Irak’ta en çok merak edilen soru: Seçimlerde hangi parti birinci olacak?

Hekim, “Kendi ayakları üzerinde yürüyemeyen bir başbakan istemiyoruz” dedi.

Irak’ta en çok merak edilen soru: Seçimlerde hangi parti birinci olacak?
TT

Irak’ta en çok merak edilen soru: Seçimlerde hangi parti birinci olacak?

Irak’ta en çok merak edilen soru: Seçimlerde hangi parti birinci olacak?

Irak’ta önde gelen üç Şii siyasi oluşumdan (Sadr Hareketi, Fetih Koalisyonu ve Kanun Devleti Koalisyonu) hiçbiri yarın (pazar) düzenlenecek seçimlerde en fazla sandalye kazanma, Meclis’te en büyük bloğu oluşturma ve hükümeti kurma gibi konularda taviz vermek istemiyor. Sadece Ammar el-Hekim’in liderlik ettiği Devlet Güçleri Koalisyonu seçimlerde birincilik için rekabet edeceğini duyurmadı. Hekim, birkaç yıl aradan sonra televizyon kanallarına verdiği ilk röportajda “bir sürpriz patlatacağız” demekle yetindi.
Genellikle televizyon kanallarına röportaj vermeyi reddeden Hekim, seçimlere iki gün kala, geniş izleyici kitlelerine sahip olan Al-Arabiya Al-Hadath ve Eş-Şarkiyya televizyon kanallarına konuştu. Hekim, 25 milyon Iraklının 3 bin 242 aday arasından 329 milletvekili seçmek için sandık başına gideceği yarın nasıl ‘bir sürpriz patlatacağının’ detaylarını vermemekle birlikte, “Ayakları üzerinde yürüyemeyen bir başbakan istemiyoruz” dedi.
Irak’taki seçim anketlerine genellikle güven olmuyor. Çünkü anket yapan kurumların çoğu yetersiz ve bu alanda ehliyet sahibi değil. Ancak siyasi parti ve oluşumlar, seçimlerden sonra yeni hükümeti kuracak adayın seçilmesi başta olmak üzere siyasi haritanın yeniden şekillenmesine doğrudan hazırlık yapmak için daha fazla tahmine ihtiyaç duyuyor.
Şii parti ve oluşumlar, seçimlerden birinci çıkmak ve ardından yeni başbakanı seçmek için aralarında rekabet etmeye devam ederken, Sünni Araplar ve Kürtler ise rekabet etmekle birlikte koalisyonlarının pusulalarını belirlemek için seçim sonuçlarını bekliyorlar. Irak’ta başbakanlık makamından sonra Cumhurbaşkanlığı ve Meclis Başkanlığı makamlarına kimlerin seçileceği sorusu, Sünni partiler ve Kürt partiler arası çekişmelerin sürmesi ve söz konusu iki makamla ilgili müzakerelere başlayabilmek adına hangi Şii partinin en fazla oyu alacağının kesinleşmemesi nedeniyle cevapsız kalmaya devam ediyor. Geçtiğimiz 4 dönem parlamento seçimlerinde Cumhurbaşkanlığı makamı Kürtlere, Meclis Başkanlığı ise Sünni Araplara verildi. Ancak bu sefer bu durumun değişmesi söz konusu olabilir.  Nitekim seçimler nedeniyle feshedilen Meclis’in Başkanı ve Takaddum (İlerleyiş) Partisi lideri Muhammed el-Halbusi, daha önce birçok münasebetle yaptığı açıklamada cumhurbaşkanlığı makamına göz kırpmıştı. Halbusi, Irak nüfusunun büyük kesiminin Araplardan (nüfusun yüzde 80’i) oluşmasından hareketle Cumhurbaşkanlığı makamının Kürtlerin tekelinde olmasının gerekmediğini ifade etti. Halbusi, bir açıklamasında da Irak’ın komşu ülkelerinin Sünni ağırlıkta olması nedeniyle Cumhurbaşkanlığı makamının Sünni Araplarda olması gerektiğini ifade etti. Ülkedeki en büyük Sünni siyasi oluşum olarak kabul edilen Takaddum Partisi’nin lideri Halbusi, ikinci dönem Meclis Başkanlığı yapma fırsatının, Sünni sahada karşısına güçlü bir rakip çıkması nedeniyle zayıfladığını düşünüyor. Söz konusu rakip ise Azim Koalisyonu lideri Hamis el-Hancer. Zira Hancer’in koalisyonu Şii siyasi gruplar tarafından da destekleniyor. Ayrıca Hancer’in koalisyonunda Eski Meclis Başkanı Selim el-Cuburi ve Eski Savunma Bakanı Halid el-Ubeydi gibi önemli Sünni isimler yer alıyor. Halbusi ise partisinin Sünni bölgelerde birinci geleceği görüşünde.
Kürtler ise yaptıkları açıklamalarla Cumhurbaşkanlığı makamından vazgeçmeyeceklerini ilan ettiler. Bununla birlikte Şii ve Sünni partilerin içinde daha fazla ihtilaflar çıktığı gibi daha önceleri üzerinde uzlaştıkları tek adayı gönderen Kürt partilerin içerisinde de eldeki verilere göre artık birçok ihtilaf bulunuyor. Bunların başında da iki ana Kürt partisi, Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ve Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) geliyor.
Irak Cumhurbaşkanı Berhem Salih, El-Arabiya televizyon kanalı ile gerçekleştirdiği röportajda ikinci kez cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmak istediğini ifade etti. Cumhurbaşkanı Salih, Eş Başkanlar Bafıl Talabani ve yeğeni Lahor Şeyh Cengi arasında ikiye bölünen KYB’ye mensup.
Sünnilerin Meclis Başkanlığı makamını ve Kürtlerin de Cumhurbaşkanlığı makamını ikinci kez elde etmeleri seçim yarışının sonuçlarından çıkacak beyaz dumana bağlı. Fakat buradaki sonuçlardan kasıt, Seçim Komiserliği’nin açıklayacağı sonuçlar değil, aksine Şii Koordinasyon Komitesi’nin açıklayacağı sonuçlardır. Önde gelen Şii parti ve oluşumların her biri, basın yayın organları aracılığıyla seçmen kitlelerine hitaben yaptıkları açıklamalarda seçimleri birinci sırada tamamlayacaklarını ilan ettiler. Mukteda es-Sadr liderliğindeki Sadr Hareketi, yaptığı basın açıklamalarında veya siyaset kulislerinde sürekli olarak en az 85 sandalye kazanacaklarını belirtiyor. Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki de son olarak Al-Arabiya Al-Hadath televizyon kanalında yaptığı açıklamada birinci olacaklarını ifade etti.
Çok sayıda silahlı grubun Meclis’teki siyasi kanadı kabul edilen Hadi el-Amiri liderliğindeki Fetih Koalisyonu, en az 60 sandalye almaktan söz ediyor. Fakat Kanun Devleti ve Fetih, Sadr Hareketi’nin 35 veya 40’tan fazla sandalye alamayacağı görüşünde. Birbiriyle çelişkili rakamlar sunan anketler bir kenara bırakılırsa, genel kanaat siyasi parti veya oluşumların 30 ila 40 sandalyenin üzerine çıkamayacağı ve en fazla sandalyeyi ise Sadr Hareketi’nin alacağı yönünde.
Yarınki seçimler, hükümeti kurma yetkisine sahip olacak en büyük meclis bloğunun oluşturulması ve Cumhurbaşkanlığı ile Meclis Başkanlığı makamlarına oturacak isimlerin belirlenmesi bakımından merdivenin ilk basamağını oluşturuyor. Durumun hassasiyetinden ötürü bazı dini merciler de seçimlerle ilgili açıklamalar yaptı. Iraklı Şiilerin en üst dini mercii Ali es-Sistani, halkın seçimlere katılmasını desteklediğini ilan etti. Sistani’ye yakın bir din adamı da, Sistani’nin bu açıklamasını daha önce DEAŞ ile mücadele için verdiği fetvaya benzeterek, açıklamanın seçim fetvası olduğunu söyledi. Öte yandan Sadr Hareketi’ne muhalefet eden çevreler, İran’da ikamet eden Iraklı Şii dini mercii Kazım el-Hairi’nin fetvasını kullanıyorlar. Nitekim Hairi, sosyal medyada dolaşan videosunda, Haşdi Şabi’ye karşı çıkan parti ve oluşumlara oy verilmemesini talep ediyor. Hairi’nin bu fetvasının Sadr Hareketi’ni hedef aldığı değerlendiriliyor.



Gazze’de ateşkes görüşmeleri ne durumda?

İsrail ordusunun 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 58 bine yaklaştı (Reuters)
İsrail ordusunun 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 58 bine yaklaştı (Reuters)
TT

Gazze’de ateşkes görüşmeleri ne durumda?

İsrail ordusunun 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 58 bine yaklaştı (Reuters)
İsrail ordusunun 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 58 bine yaklaştı (Reuters)

Filistinli yetkililere göre Gazze'de ateşkes görüşmeleri çıkmaza girdi. 

Kimliğinin açıklanmaması şartıyla BBC'ye konuşan kaynaklar, Tel Aviv yönetiminin Katar'ın başkenti Doha'daki müzakerelere, ihtilaflı konularda karar vermeye yanaşmayan bir heyet gönderdiğini savunuyor. 

Ayrıca yetkililer, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ABD ziyaretiyle "zaman kazanmaya" çalıştığını ve süreci tıkadığını ileri sürüyor. 

Netanyahu, 7-10 Temmuz'da gerçekleştirdiği ziyarette ABD Başkanı Donald Trump'la bir araya gelmişti. Ancak beklenen 60 günlük ateşkesin sağlandığına dair bir açıklama yapılmamıştı.

Filistinli yetkililer, İsrail ordusunun Gazze'den çekilmesi ve bölgeye yardım girişleri gibi konularda uzlaşma sağlanamadığını belirtiyor. 

BBC, özellikle İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah ve Han Yunus kentlerini ayıran Morag Koridoru'nda işgali sürdürme ısrarının henüz aşılamadığını aktarıyor. İsrail ordusunun Gazze'nin 1 ila 1,5 kilometre içine giren bir alandaki "tampon bölgeleri" bırakmak istemediği ifade ediliyor.

Diğer yandan Hamas'ın tampon bölgelere ait haritaları istediği ve sözkonusu alanın söylenenden çok daha büyük olduğunun ortaya çıktığı aktarılıyor. Buna göre İsrail ordusu, bazı noktalarda Gazze'nin 3 kilometre kadar içine giren tampon bölgeler inşa etmeyi planlıyor. 

Filistinli örgütün ilk etapta bu konuda taviz vermeyi düşündüğü fakat haritaları görünce bundan vazgeçtiği ifade ediliyor. Tel Aviv yönetiminin, Gazze'nin Mısır sınırındaki Refah kentinin tamamında işgalini sürdürmeyi planladığı aktarılıyor.

Kaynaklardan biri, Netanyahu yönetiminin tutumuna dair şunları söylüyor: 

Bu görüşmeleri hiçbir zaman ciddiye almadılar. Bunları zaman kazanmak ve sahte bir ilerleme görüntüsü vermek için kullandılar.

Diğer yandan New York Times'ın (NYT) analizinde, Netanyahu'nun Gazze savaşını iktidarını sürdürmek için kullandığına dikkat çekiliyor. 

Netanyahu'nun, savaşın sürmesini isteyen Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir gibi radikal sağcı koalisyon ortaklarını memnun etmek için ateşkese yanaşmadığı ifade ediliyor. 

Analizde, Netanyahu'nun Nisan 2024'te ateşkes yapmayı düşündüğü fakat yine aynı baskılar nedeniyle geri adım attığı belirtiliyor. Bazı Amerikalı yetkililerin, Netanyahu'yla İsrail halkının yüzde 50'sinin savaş yerine rehine takası anlaşmasını istediğine dair anket sonuçları paylaştığı, İsrail liderininse şöyle yanıt verdiği aktarılıyor: 

Evet ama bu yüzde 50'lik kesim benim seçmenlerimden oluşmuyor.

Başbakanın yargı reformu paketinin 2023'te büyük protestolara yol açtığı, hatta yedek askerlerin greve gittiği anımsatılıyor. Bunlara ek olarak Netanyahu hakkında yolsuzluk ve rüşvet suçlamalarıyla açılan davaların sürdüğü hatırlatılıyor. 

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) de Gazze'de işlenen "savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar" nedeniyle Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında Kasım 2024'te tutuklama emri çıkarmıştı. 

Analizde, Netanyahu'nun Gazze savaşını uzatarak bu davalardan kendini korumaya çalıştığı belirtiliyor. "İsrail hiç olmadığı kadar güvensiz bir konumda" denen analizde, başbakanın hamlelerinin ülke tarihinin en karanlık sayfalarından birini oluşturduğu ifade ediliyor: 

Netanyahu, 21. yüzyılın felaketlerinden birinin mimarı ve bu felaket, İsrail'in adını muhtemelen onlarca yıl lekeleyecek.

Independent Türkçe, BBC, Times of Israel, New York Times