki krizleri yönetme şekline rağmen Sudan'ın ekonomik ve kalkınmacı tedavilere ihtiyacı var. Sudan'daki Türk yatırımları halen istenilen düzeyde değil.
Arabuluculuğun Türkiye'nin genelde Afrika Boynuzu'ndaki, özelde Etiyopya ve Sudan'daki tarihsel ağırlığından yararlanarak sükunet ve uzlaşmaya dayalı bir çözüme dayandığı bir dönemde, Ömer el-Beşir rejiminin düşüşü sonrasında zayıflamaya başlayan ilişkiler, Sudan'da kafa karışıklığı yaratan ve Türkiye için çok şey ifade eden Sevakin Anlaşması bu durumu etkileyebilir.
Arabuluculuk, sivil ve askeri bileşenler arasındaki siyasi karardaki çelişki, Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri’nin Ankara'nın arabuluculuk yapmaya başlayan ve rejimin düşüşünden nu yana bölgeye akın eden ‘İhvan-ı Müslimin (Müslüman Kardeşler)’ liderlerine kucak açmasını kabul etmeme olasılığı da dahil olmak üzere çeşitli zorluklarla karşı karşıya.
Afrika Birliği'nin Etiyopya'yı yeniden bağlayamadığı sınır anlaşmaları, özellikle Afrika Birliği Örgütü ülkelerinin sömürgecilikten bu yana siyasi sınırları değiştirmemesi için imzaladıkları 1963 anlaşması ile Sudan ve Etiyopya tarafından 1972'de imzalanan anlaşma ikilemi de bu zorluklar arasında bulunuyor.

*Independent Arabia’da yayınlanan bu makale Şarku’l Avsat tarafından çevrildi.



Gazze Şeridi'nde 32 kişi hayatını kaybetti… İsrail, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde yardım dağıtımına izin verecek

İsrail'in gece boyunca Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarında hayatını kaybedenleri arayan Filistinliler (Reuters)
İsrail'in gece boyunca Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarında hayatını kaybedenleri arayan Filistinliler (Reuters)
TT

Gazze Şeridi'nde 32 kişi hayatını kaybetti… İsrail, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde yardım dağıtımına izin verecek

İsrail'in gece boyunca Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarında hayatını kaybedenleri arayan Filistinliler (Reuters)
İsrail'in gece boyunca Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarında hayatını kaybedenleri arayan Filistinliler (Reuters)

Filistin medyası, İsrail'in şafak vaktinden bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısının 32'ye yükseldiğini duyurdu.

Filistin devlet televizyonu bugün erken saatlerde Gazze şehrinin batısındaki iki eve düzenlenen İsrail bombardımanında 20 kişinin yaşamını yitirdiğini bildirdi. Televizyon son 24 saat içinde 80 kişinin İsrail bombardımanı sonucu hayatını kaybettiğini belirtti.

Kuzeyde yardım dağıtımı

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kanal 12 televizyonundan aktardığına göre, İsrail Güvenlik Kabinesi dün gece Gazze Şeridi'nin kuzey kesiminde yardım dağıtımına izin verme kararı aldı.

Haberde, yardım operasyonlarının Gazze Şeridi'nin güney ve orta kesimlerinde tesisleri bulunan ABD ve İsrail destekli tartışmalı Gazze İnsani Yardım Vakfı tarafından mı yoksa Birleşmiş Milletler (BM) destekli yardım kuruluşları tarafından mı yürütüleceği konusuna açıklık getirilmedi.

Haberde, Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir'in, Gazze Şeridi sakinlerinin güneye taşınması çabalarını engelleyeceği gerekçesiyle tasarıya karşı oy kullandıkları kaydedildi.

İsrail, Hamas'ı yardımlara el koymakla suçluyor. Yardım çalışanlarının yanı sıra dağıtım alanlarını korumak için ABD'li özel askeri yüklenicileri de istihdam eden Gazze İnsani Yardım Vakfı, faaliyetlerine başladığı mayıs ayından bu yana Filistinlilere insani yardım ulaştırdığını söylüyor.

BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği cuma günü yaptığı açıklamada, İsrail'in mayıs ayında Gazze Şeridi'ne yönelik 11 haftalık yardım ablukasını kaldırmasından bu yana Gazze İnsani Yardım Vakfı tesislerinin çevresinde 500'den fazla kişinin öldürüldüğünü bildirdi.