Mali, Macron'un açıklamalarını protesto etti

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (AFP)
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (AFP)
TT

Mali, Macron'un açıklamalarını protesto etti

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (AFP)
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (AFP)

Mali hükümeti, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un açıklamalarını protesto etti. Macron’un geçtiğimiz yılki darbeden bu yana Mali’de geçiş sürecini yöneten kurumları özellikle de Askeri Geçiş Konseyi’ni eleştiren açıklamalarının ‘hakaret’ olarak değerlendirildiğine dikkat çekildi. Macron, söz konusu açıklamalarında Mali’de ‘devletin yeniden inşası’ konusunda çağrıda bulunmuştu.
Mali Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan basın açıklamasında, Fransa’nın Bamako Büyükelçisi M. Joël Meyer’in bakanlığa çağırıldığını, onu ‘bu talihsiz açıklamalara karşı güçlü protesto’ konusunda bilgilendirdiğini ayrıca bu açıklamaları ‘düşmanca ve aşağılayıcı ifadeler’ olarak nitelendirildiği ifade edildi. Açıklamada, Bakan Abdoulaye Diop’un Fransız yetkilileri, itidalli davranmaya ve değerlendirici kararlar vermekten kaçınmaya çağırdığı bildirildi. Bu açıklamaların ‘uluslar arasındaki dostane ilişkilerin gelişmesine zarar vereceği’ ifade edildi. Malili Bakan, Fransa ve Mali arasındaki ilişkilerin ‘karşılıklı saygıyı tesis edecek yapıcı bir yaklaşıma ve özellikle en önemlisi olan Sahel'deki teröre karşı savaşla odaklanmaya’ dayalı olması gerektiğini vurguladı. Fransa Cumhurbaşkanı, geçtiğimiz Salı günü Mali’de yenden devlet yönetimine dönme çağrısında bulunmuştu. Bu açıklamalar, Fransa, El Kaide ve DEAŞ’ın etki alanlarının genişlemesinin tehlikeleriyle karşı karşıya olan ülkedeki askeri varlığının azaltıldığını açıkladığından beri iki ülke arasındaki ilişkilere hakim olan gerilim bağlamında yapıldı. Macron, “Devlet, başta Mali olmak üzere her yerde yargısıyla, eğitimiyle, polisiyle geri dönmeli” şeklinde konuştu. Terörist ayaklanma, etnik gerilimler ve kaçakçılıkla karşı karşıya kalan büyük toprak parçaları hükümet güçlerinin kontrolü dışında bulunuyor. Fransızlar, ordularının son yıllarda Mali'nin birçok bölgesini teröristlerin kontrolünden kurtarmayı başardığına inanıyor. Ancak Mali ordusu bu kurtarılmış bölgelerin çoğunu koruyamadı ve devleti, terör gruplarının elinden kurtaramadı. ‘Devletin dönüşü’ konusu, Fransızlar ve Malililer arasında yıllarca büyük anlaşmazlıklar yarattı. Bunun öncesinde Macron, geçtiğimiz Perşembe günü Birleşmiş Milletler (BM) kürsüsünden ülkesine karşı yapılan ‘utanç verici’ suçlamalar nedeniyle Mali Başbakanı Chogoel Kokala Maiga’yu sert ifadelerle hedef almıştı. Söz konusu konuşmada Fransa’nın Mali’den ‘vazgeçmek’ üzere olduğunu söyledi. Geçtiğimiz Haziran ayında Paris Afrika Sahel bölgesindeki askerlerini yeniden konumlandırmaya başladı. Mali'nin en kuzeyindeki üsleri (Kidal, Timbuktu ve Tessalit) terk ederek mevcut durumda bölgede bulunan ve sayısı 5 binden fazla sayıdaki güçlerinin sayısını 2 bin 500 ile 3 bin arasında düşürmeyi planlayarak terörle mücadele stratejisini değiştirdi. Mali ve Fransa arasındaki gerilim, Mali'deki geçiş yetkililerinin, ordusu 2013'ten beri Mali'de terörizme karşı savaş yürüten eski sömürgeci Fransa'ya alternatif olarak Rusya ile askeri işbirliğine yönelmesi ışığında ortaya çıkıyor. Ancak birçok Malilinin düşündüğü gibi terörizm tehdidini ortadan kaldırmayı başaramadı.
Fransızlar, bu yılın ortasında, askeri darbenin ardından Mali ordusuyla askeri işbirliğini askıya almaya karar verdi ve bu da ordunun siviller yerine geçiş aşamasının idaresi üzerinde egemenliğine yol açtı.
Fransızlar, geçiş aşamasının idaresi üzerinde ordunun siviller yerine hâkimiyetine yol açan askeri darbenin ardından, bu yılın ortasında Mali ordusuyla askeri işbirliğini askıya almaya karar verdi. Fransızlar ayrıca Sahel bölgesinde ‘El Kaide’ ve ‘DEAŞ’ ile mücadele etmek amacıyla 2014 yılında başlatılan askeri ‘Barkhane Operasyonu’nun da sona erdiğini duyurup DEAŞ’ın etkin olduğu Mali, Nijer ve Burkina Faso arasındaki sınır üçgeninde faaliyet gösterecek bir Avrupa özel kuvvetine odaklanacaklarını açıkladılar. Fransızlar DEAŞ’ı Afrika'daki en büyük tehlike olarak görüyor. Öte yandan Mali'deki geçiş dönemi yetkilileri geçtiğimiz Eylül ayında özel Rus şirketi Wagner ile temasa geçti ve ondan birkaç bin savaşçı ve askeri eğitimci göndermesini istedi. Bazı haber metinlerinde bu eğitimcilerin ‘paralı askerler’ olduğuna dikkat çekildi. Rusya ayrıca önceki bir sözleşme kapsamında Mali'ye iki Mi-171Sh ve iki M-17V5 model olmak üzere dört savaş helikopteri gönderdi. Rusya ile askeri işbirliğine yönelik finansal yönelim, 60 yıllık sömürgecilik ve 60 yıllık yakın işbirliğinin ardından Mali'yi ülkeleri için geleneksel bir etki alanı olarak gören Fransız yetkilileri kızdırdı.
Bununla birlikte, Mali ve Fransa arasındaki gergin ilişkiler, Fransa'ya ve Batı Afrika bölgesindeki politikalarına karşı bir halk düşmanlığı dalgası ışığında, Fransa'nın Afrika'daki geleneksel etki alanlarında karşılaştığı zorlukların seviyesini yansıtıyor. Düşmanlık dalgası, Fransız yetkililerin Afrikalıları kızdıran tekrarlanan açıklamalarıyla körükleniyor.



El Faşir'in "vahşetin yuvası" olabileceği uyarısı

El Faşir'deki çatışmalardan kaçan insanlar, dün Darfur bölgesinin Tavila bölgesindeki yerinden edilmiş kişilerin kaldığı kampta (AP).
El Faşir'deki çatışmalardan kaçan insanlar, dün Darfur bölgesinin Tavila bölgesindeki yerinden edilmiş kişilerin kaldığı kampta (AP).
TT

El Faşir'in "vahşetin yuvası" olabileceği uyarısı

El Faşir'deki çatışmalardan kaçan insanlar, dün Darfur bölgesinin Tavila bölgesindeki yerinden edilmiş kişilerin kaldığı kampta (AP).
El Faşir'deki çatışmalardan kaçan insanlar, dün Darfur bölgesinin Tavila bölgesindeki yerinden edilmiş kişilerin kaldığı kampta (AP).

Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el Faşir'deki ağır ihlallere dair dehşet verici haberler, BM'nin geçen pazar günü Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) eline geçmeden önce 18 ay süren kanlı bir kuşatmaya maruz kalan şehrin "vahşet yuvası" haline geldiği yönündeki uyarılarının ardından ortaya çıkmaya devam ediyor.

BM'nin araştırma misyonu dün yaptığı açıklamada, el Faşir'in toplu katliamlar, cinsel şiddet ve sivillerin zorla yerinden edilmesi de dahil olmak üzere "sistematik vahşet yuvası" olduğunu belirtti. Uluslararası toplumu, Uluslararası Ceza Mahkemesi ile koordinasyon halinde failleri sorumlu tutacak bağımsız bir yargı organı kurmaya çağırdı.

BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Sözcüsü Seif Magango dün yaptığı açıklamada, "Siviller ve tutuklular da dahil olmak üzere ölü sayısının yüzlerce olduğunu tahmin ediyoruz," dedi. Magango, yargısız ve toplu infazlarla ilgili tanıklıklardan bahsetti.

Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) de dün yaptığı açıklamada, dünya liderlerini Sudan'daki "ayrım gözetmeyen cinayetleri" durdurmak için acilen harekete geçmeye çağırdı ve sivillerin savaş kurallarının tekrar tekrar ihlal edilmesi nedeniyle "hayal edilemez bir dehşet" içinde olduğunu vurguladı.


ABD Dışişleri Bakanlığı: Suriye'ye yönelik Sezar Yasası yaptırımlarının kaldırılmasını destekliyoruz

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio (AP)
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio (AP)
TT

ABD Dışişleri Bakanlığı: Suriye'ye yönelik Sezar Yasası yaptırımlarının kaldırılmasını destekliyoruz

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio (AP)
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio (AP)

Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, Trump yönetiminin, şu anda ABD milletvekilleri tarafından tartışılan Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası aracılığıyla Sezar Yasası kapsamında Suriye'ye uygulanan yaptırımların kaldırılmasını desteklediğini söyledi.

Sözcü, "ABD bölgedeki ortaklarıyla düzenli temas halindedir ve tüm Suriyelilerin barışçıl ve müreffeh bir ülke inşa etme fırsatını destekleyen her türlü yatırım veya angajmanı memnuniyetle karşılamaktadır" ifadelerini kullandı.


Rusya, Trump’ı kızdıran füzeyle Ukrayna’yı vuruyor

İsrail ateşkese rağmen Lübnan'a saldırıları sürdürüyor ve geri çekilme taahhütlerini yerine getirmiyor (Reuters)
İsrail ateşkese rağmen Lübnan'a saldırıları sürdürüyor ve geri çekilme taahhütlerini yerine getirmiyor (Reuters)
TT

Rusya, Trump’ı kızdıran füzeyle Ukrayna’yı vuruyor

İsrail ateşkese rağmen Lübnan'a saldırıları sürdürüyor ve geri çekilme taahhütlerini yerine getirmiyor (Reuters)
İsrail ateşkese rağmen Lübnan'a saldırıları sürdürüyor ve geri çekilme taahhütlerini yerine getirmiyor (Reuters)

Lübnan'da Hizbullah'ın yeniden silahlanması, İsrail'in ülkeye operasyon düzenleme ihtimalini artırıyor.

İsrail ve Arap ülkelerinin istihbarat birimlerindeki yetkililer, kimliklerinin paylaşılmaması şartıyla Wall Street Journal'a (WSJ) konuştu. Hizbullah'ın ateşkes anlaşmasını ihlal ederek yeniden silahlandığını öne sürdüler.

Kaynaklar, İran destekli grubun yeniden roket, tanksavar füzesi ve topçu silahları stokladığını savunuyor. Bunların bir kısmının Lübnan limanlarından, diğerlerinin de Suriye üzerinden kaçak olarak alındığı iddia ediliyor. Örgütün bazı silahları kendi ürettiği de belirtiliyor.

Haberde, Hizbullah'ın silahlanma ve savaşçı devşirme faaliyetlerinin, İsrail'in ülkeye askeri operasyon düzenleme ihtimalini artırdığına dikkat çekiliyor. Lübnanlı yetkililerin, Arap ve Amerikan arabulucularla İsrail'le iletişime geçip, Tel Aviv yönetimine "sabırlı olma" çağrısında bulunduğu aktarılıyor. Ayrıca Beyrut yönetiminin, Tel Aviv'le istihbarat paylaşımını artırma taahhüdü verdiği ifade ediliyor.

İsrail'le Lübnan arasında bir yılı aşkın süredir süren çatışmaların ardından 27 Kasım 2024'te yürürlüğe giren ateşkese rağmen İsrail ordusu, Lübnan'ın güneyine neredeyse her gün saldırılar düzenliyor.

Haberde, ateşkesten bu yana İsrail ordusunun Hizbullah mevzilerine 1500'den fazla saldırı düzenlediği aktarılıyor. Ayrıca kara saldırıları sırasında sınır hattındaki beldelere giren İsrail ordusu, ateşkes anlaşmasındaki geri çekilme maddesine rağmen 5 noktada varlığını sürdürüyor.

Beyrut yönetimi, ABD ve İsrail'in de baskısıyla yıl sonuna kadar Hizbullah'ı silahsızlandırmayı hedefliyor. ABD'nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack, 20 Ekim'de X'ten yaptığı paylaşımda, "Beyrut yönetimi tereddüt etmeyi sürdürürse, İsrail tek taraflı harekete geçebilir ve bunun sonuçları çok ağır olabilir" ifadelerini kullanmıştı.

Öte yandan Hizbullah lideri Naim Kasım, 21 Ekim'deki açıklamasında, "Hizbullah'ın silah bırakmasının sorunu çözeceğini düşünen yanlış yapar" demişti. Kasım, İsrail'le savaş istemediklerini ve saldırılara yanıt vermediklerini de sözlerine eklemişti.

Lübnan Başbakanı Nevvaf Selam, mayıstaki açıklamasında ülkenin güneyindeki Hizbullah yapılanmasının yüzde 80'inin imha edildiğini söylemişti. Ancak WSJ'nin aktardığına göre Şii örgüt, güneydeki bazı banliyölerde ve Bekaa Vadisi'nde silahsızlandırma girişimlerine direnmeyi sürdürüyor.

Analizde, Hizbullah'ın Lübnan ordusuna karşı sayıca üstünlüğüne ve örgütün yüzbinlerce vatandaş tarafından desteklendiğine dikkat çekiliyor. Beyrut yönetiminin Hizbullah'ı siyasi olarak izole etmek istemediği, bunun ülkeyi tekrar iç savaşa sürükleyebileceğinden endişelendiği belirtiliyor.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, New Arab